, dinî uygulama, ayin, törenler yapmak suretiyle dinini yaşama ve çocuklarına yayma dersiniz, ben de anlarım, aile fertlerine yayma. Bak öğretiyor, abdest nasıl alınır, namaz nasıl kılınır bunu öğretiyor dersiniz, çerçevesini çizeriz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Yani sadece aileler yapsın bu işi diyorsunuz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Dinî eğitim ve öğretim” diye bir şey bana göre yoktur Hocam.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani aileler öğretsin, okullarda öğretilmesin.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Din vicdan özgürlüğünde böyle bir şey yoktur veya böyle bir şey olabilir mi? Yehova şahitlerinde adam dedi ki: “Sana ne kardeşim, bak çok açık hakkım var, istediğim gibi yaşıyorum, istediğim gibi yayıyorum, istediğim gibi uyguluyorum. Ben karıma kan verdirmem. Sana ne kardeşim, benim hakkım. “ Ne hakkı ya, dedim, dalga mı geçiyorsun? “Ne demek, ne hakkı, böyle hak mı olurmuş?” diyor.
Şimdi, biz de bunu, bu kapsamın içerisine.... Biz diyoruz ki: Yaşasın, yaysın, açıklasın, ayin yapsın, uygulama yapsın, tören yapsın, bunun dışında varsa, biz öğretim yapmayız.
FARUK BAL (Konya) – Hocam, senin daha önce dediğin doğru da arkasındaki eğitimi... Şimdi, biz kelime anlamını eğer “eğitimine” yapmazsak o zaman merdiven altı...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O ayrı. “Eğitim” yapmasın, “öğretim” de yapmasın. Hocam, eğitim (5)’inci fıkrada ya...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sevgili Hocam, öğretmeyeceksiniz, eğitmeyeceksiniz, sonra yayacaksınız diyeceksiniz. Öğretim de yok, eğitim de yok.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şöyle söyleyelim, diyelim ki: Bu hak ana-babanın... Böyle bir şeyi nasıl kabul ederiz bir ülkede?
FARUK BAL (Konya) – Süheyl Hocam...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İnsanlar oturacak, mahallede 50 tane çocuğu toplayacak, Kur'an kursu koydum diyecek. “Nesin oğlum sen?” diyeceksin. “Hakkım bu benim, anamın ak sütü gibi hak. Yazmışsın oraya, ben şey kuruyorum.” diyecek. Nasıl engelleyeceksin bunu, nasıl engelleyeceksin?
FARUK BAL (Konya) – Hocam, siz eğitimi yazmazsanız...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kabul etmiyorum.
FARUK BAL (Konya) – ...merdiven altında eğitim başlar.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yapsın Ağabey.
FARUK BAL (Konya) – Merdiven altındaki eğitim de hurafelerle, dinî değerlerle ölçüldüğünde kabul edilemeyecek menkıbelere dönüşür ve bu oranda...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, bugün de öyle, “Cübbeli Ahmet” diye bir adam çıkarttık Hocam.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Faruk Bey, izin verir misiniz bir anımı paylaşmak istiyorum?
FARUK BAL (Konya) – Paylaşın, ondan sonra 5 dakika ara vereceğim arkadaşlar, eğer uzlaşma olmazsa bu maddeyi atlayacağız artık.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi, Sayın Batum, işte “50 kişiyi toplar, Kur'an eğitimi verir, böyle bir şey olmaz.” dedi. Hiç kimse kendi kafasına göre bir yere Kur'an kursu açamaz. Diyanet İşleri Başkanlığının ve ilgili birimlerin izni olmaksızın böyle bir faaliyette bulunamaz, bir.
İki, bir anımı paylaşacağım, Meclis Başkanıyım, Sayın Kılıçdaroğlu Grup Başkan Vekili Cumhuriyet Halk Partisinin, Danışma Kurulu toplantısı için bir davet geldi, diğer arkadaşlar gelmemişti, sohbet ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun o söylediklerini hiçbir zaman unutmam –bir, iki yerde de söyledim parti toplantılarında- dedi ki: “Çok merak ettim, Diyanet İşleri Başkanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte Kur'an kurslarıyla ilgili hazırlamış olduğu müfredat programını inceledim. Ne okutuluyor bu Kur'an kurslarında merak ettim. Baştan sona okudum, o kadar çok beğendim ki, tebrik ettim. Yani hiçbir şey unutulmamış.” Bunu, bu cümlesini Sayın Kılıçdaroğlu’nun ben, bizim parti toplantılarında bir iki yerde de söyledim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne kadar güzel söylemiş.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Dolayısıyla, zabıtlara geçti mi, geçmedi mi bilmiyorum, yani Danışma Kurulu toplantısı esnasında açık mıydı mikrofonlar bilmiyorum, belki de vardır. Sayın Kılıçdaroğlu incelemiş, dedi ki: “Çok beğendim bunu, takdir de ettim arkadaşları.” O nedenle, bakın, bu işlerden böyle kuşku duymayalım. Ben şimdi Süheyl Batum’a tavsiye ediyorum, lütfen Sayın Kılıçdaroğlu’yla bu konuyu bir görüşün. Kılıçdaroğlu’nun bu konuda ben demin bizim ifade ettiğimiz doğrultuda bir görüşe sahip olduğu kanaatindeyim, böyle bir anım var kendisiyle benim. Sohbet esnasında söyledi, hiç böyle şey de yoktu, bir yerden açıldı.
FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederiz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Dolayısıyla bunları böyle büyütmeye gerek yok. Niye sadece anne-baba öğretsin, eğitsin çocuklarını? Niye okulda öğretilmesin ya, devletin denetimi gözetimi altında? Niye korkuyoruz bundan?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Korkmuyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Evet, teşekkür ediyoruz Sayın Şahin.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam korkmuyoruz, bunu yazıyoruz (5)’inci fıkraya. O yüzden diyoruz ki: Öğretim (5)’inci fıkrada değerlendirilsin. Ne istiyorsak yazalım (5)’inci fıkraya.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kapsama almadığın bir şeyi aşağıya yazmak biraz...
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Hocam, yeteri kadar tartıştık. Bence siyasi parti grupları (1)’inci fıkrada inanma, inanmama, inancını değiştirme kadar genişlikte bir hürriyet alanı tanıdık din ve vicdan hürriyetine. Bu, çok güzel, mükemmel oldu. (2)’nci fıkrada bunu tek başına topluca vesaire, vesaire “eğitim” kelimesi yerine de yazabiliriz çünkü (5)’inci fıkrada bir görev veriyoruz devlete. Eğer burada bir uzlaşma... Benim algıladığım kadarıyla sadece bir kelime sorunu var bizim açımızdan. Bunda anlaşabilir miyiz, anlaşamaz mıyız bir değerlendirip...
Saat 14.00’te toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma saati:11.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.14
BAŞKAN : Faruk BAL (Konya)
-----0-----
FARUK BAL (Konya) – Toplantıyı açıyorum.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – (3)’üncü fıkrada anlaşabildik mi?
FARUK BAL (Konya) – Kimse bir adım geri atmayınca ileri gitmek mümkün olmuyor.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Aslında bu (2)’nci ve (3)’üncü fıkrada da mutabık kalmıştık.
FARUK BAL (Konya) – Aslında herkesin söylediği…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani, mutabık kalmıştık bunlarda, aslında mutabık kalmadığımız maddeler üzerinde şu anda yoğunlaşsak çok hayırlı bir iş yapacağımızı düşünüyorum.
Devam edelim, buyurun Sayın Başkanım.
FARUK BAL (Konya) – Devam edelim de mesela (5)’inci maddeye şöyle bir ek yaparak…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – (5)’inci fıkraya, (5)’inci fıkraya….
FARUK BAL (Konya) – CHP onu da değerlendirsin: “Eğitim birliğini bozmamak kaydıyla” gibi bir ibare eklediğimiz zaman “Eğitim birliğini bozmamak kaydıyla eğitim ve öğretim alanlarında…”
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Nereye efendim?
FARUK BAL (Konya) – (5)’inci fıkraya.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – (5)’inci fıkraya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değil mi, biz (5)’inci fıkrada anlaştık ama arkadaşlarım da ne söyleyecekler bilmiyorum. Biz şöyle…
FARUK BAL (Konya) – Yani, (2)’nci fıkrayla ilişkilendirme açısından söylüyorum hani sizin kaygınızı gidermek için.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anladım. Biz (2)’deki açıklamayı (5)’te yapmak açısından dün Yavuz Atar’ın söylediğini de dikkate alarak şöyle söyledik: “Devlet, din eğitimi ve öğretimi alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin –aynı yazıyor- kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir.” Ve biz buna muhakkak bir şey daha ekleyelim diyoruz ”Ben sıkıntı çekiyorum, kendi dinimi öğretemiyorum.” diyen aileleri veya kesimleri mutlu etmek için de bizim önerdiğimiz bir şey vardı, onun eklenmesini istiyoruz. Aynı, hiçbir şeyi bozmadan, din eğitimi ve öğretimi alanında yapalım diyoruz. Bakın (5)’te “Devlet eğitim ve öğretim alanında” dediğimiz zaman o zaman burada geneli mi düşündük, yoksa (2)’nci fıkrada kastettiğimizi mi düşündük anlaşılamayacağı için “din eğitimi ve öğretimi alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir ve eğitim programlarının objektif, nesnel ve çoğulcu olmasını sağlar.” diyelim, bitirelim diyoruz. Böylece, bütün hepsini de içermiş oluruz diyoruz. Altına da “din kültürü ve ahlak eğitimi” değil, “din eğitimi ve öğretimi” diyoruz, doğru mu?
FARUK BAL (Konya) – Yukarıya, o zaman (2)’ye.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır. (2)’dekini karşılamak için (5) ve (6)’da böyle bir düzenleme yapalım diyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Yani, bunu yaptığımız zaman yukarıdaki, (2)’deki şeyinizi çekecek misiniz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, işte böyle yerleştirmiş oluyoruz onu. Yani, böylece yerine koyuyoruz.
Din ve vicdan özgürlüğü ne demektir? İşte, Kalaç kararında da olduğu gibi kişinin dinini uygulaması demek.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hocanın dediği, yukarıda eğitim ve öğretimden hiç söz etmeyelim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet, etmeyelim tabii, eğitim ve öğretimden söz etmeyelim diyorum, bunu aşağıda koyalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, iki fıkranın konuları farklı, biri devletin görevlerini düzenliyor, öbürü…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sayın Başkan, defalarca ifade ettik, (2)’nci fıkra bir kapsam fıkrasıdır.
FARUK BAL (Konya) – Doğru, doğru; biri kapsam, diğeri sınırlama.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet. O nedenle ikisi birbirinin devamı şeklinde maddeler değildir yani birinde düzenleyeceğimiz bir hususu düzenlediğimizde diğerindeki düzenlemeyi de yapmış sayılmayız.
Şimdi, bakın, biz Uzlaşma Komisyonu olarak üstünde mutabakat sağlayamadığımız maddeler üzerinde mutabakat sağlamak için, üstünde mutabakat sağlayamadığımız fıkralar üzerinde mutabakat sağlamak için çalışıyoruz. Dünden beri maalesef yanlış bir yöntem uygulamaya zorlanıyoruz, biz buna şiddetle karşıyız. Kırmızı olan fıkraları veya maddeleri görüşelim, görüşmeye devam edelim, üstünde daha önce mutabakat sağladığımız fıkralarla ve maddelerle oyalanmayalım, bunlarla ilgili siyasi partilerin eğer daha sonra bir görüşme talepleri olacaksa bütün bu çalışmaların sonucunda tekrar onları ele alalım, zaman kaybediyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Dönelim diyorsunuz. Evet, peki. Artıralım derken eksiltmeyelim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – O nedenle üstünde mutabakat sağlanmış madde ve fıkralarla ilgili yapılacak hiçbir tartışmaya katılmayacağız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.
Sayın Bakanım, bir tek şeyi söyleyeyim, ondan sonra da bitirelim.
Şimdi, ben arkadaşlarımla da konuştum, partiyle de konuştum. Burada tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz (2)’nci, (3)’üncü -arkadaşlarım da burada, “Hayır, doğru değil.” desinler- (5)’inci fıkraya katılıyoruz der iken… Öğretimin çoğulcu, nesnel ve eleştirel olmak zorunda olduğunu maddeye yazılmadan bunu kabul etmeleri mümkün mü? Desinler ki “Hayır, biz kabul etmiştik, parti yanlış söylüyor, Süheyl Batum yanlış söylüyor.”
BENGİ YILDIZ (Batman) – Biz de ona katılıyoruz, bu kısma ama.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet. Dolayısıyla şimdi bunları biz kabul ettik ama aşağıda kırmızı kırmızı kaldı. Hayır, bu onun içinde olursa yeşildir o, yani yeşil yaptık diye bir şey yok. Madde bir bütündür.
FARUK BAL (Konya) – Hocam, anladım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buraya yeşil dedik. “Bir kere ‘yerine getirilmesi’ yeşil dedik, bir daha değişmez...”
Değişmez olur mu, çatır çatır değişir.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Ayrı bir fıkrada düzenlemişiz onu…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hepsi birbirine bağlı.
FARUK BAL (Konya) – Süheyl Bey, anladım.
(6)’ncı fıkradaki son cümlenizi okuyalım: “Seçmeli din ve din kültürü eğitim ve öğretimi…” O “eğitim”i kabul ediyorsunuz, değil mi?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet.
FARUK BAL (Konya) – Yani yukarıda da karşı çıkıyorsunuz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, bakın, tekrar söylüyorum sevgili Başkanım: Buradaki “seçmeli din ve din kültürünü” çıkartalım, “din eğitimi ve öğretimi” diyelim, bunu da kabul ederiz diyoruz ama bu madde onun mütemmim cüzü olmazsa “(5)’te biz anlaştık dolayısıyla bir daha oraya dönmeyelim.” demenin bir anlamı yok. O onun mütemmim cüzü olarak biz bunu kabul ediyoruz.
FARUK BAL (Konya) – Peki, burada aslında -yine tekrar ediyorum- pek çok söylenen sözü herkes kendi jargonuyla söylüyor ama benim anladığım kadarıyla herkes bir şeyi söylüyor; aynı şeyi söylüyor fakat farklı kelimelerle söylüyor. O zaman bunu biraz zamana bırakalım, atlayalım bu maddeyi.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bırakalım, evet, belki daha iyi olur.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bırakalım.
FARUK BAL (Konya) – Geç başka maddeye Salih.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başka maddeye geç.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Sayın Başkanım, bundan sonra “eğitim ve öğretim hakkı” var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama ona demedik mi bir dahaki hafta -hatta Bengi Bey de söyledi, Atilla Bey de söyledi- bir gün koyalım, pazartesi diyelim, salı günü diyelim…
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Net bir karar verilmediği için…
BENGİ YILDIZ (Batman) – Karar verilemedi, evet.
FARUK BAL (Konya) – Bu da onunla alakalı…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Vatandaşlık, şey, hepsini artık salı günü konuşalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Dedik ki bunu bir paket hâlinde -dün konuşuldu bu- işte vatandaşlık, eğitim…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Konuşuldu da bir karara varmadık.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, evet. Yani isterseniz bir karara bağlayabiliriz mutabakat varsa.
Vatandaşlık, eğitim, öğrenim… Başka ne var?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Vatandaşlık, eğitim…
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN – Din, vicdan hürriyeti…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Belki, işte, din, vicdan özgürlüğü ayrı...
FARUK BAL (Konya) – Neyse artık…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yerel yönetimler… Bilmiyorum yani bunları…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yok, yerel yönetimler yok.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yok mu?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yok, hayır.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Temel haklardayız şu an.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, o zaman bu şeyleri… Vatandaşlık…
FARUK BAL (Konya) – Adil yargılanma var…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Siyasi partiler…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şu maddeleri görüşmemiş Komisyon dolayısıyla bu maddelerde…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu iki madde; vatandaşlık ve eğitim ve öğretim.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Özel hayat…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir de resmî dili konuşacaktık.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Resmî dil, bravo. İlk üç madde, resmî dil, üçüncü madde, vatandaşlık ve eğitim. Doğru mu Sayın Bakanım?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sayın Başkanım, üzerinde çalışmakta olduğumuz yeni anayasanın en önemli maddelerinden birkaç tanesidir gündeme gelen bu maddeler. Sanıyorum, bu anayasanın şekillenmesinde de burada mutabık kalıp kalmamamız önemli rol oynayacaktır. Bu maddelerle ilgili özel bir gün tayin etmemizin bir sakıncası olmadığı kanaatindeyim ben de. Hatta böyle bir gün tayin edilirse ve o gün hangi önemli maddelerin görüşüleceği belirlenirse ilgili arkadaşlarımız da hazırlıklı gelirler, hatta partileriyle de bir kez daha görüşerek, istişare ederek, diğer siyasi partilerin bu konularla ilgili önerilerini de göz önünde bulundurarak, ne kadar uzlaşma açısından ileri adım atabiliriz, geri adım atabiliriz konularını da müzakere ederek arkadaşlarıyla gelirlerse belki ilerleme olabilir düşüncesiyle bu öneriye ben de sıcak bakıyorum.
FARUK BAL (Konya) – Tamam, öyle yapalım.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Değil mi Bengi Bey?
BENGİ YILDIZ (Batman) – Evet.
FARUK BAL (Konya) – Ne gün diyelim efendim?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani bir gün… “Önümüzdeki hafta” dediniz…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çarşamba diyelim mi?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çarşamba diyelim mi?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Önümüzdeki hafta büyük ihtimalle Ahmet İyimaya gelecek, Mustafa Hoca’nın da nöbet… Bizim partide 3 ayrı toplantımız var önümüzdeki hafta; MYK, SPYK, il başkanları. Mustafa Hoca gelemeyebilir, o nedenle Ahmet İyimaya gelecek yani Ahmet Bey’e söyleriz, o da hazırlıklı gelirse eğer...
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çarşambadan sıkıştırın.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hiç fark etmez bizim için.
RIZA TÜRMEN (İzmir) - İç istişareler bakımından da zaman bırakmış oluruz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Günün bir önemi yok çünkü haftanın beş günü nasıl olsa buradayız, hangi gün olacağının önemi yok bizim için.
FARUK BAL (Konya) – Haftaya çarşamba ne oluyor? Tabii bir de bizim şeyin de...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Siz de bakın.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bir bakın arkadaşlar.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Bizim açımızdan sıkıntı yok.
KÜRŞAT TÜRKER ERCAN - Pazartesi, salı Komisyonun çalışacağı madde var mı elimizde?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Yargı”ya da geçebiliriz ama dikkat edin, bu bittikten sonra şimdi “sağlık hakkı” var, orada bir şey yapacağız dedik.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Salı günü ayın 20’si, Çarşamba 21’i.
FARUK BAL (Konya) – Tamam, çarşamba olsun.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – 21 Ağustos Çarşamba.
FARUK BAL (Konya) – O zaman kayıtlara da geçsin: 21 Ağustos Çarşamba günü...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Özellik arz eden maddeleri görüşmek üzere...
FARUK BAL (Konya) – Onları da yazalım, şeylerini de çıkarsın arkadaşlar, bugün versinler bize tekrar.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – “Eğitim, öğrenim hakkı” ve “vatandaşlık”ı yazdım.
FARUK BAL (Konya) – Eğitim-öğretim, vatandaşlık, ilk 3 madde...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ - İlk 3 madde, geçici 4’üncü madde.
FARUK BAL (Konya) – Geçici 4’üncü madde. Başka?
BENGİ YILDIZ (Batman) – Başlangıç…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başlangıcı boş verin ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ - Bir de Sayın Başkan, bu konuda şöyle bir şey de yapmayı öneriyoruz: Bir gün tartışalım da bu bir gün yetmeyebilir, iki olur, üç olur, o ayrı bir şey, ucu açık olabilir fakat burada hani sonuçta biz şu anda nihai şekli vermeye çalışıyoruz. 5’inci, 6’ncı keredir aynı maddeleri gerçekten çok tartıştık. Burada hayati önemde olan bence partilerin bu konudaki görüşlerinin netleştirilmesi. Biz gelip aynı şeyleri tekrar tekrar “Madde bu, biz bunu çekmiyoruz, biz bunu önermiyoruz, biz bunu kabul etmiyoruz.” dediğimizde zaten bir tartışma yaşanmıyor. Bu maddeler üzerinde bugüne kadar da hiçbir şekilde, aleniyetle, bir açıklıkla artıları, eksileri tartışılmadı, böyle farklı bariyerlerle tartışıyoruz, farklı ön yargılarla tartışıyoruz. Daha önce de ifade ettik. Sonuçta, bizim için Barış ve Demokrasi Partisi için bu maddeler olmazsa olmazlardır yani ana dilde eğitim, vatandaşlık, başlangıç bölümü, ilk 3 madde, birçok madde var ama hani bunlar…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – 3 madde mi dediniz, ben buraya yazıyorum da? Eğitim ve öğretim hakkı ve hürriyeti, vatandaşlık, resmî dil. O kadar mı?
BENGİ YILDIZ (Batman) – Değiştirilemez maddeler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Değiştirilemez maddeler de olabilir.
FARUK BAL (Konya) – İlk üç madde zaten değiştirilemez.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ - Sonuçta, partiler bu konuda biraz daha kendi içinde bir tartışma yaparak -hepimiz için söylüyorum- herkes biraz da parti görüşünü daha netleştirerek gelirse belki yol alabiliriz yoksa aksi hâlde yol alamıyoruz, tekrar aynı şeyleri tartışıyoruz.
FARUK BAL (Konya) – İşte, herkes çarşambaya kadar o hazırlığı yapsın deniyor ya.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – İşte ben de demin onu söylemeye çalıştım. Daha önceden bunlar görüşülecek. Diğer partilerin önerileri de göz önünde bulundurularak partide ve partinin bu konuyla ilgili eğer bir komisyonu filan varsa burada bunlarla ilgili bir değerlendirme yapılması lazım. “Bizim nihai yaklaşımımız nedir, burada ne kadar esneyebiliriz, ne kadar uzlaşma zemini yakalamaya yardımcı olabiliriz?” diye bir değerlendirme de yapılması lazım tabii. Meral Hanım, doğru söylüyor. Eğer mevcut hâlimizle geleceksek yine havanda su döveriz diye endişe ediyor herhâlde.
Evet, neyse peki...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, çarşamba gününe kadar herkes alabilir mi bu görüşü?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Alacak.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bizim açımızdan bir sorun olmaz, biz alırız. Lakin, karar verecek parti mercileri “Nerelerde anlaştınız, nerelerde anlaşamadınız?” dediği zaman hâlâ elimizde ciddi bir somut şey yok. Dolayısıyla acaba bunu çarşamba günü mü yapsak, yoksa yasama da tamam mı? Yasama yapıldı, bitti mi? Yargı tamam mı? Oraları da tamamlayıp da mı yapsak?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yargıyı danışmanlar olarak biz bitirdik ama siz bizim bitirdiğimiz maddeler üzerinden sanıyorum geçtiniz, değil mi?
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Sadece dört madde kaldı, onu açıklayayım da. Bunlardan üç tanesi hemen rahatlıkla geçilebilecek maddeler ama “Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri” maddesi var, tamamı kırmızı neredeyse. Bununla uğraşılacak gibi görünüyor. Yargıda böyle.
Bir de dört tane yeşil madde daha sonra tekrar gözden geçirilsin diye şarta bağlı olarak kabul edilmişti Komisyon tarafından, onlar görüşülecek.
FARUK BAL (Konya) – Hangi maddeler bunlar?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Özel hayat, konut dokunulmazlığı, sendika hakkı, adli kolluk.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, Yargıtayda, Danıştayda üye seçiminde, her şeyde anlaşma oldu mu?
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Efendim, o konuda da yazım komisyonu bir karar aldı 31 Temmuz tarihli toplantısında, danışmanlara havale etti. Şöyle ki: “Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin oluşumlarında yani üyelerinin seçiminde tek tip bir yöntem belirlensin. Danışmanlar bunun metnini hazırlansınlar, bu maddeleri yeniden görüşelim onun üzerinden.” denildi. Yani onlarda da net bir karara varılmadı işin doğrusu.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yazım komisyonu mu bu kararı aldı, tek tip?
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Evet, yazım komisyonu bu kararı aldı, tek tip.
FARUK BAL (Konya) – Danışmanlar ne yaptı?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Danışmanlar size eşlik ediyor şimdi.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Şu anda komisyona katılıyorlar, ayrı bir toplantı olmayacak.
FARUK BAL (Konya) – Hayır, hayır, öyle bir çalışma yapıldı mı?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Bayram girdi efendim, bayram arasına denk geldi.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama iyi ki de böyle girmiş çünkü bu yanlış bir yöntem. Biz yanlış görev vermişiz bence. Yani tek tip bir atama yöntemi bütün mahkemeler için öngörülebilir mi? Anayasa Mahkememiz daha siyasal bir şey olabilir.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Şöyle efendim: Özellikle yasama organının seçtiği üyeler açısından.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, Meclisin seçimi için…
BENGİ YILDIZ (Batman) – Bir ön eleme açısından arkadaşlar…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, ön eleme.
FARUK BAL (Konya) – Mecliste bir eleme, CHP’nin önerdiği bir raporlama, Mecliste de belirli barajlarla seçim, olmazsa MHP’nin önerdiği…
BENGİ YILDIZ (Batman) – Kura sistemi.
KOMİSYON UZMANI SALİH SAĞLAM – Mecliste kurulacak komisyonun yetkisi olsun diye aslında…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bence de kura, salt çoğunluğa bırakmaktan çok daha iyidir.
FARUK BAL (Konya) – Biraz bunu Selin Hanım’a anlatırsanız…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Pardon. Ben kendi görüşümü söylüyorum. Kadın erkek olduğu için şey değil ama tabii ben üye olduğum için benim söylediğim daha önemli. Kura daha şey, öbürü, salt çoğunluğa bırakmak, Sayın Bakanım da bakanlık yaptı, çok daha tehlikeli bir şey.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Kimse salt çoğunluğa bırakalım demiyor. Biz önermiyoruz salt çoğunluğu.
Dostları ilə paylaş: |