Tkip kuruluş Kongresi Belgeleri



Yüklə 1,03 Mb.
səhifə33/78
tarix30.07.2018
ölçüsü1,03 Mb.
#64277
növüYazı
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   78

İkinci Enternasyonal oportünizminin sorunu neydi? Erfurt Programı’nın ileri sürdüğü siyasal taleplerde kendi başına bir yanlışlık yok. Kaldı ki onlar nihayetinde Engels’in otoritesi altında formüle edilmiş talepler, ki Engels bu taleplerin fazlası değil eksiği üzerinde duruyor. Oportünist kaygılarla İmparatorluk Almanya’sında cumhuriyet gibi bir siyasal sorunun es geçilmesini sert bir biçimde eleştiriyor. Bu birinci nokta. İkincisi, emperyalist ekonomistlerle yaptığı tartışmada Lenin’in söyledikleridir: Kautsky’nin kusuru hiç de demokratik siyasal istemleri formüle etmesi değildir; Kautsky’nin oportünizmi, bu talepleri proleter devrime göre değil, yani kapitalizmin devrimci bir tarzda aşılmasına göre değil, fakat barışçıl kapitalizme göre, yani reformist bir perspektifle formüle etmesidir.

Sosyal-demokrasi ile komünist hareket arasındaki temel ideolojik ve ilkesel ayrım da budur, buradadır. Reformların düzen tabanı üzerinde amaçlaştırılması ile onların proleter devrim hedefine göre tanımlanması, proleter devrim hedefinin yan ürünleri olarak ele alınması arasındaki temel farktadır. Biz sürekli olarak yığınlara bir devrimci iktidar hedefi göstereceğiz, onları buna ilişkin devrimci şiarlarımıza kazanmaya çalışacağız. Bizim sorunumuz bu ülkede burjuvazinin sınıf egemenliğinin yıkılmasıdır. Herşeyi bu devrimci eksene bağlayıp, bu devrimci eksene göre tanımlayacaksınız. Ve gündelik mücadele, ekonomik mücadele, demokratik istemler uğruna mücadele, genel siyasal mücadele, hep bu temel devrimci hedefe göre tanımlanacaktır, her adımda hep bu temel hedefe bağlanmaya çalışılacaktır. Şiarlar buna göre formüle edilecektir, taktikler buna göre saptanacaktır, müttefikler buna göre tayin edilecektir, vb...

Temmuz: Rosa Luxemburg’un AKP Kuruluş Kongresi’nde asgari-azami programa yönelttiği eleştiriyi biliyoruz. Biz bunu EMEP’le son demokrasi sorunu polemiğinde de aktardık, olumladık. Bundan kendimize dayanaklar çıkardık. Peki onun bu(112)ayrıma karşı çıkmasının demokratik siyasal istemleri küçümsemek türünden bir sonucu var mı?

Cihan: Hayır, hiçbir biçimde. Rosa Luxemburg bu ayrımı kaldıralım derken, acil siyasal ve iktisadi talepler uğruna mücadeleyi hiçbir biçimde küçümsemiyor. Tersine, R. Luxemburg bu konuda fazlasıyla titiz biri. Ama problem bu değil. R. Luxemburg, bu mekanik ayrımın fiilen proleter devrim programını ve sosyalizm hedefini boşa çıkarmanın bir aracına dönüştürüldüğünü ortaya koyuyor ve bu tür bir ayrım şahsında oportünizmin sert bir eleştirisini yapıyor.

Temmuz: Böyle bir durumda, bizim iki tür, iki farklı nitelikte asgari program olduğuna ilişkin bir ayrım yapmamız mümkün mü?

Ceren: Sorunu kavratabilmek açısından, diyorsun.

Cihan: Ben asgari program olarak tanımlamıyorum, buna programımızın taktik-pratik bölümü demeyi daha açıklayıcı ve amaca daha uygun buluyorum.

EMEP polemiğinde, önce, asgari programın hangi tarihi-iktisadi koşullarda toplumsal-devrimci bir program olduğu, olabileceği ortaya konuluyor. Rusların 1903 programının asgari bölümü buna bir örnek olarak veriliyor. Rusların 1903 programının asgari bölümünü gerekçelendiren pasajı açıp okuyalım. Orada şöyle deniliyor: “Tüm uygar dünyada kapitalist üretim tarzının egemenliği tarafından belirlenen ortak nihai hedefe giden yolda, çeşitli ülkelerin sosyal demokratlarının önlerine koydukları en yakın görevler, bu üretim tarzı her yerde aynı ölçüde gelişmiş olmadığı için ve gelişimi çeşitli ülkelerde çeşitli sosyal ve politik koşullar içinde gerçekleştiği için, zorunlu olarak aynı görevler değildir.”

Bu asgari programa bir giriş gerekçelendirmesi. Dikkat ederseniz, yalnızca kapitalizmin gelişme düzeyine bağlamıyor sorunu, mücadelenin içinden geçtiği sosyal ve siyasal koşullar da aynı olmadığı için en yakın hedefler aynı değildir, diyor.(113)

Devam ediyor: “Kapitalizmin egemen üretim tarzı haline gelmiş olduğu Rusya’da, emekçi kitlelerin, toprak sahiplerinin, devletin veya devlet başkanının kölelerine dönüştürülmelerine dayanan kapitalizm öncesi eski düzenimizin sayısız kalıntıları kendini korumuştur.

Ekonomik ilerlemeyi büyük ölçüde engelleyen bu kalıntılar, proleter sınıf mücadelesinin çok yönlü bir gelişimine izin vermez. Sayıları milyonlarla ölçülen köylülüğün devlet ve mülk sahibi sınıflar tarafından sömürülmesinin en barbarca biçimlerinin korunmasını ve güçlenmesini teşvik eder ve tüm halkı bilgisizlik içinde ve haklardan mahrum bırakır.

Bütün bu kalıntılardan en ağırı ve tüm bu barbarlığın en güçlü dayanağı Çarlık otokrasisidir. Tüm karakteri itibariyle o her türlü toplumsal harekete karşı düşmanca tavır alır ve proletaryanın tüm özgürlük çabalarının en kötü düşmanından başka bir şey olamaz.

Bu yüzden Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi en yakın görevi olarak önüne Çarlık otokrasisinin devrilmesini ve yerine, anayasası şunları garantileyen demokratik cumhuriyetin geçirilmesini koyar.” (Seçme Eserler, C:6, İnter Yay., s. 117-118, -Red.) Ve bunu maddeler halinde sıralanmış bir demokratik cumhuriyet programı izliyor.

Bir, Rusya’nın altıda beşi kırdır ve kırda serflik ilişkileri egemendir. Üç devrim boyunca bütün bir köylülük devrimde bir biçimde yer alıyor. Bunun kendisi çok dolaysız bir biçimde Rusya’daki serflik ilişkilerinin gücüne, derinliğine ve köklülüğüne bir kanıttır.

İki, egemen olan soylular sınıfıdır ve Şubat Devrimi’ne kadar burjuvazi siyasal ve hukuksal eşitlikten bile yoksun bir sınıf olarak kalmıştır. Örneğin, Duma seçimlerinde soylularla eşit oy hakkına sahip değildir.


Yüklə 1,03 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   78




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin