Tbmm tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Yüklə 385,56 Kb.
səhifə4/7
tarix07.01.2019
ölçüsü385,56 Kb.
#91576
1   2   3   4   5   6   7

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet, bakın, yazdık, mahkeme dilini anlayamadığı…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tercih ettiği dilde savunma yapmasını kabul ediyor musunuz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi, bana şunu söyleyin diyorum: Tercih ettiği dilin bunun dışında bir güvence getirmesini söyleyin, biz de diyelim ki o zaman, tercih ettiğini hepsine yazalım. Biz “mahkeme dilini anlayamadığı ya da konuşamadığı durumlarda” dedik. “Tercih ettiği dil” nasıl? Yani şöyle mi diyeceğiz: “Mahkeme dilini anlayamadığı ya da konuşamadığı durumlarda değil, biz, tercih ettiği takdirde mutlaka bir çevirmenden yararlanma hakkına sahiptir.” mi diyeceğiz? Ya, bunu formüle edelim, nasıl yapacağız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani bunu nasıl böyle yorumluyorsunuz anlayamıyorum gerçekten. Bir insan birden fazla dil bilebilir, birden fazla dili de anlayabilir. Bu, bütün dilleri eşit bildiği, eşit anladığı anlamına gelmez. Ana dili vardır, resmî dil vardır, uluslarası diller vardır, okuduğu diller vardır. Burada gayet açık olarak diyoruz ki -ya şimdi kendi ülkemizden söz ediyoruz, işin adını koyalım- Kürtçe de biliyor, Türkçe de biliyor, başka dil de biliyor ama diyor ki: “Ben bu dilde kendimi daha iyi ifade ediyorum, bu nedenle bunu tercih ediyorum.” “Türkçe bilmiyorum.” demiyor. Bazıları zaten hiç bilmiyor, hiç bilmiyor, hani dediği gibi hiç bilmiyorsa zaten mecburen çevirmen atanıyor. Biz orada o takdir hakkını esnetebilecek bir mekanizma istiyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne kadar diyeceğiz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Zaten yani bir de -oraya gelmek istemiyorum ama- şöyle diyelim: CHP’nin zaten 6359’a şerhi var yani ana dilde savunma hakkına ilişkin sizin karşıt görüşünüz var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Karşıt görüşümüz var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte karşıt görüşünüz olduğu için, o değişti mi değişmedi mi yani bizim derdimiz de o. O, değiştiyse…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, bizim oradaki şerhimiz değişmedi. Neden değişmedi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ya şerhinizi anlatın o zaman, niye yani? Hayır, sosyal demokrat bir partinin… Bana birçok sempozyumda soruldu, lütfen onlara sorun dedim yani ana dilde savunmayı niye reddediyorlar diye.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, şimdi, bak, samimiyetle söylüyorum, burada konuşuyoruz, gerçekten sosyal demokrat olan adamlar neden şerh koyduğumuzu anlamıştır. Orada anlarlar onu çünkü mahkeme dilini tercih etmek diye… Ama dedim, resmî dille bunu konuşacağız çünkü dünyada bunun bir örneği yok, yok böyle bir şey yani bir ülke gösterin -size o yüzden verdim- Amerika değil, bana deyin ki Japonya’da bu var. Benim dedem…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Kimsede dil yasaklanmamış ki, doksan yıl boyunca bir dil yasaklanmamış ki.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, yasaklama değil, ben şunu söylüyorum Meral Hanım: Ya mahkemeye gidip bir adamın “Kardeşim, ben Türkçe de biliyorum, Kürtçe de biliyorum, İngilizce de biliyorum, Fransızca da biliyorum ama Japonca’yı tercih ediyorum, hayatım boyunca da hep Japonca istemiştim.”diye bir tercih hakkı olamaz böyle bir şeye.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Japonca biliyor mu peki o adam?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O da ayrı mesele, bildiğini varsayın. Böyle bir tercih hakkı dünyada varsa ben…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Hocam, Sayın Başkanım…

FARUK BAL (Konya) – İzin verir misiniz, ben iki örnek anlatarak bu konuyu -çok uzun sürecek bir tartışma- daha pozitif bir noktaya çekmek istiyorum.

Şimdi, arkadaşlar, bu görüştüğümüz maddenin bir üstünde bir fıkra daha var, (3)’üncü fıkra, orada da “Davalar aleni olarak görülür.” diyor değil mi? Bu, bundan önceki anayasada vardı, ondan önceki anayasada da vardı…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hangi fıkra efendim?

FARUK BAL (Konya) – (3)’üncü fıkra.

Şimdi, bir olayı anlatarak yanlış yerden döndürmek istiyorum. Şimdi, son zamanlarda verilen bir kararda, karar verilmeden önce Sayın Şahin çok güzel bir şekilde uyarıda bulundu -tartışma olsun diye değil, buna örnek olsun diye anlatıyorum- Vali çıktı dedi ki “Kimse duruşma salonuna alınmayacak.” Bu nedir? Bu, Anayasa’nın bu maddesinin ihlalidir. Sayın Şahin haklı olarak dedi ki: “Buna Vali karışamaz kardeşim, herkes işini yapsın, bunu mahkeme karara bağlar.” Çok da güzel söyledi.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bekir Bey ne dedi?

FARUK BAL (Konya) – Ben onu tartışmıyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Niye, ne oldu, tersini mi söyledi?

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Vali haklıdır.” dedi!

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, benim ifade etmek istediğim şu: Bu, Anayasa’da yazılmasına rağmen, mahkemeler -Sayın Şahin’in de ifade ettiği gibi- alacağı bir karar ile alenilik kararını ortadan kaldırabilir mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kaldıramaz.

FARUK BAL (Konya) – Kaldırdı. Bunu kaldırdıysa kendi cumhuriyet savcılığı tarafından ilan edilmesi gerekir mi? Evet. Etti mi? Hayır, vali etti. Dolayısıyla, yürütme, yargı birbirine karıştı. Şimdi, böyle oldu diye biz bu maddeyi şekline uygun bir şekilde “Vali karışamaz bu işe, yürütme asla karışamaz, mahkeme kendisi verir.” diye ayrıntılı yazsak olur mu kardeşim? Olmaz, biraz beliğ olması lazım, biraz Anayasa’mızın düzgün olması lazım.

Görüştüğümüz maddeye geldiğimizde: Süheyl Bey’in İfade ettiği gibi “Herkes adil yargılanma hakkına sahiptir.” Bu kadarı yeter, hepsi var onun içerisinde ama uzlaşma olsun diye tebligatından tutun avukatına, vesairesine hepsini yazmışız.

Şimdi, gelelim suç isnadı ve savunmaya: Bizim Ceza Muhakemesi Kanunu’muzda avukat tutma hakkı var, bir, artı, avukat tutamıyorsa devlet zaten sanığa avukat görevlendiriyor. Avukat, Türkiye Cumhuriyeti avukatı ise Türkçe’yi de bilecek ve bilmesi de gerekir. Dolayısıyla, savunma hakkının ihlal edildiği noktasındaki düşünceler biraz önce anlattıklarımızın dışında bu nedenle de doğru değil. Dolayısıyla, maddeyi uzatmanın bir anlamı yok, bunların hepsi Ceza Muhakemesi Kanunu içerisinde var. Bu mevzu aslında uzlaşılabilecek bir mevzu, uzlaşabilmek de ancak işte o ana dil mana dil gibi Çarşamba günü konuşacağımız konular görüşüldüğü belli olur. Şimdi, herhâlde buradan bir adım ileri, iki adım geri gelmesi kimsenin mümkün değil. O bakımdan, zamanı daha iyi kullanalım, varsa başka bir maddeye geçelim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Aslında burada uzlaşma sağlanabileceğini düşünüyorum ya. Şimdi siz CHP olarak anladığı bir dilde de “anladığını ifade ettiği bir dilde” dersek ne olur?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Anladığını ifade ettiği dilde.” Çok uzun böyle, yanlış bir şey…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hayır, “tercih ettiği dil” yerine “anladığını ifade ettiği bir dilde” desek…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Bunu devlete bırakmak daha doğru olur.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Anladığını ifade ediyorsa tercihi de burada tanımış oluruz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Meral Hanım, bu, amacı karşılıyor yani. Eğer sizler de şey yapıyorsanız en azından şu madde…

Sizin tabii, itirazınız olduğunu biliyorum ben, onu itiraz olarak yazarız yani tamamı yeşil olsun diye itirazınızı…

FARUK BAL (Konya) – Yani, biz, bu itirazı bu kapsam içerisinde çekmeyiz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – E, tabii, çekmezsiniz, ben onu düşünerek söylüyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman şöyle yapsak Mehmet Ali Bey: Çarşamba günü şu resmî dilde filan falan bir konuşalım yani “tercih ettiği”nin buna çok bağlı olduğunu düşünüyorum..

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Peki, tamam, ben öyle bir öneride bulundum, en azından…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama o zaman çekeriz. Yani, bizim için çünkü beyan etmesi, beyan, kabul ediyoruz.

Peki, sağlık hakkı var efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sağlıkla ilgili bir şey gözükmüyor burada.

FARUK BAL (Konya) – “Herkese sağlıklı günler dileriz.” diyelim bitirelim, bu sağlık hakkı geçsin.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Devlet sağlık hizmetlerini ücretsiz olarak sağlar.” (2)’nci fıkra. Biz şeydeyken bunu yazmış idik, o iki bölüme ayrıldığında, aşağıda toplanıldığında. Sonra bir şekilde çıkartalım mı ne denmiş ya da başka bir paragrafa ekleyeyim denmiş, sonra tekrar 2’nci bende geçirilmiş: “Devlet temel sağlık hizmetlerini ücretsiz olarak sağlar.” Bu, güzel bir madde. Bunun dışında bir değişiklik yok zannediyorum, işte siz yaptınız.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şimdi Hocam, o (2)’nci fıkra, malumunuz “Hiç kimse temel sağlık hizmetlerinden yosun bırakılamaz.” dediği için bu temel sağlık hizmetleriyle alakalı devletin yükümlülüğünün de burada olması daha uygun dedik, usul açısından da anayasa yazım yöntemi açısından da.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, doğru yapmışsınız, biz kabul ediyoruz yani.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Böyle sanki eleştiriliyor gibi hissetim de.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır.

FARUK BAL (Konya) – Sağlık o zaman tamam mı? Bir sorun yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam. Yeşil maddedir.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Aslında bu, devlete acayip yük getirir ha.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Getirir.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Maliye Bakanı bütçeden…

FARUK BAL (Konya) – Yani, ben, Amerika’da nasıl vatandaşların parası yoksa, sigortası yoksa kapıda öldüğünü biliyorum. Parası yoksa, sigortası yoksa acil müdahale bile yapmıyorlar orada.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Adam hesabı kitabı yapıyor, bakıyor, şaşıyor, açık veriyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama bu bir temel sağlık hizmeti.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ya temel sağlık hizmeti ne demek?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Temel sağlık hizmeti, koruyucu sağlık hizmetidir Sayın Bakanım.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hangileri giriyor bunun içerisine?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ya, aşısı maşısı bilmem nesi.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Koruyucu sağlık hizmeti” desek.

FARUK BAL (Konya) – Trafik kazası…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Trafik kazası değil, o değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hepsini kastediyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Hepsi” deme.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kadının dinlenmesi, kadının doğum öncesi sağlık…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sağlık hizmetleri bir bütünse bunun ne kadarı giriyor temel sağlığa?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çocukların aşısı, bilmem nesi…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Temel sağlık hizmetleri koruyucu sağlık hizmetleridir yani hasta olmayı önleyici…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Önleyici. Aşı maşı gibi şeyler mi?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Evet, tabii.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tek tek de yazılabilir o temel sağlık hizmetleri.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi buna vatandaş der ki: “Sağlık hizmeti bedavadır.” Buradaki “temel” neyi ifade ediyor? Bizim Rizeli Temel değil, değil mi buradaki “temel”?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Bakanım, Sağlık Bakanlığındaki temel sağlık hizmetleri biriminin görev alanı bellidir zaten. Bu görev alanında işte doğum öncesi…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Neyse efendim, mutabakat sağlanmış, geri adım atalım falan diye söylemiyorum da kafama takıldı. Maliye buna itiraz eder, onu söyleyeyim.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şu an da bedava ama bu.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Öyle mi?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tabii.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – İyi, inşallah…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Temel sağlık hizmetleri şu an da bedava.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bedava mı?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tabii, bedava.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Doğum öncesi bütün kontroller falan hepsi bedava mı?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tabii. Hatta çocuk doğduktan sonra belirli bir süreye kadar birtakım bakım malzemelerini vesaireyi devlet karşılıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani devlet şeyine giderse…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O, tercih sebebi. Özele gidiyorsa o kendi sorunu.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Temel sağlığın kapsamını bilmediğim için böyle bir soru sordum. Nedir temel sağlık, kapsamının içerisinde ne var?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Koruyucu sağlık hizmetleri…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Peki, koruyucu sağlıktır zaten onlar herhâlde şu anda da uygulamada bedava.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şu an da bedava.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Burada bir problemimiz yokmuş.

Yalnız, aşağıda bir not var, bu ne? “Doğurganlık hakkının doğurmama hakkını da içerdiği…”

FARUK BAL (Konya) – Bence garip bir ifade.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani bu kürtaj, sezaryen falan hikayesi var ya, o zaman o tartışmaya… Biliyorsunuz, Başbakanımız böyle ha bire “Yok, doğurun, 3 tane doğurun…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aşağıdaki tutanaklarda da vardır. Bu konuyu, kavramları bilerek Özgür dedi ki: “Doğurganlık hakkı denir buna.” Biz de konuştuk “Bu ne demek?” Yani doğuracak çocuğu, 3 çocuk, 5 çocuk… O da dedi ki: “Yok, doğurganlık hakkı denir, doğurmamayı da bu içerir.”

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu, inanç özgürlüğü gibi, inanma, inanmama özgürlüğü.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Peki, onu gerekçeye yazarız.” dedik.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Neyse efendim, tamam, sağlık hizmetleri…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu sadece CHP’yle BDP’nin işi değil, siz de…

FARUK BAL (Konya) – Yani bunu kabul edelim de önümüz kesilmiyor yani.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yukarıda, yeşillensin diye gerekçeye yazalım dedik o zaman. Ben hatırlıyorum, ben vardım o tartışmada.

FARUK BAL (Konya) – Gerekçe notu var zaten?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Siz, kadınların istemezlerse doğurmama hakkına inanmıyor musunuz?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O başka bir şey, bu başka bir şey.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İstemezse doğurmaz ya!

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kimseyi zorla doğurtacak hâlimiz yok.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Teklif olarak gündeme gelmesini söylediler.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Arkadaşlar, dinde zorlama olmadığı gibi doğurmakta da zorlama olmaz.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Şimdi, devlet sistemi tersine döndü Sayın Başkan. Eskiden nüfus planlaması yapılırdı, denirdi ki: “Şu kadar doğurun.” Şimdi de tersi, diyor ki: “10’u aşan miktarda…” İkisi de sakıncalı, ne kadar doğurmak istiyorsa o kadar doğursun.

FARUK BAL (Konya) – Salih, not al: Sağlık yemyeşil olmuştur.

Vatandaşlığı konuştuğumuz zaman herkesin bir marjı var, bizim marjımız da o.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama onun dışında tamam, değil mi?

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” desek oraya?

FARUK BAL (Konya) – Yani vatandaşlıkta anlaşırsak “herkes”e bile razı oluruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Vatandaşlık tanımı olursa oradan da o kalkar.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Neyse o konuyu konuşacağız, çarşamba günkü gündem o.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Allah’tan bir tek o var.

Sayın Başkan, bir şey var: Şimdi, maddeler bitmiş gibi gözüküyor fakat biliyorsunuz, bir, basında çok basit bir şeyde kalmıştık. Basında mı, pardon, sendikada, bir yerde…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – 4 tane hürriyette özellikle sınırlamanın sınırı konusunda bu yetkili merci mevzusuyla ilgili, Sayın Başkan bir ikazda bulunmuştu, “Bunu bir düşünelim.” denmişti, bize verilen görevden hariç.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, bir bu. Bir de geçen gün tartışırken Oktay Bey “Tam kafama yatmadı.” demişti, bir ibarede anlaşamamıştık, basit bir ibarede anlaşamamıştık “Yani bu da olabilir ama yok, bizim kafamıza yatmadı.” demişti.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O şeydi: Ayrımcılıkla alakalı olarak ifade edilen hani buradaki ifade yerine…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Din, vicdanda değil.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Din, vicdandaydı Hocam, başka bir şey görüşmedik ki o zaman biz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Görüştük, ilk gün, basına hatta konuştuk o gün.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – İlk gün yerleşme, seyahati konuştuk, din, vicdanı konuştuk, başka bir şey konuşmadık ki o gün biz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Eşitlikte miydi ya?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Siz, bayramdan önce diyorsanız ayrı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bayramdan sonraydı. Oktay Bey bayramdan sonra gelmedi mi?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – İşte dündü.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İlk pazartesi günü bir şeyde konuştuk, anlaşamadık, çok basit bir şeyde anlaşamadık, eşitlikte galiba.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ayrımcılık yasağıyla ilgili olarak ifadede…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bravo. Etnik kökende bir kaldık “Ya, edebiliriz de etmeyebiliriz de.” dedi, kaldı orada.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şimdi şöyle yalnız: Yok, “etnik köken” kavramını biz hiçbir şekilde kabul etmeyiz dedik.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Öyle dedi.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Etnik köken” kavramını biz hiçbir şekilde kabul etmeyiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam o zaman.

FARUK BAL (Konya) – Diğerlerini de kabul etmiyoruz, dil, din, ırk, renk diyor ya… 18’inci yüzyıldan kalma bir fikri savunuyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yok, o dün şey yapıldı, ondan vazgeçildi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, siz nereden biliyorsunuz? Yoktunuz o gün.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Hocam, her toplantı her üyeye mutlaka bildirilir, brife edilir. Sayın Bakana da biz sürekli bu anlamda bilgi aktarımında bulunuruz yani bu en tabii olay.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.

O zaman tamam, nereye geçiyoruz? Bir yere geçelim.

Peki, bir şey söyleyeceğim: Şimdi tepesine gelecek bütün o şeyleri Sayın Bakanım ama toplantı, gösteri yürüyüşünde de bir sıkıntı vardı.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Toplantı, gösteri yürüyüşleri maddesi 48 madde içerisinde kamuoyuyla paylaşıldı. Onunla ilgili birtakım tekrar görüşme talepleriniz varsa onu daha sonra yaparız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, toplantı, gösteri yürüyüşü de var yani bu da tutanağa geçsin. Toplantı, gösteri yürüyüşünü bir kez daha görüşelim.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Peki, bu bitince ne yapacağız? Bize verilen görevler ne olacak?

FARUK BAL (Konya) – Çarşamba günü, Hocam, sizin görevlerinizi de şey yapalım. Çarşamba günü temel maddeleri görüşeceğiz, vatandaşlık, ilk 3 ve 4’üncü madde, eğitim, din ve vicdan hürriyeti…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkanım, beş dakika ara mı versek?

FARUK BAL (Konya) – Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.50

BAŞKAN : Faruk BAL (Konya)

-----0-----

FARUK BAL (Konya) – Toplantıyı açıyorum.

Mahkemelerin bağımsızlığı, öyle mi?

Evet, burada bir sorun var mı arkadaşlar? Görünmüyor, bunu da kabul edelim, geçelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, bence bir-iki sorun var. Şöyle söyleyeyim: Bir, görülmekte olan bir davayı etkilemek amacıyla münhasıran yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Nerede yazıyor, ona bakayım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 112’nci maddede, (2)’nci fıkrada, (2)’nin sonu. “Münhasıran yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili yasama denetimi yollarına başvurulamaz.”

FARUK BAL (Konya) – Doğru.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi, bu neyi kastediyor?

FARUK BAL (Konya) – Şunu kastediyor, çok uzun tartıştık bunu Hocam: Gelişigüzel görülmekte olan bir davayla ilgili zaman zaman araştırma komisyonları kuruluyor. Bu, bağımsız yargıyı etkiliyor. “Bunun bağımsız yargıyı etkilememsi için bir çare bulalım.” denildi heyeti celilede.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Zaten var bu, Anayasa’da.

FARUK BAL (Konya) – O zaman bunu daraltalım, münhasıran yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Münhasıran” kelimesi mevcut Anayasa’da yoktur.

FARUK BAL (Konya) – Yoktu, bu nedenle konuldu ama bu şu anlama da gelmiyor, tabii ki öyle olaylar var ki yargı içerisindedir, yargı sürecindedir fakat bu yargı sürecinin yanı sıra, toplumun diğer alanlarını da ilgilendiren diğer alanlarla ilgili olmak üzere araştırma komisyonu kurulsun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani “münhasıran yargı yetkisi” dediğiniz zaman…

FARUK BAL (Konya) – Yani şu anlaşılıyor…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Efradını cami, ağyarını mani oluyor mu Sayın Bakanım?

FARUK BAL (Konya) – Yani, öyle uzlaştık, “münhasıran” dediğimiz zaman bu anlama geldiği konusunda uzlaşmıştık. Hâkim yerine geçerek yargılamayı yönlendirecek, savcı yerine geçerek yargılamayı yönlendirecek veya müdahil yerine geçerek yargılamayı yönlendirecek şekilde olmasın. Onun için “münhasıran yargı yetkisi” denildi, “münhasıran.” Dikkat ederseniz yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili verilen bir…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anladım. Çok tartıştık bunu hep, kabul ediyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şimdi şöyle, mesela, bu konuda cumhuriyet savcılığı soruşturma başlatıyor, Meclis hemen o konuda bir araştırma önergesi veriyor ve bir komisyon kuruluyor, savcıdan önce onlar kendine göre bir rapor hazırlıyor, savcı objektif olamıyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Doğru.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Benim yaşadığım örnekler var, bizden mütalaa istenen örnekler var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hasancığım, bunu kabul ettim ama mesela –tutanaklara geçsin diye de söylüyorum- biz bu ülkede şunu yaşadık: Yargı MİT Müsteşarı hakkında soruşturma başlattı, “Çağırıyorum, gel.” dedi, “Salı günü gel.” dedi. Pazartesi günü oturduk, yasa yaptık ve adamı elinden aldık. Şimdi, biz buna bir düzenleme getirmiyoruz…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama yasama yetkisinin gerekliliği ve asliliği var, ona getiremezsiniz Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, bak, getirmiyoruz, yasama organının, milletvekillerinin soru sormasında bir sınırlama getiriyoruz, diyoruz ki “münhasıran yargı yetkisi.” Ya, ben bunu anlıyorum ama anlamayabilirim de. Münhasıran yargı yetkisini yani “Serbest bırak, sal, mahkûm et, etme, az et, çok et.” diye, özellikle yargı yetkisine yönelik yargı yetkisine yönelik kullanmayacaksın sonuçlarını ama “Adamı nasıl tutuyorsun içeride, on sene tutukluluk mu olurmuş?” dediğin zaman…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O buna girmez ki.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İşte, münhasıran yargı yetkisi… O yüzden söylüyorum, efradını… İşte, mevcut Anayasa’da çok tartıştık bunu, Mecliste konuşmalar yaptık, hatta bir tanesini de ben yaptım.

FARUK BAL (Konya) – Hepimiz yaptık canım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hepimiz yaptık işte, yani ben de. “Ya, kardeşim, bunun ne alakası var Anayasa’nın, işte, o 132’nci maddesiyle ne alakası var?” filan diye konuştuk amma velakin şimdi söylüyorum, önümüzde bir gerçek var. Türkiye Cumhuriyeti’nde bugüne kadar bunun olup olmadığını bilmiyorum. Bir tek tahkikat encümeni vardır 1957’de kurulan, başka örneğini görmedim, ben hiç görmedim. Yargılanan bir kişi varken yasa çıkarttık ve adamı yargıdan aldık.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bir de MİT’çi var işte.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – MİT’çi işte, adamı yargıdan aldık. Şimdi buna bir düzenleme getirmiyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama buna getiremezsiniz ki Hocam.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, bu, denetim yetkisi değil.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, biliyorsunuz, şimdi, yasama asli, genel bir yetkidir, bunu nasıl sınırlarsınız? O mümkün değil yani eşyanın tabiatına aykırı bir durum o dediğiniz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki arkadaşlar.

FARUK BAL (Konya) – Orada denetim yetkisi… Denetim yetkisi nedir? Araştırma komisyonu, soru, gensoru, vesairedir. Bunlarla ilgili bu madde.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki Hocam, tamam, anladım Sayın Bakan. Ben sadece tartışalım diye söyledim, tamam Bakanım.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani, mesela Ceza Kanunu’nda olur, Medeni Kanun’da olur, bir sürü uyuşmazlıklar görülüyorken kanun yapılabilir. Bu yasama yetkisinin genelliğiyle, asliliğiyle alakalı bir meseledir. Kanun koyucu her zaman, tabii ki görülmekte olan davalar varken de kanunlarda değişiklikler yapabilir, bu onunla alakalı bir yasa.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim, Ceza Kanunu’nu yeniden, toptan değiştirdik biz ya.


Yüklə 385,56 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin