1- Mücahid b. Cebr Mekki
Şii ve Sünni tefsir kitaplarında adı çokça görülen, çok sayıda tefsir görüşü ve rivayeti kendisinden nakledilmiş kişilerden biri Cebr veya Cübeyr’in oğlu Mücahid’dir.686 Onu tanıtırken şöyle denmiştir: Hicri 21 senesinde doğdu, hicri 100 veya 101 ya da 102, yahut 103 veya 104’te vefat etti.687 Mekkeliydi ve aynı şehirde secdede dünyaya veda etti. İmam Ali (a.s), İbn Abbas, Saad b. Vakkas, Ebu Said Hudri, Cabir b. Abdullah Ensari, Ümmü Seleme, Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’yi görmüş ve onlardan rivayet nakletmiştir. Bu sebeple tâbiîn müfessirlerden sayılır.688
Mezhebi
Rical kitaplarında mezhebi belirtilmemiştir. Ama Davudi’nin Tabakatu’l-Müfessirin’de belirtilmesine,689 mevzusu Ehl-i Sünnet’in kitap ve müelliflerini tanıtmak olan Keşfu’z-Zünun’da onun kitabı Tefsiru Mücahid olarak zikredilmesine,690 mevzusu Şii telifleri tanıtmak olan Zeria’da adının geçmemesine ve Şia rical kitaplarının ekserisinde ondan bahsedilmemesine691, Ehl-i Sünnet’in rical kitaplarında hayat hikayesinin beyan edilmesine bakarak anlaşılmaktadır ki o, Hac Halife’ye, Ağabozorg Tehrani’ye ve çoğu rical âlimine göre Sünni idi. Zehebi de ondan “İki nimetten hangisinin daha büyük olduğunu bilmiyorum: Allah’ın bize İslam’la hidayet etmesi mi, yoksa bize bu hevalardan selamet bahşetmesi mi?” cümlesini naklettikten sonra “hevalar”ı “rafz”, “kader” ve “tecehhüm” ile karşılamıştır.692 Buradan anlaşılmaktadır ki Zehebi de onu Şii saymıyordu. Muhammed Meşhedi, Kenzu’d-Dekaik’de, Ehl-i Sünnet’in Hamd suresinin kıraatından sonra iktida için “amin” demeyi müstehap kabul ettiğini zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Lakin Mücahid hariç onların nezdinde ‘amin’ Kur’an’ın parçası değildir.”693 İlişkilendirme sırasında yapılan bu istisna gözönünde bulundurulursa onun da Mücahid’i Ehl-i Sünnet’ten kabul ettiği bellidir. İbn Ebi’l-Hadid onu haricilerin reyine nispet edilen kişilerder saymıştır.694 Ama Ali b. İbrahim, kendi tefsirinde ondan rivayet nakletmiştir.695 Tefsirinin mukaddimesinde “Bu tefsirde bizim meşayih ve sika kişilerimizden rivayet edilenleri zikrediyoruz.”696 demesinden anlaşılıyor ki o, Ali b. İbrahim’in nazarında güvenilir bir Şii idi. Fakat bu tefsirin Ali b. İbrahim’e isnadı ve kitabın mukaddimesinde geçen cümlenin tefsirin bütün ravilerinin güvenilir Şii olduğuna delaleti, Tefsir-i Kummi incelenirken açıklanacağı gibi tartışmalıdır. Yine ondan nakledilmiş Hz. Ali’nin (a.s) faziletlerine dair rivayetler de697 onun haricilere nispet edilmesine aykırılık taşımaktadır.
Kimileri Tefsiru Furati Kufi ve Tefsiru Kummi’yi, Mücahid’in Şia olduğunu belirten en eski kaynaklar olarak anmış ve “Mücahid, Şia’nın sika müfessir ve muhaddislerindendir” diyen Ali b. İbrahim ve Furat Kufi’ye nispet etmişlerdir. Abdulcelil Kazvini’den, Kitabu Nakz kitabında onu Şii müfessirler arasında kaydetmiş kişi olarak ve Muhammed Salih Burgani’den de, Mücahid’in Şii olduğu sonucuna varmış ve Mücahid’in tefsirinin tamamına kendi tefsiri Kenzu’l-İrfan’da yer vermiş kişi ünvanıyla bahsedilmiştir. Çağdaş âlimlerden de Ayetullah Hoi’nin onu Şii ravi ve muhaddislerden saydığı belirtilmiştir. Mücahid’in, Mecalisu’l-Mü’minin’de Kadı Nurullah Şuşteri’nin gözünden kaçmasından, Seyyid Hasan Sadr Kazımi’nin Te’sisu’ş-Şia li-Ulumi’l-İslam’ında gizli kalmasından ve Ağabozorg Tehrani’nin el-Zeria’sında Mücahid’in tefsirinden bahsedilmemesinden duyduğu şaşkınlığı açıkladıktan ve Mücahid’in Şiiliğinin, o anda yer verilemeyecek kadar çok sayıda delili bulunduğunu zikrettikten sonra iki bakımdan onun Şii olduğu sonucuna varmıştır:
1. Ebubekir’in hadislerin toplanmasını menetmesi ve bunun kendisinden sonraki yöneticiler tarafından da sürdürülmesi neticesinde, hicri 99’da Ömer b. Abdulaziz iktidara gelene dek Ehl-i Sünnet nezdinde hadislerin derlenmesi yasaktı. Yalnızca Şiiler bu buyruğa uymadılar ve mevlaları Emirülmüminin Ali (a.s) ve diğer Masum İmamları takip ederek hadis toplama koyuldular. Mücahid de halifelerin talimatına itaat etmeyen ve hadis toplayan kişilerdendi. Buradan onun Şii olduğu anlaşılmaktadır.
2. Mücahid’in tefsirinde velayetin tecellileri (Mücahid’in tefsirinde Müminlerin Emiri Ali’nin -aleyhisselam- faziletlerine dair nakledilmiş rivayetler) onun Şii olduğunun bir başka delilidir.698
Bu tecellilerin örnekleri şunlardır:
a) Tefsiru Kummi’de “necva” ayetinin699 izahında muttasıl senedle Mücahid’den şöyle nakledilmiştir:
Ali (a.s) şöyle dedi:
Allah’ın kitabında, benden hiçkimsenin amel etmediği ve benden sonra da etmeyeceği bir ayet var. O, necva ayetidir. Yanımda bir dinar vardı. Onu on dirheme bozdurdum. Nebi’yle (s.a.a) her necvadan (fısıldaşmadan) sonra bir dirhem sadaka verdim. 700
b) Furat b. İbrahim, tefsirinin mukaddimesinde ondan rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
Kur’an’da nerede “ey iman edenler” geçiyorsa hiç kuşku yok bunda öncelik ve üstünlük Ali’nindir (a.s) . Çünkü o, İslam’a iman edenler arasında en öndedir.701
c) “Mallarını gece gündüz, gizli açık infak edenlerin ecri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.”702 ayetinin izahında ondan şöyle nakledilmiştir:
“(Bu ayet) Ali b. Ebi Talib (a.s) hakkında nazil olmuştur. Hazret’in dört dirhemi vardı. Bir dirhemi gizli, bir dirhemi gizli; bir dirhemi gece, bir dirhemi gündüz sadaka olarak verdi.”703
d) “İkiniz de Allah’a tevbe ederseniz (ne iyi). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Yok eğer ona karşı birbirinize arka çıkarsanız Allah onun mevlasıdır, Cebrail ve müminlerin salihi de. Bundan sonra melekler de yardımcıdır.” ayetini izah ederken ondan şöyle rivayet edilmiştir: “Müminlerin salihi, Ali b. Ebi Talip’dir -aleyhisselam-.”704
e) Şems suresinin başında ondan, İbn Abbas’tan nakille şöyle rivayet edilmiştir: “Andolsun güneşe ve aydınlığına” Peygamber (s.a.a), “onu takip ettiğinde aya” Ali b. Ebi Talib (a.s), “onu parıldattığı zaman gündüze” İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s), “onu örttüğünde geceye” Ümeyye oğullarıdır.”705
Dostları ilə paylaş: |