1961-1980 Döneminde İşçi Hareketi
27 Mayıs darbesi ile DP iktidarının yıkılması işçi hareketi için göreli bir özgürlük, hareketlilik, kültürel ve politik gelişme dönemini birlikte getirdi.
1950'lerin çok tartışılan grev hakkı konusu ve sendikal özgürlüklerin sağlanması bir anayasa hükmü haline geldi. İşçiler ve bazı sendikalar ve sendikacılar daha yeni grev ve toplusözleşme yasalarının yürürlüğe girmesini beklemeden bu hakkı kullanmaya ve daha geniş haklar talep etmeye giriştiler. Daha Ocak 196l'de İstanbul'da 9 gazetede çalışanların patronlarını protesto için yaptıkları sessiz yürüyüşle başlayan süreç, 1961 sonunda işçi haklan için yapılan ve 150.000 işçinin katıldığı Saraçhane Mitingi(-») ile devam etti. 24 Temmuz 1963'te grev ve toplusözleşme yasaları mecliste kabul edilmeden çok daha önce, Şubat 1962'de Gislavet Lastik Fabrikası'nın 1.200 işçisi l gün, haziranda Gümüş Motor Fabrikası'nın 280 işçisi 15 gün, temmuzda Sümerbank Defterdar Fabrikası'nın 59 işçisi 2 gün, ağustosta Bahariye Mensucat Fabrikası'nın 80 işçisi l gün, eylülde yine Gümüş Motor Fabrikası ve Rekor Idrofil Fabrikası işçileri l'er gün, ekimde Sümer Lastik Fabrikası'nın 86 işçisi l gün, Şubat 1963'te Kavel Fabrikası' nın 220 işçisi 34 gün ve Good Year Lastik Fabrikası'nın 79 işçisi l gün, martta Good Year işçileri yeniden l gün, nisanda Altıntekne Boya Fabrikası'nın 100 işçisi l gün, mayısta Gazoz Kapsülü Fabrikası'nın 43 işçisi l gün ve Adalet Mensucat Fabrikası işçileri 5 gün, haziranda Kavel Kablo Fabrikası işçileri l gün ve Fargo Lastik Fabrikası'nın 84 işçisi 14 gün, temmuz başında Koçbeş Lastik Fabrikası'nın 63 işçisi l gün grev yaptılar.
196l'den 1980'e işçi eylemleri, sıkıyönetim dönemleri dışında genel olarak her yıl biraz daha artarak, gerek Türkiye'nin, gerekse istanbul'un tarihinde görülmemiş düzeylere çıkmıştır. Bu 20 yıllık dönem boyunca gerçekleştirilen ve çeşitli basın organlarından varlığı tespit edilebilen işçi eylemlerine ilişkin olarak yapılan bir araştırmaya göre bu dönemde 4.794 işçi eyleminden 1.152'si, yani yüzde 31'i İstanbul'da (yüzde 24'ü ise Istanbul-Ko-caeli hattı ile Tekirdağ ve Bursa'da) gerçekleşmiştir.
İstanbul'un yıllara göre toplam işçi eylemleri içindeki payı ilgi çekici bir gelişme göstermiştir. İşçi hareketinin kritik e-şikler aşması, yeni mücadele biçimleri ü-retmesi dönemlerinde İstanbul'da yapılan eylemlerin payı yüksek olmuş, daha sonra bu aşamadaki öncülük görevi tamamlandığı zaman bir yaygınlaşma ve coğrafi dağılma görülmüştür. Örneğin 1961-1963 döneminde İstanbul'un payı hep yarı yarıya ya da daha yüksek (196l'de yüzde 67, 1962'de yüzde 47, 1963'te yüzde 53) iken yasal grevler dalgası geçtikten sonra 1964'te yüzde 16'ya kadar düşmüş, 1968-1970 döneminde yeniden yükselmiş ve bu yüksek payını 12 Mart döneminde de korumuş, ortamın biraz gevşemesinden sonra Anadolu illerindeki canlanma ile İs-
15-16 Haziran olayları.
TETTVArşivi
tanbul'un payı düşmüş, 12 Eylül öncesinde 1980'de yeniden yükselmiştir.
1961-1980 arasındaki işçi eylemleri bir bütün olarak ele alındığında İstanbul'daki işçi hareketlerinin yüzde 1,9'u Temmuz 1963'te grev ve toplusözleşmeler yasasının kabulünden önce (Türkiye'de binde 8), yüzde 6,1'i 1963 ile 1967 arasındaki yaygınlaşma döneminde (Türkiye'de yüzde 6,9), yüzde 25,5'i 1968'den 12 Mart'a kadar (Türkiye yüzde 21,8), yüzde 10,6'sı 12 Mart'tan 1973 seçimlerine kadar olan dönemde (Türkiye yüzde 9,8), yüzde 37,1'i 1973 seçimlerinden 1978 sonuna kadar (Türkiye yüzde 42,8) ve yüzde 17,6'sı 1978' den 12 Eylül 1980'e kadar (Türkiye yüzde 18,5) gerçekleştirilmiştir. Bir başka grup-lama ile 20 yıllık dönem boyunca yapılan işçi eylemlerinin Türkiye'de yüzde 51,5'i, İstanbul'da yüzde 47'si dönemin son beş yılında (1976-1980) yapılmıştır.
İşçi hareketlerinin hareket tiplerine göre dağılımında, grevler Türkiye ortalamasında yüzde 63,2, pasif protesto eylemleri yüzde 2,6, miting ve yürüyüşler yüzde 5,0, oturma grevleri-direnişler yüzde 27,6, fabrika işgalleri yüzde 1,4 iken, İstanbul' da işgallerin payı (yüzde 3,0) daha yüksek, grevlerin (yüzde 63,5), oturma grevi ve direnişlerin (yüzde 27,7) paylan ortalama civarında, buna karşılık pasif eylemler (yüzde 2,1) ile miting ve yürüyüşlerin payı (yüzde 3,3) ortalamanın hayli altında olmuştur. Üstelik bu eylem biçimlerinin zaman içindeki dağılımı İstanbul'un yeni ve riskli eylem biçimlerinin öncülüğünü yaptığını göstermektedir. İstanbul'daki tüm işçi eylemleri arasında yasalarla çizilen mekanizmayı beklemeden yapılan grev, direniş ve gösteri-yürüyüşlerin payı (yüzde 36,6), Türkiye ortalamasından (yüzde 34,5) daha yüksektir.
İşçi eylemlerinin nedenlerine göre dağılımında, tüm Türkiye gözetildiğinde, toplu sözleşme anlaşmazlığı, ücretlerin geç
ödenmesi ve iş koşullarına bağlı ekonomik nedenler yüzde 68,5'i bulurken, İstanbul'da bu oran yüzde 60'ın altına düşmekte, İstanbul işçilerinin sendika seçme özgürlüğü (yüzde 8'e karşı yüzde 14,9), işten atılan işçilerle dayanışma (yüzde 15,4'e karşı yüzde 18,6) ve yasalara ilişkin ve politik talepler ya da protestolar nedeniyle (yüzde 1,7'ye karşı yüzde 3,0) toplu eyleme gitme oranlarının daha yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır. Genel olarak Türkiye'de lokavtla karşılaşma oranı yüzde 5,9 iken İstanbul'da yüzde 3,6'dır.
1961-1980'döneminde işçi eylemlerinin ekonomik sektörlere göre dağılımında -yaygın fırın işçileri grevlerinin etkisiyle- gıda sektörü yüzde 35 ile başta gelir, bunu yüzde 10 ile metal, yüzde 8 ile tekstil, yüzde 5'erlik oranlarla petrol, belediye hizmetleri ve büro hizmetleri, yüzde 3'er ile kimya-ilaç, turizm ve yol yapımı, yüzde 2 ile lastik ve inşaat sektörleri izlerken İstanbul'daki işçi eylemlerinde metal, kimya ve lastik sektörlerinin payı genel ortalamadan çok daha yüksek olmuştur.
Eylem yapılan işyerlerinin mülkiyet durumunun incelenmesi, İstanbul'da işçi eylemlerinin Türkiye ortalamasının hayli üzerinde oranlarda özel (yüzde 63'e karşı İstanbul'da yüzde 67) ve yabancı sermaye ortaklıklı (yüzde 8'e karşı yüzde 12) işyerlerinde yoğunlaştığını göstermektedir.
1961-1980 döneminde gerçekleştirilen işçi eylemlerinden Türkiye çapında yüzde 55,3'ü Türk-İş üyesi sendikaların işçileri tarafından yapılmış, buna karşılık Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuma (DİSK) bağlı işçilerin payı yüzde 31,0 i-ken, İstanbul'da Türk-İş'in payı yüzde 39,5, DİSK'in payı ise yüzde 46 olmuştur.
Türkiye çapında gerçekleştirilen işçi eylemlerinin yüzde 18,1'i 10 kişiden daha az işçi çalıştıran işyerlerinde, yüzde 30,8'i 10-49 kişi çalıştıran işyerlerinde, yüzde 24,9'u 50-249 kişi çalıştıran orta büyük-
Dostları ilə paylaş: |