Rıza Kardan Çeviri: Kadri ÇELİk tatbik ve Tashih Mecme-i Cihani-i Ehl-i Beyt (a s.)


- Acaba bu ayetin muhtevası önceki ayete aykırı değil midir?



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə26/43
tarix26.07.2018
ölçüsü0,76 Mb.
#59402
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   43

10- Acaba bu ayetin muhtevası önceki ayete aykırı değil midir?


Far-u Razi şöyle diyor: “Eğer ayet Hz. Ali’nin imametine delalet edecek olursa, Ebu Bekir’in hilafetinin meşruiyetine delalet eden önceki ayetle çelişki teşkil edecektir.

Cevap


Önceki ayet Ebu Bekir’in faziletine ve onun hilafetinin meşruiyetine hiçbir şekilde delalet etmemektedir. Önceki ayette şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir.1

Fahr-u Razi burada şöyle diyor: Bu ayet Ebubekir’in hilafetinin meşruiyetine delalet etmektedir. Zira Allah-u Teala müminlere hitap etmiş ve dinlerinden el çektikleri takdirde Allah’ın ayette mezkur olan özel sıfatlara sahip bir topluluğu getirerek onlarla savaşacağını beyan etmiştir. Bunun üzerine Peygamberden (s. A. A. ) Sonra ise mürtetlerle savaşan tek kimse Ebubekir olmuştur. Dolayısıyla bu ayet Ebubekir’in bir övgüsü ve takdiri sayılmaktadır. İster istemez bu durumda Ebubekir’in hilafetinin meşruiyetine de delalet etmektedir.”

Fahr-u Razi Ebubekir’in hilafetinin meşruiyetine delalet ettiğini söylediği ayet hakkındaki istidlalinin süslemek için ayrıca ayete kendinden bir cümle eklemiş ve şunu söylediğini iddia etmiştir: “Eğer siz müminlerden herhangi bir kimse Allah’ın dininden dönecek olursa Allah-u Teala mezkur sıfatlara sahip özellikle de Allah yolunda mücahade eden bir topluluğu getirecektir.

Ayet-i kerimede, “bunlar mürtetlerle savaşacaklar” diye bir ifade yoktur. Ama Far-u Razi bu cümleyi istidlaline ilave etmiştir.

Bu ayetin içeriğinin bir benzeri diğer bazı ayetlerde de yer almıştır ki “eğer sizler kafir olursanız Allah sizin yerinize böyle olmayan bir topluluğu getirir” diye ifade edilmiştir. Örneğin şu ayetlere bakınız: “Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer onlar bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, and olsun, biz buna (karşı) küfre sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.1

Hakeza: ““İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeğe çağrılıyorsunuz; buna rağmen sizden kimi cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik etmektedir. Allah ise, ganidir (hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır); fakir olanlar ise, sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz de olmazlar.1

Hakeza: “Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acıklı bir azapla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz o'na hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir.2

O halde ayet-i kerimenin içeriği bu ayette yer alan ifadelere benzemektedir ve hiçbir ayette Alla-u Teala mürtetlerle savaşacak bir topluluk getireceğini ifade etmemiştir.



11- Acaba ayette yer alan hasr ve özgünlük imamların imametine aykırı değil midir?


Eğer ayet Hz. Ali’nin imametine delalet ediyorsa Ehl-i Sünnet ekolünün delillerini çürüttüğü gibi İmamiye mezhebinin delilini de iptal etmektedir. Zira Şia sadece Hz. Ali’nin değil on iki imamın imametine inanmamaktadır.

Cevap


Evvela kesin deliller üzere anlamış olduk ki ayet-i kerimede yer alan velayetten maksat yöneticilik velayetidir ve rükudan maksatta namazda rüku haletidir. Aynı zamanda ayette geçen hasr ve özgünlük edatının da izafi bir özgünlük değil hakiki bir özgünlük olduğunu anlamış olduk. Zira bilindiği gibi Peygamber ve imamlardan başka fakihler, hakimler, kadılar, baba, ata ve vasiy gibi diğer bir takım veliler de vardır. Eğer bu hasrın ve özgünlüğün hakiki bir özgünlük olduğunu kabul edecek olursak ayet bütün bu velilerin velayetini nefyettiğine delalet etmektedir. Oysa bu böyle değildir. Bu da kendi kendine ayette geçen hasr edatının izafi olduğunun bir delilidir. Sadece Hz. Ali’nin Peygamberi erkemden (s. a. a.) Sonraki velayet ve yöneticiliğine delalet etmektedir. Bu da kesin delillerle sabit olduğu gibi diğer imamların imametiyle hiçbir aykırılık içinde değildir.

İkinci olarak İmamiye Şiasının ve Ehli Sünnetin hadis kaynaklarında yer alan rivayetler esasınca “iman edenler” ifadesinden maksat sadece Hz. Ali değildir. Bütün imamlar ayette zikredilen mezkur müstahap zekatı rüku halinde vermeye muvaffak olmuşlardır. Ayet-i kerime imametin başlangıcın gerçek imamlara özgü kılmıştır.



12- Acaba Hz. Ali Peygamber (s. a. a.) Zamanında da yöneticilik ve imamet makamına sahip mi idi?


Eğer ayet-i kerime Hz. Ali’nin imametine delalet edecek olursa bu durumda Hz. Ali’nin bizzat Peygamberi Ekrem zamanında da velayet ve yöneticilik makamına sahip olması gerekir oysa durum böyle değildir.

Cevap


Evvela bir çok deliller esasınca Hz. Ali bizzat Peygamber’in (s. a. a.) Hayatı zamanında da velayet makamına sahipti ama bu makamı sadece “vekalet” suretinde idi. Yani Peygamber (s. a. a.) Olmadığı zaman Hz. Ali onun vekili konumundaydı. Bu apaçık hususlardan biri menzilet hadisidir. Peygamber (s. a. a.) Bu hadisinde Harun’un Musa’ya isnadı için söz konusu edilen bütün makamları Hz. Ali’nin kendisine isnadında sabit kılmıştır. Hz. Musa (a. s.) Tur dağına gidince kardeşi Harun’a, “Kavmim içinde benim yerine geç” diye buyurmuştur: bu hilafet sadece Tur dağına gidiş zamanıyla kayıtlı değildir. Nitekim büyük Ehl-i Sünnet araştırmacıları da bunu dile getirmişlerdir. 1 İkinci olarak bu velayet bir takım deliller üzere Peygamber’in (s. a. a.) Hayatı döneminde Hz. Ali için sabit olmasa bile velayet ayetinin ıtlakı Peygamber’in (s. A. A9 hayatından sonraki dönem için kayıt altına alınmaktadır. Bu delil üzere Peygamber vefat ettikten sonra bu velayet Hz. Ali (a. s.) İçin sabit olmaktadır.

13- Acaba Ali (a. s.)’ı velayet ayetine teveccühen dördüncü halife olarak kabul etmek mümkün müdür?


Ayet-i kerimenin Hz. Ali’nin (a. s.) İmametine delalet ettiğini kabul etsek bile bu durum diğer üç halifenin hilafetine Hz. Ali’den önce hilafete ulaşmalarına aykırı değildir. Zira icma ve şura esasınca ilk önce Hz. Ali’den önceki halifelerin hilafetine inanmaktayız. Hz. Ali’nin imametine delalet eden velayet ayetini ise bu üç halifenin hilafetinden sonrası için kabul görmekteyiz.


Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin