T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÖĞRENCİLER



Yüklə 5,65 Mb.
səhifə20/91
tarix18.03.2018
ölçüsü5,65 Mb.
#46069
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   91
KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÖĞRENCİLER isimli GİZLİ ibareli, imza kısmında İsth. Ş. Md., J.Kd. Alb. Kubilay AKTAŞ ismi yer alan 13 sayfadan ibaret word belgesi içerisinde;

İSTANBUL İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, İstanbul ilinde bulunan bazı Üniversitelere ait farklı fakültelerdeki 263 üniversite öğrencisi ile ilgili isim-soyisim, üniversite ve fakülte bilgilerinin yer aldığı,

KOCAELİ İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 34 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı,

SAKARYA İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 13 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı,

EDİRNE İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 29 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı görülmektedir

11 nolu CD/2002-2003/Jandarma/BURSA BÖLGE/ÜNİVERSİTELER isimli klasörler içinde yer alan;

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ isimli GİZLİ ibareli, imza kısmında Kurmay Başkanı J.Kur.Yb Mustafa ÖNSEL ismi yer alan 5 sayfadan ibaret word belgesi içinde;

BURSA İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 26 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı,

BALIKESİR İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 31 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı,

ÇANAKKALE İLİNDE KADİFE ELDİVEN FAALİYETİ KAPSAMINDAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ başlığı altında, 11 kişiye ait adı-soyadı, üniversitesi ve fakültesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı görülmektedir.

1nci Ordu sorumluluk bölgesinde 409 öğrenicinin kadife eldiven kapsamında belirlendiği görülmektedir. Bu hususta seminer içerisinde,

Çetin DOĞAN’a ait; “…İşlerin tıkır tıkır işlemesi ve gitmesi lazım. Üniversitedeki hayatın, üniversitedeki gençlerin hani böyle gereksiz güç kullanma baskı kullanma şeklinde değil de buradaki işlerde bile yani silahlı kuvvetlerin iyi temsilcilerinin bulunması yani demir yumrukla değil, demir eldivenle değil ama böyle yönetimde kadife eldiven dedikleri bir tarzda irticai kesimle hiçbir surette beraber olmamış unsurların da silahlı kuvvetlerin yanında olmalarını sağlayıcı tertip ve tedbirler alınması lazım. Böyle bir olayda, böyle bir olayda Şükrü paşa bir şey söylemişti, tabi bu adamlar eli kanlı sopalı falan filan bizim tabi silahlı kuvvetlerin unsurları varken yani halkı silahlandırmamız söz konusu değil. Ama halkın manevi gücünün maddi varlığının bizim yanımızda olması sonuna kadar götürülmesi önem taşıyor. Onun için halkla ilişkiler boyutu bu harekâtta çok önemli.” şeklinde beyanların olduğu görülmektedir.

Balyoz Harekat Planı içerisinde; Teşkil edilecek olan kategoriler arasında “… kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel…” şeklinde bir sınıflandırma yer almaktadır. Önceki bölümlerde yer aldığı üzere 1.Orduya bağlı ast birlikler ve harp akademileri komutanlığında görevlendirmeye yetkili personeller tarafından hazırlandığı anlaşılan listelerde 70 kişinin “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında görevlendirilecek personel olarak belirlendikleri görülmektedir. Ayrıca 11 nolu Cd içerisinde yer alan “notlar_komutana arz isimli metin belgesi içinde”;

1- 1nci Orduda 11275, Harp Akademilerinde 319, K.K. Eğt. ve Ok. D. Bşk. 680, M.S.B. ASAL D. BŞK. 215 olmak üzere 1nci Ordu Bölgesinde 12.489 Muvazzaf Kara Kuvvetleri personeli bulunduğu,

2- Bu Kişilerin 1725'inin (%13.81) Müzahir Personel Oldukları Ve Kamu Kurumlarındaki Kritik Görevlere Teklif Edilebileceklerinin Değerlendirildiği” belirtilmekte belgenin ismin sebebiyle de bu listenin ordu komutanı olan Çetin DOĞAN’a arz edildiği kanaati oluşmaktadır. Balyoz Harekat Planı ve bu kapsamda yapılan çalışmalara paralel olarak;

Çetin DOĞAN’ın; Böyle bir durumda da o yüzden ağırlıklı mademki görevimiz birinci öncelikle iç güvenliktir ve içte güçlü şeyi sağlamaktır, birlik ve beraberliği, en iyi personelimizi halkla ilişkilerde ve sıkıyönetim faaliyetlerinin yürütülmesinde olacaktır. Ve bunu yaparken doğrudan doğruya mevcut kamu kurum ve kuruluşlarını bölgemizde tamamını fiilen emre almak zorundayız. Planlarımızın boyutları böylece detaylandırılması lazım. Aksi halde her şey yarım, her şey şey kalır. Kim nereye nasıl gelecektir, kim nerde görev yapacaktır, şartları ve bu konudaki istihbarat dosyalarımız dolması lazım. Aksi halde her şey yarım yamalak olur. Ki olmuştur da. Mesela alelacele 80 ihtilalini yaşamış yine bir kimse olarak söyleyeyim, şimdi, bakanlıklara personel gönderdik, ama hiç bir talimat vermedik. Herkes korktu ne oluyor falan diye, ondan sonra bir iki gün yokladılar falan filan adamı böyle adamların boşluğunu gördüler, ne bir görev talimatı var, ne yapacağını biliyor. Ne edeceğini biliyor. Yani sorun oldu. Yani problem oldu, sonra da çekildi. Bu iş böyle olmaz. Gönderiyorsan o görevi o bakanlığı bütünüyle yönetecek irade ve güçte karargâhıyla beraber personel gönderirsin. Bir fukara bir kimseyi göndermek oraya, tamam mı, hem silahlı kuvvetlerin temsili bakımından sorun yaratıyor, bu konunun mutlaka bilinmesi lazım.” Şeklinde beyanlarının olduğu görülmektedir.

Şüpheli Çetin DOĞAN’a ait bu ibarelerden şahsın hitap ettiği kesime harekat sonrası emirleri altına alacakları kamu kurumları ile ilgili olarak talimat verdiği net bir şekilde anlaşılmaktadır.



Özellikle kamu kurumunda görevlendirilecek personelin rasgele seçilmemesini, buralarda uygun personel görevlendirilmesini, bunların da devralacakları görevler ile ilgili olarak bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladığı görülmektedir. Hatta bu durumu 1980 askeri darbesinde yaşananlar ile karşılaştırdığı ve o dönem bu işlerin yarım yamalak olduğunu, bu işin böyle olmayacağını, gönderilen personelin gittiği yeri yönetecek irade ve güçte olacağını ifade ettiği görülmektedir. Şahsın bu şekilde yaşanmış bir askeri darbeden dersler çıkararak emrindeki insanları yönlendirmesinin tesadüf olmadığı, bilakis bilinçli ve kasıtlı olarak yapılmış bir konuşma olduğu değerlendirilmektedir.

Balyoz Harekat Planı içerisinde; “…Teşkil edilecek birimlerle, başta tüm kara deniz ve hava yolu terminalleri olmak üzere, Kamu kurum ve kuruluşları, Özel hastaneler ve ilaç depoları, Gümrükler, depolar, ambarlar ve büyük alışveriş merkezlerinin tamamı kontrol altına alınacak ve özellikle ülkeye yurtdışından giriş çıkışlara ikinci bir emre kadar müsaade edilmeyecek…” şeklinde ibareler yer almakta buna paralel olarak;

Çetin DOĞAN ve Kuzey Deniz Saha K.lığından Albay Fazıl BİLEN arasında geçen diyalogda;

Çetin DOĞAN’ın; Dediğim gibi halkın özellikle ihtiyaçları çok çok iyi giderilmesi kontrol edilmesi lazım. Bölgemizdeki stoklar nelerdir, kaynaklar nelerdir bölge içerisinde. Bölgede kim spekülatif faaliyetlerde bulunabilir, hangi şeyin kara borsası olabilir. Bütün ulaşım dâhil deniz yolu, kara yolu, metrosu bilmem nesi falan filan. Bu konuların denetim altına alınması ihtiyacı vardır. Bunları dikkate alarak kuvvet ihtiyacının bu yönüyle de bakılmasına da ihtiyaç vardır. Kuvvet ihtiyacı, bakın şimdi, şeye, güneye yönelik bir harekât yapıyoruz. Yapmaya çalışıyoruz. Bir sürü personel, 600 küsür kişi bizden gitti değil mi? 600 küsur kişi, şeyde he? Evet, buradan oraya görevlendirildi, bir kısım son birkaç arkadaşın geçici olarak durduruldu falan filan. Yani olay böyle tabi. Şimdi böyle bir durumda İstanbul’u idare etmek 16 İstanbul bölgesinde 1. Ordu bölgesinde 16 milyon insan var. Hem en organize edilmiş, hem en şeysi? Yani uçta taşıyanlar var, hem de genç kısmı üniversitelerde bilmem ne hayatı var. Başkent başkent Ankara ama, ülkenin siyasal merkezi, başkent Ankara ama, kültürel merkezi, ekonomik merkezi her yönden burası. İstanbul ve bölgesi. Türkiye’deki sanayi üretiminin nerdeyse sanıyorum ki üçte ikisi buradan, tamamen Marmara Bölgesi yani İstanbul Bölgesinden kaynıyor sanayi kuruluşlarının üçte ikisi bu bölgeden. Bunların çalışması bunların devam ettirilmesi gerekir sıkıyönetim faaliyetleri içerisinde. Eskiden sıkıyönetim komutanlıkları biliyorsunuz doğrudan başbakana bağlıydı, kanun değişti. Şimdi bunlar ne oluyor, genelkurmaya bağlı oluyor. Kuvvet komutanlıkları ordu komutanlıkları devreye giriyor yani bir sistem içerisinde koordinasyonu falan filan sağlıyor. Bunların ne yapılması lazım, dikkate alınması lazım. Evet, şimdi bu son bu bölüm içerisindeki kendi kara kuvvetlerimiz içerisindeki imkân ve kabiliyetleri ve düzenlemeyi düşündük.”

Konunun üzerinde ayrıntılı çalışma ihtiyacımız var anladığım kadarıyla bir kere ben biraz evvel şu sözü söyledim. Yapacağımız faaliyetler bütün İstanbul şehrinin İstanbul ve bölgesi mücavir alanlarının Marmara Bölgesinin tamam, yani hayatının normal yönetimi halkın ihtiyaçları, silahlı kuvvetlerin ihtiyaçları falan karşılanmasıdır. Şimdi bunun içerisinde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının silahlı kuvvetlerin denetimine girmesi lazım. Şu halde buradaki deniz unsurunun ilgili kendisine yakın düşecek evvela görev ve niteliği itibariyle bazı bu şeyleri ne yapması lazım kendi denetimine doğrudan alması gerekir....



Albay BİLEN’in; Doğrudan alması lazım.

Çetin DOĞAN’ın; Bu nedir işte belediyenin efendim, feribot seferlerinin bandırma, bilmem ne şehir hatları işletmeleri, denizcilik işletmeleri buna ait teşkilatlanmayı, buna ait düzenlemeyi sizin bu bölge içerisindeki unsurlarınızla yapmanız lazım. Bir de ne yapılması lazım. Şimdi tabi bizde deniz polisi var burda sınırlı, çok sınırlı. İki tane botu var...

Albay BİLEN’in; Bi..Bi..Bi tane botu var

Çetin DOĞAN’ın; Bir tane botu var. Yani öyle bir şeyi var falan…

Çetin DOĞAN’ın; Şimdi şurada İstanbul ilinde tamam mı el konmayacak sefer için hani şu anda zaten krizin bu gelişme sırasında bir amfibi harekât falan düşünülmeyecek. Böyle bir harekât şu anda hani ne dedik, erteliyoruz. İşte birlik ve beraberliği evvela sağlayacağız. Ondan sonra o aşamaya daha sonra geleceğiz. Bir ön hazırlık olarak da biz burada sıkıyönetim faaliyetlerini hem seferde el koyacağımız araçlar olabilir hem hiç olmasa bile belediyenin yürüttüğü faaliyetler olabilir. Onlar yürütecekti ama bunun bizim gözetimimizde yürütülmesi lazım. Çünkü her aksaklık her şeyde her oradaki bir adamın efendim savsaklaması bilerek sabotajlaşması, bilerek bilmem neyin efendim gemiyi çalışmıyor arızalı demesi …..(anlaşılmıyor) arızalı çalışmıyorum. Halkı etkileyecek her türlü boykotu bazı kesimler yürürlüğe koyabilir. Bunların da önlenmesi bakımından sizin şeyden kuzey deniz saha komutanlığı unsurlarından yararlanmak ve bu işletmeyi yürütme görevini sorumluluk olarak vermek zorundayız.”

Şeklinde beyanlarından anlaşılacağı üzere Çetin DOĞAN’ın seminere katılanlara, İstanbul’u kontrol etmenin öneminden bahsettiği, mevcut güçlerinin bu iş için elverişli olup olmadığı, bütün ulaşımın, sanayinin, stokların ve kaynakların kontrol altına alınması gerektiğini belirttiği görülmektedir.



Oraj Hava Harekat Planı içerisinde vazife başlığı altında; Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak ve Sıkıyönetim Komutanlıklarının faaliyetlerinin başarıya ulaşmasını sağlamak maksadıyla; Yunanistan’la gerginliği artıracak ve irtica yanlılarını tahrik ederek TSK aleyhine faaliyetlere başlamalarını sağlayacağı, envanterindeki mevcut silah sistemlerini kullanarak psikolojik etki yaratarak hükümet ve TBMM üzerinde baskı kuracağı, personel görevlendirmesi yaparak Sıkıyönetim Komutanlıklarına destek vereceğinin belirtildiği,

Harekat Tasarısı başlığı altında ise; “Mümkünse bir uçağımızın Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesinin sağlanacağı, bu gerçekleşmediği takdirde yeniden teşkilatlandırılan ÖZEL FİLO personelinden bir pilotun uygun zaman ve yerde kolundaki uçağa atış yapmak sureti ile kendi uçağımızın düşürülmesinin sağlanacağı, Uçağın, Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğü yönünde medyada haberler yaptırılarak, AKP Hükümetinin bu konudaki acizliğinin ortaya konulacağının ifade edildiği görülmektedir.

Suga Harekat Planında Vazife başlığı altında; “…SUGA Komutanlığı tarafından, Sıkıyönetim Kanunu’nda belirtilen yetkileri kullanarak iç tehditle mücadeleyi kolaylaştırmak üzere kısmi seferberlik ilan edilmesi maksadıyla; EGAYDAAK’larda Yunanistan’ın Türkiye aleyhine fiili uygulamaların engelleneceği, Ege Denizi’nde icra edilen tatbikatlarda Yunanistan ile çatışmaya varmayan gerginliği tırmandırıcı durumların oluşturulacağı, Yunan Adalarının 6-12 mili arasında sancak/varlık gösterileceği, Emredildiğinde Yunan unsurlarına karşı Ege ve Doğu Akdeniz’de caydırıcı ve zorlayıcı tedbirler alarak krizin tırmandırılmasına yönelik faaliyetler icra edileceği ifade edilmektedir. Bu iki planda yer alan bilgilere paralel olarak;

Çetin DOĞAN ve Kuzey Deniz Saha K.lığından Albay Fazıl BİLEN arasında geçen diyalogda;

Çetin DOĞAN’ın; Şimdi tabi bir gerginlik var. Gerginlik egede. Ve Türk Yunan İlişkilerinde bir bozukluk var. Ama kontrollü bir tırmanma ve savaş istemiyoruz. Ama deniz kuvvetlerimizde alarm verdik yani. Belli bir şekilde hem bekasını sağlama hem belli görevleri yerine getirme bakımından tertip ve tedbirler içerisinde. Bu arada da bu arada sizin kuzey deniz saha komutanlığı olarak şey içerisinde şimdiye kadar ki planlarda…

Çetin DOĞAN’ın; Komutanlıkları içerisinde bünyesinde ne? Bazı komutanlıkların kendi şeyleri içerisinde durum ne? Boğazlardan böyle bir durumda efendim eski şey olmayacağı için bir NATO Varşova Paktı arasında olduğu gibi boğazlardan efendim tehdit göründüğü zaman Türkiye’ye yakın kendisine tehditte bulunduğu zaman boğazları kapama yetkisine falan sahip. Biz tek Yunanistan’la hasma ne bir durum başlama belirtilerine karşılık çeşitli bahanelere kontrobant mı diyorsunuz ne diyorsunuz?

Albay BİLEN’in: Evet efendim.

Çetin DOĞAN’ın; Onların uygulamasına Yunan Gemilerine ait arama tarama işlerini yapacağız...

Albay BİLEN’in Yapacağız. Evet...

Çetin DOĞAN’ın; Yeni görevde bunun dışında da diğer gemilere herhangi bir böyle bir diğer bayrak taşıyan gemilere ticari gemilere böyle bir şey.....

Albay BİLEN’in Hepsini yapabiliriz....

Çetin DOĞAN’ın; Söz. Söz konusu değil. Hayır. Ama onları karşımıza alırız yani. Politik olarak savaş durumunda yetkimiz var her zaman salgın hastalık deriz yaparız...”

Albay BİLEN’in; Tabi...

Çetin DOĞAN’ın; Bilmem ne der yaparız. Yetkimiz var ama böyle bir yetkiyi kullanmamızın mahzuru var. Ne mahzuru var? Bu sefer dünyayı biz ne diyoruz kamuoyunu kendi lehimize alacağımız yerde karşımıza almak durumunda kalıyoruz bazıları sıkmak suretiyle sahil Karadeniz’e sahili olan ülkeleri onlarla ilişkili olan ticari ilişkili olan ülkeleri de ne yaparız karşımıza alırız. Uluslar arası bir sorun yaratırız. Montrö Sözleşmesini sorgulatmaya başlarız. Bu da Türkiye’nin lehine olmaz. Evet buyurun….” şeklinde beyanlarının yer aldığı görülmektedir.

Çetin DOĞAN’ın; “Yani ben şunu söyleyeyim şimdi. Sıkıyönetim komutanlığı ile ilgili barış zamanında bu planlama yok. Sıkıyönetim komutanlıklarının planlamaları genelkurmay başkanlığının tarafından yapılıyor. Ben hasbelkader harekât başkanlığı yaptım. Harekât başkanlığında bunun ön çalışmalarını da yaptım. Yani evet. Ama hiçbir yasal geçerliliği yok. Sıkıyönetim komutanlıkları durum ve şartlara göre yani dediğim gibi donanma komutanlığı bölgeden bu durum içerisinde ayrılması gerekiyor. Nereye gideceği de belli. Bu şartlar altında o olmadığı ve deniz unsurlarının kendi görevleri olacağına göre bizim bir hal tarzı olarak ortaya koyduğumuz şey bu. Bizim söylediğimiz yani sıkıyönetim komutanlıkları bu bölge içerisinde gelişen durumlara göre doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanlığı tarafından teklif ediliyor. Sıkıyönetim listesi hazırlanıyor. Görev bölümü ve kararname ile 3 lü kararname ile öyle çıkıyor. Biz burada bir hal tarzı üzerinde söylüyoruz. Önceden hani doğal olarak bu o yoksa bu, onun yerine bu bakar bu bakar falan filan hiç olmayabilir de yani. Olayın o günkü şartlara göre önceden bir tespiti ve herkes sıkıyönetim ilan edildiği zaman burada bu komutanlıklar görev yapacakmış gibi bir şeyimiz yok. Bazı illerde sıkıyönetim olabilir. Bazı illerde olmayabilir. O duruma göre öyle bir şartı var.” şeklinde beyanlarının olduğu görülmektedir.

Balyoz Harekat Planı içerisinde; Teşkil edilecek olan, özel operasyon ve sorgulama timleri, özel görevli toplama timleri, sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecek personel, darbe harekat timleri, gözaltı timleri, hasar tespit timleri, kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel, özel hastane ve ilaç depolarında görevlendirilecek personel, gümrük-depolar-ambarlarda görevlendirilecek personel, alışveriş merkezleri ve gıda toptancılarında görevlendirilecek personel…” şeklinde hangi alanlarda personel görevlendirileceğinin belirtildiği görülmektedir. Buna paralel olarak,

A.Murat KALYONCU ile Çetin Doğan arasında geçen diyalogda;

A.Murat KALYONCU’nun; “…15. Füze Üs Komutanlığının mevcut senaryo gerçekleştiğinde bölgesindeki sosyal olaylara şile uçaksavar er eğitim merkezi komutanlığı tarafından oluşturulacak bir bölük kuvvet ile müdahale edebileceği değerlendirilmektedir. Arz ederim.

Çetin DOĞAN’ın; Pekâlâ. Şimdi bir bölük veriyorsunuz. Bunun dışında siz de demek ki 15. Füze Üs Komutanlığı olarak şeyi şu personel takviyesi, yani subay takviyesi belki belli alanlarda teknik personel ihtiyacı da olabilir. Gözetim bakımından bütün bölgedeki il idaresinin veya şeyin belediye idarelerinin yönetimini gözetleme ve etkin olarak yürütme bakımından efendim, işte şu kadar personel şu özelliklerde diyelim ki 50, 60, 80, 90 neyse sıkıyönetim dönemi içerisinde sıkıyönetim karargâhlarını ve mevcut teşkilatı desteklemek bakımından ne kadar kuvvet verebileceğinin ortaya çıkartılması gerekmektedir. Hem işte Kuzey Deniz Saha Komutanlığı için aynı görev gerekli hem de sizin tarafınızdan da yani bir Türk Yunan Çatışması ve savaşı çıkmama yani erteleme ve şey yapma öyle kırmızı bir alarm olduğu zaman tabi mevcut sizin kuvvetlerinizden ve şeylerinizden kuvvet alma gibi bir şey söz konusu değil. Belli bir süre yalnız iç güvenlikle ilgili sorun olduğu zaman A planına göre şu kadar personel verilebilir gibi bir şey yapılması uygun olur. Böyle bir çalışmanın uygun olması lazım…” şeklinde beyanların yer aldığı, bu beyanlara göre Çetin DOĞAN’ın konuşma esnasında Murat KALYONCU’yu yönlendirdiği görülmektedir.

Çetin DOĞAN’ın; “…Haaa İstanbul.. …..(anlaşılmıyor) şimdi arkadaşlar zaten aslında biz bunu, bu planı örtülü olarak sadece iç güvenliğe yönelik hazırladık. Yani bir de usulen alışılmamış bir şey yapmayalım. Bari şey olarak geçelim. İkinci gün de işte belli ölçüde dış tehdide yönelik planlama yapalım dedik. Yarın da daha sağlıklı şekilde biraz İstanbul u inceleme bakımından yarın da bir süre daha iç güvenlikle ilgili bazı şeyleri gündeme getireceğiz. Planlarımız ve şeylerimiz yönünden ondan sonra dış tehditle ilgili ne yapılabilir. Yani mevcut durumda ben esas ortaya koymak istediğim şey şu. Kolordu komutanları ordu komutanı yerine ondan sonra diyecekler ki efendim, işte ben 2. Kolorduyla şu hareketi yapacağım. Dış tehdide yönelik. Şunu şöyle yapacağım bunu böyle yapacağım. Diyecekler bu duruma göre bu mevcut durum çerçevesinde yapabilecekleri imkân ve kabiliyetlerini değerlendirmelerini harekât bölgesinin etüdünü falan ortaya koyduktan sonra böyle bir değerlendirme yapılacak. Ondan sonra da yine kendilerine son gün içinde bir kısa durum vereceğiz. Zaten önceden vermiştik çalışılsın diye. O da bütün bu sorunların yani kuzey ırakla ilgili konuların bittiğini stratejik ihtiyatların geri döndüğü ama bize gelen kuvvetlerin ise kendi kuvvetlerimizin dışında başka bir kuvvet olmadığını kendi kuvvetlerimizle ne yapabiliriz Trakya da onun incelemesini yapacağız. Bu sanırım ki yani şeye takmayın yani bu zamanı geçen sene zaten böyle uygun gördüydük. Rahat serbest. Ve yeterli bir inceleme içerisinde bazı konuları gündeme getiriyoruz ki yapacağımız faaliyetleri ortaya koymak bakımından bizim için önemli. Evet, hepinize teşekkür ediyorum. Bugünkü şeyi tamam bırakıyorum burada. Tamam mersi.” Şeklinde beyanlarının olduğu görülmektedir.

Şüpheliye ait bu ifadelerden; İç güvenlik konusunun örtülü bir şekilde işlendiği, dış tehdidin ise usulen işleneceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca İstanbul üzerinde özellikle durulduğu görülmektedir.



Balyoz Harekat Planı içerisinde; "BALYOZ Güvenlik Harekat Planı’nın, “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo” isimli jenerik bir plan şeklinde oynanacağı plan seminerine kadar, irticai, yıkıcı ve bölücü gruplara ait mevcut tüm listeler ile teşkil edilecek olan özel görev timlerinin listeleri güncellenecek ve devamlı olarak güncel tutulacak…

İcra edecekleri harekatın başlangıcından itibaren gözaltına alacakları kişiler, faaliyetlerine son verilecek vakıf, dernek ve basın yayın organları ile ilgili tüm listeler güncel tutulacak…

Hiçbir hak ve özgürlük mutlak ve sınırsız olmadığı gibi, konu laik devletin bekası olunca haber verme ve basın özgürlüğü de sınırsız ve mutlak değildir. Harekâtın icrası ile birlikte her türlü yazılı, sözlü ve görsel basın yayın kuruluşları kontrol altında tutulacak, önceden tespit edilen AKP, yıkıcı, bölücü ve irticai gruplara müzahir (EK-C) tüm basın yayın kuruluşlarının yayınları derhal durdurulacak…” şeklinde ibareler yer almakta, buna paralel olarak;

Tümgeneral Metin Yavuz YALÇIN’ın; “…İstanbul da etkin olan aşırı sol 40 legal, 29 illegal yayın organı ve 4 radyo istasyonu bulunmaktadır. Aşırı sağ ise 96 yayın organı, 17 radyo istasyonu ve 8 televizyon bulunmaktadır. Bölücü örgüt KADEK’in ise 19 legal, 21 illegal yayın organı ile 15 radyo istasyonu ve 5 televizyonu bulunmaktadır.” Şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.

Balyoz Harekat Planı içerisinde; “Mevcut ceza ve tutuk evlerinin de kapasiteleri ile gözaltına alınacak ve tutuklanacakların sayıları da dikkate alınarak, Sıkıyönetim K.lıklarınca kışlalar içerisinde gerekirse ceza ve tutuk evleri açılacak…” şeklinde ibareler yer almaktadır.

11 nolu CD/2002-2003/Hv.KK/ORAJ HAVA HAREKAT PLANI isimli klasörlerde yer alan; EK I LAHİKA-4 isimli ÇOK GİZLİ ve EK I LAHİKA-4 ibareli, imza kısmında Plan Harekat Şube Müdürü Hv.Mu.Kur.Alb. Y.Ziya TOKER ismi yer alan 8 sayfadan ibaret belge incelendiğinde; CEZAEVLERİ başlığı altında, 52. Zırhlı Tümen Komutanlığınca Hasdal Kışlasında, 2. Zırhlı Tugay komutanlığınca Maltepe Kışlasında ceza ve tutuk evi açılacağı ve buralarda kimlerin görevlendirildiği görülmektedir. Buna paralel olarak,



Tümgeneral Metin Yavuz YALÇIN ile Çetin DOĞAN arasında geçen diyalogda;

M.Yavuz YALÇIN : “Sayın komutanım İstanbul da bulunan askeri ve sivil cezaevleri kapasite doluluk oranları perdede sunulmuştur. Ceza ve tutukevleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler dosyalarımızda mevcuttur. Çevre illerde bulunan F tipi ceza ve tutuk evleri durumu da perdede sunulmuştur. Bu ceza evlerinde halen 605 kişilik boş kapasite mevcuttur. İstanbul da bulunan toplam 12 cezaevinin kapasitesi 5048 kişidir. Halen tutuklu sayısı ise 6389 kişidir. Bu durum ile İstanbul ilinde yeni tutuk ve cezaevlerine ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle sıkıyönetimin ilanı ile birlikte metris cezaevindeki tutukluların Trakya da ki cezaevlerine nakledilerek boş kapasite yaratılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Metris.....

Çetin DOĞAN : Trakya da boş yer var mıymış?

Yüklə 5,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin