T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə23/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   335

arasında Yeşil'in yakalanması çalışmalarına dair bir evrak da bulunmadığı görülmektedir.

Ayrıca bu şekildeki bir savunmanın, Adil Serdar Saçan'ın, Organize Şubede takip ekipleri


146 / 2271
olmadığı için proje çalışmasının İstihbarat Şubesine gönderildiği, bundan sonra çalışmaya

devam edilmesi halinde İstihbarat Şubesinin aynı konudaki çalışmasına zarar

verilebileceğinden konu hakkında başka bir çalışma yapılmadığı şeklindeki diğer

savunmaları ile de açıkça çeliştiği anlaşılmaktadır. Buna göre. Adil Serdar Saçan'ın proje

çalışması kapsamında Yeşil'in yakalanması çalışmaları yapıldığı savunmasına itibar

edilmemiş, bu çalışmanın yapıldığı kabul edilse dahi, bunun söz konusu proje çalışması

kapsamında olduğuna dair delil bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Nitekim savunma Tanığı

Kemal Karademir de Adil Serdar Saçan'ın bu savunmasını doğrulamamıştır.


Adil Serdar Saçan'ın duruşmada bu konudaki bir soru üzerine, Organize Suçlarla

Mücadele Şubesinin mafya ile mücadele ettiği, mafyanın da manifesto gibi yazılı belge ve

dokümanları olmadığı, daha çok Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubelerinin belge ve

doküman inceleme konusunda tecrübeli oldukları, Tuncay Güney'den ele mafya

konusundaki belgede anlatılanların Organize Şube Müdürlüğü olarak operasyon yaptıkları

konular olup, belgede bilinmedik, yeni bir şey olmadığı şeklindeki savunması, Ergenekon,

Lobi ve Octobus (State organized erime) Mafıa (La Cosa Nostra) belgelerindeki Mafya

konusundaki anlatımlar dikkate alındığında kabul edilir mahiyette görülmemiştir.


Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'dan ele geçen delillerin Organize Şube Müdürlüğünde

yapılan incelemesinin belge, dosya veya kaset başlıklarının listelenmesinden öteye

geçmediği, basılı ve elektronik ortamda bulunan fotoğrafların incelenmediği,

bulundurulması suç oluşturabilecek bazıları askeri mahiyetteki gizli belgelerin ilgili

makamlardan sorulmadığı ve mahiyetlerinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Savunma

Tanıkları Ahmet İhtiyaroğlu ve Kemal Karademir de bu tespiti doğrulamıştır. Hâlbuki bir

kısım belgelerde açık olarak bir örgüt yapısının ve faaliyetlerinin anlatıldığı, bir kısmında

da mülakatlarında anlattıkları bazı hususları teyit eder mahiyette bilgiler bulunduğu

görülmektedir. Buna karşılık proje çalışması kapsamında İstanbul DGM'ye gönderilen

yazılarda, güya bu belgeler konusunda ciddi bir çalışma yapılmış gibi "Konu ile ilgili

çalışmaların devam ettiği", "Tuncay Güney isimli şahsın yakalandığında incelenmek üzere

geçici zapt edilen bilgisayar ve dokümanlarının incelendiği ve inceleme sonucu suç

kapsamına giren unsurlara rastlanılmamış olduğu ", "Çalışmalar sonucu herhangi bir suç

unsuru durum tespit edilemediği" gibi ifadeler kullanılarak proje çalışmasının kapatılması

teklif edilmiştir. Cumhuriyet savcısının sözlü bir talimatı ile proje çalışması kapatılmış ise,

bu durumun da ilgili yazıda belirtilmesi gerektiği dikkate alındığında, proje çalışmasının

kapatılması konusundaki teklifin, asıl yetkili olan Cumhuriyet savcısının sözlü talimatları

sonucu yazıldığı savunmasına itibar edilmemiştir.


Adil Serdar Saçan, anlatımları proje çalışması başlatılmasının önemli sebepleri arasında

gösterilen Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'dan resmi/imzalı bir ifade alınması yerine,

mülakat adı altında mevzuatta yeri olmayan bir usulün tercih edilmesinin sebebi

konusunda, mülakat yapılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığını, sınırlı olan gözaltı

süresinde kapsamlı iddiaların araştırılması imkânı bulunmadığını, resmi ifâdenin

soruşturma açılması halinde alınabileceğini ve durumda gözaltındaki şahısların

Cumhuriyet savcılığına şevkinin gerekeceğini ifade etmiştir. Proje çalışmasının da resmi

bir işlem olduğu, bu konuda İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstihbarat Şubesi

ile yazışmalar yapıldığı, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığının bu konudaki

yazışmaları Hazırlık Numarası kaydı üzerinden yaptığı, proje çalışması kapsamında ifade

alınmasını engelleyen hiçbir mevzuat hükmü olmadığı gibi, her ifadesi alınan kişinin de

Cumhuriyet Savcılığına sevk edilmesi gibi kanuni bir zorunluluk bulunmadığı dikkate


147/2271
alındığında bu savunma yerinde görülmemiştir. Nitekim proje çalışmasına başlanıldıktan

sonra işin esasına dair hiçbir işlem yapılmaması, mülakat kasetlerinin çözümlerinin dahi

imzasız bırakılması gibi hususlar, proje çalışmasına halel gelmemesi amacı ile ifade

alınmadığı savunmasının tutarsızlığını göstermektedir.


Adil Serdar Saçan'ın, A.M. ile yaptığı 09.05.2008 tarihli telefon görüşmesinde; o

dönemdeki İstihbarat Şubesi görevlilerinin Fethullahçı olduğuna dair bilinen söylemine,

Tuncay Güney'in de Fethullahçı olduğu şeklindeki iddiasını eklediği, bir taraftan İstihbarat

Şubesinin Veli Küçük'ü bahane ederek kendisine Askere operasyon yaptırtmak istediğini

anlayarak kızdığını söyler iken, diğer yandan bu durumun gereği olan şeyleri değil de,

aldığı proje çalışması iznini zaten Askere operasyon yapmak için can attığını iddia ettiği

İstihbarat Şubesine "pas ettiğini" söylediği görülmektedir. Aynı görüşmede devamla, bu

sefer Ergenekon örgütü konusunda çalışma yapmaları için, aldığı izni gönderdiği İstihbarat

Şubesindekiler dâhil, Fethullahçı polisler ile ilgili de bir çalışma izni aldığından bahsettiği

anlaşılmaktadır. Adil Serdar Saçan'ın Mahkeme huzurundaki sözlü savunmaları, diğer

aşama beyanları ve dosya kapsamı ile telifi mümkün olmayan çelişkiler arz eden bu

konuşmalar aynı zamanda, söz konusu proje çalışması kapsamında iyi niyetle hareket

ederek, yapılabilecek her şeyi yaptığı şeklindeki ifadelerinin de itibar edilemez savunmalar

olduğunu göstermektedir.


Adil Serdar Saçan'ın A.M. ile yaptığı 05.08.2008 tarihli telefon görüşmesinde açık olarak,

emekli olduktan sonra Veli Küçük ile ortak güvenlik şirketi kuran, dönemin İstanbul Valisi

Erol Çakır tarafından il dışına gönderilmek istenmesi sebebini, Ergenekon örgütü

konusunda çalışma izni almasına bağladığı halde, Mahkemedeki savunmasında bu

konuşmasının mahiyetini Vali tarafından il dışına gönderilmek istenmesi sebebinin bu

değil, telefonlarını dinlettiği iddiası olduğu şeklinde tevil ederek, proje çalışmasının

kapatılması ile Ergenekon örgütü arasında bağ kurulmasının önüne geçmeyi amaçladığı

mütalaa edilmiştir.


Doğu Perinçek, Emcet Olcaytu ile yaptığı 06.02.2008 tarihli telefon konuşmasında; Adil

Serdar Saçan 'ın olayı göğüslemesi, bunun için de yapacağı bir açıklama ile Ergenekon

örgütü konusundaki proje çalışmasının Cumhuriyet savcısının emriyle kapatıldığını

kamuoyuna açıklaması gerektiğinden bahsetmektedir. Aşama ifadelerinde bu isteğinin

sebebini. Adil Serdar Saçan'ın daha önce bu mahiyette beyanları bulunduğunu öğrenmiş

olmasına dayandırmaktadır. Göğüslenmesi gerektiği ifadesi ile anlatılmak istenen şüphesiz

bu davaya esas olan Ergenekon örgütüne dair soruşturmadır. Nitekim aşamalarda, dönemin

İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı tarafından bugünkü soruşturmaya da konu olan

iddia ve belgelerin hiçbir değeri bulunmadığının tespit edilerek söz konusu proje

çalışmasının kapatıldığını savunmuştur. Öncelikle, Adil Serdar Saçan'ın konu hakkındaki

açıklamasının yayınlandığı haberde, 2001 yılındaki çalışmanın, iddiaların ve belgelerin

değersiz olduğu tespit edilerek kapatıldığı veya bu anlama gelecek bir ibare geçmediği

görülmektedir. Adil Serdar Saçan'ın konu hakkında bir açıklama yapmasından

bahsediliyor ise bu açıklamayı zaten Hürriyet gazetesine yapmış ve yayınlanması ile de

kamuoyuna duyurulmuştur. Doğu Perinçek"in bu konuşması ile Adil Serdar Saçan'ın

kendisinin ifade ettiği gibi bir açıklama yapmasını istediği anlaşılmaktadır. (Doğu Perinçek

savunmasında bu telefon konuşmasının, kendisinin Adil Serdar Saçan'ın sadece doğruları

söylemesini ifade ettiği bölümün atlanarak sorulduğundan bahisle iddia makamını itham

etmiş ise de, 06.02.2008 tarihli bu görüşmede böyle bir ifade olmadığı, bu sözleri yine
148 / 2271
Emcet Olcaytu ile yaptığı 05.03.2008 tarihli başka bir telefon konuşmasında söylediği

anlaşılmaktadır.)


Diğer yandan, 2001 yılında proje çalışması izni alınması ile başlayan sürecin başında, en

ağır ithamlar ile Aydınlık dergisinde aleyhine yayın yapılan Adil Serdar Saçan ile

geliştirdikleri iyi ilişkilerinin ve 2008 yılında bu açıklamanın yaptırılmak istenmesinin

çelişkisi görülmüş olacak ki, gerek Doğu Perinçek gerekse Emcet Olcaytu mun Adil Serdar

Saçan'ın 2001 yılında proje çalışması izni istemesini kendilerine göre mazur gösterecek

savunmalar geliştirdikleri, iddiaların aksine proje çalışmasının kapatılmasında sorumluluğu

bulunmadığını ifade ederek bir bakıma Adil Serdar Saçan'ın savunmasını üstlendikleri

görülmektedir. Yukarıdan itibaren açıklandığı gibi, 2001 yılındaki Ergenekon örgütüne

dair proje çalışması birkaç usuli yazışmanın ötesine geçmemiş, işin esası hakkında hiçbir

işlem yapılmadan kapatılmıştır. Buna karşılık Doğu Perinçek'in aynen o dönemde olduğu

gibi, bu davaya esas olan soruşturma aleyhine de kamuoyu oluşturmak amacı ile

Ergenekon örgütüne dair iddiaların daha önce de soruşturulduğu halde delil elde

edilemediği ifadesini Adil Serdar Saçan'a açıklattırmak istediği mütalaa edilmiştir.

Aydınlık Dergisinin Adil Serdar Saçan hakkındaki söz konusu yayınlarına devam

etmeyerek bir anda kesmesi proje çalışmasının kapatılması amacına ulaşıldığının da bir

göstergesidir.


Ergenekon Terör Örgütünün araştırılması amacı ile 2001 yılında başlanılan proje

çalışmasının, savunma tarafından ileri sürülen değişik iddialar ve Ergenekon Terör

Örgütünün varlığına dair iddiaların yersizliğinin delili olduğu mahiyetindeki ifadeler ile

öne çıkartılan konulardan birisi olduğu görülmektedir. İddianamelerde ise bu proje

çalışması, Ergenekon Örgütü varlığı ve faaliyetlerinin delili olarak kabul edilmiştir.
Olay hakkında doğrudan soruşturmaya geçilmesine engel bir durum olmamakla birlikte,

proje çalışması yolunun tercih edilmesinin takdire bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Buna

karşılık söz konusu olan proje çalışmasındaki gelişmeler her açıdan normal dışıdır.
Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'ın anlattıklarına, aramalarda bulunan belgelere bir kıymet

atfedilmiş olmalı ki proje çalışması izni istenilmiş ve bu izin verilmiştir. Bir çalışma

yapılmasına karşılık sonuç elde edilememesi ve bunun üzerine sonlandırılması normal bir

işlemdir. Burada ise durum farklıdır. Kronolojik sürecinin incelenmesinden de anlaşılacağı

üzere usuli yazışmalar haricinde konunun içeriği hakkında hiçbir çalışma yapılmamış,

kanun ve yönetmelikteki, kapsama giren suçların aydınlatılması için, iletişimin dinlenmesi

veya tespiti, gizli izleme, kayıt ve verilerin incelenmesi, gizli görevli istihdamı gibi

soruşturma usulleri, tanık ve muhbirlere ilişkin özel hükümlerin hiçbirisinden

yararlanılmamıştır.
Proje çalışmasından önce İstihbarat Şubesince Tuncay Güney ve bir kısım kişilerin

telefonlarının dinlendiği anlaşılmakla birlikte, bu dinlemenin Ergenekon Terör Örgütünü

takip amaçlı olduğuna dair delil bulunmadığı, savunmanın aksine bu dinlemenin İstanbul

l.Ağır Ceza Mahkesinin 2002/64 esas sayılı dosyası kapsamındaki kamu arazilerini

parselleyerek haksız çıkar sağlama v.b. gibi adi suçların takibi için alındığının, poje

çalışmasına planlı bir faaliyet sonucu değil, adi suç mağdurlarının şikâyeti üzerine

başlayan bir süreç sonunda başladığının anlaşıldığı, Asayiş Şubesince yakalanan Tuncay

Güney'in burada Ergenekon örgütünden bahsettiği, bu şekilde hem Asayiş Şubesi ve hem

de telefonlarını takip ettikleri Tuncay Güney'in yakalandığı bu şubeye gelen İstihbarat
149/2271
Şubesi görevlilerinin konu hakkında bilgi sahibi oldukları, bundan sonra Organize

Suçlarla Mücadele Şubesine devredilen olay kapsamında aramalar yapılarak Ergenekon

Terör Örgütüne dair belgeler bulunduğu, aramalarda bunların bulunduğu konusunda hem

Organize Suçlarla Mücadele hem de İstihbarat Şubesi görevlilerinin bilgi sahibi oldukları,

konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmadıkları ortada olan görüntülü kayıtlardan anlaşılan

görevlilerin Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile mülakat yaptıkları, Tuncay Güney ve

Ümit Oğuztan'ın bu mülakatlarda Ergenekon Terör Örgütü ve örgüt belgeleri hakkında

bildiklerini açıkladıkları,


Bu aşamadan sonra Veli Küçük ve dolayısı ile Aydınlık dergisinin olayı haber aldığı, Veli

Küçük'ün Ergenekon Örgütü adına bu tahkikatı engellemek için çalışma başlattığı, Adil

Serdar Saçan aleyhine istihbarat topladığı, Aydınlık dergisinin de derhal Adil Serdar Saçan

aleyhine yayına başladığı, konu hakkında birçok Şubenin bilgi sahibi olduğunu, tahkikatı

bu aşamada kapatmanın kendisine sorumluluk doğurabileceğini hesaba katan Adil Serdar

Saçan 'ın usulen proje çalışması izni aldığı, bunu da Şube uygulamasında daha önce örneği

bulunmayan bir şekilde İstihbarat Şubesine göndererek başından attığı, Adil Serdar

Saçan'ın İstihbarat Şubesinin o dönemdeki görevlilerinin belli bir görüşte olduğu

beyanlarının sorumluluktan kurtulma amaçlı itibar edilmeyecek mahiyette savunmalar

olduğu,
3 Kasım 2002 genel seçimlerinden sonra Şubedeki görevinden alınacağını düşünen Adil

Serdar Saçan 'ın, incelenmediği halde belgelerde suç unsuru bulunmadığı, hiçbir tahkikat

yapılmadığı halde proje çalışmasında delil elde edilemediği mahiyetindeki yazıları ile proje

çalışmasının kapatılmasını ve el konulan belgelerin iade edilmesini teklif ettiği ve bu
şekilde görevi döneminde proje çalışmasının kapatılması için çaba sarf ettiği, daha sonraki

faaliyetlerinde kullanmak üzere şube arşivinin fotokopisini, tekrar ortaya çıkmalarına

engel olmak için de söz konusu mülakat kasetlerinin Şubede bulunan asıllarını götürdüğü,
Adil Serdar Saçan'ın, aslında kendisinin üyesi olduğu iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü

tarafından mağdur edildiği savunmasının da doğru olmadığı, proje çalışmasının

kapatılması ve görevden alınması sürecinden sonra bu savunmanın tam tersi olarak

Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden olduğu iddia edilen Bedrettin Dalan'ın yetkilisi

olduğu Yeditepe Üniversitesinde kendisine iş verildiği, oğlunun burslu okutulduğu. Doğu

Perinçek başta olmak üzere birçok dava sanığı ile iyi ilişkiler geliştirdiği, Ergenekon Terör

Örgütü ile irtibatlı oldukları iddia edilen Ulusal Kanal. Aydınlık dergisi ve internet

sitelerinde programlara katıldığı, yazılarının yayınlandığı,


Bu gerekçeler ile Adil Serdar Saçan'ın; Proje çalışması konusunda ne gerekiyorsa yaptığı,

aldığı çalışma iznini İstihbarat Şubesine gönderdiği, Tuncay Güney'den ele geçen tüm

belgelerin incelendiği, sonuna kadar bu işle uğraştığı şeklindeki savunması, Adil Serdar

Saçan'ın yakın çalışma arkadaşı olan. görevi dönemindeki bazı faaliyetleri nedeni ile Adil

Serdar Saçan ile birlikte yargılanan, işkence suçundan aldığı mahkûmiyet nedeni ile

memuriyetten çıkartılan, Mahkeme huzurunda Ümit Oğuztan*ın mülakatı konusunda

gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu, mülakattaki bir sesin Adil Serdar Saçan'a ait olup

olmadığı sorusuna cevap vermek için duruşmada bulunan Adil Serdar Saçan'a danıştığı

kendi ifadesi ile sabit olan, aynı konulardaki bazı beyanları diğer savunma Tanığı Kemal

Karademir'in beyanları ile açıkça çelişen savunma Tanığı Ahmet İhtiyaroğlu'nun, yine

Adil Serdar Saçan'ın çalışma arkadaşı olup konu hakkındaki bazı beyanları dosya

kapsamındaki deliller ile uyumlu olmayan savunma Tanığı Kemal Karademir'in, Adil


150/2271
Serdar Saçan"ı koruma amaçlı olduğu anlaşılan ifadeleri itibar edilir mahiyette

bulunmamış, iddianamedeki "Bu mülakat sırasında dile getirilen somut iddiaları

araştırmak adli polis olarak şüphelinin idaresindeki Organize Suçlarla Mücadele Şube

Müdürlüğü görev kapsamında olmasına rağmen, herhangi bir araştırmanın yapılmamış ve

sonuçta Ergenekon terör örgütünün o tarihte soruşturulmasına şüpheli tarafından bilerek

engel olunmuştur " ithamının yerinde olduğu anlaşılmıştır.


Netice olarak; Ergenekon Terör Örgütü hakkındaki proje çalışmasının doğal seyrinde

devam etmemesinin ve hiçbir çalışma yapılmadan kapatılmasının bir müdahalenin varlığını

gösterdiği, bu müdahalenin de Ergenekon Terör Örgütü tarafından yapıldığı mütalaa

edilmiştir.


ç)2001 YILINDA ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBESİNDE YAPILAN

MÜLAKATLAR


Ümit Oğuztan ile yapılan mülakat ve ilgili hususların konu ile ilgili bölümlerinin özeti;
Kendisini Turgut Büyükdağ ile tanıştıranın Seyhan Soylu olduğunu, Turgut Büyükdagın,

sahibi olduğu TGS Şirketi bünyesinde bir gazete çıkarma projesi bulunduğunu, Sorumlu

Yazı İşleri Müdürlüğü konumu için Alev Çukurkavaklı ile anlaşıldığını, bu dönemde Akşam

gazetesinden mesai arkadaşı Alev Çukurkavaklı 'nın yanına gelmekte olan Tuncay Güney

ile tanıştığını, Alev Çukurkavaklı'nın Tuncay Güney'in hiçbir muhabirin kolaylıkla

ulaşamayacağı çok özel haberler getiren becerikli birisi olduğundan bahsederek, yayına

başlaması durumunda Tuncay Güney'i gazete kadrosuna almayı teklif ettiğini ancak gazete

projesinin hayata geçemediğini, daha sonra aynı şirket bünyesinde "Strateji" isimli

haftalık bir dergi yayınlamaya başladıklarını, bu dönemde askerliğe elverişsiz raporu

alarak askerlik görevinden erken dönen Tuncay Güney'e bu dergide çalışmayı teklif

ettiğini, boşta olan Tuncay Güney 'in de kabul ederek dergide çalışmaya başladığını,
Bilgisayarında Tuncay Güney 'in kendisine getirdiği bazı dosyalar olduğunu, Tuncay

Güney 'in konuyu, bir kısmı el yazısı bir kısmı daktilo edilmiş notları, materyalleri Veli

Küçük ve bir kısmını da yazar olarak üslubundan tanıdığı Doğu Perinçek'ten aldığını

düşündüğünü, kendisinin bunları redakte edip okunabilir hale getirdikten sonra çıktı

alarak Tuncay Güney'e verdiğini, onun da Veli Küçük'e götürdüğünü, kendisinin redakte

ettiği yazıların Doğu Perinçek 'e gitmediğini, bunlardan hatırladıklarının Ermeni sorunu,

Alevilik, Doğu Perinçek ve Mehmet Eymür hakkındaki dosyalar olduğunu, kendisinden

Cumhurbaşkanı konusunda bir yazı istenmediğini, Susurluk olayı ve Mehmet Ali

Yaprak 'ın kaçırılması konusundaki dosyaların ise kendi arşivi olduğunu,
Bu dönemde işsiz olması, genç bir mesai arkadaşı olan Tuncay Güney 'e yardımcı olma

isteği ve neticede redakte ettiği yazıların Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli General Veli

Küçük gibi hayırlı bir yere gittiği düşüncesi nedeni ile bu işi yaptığını, bunun dışında bir

beklentisi olmadığını, kendisinin Veli Küçük ile tanışmadığını, Doğu Perinçek 'i ise, dünya

görüşünün uyuşmadığı Aydınlık grubunun düzenlediği birkaç panele nezaket icabı

katıldığında gördüğünü,


Cumhuriyet tarihi kadar eski olan Aydınlık hareketinde büyük bir bilgi birikimi olduğunu,

Tuncay Güney'in kendisine "Ben onlardan bilgi alıyorum, hangi konuda bilgi istesem

çıkarıp veriyorlar" dediğini, yine Doğu Perinçek ile Veli Küçük'ü telefonla
151 /2271
görüştürdüğünü, dergiyi askerlerin kullandığını söylediğini, Tuncay Güney'in Veli

Küçük 'ün talimatları doğrultusunda Aydınlık grubundaki bilgi birikiminden faydalanmak

için Doğu Perinçek ile görüştüğünü düşündüğünü, bu görüşmelerin herhangi bir konuda

haber yapılması ya da bir konuda Tuncay Güney vasıtası ile kendisine bilgi gönderilmesi

gibi konularda olduğunu sandığını,
Bürosunun Tarlabaşı semtindeki dört katlı binada olduğunu, Tuncay Güney'in onbir

milyar harcayarak burayı işler hale getirdiğini, Tuncay Güney 'in kendisine General Veli

Küçük'ün talimatı ile Davutpaşa Kışlasından maaş aldığını söylediğini, kendisinin

ailesinden aldığı parayı borç vererek bu binanın alımında Tuncay Güney'e destek

olduğunu, kendisinin buradaki ofisi için elektrik, su ve telefon parası ödemediğini, bunları

Tuncay Güney 'in karşıladığını, şu an için geçimini ailesinin sağladığını,


Ergene kon 'un Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir örgüt olduğunu bildiğini, bunu ilk

olarak Emekli Binbaşı Turan Yazgan 'ın gündeme getirdiğini, (Erol Mütercimler veya Talat

Turhan ismi ile karıştırdığı değerlendirilmiştir.) daha sonra Can Dündar 'ın bu konuda pek

aydınlatıcı olmayan bir kitap yazdığını, Tuncay Güney'in bazı şeyleri kendisine

anlatmadığı gibi bu konuda da fazla bir şey söylemediğini, bu davranışının altında

anlatacaklarını yazacağı düşüncesinin yatabileceğim, Tuncay Güney'in Ergenekon

hakkında kendisine kurucusunun halen hayatta olan Emekli Albay Necabettin Ergenekon

olduğunu, bu kişinin kendisini Veli Küçük'e "Her şeyine kefilim" diyerek tanıştırdığını

anlattığını, bunun dışında Ergenekon 'un içinde kimlerin yer aldığını bilmediğini, ifade

etmiştir.


Ümit Oğuztan Emniyetteki ifadesinde konu hakkında özet olarak; Tuncay Güney'i 1998-

1999 yıllarında Strateji dergisini yayınladığı sırada Alev Çukurkavaklı 'nın referansı ile

muhabir olarak işe aldığını, Tuncay Güney 'in tüm kamuoyu tarafından bilinen Veli Küçük

ile çok rahat iletişim kurması, istediği zaman Veli Küçük'ü arayıp sohbet edebilmesi, soru

sorabiliyor olmasının dikkatini çektiğini, Tuncay Güney'in o dönem getirdiği haberlerin

herkesin elde edemeyeceği, önemli ve haber değeri olan bilgiler olduğunu, kendisine

sorduğunda bu bilgilerin kaynağı olarak çoğunlukla Veli Küçük'ü gösterdiğini ayrıca

Tuncay Güney 'in bazı gazetecileri Veli Küçük ile tanıştırdığını bildiğini, hatta o dönemde

gazetecilerin Veli Küçük' e ulaşmak için Tuncay Güney'i aracı yapmaya çalıştıklarını, Veli

Küçük u tanıyan tüm gazetecilerin Tuncay Güney vasıtası ile tanıştığını düşündüğünü,


Tuncay Güney ile dergi kapanana kadar yani 8 ay kadar birlikte çalıştıklarını, maddi

nedenlerden dolayı dergi kapanınca yollarının ayrıldığını, 2001 yılına kadar hal hatır

sormak dışında görüşmediklerini, 2001 yılında Tuncay Güney'in Beyoğlu'nda 3 katlı bir

bina alarak burayı haber ajansı olarak kullanacağını söylediğini, bir katını düşük bir kira

ile ofis olarak kiraladığını, yaklaşık olarak 3 ay bu binada çalıştıktan sonra Tuncay

Güney'in sahte plaka ile araç satmak suçundan yakalandığını, aynı binada çalışıyor

olması nedeni ile gözaltında bulunduğu Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne gittiğini ancak

burada kendisinin de gözaltına alındığını,


Tuncay Güney'in evindeki aramada bulunan "Lobi" isimli belgenin kendisinin de yer

aldığı bir ekip tarafından hazırlandığı ifadesinin doğru olmadığını, kendisinin hiç kimsenin

talimatı ile herhangi bir çalışma, plan, proje yapmadığını, söylemiştir.
152 / 2271
Ümit Oğuztan'ın evindeki aramada bulunan, ancak incelenmeleri tamamlanmadığı için

Cumhuriyet savcılığındaki ilk ifadesinde kendisine sorulamayan disketlerin içinde, başka

şüphelilerden de ele geçen ve Örgüt belgesi olarak nitelenen bazı belgelerin word yazısı

şeklinde bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Cumhuriyet savcılığında yeniden ifadesi

alınmıştır. Bu ifadesinde; Hiç görmediği bu belgelerin kendisinin bilgisayar veya

disketlerinden çıkmasının mümkün olmadığını, ancak daha önce Tuncay Güney ile birlikte

haklarında açılan dava kapsamında yapılan aramalarda kendisinden ve Tuncay Güney'den


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin