Ocak 2007’den beri Today’s Zaman gazetesinde köşe yazan Amerikalı gazeteci Andrew Finkel’in, Nisan 2011 itibariyle gazeteyle ilişiği kesilmiştir. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık`ın “İmamın Ordusu” adlı kitabına uygulanan sansürü eleştiren bir yazı kaleme alması üzerine kovulduğunu anlatan Finkel, daha sonra New York Times gazetesinde şunları yazmıştır: “Hükümetin eleştiriye katlanamadığı ve sindirilmiş medyanın diğer yöne baktığı sürece Türkiye hiçbir ülkeye örnek olamaz. Ancak tek sorun hükümetin baskısı değil, Türkiye’nin jöleye benzer omurgası olan basını da suçlu. Bugün Türkiye’deki en etkili sansür, otosansürdür.” (8 Mayıs 2011, Milliyet Gazetesi)
Otosansür denilince, yine 2011’in Ocak ayında yaşanan ve tüm Türkiye televizyonlarında canlı cereyan eden büyük bir futbol olayının gazeteler tarafından neredeyse yok sayılmasına ilişkin bir olayı atlamadan geçmemek gerekir. 15 Ocak 2011 tarihinde açılışı yapılan Galatasaray Futbol Kulübünün yeni stadı TT Arena’nın kutlama töreninde Başbakan Erdoğan'ın ıslıklanması, yuhalanması ve sürekli protesto edilmesi üzerine heyeti ile beraber stadı terkettiği haberi, ertesi günkü gazetelerde ya hiç yer almamış, ya da çok küçük görülerek geçiştirilmiştir. Euractive.com.tr web istesinde yayımlanan “Türk basınında otosansür” başlıklı haberde, gazetelerin başbakanın başına gelen bu olayı nasıl habere dönüştüremedikleri şu satırlarla ifade edilmiştir:
Hükümete yakın Sabah, Zaman gibi gazeteler haberi 1. sayfalarda hiç görmediler.
Hürriyet ise başlıktan görmedi, spotta tek satırla yer verdi.
Milliyet 1. Sayfada başlıktan vermedi, spotta kısa geçiştirdi.
Vatan 1. Sayfada ne olduğunu anlatmadan sadece "Tatsızlık" olarak verdi.
Habertürk ise haberi manşetten verirken "Galatasaray taraftarı ayıp etti" diyerek tepkiyi seyirciye yöneltti.
Cumhuriyet haberi çok büyütmeden yan sütunlarda protesto olarak gösterdi.
Doğan medyasının bu tutumu, başbakan'ı kızdırmamak ve öfkesini üzerine çekmeme çabası olarak değerlendiriliyor.
Buna rağmen Doğan Grubu'nun en çok satan halk gazetesi Posta'nın haberi "Erdoğan'a Arena'da şok" manşetiyle sansürsüz olarak vermesi dikkat çekti.
Posta haberin değerini doğru değerlendiren tek gazete olarak öne çıktı.
Akşam gazetesi de haberi sürmanşetten "Skandal Arenası" başlığı ile vererek olayları nötr bir şekilde sıraladı.
Ayrıca Hürriyet ve Milliyet internet siteleri ile Vatan internet sitesinin Erdoğan'a protesto haberini dün gece olayın olduğu saatlerden itibaren manşetlerinden düzgün bir şekilde vermeleri; buna rağmen aynı gazetelerin Yazıişleri'nin olayı gölgeleme ve örtme çabası internet medyası ve basılı medya arasında gittikçe makası açılan "gerçekçi haber" kavramını da tartışma gündemine getirmiş oldu.
Yazılı basının bu tutumu Türkiye'de oto sansürün vardığı boyutları çarpıcı bir şekilde gösteriyor. (17.01.2011, Euractive.com.tr)
Basına yönelik hükümet baskısı ve sansüre ilişkin söylemler, 2011 yılının Mart ayında gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmalarıyla birlikte büyük bir tepkiye dönümüş ve halk sokağa çıkmıştır. Gazetecilere Özgürlük Platformu adı altında, pek çok gazetecilik örgütünün düzenlediği eylemlerle, basına uygulanan sansür ve baskılar protesto edilmiştir. Bu arada, hapiste bulunan gazeteci sayısı da 68’e ulaşmıştır. İktidar partisi sözcüleri hapiste bulunan Kürt gazetecileri “terörist”, ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazetecileri de henüz yargılama süreçleri tamamlanmadığı halde “terör örgütüne yardım eden kişiler” olarak nitelendirmektedirler.