Taif Heyeti:
Daha önce Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in Huneyn savaşından sonra Taif’i muhasara altına aldığına değinmiştik. İşte bu muhasaradan sonra Taif’in en parlak genci Urve bin Mesud İslam ordusunu takip ederek, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- daha henüz Medine’ye varmadan, İslam ordusuna yetişerek müslüman oldu. Urve kavmi tarafından çok sevilen bir gençti. Müslüman olduktan sonra, kendisini kırmayacaklarını zannederek koşup halkını İslam’a davet etti. Ancak kavmi O’na şiddetle mukabele ederek, şehit ettiler.Bu olaydan sonra Taifli’ler müslümanlarla mücadele edemeyeceklerini düşünerek, Abdu Yalil bin Amr başkanlığında bir heyet oluşturarak Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e görderdiler.Taif heyeti Medine’ye 9. yılın Ramazan ayında geldi. Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- mescid’in civarında onlara yer hazırlayarak Kur’an dinlemelerini ve namaz kılanları izlemelerini sağladı.
Taif heyeti Medine’de günlerce kaldı. Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- onları her seferinde müslüman olmaya çağırıyordu.Ancak onlar O’nun bu davetini her seferinde geri çevirdiler. Kendilerine zina, içki ve faizin serbest olmasını,Lat’ın yıkılmamasını istiyorlardı.Ayrıca namazdan muaf tutulmak ve putlarını kendi elleriyle yıkmamak istiyorlardı.Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- onların tüm bu isteklerini red etti.Taif heyeti pazarlığın netice vermediğini görünce putlarını kendi elleriyle yıkmamak şartıyla müslüman oldular.
Taif heyetinin en genç üyesi olan Osman bin Ebi’l-As es-Sekafi arkadaşlarından gizlice Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem-’e veya Ebu Bekir’e gelerek Kur’an öğreniyor ve ezberliyordu. Heyet müslüman olunca, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- heyetin başkanlığına, dinine ve Kur’an’a olan sevgisinden dolayı O’nu getirdi.
Taif heyeti memleketine döndü. Öldürülmek ve savaş korkusuyla imanlarını gizliyorlardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- zina, içki ve faiz gibi şartlarını kabul etmediğini söylediler. Bunun üzerine Taifliler öfkeye kapılarak savaş hazırlığına giriştiler. Ancak daha sonra savaştan kendilerinin zararlı çıkacaklarını anlayıp heyete “Gidin bu şartlardan vaz geçtiğimizi söyleyin” dediler. Heyet te:
“Biz zaten bu şartlardan vazgeçtik ve müslüman olduk” deyince, Taif halkı da müslüman oldular.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Halid bin Velid ve Muğire bin Şube ile beraber bir grup müslüman göndererek Taif’in meşhur putu Lat’ı yıktırdı.
Amir bin Sasah Heyeti:
Amir oğulları heyeti içinde müslüman davetçilere Bi’ri Maune’de ihanet eden Amir bin Tufeyl ve Erbed bin Kays da vardı. Bu ikisi kavimlerinin reisleri ve şeytanları idiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e suikast yapmak için aralarında anlaştılar. Medine’ye geldiklerinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- onları İslam’a davet etti. Amir ise:
“Seni üç şeyden birisini seçme hususunda serbest bırakıyorum.
Çöller senin, şehirler benim olsun, yahut beni kendine halef tayin et, yoksa Gatafan ile birleşerek sana karşı harekete geçerim” dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’nun tüm bu tekliflerini red etti ve
“Allah’ım Amir’e karşı bana yet ve kavmini helak et” buyurdu.
Bu konuşmanın yapıldığı sırada Erbed kılıcını çekerek Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’i öldürmeyi tasarlıyordu. Ancak O’nun manevi gücü karşısında eli kılıcında donakaldı.
Daha sonra Allah Elçisinin duasını kabul ederek her ikisini de helak etti. Amir yolda sıtmalı bir hastalığa yakalanıp öldü, Erbed ise şiddetli bir kasırga ile helak oldu.
“O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Durum bu iken onlar, Allah hakkında mücadele ediyorlar. Halbuki O azabı pek şiddetli olandır” (Rad, 13/13)
Hanifeoğulları Heyeti:
Müseylemet’ül-Kezzab’ın kavmidir. Hicri 9. yılda onyedi kişiden oluşan bir heyetle gelip müslüman oldular. Müseyleme de aralarındaydı. O’nun müslüman olmadığı da söylenir.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- yanına Sabit bin Kays’ı da alarak elinde bir çubuk parçası olduğu halde müseyleme ve arkadaşlarının yanına uğradı. Müseyleme O’na -sallallahu aleyhi vesellem-: “Senden sonra bizi halife yap ki senin ile dinin arasına girmeyelim” dedi.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- de: “Elimdeki şu değersiz parçayı isteseydin Onu dahi sana vermezdim” buyurdu.
Heyet yurduna döndükten bir süre sonra Müseyleme kendisinin de Peygamber olduğunu iddia etmeye ve vahiy olduğunu söylediği bazı nesirler söylemeye başladı.Kavmine zina ve içkiyi serbest bıraktı.Halk O’nun fitnesine kapılıp peşinden gitmeye başladır.Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem-’in vefatıyla iyice azıttılar. Ebu Bekir onların üzerine Halid bin Velid komutasında ordular gönderdi. Şiddetli çarpışmalardan sonra ordusunun büyük bir kısmı ve Müseyleme’nin kendisi öldürüldü. O’nu Hamza’yı şehid eden Vahşi bin Harb öldürdü. Böylece bu fitne söndürülmüş oldu.
Himyer Krallarının Elçilerinin Gelişleri, Muaz bin Cebel ve Ebu Musa el-Eşari’nin Gönderilmeleri:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Tebuk’den döndükten sonra Malik bin Mürre, Himyer kralları Haris bin Abdu Kelal, Naim bin Abdu Kelal ve Numan’nın müslüman olduklarını bildirdikleri mektuplarını getirdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- de onlara resmi bir belge göndererek hak ve görevlerini bildirdi.
Sonra onlara dinlerini öğretmeleri, hakimlik ve zekat memurluğu yapmaları ve namaz kıldırmaları için Muaz bin Cebel’i Kuretululya bölgesine, Ebu Musa el-Eşariyi ise Kuretul Süfla bölgesine gönderdi. Onlara şu talimatı verdi.
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin, itaat edin ihtilaf etmeyin”
Muaz Yemen’de Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in vefatına kadar kaldı. Ebu Musa el-Eşari ise Veda Haccında geldi.
Hemedan Heyeti, Halid ve Ali'nin Gönderilmesi:
Hemedan Yemen’de meşhur bir kabiledir. Hemedan heyeti Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e Tebuk’den döndükten sonra geldi. İçlerinde meşhur bir şair olan Malik bin Namt da vardı. Heyetin tamamı müslüman oldu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- onlara Namt’ın oğlu Malik’i reis tayin etti. Halid bin Velid’i de onlarla beraber göndererek Hemedan kavminden diğerlerini İslam’a davet etmesini emretti. Halid altı ay onlarla kaldığı halde İslam’a girmediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- daha sonra Ali’yi gönderdi. Ali onlara Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in mektubunu okuyup İslam’a davet edince hep birden müslüman oldular. Bu müjdeli haber Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e ulaşınca şükür secdesine kapıldı ve başını kaldırıp: “Hemedan’a selam olsun, Hemedan’a selam olsun” buyurdu.
Abdulmedan Oğulları Heyeti:
Hicri 10. yıl Rebiulevvel ayında Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Halid bin Velid’i Yemen’de bulunan Necran kabilesini üç gün İslam’a davet etmesini kabul etmezlerse savaşmasını emretti. Halid bin Velid gelip onları İslam’a davet edince severek İslam’a girdiler. Halid bir süre aralarında kalarak onlara İslam’ın esaslarını öğretti. Ayrıca bir mektup yazarak müjdeli haberi Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e bildirdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’de O’na, kabilenin ileri gelenlerinden bir heyet oluşturarak Medine’ye göndermesini istedi. Heyet Medine’ye gelip Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ile görüştü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- onlara reis olarak Kays bin Hasin’i tayin etti. Heyet Şevval ayının sonlarında yurtlarına döndü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- peşlerinden onları dini konularda eğitmek ve aralarında hüküm vermesi için bir mektupla Amr bin Hazm’ı gönderdi. Bu mektup çok meşhurdur.
Dostları ilə paylaş: |