TüRKİye büYÜk millet mecliSİ


Grafik 207.3.12. CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE AİLE VE KENT İLİŞKİSİ



Yüklə 4,11 Mb.
səhifə44/54
tarix17.05.2018
ölçüsü4,11 Mb.
#50672
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   54

Grafik 207.3.12. CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE AİLE VE KENT İLİŞKİSİ

Grafik 208.3.12.1. Cumhuriyetten Günümüze Kentleşme


Cumhuriyet’ten günümüze Türkiye’de aile ve kent ilişkisi 1923-1950, 1950-1980 ile 1980 ve sonrası şeklinde üç tarihsel dönemde incelenebileceği söylenebilir. İlk dönemde (1923-1950) daha çok; kentin yapısal planlanması, düzenlenmesi ve dünyadaki belediyecilik uygulamalarının incelenmesine yoğunlaşılmıştır. Bu kapsamda kent ve mimariyle ilgili Türkçeye yoğun tercümeler yapılmış, Avrupa’daki şehircilik örneklerinden yola çıkılarak Türkiye için de öneriler geliştirilmiştir. 1923-1950 yılları arasında ise daha çok “yeniden bir kent yapılanması” fikri görülmektedir. Kentlerin yeniden planlanması ve yerel yönetimlerin bu konuda ne kadar aktif olacakları tartışmalarında Avrupa ülkelerindeki uygulamalara başvurulmuştur. Birçok kent planlamacısı, Türkiye’nin çeşitli kentleri için planlar çizmiştir. Bu “yeniden inşa” faaliyetinin en önemli sebebi olarak, Cumhuriyet’in planlı ve düzenli kentler oluşturma çabası gösterilebilir.

İkinci dönemde (1950-1980) çalışılan en temel konular; kentleşmenin hızla artması, büyük şehirlere göç edilmesi ve dolayısıyla şehirlerin kontrolsüz büyümesi sebebiyle gecekondulaşma, konut sorunu ve kentlileşme problemidir. Bu dönemde yapılan çalışmalar sayılan problemlerin bireyleri ve toplumu nasıl etkilediği, nasıl bir değişimin yaşandığını tartışmaktadır. Yine bu dönemde ilk dönemdeki gibi yukarıdan aşağıya bir kent planlamasından ziyade daha çok ankete ve istatistiksel veri analizlerine dayalı saha çalışmalarına dayanarak halkında görüşünün dikkate alınmaya çalışıldığı söylenebilir. Bu sayede, ailenin ve toplumun doğrudan muhatap olduğu kentsel sorunlara çözüm aranmıştır.

Üçüncü ve son dönemde (1980 ve sonrası) yapılan çalışmalarda, kentleşmenin küresel bo- yutlara ulaştığını gösteren ve tartışan çalışmalar görülmektedir. 1950-1980 yılları arasında yaşanan gecekondu sorunu bu dönemde farklılaşmıştır. Üçüncü dönemde “dünya kenti”, “kü- resel kent” ve “kozmopolit kent” kavramları tartışılmaya başlanmıştır. Bu dönemde çok katlı ya- pılar ile ilgili çalışmaların arttığı görülmüştür. Ayrıca, 2000'li yıllarla birlikte önceleri deprem bilincinden yola çıkan daha sonraları ‘gentrification’ kavramına kayan kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarda da artış gözlenmiştir.

Türkiye kentleşme deneyiminde, aile kurumunun değişiminden bağımsız bir biçimde merkezî ya da yerel otoriteler tarafından sürekli dönüştürülen bir kentsel mekândan bahsetmek yerine, aileyi söz konusu sürecin bir parçası olarak değerlendirmenin ailenin faydasına olacağı düşünülmektedir. Ailenin daha yaşanabilir mekanlarda mukim/meskun olabilmesi aileyi değiş- tiren makro süreçlerin farkında olan politikalarla meseleye yaklaşılması, aile ve kentleşme ilişkisini kentsel değişimler ekseninde ele alınmasına odaklanarak mekâna bağlı konumlanmayı ve dönüşümü anlamaya çalışan kent planlamalarının yapılması gerekmektedir. Çünkü sosyolojik olarak Türkiye’nin kentleşme deneyiminde ailenin konumuna “ev”/“konut” ve kamusal mekânlar açısından bakıldığında ortaya çıkan sosyolojik koordinat düzleminde aileyi kesen en önemli eksenin ev olduğu, kamusal mekânlara ilişkin tartışmanın ise çok daha az bir alanı kapsadığı söylenebilir. Ancak kent insanların bir “karşılaşma mekânı” olarak tanımlandığı takdirde karşılaşmaya imkân veren kamusal mekânlar bağlamında yaşanan sorunların aile açısından çok önemli olduğu görülecektir. Türkiye kentleşmesi deneyimi Cumhuriyet tarihi boyunca, hem ev hem de kamusal mekânlar açısından ailenin rahatlıkla kullanabileceği, huzurlu ve müreffeh bir biçimde yaşayabileceği kentsel bir mekânı önemli ölçüde var edemediği söylenebilir. İnsandan çok onu belileyen makro-Iiktisadi hedeflerin odağında gelişen kentlerde ailenin sahip olduğu imkânlar sınırlılığı oldukça sarihtir. Ancak bu imkânların nasıl nasıl genişletilebileceğine ilişkin sorular henüz yenidir. Konut konusunda farklı çözümler bulunduğu ve önemli sorunlar yaşanmadığı kabul edilebilir. Ancak Türkiye kentleşme deneyiminin, özellikle aile açısından bakıldığında, kamusal mekânlar konusunda oldukça geri kaldığı söylenebilir.

Kamusal mekanların genişleyerek ve evleri ve ailelerin faydalanacakları hizmetleri kent mekanında birbiriyle gruplandırıp bunları birbirlerinden ayrıştırdığı bir süreçte evin modern dönemde giderek sadece bir barınma işlevine hapsedildiğini; ev kavramının, sadece barınmaya indirgendiğinde ailenin yaşama kültüründen, toplumla olan ilişkisinden de koparıldığını söylemek mümkündür. Türkiye’de Cumhuriyet sonrasında, 1940’lara kadar nüfusun azlığı ve demografik yapı nedeniyle görünür olmasa da ev sorunu hemen her dönem kentleşmenin önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Mesken sorunu, gecekondu sorunu, apartmanlaşma, gettolaşma, sosyal konut, toplu konut, siteler, kapalı siteler kavramları bu gündemin önemli maddeleri arasında sayılabilir.

Kamusal mekânlar, ailenin gerek bütün üyelerinin tamamının gerek fertlerinin her birinin bizzat başka birey ve ailelerle karşılaştığı, bir araya geldiği sosyalleşme alanlarıdır. Kent içinde kamusal mekân kullanımına ilişkin tartışmaların ev meselesine göre henüz yeni olduğu söy- lenebilir. Bununla birlikte, kamusal mekânlardaki çeşitli olumsuzluk ve yetersizliklerin bütün gündelik hayatı dolayısıyla evle kurulan ilişkiyi etkilemesi; aile ve kent ilişkisi bakımından ka- musal mekân olgusunu önemli kılmaktadır. Yeşil alanlar dışındaki kamusal mekânların ihmal edilmesi, kamusal mekânlara ilişkin merkezileşme sorunu, kamusal mekânlara erişmek için özel araç ya da toplu taşıma araçlarına duyulan ihtiyacın zorunluluğu, kamusal mekânların –kent içinde, kentin merkezinde konumlansa da– kentle bütünleşememesi, bu mekânların ve fiziksel “işlevsel” ya da “kullanım amacı” olarak bütünüyle yapılandırılmış olması, gerek açık gerekse kapalı kamusal mekânların yapay bir biçimde kurgulanması gibi problemler ailenin kamusal mekân kullanımını sınırlandırmakta ve ailenin diğer toplumsal gruplarla bir araya gelmesini engellemektedir. Bu da ailenin ev dışında, nitelikli alanları kullanmasını engelleyerek aile üyelerinin birlikte geçirdikleri zamanın azalmasına ve daha bireysel aktivitelere yönelmesine neden olmaktadır.

Büyüyen, fiziksel olarak genişleyen kent mekânında insan-çevre ilişkisinin de önemli oranda değiştiği söylenebilir. Bu değişim, hem konut hem de kamusal mekânlar açısından geçerli olmuştur; böylece insanın giderek çevresinden koptuğu, ekolojik alanları sınırlı bir kentsel mekân ortaya çıkmıştır.

Türkiye kentleşme deneyiminden bahsederken ihmal edilmemesi gereken kentsel dönüşüm uygulamalarının, ailenin ve diğer toplumsal grupların beklentilerini içermediği gibi var olan top- lumsal yapıyı ve ilişkileri de dönüştürdüğü bir çok kent planlamacı ve mimar tarafından ifade edilmektedir. Kentteki ekonomik ve sosyal ayrışmayı derinleştirmesi; kentlerin parçalı hâle gelmesi; toplum açısından evin ve kamusal mekânın anlamının değişmesi; mevcut toplumsal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yeni yerleşilen alanda üretilememesi kentsel dönüşümün yol açtığı sosyal problemler arasında zikradilmektedir.


Grafik 209.3.12.2 Aile Dostu Kentlerin İmkanı


Aile dostu kent yaklaşımının uygulanabilirliğinin ve yapılan somut çalışmaların ne yönde geliştiğinin anlaşılmasında, iyi örneklerin incelenmesi oldukça önemlidir. Bu incelemelere göre uygulamaların temelde ailenin kentsel mekândaki nitelikli varlığı ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, ailenin tüm fertleriyle kentteki yönetim mekanizmalarına katılımı kapsamında şekillendiği görülmüştür. Aile üyelerinin kentteki yönetim süreçlerine ve karar alma mekanizmalarına katılımı, aile dostu bir kentin inşasında söz sahibi olmak ve ihtiyaçları doğrudan dile getirebilmek bağlamında oldukça önemli bir anlayış olarak incelenen uygulamalarda ağırlıklı olarak yer bulmuştur.

Ailenin içerdiği her bir alt grup (çocuk, yaşlı, kadın, anne vb.) için farklılaşan özellikleri olsa da ev/konut, dış mekân, çevresel düzenlemeler, ulaşım, güvenlik, kentsel hizmetler ile bu hizmetlere erişim ve katılım uygulamaları ortaklaştıran hususlardır. Ev/konut; alım gücüne uygun evler sağlanmasını, ev içerisinde ortak oyun ve sosyalleşme alanlarının oluşturulmasını, çocuklu aileler için evlerin yeterli genişlikte olmasını, geniş ailelerin birlikte yaşayabileceği ama aynı zamanda mahremiyetlerinin sağlandığı komplekslerin inşasını, dış mekân; park, bahçe ve açık alan düzenlemelerini, kamusal alanların aileye uygun düzenlenmesini, çevresel düzenlemeler; yaya yolları, kaldırımlar, banklar, yeşillendirilmiş alanlar ve yollar gibi uygulamaları, ulaşım; gelişmiş ve birbirine bağlantısı olan ulaşım ağları uygulamalarını, paylaşımlı yolları, güvenli ve rahat ulaşıma yönelik uygulamaları, güvenlik; yeterli aydınlatması olan, suçtan arındırılmış güvenli mahalleleri, güvenli okul rotaları ve yürüme yolları uygulamalarını, kentsel hizmetler ve bu hizmetlere erişim; çocuk bakım hizmetlerinin varlığı ve erişilebilir ödenebilir olmasını, kaliteli eğitim merkezlerinin olmasını, kentsel katılım ise ailenin her bir bireyinin kentin geleceğini belirleyen yönetim mekanizmalarına katılımının sağlanmasına yönelik uygulamaları kapsamaktadır.

Dünyadaki aile dostu kent kavramı tam olarak tartışılıyor olmasa da yaşanılabilir kavramını hedefleyen çeşitli örnekler incelendiğinde, aile dostu kentin ayrı ayrı aileyi oluşturan fertlere dost bir kent olmasının ötesinde şehrin tamamlayıcı öğeler olarak çevre dostu, iş dostu, yaya dostu, bisiklet dostu da olmasıdır. Dünyadaki kent uygulamaların ortak hedeflerinden en önemlisi ise aile dostu kentin ailenin tüm fertleriyle bir bütün olarak kentte nitelikli bir şekilde var olabilmesi; sosyal entegrasyonun sağlanması ve bütün bunlarla birlikte kenti şekillendirebilmesi olarak ortaya çıkmaktadır.


Yüklə 4,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin