Tbmm tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Yüklə 385,56 Kb.
səhifə7/7
tarix07.01.2019
ölçüsü385,56 Kb.
#91576
1   2   3   4   5   6   7

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Süheyl Hocanınki çok doğru bir yaklaşım.

FARUK BAL (Konya) – Doğru söyledi.

Atilla Bey’in de yaşadığı, benim de yaşadığım bir sorundan bahsetmek istiyorum. Televizyon ismi re vermeyeyim ama biz ikimiz biliyoruz. Mahallî televizyonlar bizim haberlerimizi veriyor, vermesi de gerekiyor çünkü netice itibarıyla Konya’nın şu kadar milletvekilinden birisi gittiği zaman, basın toplantısı yapıyorsun vesaire. Sonunu söyleyeyim: Bayramlaşmaya gittik. Bayramlaşma töreninde ben 4 yerde konuştum, 4’ünde de çektiler televizyonlar. Bir televizyon sadece 13 saniye verdi. Bu 13 saniye veren televizyonu daha önce, Atilla Bey, sen şikâyet etmişsin galiba, öyle bilgi verdiler bana.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bunlar yerel televizyon mu?

FARUK BAL (Konya) – Yerel televizyon.

Şimdi, yönetim kurulu başkanı da benim arkadaşım yani konuştuğum bir insan. Aradım, dedim ki: “Ya -ismini telaffuz etmeyeyim yani- oldu mu bu? Haber verdin, verdiğin haberleri not aldım, sıralıyorum. Cuma namazında hoca efendi şunu söyledi…” On dakika verdi. Güzel, bu bir haberse ver. 5 haber daha geçiyorsun, en sonunda da “Faruk Bal…” 2 cümle, 2 tek cümle söyledi, bitti.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Davutoğlu’na denk geldiniz mi?

FARUK BAL (Konya) – Evet. 10 tane aynı haber.

ATİLLA KART (Konya) – Aynı gün içinde Sayın Davutoğlu’nun 15 haberi emin olun yayınlanmıştır. Bizim çok önemli addettiğimiz haberimiz herhâlde 20’nci sırada yayınlanmıştır.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kon TV’dir Hocam. Ben de gittim oraya, Kon TV’dir.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Kınamasına kınıyoruz ama TRT dışında, yani bizim vergisini verdiğimiz kurumlar dışında özel sektöre “Sen bana illaki yer vereceksin.” dediğin zaman basın ayağa kalkar, basın özgürlüğünü yerle bir edersiniz.

ATİLLA KART (Konya) – Hayır, onun gerekçesini anlatayım, onun gerekçesini anlatayım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Özel kişilere nasıl müdahale edeceğiz?

ATİLLA KART (Konya) – Bakın, bu kayıtlara geçsin.

FARUK BAL (Konya) – RTÜK de buna “Doğrudur.” dedi, böyle karar verdi.

ATİLLA KART (Konya) – Bakın, arkadaşlar, şimdi, şu: Bakın, orada, yani o zafiyeti göstermeyelim. Nedir? TRT dışındaki o yayın araçları da, kitle iletişim araçları da, elbette onların belirli bir hareket alanı vardır, yayın politikaları vardır ama onlar da nedir? O belli ilkelere uymak zorundalar. Onların da asli görevi kamuoyunu doğru bilgilendirmek, objektif ölçüler içinde bilgilendirmek. Yani bu sorumluluğu...

BENGİ YILDIZ (Batman) – O, öyle de. Şimdi biz basında tekelleşmeyi önleyemiyoruz. Yani bilmem her şeye giriyoruz, basın gidiyor, bilmem, inşaat sektörüne giriyor, bütün sektöre giriyor. Ona ilişkin bir düzenleme yapmıyoruz, sonra getirip…

ATİLLA KART (Konya) – Oraya geleceğim. Bakın, orada nedir? (12)’nci fıkrada bizim aslında getirdiğimiz ilkelerin uygulanabilirliğini sağlamamız gerekiyor. Bakın (12)’nci fıkrada ne diyoruz? “Gazetecilik mesleğiyle ilgili düzenlemeler.” diyoruz. Aslında 3 temel ilkeyi koyuyoruz. Diyoruz ki: Sendikal hak ve özgürlüklerin serbestçe kullanılması, bir. İkincisi, basın özgürlüğünün etkili biçimde gerçekleşmesi. Üç, kamuoyunun serbestçe oluşumu. Tamam, gelsin özel sektör, şu temel ilkeleri göz önüne alarak istediği gibi yayın yapsın. Bu noktada da tabii nedir? O iletişim araçlarından da orada kalkıp... Tamam, Davutoğlu Dışişleri Bakanıdır, ona 3 kez, 4 kez yer versin aynı gün içinde, ya bana da 1 kez yer versin ya. Sağdan sola dönüyor haber, soldan sağa dönüyor haber, bize göre çok önemli olayımız gündemde yer bile almıyor. Bu nedir biliyor musunuz? Bu, o basın özgürlüğünün devlet nüfuzuyla bir araya gelip kötüye kullanılmasıdır karşılıklı olarak, budur bu.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Söylediğiniz doğru da fakat siz basın özgürlüğünü zorla sağlayamazsınız yani. O bir olgunluk ve demin dediğim gibi tekelleşme...

ATİLLA KART (Konya) – Bizde birtakım, işte icrai hükümler getirmezseniz bu olmaz.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkanım, basın gerçekten... Hepimiz birlikte görüyoruz, bu iktidardan azade, bütün iktidarlar döneminde basınla ihale alma sektörü iç içe geçmiş. Sermaye sektörü...

ATİLLA KART (Konya) – Bengi, bak, onlardan söz ediyoruz, işte bu ilkeler onları düzenliyor.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Bu, onu sağlamaz.

ATİLLA KART (Konya) – Bu ilkeler, bakın (12)’nci fıkra onu düzenliyor.

FARUK BAL (Konya) – Bengi Bey, zatıalinizin ifade ettiği hususla ilgili bir düzenleme zaten yapıldı. 1997 yılında, o tarihte şöyle bir uygulama olmuştu… Buradan bir başka yere de geçeceğim ama sizin söylediğiniz gerçekleşti. 2 tane grup vardı gazeteleri dağıtan; biri Doğan Grubu, biri de Cem Uzan Grubu. Arada Tercüman gazetesi vardı. Bunların tabii isimleri de geçmiş oldu kayıtlara. Tercüman gazetesini bunlar boğmak için 2 yayın grubu birleşti. Birleştikten sonra, bu gazeteleri dağıtmak zorunda, dışarıdaki basılan gazetelere dağıtma ücretini tuttular, işte satış fiyatının yüzde 30’u -atıyorum- dediler. Yüzde 30’u bunu alıp götüren bir rakam, yani gazete iflas edecek. Bunlar da evet, yüzde 30’u mu? 30’u. Ben 1 liraya mı satıyorum? Evet, 1 liraya. “Düşürdüm 10 kuruşa.” dedi. Yüzde 30; 30’un 30’u nedir? 3 kuruşa dağıt benim gazetemi. Bu defa çevirdiler, “Satış fiyatı ne olursa olsun gazete başı şu kadardır.” dediler. Amaç, sermayenin birbirini yeme amacı. Bunun üzerine hükûmet, o zamanın hükûmeti, Şevket Kazan da Adalet Bakanı, “Şuna bir çare bulun.” dediler. Biz de dedik ki: Bu Avrupa’da şirketler marifetiyle basın yayın, televizyon vesaire kuruluyor, özel kişiler kurmuyor. Şirketler olsun, bu şirketler de sadece basın yayınla iştigal etsin, ihale, bilmem ne, dağıtım vesair işlerle ilgilenmesin. Bu çıktığı zaman kanun olarak çıktı. Karşımıza ne sorun çıktı? Evet, tabii bazı büyük holdingler -medya sektöründen çekilecek hâli yok- çaycısına, şoförüne televizyonu, gazeteyi devretti. Ne oldu? Kanuna uygun hâle getirdi. Başladılar birbirlerine -o zaman birbirlerine hakaret de çok modaydı- hakaret etmeye. Hakaret üzerine mahkemeler ceza veriyor, RTÜK -veya o zaman hangi kurulsa- ceza veriyor, tahsil edilemiyor. Bundan sonra tekrar eskiye dönüldü. O da kaç yılında oldu, bilemiyorum, 2000’li yıllarda oldu. Bunu denedi Türkiye.

Şimdi, geldik, özel kuruluşların böyle bir mükellefiyeti olmamalı, kendi düşüncesine göre kamuoyunu oluşturmalı, başkalarının görüşlerini yansıtmamalı. Sizin düşüncenizin özü bu. Bu, külliyen, gelişmiş olan demokratik değerlere aykırı bir düşüncedir. Dolayısıyla Türkiye’de parayı bulan adam, kendi çerçevesi içerisinde kamuoyunu istediği gibi şekillendirir. Oysa biz çoğulcu bir toplum istiyoruz, özgür bir toplum istiyoruz, fikirlerin serbestçe oluşmasını istiyoruz. Atilla Bey’in söylediği, basının görevinde de böyle bir amacı verdik. Dolayısıyla burada biraz önce verdiğimiz…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama Bengi Bey karşı çıkmıyor, o şey diyor yani bu uygulanamaz anlamında…

FARUK BAL (Konya) – Biz sermayenin kamuoyunu basın marifetiyle tek yönlü şekillendirmesini kabul mü edeceğiz, yoksa bir çoğulculuk anlayışı içerisinde fikir hürriyetinin yayılmasını, bunun tedbirini mi alacağız? Bunu alacak isek -biraz önce Atilla Bey’in verdiği örneği ben de yaşadığım için söylüyorum- dilinle kuş tut kardeşim, dilinle kuş tut.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Üç parti uzlaşmış mı bu konuda Sayın Başkan?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Siz de kabul ederseniz üç parti…

FARUK BAL (Konya) – Hayır, bu doğru bir iştir, bunu… Bugün bana, yarın size.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bizim önerimiz…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sizin “kamu tüzel kişileri…”

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kamu tüzel kişileri elindeki…

FARUK BAL (Konya) – Bengi Bey, Sayın Şahin, bunun anlamı, özel bir televizyon, örneğin bir saat haber verecek. Bu bir saati onar dakika aralıkla işte altı tane partiye paylaştıracak anlamına gelmiyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır “hak ve nesafet” diyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Hak ve nesafeti kendisi yine yayın politikasına göre değerlendirecek ama Konya’ya örneğin -bu olaydan hareket ettiğimiz zaman- bir muhalefet partisi milletvekili gelip bir şey konuşmuşsa konuşmanın özünü söyleyecek. O konuşmada, örneğin, benim konuşmamda ciddi eleştiriler vardı, bazı yerlere sadece “Ramazan Bayramı, birlik ve beraberlik, sevgi ve kardeşlik bayramıdır.” cümlesini… Ve bu bir saniyede bitti, başka yok.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Bayramın ruhuna uygun şey vermiş.

Sayın Başkanım, TRT meselesini biz hâlletmedik. TRT dahi… Şu anda parti olarak diyoruz ya… Biz katılırız sizin dediğinize. Şu anda kamu kurumu olan, bizim vergimizle çalışan TRT…

FARUK BAL (Konya) – O da var bunun içinde.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Geçen hafta onu örnek gösterdik. Yani, elli saat bir partiyi gösteriyor, on dakika diğer partiyi göstermiyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, “basın dışı” deyince özeli falan yok bunun, hepsi geliyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bakın, iktidar partisinin il kongresini bütün TRT kanalları veriyor, başka bir partinin genel kongresini sadece…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu konuda herhâlde en çok şikâyet etme hakkı olan biziz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Parti ayırmadık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Mesela, Kanal D ya da Star’da ben bazen haberleri izliyorum, bayramlaşmayı bile… Yani, gerçekten örnek olarak, bayramda işte tatildeyim, bir izleyeyim dedim, iktidarı verdi, ana muhalefeti verdi, MHP’yi verdi, tabii azalarak, biz yokuz, biz bayramlaşmamışız kimseyle. Yani, böyle bir şey olabilir mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama, buna rağmen bu maddeyi kabul etmiyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır yani diyorum ki en çok şikâyet etmesi gereken birileri varsa o da biziz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O zaman kabul edin, yeşersin.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yeşersin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, bunu biz bir değerlendirelim kendi aramızda.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değerlendirin.

“Basın dışı kitle” deyince bunun içinde kamu tüzel kişilerinin elindeki de var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama, bunun yaşama geçme şansı ne kadardır? Sermaye, bunun ilişkisi yani tekelleşme…

FARUK BAL (Konya) – Meral Hanım, böyle bir hüküm koymazsanız başka türlü olmuyor. Ben, şimdi, arıyorum –biraz önceki şeyde- ya, ayıp. Kardeşim, el insaf yani ya diyorum. “Aman Sayın Bakanım, size mi böyle yaptılar, derhâl gel, buyur, hemen bir çekelim.” Gidiyoruz, çekiyoruz “Kayda aldık bunu, yayınlayacağız.” On beş gün takip ettiriyorum, yayınlamıyorlar. Yani “Ödeşelim, bu eksik olmuş, gel istediğini söyle.” diyor, gidiyoruz, istediğimizi söylüyoruz, istediklerini yayınlıyorlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, demek istediğim, o zaman o konuşmuyorsa Hüseyin Çelik’i dinlemek zorundasınız her akşam.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bozdağ da var, yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi, bir şey söyleyeyim.

BENGİ YILDIZ (Batman) - Bu meseleyi keşke biraz daha etraflıca, şimdi, Atilla Bey, Rıza Bey, Süheyl Hocam burada da…

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bir dakika…

Siz görüşün de, Sayın Hakyemez de buna hakkını versin yani.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Yani, bu bir özgürlüğün sınırlaması olarak mı uygulanacak? Çok önemli çünkü. Adam der ki: “Siz muhalefet partisisiniz, geldiniz, bizi kısıtlayacak bir düzenleme yapıyorsunuz.” Onun için bunu sormak lazım yani bu alandaki…

FARUK BAL (Konya) – O zaman toplantı tamamlanmıştır.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Keşke bütün maddelerde böyle özgürlükçü olaydınız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şey söyleyeceğim, yarın kaçta ve nerede? Yarın yapmıyor muyuz Sayın Başkan?

FARUK BAL (Konya) – Yapalım. Ne görüşeceğiz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bakın, burada şey var, ben de gördüm, hâkimlik mesleği, savcılık mesleği, savunma mesleği, kararların gerekçeli…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Savcılıkta eksiklik var zaten.

FARUK BAL (Konya) – Onları görüşeceğiz, hazırlık yapın, dağıtın arkadaşlara.

Yarın saat 11.00’de toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.03




Yüklə 385,56 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin