Râhatoğlu ve vakfiyesi Doç. Dr. İsmet kayaoğlu I- rükneddin hattâb ve râhatoğullari ailesi



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə23/42
tarix29.11.2018
ölçüsü2,97 Mb.
#85079
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   42

Selsebillerimizin tezyinatı:

Türk selsebillerinin bilinebilen en eski örneklerinde, genellikle form sadedir. Yalnız bazı yerlerin alçak kabartma veya oyma motiflerle süslendiği görülmektedir. Mevcud bakiyelerine göre Diyarbakır'daki XIII. asır Artuklu Sarayının selsebili rampasının, su yollarının veya havuzunun renkli mermer, çini veya cam mozaik kaplamalarıyla nisbeten zengin bir görünüş kazanmışdır (2. Renkli Res.). Buna mukabil aynı asrın eseri olan Mardin'de Marufiye Medresesinin rampalı selsebili, bir mihrap gibi itinalı işçiliği ve zengin süslemesiyle, şimdilik bir istisna teşkil etmektedir. Bu örnekte, iki yanı sütûncelere istinad eden, iki renkli taştan örülmüş sivri bir kemer içinde, mukarnaslı bir kavsara ile örtülmüş olan rampalı selsebil nişi, yine mukarnas süslemeli bir profil ile dikdörtgen bir çerçeve içine alınmıştır. Rampanın üzeri de, mozaik tekniğinde siyah ve beyaz renkli mermerlerden, geometrik bir örgü ile tezyin edilmiştir. Aynı tezyinat, selsebilin sularını havuza akıtan kanal içinde de görülmektedir. Topkapı Sarayında XVI. asrın eseri olan Sultan III. Murad Köşkünün selsebilinde görüldüğü gibi, klâsik Osmanlı devrinin örneklerinde de bu form sadeliği devam eder. Profilli bir çerçevenin kuşattığı, Bursa kemerli bir niş içine alınmış olan bu örnekte, mermer, yeryer çiniler, alçak kabartma çiçek motifleri veya altın yaldızın da dahil ol-



Renkli Res. 1: Topkapı Sarayı, Sultan III. Murad Köşkünde klâsik üslûpta yapılmış basamaklı selsebil.

Renkli Res. 2: Diyarbakır Artuklu Sarayında bulunan rampalı selsebilin genel görünüşü (İst. Ü. Ed. Fak. Türk Sanatı Kürsüsü Arşivi'nden)

Renkli Res. 3: Kuruçeşme Muhsinzade Yalısına ait, fakat bugün Zincirlikuyu Mezarlığında bulunan, barok üslûpta yapılmış aynalı selsebil.

Renkli Res. 4: Aynı selsebilin kaidesindeki fıskiyeli tekne ile zemini balık kabartmalı dış tekne.

Renkli Res. 5: Kuruçeşme'de Muhsinzade Yalısına ait, fakat bugün Edirnekapı Şehitliğinde bulunan ampir üslûpta yapılmış aynalı selsebil.

Renkli Res. 6: Aynalı selsebilden detay.

Renkli Res. 7: Yıldız Sarayı, Büyük Mabeyn Köşkünde Neoklâsik üslûpta yapılmış, aynalı selsebilllerden biri.

Renkli Res. 8: Yıldız Sarayı, Avagat Dairesi yakınında, sun'i ağaç dalları ve kayalıklarla süslenmiş bir basamaklı selsebil.

duğu renkli kalem işleriyle yahut yazı kartuşları ile süslenmiştir (1. Renkli Res.). Yine Topkapı Sarayında XVII. asra ait Sünnet Köşkündeki pencere içi selsebillerinin, aynı anlayışla süslendiği görülmektedir. Bu pencere içi selsebillerinde hakim olan tezyinat, selsebil nişinin etrafını çerçeveleyen profilli silmeler, niş kavsarasının üstünü örten tavus kuyruğu biçiminde süslenmiş kemerler veva mukarnasların vücuda getirdiği mimarî kompozisyonun kendisidir. Bu küçük selsebiller de, kabartma çiçek motifleri bezenmiş ve yer yer boyalı nakışlarla renklendirilmişlerdir.

Selsebil mimarîmizin, XVIII. asırda, Lâle devri ve onu takiben barok ve rokoko üslûplarının tesiri ile daha hareketli ve zengin bir görünüş kazandığı anlaşılıyor. Üsküdar'da Mihrimah Sultan Camii arkasındaki konak bahçesinde ve Bahaî Efendi Yalısının bahçesindeki Lâle devrine ait selsebiller, henüz XVI -XVII. asırların sade ve ölçülü mimarî kompozisyonlarını devam ettirmekle birlikte, devrin tezyinat karakteristiğini teşkil eden süslemeleri ile daha farklı ve canlı görünüşte eserlerdir. Bu selsebillerde çanaklı aynanın etrafını çerçeveleyen vazolu veya vazosuz çiçek buketleri, sepet içinde meyva kabartmaları kırmızı, yeşil, mavi, sarı renklerle boyanmış ve yer yer yaldızlanmalardır. Niş kemerlerinin alt kenarları fisto şeklinde ince oymalarla zenginleştirilmiş, kemer koltuklarına kabartma rûmîler doldurulmuştur. Ayna üzerinde yer alan çanakların dış yüzleri de mukarnaslar, dilimler, geometrik veya stilize nebatî örgülerle süslenmiştir.

Daha sonra barok ve rokoko üslûplarının tesiri altında yapılmış selsebillerde ayna kenarlarını hudutlandıran ve üstteki niş kemerini veya alınlığı taşıyan sütûnceler veya sütûnce demetleri bir yenilik olarak ortaya çıkar. Yine bu üslûptaki selsebillerde alınlıkların, sorguç biçiminde büyük, hattâ mübalağalı tepeliklerle süslendiği görülmektedir. Bu üslûpların karakteristiğini teşkil eden, stilize yapraklar, (C) veya (S) harfleri şeklinde kıvrımlar, kartuşlar, istiridye motiflerinin yanı sıra, girlandlar selsebillerimizin dekorasyonlarında sık sık kullanılmıştır. Keza, kuş, tavus ve bilhassa, zemine oyulmuş su kanallarında kabartma balık figürlerinin yer alması dikkati çeker (4. ve 6. Renkli Re.). Bunlar da genellikle renklendirilmişlerdir. Boyalı nakışların yanı sıra, bazı selsebillerde beyaz mermerin renkli somaki kakmalarla süslendiği görülmektedir. Kuzguncuk'ta bir yalının bahçesindeki selsebilde olduğu gibi (33. Res.)55.

Barok ve rokoko üslûptaki aynalı selsebillerde, çanakların ayna üzerindeki tertibi ya orta eksene göre simetrik fakat müstakil (Tuzla'da Zeyyed Ebuziya Bey'in bahçesindeki selsebil) veya sadece orta eksende fakat çok katlı bir fıskiye gibi biribirine bağlanmış (Muhsinzade Yalısının bahçesindeki perdeli selsebil) yahut ta orta eksendeki çok katlı fıskiye görünüşündeki çanakların, yanlardaki simetrik çanaklara birer kol ile bağlanmasından meydana gelen çok kollu bir şamdana benzetilmiştir. Muhsinzade Yalısındaki çifte kuşlu selsebil ile Üsküdar'da Tuğrakeş Recai Bey Yalısındaki kitabeli selsebil gibi.

İşte, selsebillerin mimarî kompozisyonları ile bunların kuvvetli ışık-gölge oyunları yapan, oyma veya kabartma fakat genellikle kıvrık hatların hakim olduğu tezyinatı, XVIII. asır selsebillerinin zengin ve hareketli görünüşlerini teminde büyük rol oynamıştır. Bütün bu mimarî ve dekoratif özelliklere paralel olarak, akıtılan suyun da, çok değişik oyunlarla bu hareketliliğe uydurulmak istenmiş olması, bilhassa önemlidir. Bu üslûptaki aynalı selsebillerde, mahdut bir ayna sahası sathınca akan suyun, mümkün olduğu kadar çok yolu değiştirilerek, tekrar tekrar dağıtılıp toplanarak, ışık altında-

____________________________________________________________________________

55 Türk Bahçeleri. 302. s.

ki parıltısı ve şırıltısı arttırılmağa çalışılmıştır. Hattâ bu su oyunu sadece üst seviyede değil, çanaklardan akarak zemindeki teknede toplanan suyun, buradan da basamaklı bir selsebil halinde ikinci, bazen üçüncü bir tekneye aktarılması, bilâhare zemin döşemesine oyulmuş dolambaçlı kanallardan geçirilip, yine bir çanaktan havuza boşaltılmasıyla, aşağıda da devam ettirilmiştir. Bunun en iyi örneklerinden biri, Muhsinzade Yalısı bahçesindeki çeşmeli barok selsebildir. Hatta bu örnekte, çanaktan akan suları toplayan, alttaki teknenin ortasına bir de fıskiyeli göbek konulmak suretiyle, yukarıdan dökülen sulara mukabil, aşağıdan fışkıran sularla, bu oyuna tarifsiz bir zenginlik kazandırılmıştır. Yine bu selsebilde, döşemedeki kanallarda gelen suyu havuza akıtan çanak bir tek yapılmayıp, dört kademeli bir basamaklı selsebil halinde düzenlenmiştir.



XIX. asırda ampir üslûpta yapılmış selsebiller, form bakımından, aynalarındaki çanakların tertibi bakımından büyük değişiklik göstermezler. Ancak bunlar barok ve rokoko üslûptaki selsebil örneklerine göre daha sade ve ciddî bir anlayışla programlanmışlardır. Tezyinat motifleri de, bu üslûbun karakteristiği olan, stilize yaprak ve çiçekler, istiridye kabukları, palamut veya kozalak motifleri ile girland ve perde motifleri gibi nispeten daha sade görünüşlüdürler. Bu üslûptaki selsebillerde genellikle, sadece yaldız boya kullanılmıştır.

Resim 1: Antakya'da Harbiye Şelâlesi.

Resim 2: Denizli Pamukkale.

Resim 3: Pompei'de «Büyük Çeşmeli Ev»in selsebili.

Resim 4: Topkapı Sarayı'nda Sultan III. Murad Köşkü'nün selsebili. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 5: Topkapı Sarayı'nda Sünnet Köşkü'nün pencere içi selsebillerinden biri. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 6: Topkapı Sarayı'nda Sünnet Köşkü'nün pencere içi selsebillerinden bir diğeri. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 7: Paris Versailles Sarayı'nın «Zafer Takı Korusu»nda kaskadlar. («Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin Fransa Seyahatnamesi» isimli kitaptan)

Resim 8: Marsilya'da Longchamps Şatosu'nun bahçesindeki kaskadlar.

Resim 9: Beylerbeyi'nde Selim Paşa Yalısının bahçesindeki selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 10: Kağıthane'de Sadabad Sarayının bahçesindeki selsebil.

Resim 11: Topkapı Sarayı'nda Yalı Köşkü'nün önündeki selsebil. (D'Ohsson'dan)

Resim 12: Palermo'da Saray Kilisesi'nln tavanındaki selsebil resmi. (Ugo Monneret de Villard'dan)

Resim 13: Diyarbakır Artuklu Sarayının selsebili. (O. Aslanapa'dan)

Resim 14: Mardin Marufiye Medresesi'ndeki selsebil. (Foto Dicle'den)

Resim 15: Beşiktaş Sarayı'nda Çinili Köşkün selsebili. (Catenacci'den)

Resim 16: Kasımpaşa'da Tersane Sarayı'nın Has Oda Köşkü'ndeki selsebil. (Gudenus'tan)

Resim 17: Kağıthane'de Sadabad Sarayının bahçesindeki selsebilli çeşme. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 18: Topkapı Sarayı'nda Hünkâr Hamamının selsebili. (Goodwin'den)

Resim 19: Çubuklu'da Halil Edhem Bey Yalısının bahçesindeki selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 20: Çubuklu'da Halil Edhem Bey Yalısının bahçesindeki diğer selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 21: Üsküdar'da Serasker Hüseyin Avni Paşa Yalısının bahçesindeki selsebil.

Resim 22: Tuzla'da Zeyyad Ebu Ziya Bey Yalısının bahçesindeki selsebil. (İ. Tunay'dan)

Resim 23: Kuruçeşme'de Muhsinzade Yalısının bahçesindeki çeşmeli selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 24: Kuruçeşme'de Muhsinzade Yalısının bahçesinde barok üslûpta yapılmış diğer bir selsebil.

Resim 25: Kuruçeşme'de Muhsinzade Yalısının bahçesinde barok üslûpta yapılmış kuşlu selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 26: Kuruçeşme'de Munsinzade Yalısının bahçesinde ampir üslûbunda, yapılmış kuşlu selsebil.

Resim 27: Üsküdar'da Tuğrakeş Recai Bey Yalısındaki selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 28: Beylerbeyi Sarayı'nda Mermer Köşkün selsebillerinden biri. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 29: Yeniköy'de Tıngır Efendi Yalısının bahçesinde ampir üslûbunda yapılmış selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 30: Konya Mevlânâ Dergahı'ndaki selsebil.

Resim 31: Bebek'te Reisülküttap Mustafa Efendi Yalısının kütüphanesindeki selsebil. (Goodwin'den)

Resim 32: Yeniköy'de Tıngır Efendi Yalısının bahçesinde selsebilli sunî mağara. (S. Hakkı Eldem'den)

Resim 33: Kuzguncuk'ta Feti Paşa Yalısının bahçesinde barok üslûpta yapılmış selsebil. (S. Hakkı Eldem'den)

OSMANLI SARAY SANATI ÜSLÛBUNDAKİ KİLİMLERDEN YENİ İKİ ÖRNEK

Prof. Dr. Şerare YETKİN

Türk kilim sanatı, iki ayrı üslûbun verisi olan kilimlerin çeşitliliği ile zenginleşir. Türk halk sanatının geometrik örnekli kilimleri yanında, tamamen natüralist bitki motifleri ile bezenmiş olan kilimler farklı bir üslûbun örneklerini ortaya koyarlar. Türk halk sanatına bağlı olan geleneksel geometrik örnekli kilimlerin günümüze dek süregelen canlılığı karşısında, Osmanlı Saray Sanatı'na bağlanan bitkisel motifli kilimler, devrini tamamlamış olan bir üslûbun zenginliğini aksettirirler. Yeni bir araştırma konusu olan bu üslûptaki kilimlerden tespit edebildiklerimiz henüz bir düzineyi geçmemektedir1. Nicelik bakımından henüz az olmasına rağmen, nitelik bakımından büyük bir çeşitlilik gösteren bu gruba giren kilimlerden bir tane daha bulmamız sevindirici olmuştur. Kilim, 1979 yılı Haziran ayında yaptığımız bir inceleme gezisi sırasında, Amasya'nın Gümüşhacıköy'e bağlı Gümüş kasabasında, Yörgüç Paşa Camii'nde bulunmuştur. Kilim halen caminin kadınlar mahfilinde, Vakıflar İdaresince toplattırılmış olan eski halı ve

____________________________________________________________________________



1 Osmanlı Saray Sanatı'na bağladığımız natüralist motifli kilimler, ilk defa tarafımızdan yazılan birkaç makalede tanıtılmıştır. İlk defa, 1961 yılında yaptığımız bir inceleme gezisi sırasında Divriği Ulu Camii'nde bulduğumuz kilim parçasını tanıtan yazımız 1963'te yayınlanmıştır. Ş. Yetkin, «Zwei Turkische Kilims», Belträge zur Kunstgeschichte Asiens (in Memoriam E. Diez), İstanbul, 1963, s. 182 -192. Konya Mevlâna Müzesi'nde, Selçuklu devri olarak teşhir edilen bir Kilimin de Osmanlı Sarayı Sanatı grubuna giren kilimlerden olduğu da bu makalede belirtilmiştir. Daha sonra Kütahya Hisarbey Camii'nde birbirinin aynı iki kilim ve Topkapı Sarayı Müzesi'nde de bu gruba giren bir kilim seccade bulmamız konuyu genişletmemizi sağlamıştır. Dört kilimi toplu olarak tanıtan bir makalemiz yayınlanmıştır. Ş. Yetkin, «Türk Kilim Sanatında Yeni Bir Grup - Saray Kilimleri», Belleten, XXXV, 138, Ankara, 1971, s. 217-227. Divriği Ulu Camii'nde bulunan beş kilimi de gene Belleten'de yayınladık, Ş. Yetkin, «Divriği Ulu Camii'nde Bulunan Osmanlı Saray Sanatı Üslûbundaki Kilimler», Belleten, XLII, 165, Ankara, 1978, s. 53 - 82. Aynı makale, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Ankara, 1978, 8. 428 - 443'de yayınlanmıştır. Bu kitapta Sayın Belkis Acar tarafından gene Divriği Ulu Camii'nde bulunan çok küçük ve pek harap bir kilim parçası da tanıtılmıştır. B. Acar, «Divriği Ulu Camii'ndeki Halı ve Kilimler», aynı eser, s. 222 ve res, 83.

kilim yığını içinde muhafaza edilmektedir2 (Resim 1).

Kilim canlı ve parlak renkleri ve natüralist motifleri ile hemen dikkatimizi çekmiştir. Anadolu'nun küçük bir kasabasının büyük camiinde rastladığımız kilimi bu makalemizde tanıtıyoruz. Kilim bu gruba giren kilimlerin ekserisinde olduğu gibi oldukça büyük ebaddadır. Ebadı 5.82x3.92 m. dir.

Çözgü iplikleri kahverengi ve beyaz renkte çok ince iki yün iplikten bükülmüştür. Örneği veren atkı iplikleri ise, kırmızı, beyaz, koyu ve açık mavi, yeşil ve sarı renkte ince büklümlü yündendir. Zemin ve bordürlerinde büyük yırtık, delik ve noksanlar olmasına rağmen kilimin büyük bir kısmı sağlam durumdadır. Renkleri gayet parlak ve canlıdır. Kilimin zemini 3.70x5.35 m olup kırmızı renktedir. Kırmızı renkteki zemin üzerinde bir kökten çıkan yeşil renkte çifte dalların, kaydırılmış eksenler üzerinde sonsuza doğru sıralanmasından meydana gelen çözük bir baklava şeması kompozisyonu ortaya koyar. Yeşil renkte çifte dalların çıktığı kök kısmı beyaz, mavi, sarı dolgulu bir kıvrımla belirtilmiştir. Bu kısımdan ayrıca iki tarafa doğru çıkan kısa birer sapçık, sarı, beyaz, mavi küçük birer çiçek goncası ve yaprak taşır. Asıl örneği oluşturan çift dallardan birinde, bir sağa, bir sola doğru çıkan kısa sapçıklar üzerinde koyu ve açık mavi, sarı, kırmızı dolgulu iri karanfiller ve bir lâle goncası yer alıyor. Dalın ucundan ise mavi, beyaz, kırmızı, sarı dolgulu üç dilimli çiçeklerle son bulan sapçıklar çıkıyor. Diğer tarafa doğru çıkan dal üzerinde ise, küçük bir sap üzerinde iri bir karanfil bulunuyor. Bu dal ucu gene kısa saplar üzerindeki küçük çiçeklerle son buluyor. Kompozisyonu veren bu çifte dalların oluşturduğu baklavaların ortalarına rastlayan boşluklarda, karşılıklı gelen iki iri karanfilin arasına yerleştirilmiş olan yeşil bir sap üzerinde, sarı, beyaz, mavi dolgulu ve çifte yaprakçık üzerinde üç dilimli bir çiçek goncası yer alıyor. Boşluğu dolduran bu uzun dik saplı çiçek motifi, bütün kilim boyunca, kaydırılmış eksenler üzerinde aynı dik istikameti belirtecek şekilde sıralanıyor.

Bordür, bütün bu gruba giren kilimlerde görüldüğü gibi, çok geniş olup, birkaç sıra şeritten oluşuyor (Resim 2).

İçten I. bordür, 6 cm olup yeşil zemin üstüne beyaz bir zencirek motifi taşır. İçinde yeşil, kırmızı dolgular ortalarında sarı benekler vardır.

II. bordür 4 cm lik kırmızı bir şerittir. Bu kırmızı şerit asıl zeminin kırmızısı ile beyaz zencirek motifli bordürün belirginliğini sağlar.

III. bordür, esas bordürdür. 17 cm olup mavi renkte zemin üstünde, sarı renkte altı dilimli iri rozetleri taşıyan kırmızı renkte bir dalın aşağıdan ve yukarıdan kıvrılarak rozetleri bağlamasını verir. Rozetlerin ortası kırmızı renkle bölümlenmiştir. Ayrıca kırmızı dalların ortalarındaki kalın kısımlarından aşağı ve yukarı doğru kıvrılarak çıkan iki koyu mavi sap ince yapraklarla son bularak rozetlere doğru uzanır.

IV. bordür, 13 cm genişliğinde olup, yeşil renkte zemin üstüne, sarı bir şeritle konturlanmış üç dilimli kırmızı renkte palmetlerin sıralandığı dış bordür şeritidir. Palmetlerin alttan birleştiği kısımlarda sarı benekler vardır.

V. bordür, 7 cm olup iki tarafından ince kırmızı birer şeritle çerçevelenmiş sarı renkte düz bir şerittir. Mazgallı bordürle birlikte, bütün bu gruba giren kilimlerde olduğu gibi sadece kilimin iki dar kenarını taçlandırmaktadır.

Burada tanıttığımız yeni bulunan kilim, Osmanlı saray sanatı üslûbu içinde yerini alır. Bu gruba giren kilimlerle ortak özellikleri vardır. Örneklerin bitkisel olması ve kilim zemininde sonsuza uzanması en belli başlı benzerliğidir. Kompozisyon bakımından ise bu grubu zenginleştiren yeni bir desen ortaya koymuştur. Tamamen yünden yapılmıştır. Fakat çöz-

____________________________________________________________________________



2 Divriği Ulu Camii'ndeki kilimler, İstanbul Vakıflar Müzesi'ne getirilmiştir. Kütahya ve Gümüş'deki kilimlerin de bu müzeye getirilmesi gerektiğini ilgililere hatırlatırız.

gü ipliklerinin, kahve ve beyaz renkte iki yün iplikten bükülmüş olması dikkat çekicidir. Örneği veren renklerin uyumu ise diğer kilimlerde olduğu gibi gayet başarılıdır. Natüralist motiflerin detaylarını ortaya koyan renkte dolguları vardır. Diğer kilimlerde de aynı renk uyumu görülmektedir. Osmanlı Saray Sanatı üslûbu içinde yer alan bazı kilimlerde madalyon vardır. Bazılarında ise sadece bitkisel motiflerin zemin üzerinde sonsuz sıralanması görülür. Yukarıda tanıttığımız bu yeni kilimde ise madalyon yoktur. Tekrarlayan motifler zemin üzerinde sonsuzluk prensibine göre yerleştirilmiştir. Bordürü ise palmetli geniş şeritin iki kısa tarafı taçlandırması ile diğer kilimlerin bordürü ile benzerlikler gösterir. Böyle palmet sıralarının bordür şeritlerinde kullanılması bütün bu gruba giren kilimlerde çeşitli şekillerde görülür. Dar ve geniş bordürlerde en çok kullanılan bordür şeklidir. Ancak bu yeni bulunan kilimdeki esas bordürde görülen kıvrık dallı iri rozetli bordür yeni bir görünüştür. Daha çok halılarda görülen bir bordür şeklidir.

Kilimin Osmanlı Saray Sanatı içinde de yeri belirgindir. Devrin diğer eserlerinde görülen üslûp bütünlüğünü aksettirir. Özellikle kaftan kumaşlarında görülen bir desen özelliği vardır. Ayrıca devrin çini levhalarında ve özellikle İznik tabaklarında böyle bir kökten çıkan çifte dal üzerinde natüralist bitkisel motiflere pek sık rastlanır.

Kilim, bu gruba giren bütün kilimlerde olduğu gibi, Osmanlı saray sanatının XVI. yüzyılda başlayıp, XVII. yüzyıl boyunca çeşitlenerek zenginleşen naturalist üslûbu içinde yer alır3. Böyle bir kökten çıkan çiçekli dallara XVl. ve XVII. yüzyıl İran kumaşlarında da rastlanmaktadır. Fakat bu kilimde görülen motifler, kilim tekniğinin imkânlarına rağmen gene de bir lâle, bir karanfil olduğunu belli etmektedir. Zengin detaylarla natüralistlikten uzaklaşmış değildir.

Henüz yeni bir araştırma sahası olan bu kilimlerden tespit edebildiklerimizin hepsi aynı üslûba girmekle beraber örneklerin kompozisyonu bakımından birbirlerine benzemeyen çeşitlilik gösterirler. Bu makalede tanıttığımız bu yeni bulunan kilim ise, değişik örneği ile bu grubu zenginleştirmektedir.

Kilimin Vakıflar idaresince, bir an evvel bulunduğu camiden alınarak İstanbul'da yeni açılan Vakıflar Halı Müzesine konması dileğimizdir4.



Ingolstadt'daki Bayerisches Armeemuseum'da Bulunan Kilim

Bu makalede tanıttığımız yeni kilimin yakın bir benzeri Almanya'da Bavyera bölgesinde küçük bir şehir olan Ingolstadt'daki müzede bulunmaktadır (Resim 3-4). Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi 1979 yılı 3-7 Eylül tarihinde Münih'te yapılmıştır. Bu kongre münasebeti ile Ingolstadt'daki şatoda kurulan Bavyera Askerî Müzesi'nde, bölgenin müzelerinde bulunan çeşitli Osmanlı eserlerini, özellikle harp ganimetlerini toplayan bir

____________________________________________________________________________

3 Bu gruba giren kilimlerin tarihlendirilmesi bakımından kesin dayanaklar da tamir kitabeleri olmaktadır. Killmlerin bulunduğu camilerde 16. yüzyılın ikinci yarısında yapılan tamirlerden sonra, kilimlerin bu camilere konmuş olacağı da belgelenmiş olmaktadır. Divriği Ulu Camii (1228/29 626), Y. Önge - İ. Ateş - S. Bayram, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Ankara, 1978. s. 37 1565/66 (Hicrî 973). Kanunî Sultan Süleyman minarenin yapılmasını emretti /kitabe/, s. 55-56 Kanunî Sultan Süleyman'ın camideki onarım ve inşa faaliyetleri: batı duvarının, bu bölümdeki tonozlar askıya alınarak yeniden inşası, doğu duvarındaki taş kaplamanın kısmen yenilenmesi, payelerin taş kılıflara alınması, kuzey - batı köşedeki payandanın üzerine minarenin inşası; Gümüş Yörgüç Paşa Camii (1429/30 833), Hüseyin Hüsamettin (Yasar), Amasya Tarihi, I. cilt, İstanbul, 1909-1912 (1327-1330). s. 358 Yörgüç Paşa'nın inşa ettirdiği caminin harap durumda olmasından, sadrazam Rüstem Paşa 1560/61 (Hicrî 968) yılında camiyi yenileyerek bir de minare inşa etmiştir. Duvarları da çini ile kaplandığından cami, Çinili Cami adı ile anılmıştır; Beyşehir Eşrefoğlu Camii (1297-1299 698-699), Yusuf Akyurt, «Beyşehir Kitabeleri ve Eşrefoğlu Camii ve Türbesi», Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, IV, İstanbul, 1940, s. 91-129. s. 118 1574 (Hicrî 982) yılında «vezir-i sultanî»nin oğlu Mustafa Bey'in mihrap önü kubbesinin hemen kuzeyine inşa ettirdiği, natüralist üslûpta boyalı nakışlı ahşap müezzin mahfili /kitabe/. s. 119 Caminin hemen yanına inşa edilmiş olan 1561/62 (Hicrî 969) tarihli türbe /kitabe/.

4 Kilimin resimlerini çeken ve ölçülerini alan asistan arkadaşlarım Tanju Cantay ve Baha Tanman'a teşekkürlerimi tekrarlarım.

sergi açılmıştır. Bu müzeye yaptığımız gezi sırasında otağın altına serilmiş olan büyük bir kilimi sevinçle gördük. Kilim, yukarıda tanıttığımız kilimle benzerlik gösteren ve Osmanlı Saray Kilimleri üslûbunda bir kilimdir. Bazı renk ve desen farkına rağmen, Gümüş'de bulduğumuz kilimin en yakın benzeridir. Kilim üzerindeki incelememizi oldukça kısa bir zamana sığdırmak zorunda kaldık. Ancak genel bir tanıtım yapabildik. Müzenin bu sergilerle ilgili katalogunda kısa bir bilgi vardır5. Kilimin 4.80x5.80 m olarak ebadı belirtilmiştir. Envanter numarası 1855 dir. Ayrıca kilimin altına serildiği muhteşem çadır ise, sadrazamın kabul çadırı olup, 1687 de II. Mohaç savaşında Kurfürst Max Emanuel tarafından ganimet olarak alınmıştır. Önemli olan Mohaç savaşı sırasında harp ganimeti olarak alınan muhteşem çadırla birlikte teşhir edilmesidir. Saray sanatı üslûbunda olan kilim, ancak böyle bir otağın yer döşemesi olabilirdi. Kilim, devir bakımından çadırla üslûp birliği göstermektedir. Kilimin değerlendirilmesinde bu kullanılış yeri yardımcı olmaktadır. Kilimin durumu iyidir. Renkler parlak ve canlıdır. Sadece zemin ve bordürde bazı kısımların dikilmiş olduğu belli olmaktadır.

Kilimin çözgü iplikleri tabiî beyaz yündür. Çift büklümlüdür. Örneği veren atkı iplikleri de yün olup, kırmızı, koyu yeşil, açık ve koyu mavi, sarı, kahverengi ve beyaz renkler kullanılmıştır. Zemin beyaz renktedir. Bir kökten çıkan çifte dallı bitkisel motifler, aynı eksen üzerinde, kilim boyunca sonsuza uzanır. Zemin örneğini, kahverengi bir kökten çıkan, biri kısa, diğeri uzun iki sapın taşıdığı karanfil, lâle, sünbül gibi bitkisel motifin zemin üzerinde sıralanışı oluşturur. Dallar her sırada hep aynı yöne kıvrılmıştır. Kompozisyona aynı motifin basit sıralanması hâkimdir. Koyu yeşil saplardan kısa olanı sarı - kırmızı dolgulu iri bir karanfil taşır. Uzun sapta ise sarı, kırmızı, mavi rozetler ve sivri yaprakcıklarla yükselip, üç sünbülle sonuçlanma görülür. Bundan zıt istikamete çıkan kısa bir sapçık, iri bir lâleyi taşır. Lâlenin dolguları, her sırada kırmızı sarı ve mavi - sarı olarak değişir.

Kilimin bordürü oldukça geniş olup üç şeritten oluşmuştur. Zemini çevreleyen içteki bordür, 6 cm olup sarı - kırmızı sivri dişli zikzaklı bir şerittir. Esas bordür kırmızı zeminli olup 15 cm genişliktedir. Koyu mavi kıvrık bir dal üzerinde sarı iri rozetler sıralanmıştır. Rozetlerin içi kırmızı ve kahverengi çizgiler ve beneklerle bölümlenmiştir. Ayrıca açık yeşil renkte küçük yapraklı iki sap, ortası sarı dolgulu mavi dallara doğru çıkarak kıvrılır. Rozetleri bağlayan ikinci bir kıvrık dal görünümündedir. Köşelerde, bir rozet tam köşeye yerleştirilerek başarılı bir dönüş sağlanmıştır. En dıştaki bordür 10 cm genişliğinde olup, koyu yeşil renkte zemin üzerinde, etrafları sarı konturlu kırmızı renkte üç dilimli palmetler sıralanmıştır. Palmetleri alttan bağlayan sarı şerit benekleri taşır. Sadece kilimin bir dar kenarında, karşılıklı iki uçta, köşeye yakın yerde birer lâle motifi, palmetler arasında yer alır. Bu palmetli mazgal şeridi, bu gruba giren kilimlerdekinin aksine, kilimin dört tarafını da çevreler. Esas bordürdeki iri rozetli kıvrık dal sistemi, Gümüş'deki kilimin bordürünün benzeridir. Zemin süslemesi ise çifte dallı natüralist çiçekleri ile benzer motiflerdir. Kompozisyonda ise, dalların dik eksenler üzerinde aynı istikamete sıralanması ile farklılık sağlanmıştır. Ingolstadt'daki müzede bulunan kilim, Gümüş'deki camide bulunan kilimle benzerliklerinin olmasına rağmen, gene de renk ve kompozisyon farklılığı ile bu gruba giren kilimlerin çeşitliliğini belgeler. Kompozisyon düzenindeki basit sıralama ile kumaş ve işleme-

____________________________________________________________________________

5 Osmanisch - Turkiches Kunsthandwerk aus süddeutschen Sammlungen, München 1979, Abb. 1, s. 25. Katalog no. 166, s. 143.

Ingolstadt Müzesi'ndeki kilimin renkli resimlerini göndermek lütfunda bulunan Amerika'daki arkdaşım Sayın Prof. W. Denny'ye ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyesi Sayın Prof. Ö. Küçükerman'a teşekkürlerimi tekrarlarım.

lerdeki desenleri hatırlatan kilimin, XVII. yüzyılın sonuna doğru yapılmış olduğunu tahmin ediyoruz. Ayasofya'da I. Mahmud tarafından yaptırılan kütüphanenin çeşitli devirlere ait çinileri içinde özellikle XVIII. yüzyıl Kütahya çinilerinden bir grubun bulunduğu Hazine-i Kütüp odasındaki nişlerde bulunan ve bir kökten çıkan çiçek süslemeli çini levhalar, kilimin zemin kompozisyonunu hatırlatmaktadır. Sıralanış aynı olmakla beraber, çinilerdeki çiçeklerin kesin simetrisine karşı, kilimdeki çiçeklerde daha serbest bir düzen kullanılmıştır (Resim 5). Bu kilimlerdeki gibi tek kökten çıkan çiçek desenli kilimler Balkan sanatında da görülmektedir. Özellikle Berlin - Dahlem'de Museum für Islamische Kunst'ta bulunan ve 1800 e tarihlenip, Besarabya işi olarak isimlendirilen bir kilimde benzer örnek daha şematize edilmiş olarak yapılmıştır. Kilimin Envanter No: I. 45/59 olup ölçüleri 1.10x3.20 m.dir. Osmanlı Sanatının Balkanlardaki etkisi ile şekillenmiştir (Resim 6).

Resim 1-2: Amasya - Gümüşhacıköy - Gümüş Nahiyesinde bulunan kilimden iki detay.

Osmanlı Saray san'atı üslûbundaki kilimlerden, Gümüş'te bulunan bir örnek.

Gümüş'te bulunan kilimden bir detay.

Ingolstadt'taki kilimden bir detay.

Ingolstadt'daki kilimden bir detay.

Resim 3-4: Almanya'da Ingolstadt'daki müzede bulunan kilim. (Envanter no:1855)

Resim 5: Ayasofya - Hazîne-i Kütüp odasındaki çiçek süslemeli çini levhalardan bir grup.

Resim 6: Berlin - Dahlem'de Museum für islamische Kunst'ta bulunan kilim. (Envanter No: 1. 45/59)


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin