KADIKÖY
334
335
KADIKÖY
rinin Kadıköy'ün gelişmesi üzerinde yarattığına benzer bir etki de Haydarpaşa-İz-mit demiryolu hattının hizmete girişiyle görülür. 4 Ağustos 1871'de başlayan inşaat 1873'te tamamlanır. Tek hat olarak hizmete giren demiryolu boyunca Pendik'e doğru küçük kıyı yerleşmeleri ve köylerin merkezle bütünleşmesi artarken, çevredeki geniş bağ, bahçe ve bostan alanları yavaş ancak kararlı bir şekilde iskân edilmeye başlanır. Böylece Kadıköy kendi hinterlandı ile bütünleşirken demiryolu istasyonlarının çevresindeki sayfiyeler, zamanla sürekli iskân bölgelerine dönüşmeye başlar. "93 Harbi" olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası gelen göçmen kafilelerinden bir kısmının Anadolu Demiryolu üzerinde hat boylarına yerleştirilmesi de Kadıköy banliyölerinin nüfuslandırılmasında etkili olur. Bir miktar Bulgaristan ve Romanya göçmeni Ha-sanpaşa'da İkbaliye sırtlarına yerleştirilirken, 150-200 kadar Tırnovalı ve Zağralı (Bulgaristan'da) göçmen aile de Göztepe demiryolunun kuzeyine yerleştirilir ve semtte de ilk göçmen mahallesi kurulmuş olur. Balkan Savaşı sonrasında da Kadıköy'ün payına bir miktar göçmen düşer ve bu göçmenlerden bir kısmı yine Göztepe civarına yerleştirilir. Göçmenlerin yerleştirilmesiyle hat boyunda yer alan küçük istasyon çevrelerinde ve köylerde yavaş yavaş bir çarşı şeklini alan ticari nüveler ortaya çıkmaya başlar.
19. yy'ın sonlarına doğru Moda çevresinde gayrimüslim ve Levantenlerin yerleşme eğilimleri kararlılık kazanırken, Göztepe, Erenköy, Bostancı çevresinde de daha farklı bir yerleşme karakteri belirmeye başlar. Buralarda II. Abdülhamid döneminin (1876-1909) önde gelen devlet görevlilerinin geniş araziler içinde köşkler yaptırdıkları görülür. Keza Fenerbahçe'ye doğru da varlıklı Levanten ve gayrimüslimler geniş araziler satın alarak sayfiye amaçlı köşkler inşa ettirirler. 1868'de yabancıların da mülk sahibi olmalarına izin veren yasal düzenlemelerin ardından varlıklı Levantenlerin Kadıköy ve çevresindeki mülklerinde artış olur. Bir yandan varlıklı Levanten, gayrimüslim ve üst düzey bürokratlar Kadıköy çevresinde mülk alımına hız verirken, satış ve ihsan yoluyla hazinenin elinden çıkan mülkler İstanbul' un ilk ve büyük boyutlu spekülatif hareketlerinden birini başlatır ki, Kadıköy çevresinde 19. yy'ın sonlarında başlayan spekülatif hareketlerin o zamandan günümüze hemen hiç değişmeden ulaşabilmiş tek kentsel olgu ve belki de gelenek olduğu söylenebilir. Yavuz Sultan Selim Vakfı'na. ait Fenerbahçe ve yakın çevresinde 100 dönümün çok üzerinde bir arazi parçası, devletin içine düştüğü mali krizin de neticesi olsa gerek, 1870'li yıllarda yok pahasına Belçikalı, Fransız, isviçreli ve Alman 4 Levanten aileye satılır. Padişah tarafından ihsan edilen arazilerin daha sonra vâ-rislerce parsellenerek satıldığı görülür. Örneğin bugünkü Hasanpaşa'nın neredeyse tamamı ile Acıbadem'in bir kısmı, Abdül-mecid tarafından 1845'te Kapıcıbaşı Ha-
cı Hüsameddin Efendi'ye armağan edilmişken, ölümüyle vârisleri araziyi parça parça satarlar ve burada yeni bir mahalle oluşur. Ancak en ilginç gelişme ve en büyük spekülasyon Göztepe-Erenköy dolaylarında yaşanır.
1880'li yılların başlarında Göztepe çevresinde arşını 30 paradan 1.000 dönümlük bir arazi satın alan tütün tüccarı Tütüncü Mehmed Efendi, elindeki araziyi 10-25 dönümlük parsellere ayırarak önde gelen devlet memuru ve bürokratlara satmaya başlar. Bu arada bugün kendi ismiyle anılan sokakta Göztepe'nin ilk köşkünü de inşa eder. Bunu ortağı Faik Bey'in ve diğerlerinin köşkleri takip eder. Öyle ki bir dönem bu çevreye birçok Abdülhamid dönemi paşasının yerleştiği söylenir.
Göztepe'nin iskâna açılmasında izlenen yöntem ilginçtir. 1882 tarihli Ebniye Kanunu'nun 18. maddesi ile, o zamana dek şehir içinde yeni bir alanm iskâna açılabilmesi için gerekli olan padişah izni bazı sınırlamalarla kaldırılır. Böylece arsa spekülasyonu bir ölçüde padişah denetimi dışına çıkarılarak, ona yasallık kazandırılmaktadır. Ebniye Kanunu'na böyle bir madde eklenmesinde muhtemelen Tütüncü Mehmed Efendi gibi spekülatörlerin önemli bir etkisi olmuştur. Böylelikle Kadıköy banliyölerinin iskâna açılmasında vapur ve demiryolu ile sağlanan ulaşım kolaylığı ve muhacirlerin yerleştirilmesiyle nüfuslan-dırmanın ardından önemli bir yasal düzenleme de gerçekleştirilmiş ve spekülasyonun önü açılmış olmaktadır.
19. yy'ın son 20 yılında önemli bir gelişme de Yeldeğirmeni'nde görülür. Haydarpaşa Koyu'nun gerisinde uzanan askeri talimlerin yapıldığı Talimhane arazisinde düzgün sokaklarıyla bir mahalle belirir. 1792'de III. Selimin çuhadarı Ahmed Ağa tarafından Çayırbaşı mevkiinde yaptırılan bir çeşme, 1835-1836'da II. Mahmud tarafından yaptırılıp 1905'te Bahriye Nazırı Rasim Paşa'mn -mahalle onun adım taşır- onarttığı cami ile Şubat 1845'te açılan Kadıköy'ün ilk postanesi bu çevrede daha önceki önemli yapılar olarak bulunmaktadır. 1885'te Kuzguncuk Dağhama-mı'ndaki bir yangından sonra Museviler, Yeldeğirmeni'ne gelir ve 1899'da burada havralarını kurarlar. Rumların da rağbet ettikleri bir yerleşme olarak 1898'de de bir Rum Ortodoks kilisesi açılır. Haydarpaşa Garı(-+) ile diğer liman tesisleri ve demiryolu inşaatı ile işletmesinde çalışan Almanlar da Yeldeğirmeni'ne yerleşerek Os-mangazi îlkokulu'nu yaparlar. Yeldeğir-meni, istanbul'da ilk apartmanlarının yapıldığı yerlerdendir. Çoğunlukla Musevilere ait olan apartmanlar arasında az sayıda diğer milletlere ait olanlara da rastlanır. Mütareke ve Cumhuriyetin ilk yıllarının tanınmış simalarından Doktor Celâl Muh-tarin apartmanı o yıllarda semtin tek Türk apartmanı olur. Kehribarcı, Menase, Valp-reda ve Demirciyan, semtin Musevi ve Ermenilere ait diğer önemli apartmanlarıdır. 20. yyin başına gelindiğinde Kadıköy' ün mekânsal yapısında çok büyük değişiklikler görülmemektedir, iskele çevresi
cami, Rum ve Ermeni kiliseleri ile çeşitli resmi yapıların toplandığı ve çarşının yer aldığı bir merkezdir. Onuncu Belediye Da-iresi'ni oluşturan Kadıköy belediye binası henüz AltıyoPa yakın Söğütlüçeşme Caddesi üzerindeki eski yerindedir. Yeldeğirmeni'nde bir Katolik rahibe, bir Alman, bir Rum okulu ve bir de sinagog vardır. Bahariye ve Moda'da ise, birer Rum, Ermeni ve Katolik rahibe okulu, bir Fransız lisesi, bir Ermeni ruhban okulu, Rum, Ermeni-Katolik, Latin Katolik ve Anglikan kiliseleri ile 1870'te kurulmuş Saint-Joseph Fransız Okulu yer almaktadır. Cami ve Türk mezarlıkları ağırlıklı olarak iskele çevresinde ve Söğütlüçeşme civarında toplanmıştır.
Bu yıllarda Kadıköy dışında Moda, Kalamış ve Fenerbahçe'ye de vapur çalışmaktadır. Demiryolu boyunca istasyon çevrelerinde ortaya çıkan yerleşmeler büyümüş, II. Abdülhamid dönemi paşalarının yaptırdığı cami ve kamu yapılarının çevresinde yer yer mahalleler oluşmuştur. 1882' de Kızıltoprak'ta istasyon yakınında II. Abdülhamid'in maarif nazırı Zühtü Paşa tarafından cami ve okul yaptırılır. 1896'da da Kızıltoprak mahalle haline gelir. 1875' te yine istasyon yanında Göztepe Camii yapılır. 1877'de Erenköy'deki nüfus artışı Sahrayıcedit adında yeni bir mahalle doğururken 1888'de Erenköy'de de bir istasyon vardır. 1887'de Babıâli muhafızı Cemal Paşa'mn yaptırdığı çift havuzlu köşk yöreye adını verir ve Çiftehavuzlar(->) mevkii ortaya çıkar. Keza Suadiye'ye doğru Mustafa adında birinin gezintiye çıkanlara çeşitli ihtiyaç maddeleri satmak amacıyla Bağdat Caddesi'nin o zamanki ıssızlığı içinde açtığı kulübeden bakkal dükkânı, gelip geçenlerce isabetli bir karar olarak görülmez ve Şaşkınbakkal olarak nitelenir. Suadiye'de ise 1907'de II. Abdülhamid'in maliye nazırı Reşad Paşa, kızı Suat Hanını adına Suadiye Camii'ni yaptırır. Ertesi yıl da Suadiye mahalle olur. Daha ileride demiryolu ile canlılık kazanan bir diğer yerleşme de Bostancı'dır. Demiryolunun hizmete girdiği 1873'te mahalle olan Bostancı'da vakıf arazisi üzerinde 19l4'te Vakıflar Nezareti'nce bir cami ve okul yaptırılır. Daha iç kesimde Kozyata-ğı 19Ö6'da Içerenköy'den ayrılarak Kadıköy'ün 11. mahallesi olurken, Göztepe de Merdivenköy'denayrı bir mahalle olur. Demiryolu hattı boyunca istasyon yakınlarında inşa edilen her bir cami ve yer yer okul gibi kamu hizmet yapıları hangi yerleşmelerin belirli bir büyüklük ve nüfus eşiğine ulaştıklarını göstermesi yönünden ilginçtir. Bu açıdan bakıldığında Kızıltoprak, Göztepe, Erenköy, Suadiye ve Bostancı, 20. yy' in başında Kadıköy'ün oldukça gelişmiş banliyöleri olarak kabul edilmektedir.
Kadıköy I. Dünya Savaşı öncesi ağırlıklı olarak gayrimüslim ve Levantenler ile orta ve üst gelir gruplarının yaşadığı, istanbul'un seçkin bir konut alanı olmuştur. Yeldeğirmeni ve Hasanpaşa'nın mütevazı mahalleleri kadar, Bahariye, Moda ve daha ötelere uzanan varlıklı semtlerin ve konakların burjuva yaşantısı, Kadıköy'e yüz-
yıl başında iyice belirginleşen farklı bir kimlik kazandırır. II. Abdülhamid döneminde devlet ileri gelenlerinin akınına uğrayan Kadıköy banliyöleri, varlıklı Levanten ve gayrimüslim burjuvazinin de rağbet ettiği yerlerden biri olarak kamu hizmetlerinden önemli pay almaya başlar. 1892'de Hasanpaşa Gazhanesi'nin yapılmasıyla havagazına, 1894'te şehir suyuna kavuşan Kadıköy'e 1928'de de elektrik gelir. 1872'de Kadıköy'de kurulan Onuncu Belediye Dairesi'nin ilk başkanı Osman Hamdi Bey olur. Osman Hamdi Bey'den sonra Siverekli Mehmed Ali Bey, Ma'şuk Bey ve Rıfat Bey belediye reisliği yaparlar. Meşrutiyet'ten sonra ilk belediye reisi Moralızade Ali Bey olur. Operatör Doktor Cemil Topuzlu'nun(-*) şehreminliği (1912-1914) ve Mütareke yıllarında olmak üzere Celal Esad Arseven(-») de iki kez Kadıköy belediye reisliği yapar.
istanbul'da 1860'lardaki ilk imar operasyonlarından herhangi bir pay elde edemeyen Kadıköy 1912-1914 arasında Cemil Topuzlu'nun şehreminliği sırasındaki ikinci imar operasyonları döneminde bazı ö-nemli imar uygulamalarına sahne olur. Bazı yol yapımı ve altyapı uygulamalarının yanısıra Şehremini Cemil Paşa'mn şehir ve semt parkları oluşturma projesi kapsamında Gülhane, Fatih, Üsküdar Doğancılar, Çamlıca Kısıklı parklarıyla birlikte Kadıköy'de Kuşdili Deresi'nin kıyısında Yoğurtçu Parkı yapılır. Ayrıca iskele meydanında bulunan ve halen kullanılan belediye binası da bu dönemde inşa edilir.
I. Dünya Savaşı öncesinde Kadıköy, istanbul'un önemli bir konut alam haline gelmiştir. Seyr-i Sefain Idaresi'nin 1911 güz tarifesine göre, Köprü'den Haydarpaşa ve Kadıköy'e günde 22, Moda, Kalamış ve Fenerbahçe'ye 6 sefer yapılmaktadır. Bu da göstermektedir ki bu yüzyıl başlarında vapur seferleri sayesinde Kadıköy hâlâ önemli bir sayfiye yeri olmasının yanısıra istanbul ile konut-işyeri ilişkisine de girmiş, yaz kış oturulan önemli bir yerleşme bölgesi haline gelmiştir.
Savaş sonunda Kadıköy, Haydarpaşa Kuşdili Deresi ve Moda Bumu arasında oldukça geniş bir alana yayılmış durumdadır. Haydarpaşa'nın kuzeyinde Üsküdar'a giden yolun çevresi tıp fakültesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, veterinerlik okulu ve Haydarpaşa Askeri Hastanesi ile dolmuştur. Haydarpaşa Garı ve demiryolu tesislerinin gerisinde ve Yeldeğirmeni tarafında Mütareke yıllarında ingilizlerin askeri kamp kurup sömürge askerlerini yerleştirecekleri eski büyük çayırdan arta kalmış, ancak hâlâ yeterince geniş çayırlar uzanmaktadır. Geride, İbrahimağa mevkiinde aynı adı taşıyan bir yerleşme nüvesi oluşmuştur. Bunun yanında Prens Ziyaed-din Efendi'nin bakımlı ve geniş bahçesi içinde köşkleri vardır. Yeldeğirmeni hemen bütünüyle dolmuştur. Çarşı, Bahariye, Moda, Söğütlüçeşme yerleşmenin yoğun olduğu alanlardır. Bu kesimde sokak aralarında tek tuk boş arsalar ve küçük yangın artığı alanların yanısıra birkaç geniş bahçeli köşk de bulunmaktadır. Küçük
Kadıköy'de
şimdi Devlet
Konservatuvarı
olan eski hal
binası (üstte)
ile Rıhtım
Caddesi.
Dostları ilə paylaş: |