Sunuş Değerli Meslektaşlarımız


KLİNİK TOKSİKOLOJİ YUVARLAK MASA TOPLANTISI



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə12/15
tarix03.01.2019
ölçüsü0,77 Mb.
#89312
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15

KLİNİK TOKSİKOLOJİ YUVARLAK MASA TOPLANTISI

Zehirlenmelerde Yeni Tedaviler Var mı?

Oturum Başkanları:




Prof. Dr. Gülden UĞUR DİZDAR

Haziran 1968’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. 1973 yılında Ege Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı, 1977 yılında Ege Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı oldu. Aynı Anabilim Dalında çalışmalarına devam ederken 1983 yılında doçent oldu. 1985 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesinde “Children’s Hospital ve Eye and Ear Hospital”da misafir öğretim üyesi olarak Haziran-Eylül ayları arasında çalışmalarını sürdürdü. 1988 yılında profesör oldu. Halen aynı Anabilim Dalı’nda “Üroloji Ameliyathanesi ve ESWL merkezinin” anestezi sorumlusu olarak çalışmalarına devam etmektedir. Rejyonal anestezi, günübirlik anestezi, postoperatif analjezi özel ilgi alanları içindedir. 2012 yılında emekli olmuştur.









Yrd. Doç. Dr. Leyla Şahan

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD


1969’da Elazığ’da doğdu. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH’de 2002 yılında Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzman oldu. 2002-2007 yıllarında Ankara Numune EAH’de, 2007-2011 yıllarında Isparta Devlet Hastanesi’nde çalıştı. 2013 yılından bu yana Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD’da Yrd Doç olarak görev yapmaktadır. Evli ve 3 çocuğu var.


http://194.27.32.211:888/resim.aspx?mail=leylahan

Karnitinve Lipid

Prof. Dr. Lale Karabıyık

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı



İnsülin

Doç. Dr. Çetin Kaymak

S. B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

Yoğun Bakım Ünitesi



ZEHİRLENME OLGULARINDA İNSÜLİN KULLANIMI

İnsülin, 51 Aa içeren iki peptid zincirine sahip protein yapıda bir hormondur. A peptid zinciri 21 aminoasit içerirken, B peptid zinciri 30 aminoasit içermektedir. A ve B peptid zincirleri birbirlerine iki adet disülfid bağı ile bağlıdır. İinsülin, pankreas beta adacık hücrelerinin ribozomlarında önce pre-proinsülin şeklinde sentezlenir. Pre-proinsülin, endoplazmik retikulum membranını geçip retikulum lümenine gelince sinyal peptidini kaybederek “pro-insülin” haline dönüşür. Pro-insülin, golgi aparatında proteazların etkisi ile C peptidsegmentini kaybederek insülin-çinko kompleksi şeklinde veziküllerde depolanır.

Karbonhidratlar (glukoz, fruktoz, mannoz), amino asitler (Arginin, Lösin), yağ asitleri, glukagon, hormonlar (gastrin, sekretin, kolesistokinin), vagal uyarı, β-adrenerjik etkiile bazal ve uyarı sonucu salgılanması gerçekleşen insülinin plazma yarılanma ömrü 5-6 dakikadır. İnsülinin salınımında en önemli faktörler, ATP- bağımlı K+ kanalları ve ATP’nin varlığıdır, GLUT-II (glukoztransporter II) aracılığıyla kolaylaştırılmış difüzyon ile beta-hücreleri içine giren glukoz, glukokinaz enzimi ile yıkılır ve hücre içinde ATP düzeyini yükseltir. Bu durum ATP- bağımlı K+ kanallarını kapatarak depolarizasyona neden olarak depolarizasyon membrandaki voltaj- bağımlı Ca kanallarını açar ve dışarıdan içeriye giren Ca++ aracılığıyla insülin salgılanmasını arttırır. Endojen insülin sistemik dolaşıma katıldıktan sonra hedef bölgelerdeki reseptörlere bağlanır ve intrensektirozinkinaz aktivitesini uyarır. Hedef hücre membranı tetramerik bir komplekstir. Bu yapı İki alfa- alt birimi (tirozinkinaz) ve iki beta- altbirimi (otofosforilizasyon) tarafından oluşturulur ve insülinin birçok hücresel etkisine aracılık eden insülin reseptör substratı-1 (IRS-1) ile fosforile olarak aktive olur. Bu uyarılma reseptörde otofosforilasyona ve insülin reseptör substratı benzeri hücre içi sinyal molekülü salımına neden olur. İnsülin metabolizması internalizasyon yoluyla hücre içine alınarak gerçekleştirilir. Lizozomal enzimler olarak bilinen “glutatyontranshidrogenaz”ve“insülinaz” tarafından parçalanır. İnsülin, glikojen ve protein sentezi ile lipojenez gibi metabolik etkilerin gerçekleştirilmesini sağlar. İnsüline duyarlı reseptörlerin uyarılması ise hücrelerde bazı genlerin düzenlenmesine ve mitojenik etkiler göstermesine neden olur. Bu etkiler kan glukoz düzeyi kontrolü, anabolik aktivite, anti-katabolik etkiler, yapısal endotelial fonksiyon ve anti-inflamatuar aktivite olarak tanımlanır.

Kalsiyum kanal blokerleri ve beta reseptör blokerleri ile olan zehirlenmelerde düz kaslar ve pankreas beta hücrelerindeki Ca++ kanalları antagonize edilerek voltaj duyarlı Ca++ kanallarından hücrelere Ca++ girişi engellenir. Bunun sonucu olarak, hücresel insülin salınımı azalır ve insülin direnci gelişerek özellikle myositlerde glukoz alımı ve kullanımını önlenir. Ek olarak, myokardiyalimpuls üretimi ve kalp kası iletimi bozularak myokard depresyonu ve fonksiyon bozukluğu gelişir. Kalsiyum kanal blokerleri ve beta reseptör blokerleri ile olan zehirlenmelerde insülin kullanımı ile kalp kası ve yağ dokusunda “fosfatidilinositol 3-kinaz” aktivitesi ile hücre içine glukoz alımını kolaylaştırılarak sitozolik ATP düzeylerinde artış oluşturulduğu bildirilmiştir. Böylece, aerobik metabolizma uyarılarak Ca++ ve K+ kanalları aktive edildiği ve myokardiyal enerji üretiminin artırılması ile pozitif inotropik etkinin gözlendiği tespit edilmiştir.

Kaynaklar


  1. Lheureux PER, et al. Critical Care 2006; 10: 212-7.

  2. Colin B. Page, et al. J MedToxicol 2009; 5: 139-42.

  3. Agarwal A, et. Al. TexHeartInst J 2012; 39: 575-8.

  4. Patel NP, et. Al. Am J CritCare2007; 16: 498-503

Ekstra Korporeal Yöntemler

Prof. Dr. Seval İzdeş

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, ANKARA

Zehirlenmelerde Ekstra Korporeal Tedaviler (EKT)


Graham ve arkı 1800 yılında diyaliz prensiplerini geliştirmiş, bu yöntem Abel ve ark. tarafından ilk kez 1913 yılında köpeklerden salisilatı uzaklaştırmada kullanılmış ve bu da renal replasman tedavilerinin başlangıcı olmuştur. Günümüzde bu konu ile ilgili çok sayıda çalışma derleme olmasına rağmen, zehirlenmelerde ekstra korporeal tedavilerin (EKT) tedavi planı için geniş kapsamlı rehberler oluşturulamamıştır. EKT’de teknolojik gelişmeler (makineler, filtreler, diyalizat, antikoagulasyon, katerterler vb), yeni destekleyici ve antidotlarla bazı zehirlerde ekstra korporeal tedavilerin (EKT) rolünü değiştirmiştir. Örneğin 1970 yılında non-diyalizabl xenobiyotikler, günümüzde diyalizable olmuştur.

Zehirlenmelerde kullanılan EKT yöntemlerini;

1) Toksin Uzaklaştıran Yöntemler; hemodiyaliz, uzamış hemodiyaliz, hemoperfüzyon, SRRT (SVVHDF; SVVHF, SVAHDF, SVAHF), plazma değişimi, albumin/karaciğer diyaliz ve

2) Dolaşım ve solunum destek sistemleri; ECMO (v-v, a-v) olmak üzere 2 grupta toplanabilir.

Bu konuşmada toksin uzaklaştırmada kullanılan her bir EKT yönteminin çalışma prensiplerinden ve bu yöntemin hangi toksinleri uzaklaştırabileceğinden literatür eşliğinde ayrıntılı olarak bahsedilecektir.


Bildiriler

Oturum Başkanları

Sözlü Sunu ve Yarışması

Prof. Dr. Lale Karabıyık

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, ANKARA

Prof. Dr. Seval İzdeş

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Yoğun Bakım Bilim Dalı

Poster Turu ve Yarışması

Prof. Dr. Rıza Hakan ERBAY

İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

Eğitim Görevlisi ve İdari Sorumlusu, İZMİR





Uzm. Dr. Atila KAYA

Medikabil Hastanesi



Ankara'da 1967 yılında doğdu. İlk, orta ve lise eğitimimi sırasıyla Gelibolu, Kıbrıs ve İstanbul'da tamamladı. Tıp eğitimimi Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1993 yılında tamamladı. Mezuniyet sonrası Yozgat ve Bursa'da kamu ve özel sağlık kuruluşlarında çalıştı. 2006 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında başladığım uzmanlık eğitimimi 2011 yılında bitirdi. Mecburi hizmet sonrası halen Bursa'da Özel Medikabil Hastanesi'nde uzman hekim olarak çalışmaktadır.



METOTREKSAT İLE İNDÜKLENMİŞ AKCİĞER HASARINDA SİLİBİNİN KORUYUCU ETKİNLİĞİ

Kalemci S1, Topal Y2, Çelik SY3, Yılmaz N4, Beydilli H5, Koşar Mİ6, Altuntaş İ4



Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları1, Çocuk Hastalıkları2, Tıbbi Patoloji3, Tıbbi Biyokimya4, Acil Tıp5, Anatomi6 Ana Bilim Dalları

Giriş: Silibinin, antioksidan etkinlik gösteren ve birçok karaciğer hastalığının tedavisinde kullanılan bir bitkidir. Bu çalışmanın amacı, metotreksat (mtx) ile indüklenmiş akciğer hasarında silibinin (slb) koruyucu etkinliğini araştırmaktır.

Materyal ve Metod: Otuz iki tane on iki haftalık Wistar Albino cinsi toplam 32 adet 200±20 gr ağırlığında dişi sıçan 4 gruba ayrıldı. Grup 1 (kontrol grup) sadece intraperitoneal salin injeksiyonu yapıldı. Grup 2 (slb grup) ratlara 10 gün süreyle 24 saatte bir oral 100 mg/kg/gün slb verildi. Grup 3 (mtx grup) ratlara 7.,8. ve 9. Günlerde inraperitonal 10 mg/kg/gün mtx verildi. Grup 4 (mtx+slb) ratlara 10 gün süreyle 24 saatte bir oral 100 mg/kg/gün slb ve 7.,8. ve 9. günlerde intraperitonal 10 mg/kg/gün mtx verildi. 10 gün sonra akciğer dokuları ve serum örnekleri alındı. Akciğer dokusunda histopatolojik değişiklikler ışık mikroskopisi ile değerlendirildi. Serumda SOD, GPx, NO, MPO seviyeleri çalışıldı.

Bulgular: Mtx uygulanan grupta serumda SOD seviyesi kontrol grubuyla kıyaslandığında anlamlı olarak azalmıştır (p<0, 05).Silibinin uygulanan grupta mtx uygulanan gruba kıyasla serumda Gpx ve SOD değerleri artmışken, NO ve MPO değerleri anlamlı olarak azalmıştır (p<0, 05).Mtx’ın akciğerde interstisyel lenfositik inflamasyon, interstisyel fibrosis, Tip 2 pnömosit hiperplazisi yaptığı saptanmıştır. Mtx+Slb verilen grupta ise, mtx’ın akciğerde oluşturduğu interstisyel lenfositik inflamasyon, interstisyel fibrosis ve Tip 2 pnömosit hiperplazisini istatistiksel olarak anlamlı derecede azalttığı saptanmıştır (Tablo 1).

Sonuç: Çalışmamızda silibinin, metotreksat ile indüklenmiş akciğer hasarında koruyucu etkinliğini gözledik. Farklı dozlarda, uzun süreli düşük doz verilen metotreksat toksisite çalışmaları ile etkinliğinin gösterilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Tablo 1. Akciğerlerdeki Histopatolojik Bulgular (n=8).*

Histopatolojik Parametreler

Kontrol

Silibinin

MTX

MTX+Silibinin

İnterstisyel lenfositik inflamasyon

0, 125

0, 375

1, 25ab

0, 25c

İnterstisyelfibrozis

0, 000

0, 000

0, 875ab

0, 000c

Tip 2 pnömosit infiltrasyonu

0, 000

0, 000

0, 5ab

0, 000c

intraalveoler/interstisyel makrofaj mevcudiyeti

0, 000

0, 375

0, 5

0, 125

Eozinofil mevcudiyeti

0, 000

0, 5

0, 875a

0, 125c

Granülom mevcudiyeti

0, 000

0, 000

0, 25

0, 000

* Sonuçlar ortalama ± SD olarak sunulmaktadır.

a p<0, 05 kontrol grubu ile karşılaştırma.

b p<0, 05 silibinin verilen grup ile karşılaştırma.

c p<0, 05 MTX verilen grup ile karşılaştırma.



Kaynaklar

  1. Öktem F, Yılmaz HR, Ozguner F, et al. Metothrexate-induced renal oxidative stres in rats: the role of a novel antioxidant caffeic acid phenethyl ester. Toxicol Ind Health. 2006, 22: 241-7.

  2. Singh RP, Mallikarjuna GU, Sharma G, et al. Oral silibinin inhibits lung tumor growth in athymic nude mice and forms a novel chemocombination with doxorubicin targeting nuclear factor kappaB-mediated inducible chemoresistance. Clin Cancer Res. 2004; 10: 8641-7.






Dr. Esra ÇANKAYA

KTÜ Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD.

Araştırma Görevlisi, TRABZON



1988 Trabzon, Yomra doğumludur. Tıp eğitimini 2005-2011 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı. Ekim 2011-Ocak 2012 tarihlerinde Rize İkizdere Aile Sağlığı Merkezinde, Şubat 2012-Kasım 2012 tarihlerinde KTÜ Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında çalıştı. 2013 Temmuz ayında KTÜ Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında, Araştırma Görevlisi olarak ihtisasına başlamıştır. Halen bu kurumda Araştırma Görevlisi olarak görevine devam etmektedir.

c:\users\oğuz\desktop\17055421.jpg


BONZAİ VE DİĞER YENİ NESİL BAĞIMLILIK YAPICI MADDELERİN KULLANIMININ SON YILLARDAKİ DEĞİŞİMİ

Şeyda KAYHAN, Mukadder ARSLAN, Esra A. ÇANKAYA, Ahmet BEŞİR, Hülya ULUSOY

KTÜ Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon AD

GİRİŞ

Günümüzde kötüye kullanımı en yaygın olan bağımlılık yapıcı yasadışı madde esrardır. Eski çağlardan beri bilinen esrarın kötüye kullanım sıklığı sigara, kafein ve alkolden hemen sonra gelir. Esrar bitkisinin içinde bulunan en etkin psikoaktif madde olan Δ9-tetrahidrokannabinol ve türevleri (kannabinoidler), bağımlılık yapıcı özelliklerinin yanında, potansiyel terapötik kullanımı açısından da büyük önem taşımaktadır (1).Bununla birlikte günümüzde esrar dışında “sentetik kanabinoid (SK)” içeren maddelerin (Avrupa’da “Spice”, ABD’de “K2” ve Türkiye’de bonzai” ya da “Jamaika”) yasa dışı kullanımları tüm dünyada artmıştır. Bu çalışmada özellikle son yıllarda ülkemizde bu maddelerin kötüye kullanımındaki artışı vurgulamayı amaçladık.

SK’in ortaya çıkışına bakıldığında; ilk kez 2004 yılında tütsü görünümüyle internet üzerinden ve tütün mağazalarından satışa sunulmuştur. Bu yollarla temini kolaylaşmıştır. Kullanımı genellikle bir boru veya sigara şeklinde sarılarak solunması şeklindedir (3).Tipik olarak, bitkisel içeriğin üzerine püskürtülmüş olan bir kaç farklı SK’i içeren maddeden oluşan bitkisel sigara karışımlarıdır (2, 4).

Spice veya Bonzai adı altında pazarlanmakta olan SK’ler üzerleri “sadece araştırma amaçlıdır”, “banyo tozu”, “hava temizleyici”, “bitki besleyici”, “insan tüketimi için değildir” gibi ibareler ve figürler içeren alüminyum folyo ambalajlar içerisinde piyasaya sürülmektedir (4, 5).Bu maddelerin temin ve kullanımının yasa kapsamına alınmasını takiben yazılarda değişiklik yapılarak “Firma tüketilmesinden sorumlu değildir” gibi ibarelere yer verilmeye başlanmıştır (4).

2008 yılına kadar önce Avrupa da sonra dünyanın diğer ülkelerinde kötüye kullanımı giderek artmış ve özellikle 2009 yılına kadar ABD nin bazı eyaletlerinde bu ürünlerin kullanımı çok yaygınlaşmıştı. 2008’in sonlarında Almaya da Freiburg Üniversite Hastanesinde SK’lerin kötüye kullanımıyla ilgili ilk yapılan çalışma sonrası (6) 2009 yılında bir çok Avrupa ülkesinde (Avusturya, Almanya, Fransa, Lüksemburg, Polonya, Litvanya, İsveç, İngiltere ve Estonya) sentetik kanabinoid içeren bu maddelerin kullanımını narkotik kullanım kanunlarına göre yapılmaktadır (7).

Türkiye’de, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) koordinasyonunda çalışan Erken Uyarı Sistemi (EWS), bazı SK’lerin bildirimini yapmış ve böylece SK’ler 2011’den bu yana ülkemizde de Uyuşturucu Maddelerin Denetlenmesi Hakkında Kanun’a tâbi hale gelmiştir (2).

Yasal engelleri aşabilmek için piyasaya sürekli olarak yeni kanabimimetik analoglar sunulmaktadır. Bu nedenle, daha önce tespit edilmiş yada henüz tanımlanmamış SK’lerin tespitine yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu maddelerin hızlı ve etkili bir şekilde tespit edilmesini sağlayacak analiz yöntemlerinin geliştirilmesi, hem madde kullanımını tespit etmek hem de bu maddelerin farmakokinetik ve farmakodinamik özelliklerinin belirlenmesi açısından gereklidir (8).

GEREÇ VE YÖNTEMLER

Çalışmamız; T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Stratejik Araştırma ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü, T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 2011, 2012 ve 2013 yılları verilerini kapsamaktadır. Ele geçirilen yeni nesil bağımlılık yapıcı maddelerin yıllara göre değişimi, bu maddeler nedeniyle haklarında yasal işlem başlatılan şahısların demografik bilgileri ve Türkiye genelindeki yakalanmaların şehirlere göre sıralamasını içermektedir.

BULGULAR

T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Stratejik Araştırma ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü verilerine göre; ilk olarak 1931 yılında eroin, morfin, kokain ve toz afyonun içinde bulunduğu 16 madde 11694 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanmış. Her yıl buna yeni maddeler eklenmiş. 1982 de amfetaminin de bulunduğu 16 yeni madde, 1996 da 12 madde, 2011 de sentetik kanabinoidlerin ve türevlerinin bulunduğu 21 madde, 2013’de 113 madde, en son 3 Ocak 2014 itibariyle 26 madde daha yasaklanmıştır.

Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü verilerine göre; Trabzon ilinde 2012 yılında haklarında işlem yapılan 123 kişiden 61 i (% 49) 18-25 yaş arası, 62 si (%51) 25 yaş üstü iken 2013 yılında haklarında işlem yapılan 200 kişiden 9 u (%4. 5) 18 yaş altında, 73’ü (%36) 18-25 yaş arası, 118’i (%59) 25 üstü idi.

Trabzon ilinde 2011 den 2013 e kullanılan maddelerden kenevir bitkisi kök miktarı azalırken; kubaresrar sabit kalmış. Bonzaimaddesi2011 de hiç bulunamazken, 2012 de 32gr, 2013’de ise 1 kilo 54 gr a ulaşmış.

T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının verilerine göre; Esrar; 2012 yılında 74, 5 ton, 2013 yılında 166 ton ele geçirilmiş, %122 artış, Eroin; 2012 yılında 11 ton, 2013 yılında 9, 8 ton, %10, 7 azalmış, sentetik ecza; 2012 de 36 483 adet, 2013 yılında 32 3963 adet, %788 artış, captagon; 2012 de 144 121 adet, 2013 de 4 483 632 adet, %3011 artış (31 kat artış), ecstasy; 2012 de 1 694 379 adet, 2013 de 3 306 853 adet, %95 artış, bonzai; 2012 de 197 kg, 2013 de 221 kg, %12 artış olmuş.


*

*2012-2013 yılları arasında ele geçirilen eroin miktarındaki azalış oranı.

Grafik 1- T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının verilerine göre 2012 ve 2013 yılı yakalanan madde miktarlarındaki değişim oranları.

Yine; T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının verilerine göre; Türkiye genelinde 2012 yılında 813 operasyon yapılırken 2013 yılında bu sayı 1200 (%47, 6 artış), 2012 yılında 8550 şüpheliden 2650 si tutuklanırken, 2013 yılında 11862 şüpheliden 4006 sı tutuklanmıştır (%51, 2 artış).2013 yılında 81 ilde ki toplam olay sayısına bakıldığında İzmir 4176 olay ile 1.,Adana 3234 olay ile 2.,Gaziantep 1773 olay ile 3.,İstanbul 550 olay (17. sıra), Muğla 466 olay (19. sıra), Trabzon 155 olay (45. sıra), Çankırı, Bartın, Ardahan en az olay olan 3 il olduğu görüldü. Aynı yıl içinde tutuklanan kişi sayısına bakıldığında; Adana 1078 (1. sıra), İstanbul 1003 (2. sıra), Gaziantep 630 (3. sıra), Trabzon 87 (28. sıra), Muğla 29 (54. sıra), Kütahya, Ardahan, Bayburt en az olduğu görülmüş.

Yine 2013 yılında esrar yakalanmalarında; Diyarbakır, Adana, Gaziantep (ilk 3), Muğla 47.,Trabzon 62.,Ardahan sonuncu, Bonzai yakalanmalarında; İstanbul, Bursa, Kocaeli (ilk 3), Muğla 18. Trabzon 20. Ardahan sonuncu, Captagon yakalanmalarında; Hatay, Gaziantep, Adana (ilk 3), Muğla 24. Trabzon 34. Karabük sonuncu, Ecstasy yakalanmalarında; İstanbul, İzmir, Anakara (ilk 3), Muğla 27.,Trabzon 31. Bartın sonuncu, sentetik ecza yakalanmalarında; İstanbul, Kocaeli, Erzincan (ilk 3), Trabzon 41. Muğla 44. Düzce sonuncu, Eroin yakalanmalarında; İstanbul, Van, Adana (ilk 3), Trabzon 29, Muğla 62, Yalova sonuncu olduğu tespit edilmiştir.




1. sıra

2. sıra

3. sıra

En az

İstanbul sıra

Trabzon sıra

Muğlasıza

Toplam olay

İzmir (4176)

Adana

(3234)


Gaziantep

(1773)


Çankırı

Bartın


Ardahan

17. (550)

45. (155)

19. (466)

Tutuklama

Adana (1078)

İstanbul (1003)

Gaziantep (630)

Kütahya

Ardahan


Bayburt

2. (1003)

28. (87)

29. (54)

Esrar

Diyarbakır

Adana

Gaziantep

Ardahan

4.

62.

47.

Eroin

İstanbul

Van

Adana

Yalova

1.

29.

62.

Ecstasy

İstanbul

İzmir

Ankara

Bartın

1.

31.

27.

S. Ecza

İstanbul

Kocaeli

Erzincan

Düzce




41.

44.

Bonzai

İstanbul

Bursa

Kocaeli

Ardahan

1.

20.

18.

Captagon

Hatay

Gaziantep

Adana

Karabük




34.

24.

Tablo-1. T. C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı verilerine göre 2013 yılı Türkiye geneli il birimlerine göre sıralaması



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin