Nehcü'l-Ferâdîs
Kırk hadis türünde mensur ve hacimli (Yeni Cami nüshası 444 sayfa) bir eserdir. Dört bab ve kırk fasıldan oluşur. Her fasıl bir hadisle başlar. Hadisin Türkçesi verildikten sonra "tanınmış İslâm âlimlerinin eserlerinden o hadisin manasını aydınlatacak mahiyette mütalâalar ve hikâyeler" nakledilir; başka hadis ve âyetlerle de konu açıklanmaya çalışılır (Eckmann 1956: VII). Birinci bab, Hz. Muhammed'in faziletleri ve hayatıyla ilgilidir. Vahiy, Me-dîne'ye göç, mîraç ve peygamberin ölümü bu babda yer alır. İkinci bab; dört halife, ehl-i beyt (Hz. Fâtıma, Hasan, Hüseyin) ve dört mezhep imamı hak-
TÜRK DİLİ TARİHİ 381
kındadır. Üçür, ;ü bab, Allah'a yaklaştıracak ameller hakkındadır. Namaz, zekât, oruç, hac, anne babaya hizmet, helâl yemek, sabır vb. iyi işler bu babda anlatılır. Dördüncü bab, Allah'tan uzaklaştıran kötü ameller hakkındadır. Haksız olarak kan dökmek, zina, içki, tekebbür, yalan, dünyayı sevmek, riyâ, kin ve haset, gurur ve gaflet gibi kötü işler bu bab içinde yer alır.
Eserin Türkçe adı Uştmahlarnıŋ Açuk Yolı'dır; "Cennetlerin Açık Yolu" anlamına gelmektedir. Bu isim eserin yazılış amacını da göstermektedir.
Nehcü'l-Ferâdîs'in yazarı Mahmud bin Ali'dir; Harezm'in Kerder şehrindendir. 1360'ta ölmüş, eserini 1358'den önce yazmıştır.
Nehcü'l-Ferâdîs'in iki nüshası bilinmekle beraber Kazan ve Peterburg kütüphanelerinde başka nüshalarının da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kazanlı bilgin Şahabeddin Mercanı 1885'te yazdığı "Müstefâdü'l-Ahbâr fî Ahvâli Kazan ve Bulgar" adlı eserinde 1358'de Saray'da istinsah edilmiş bir Nehcü'l-Ferâdîs'in kendi kütüphanesinde bulunduğunu bildirmiş ve bu eserden 15 sayfa kadar metin vermiştir. Bu nüsha bugün kayıptır. Mercanî, müellif veya müstensih olarak gösterdiği Mahmud bin Ali Sarayî'nin kökence Bulgar Türklerinden, doğum yeri olarak Kerder'den çıktığını ifade eder (Eckmann 1956: IV). Mercanî nüshasının önemi, müellifin ölümünden iki yıl önce, 1358'de istinsah edilmiş olması ve eserin telif tarihinin 1358'den sonra olamayacağını göstermesidir.
Elde bulunan en temiz ve işlenmiş nüsha Yeni Cami nüshasıdır. Zeki Velidi Togan'ca keşfedilen ve 1926'da TM II'de "Harezm'de Yazılmış Eski Türkçe Eserler" makalesiyle bilim dünyasına tanıtılan bu nüsha 26 Mart 1360'ta, Muhammed bin Muhammed el-Harezmî tarafından istinsah edilmiştir. Müstensih, eserin istinsahını, yazarın ölümünden dört gün sonra bitirdiğini kaydetmiştir ki bu kayıt, istinsah sırasında müellifle müstensihin görüştüğünü ve aynı yerde olduğunu gösterir. Yazma 15. asırda Mısır'da bir Türk beyinin kütüphanesinde kalmış, muhtemelen 16. asırda İstanbul'a intikal etmiştir (Togan 1926: 331-345; Köprülü 1928: 344-345; Eckmann 1956: III-IV). 444 sahifelik yazmanın en önemli özelliği harekeli olması ve kapalı e'leri üstün ve y ile göstermesidir.
Nehcü'l-Ferâdîs'in bilinen diğer yazması, Kırım nüshasıdır. 1928'de Bahçesaray'da bulunmuş, Yalta Müzesi için satın alınmış ve 1930'da müzenin müdürü Yakub Kemal tarafından bir risaleyle tanıtılmıştır. Bu da harekeli ve okunaklı bir metindir; fakat sadece birinci ve ikinci babları içine almaktadır. 549 sahifelik yazma 1390'da Kasım bin Muhammed tarafından istinsah edilmiştir. Nüsha 18. yüzyılda Kırım sarayı mensuplarından Muhammed Şah'ın hususî kütüphanesinde bulunmaktaydı (Eckmann 1956: V-VII).
382 Ahmet B. ERCİLASUN
Gerek Samoyloviç'in verdiği bilgilerden (Eckmann 1956: VI), gerek Nekiy İsenbet'in 1941'de Kazan'da, Menges'in 1963'te Central Asiatic Journal VIII'de yazdıkları yazılardan (Tezcan-Zülfıkar 1995: 310-311) anlaşıldığına göre Nehcü'l-Ferâdîs'in Kazan'da ve Peterburg'da birkaç yazması daha bulunmaktadır. Bunlardan birinin Mercanî'nin kayıp nüshası olması mümkündür.
Köprülü'ye göre eserin ifadesi "oldukça sade ve selis"tir. Kısasü'l-Enbiya'daki "sanat gayesi" bu eserde görülmez; çünkü yazar okuyucusuna faydalı olmak maksadını gütmüştür (Köprülü 1928: 346). Eckmann da eserin üslûbunun "sade ve açık" olduğunu belirtir. Eckmann'a göre eser didaktik olmakla beraber "kuru veya can sıkıcı değildir. Zira müellif, mücerred dersler vereceğine, ortaya attığı meseleyi çekici hikâyelerle aydınlatarak alâkayı daima uyanık tutmasını bilmiştir" (Eckmann 1956: VIII). Şüphesiz eserin asıl önemi, harekeli ve sade bir metin olması dolayısıyla dönemin dilini çok iyi yansıtmasından gelmektedir.
Zeki Velidi Togan ve Fuat Köprülü'nün yukarıda bahsedilen çalışmalarından sonra eser üzerindeki önemli yayınlar şunlardır:
Janos Eckmann, Nehcü'l-Ferâdîs I, Tıpkıbasım, TDK, Ankara 1956. Eckmann'ın önsözüyle birlikte Yeni Cami nüshasının tıpkıbasımından ibarettir.
Ali Fehmi Karamanlıoğlu, "Nehcü'l-Ferâdîs'in Dil Hususiyetleri" I-IV, TDED XVI-XIX, İstanbul 1968-1969. Çalışmanın III. ve IV. bölümlerinde Yeni Cami nüshasının ilk 52 sahifesinin transkripsiyonlu metni de verilmiştir.
Osman Nedim Tuna 1968'de Washington (Seattle) Üniversitesinde yaptığı doktora tezinde eseri tarihî diyalektoloji açısından değerlendirir: Studies on Nahjul-Faradis: A Methodfor Turkic Historical Dialectology.
Janos Eckmann-Semih Tezcan-Hamza Zülfıkar, Nehcü'1-Ferâdîs, I Metin, II Tıpkıbasım, TDK, Ankara 1995. Eckmann'ın müsveddeleri, Zülfıkar ve Tezcan tarafından gözden geçirilmiş, düzeltilmiş, tamamlanmış ve metnin ilmî yayını gerçekleştirilmiştir.
1998'de eserin dizini de yayımlanmıştır: Aysu Ata, Nehcü 1-Ferâdîs III, Dizin-Sözlük, TDK, Ankara 1998.
Cevâhirü'l-Esdâf
Bursa Orhan Kütüphanesinde, Muînü'l-Mürîd'in bulunduğu mecmuanın sahife kenarlarında yazılmış altı kıtalık bir metindir. Dörtlüklerle yazılmış tasavvufî, didaktik bir parçadır. Köprülü'ye göre dil ve edebiyat özel-
TÜRK DİLİ TARİHİ 383
likleri itibariyle bu eser Muînü'l-Mürîd'in yazıldığı Harezm muhitine ait olmalıdır (Köprülü 1928: 344).
Dostları ilə paylaş: |