Rıza Kardan Çeviri: Kadri ÇELİk tatbik ve Tashih Mecme-i Cihani-i Ehl-i Beyt (a s.)


- Mezkur nüzul sebebi (Hz. Ali’nin rüku halinde infakta bulunması sabit değildir. )



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə24/43
tarix26.07.2018
ölçüsü0,76 Mb.
#59402
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   43

2- Mezkur nüzul sebebi (Hz. Ali’nin rüku halinde infakta bulunması sabit değildir. )


Bazı kimseler ayetin nüzul sebebine itiraz etmişler ve demişlerdir ki bu kıssa (müminlerin Emiri Hz. Ali (a. s.) İnfakı namaz halinde olmamıştır ve de ayet ayetin Hz. Ali hakkında nazil olduğu sabit değildir. Bu hikayeyi nakleden Salebi sahih olan ve olmayan hadisleri ayırt etme hususunda yeterli bir uzmanlığa sahip bir kimse değildir. Taberi ve ibn-i Ebi Hatem gibi büyük muhaddisler bu tür uydurma hikayeleri nakletmemişlerdir.

Cevap


Bu nüzul sebebi Şia ve Sünni bir çok hadis kitaplarında nakledilmiştir. Bu hadisin senetlerinin bir çoğu da muteberdir. Bütün bu senetleri nakletmek kitabın durumuyla uyum içinde olmadığından o kitaplardan sadece bazılarını dipnotta vermek istiyoruz. 1

Bu muteber hikayenin uydurma sayılması müminlerin Emiri Hz. Ali’nin mukaddes makamına bir ihanettir. Büyük muhaddisler bu hadise kendi kitaplarında yer vermişlerdir. Pervasızca itirazda bulunan kimseye göre sahih olan ve olmayan hadisleri ayırmaya ehil olmayan Salebi ise Ehl-i Sünnet alimleri övmüş ve hakkında bir çok övgüler söylemişlerdir, biz Ehl-i Sünnet büyüklerinden sadece iki kişinin konuyla ilgili sözlerini burada nakletmek istiyoruz:

1- Ehl-i Sünnet’in meşhur hadis alimi ve büyük rical bilgini olan Zehebi Salebi hakkında şöyle diyor: Salebi İmam, hafız, allame, tefsir üstadı ve ilmi şahsiyetlerden biridir. Salebi doğru söyleyen ve güvenilir ve Arab ilminde sahih bir görüşe sahip kimsedir. 1

2- Abdulgafir Nişaburi ise Munteheb-i Tarih-i Nişabur adlı kitabında şöyle diyor: “Salebi kıraat alimi, müfessir, vaiz, edib, güvenilir, hafız, bir çok anlamlara ve işaretlere sahip olan değerli tefsir kitaplarının sahibi bir kimsedir. Onun hadisleri sahih ver güvenilirdir. 1

Salebi güvenilir ve büyük bir azamete sahip bir kimse olmaktan da öte Hz. Ali’nin yüzüğünü fakire vermesi hikayesini nakleden Salebi değildir. Bu macerayı bir çok Şia ve Ehl-i Sünnet tefsirleri ve hadis kaynakları da zikretmiştir. Hatta itiraz eden kimsenin, “Bu tür hikayeleri nakletmemiştir” diye söz ettiği Taberi ve İbn-i Ebi Hatem gibi kimseler de bu rivayeti nakletmişlerdir. Bu iki kişinin naklettiği rivayeti burada aktarmayı gerekli görüyoruz:

İbn-i Kesir tefsirinde şöyle beyan etmiştir: “İbn-i Hatem şöyle diyor: “Ebu Said el-Eşecc, Fazl b. Dikin Ebu Naim Ehvel, Musa b. Kays Seleme b. Kuheyl’den şöyle nakletmişlerdir: “Hz. Ali (a. s.) Rüku halinde yüzüğünü sadaka vermiştir ve onun hakkında “Sizin veliniz ancak Allah, o'nun Peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekât veren müminlerdir” ayeti nazil olmuştur.”2

Bu hadiste İbn-i Kesir İbn-i Ebi Hatem’in kitabından Seleme b. Kuheyl sahih senediyle Hz. Ali’nin rüku halinde yoksul kimseye yüzüğünü sadaka olarak verdiğini rivayet etmekte ve hemen ardından da “innema veliyyukumullah…” (Şüphesiz sizin veliniz…) ayetinin nazil olduğunu söylemiştir.

İbn-i Cerir Taberi ise kendi tefsirinde şöyle rivayet etmiştir: “Muhammed b. Hüseyn şöyle demiştir: “Ahmed b. Mufazzal ve Esbat, Sediyy’den şöyle nakletmişlerdir: “Ali b. Ebi Talib’in yanından bir fakir getri. Hz. Ali camide namaz kıldığı halde ona yüzüğünü bağışladı.”1

Bu hadiste de Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin rüku halinde yüzüğünü yoksula sadaka olarak verdiği beyan edilmiştir.

3- Acaba “innema” inhisar ve özgünlüğe delalet etmekte midir?


Fahr-u Razi şöyle diyor: “İnnema” edatı hasr ve özgünlük için değildir. Bu sözün delili ise Allah-u Teala’nın şu ayetidir: “Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir.2

Şüphesiz dünya hayatı sadece bu örneğe sahip değildir. Dünya hayatı için başka örnekler de vardır. Dolayısıyla ayette geçen “innema” edatı hasr ve özgünlüğe delalet etmemektedir.



Cevap


İlk olarak Fahr-u Razi’nin zikrettiği ayette de “innema” edatı hasr ve özgünlük için kullanılmıştır ama bu özgünlük iki türlüdür. Hakiki özgünlük ve izafi (rölatif) özgünlük. İzafi özgünlükte muhatabın zannı nefyedilmektedir. Örneğin bir kimse, “Zeyd durmuştur” derse ona karşılık şöyle denir: “İnnema kaimun Amrun” yani duran şahıs sadece Amr’dır, Zeyd değil.”

Bu cümlede maksat dünyada duran bütün bireylerin Amr’a münhasır olduğu kastedilmemiştir. Aksine kasıt şudur ki Zeyd’in ayakta durduğunu sanan karşı tarafın düşüncesini değiştirmek ve ona sadece Amr’ın ayakta durduğunu anlatmaktır.

Ayet-i Kerime de şu ciheti açıklamaktadır ki dünya hayatı sadece gökten yağan, sonra bu vesileyle bitkiler yetiştiren, sonunda da o bitkilerin kurumaya yüz tuttuğu bir su örneğine benzetilmiştir. Zira bu örnek dünya hayatının fani ve geçici olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla dünyanın bekasını, devamını ve sürekliliğini ifade eden bir örnek getirilmek istenmemektedir.

İkinci olarak lügat açısından hasr ve özgünlüğe delalet eden “innema” kelimesi mecazi olarak delil ve karine bulunduğu takdirde hasrdan başka bir anlam içinde kullanılabilir. Fahr-u Razi’nin karşı delil olarak getirdiği ayette de özgünlük dışında kullanıldığı varsayılsa bile “innema” edatı delil varlığı sebebiyle özgünlük dışında kullanılmıştır ve bu da delil olmadığı takdirde özgünlük dışında kullanılmasına bir delil olamaz. O halde bu ayet-i kerimede hasr ve özgünlükten ibaret olan “innema” hakiki manası kastedilmiştir.



4- Acaba “İmam edenler” ifadesinin Hz. Ali hakkında kullanılması mecazi midir?


Eğer çoğul olan “iman edenler” ifadesinden maksat Hz. Ali olsaydı bu durumda çoğul kelimesi tekil bir kimse hakkında kullanışmış olur, bu da mecazi bir kullanımdır. Hiçbir delil olmaksızın mecazi kullanmayı kabul etmek mümkün değildir.

Cevap


İlk olarak İmamiye Şiasının hadislerinde de yer aldığına göre “iman edenler” ifadesi sadece müminlerin Emiri Hz. Ali’ye özgü değildir. Aksine diğer masum imamları da (a. s.) Kapsamaktadır. Bizim hadislerimizde yer aldığına göre bütün masum imamlar bu keramete ve şerafete nail olmuşlardır ve hepsi de rüku halinde yüzüklerini fakirlere sadaka vermişlerdir. 1

İkinci olarak farz edelim ki bu unvandan özel bir mısdak (örnek) yani Hz. Ali kastedilmiştir ve bu kullanım da mecazi bir kullanımdır ve bu durumda da bu kullanım türü hakkında delil olarak bir çok hadisler nakledilmiştir. Bu hadisler ayetin nüzul makamı konumundadır ve bunun örneklerini daha önce beyan etmiş olduk.




Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin