Türk dünyasi iŞletme fakültesi uluslararasi iLİŞKİler böLÜMÜ YÜksek lisans biTİrme tezi



Yüklə 234,5 Kb.
səhifə26/73
tarix01.01.2022
ölçüsü234,5 Kb.
#104026
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   73
2.1.2. Uluslararası Hukukun Uti Possidetis Juris ve Ülkesel Bütünlük İlkesi Çerçevesinde Dağlık Karabağ Sorunu

2.1.2.1. Uti Possidetis ve Ülkesel Bütünlük İlkelerinin Tanımı

Boleslaw Boczek’in Uluslararası Hukuk Sözlüğüne esasen, Uti Possidetis ilkesi, devletin statüsünün değişmesi durumunda, önceleri mevcut olan milli sınırların varlığını devam ettirmesi, devletin dağılması veya ayrılması durumunda, yeni bağımsız devletin sınırlarının uluslararası sınır statüsüne dönüşmesi gibi açıklanabilir. Bu ilke devlet sınırlarının istikrarını ve uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri olan ülkesel bütünlük ilkesini destekleyen ve teyit eden bir ilkedir.



Uti Possidetis terimi Roma hukukundan kaynağını alıyor ve “neye sahipsen, ona sahip kal” anlamına geliyor. Modern uluslararası hukukta uti possidetis zor gücüyle arazi değişikliklerinin yapılmasına karşı uluslararası yasağı korumayı amaçlıyor.123 1960 ve 1970’li yıllarda sömürgeciliğin son bulması ve dekolonizasyon döneminde Afrika kıtasında geliştirilmiştir. 124 Günümüzde artık bu ilke uluslararası örf ve adet hukuku niteliği taşımaktadır ve ülkesel bütünlük ilkesi ile self determinasyon ilkesinin uygulanması zamanı ortaya çıkan çatışma durumunda çerçeveyi belirleyecek bir vasıta niteliğindedir. Nitekim, yeni bağımsızlık kazanan bir devletin belirli bir bölgesinde yaşayan bir grup, self determinasyon hakkına dayanarak ayrılma talebinde bulunursa, devlet de eskiden kendi sınırları dahilinde bulunan bölge ile alakalı uti possidetis ilkesi bağlamında ülkesel bütünlük ilkesine istinad ede bilir.125

Ülkesel bütünlük ilkesine göre, uluslararası hukuk kurallarına uygun bir biçimde kurulmuş bir devletin ülkesi, bu devletin izni olmaksızın hiçbir şekilde bölünme, parçalanma gibi faaliyetlerin konusu olamaz ve diğer devletlerin bu bütünlüğe saygı göstermeleri gerekmektedir.126

Ülkesel bütünlük ilkesi genel bir kural olarak ilk defa Milletler Cemiyeti Misak’ında yer almıştır. Cemiyet Misak’ının 10. maddesine göre Cemiyet üyeleri, bütün Cemiyet üyelerinin toprak bütünlüğüne ve mevcut siyasi bağımsızlığına saygı gösterecek ve dış tecavüzlere karşı koruyacaktır. Aynı ilke, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 2.maddenin 4. fıkrasında düzenlenmiş ve devletin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaya başvurulması yasaklanmıştır.127

2.1.2.2. Uti Possidetis ve Ülkesel Bütünlük İlkeleri Kapsamında Dağlık Karabağ Sorunu

Uti possidetis ilkesinin Dağlık Karabağ’a uygulanması açıkca gösteriyor ki, Dağlık Karabağ Azerbaycan Cumhuriyyeti’nin dahili bileşenidir. Nitekim, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce Dağlık Karabağ SSCB’ni oluşturan Birlik cumhuriyetlerinden biri olan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin idari sınırları içinde bulunuyordu. Azerbaycan SSC, Sovyetler Birliği’nden ayrıldıktan ve bağımsızlık kazandıktan sonra bu sınırlar, uluslararası hukukun uti possidetis ilkesi doğrultusunda, Dağlık Karabağ da dahil, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin uluslararası boyutta tanındığı sınırlarına dönüşmüştür.128

Uti possidetis için temel koşul sürekliliktir, oturmuş bir kuralın mevcudiyetidir. Dolayısıyla, 70 yıldır Azerbaycan’ın bir parçası olan Dağlık Karabağ, uluslararası hukuka göre SSCB dağıldıktan sonra da Azerbaycan’ın olmaya devam eder.129

Dağlık Karabağ olayında Azerbaycan’ın istinat ettiği diğer ilke ülkesel bütünlük ilkesidir. Daha önce de belirtildiği üzere, bu ilke uti possidetis juris ilkesi ile desteklenmektedir.130 Devletler için onların toprak bütünlüğüne saygı en üstün ve yüce husustur. Bu, onların egemen eşitlik özelliklerinin tanınmasının neticesi gibi algılanmaktadır. Ülkesel bütünlük ilkesinin en önemli nüanslarından biri, devletin arazisinin herhangi bir şekilde bölünmesine karşı garantör rolunu oynamasıdır. Bu da o anlama geliyor ki, bu ilke yalnız devletler arasındaki ilişkilerde değil, aynı zamanda iç ayrılıkçı eylemleri de içine alarak uluslararası örf ve adet hukuku kuralına dönüşmüştür.131 Bu doğrultuda, tek taraflı ayrılma hareketlerinde bulunulan Dağlık Karabağ sorununda, Azerbaycan’ın ülkesel bütünlük ilkesine istinad etmesinin uluslararası hukuk gereğince kabul edildiği vurgulanmalıdır. BM Güvenlik Konseyi, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi örgütlerin kararları Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan’ın ülkesel bütünlük ilkesine dayanabileceğinde şüphe olmadığını göstermektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin Dağlık Karabağ ve diğer işgal edilmiş bölgelere ilişkin dört ayrı kararında Azerbaycan’ın ülkesel bütünlüğüne atıf yapılmış ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesi ifadesi yer almıştır. Aynı şekilde, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 1416 (2005) sayılı kararında Azerbaycan’ın ülkesel bütünlüğü vurgulanmıştır. Ayrıca, AGİT’in 1996 Lizbon Zirvesi’nde Minsk Grubu’nun sorunun çözümü için ileri sürdüğü, Azerbaycan ve Ermenistan’ın ülkesel bütünlüğü ve Dağlık Karabağ’a kendi kaderini tayin kapsamında Azerbaycan’ın bünyesinde en yüksek düzeyde özerklik verecek şekilde hukuki statünün tanınması şeklinde öneriler, Ermenistan haric tüm katılımcı devletlerce kabul edilmiştir. 132

Nitekim, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili kitle iletişim araçlarının kullandıkları ifadelerin aksine, Azerbaycan’ın bu dağlık bölgesi “sınır uyuşmazlığı” değil, etrafındaki 7 diğer bölgeyle birlikte işgal edilmiş bölgedir. Bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Uluslararası Yargı Organı da söylüyor. Daha önce de belirtildiği üzere, bölgenin Ermeni nüfusu, BM Antlaşması ile teyit edilen self determinasyon hakkına iddia etmek için gerekli koşullara sahip değildir. İlk olarak ona göre ki, Ermeniler bu hakkı kullanarak zaten uluslararası alanda tanınmış Ermenistan devletini kurmuşlar. Diğer bir taraftan Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeniler “halk” değil, ABD, Rusya, Fransa ve diğer devletlerde bulunan Ermeni nüfusu ile mükayesede sadece milli azınlıktır. Bu ülkelerde böyle bir talepte bulunmazken, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde self determinasyon hakkını kullanarak devlet kurmak iddiaları sadece mantıksızdır.133

Ermenistan dahil, hiçbir devlet Dağlık Karabağ’daki ayrılıkçı rejimi tanımıyor. Fakat, Ermenistan kendi işgal eylemlerini inkar etmek adına, Ermenistan Cumhuriyeti ile sözde “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”nin iki ayrı devlet olduğunu ve Dağlık Karabağ’ın barış görüşmelerinde ayrı bir taraf gibi kabul görülmesini talep etmektedir. Bu ise, uluslararası birliği Dağlık Karabağ’daki de facto yönetimi, fiilen ve hukuken kabul edilmesi meselesinde zorlamak gibi algılanmaktadır.134 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yüce Divanı’nın 16 Haziran 2015 tarihli Chiragov ve Diğerleri v. Ermenistan ve Sargsyan v. Azerbaycan davalarına ilişkin kararlarında Mahkeme, Dağlık Karabağ meselesinin siyasi tarafına karışmak istememiştir. Lakin, Dağlık Karabağ’da mevcut olan status quo ile ilgili bazı çok önemli meseleleri göz ardı etmek Mahkeme için mümkünsüz olmuştur. Mesela, Mahkeme Chiragov v. Ermenistan davasında ayrılıkçı rejim olan sözde “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’”ne atıf yaparak onun resmi şekilde tanınmasının bir yolunun olmadığını vurgulamıştır. Mahkeme, bir faktı da belirtmiştir ki, işgal edilmiş eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nde ve aynı zamanda çevresindeki yedi bölgede Ermenilerin gerçekleştirmiş oldukları etnik temizlik politikası nedeniyle hiç Azerbaycanlı kalmamıştır. Bu etnik temizleme sonucunda şimdi Azerbaycan’da 750.000 zorunlu göçmen ve ilaveten Ermenistan’dan kovulmuş 250.000 Azerbaycanlı mülteci vardır.

Ayrıca, Mahkeme sözde “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”nde Ermenistan’ın askeri ve finansal kontrolünün olduğunu tanımış, Dağlık Karabağ ve Laçın bölgesi de dahil çevresindeki arazilerde Ermenistan’ın “etkili kontrol”ünün varlığını teyit etmiştir. Eğer bir devletin diğer devletin uluslararası alanda tanınan arazisinde “etkili kontrol”ü söz konusu ise, bu sınır uyuşmazlığı değil, işgal anlamına gelmektedir.135

Nitekim, bu nedenle Mahkeme, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki arazilerde herhangi bir kontrolünün olmaması ile ilgili argümanlarını inkar etmiştir. Böylelikle, “DKC”nin değil, Ermenistan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ sorununda taraf olduğunu teyit etmiştir. Uluslararası hukuk, diğer bir devlet tarafından işgal edilmiş arazilerini kurtarmak için kuvvete baş vuran bir devleti haksız saymamaktadır.136

Bu doğrultuda, diğer başlık altında uluslararası hukuk kapsamında Azerbaycanın kuvvet kullanma hakkının olup olmadığı ile ilgili olgulara ve değerlendirmelere yer verilecektir.



Yüklə 234,5 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin