Türkiye’de 2001 Yılındaki Mali Kriz Sonrasında Kurumsal Sektörde Yeniden Yapılandırma Pelin Ataman Erdönmez



Yüklə 195,49 Kb.
səhifə4/4
tarix29.10.2017
ölçüsü195,49 Kb.
#20185
1   2   3   4

5.2. Vergisel Düzenlemeler

Türkiye’de özel sektörün kendini yeniden yapılandırması, yeni koşullara uyum sağlaması ve Avrupa Birliği’ne aday bir ülke olarak tüm sektörlerde verimliliğin artması ve rekabet gücünün iyileştirilmesi açısından Türk vergi kanunlarında değişiklik yapılması gerekmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen önemli düzenlemelerden birisi 3 Temmuz 2001 tarihinde Resmi Gazete’de 4684 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerdir. Söz konusu Kanun değişikliği ile şirketlerin birleşme, devralma ve hisse takası yapma ve benzeri şekilde vergisiz yeniden yapılandırılmasının kolaylaştırması amaçlanmıştır.


Maliye Bakanlığı’nın Avrupa Konseyi’nin 434 sayılı direktifinden sonra konuya ilgi göstermesi ile birlikte Kanun’un çıkarılması ancak 2001’de yaşanan ekonomik krizden sonra özel sektörün yeniden yapılandırılması ihtiyacının ortaya çıkmasıyla gerçekleşmiştir.
Bu düzenlemelerle birden fazla şirketi bünyesinde barındıran şirketlerin asıl faaliyet konularında ihtisaslaşması ve kaynaklarını bu alanlara yönlendirmesi suretiyle optimal ölçeğe ulaşmalarına olanak sağlanmıştır. Böylelikle söz konusu şirketlerin tamamen tasfiye olmayıp, varlıklarını kullanmak suretiyle yeni şirketler kurmalarına veya varlıklarının bir kısmını halihazırda mevcut olan sermaye şirketine vergilendirmeksizin ayni sermaye olarak koyabilmelerine imkan sağlanmıştır. Yapılan düzenlemeler Türk mali sistemi açısından önemli bir gelişme olmakla birlikte, henüz uygulamada beklenen sonuçlar elde edilememiş, farklı yorumlar nedeniyle duraksamalar meydana gelmiştir. (Varlıer, 2002, s.2)
BDDK tarafından Türkiye’de faaliyette bulunan bankalardan birinin diğer bir veya birkaç banka ile birleşmesi veya bütün borç, alacak ve mevduatını Türkiye’de faaliyette bulunan diğer bir bankaya devretmesi ile ilgili esas ve usuller düzenlenmesine ilişkin olarak 27 Haziran 2003 tarihinde “Bankaların Birleşme ve Devirleri Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıştır. Yönetmelikle 14 Eylül 2001’de bu Yönetmeliğin 20’nci maddesinde değişiklik yapılmıştır. 5 Ekim 2002 tarihinde yayımlanan Yönetmelik ile “Bankaların Birleşme ve Devirleri Hakkında Yönetmeliğin birleşen bankalara mevduat munzam karşılıklarında ve tasarruf mevduatı sigorta primi ödemelerinde sağlanan kolaylıklara ilişkin 18 inci maddesi değiştirilmiştir. (BDDK, 2003, s.40)
Söz konusu değişiklikle, birleşen veya devredilen ve devralan bankaların tamamının mevduat kabul etme yetkisi bulunması kaydıyla; (a) Merkez Bankası’nın, Kurulca alınacak karar üzerine birleşme ve devir işlemleri süresince bankalara mevduat munzam karşılıkları hesabından iadeler yapılması veya bu yükümlülüklerin ertelenebilmesi (b) birden çok bankanın birleşmesi suretiyle yeni kurulan bankanın veya devralan bankanın tasarruf mevduatı sigorta primi yükümlülüğünün, Kanunun 15’inci maddesinin (6) numaralı fıkrasında belirtilen yetkiye istinaden, birleşme veya devre izin verildiğine dair Kurul kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten başlamak üzere ve 2 yıl süreyle 01.06.2000 tarihli ve 2000/682 sayılı Kararname Eki Sigortaya Tabi Tasarruf Mevduatı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primler Hakkında Karar"ın 4’üncü maddesinde belirtilen oranların yarısı kadar uygulanması öngörülmüştür.
4743 Sayılı Kanun ile de Çerçeve Anlaşması'nı imzalayanlara ve yeniden yapılandırılan firmalara vergi avantajları ve teşvikleri getirilmiştir. Bu çerçevede uygulama kapsamında düzenlenecek tüm kağıtlar, kıymetli evrak, sözleşmeler, alınan teminatlara ilişkin işlemlerin vergi, resim harç ve fonlardan istisna tutulmuştur.
5.3. Enflasyon Muhasebesi
Kamuoyunda enflasyon muhasebesi olarak bilinen “Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 30 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanuna göre kazançlarını bilanço esasında tespit eden Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri; 2004 yılı matrahlarına ve bu yıl içindeki geçici vergi matrahlarına esas olacak mali tablolarını, enflasyon düzeltmesine tabi tutabileceklerdir. Mali tabloların düzenlendiği tarih itibariyle son otuz altı ayda (son üç yılda) TEFE'de meydana gelen artışın yüzde 100'ü aşması ve mali tabloların düzenlendiği tarih itibariyle son 12 ayda (son bir yılda) TEFE'de meydana gelen artışın yüzde 10'u geçmesi halinde; söz konusu mükellefler, geçici vergi dönemlerine ait ve yıllık mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklardır. Öte yandan bir kez enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçildikten sonra, bu uygulamadan çıkabilmek için, bu sefer her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi gerekmektedir.
5.4. Doğrudan Yabancı Yatırımların Artması İçin Gerçekleştirilen Düzenlemeler
Türkiye’nin orta ve uzun dönemli makroekonomik istikrarı sağlayamaması, kurumsal yönetimin eksikliği, bürokrasinin çok fazla olması, kamu kurumları arasındaki eksiklik, yabancı sermayenin olduğu kadar, yerli sermayeyi de yatırım yapmaktan alıkoyan nedenlerdir. Türkiye’deki mevcut hukuki alt yapı, enflasyon muhasebesini de içeren bütüncül bir vergi reformunun gerçekleştirilmemiş olması, genel anlamda özelleştirmede yaşanan sorunlar yabancı sermayenin çekilmesinde sorun oluşturan unsurlar olmuştur.

Bu eksikliklerin giderilmesini teminen “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” 17 Haziran 2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı ve kapsamı “Doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesine, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulmasına, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesine ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımlara uygulanacak muameleyi kapsar” şeklinde öngörülmüştür.


Sonuç ve Değerlendirmeler
Türkiye Şubat 2001’de cumhuriyet tarihinde en derin ekonomik krizini yaşamıştır. Kriz sonrasında hem krizin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi hem de uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelere uyumun sağlanması için tüm sektörlerde yeniden yapılanma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada kriz sonrasında, Türkiye’de kurumsal sektörün yeniden yapılandırılmasına yönelik yapılmış ve yapılmakta olan düzenlemeler ele alınmaya çalışılmıştır. Kriz sonrasında reel sektöre yönelik reformlar mali sektörde olduğu gibi hemen gerçekleştirilememiştir. Kurumsal yönetimin iyileştirilmesi, reel sektör firma bilançolarının uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu hale getirilmesi, vergi düzenlemelerin yapılması, icra ve iflas kanununda hem borçlu hem de alacaklı lehine düzenlemeler konusunda somut düzenlemeler henüz yapılmaktadır.
Türkiye’de reel sektör firmalarının etkin bir şekilde faaliyet göstermelerini engelleyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler arasında tüketici talebinin düşük olması, enflasyon muhasebesinin uygulanmaması nedeniyle kurum gelirlerden enflasyona bağlı vergiler alınması, yüksek reel faiz oranları7 bankacılık sektörü tarafından kurumsal sektöre sağlanabilecek kredilerin kısıtlı olması, alternatif fonlama mekanizmalarının yaratılamaması, borsanın piyasadaki gelişmelere karşı duyarlı olması, yabancı portföy yatırımcılarının daha güvenli piyasalara kayması, bankalara ve sorunlu firmalara sermaye aktarabilmek için gerekli doğrudan yabancı sermayenin yeterli düzeyde olmaması yer almaktadır.
Firmaların kısa vadede işletme sermayesine, uzun vadede ise yeni yatırımlar için teknolojik yenilenmeye ihtiyacı bulunmaktadır. Bunun için de büyüyen bir finansal piyasaya ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca hisse senedi piyasasının geliştirilmesi ve alternatif fonlanma mekanizmaları geliştirilmesi reel sektör firmaları için büyük önem taşımaktadır. Kurumların mevcut yönetim yapısının zayıf olması, hem finansal piyasaların gelişimini hem de yabancı sermayenin gelmesini engelleyerek, ekonomide sürdürülebilir büyümenin sağlanmasının önünde önemli bir engel teşkil etmektedir.
Türk hukuk sisteminin Kıta Avrupası ve Fransız hukuku kaynaklı olması kurumsal yönetimin etkin olarak işlemesinin önünde önemli bir engel sayılmaktadır. Fransa hukuku hissedar haklarının korunması açısından dünyadaki en kötü hukuk sistemlerinden birisi olarak bilinmektedir. Türkiye’de kurumsal yönetime ilişkin temel sorunlar çoğunluğun ya da kontrolü elinde tutan hissedarların azınlık hissedarlarını ve diğer paydaşları istismar etmesi olarak belirtilebilir. Kontrolü elinde tutan hissedarların yatırımcıya güven vermesi, küçük yatırımcıların haklarının korunması ve yatırımlarının ekonomiye katılması için gerekli düzenlemelerin yapılması hem yerli hem yabancı yatırımcılara güven verilmesi açısından da önemlidir.
Türkiye’nin muhasebe standartları uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu değildir. Bu yapılmadan Türk şirketlerinin bilançolarının yurtdışındaki bir firma ile karşılaştırılması ve firmaların gerçek mali durumlarının ortaya çıkması mümkün olamamaktadır. UMS’ye uyumun sağlanması firmaların uluslararası piyasalarla entegre olması ve ülkeye doğrudan yabancı yatırımların gelmesinde büyük önem taşımaktadır. Enflasyon muhasebesi uygulanmayan ve yüksek enflasyonlu bir ülkede herhangi bir yatırımcının yatırım yapması çok zordur. Bu çerçevede 30 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun", olumlu bir gelişme olmakla birlikte söz konusu düzenlemenin yapılmasında geç kalınmıştır. Ayrıca makul bir geçiş süresinin tanınmamasının uygulamada sorunlar yaratacağı belirtilmektedir. Bu durum sadece anılan Kanun için değil, mali sektör ve reel sektörde yaşanan sorunları çözmek ve uluslararası standartlara uyum sağlamak amacıyla gerçekleştirilen tüm düzenlemeler için geçerlidir. Gerçekleştirilen düzenlemelerin makul geçiş süreleri ile birbirini destekleyecek yönde yapılmasının ekonominin yeniden yapılanmasına ve düşük enflasyon ortamına geçerken sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına uygun bir ortam yaratacağı düşünülmektedir.
Diğer yandan sürdürülebilir büyümenin sağlanmaya çalışıldığı bu ortamda Türkiye’deki vergi sistemi büyük sorun oluşturmaktadır. Birçok ülkede vergi sistemleri daha basit hale getirilip, vergi oranları düşürülürken Türkiye’de mevcut vergi sistemindeki karmaşıklık devam etmekte ve vergi oranları sürekli olarak artırılmaktadır. OECD ülkelerinde vergi yükü artışı ortalama yüzde 3,5 iken Türkiye’de bu oran yüzde 18’dir. Türkiye’de vergi yükünün giderek artmasının arkasında yatan en önemli neden kamu maliyesinin kronik olarak bozuk olmasıdır. Vergi yükünün azaltılması için tasarrufların artırılmasını sağlayıcı yapısal reformların gerçekleştirilmesi, harcamaların kontrol altına alınması, kaynak verimliğinin artırılması suretiyle bütçe disiplini sağlanması, ayrıca kayıt dışı ekonominin önlenmesi gerekmektedir.
Kaynaklar:


  • Ararat M. (2003), “Avrupa Birliği’nde Kurumsal Şirket Yönetimi”, Kurumsal Şirket Yönetimi (Corporate Governance) Konferansı, TCMB 14-18 Nisan 2003.




  • BDDK, (2003), “Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu” Ekim 2003, www.bddk.org.tr.




  • Cansızlar D. (2003), “ Kurumsal Yönetim”, Ekonomik Yorumlar, Yıl 40. Sayı 474.




  • Dünya Bankası, (2003), “Turkey Corporate Sector Impact Assessment Report”, Report No.23153-TU.




  • Dünya Bankası, (2003), “Turkey Country Economic Memorandum Towards Macroeconomic Stability and Sustained Growth (In Three Volumes)”, Volume II: Main Report.




  • Erdönmez Ataman P. (2003), ”Kurumsal Yeniden Yapılandırma” Bankacılar Dergisi Sayı: 44.




  • Keyder N. (2003), “The Story of a Stabilization Effort: Turkey (2000-2002), ERC Working Papers in Economics , 03/05.




  • Sak G. (2003), “Finans Kesiminde Yeni Eğilimler ve Kurumsal Şirket Yönetimi” Kurumsal Şirket Yönetimi (Corporate Governance) Konferansı, TCMB 14-18 Nisan 2003.




  • Saygılı Ş, ”Finans Kesiminde Yeni Eğilimler ve Kurumsal Şirket Yönetimi”, Kurumsal Şirket Yönetimi (Corporate Governance) Konferansı, TCMB 14-18 Nisan 2003.




  • Önder Z. (2003) “Kurumsal Şirket Yönetimi Konusunda OECD İlkeleri, Diğer İlkeler ve Türkiye” Kurumsal Şirket Yönetimi (Corporate Governance) Konferansı, TCMB 14-18 Nisan 2003.




  • Özilhan T. (2003), “Zorunlu İhtiyaç: Yabancı Sermaye”, Görüş Dergisi, Haziran Temmuz 2003.




  • Reisoğlu, S. (2003), Abant’da Düzenlenen Konferans’ta “İcra ve İflas Konusunda Yeni Düzenlemeler” Konulu Açılış Konuşması, www.tbb.org.tr.




  • SPK, 23 Temmuz 2003, 4 Kasım 2003,17 Kasım 2003 ve 19 Kasım 2003, tarihli Basın Duyuruları, www.spk.gov.tr.




  • TBB, (2002), “Finansal Yeniden Yapılandırma Programı”, Bankacılar Dergisi, Sayı 41.




  • TBB, (2003), “Finansal Yeniden Yapılandırma Programı Kasım Ayı Raporu”, www.tbb.org.tr.




  • TÜSİAD, (2003), “Finansal Raporlama Uygulamalarında Uluslararası Standartlara Geçiş”, Temmuz 2003, Yayın No: TÜSİAD-T/2003/7-356), www.tusiad.org.tr.




  • Yeldan E. (2002), “Büyümenin Kaynakları Üzerine” , bağimsizsosyalbilimciler.org.


Dipnotlar

* Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık ve Araştırma Grubu, Uzman.

11 Gözetim ve denetim çerçevesine ilişkin düzenlemeler: (i) Sermaye yeterliliği, (ii) Risk düzenlemeleri, (iii) Muhasebe standartları, bağımsız denetim ve devir ve birleşmelere ilişkin düzenlemeler, (iv) Kredi ve iştirak sınırlamaları ile Karşılıklara ilişkin düzenlemeler (v) Banka sermayelerinin güçlendirilmesi kapsamında yapılan düzenlemeler (vi) Özel finans kurumlarına ilişkin düzenlemeler, (vii) Yabancı ülkeler ile yapılan denetim ve işbirliği anlaşmaları.Ayrıca çalışmaları devam eden düzenlemeler bulunmaktadır. Detaylı bilgi için lütfen bkz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu “Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu” Ekim 2003.


2 Finansal Yeniden Yapılandırma Programı”(FYYP), TBB Yönetim Kurulu’nun bu konuda çalışmalar yapmak üzere görevlendirdiği T. Garanti Bankası A.Ş, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş, Pamukbank T.A.Ş, T. İş Bankası A.Ş. ve T. Vakıflar Bankası T.A.O’dan oluşan Yeniden Yapılandırma Çalışma Grubu tarafından bir süreç içerisinde oluşturulmuştur. Daha detaylı bilgi için lütfen bkz. Bankacılar Dergisi, Sayı 41.


3 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2’inci maddesine dayanılarak hazırlanan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmalarının Onaylanması, Kabulü ve Uygulanmasına İlişkin Genel Şartlar Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete’nin 11 Nisan 2002 tarih ve 24723 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. Yönetmelikte, Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması (Çerçeve Anlaşması)’nın Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından hazırlanarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK)'nca onaylanması ve kabulü öngörülmüştür. TBB tarafından hazırlanan Çerçeve Anlaşması, 22 Mayıs 2002 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında kabul edilmiş ve alacaklı kuruluşların 24 Mayıs 2002 tarihinde imzasına açılmıştır. Alacaklı Kuruluşlar tarafından imzalanan Çerçeve Anlaşması 3 Haziran 2002 tarihinde BDDK’nın onayına sunulmuştur. Çerçeve Anlaşması, BDDK'nın 4 Haziran 2002 tarihli ve 718 sayılı Karar'ı ile onaylanmıştır.


4 (i) Karşılık Yönetmeliği’nde, hem sürecin hızlanmasını sağlayacak hem de henüz sorunlu hale gelmemiş firmaların durumunun kötüleşmesini önleyecek kararların alınmasını sağlayacak değişikliklerin yapılmaması, (ii) Alacakların tahsilatını hızlandırmaya ve firmaların iflasının ertelenmesine yönelik İcra İflas Kanununda yapılan değişikliklerin Program uygulamaya başladığında henüz yasalaşmaması, Mevcut durumda ise gerçekleştirilen düzenlemelerin beklentileri tam olarak karşılamamış olması (iii) Alacaklı kuruluşların yeniden yapılandırmadan dolayı üstlendikleri risklerin ve/veya ek finansman taleplerinin karşılanması fonlama imkanının sağlanmaması ve benzer hususlarda öngörülen düzenlemelerin gerçekleşememiş olması.


5 Söz konusu Tebliğ, sermaye piyasası araçlarının değerini ve yatırım kararlarını etkileyebilecek önemli olay ve gelişmelerde kamuya açıklanacak özel durumlar ve bunların açıklanmasına ilişkin esasların SPK’nın mevcut düzenlemelerimize ilaveten daha ayrıntılı olarak düzenlenmesi ihtiyacının doğması ve bu ihtiyacı gidermek ve yatırımcılara daha fazla bilgi akışı sağlamak üzere, Avrupa Birliği Direktifleri, IOSCO önerileri ve kurumsal yönetim ilkelerinde öngörülen esaslar çerçevesinde hazırlanmıştır. (SPK 27.07.2003 tarihli basın duyurusu)

6 Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK) 09.02.1994 tarihinde kurulmuştur. Kurul üyelerinin sayısı 60'la sınırlandırılmıştır. Bu üyeler, TÜRMOB ile ilgili kuruluşların temsilcilerinden oluşmaktadır. TMUDESK, halen Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB)'un desteği ile faaliyetlerini sürdürmektedir. TMUDESK'in faaliyetleri, bir başkan, bir sekreter ve iki sekreter yardımcısından oluşan ve Kurul üyeleri arasından ve tarafından seçilen bir sekreterya tarafından yürütülmektedir. TMUDESK'in amacı, tüm ülkede faaliyette bulunan işletmelerin ve diğer kuruluşların finansal tablolarının düzenlenmesini esas almak, muhasebe ilkelerinde tekdüzeni gerçekleştirmektir. Ayrıca, TMUDESK'in diğer önemli görevi ise meslek mensuplarının, finansal tabloların bağımsız denetiminde esas alacakları denetim standartlarını saptamaktır. Kurul son olarak Uluslararası Muhasebe Standartları"(UMS) orjinal metninin Türkçeye çevrilmesi için çalışmalar yapmaktadır.


7 Programda enflasyonu düşürme hedefi olarak tüketici fiyatlarında 2003 için yüzde 20, 2004 için de yüzde 12 düzeyi belirlenmiştir. Buna karşılık reel faiz 2003 için yüzde 22, 2004, 2005 ve 2006 için ise yüzde 18 olarak öngörülmüştür.

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ




KARAPARANIN AKLANMASI SUÇU İLE MÜCADELE VE BANKALARIN

YÜKÜMLÜLÜKLERİ



TC Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu

Türkiye Bankalar Birliği

Yayın No:235
Türkiye Bankalar Birliği

web sitesinde(www.tbb.org.tr) yayımlanmıştır.






Yüklə 195,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin