Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə457/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   453   454   455   456   457   458   459   460   ...   877
İŞÇİ HAREKETİ

284

285

İŞÇİ HAREKETİ

li faaliyet ve küçük çaplı gösterilere neden olan l Mayıs'ın kanunla "Bahar Bayramı" ilan edilmesi, 1936'da sol faaliyetleri çok ağır ceza hükümlerine bağlayan 141. ve 142. maddelerin ceza yasasına konulması, 1938'de sınıf temelinde örgüt kurulmasının bir yasa değişikliğiyle yasaklanması olmuştur.

Böylece özellikle 1930'lardan başlayarak izlenen devletçi ekonomik politikayla hızla sanayileşmeye başlayan, işçi sınıfı sayıca kabaran ve büyük işletmelerde yoğunlaşan bir ülkede, toplumsal ilişkiler hemen yalnızca baskı yöntemleriyle çözülmeye çalışılmıştır, işçi emeklilik ve dayanışma sandıklarının teşvik edilmesi, bir dönem izmir'de korporatist bir anlayışla denenen güdümlü işçi derneğine zorunlu üyelik uygulamaları bile riskli bulunmuş, bu koşullarda işçi eylemleri komünistlerin illegal, küçük çaplı varlık ve direnç gösterilerinden ibaret kalmıştır.

Savaş yılları, getirdiği yüklerle işçilerin yaşam zorluklarını, örgütlenmeye ve özgürlüklere susamışlıklarını daha da artırmıştır. Gerçek ücretlerin 1938'den 1945'e yüzde 49 oranında düştüğü, özellikle 1940' ta çıkarılan Milli Korunma Kanunu'nun bazı hükümlerine dayanılarak çalışma koşullarının daha da ağırlaştırıldığı yıllar boyunca büyük bir birikim olmuştur. Haziran 1946'da sınıf esasına dayanan cemiyet kurulması yasağının demokratikleşme paketinin bir parçası olarak kaldırılmasıyla bu büyük birikim dışa vurmuştur (bak. işçi örgütlenmesi). Gerçi hemen bir hafta sonra ceza kanununun 141. ve 142. maddelerinde yapılan bir değişiklikle cezalar ağırlaştırılarak tüm işçi önderlerine ve sol çevrelere gözdağı verilmiş, ancak bu bile yeterince engelleyici olamamıştır.

Kanun değişikliğinden hemen sonra, Türkiye Sosyalist Partisi (kuruluşu 14 Mayıs 1946), Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi ve Türkiye işçi Derneği'ni yaygınlaştırma taktiği ile doğrudan doğruya CHP, işçi örgütleri kurmak için kolları sıvadılar, iki sol parti, kendi aralarında öteki konulara ek olarak işçi örgütlenmesinin yöntem ve önceliklerine ilişkin bir anlaşmazlık içinde olup birbirleriyle yarışarak güçlerinin bir bölümünü tüketseler de, bu patlamanın asıl etkili unsurları oldular. Resmi açıklamalara göre haziranla aralık arasındaki 5 ayda 100'ün üzerinde sendika kuruldu, 600 işyerinde işçiler sendikalarda örgütlendiler. İstanbul işçileri bu örgütlenme yarışında en önde oldular. Son derece canlı ve yüksek tirajlı bir sendika basını ortaya çıktı, istanbul İşçi Sendikaları Birliği'nin(-+) öncülüğü altında, Ekim 1946'da, işçiler arasında tecrübe aktarımını sağlayarak dayanışmayı artırmak, işçilerin hak ve özgürlüklerini savunabilecek bir örgütlenmeyi başarmalarına yardımcı olmak, mesleki eğitimlerini ve genel kültür düzeylerini geliştirmek üzere İşçi Kulübü kuruldu. Mavi ve beyaz yakalı emekçilerin sendikalarda ortak çalışmaları için örnekler geliştirildi. Dünya Sendikalar Birliği ile üyelik için bağlantı kuruldu.

Yabana bir gözlemcinin ifade ettiği gi-

bi "birkaç ay boyunca CHP ve hükümetle soldaki büyüyen muhalefet partileri ve aktivistler arasında bir üstünlük ve etki yarışı yaşandı. Daha kasımda hükümet özgürlükler politikası dışında çözümler aramaya başladı." Böylece Kasım 1940'tan beri yürürlükte olan sıkıyönetim yetkileri kullanılarak, 16 Aralık 1946'da, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nın bir kararıyla, sol partiler, onlarla doğrudan ilişkili işçi örgütleri ve sendikalar kapatıldı, bu kuruluşların yöneticileri tutuklandı ya da yıllar boyu devam edecek davalar için mahkeme önüne çıkarıldı. Doğrudan dava konusu olmayan işçi kuruluşları ise idari kararlarla ve dolaylı yöntemlerle kapatıldı. 1947-1961 Döneminde İşçi Hareketi İşçi hareketi, 1946 sendikacılığına son verilmesinin hemen ardından çıkarılan İşçi ve İşveren Sendikaları Kanunu ile ancak 1961 Anayasası'yla son bulacak güdümlü ve işlevleri son derece sınırlanmış bir sendikacılık ve siyasal örgütsüzlük dönemine girdi. 1947 başlarından itibaren kurulan ya da kurdurulan sendikaların, çalışmalarını yalnız ücret artışı ve çalışma koşulları alanına yöneltmeleri, bunun için de devlet tarafından oluşturulan hakem kurullarını etkilemeye çabalamaları sendikacılığın çerçevesi olarak belirlendi. Sendikaların çok önemli bir bölümü işçi kitlesine yabancı, güçsüz kuruluşlar ya da başlarındaki sendikacıların kişisel çıkarlarına, politik hesaplarına alet edilen kuruluşlar olarak gelişti. İlk aylarda doğrudan doğruya CHP işçi büroları mensuplarınca kurulan ya da kurdurulan sendikalar, giderek CHP-Demokrat Parti (DP) çatışmasının bir alanı haline dönüştüler.

Sendikalardaki ABD etkisi, toplumsal yaşamda başka pek az alanda rastlanır bir düzeye ulaştı. Yüzlerce sendika yöneticisi ücret sendikacılığının yararlarını öğrenmeleri için ABD'ye gönderildi. 1952'de Türkiye işçi Sendikaları Konferasyonu'

Topkapı'da Samurkaş Fabrikası grevi, 1960'lar.

TETTVArşivi

nün (Türk-İş) kurulması ile işçi hareketinde ABD etkisi önemli ölçüde arttı.

Bu arada sendikalar antikomünist gösteriler düzenlemek ya da sol yayınlar a-leyhine kampanyalar açmak gibi çalışmalara başladılar. 1960'lı yılların başlarına kadar sendikaların düzenlediği ya da katıldığı en büyük kitle eylemleri "komünizmi telin mitingleri" oldu. Sendikalar belirlenen çizgiden uzaklaştıklarından şüphele-nildiği her durumda hemen devlet tarafından hizaya getirildiler. Örneğin 1954 seçimlerinden önce oluşturulan İşçi ve İşçi Dostu Milletvekilleriyle Dayanışma Komitesi daha kurulur kurulmaz çalışmaları dava açılarak engellendi. 6-7 Eylül Olayları bahane edilerek İstanbul'daki bazı sendikaların faaliyetleri askıya alındı.

Tüm bu gelişmelere rağmen, dönem boyunca basına da yansıyan tek tuk işçi eylemleri de gerçekleşti. 1948'de İstanbul Çimento Fabrikası işçileri patronun dayattığı yeni çalışma koşullarım protesto için kısa süreli olarak fabrikalarım işgal ettiler. 1949'da Eyüp Mensucat Sanayi İşçileri Sendikası işsizliği protesto için 1.000 kişinin katıldığı bir kapalı salon toplantısı düzenledi ve aynı yıl bazı liman işçileri greve gittiler. 1959'da Zeytinburnu'nda bir taşoca-ğında çalışan işçiler, işten atılan arkadaşlarıyla dayanışma için başarısız bir iş bırakma eylemi yaptılar. Bu dönemde, artık devlet kuruluşlarına ek olarak büyük çaplı özel sektör fabrikalarının kurulduğu, çeşitli altyapı inşaatlarında on binlerce işçinin çalıştığı, önemli bir sanayi merkezi durumuna gelmiş olan İstanbul'da büyük olasılıkla basına yansımayan azımsanma-yacak sayıda işçi eylemi yapılmış olabilir. Ancak, bu tür eylemler ve kimi sendikaların bir bütün olarak ya da bazı şubelerinde aktif, işçi yanlısı çalışmalar yürütmüş olmaları gibi kural dışı özellikler, dönemin bir baskı ve durgunluk dönemi olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   453   454   455   456   457   458   459   460   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin