T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə447/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   443   444   445   446   447   448   449   450   ...   740
ان لم يؤمنؤا بهذا الحديث أسفا "Demek onlar bu söze (hadis) inanmazlarsa, onların peşinde kendini üzüntüyle helâk edeceksin” âyetinde söz “Kur'ân”; هل أتيك حديث موسى Musa'nın haberi sana gelmedi mi?" ayetinde "haber" anlamına gelmektedir. وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ ayetinde de "anlat, haber ver, tebliğ et" anlamında kullanılmıştır.

Yine çeşitli ayetlerde Kur’an-ı Kerim’den “هٰـذَا الْحَديث” şeklinde bahsedilmektedir.268 Hz. Peygamber de Kur’an’ı ifade etmek üzere “ahsenü’l-hadis, hayru’l-hadis, asdaku’l-hadis tabirlerini kullanmıştır.269

Hadis kelimesi zamanla, Hz. Peygamber'den rivayet edilen haberlerin genel adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Rasül-i Ekrem’in sözlerine “el-ehâdîsü’l-kavliyye”, fiillerine “el-ehâdîsü’l fi’liyye” ve tasvip ettiği şeylere de “ehadisü’t-takririyye denilmiştir. Buna göre hadis kelimesi İslami literatürde Hz. Peygambere ait olanı ifade etmektedir.

Kelime, bizzat Rasûlullah (s.a.s) tarafından kendi sözü anlamında da kullanılmıştır.



عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ :قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ أَسْعَدُ النَّاسِ بِشَفَاعَتِكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَقَدْ ظَنَنْتُ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ أَنْ لَا يَسْأَلُنِي عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ أَحَدٌ أَوَّلُ مِنْكَ لِمَا رَأَيْتُ مِنْ حِرْصِكَ عَلَى الْحَدِيثِ أَسْعَدُ النَّاسِ بِشَفَاعَتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ خَالِصًا مِنْ قَلْبِهِ أَوْ نَفْسِهِ

Ebû Hüreyre, "Yâ Rasûlullah, kıyâmet günü şefâatine nâil olacak en mutlu insan kimdir?" diye sorar. Hz. Peygamber şöyle cevap verir: "Senin "hadîse" karşı olan iştiyakını bildiğim için, bu hadis hakkında herkesten önce senin soru soracağını tahmin etmiştim. Kıyâmet günü şefâatime nâil olacak en mutlu insan, "Lâ ilâhe illâllah" diyen kimsedir."270

Hadis: Söz, fiil, takrir/onay, yaratılış veya huyla ilgili bir vasıf olarak Hz. Peygambere izafe edilen her şeydir.

Hadis, Hz. Peygamber’den bizzat sadır olan söz yahut fiil, tavır ve davranışlara ait başkaları tarafından rivayet edilen sözlü ifadelerdir. Bir sözün hadis adını alabilmesi için ya bizzat Hz. Peygamber’den sadır olması yahut onun fiil ve tavırlarına dair sözlü bir rivayet olması lazımdır.

Ehl-i hadise göre söz, fiil ve takrirlerinin yanı sıra Hz. Peygamberin ahlaki ve yaratılış özelliklerine dair haberler (delail ve şemail) de hadis olarak değerlendirilmektedir.

Hadis, Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği vahyi açıklama (beyan) görev ve yetkisinden kaynaklanmaktadır. Hadis, Hz. Peygamber’i dinleyen sahâbîden başlayarak onu rivâyet edenlerin adlarının yazılı olduğu sened ile Hz. Peygamber’in söz, fiil veya takririnin yazılı olduğu metinden meydana gelir.

Bazı alimler, hadis teriminin kapsamını daha da genişleterek sahabe ve tabiinin şahsi beyan ve fetvalarını da bu kapsama almışlar. Yine ilk devirlerde Resul-i Ekrem’in söz, fiil ve takrirleriyle birlikte sahabe ve tabiine ait her türlü haberi ifade etmek üzere eser kelimesi de kullanılmıştır.

II. yüzyıldan itibaren hadisi ifade etmek üzere kullanılan terimlerden biri de ilimdir. İlk dönemlerde ilim kelimesinin kapsamına Kur’an, hadis ve fıkhın girdiği, fakat sonraları ilim sözüyle daha çok hadisin kast edildiği anlaşılmaktadır. 271

Hadisler, ihtilafa düştükleri konularda insanları aydınlatan, onlar için hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in kendisine indirildiği bir peygamberin sözü olarak üstün bir değer ifade ettiği gibi Kur’an-ı herkesten iyi anlayan ve ayetlerdeki ilahi maksadın ne olduğunu en iyi bilen Allah Rasülü’nün görüşü olarak da büyük önem taşımaktadır.

Sünnet Kavramı

Sünnet; lügatte form/suret, âdet, gidişat, tabiat, usül, yöntem gibi anlamlara gelir.

Kelimenin kökünün fiil olduğunu kabul eden dil okuluna göre, Arapça “سَنَّ” fiilinden türemiştir. Kılıç ve mızrağı bilemek, çamura şekil vermek anlamına gelir. Buradaki anlamında da orijinallik olduğu görülmektedir. Yine süreklilik anlamı da bulunmaktadır. Sünnet, kural koyma belli bir düzene koyma anlamında kullanıldığı da olmuştur. Kelimenin kökünün “سَنا, سُنا veya سِنا” masdarından türediğini belirtenlere göre ise “yol ve çığır açmak” anlamına gelmektedir.

Bir tutum ve davranışın sünnet adını alabilmesi için ihtiva etmesi gereken nitelikler şunlardır: Orjinallik/Özgünlük, süreklilik, bilinçlilik, olumluluk, örneklik, doğruluk, mu’tedillik/ortayol, kuralsallık.

Sünnet: İnsanın kendisi veya başkaları için yeni, doğru, orijinal, düzenli, itidallı, orta yol edinmesi, örnek olacak yeni bir davranışta bulunması, daha geniş anlamda insanın sahip olduğu hayat tarzını ve düşünce biçimini ifade etmek için kullanılır. Sünnetin en kapsamlı anlamı, insanın hayatı boyunca takip ettiği yol demektir.

Hem iyi hem de kötü yol için kullanılabileceği belirtilse de sünnet daha çok övülen yol anlamında kullanılmaktadır.

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ سَنَّ فِي الْإِسْلَامِ سُنَّةً حَسَنَةً فَلَهُ أَجْرُهاَ وَ أَجْرُ مَنْ عَمِلَ بِهَا بَعْدَهُ وَلَا يَنْقُصُ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْءٌ وَمَنْ سَنَّ فِي الْإِسْلَامِ سُنَّةً سَيِّئَةً كَانَ عَلَيْهِ وِزْرُهاَ وَ وِزْرُ مَنْ عَمِلَ بِهاَ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَنْقُصَ مِنْ أَوْزَارِهِمْ شَيْءٌ

Rasülüllah “Kim İslâm’da güzel bir sünnet başlatırsa ona hem kendi ecri, hem de ecirlerinden hiç bir şey eksilmeksizin kendisinden sonra o işi yapanların ecri vardır. Kim de İslâm’da kötü bir çığır başlatırsa, ona hem kendi günahı, hem de günahlarında hiçbir şey eksiltilmeksizin kendisinden sonra o işi yapanların günahı vardır.”272

Sünnet kelimesi Kur’an’da tekil kalıbında çeşitli terkiplerle ondört yerde kullanılmıştır. İki yerde de çoğul kalıbında geçmiştir. Bunların hiçbirinde sünnet kelimesi “Hz. Peygamberin sünneti” anlamında kullanılmamıştır. Sekizi sünnetullah şeklinde iken diğerleri sunnetuna, sunnetu men… ve sunnetu’l Evvelîn gibi isim tamlamalarında yer almaktadır. Bu sünnetlerin en büyük özelliği değişmezlikleridir. Kanunlardan söz etmektedir.

Hz. Peygamber kendisinden önce Arap toplumuna yerleşmiş olan sünnetlerin tamamını reddetmemiş, onların bir kısmını aynen kabul ederken, bir kısmını da değiştirme yoluna gitmiştir. Bazısını olumsuz bulup mücadele ederken, bazısı ile mücadeleyi tedricilik ilkesi gereği, belli bir zaman sürecine yaymıştır. Çünkü ona göre her sünnet iyi olamazdı. İyisi bulunduğu gibi kötüsü de bulunmaktaydı.

Hz. Peygamber bazı hadislerinde sünnet kelimesini “insanlığa getirdiği öğretinin evrensel ilke ve esasları, hayatı anlamlandırma için kabul edip öngördüğü davranış biçimi” anlamında kullanmıştır. Çoğu kez fiili davranışla ilgili iken, zihinsel ve teorik/nazari de olabilmektedir.

İslâm düşüncesinin teşekkül devrinde, İslâmi ilimlerin oluşumu ile birlikte, sünnet ve hadis anlayışlarına paralel olarak, ilim adamlarının sünnet tanımları da farklılık arzetmiştir. Kelamcılar, fakihler, usülcüler ve hadisçiler sünneti farklı farklı tanımlamışlardır.




Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   443   444   445   446   447   448   449   450   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin