Rıza Kardan Çeviri: Kadri ÇELİk tatbik ve Tashih Mecme-i Cihani-i Ehl-i Beyt (a s.)


Tathir ayeti hakkında birkaç soru ve bu soruların cevapları



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə34/43
tarix26.07.2018
ölçüsü0,76 Mb.
#59402
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   43

Tathir ayeti hakkında birkaç soru ve bu soruların cevapları


Bu konunun sonunda bu ayet ile ilgili söz konusu edilen bazı sorulara da yer vermek ve cevaplandırmak uygun olur düşüncesindeyiz.

Birinci Soru


Aktardığımız bilgilerden de anlaşıldığı üzere bu ayet-i kerimede yer alan iradeden maksat tekvini bir iradedir. Eğer bu irade tekvini bir irade ise o zaman Ehl-i Beyt’in manevi temizliğine delalet ettiği kesindir. Acaba bu şeyi kabul etmek bizi onlar hakkında cebre inanmaya zorlamaz mı?

Cevap


Allah’ın tekvini iradesi sadece onların irade ve ihtiyarının kendi amellerinde vasıta olmadığı durumda, cebri gerektirmektedir. Ama eğer Allah’ın tekvini iradesi Ehl-i Beyt’in kendi görüş, bilinç ve iradesi esasınca günah pisliğinden uzak durmasına taalluk etmişse, iradenin bu keyfiyete taalluku hiçbir şekilde cebri gerektirmemektedir. Aksine cebri reddeden ve iradeyi tekid eden bir durumdur. Zira bu durumda Allah’ın iradesinin taalluku onların ister istemez bir takım işleri yapması anlamında değildir. Aksine Allah’ın iradesi onların irade ve ihtiyarıyla birlikte itaat etmelerine ve günahlardan kaçınmasına taalluk etmiştir. İrade ve ihtiyarın varlığı varsayımında da artık cebir ve zorunluluğu varsayımı zıt kalmakta ve çelişki teşkil etmektedir.

Daha fazla açıklama için şunu söylemek gerekir ki ismet masum kimsede var olan derin ve geniş bir bilinç ve bakıştan ibarettir. Bu bilinç ve bakış olduğu takdirde insan ilahi itaatten hiçbir zaman sapmaz be hiçbir zaman günah ve hataya temayül etmez. Bu görüş ve bilinç sayesinde masum insan günahların kötülüklerini açık bir şekilde görür ve bu apaçık durum karşısında artık masum insanın günah işlemeye teşebbüste bulunması imkansız hale gelir.

Sıradan insanlar ise örneğin bir suyun kokuştuğunu ve kirlendiğini göreceğini olursa, o suyu içmek için hiçbir zaman kendi iradesiyle teşebbüste bulunmaz. Aksine suyun kirlenmesi hakkındaki bilinç ve şuuru sebebiyle kendi özgür iradesiyle bu suyu içmemesine neden olmaktadır.

İkinci Soru


Ayet-i kerimede şöyle yer almıştır: “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” Bu ayette yer alan “izhab” (liyuzhibe) kelimesi götürmek anlamındadır. Hakeza tathir kelimesi de temizlemek anlamındadır. Bu pisliğin var olduğu ve bu sözlerle ortadan kaldırıldığı yerlerde kullanılmaktadır. Bu durumda “izhab” götürmek ve uzaklaştırmak kelimesini kullanmak ve hakeza tathir kelimesini kullanmak hakikat olarak doğrulamaktadır. Bu da Ehl-i Beyt’in daha önce günah pisliğine bulaştığını delalet etmektedir ki onlardan bu tür pislikler bu durumda ortadan kaldırılmıştır ve o kirlilikten tertemiz karar kılınmışlardır.

Cevap


“an” kelimesi ile geçişli hale getirilen, “sizden her türlü pisliği gidermek” ifadesinde yer alan “izhab” kelimesi Ehl-i Beyt’in her türlü pislikten uzak olması anlamındadır. Bu irade önceden var olmuştur ve sürekli devam etmiştir yoksa bunun aksi bir durumun Ehl-i Beyt’in aslında var olduğu anlamına delalet etmemektedir. Allah-u Teala onu Ehl-i Beyt’inden uzaklaştırmıştır. Hakeza bu gibi hususlarda tathir hakikati de daha önce temizlenmemiş olan bir şeyi temizlemek anlamını içermektedir. Aksine Ehl-i Beyt hakkında varlıklarının başlangıcından itibaren tertemiz olduklarıdır. Nitekim şu ayette de şöyle buyurmaktadır, “ve onlar için onda tertemiz eşler vardır” 1

İzhab ve tathir kelimelerinde bu anlamın göz önünde bulundurulduğunun kesin delili ise Ehl-i Beyt kavramının bizzat Peygamber’i (s. a. a.) De kapsamasının kesinliği sebebiyledir. Malum olduğu üzere Peygamber (s. a. a.) Hayatını ilk anından itibaren masum olmuştur. Tathir ayetinin nüzulünden önce masum olmadığı ve daha sonra masum olduğu anlamında değildir. Peygamber (s. a. a.) Hakkında bu konu böyle olduğuna göre tathir ve izhab kelimelerinin Peygamber hakkında önceden bir pisliğin olması anlamında gelmediği sebebiyle Ehl-i Beyt hakkında da kesinlikle durum aynı şekilde geçerlidir. Aksi takdirde izhab ve tathir kelimesinin Peygamber (s. a. a.) Ve değerli Ehl-i Beyt’i hakkında iki farklı anlamda kullanılmış olmasını gerektirir.



Üçüncü Soru


Ayet-i kerimede tathir ayetinin nüzulünden önce Ehl-i Beyt’e özgü taharetin varlığına delalet eden hiçbir ifade yoktur. Aksine ayet-i kerimeye göre Allah-u Teala bu konuyu irade edecektir. Zira “yuridu” ifadesi gelecek zaman ifade eden bir fiildir ve istikbale delalet etmektedir.

Cevap


Evvela Allah’ın fiiline delalet eden “yuridu” ifadesi istikbale delalet etmemektedir. Ayetlerde bunun benzer kullanımları bu konuyu açıklığa kavuşturmaktadır. Örneğin şu ayetler “Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkiyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir.1

Hakeza “Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzuların esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler.2

O halde ayetin manası Allah’ın ileride irade edeceği anlamında değildir. Aksine Allah’ın irade etmiş olduğunu ve Allah’ın iradesinin sürekli olduğuna delalet etmektedir.

İkinci olarak bu iradenin Peygamber’e (s. a. a.) Oranla şümul ve kapsamlılığı da bu anlamı tekit etmektedir. Zira Peygamber’in (s. a. a.) Temizlik iradesinden önce temiz olmadığı ve bu temizliğin sonradan hasıl olduğu anlamı geçersizdir. Peygamber (s. a. a.) Tathir ayetinden önce de bu özel temizliğe sahip olmuştur. Dolayısıyla “yuridu” ifadesinin Peygamber (s. a. a.) Hakkında kullanılması ile bu fiilin Peygamber’in Ehl-i Beyt’i (a. s.) Hakkında kullanılmasının hiçbir farkı yoktur. İki farklı anlama geldiği söylenemez.



Dördüncü Soru


“liyuzhibe” ifadesinde yer alan lam harfi muhtemelen lam-i illettir ve “yuridu” fiilinin mefulu Peygamber’in (s. a. a.) Ehl-i Beyt’ine ait bulunan görevlerdir. Bu durumda irade teşrii bir iradedir ve ayetin anlamı da şudur ki “Allah-u Teala siz Ehl-i Beyt’e oranla özel bir takım teklifler ve görevler irade etmiştir ki her türlü pisliği ve kötülüğü sizlerden gidersin ve sizleri tertemiz kılsın.” Bu durumda ayet Ehl-i Beyt’in ismetine asla delalet etmemektedir.


Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin