T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə410/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   406   407   408   409   410   411   412   413   ...   740
Mekkî Âyetlerin Özellikleri

Mekkeli Araplar, içinde kaybolunacak kadar uçsuz bucaksız kum denizlerinde bazen çok yalnızlaşır, güçsüz duruma düşerler, yok edilmekten ve başka kabilelerin saldırılarına hedef olmaktan korkarlardı. Böyle zor anlarında çöl bedevileri, daha nüfuzlu bir kabilenin himayesine sığınmak zorunda kalırlar ve ancak bu sayede biraz rahat nefes alabilirlerdi. Tipik bir Mekke vasatını yansıtan bu bilginin üzerine şu Mekkî âyet ne kadar da uymakta ve putperest Arapları himaye edilmeye ihtiyaç duymayan Allah'a iman etmeye ne kadar da etkili çağırmaktadır: "De ki: Her şeyin mülkiyetini elinde tutan, himaye eden ama kendisi himaye altında olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin bakalım." (Mü'minun sûresi, 23/88)

Bedevilerin çöl hayatından söz açılmışken Kur'ân'daki tekrarları da, Arapları büyüleyen çöl kumsallarındaki tekdüze has manzaralara benzetmek, Kur'ân kıssalarını vahalarla karşılaştırmak ve bu tekrarları vahyin yoğun tehdit ve sert ikazlarının ardından insanın bir nebze durup soluklandığı çöldeki istirahat noktalarına teşbih etmek mümkündür. Ayrıca Kur'ân'ın secileri de, çöl manzaralarıyla ne kadar çok benzeşmektedir. Muhammed Kamil Huseyn "Uzun çöl yolculuğunu mutlu bir sonla bitirmeyi isteyen kimse, önünde duran ve hepsi benzer işaretlerle kapatılmış olan farklı uzunluktaki yolları kısaltmak zorunda olduğunu bilir." diyerek bu benzerliği dile getirir. Arapların içinde yaşadıkları çöl gerçeğinin Kur'ân'ın kavram, tasavvur ve dünya görüşüne yansımaması düşünülemez. Biraz önce de ifade edildiği gibi, çöllerdeki tabiatın görünümü ve aynılığı bir fırtınayla bir anda değişebileceği için kumlarla kaplı engin çöller, istikrarsızlık ve güvensizliğin sembolüdür. Çöllerde, tepeler ve yollar sürekli aynı yerlerinde duran istikrarlı yol işaretleri ve güven telkin eden kilometre taşları değildir. Hâsılı çöllerde gayeye ulaştıracak yolu bulabilmek, başka bir deyişle hidâyet üzere olabilmek çok zordur. Bu yüzden çok mâhir bir rehberin yol göstermesine şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır; zîrâ iyi bir rehber edinmeden aşılmaz bu çöller. Binaenaleyh güvenilir rehberi olmayan insanın dünya hayatındaki durumu da çöllerin istikrarsız ve güvensiz durumundan farklı değildir. Dünya hayatında insan güvenilir bir rehberin kılavuzluğuna teslim olmadan maksuduna sağ-sâlim varamaz, belâ ve musibetlerle dolu yollardan Kur'ân'ın ve Sünnetin rehberliği olmadan geçemez. Bu bakımdan Kur'ân'da sıklıkla kullanılan hidâyet, hâdî ve hüdâ kelimelerini bu hakikatle okumak insan ruhunda çok daha tesirli izler bırakmaktadır.

Mekkî âyetlerin en belirgin dış özelliği, kısa ve net ifadelerden oluşmasıdır. Daha önce de ifade edildiği gibi bu tür âyetler insanlar üzerinde bir volkan tesiri yaparlar. Bu âyetlerin ses bitimlerinin de dikkat çekici tarzda vezinli gelmesi benzer bir özelliği oluşturmakta ve bu hâl, Kur'ân pasajlarına harikulâde bir güzellik ve tesir gücü katmaktadır. Mekke dönemi insanlarının müşrik, mütekebbir ve inatçı yapıda olmaları, bir nevi böyle bir üslûbu gerekli kılmıştır. Daha ziyade Mekkî âyetlerde görülen kimi konu ve motiflerin tekrarlanması da dönemin bir başka özelliğini oluşturur. İnançsızlara meydan okuyup reddetme makamında "Hayır! Tasavvur, inanç ve söylemleriniz asla doğru değil." mânâsına gelen "Kellâ" lafzının geçmesi de Mekkî bir hususiyettir. Başka bir deyişle içinde "kellâ" lafzının geçtiği âyetler Mekkî'dir. Başında elif lâm mîm veya yâ sîn gibi hurûf-i mukattaa' olarak adlandırılan hece harflerinin yer aldığı 29 sûrenin 27'sinin Mekkî olması da dönemin bir diğer ayırt edici vasfı olarak kabul edilmiştir. "Ey Âdemoğulları!" ve "Ey insanlar!" şeklindeki hitaplarla ve yeminle başlayan âyetlerin yanında secde âyetleri de Mekkî'dir.

Mekkî âyetlerin ayırıcı muhteva özellikleri arasında ise, temel inanç esasları, hitap çoğunluğunun müşriklere yapılarak olumsuz tasavvur ve davranışlarının reddedilmesi, ahlâkî meziyetlere özendirilmesi, sabrın tavsiye edilmesi, nefsin, malın, aklın, namusun ve dinin korunması şeklinde özetlenebilecek temel ve genel teşrî esaslarından söz edilmesi ve önceki peygamberlerin kıssalarından bahsedilmesi yer almaktadır. Ayrıca Bakara sûresi hâriç İblis ile Hz. Âdem kıssasından bahsedilmesi, cinlerden söz edilmesi gibi temalar da Mekke döneminin karakteristik muhteva özelliklerinden sayılmaktadır.


Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   406   407   408   409   410   411   412   413   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin