Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə318/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   314   315   316   317   318   319   320   321   ...   877
İRAN ELÇİLİĞİ BİNASI

19. yy'ın sonunda Üsküdar'da, modern ders araç-gereçlerine sahip bir okulun iptidai ve rüştiye sınıfları öğrencileri öğretmenleriyle.



Necdet Sakaoğlu arşivi

tirilmesinin de olanaksızlığı belirtildi. Bu tutanağın en dikkate değer yönü ise, iptidai adıyla ıslah edilecek okullarda "Arabistan usulüne göre harflerin şekillerini göstermek ve alıştırmak için" çocuklara divit, taş tahta ve taş kalem verilmesinin uygun görülmüş olmasıydı. Gerçi o tarihlerde Arabistan'da bu tür bir uygulama yoktu. Batı eğitimine özgü ders araç ve gereçlerinin istanbul okullarında kullanılmasına tutucu çevrelerden yönelecek tepkiyi önlemek için böyle denilmişti, iptidai öğrencilerine dağıtılacak divitlerle küçük taş tahtaların ve taş kalemlerin de Maarif Ne-zareti'nce temin edilmesi kararlaştırıldı.

İptidai uygulamasının ilk başarılı örneğini Selim Sabit Efendi (1829-1910) Süley-maniye İptidaiyesi'nde gerçekleştirdi. Burada, Fransa'daki okullarda olduğu gibi, yazı tahtası, şemalar, haritalar ve en önemlisi de öğrenci sıraları vardı. Ama, medrese çevreleri büyük tepki gösterdiler. Şikâyetlerini şeyhülislamın aracılığı ile Sultan Abdülaziz'e ulaştırdılar. Maarif Nezareti, Selim Sabit Efendi'yi, çocukların Ku-ran-ı Kerim'i sıra üstünde değil yere diz çökerek okumaları konusunda uyardı.

1869'da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi'nde olasılıkla bu tür tepkilerden çekinilerek "iptidai" sözcüğünden kaçınılarak "mekatib-i sıbyaniye" başlığı altında (3-17. maddeler) ilköğretime ilişkin hükümlere yer verildi. Bununla birlikte iptidailere öğretmen yetiştirmek için Dariilmuallimin'de(-0 bir şube açıldı. 1873' te Cevdet Paşa'nın(-») maarif nazırlığı sırasında, Selim Sabit Efendi'nin Süleymani-ye îptidaisi'nde uygulamakta olduğu u-sul-i cedide-i tedrisiyenin (yeni öğretim metodu) yaygınlaştırılması amaçlandı. Nu-ruosmaniye Taş Mektebi, "Numune iptidaisi" adı verilerek bir tür pilot okul konumuna getirildi. Selanikli Abdi Efendi ise ilk özel iptidaiyi Süleymaniye semtinde açtı. İzleyen yıllarda da "Selanikli hocalar" denen ve eğitim tarihinde iz bırakan bir grup

(Abdi, İsmail Hakkı, Şemsi efendiler) İstanbul'da yeni özel iptidailer açtılar.

28 Nisan 1875'te yayımlanan talimatname ile Maarif-i Umumiye Nizamnamesi' nin öngördüğü "tedris meclisleri"ne açıklık ve uygulama olanağı getirildi. Buna göre Dersaadet(->) ve Bilad-ı Selase(->) iptidailerinin "daireler" kapsamında toplanması, her dairenin bir tedris meclisi, dairelerin ayrılacağı şubelerin de birer tedris meclisi şubesi bulunması öngörüldü. Bu kurullara, İstanbul mahallelerinin imam ve muhtarları ile o semtin ileri gelen kişilerinin katılmaları kabul edildi. Kurullar, okul açmak ve okul giderlerini karşılamak üzere semt halkından para toplamak, o-kulun yönetimi için karar almak yetkisine sahiptiler. Bir örnek olarak Yeniköy Tedris Meclisi'nde Ticaret Nazırı Kabulî Paşa, Şûra-yı Devlet Tanzimat Meclisi azası Besim Bey, Ayan azası Ahmed Şükrü Bey gibi dönemin önde gelen kişileri de bulunuyordu. Tedris meclisleri uygulaması, İstanbul'a mahsus olarak 19l6'ya kadar devam ettikten sonra II. Meşrutiyet'in (1908-1918) son yıllarında ülke genelinde de uygulanmaya çalışılmıştır.

1892'de tedris meclislerinin aynı ilgiyi ve başarıyı gösterememesi üzerine Maarif Nezareti yeni bir talimatname ile iptidailerin denetim görevim üstlendi. İptidailerin genel amacım "padişaha, ana ve babasına, hocalarına bağlı ve saygılı, dindaşlarına, vatanına, insanlığa sevgi duyan, küçüklerine şefkat besleyen, bilime ve erdeme hevesli" bireyler yetiştirmek tarzında açıklayan bu talimatname, İstanbul iptidailerim "Dersaadet ve kasabat iptidai mektepleri" adı altında 3 sınıflı, haftalık ders saati toplamı 22-24 olarak, "kurra (köy) iptidaileri"ni ise 4 yıl süreli, haftada 18-19 ders saatli öngörmüştü. İstanbul iptidailerinde her sabah derslere, Fil suresinden Fatiha'ya kadar Kuran surelerinin okuttu-rulması ve ardından padişaha millete ve ümmet-i Muhammed'e dua ile başlanma-

sı koşuldu. Talimatname ile İstanbul'daki 12 merkezin en iyi ve yeterli birer okuluna "merkez iptidaisi" denilerek buralarda fazladan birer muallim bulundurulması ve bu görevlinin, diğer iptidailerdeki usul-i cedid-i tedrisiye uygulamalarını sürekli denetlemesi esası da getirilmişti. Merkezler ve her merkezdeki sıbyan-ipti-dai mektepleri sayılan ile merkez iptidaileri, talimatnamede gösterilmişti. Bunlar: Aksaray 27 okul (Mahmudiye Merkez İptidaisi), Sultanahmet 24 okul (Sultan Mah-mud Merkez İptidaisi), Tophane 30 okul (Şahhuban Merkez İptidaisi), Eyüp 12 okul (Mihrişah Merkez iptidaisi), Sultan-selim 16 okul (Esad Efendi Merkez iptidaisi), Çengelköy 19 okul (Havuzbaşı Merkez İptidaisi), Üsküdar 34 okul (Sultan Selimiye Merkez iptidaisi), Beşiktaş 20 okul (Süheyl Bey Merkez iptidaisi), Emirgân 14 okul (Sultan Ahmed-i Salis Merkez İptidaisi), Emirbuharî 22 okul (Kara Emin Bey Merkez iptidaisi), Fatih 19 okul (Hekim Şirvanî Mehmed Efendi Merkez iptidaisi), Haseki 29 okul (Halid Efendi Merkez iptidaisi) idi. Bu 267 iptidaiden başka, rüştiyelerin ve diğer inas (kız) ve meslek okullarının, ayrıca sayılan 27 olan hususi mekteplerin de iptidai aşamaları vardı. Hususi iptidailerin en tanınmışı, istanbullu aydın ve zengin ailelerin, çocuklarını kaydettirmekte yarıştıkları, 1882'de açılan Şemsü'l-Maarif'ti. Yıldız Sarayı'nm himayesindeki Mekteb-i Hamidî de tercih edilen özel okullardandı. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) istanbul'da yeni birçok okul yapıldığı halde iptidai düzeyinde yalnızca Kıztaşı Mektebi (1895) inşa ettirildi. İptidailer için hizmet binaları yapılmadığından da bu okullar genellikle eski külliyelerde, cami meşrutalarında ve hayırseverlerin tahsis ettiği tek odalı mekânlarda hizmet vermekteydi.

. İptidai programı, 3 sınıf için Kuran-ı Kerim, ilmihal, imla, kıraat, hesap, hüsn-ihat ortak dersleri yanında, 1. sınıf için elifba, 2. sınıfta tecvid, ahlak, 3. sınıfta da tecvid, ahlak, sarf-ı Osmani, mülahhas tarih-i Os-mani, muhtasar coğrafya-yı Osmanî derslerini içeriyordu. 1893'te, iptidai ve rüştiye sınıflarını içeren 6 yıllık inas mektepleri için program düzenlenirken, bu okulların özelliği gereği, idare-i beytiye, el hünerleri dersleri de konuldu. Benzeri bir program da kız sanayi mekteplerinin iptidai sınıflarında uygulanıyordu. Bu okullarda, aylıkları Evkaf Nezareti'nce ödenen 25 muallime (bayan öğretmen) görevliydi. İnas mekteplerine yalnızca kız çocukları devam edebilirken diğer iptidailer karma, muallimleri de erkekti. II. Meşrutiyet'e kadar istanbul'da iptidai sayısında ve prog-ramlannda başkaca bir yenilik görülmedi, iptidailerin öğrenci mevcutları ise kaynaklara girmemiştir. Bu okulların 8'i Maarif Nezareti'ne, kalanları ise Evkaf Nezare-ti'ne bağlıydı. Ancak 1913'te Tedrisat-ı iptidaiye Kanun-ı Muvakkati yürürlüğe girdikten sonra istanbul'daki bütün iptidailerin Maarif Nezareti tarafından sürekli denetlenmesi mümkün olabildi. Bu bakanlık, 1914'ten itibaren istanbul'da ve taş-

rada yeni iptidailer açmaya başladığı gibi rüştiye ve iptidaileri, 6 yıllık "mekatib-i ip-tidaiye-i umumiye" adı altında birleştirmeyi de amaçladı. Meclis-i Mebusan'da ise en çok konuşulan ve eleştirilen husus bu o-kulların yetersizliğiydi. 1913'te Tedrisat-ı iptidaiye Vergisi'nin konması, 1913-1923 arası 10 yıllık dönemde vilayet bütçesinden, iptidailer için yüzde 40-80 oranlarında değişen ödenekler ayrılması, bu tartışmaların sonucunda gerçekleşmiştir.

Bu dönemde İstanbul iptidaileri 2'şer yıl süreli ve birbirinin devamı niteliğinde 3 devre oldu. Buna göre mekatib-i iptidai-ye-i umumilerin her birinin 6 derslikli ve 6 muallimli olması gerekiyordu. Oysa, okul yapıları buna elverişli olmadığı gibi öğretmen kadroları da çok yetersizdi. Bu yüzden İstanbul'daki okullar "l sınıflı", "2 sınıflı", "3 sınıflı", "4 sınıflı", "5 sınıflı", "6 sınıflı" olarak ayrılıyordu. Bunlardan en gelişmişleri ve 6 sınıflı, 6 öğretmenli olanları numune iptidaileriydi. Tedrisat-ı iptidaiye Kanun-ı Muvakkati, iptidailer için, Kuran-ı Kerim (Müslüman çocukları için), malumat-ı diniye (gayrimüslim çocukları, kendi din geleneklerine göre izlemekteydiler), kıraat, hat, lisan-ı Osmani, hesap, hendese, coğrafya, tarih, eşya dersleri, malumat-ı tabiiye ve tatbikatı, hıfzıssıhha, malumat-ı medeniye ve ahlakiye ve iktisadiye, erişleri ve resim, terbiye-i bedeniye ve mektep oyunları, talim-i askeri (erkeklere), idare-i beytiye (kızlara) derslerini kapsayan bir program öngörmüştü.

1913'te yürürlüğe giren tdare-i Umu-miye-i Vilayât Kanunu uyarınca iptidailerin program dışında, idareleri ve mali işleri vilayetlere bırakıldığından İstanbul'da da bu görevler şehremanetine verilmişti. 1914'te şehremini ve vali vekili Cemil Paşa (Topuzlu) Evkafa bağlı olanlar dışında, şehremanetine bağlı 63 iptidainin durumlarını açıklarken, bunların sağlıksız, dar, harap olduğunu, 19'unun kiralık yapılarda hizmet verdiğini, müfettiş raporlarına göre, gayrimüslim cemaat okullarının çok iyi düzeyde bulunduğunu açıklamıştı. O yıl hizmete giren iptidailerden, Aksaray'daki erkeklere, Üsküdar Açıktürbe'de-ki ile Kanhca'daki ise kızlara mahsustu. Ayrıca Kasımpaşa, Harmanlık, Büyükada mektepleri de numune iptidaisi konumuna getirilmiş bulunuyordu.

istanbul basını kentteki iptidailerin ve rüştiyelerin çağdaş eğitim olanaklarından yoksun oluşunu sık sık yazmaktaydı. Abdullah Cevdet, 1913'teki dururdan ile Evkaf iptidailerine ilişkin gözlemlerim yazarken hela kokusundan bu okullara girile-mediğini, 15 ırf'lik odada 40 çocuğun bulunduğunu, çocukların sıralara oturtulma-dıklarını, yerde ders yaptıklarını, hasırların üstündeki mangal, falaka ve sefer taslarının çok çirkin bir görüntü yansıttığını, Hoca Tahsin Efendi Mektebi'nin bir tür "maktel" (bireyleri öldürme yeri) sayılması gerektiğini vb vurgulamıştı. Dönemin hekimleri ise mevcut okulların hiçbirinde sağlıklı eğitim-öğretim yapılamayacağı görüşündeydiler. Diğer yandan, her yıl, iptidailerden mezun olanların 3-4 katı ka-

yıt başvurusu olduğundan, yetersizlik ve sağlıksızlık giderek artmaktaydı. Tek örnek iptidai, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Pa-şa'nın (1874-1944) Çubuklu'da yaptırdığı okul olarak gösterilmekteydi. .

Maarif nazırlarından Emrullah Efendi (1. kez 10 Ocak 1910-18 Şubat 1911, 2. kez l Ocak 1912-21 Temmuz 1912) iptidailerin gelişmesi ve verimliliği için iyi yetişmiş kadrolar gerektiği görüşüyle önceliğin Da-rülfünun'a ve yüksekokullara verilmesini savunuyordu. Karşıt görüşteki aydınlar ise iptidai eğitiminin alfabe öğretimi demek olmadığını, çocuk edebiyatından müziğe ve beceri derslerine kadar zengin bir program gerektirdiğini, iptidailer yeterli düzeye getirilmezse Darülfünun'un da yetersiz olacağını savunmaktaydılar. Maarif Nazırı Şükrü Bey (24 Ocak 1913-9 Aralık 1917) iptidai programlarını yenileyerek önemli bir hizmette bulundu. Bu dönemde 2 ayrı tedrisat-ı iptidaiye programı hazırlandı. Biri l ve 2 sınıflı, diğeri 3-5 sınıflılar içindi.

Sultanilerin 5 sınıflı iptidai sınıflarını kapsaması, iptidai ders kitaplarının yazılıp basılması da bu dönemdedir. Şükrü Bey, istanbul'a 100 yeni iptidai ile 4 idadi yaptırmak için ilginç bir öneriyi gündeme getirdi. Buna göre bir inşaat şirketiyle anlaşılıp yüzde 5 faiz ve yüzde 12 inşaat temettüsü ile istanbul'a yeni okullar yaptırılacaktı. Fakat, savaşlar yüzünden buna olanak bulunamadı.

istanbul iptidailerinde salı ve perşembe günleri, öğleden sonraları gezilere, tören ve konferanslara ayrılmıştı. Sabahları ise temizlik yoklaması yapılıyordu. Öğleye kadar Kuran-ı Kerim ile diğer dersler, öğleden sonra ise elişleri, ziraat, resim, musiki, yazı, imla, ezber, terbiye-i bedeniye, sıhhiye gibi uygulamalı dersler gösteriliyordu. Savaş yıllarında ise akşam paydosundan sonra tahta tüfeklerle atış talimleri yaptırılmaktaydı.

istanbul iptidailerinin 1917-1922 arası son 5 yıllık dönemi tam bir ilgisizlik içinde geçti. Okulların gereksinimleri karşılanamadı. Tıpkı mahalle mektepleri gibi, buralar da semtlerin hayırseverlerince bir ölçüde yaşatılmaya çalışıldı.

1921'de Ankara'da toplanan 1. Hey'et-i Ilmiye'nin aldığı kararla Anadolu'daki iptidailer "ilk mektep" adıyla yeni bir programa bağlandı. İstanbul iptidaileri ise bu yeniliğe Cumhuriyet'in ilanı (1923) ve Tev-hid-i Tedrisat Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra uydu (bak. ilkokullar). Bibi. Mahmud Cevad İbn eş-Şeyh Nâfi, Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve İcraatı, ist., 1338, s. 79 vd, 159 vd, 314-337; Ergin, Maarif Tarihi, II, 383 vd, III, 725 vd, IV, 1173 vd; Maarif-i Umumiye Nezareti, Mekâtib-i Iptidaiye-i Umumiye Talimatnamesi, ist., 1331; Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye, ist., 1319, s. 169-207; F. R. Unat, Türkiye'de Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, 1964, s. 96-98; Y. Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, İst., 1993, s. 140, 196, 231; N. Sakaoğlu, Osmanlı Eğitim Tarihi, İst., 1991, s. 86 vd; H. Aytekin, İttihat ve Terakki Eğitim Yönetimi, Ankara, 1991, s. 46 vd.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   314   315   316   317   318   319   320   321   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin