İŞÇİ HAREKETİ
282
283
İŞÇİ HAREKETİ
Grubu ise çevresindeki işçilerin enternas-yonalist bir anlayışla ve ekonomik olduğu kadar kültürel ve politik hedeflerle de örgütlenmesini sağlamaya çalışmıştır.
l Mayıs 1909'dan itibaren "İstanbul'un işçi sınıflarını eğitmek, onlar arasında sosyalist fikirleri yaymak, kapitalizmin sömürüsüne karşı mücadele etmek üzere ve onları ekonomik ve politik alanda örgütlemek için bir sosyalist grup kurmaya karar veren bazı sosyalist yoldaşlar"ın kendilerine izin verilmemesi karşısında gizli olarak çalışmaya girişmeleriyle oluşan bu grup, daha sonra o sıralarda İstanbul'da bulunan ünlü Parvus'ün de önerisiyle örgütlerinin biçim ve adını değiştirip l Ocak 1912'den sonra resmen tanınarak çalışmalarını sürdürmüştür. Toplumsal Araştırmalar Grubu'nün ilk olarak -büyük olasılıkla 1909 içinde ya da 1910 başlarında- terzileri ve şemsiye yapımevi işçilerim kapsayan iki sendika kurduğu, daha sonra ise değirmen, liman, marangozhane, pastane, halı imalathanesi işçilerine, mücellitlere, dizgicilere, müstahdemlere, kadın terzilerine ve berberlere yönelik 10 sendika daha örgütlediği anlaşılmaktadır. Daha sonra 1912 ortalarında yukarıdakilere ek olarak, ticaret ve sanayi müstahdemleri, bira fabrikası işçileri, eczane işçileri, Cibali Reji işçilerinin derneklerinin birleşmesiyle Galata Kuledibi'nde bir işçi kulübü kurulduğu, Ergatis adında Rumca bir dergi de yayımlayan ve l Mayıs 1912 gösterilerini örgütleyen bu grubun II. Enternasyonalle hayli sıkı ilişkiler içinde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Aralık 1909'da Belg-rad'da yapılan I. Balkan Sosyalist Konfe-ransı'na da, l yd sonra 25-27 Aralık 1910' da Selanik'te yapılan Osmanlı Sosyalist Kuruluşları I. Konferansı'na da İstanbul grubu katılmıştır.
Sendika tüzükleri Fransızca, Rumca, Ermenice, Ladino ve Türkçe olmak üzere ayrı ayrı 5 dilde yayımlanan bu grubun Der-saadet Amele Cemiyetleri İttihadı (İstanbul İşçi Sendikaları Birliği) adlı bir birlik kurmuş olduğunu gösteren kanıtlar vardır.
1910 sonrasında İstanbul'da, 2 yıl sonra da tüm ülkede, sendika biçiminde örgütlenmeyi "Esnaf Cemiyetleri Hakkında Talimaf'ın 16. maddesi ile yasaklamış o-lan Osmanlı mevzuatının bu yasağının, bir "Osmanlı yasağı" olduğu, ilgili kuruluş ciddi bir tehdit oluşturacak büyüklüğe ve eylemliliğe ulaşmadıkça sıkı bir biçimde uygulanmadığı, bu grup tarafından yayımlanan Türkçe ve Fransızca isim ve tüzük metninin içerdiği farklılıktan da anlaşılmaktadır.
İstanbul Toplumsal Araştırmalar Grubu' na ait yayının arka kapağında Temmuz 1912 tarihli şu ilgi çekici çağrıya yer verilmektedir:
"Arkadaşlar: Ezilen ve sömürülen bizler, kendimizi önce savunmak, sonra da kurtarmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sendikamız, müstahdemlere en iyiyi, yani yaşamda sahip oldukları hakların bilincini ve bunları elde etmek için özgüç-lerine güvenme bilincini veriyor.
Sendikal eğitimle 'mutsuzluğumuzun
bilimini' elde edebiliriz ve bunu sona erdirmek için ise kendimizden başkasına gü-venemeyiz.
Sevgili arkadaşlar, sakınmadan bize geliniz ve kendi iradenizin elinizden gideceğinden korkmaymız; çünkü bizim tek arzumuz bireyselliğin nihai zaferidir.
Kapitalist sömürüye karşı ve Osmanlı proletaryasının kurtuluşu için bizimle birlikte mücadeleye gelin.
Kendi kendinize ihanet etmeden bizim çağrımıza kayıtsız kalamazsınız."
Bu grubun sıkıyönetime ve yasaklamalara rağmen 19l4'ün l Mayıs'ı dolayısıyla bir bildiri yayımlayıp yurtdışına da yolladığı, bu grupla Mütareke döneminin Beynelmilel İşçiler İttihadı arasında hayli sıkı bir ilişkinin, hattâ sürekliliğin var olduğu, Türkiye Komünist Partisi'nin İstanbul örgütünü oluşturan gruplardan biri olduğu yönünde ipuçları vardır.
1908 Devrimi sonrasında işçi hareketi içinde önemli bir yere sahip olan bir başka grup İştirakçi Hilmi ve çevresidir. 1910 başlarında iştirak dergisini yayımlamaya başlayan ve aynı yıl eylül ayında Osmanlı Sosyalist Fırkası'nı kuran Hüseyin Hilmi ve arkadaşları tarafından yazılan politik metinler, Türk milliyetçisi, emek yanlısı, demokrat bir politik çizgiyi, bir eklektik bütün olarak ifade etmektedir. Gerek çıkardıkları yayınlar ve gerekse partileri, rejimin sürekli baskıları ile karşılaşan iştirakçi Hilmi, işçiler arasında artan bir taban bulmuş, öteki işçi örgütleriyle ve sol kuruluşlarla ilişkiler kurmuştur. Osmanlı Sosyalist Fırkası'mn Refik Nevzat tarafından yönetilen ve baskıların yoğunlaşması üzerine bir süre merkez işlevini de üstlenen Paris şubesi, bu partinin yurtdışında da belirli bir yankı bulmasını, kimi uluslararası bağlantılar kurmasını sağlamıştır. Ancak iştirakçi Hilmi ve çevresinin yıldızının asıl parladığı dönem mütareke yıllarıdır.
1913 ortalarından 1918 sonlarına kadar-ki 5 yıl, İttihad ve Terakki'nin diktası altında geçen bir savaş dönemi olarak kayıp yıllardır. İşçi hareketinin başlıca önderleri bu yılları sürgünde, yurtdışında ya da cephede geçirmişlerdir. 1918 sonlarında bunların geri dönmeleri ve İstanbul'da bir iktidar boşluğu, daha doğru bir deyimle iktidar karmaşası yaşanıyor olması, işçi hareketinin yeni bir ivme kazanmasına yol açmıştır.
Dostları ilə paylaş: |