Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə573/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   569   570   571   572   573   574   575   576   ...   877
KADİRÎHANE TEKKESİ

370


371

KADİRÎHANE TEKKESİ

Kadirîhane Tekkesi'nde cami-tevhidhanenin içinden bir görünüm.


Yavuz Çelenk, 1994

Kadirîhane Tekkesi'nin harem bölümünün giriş (doğu) cephesi ve cami-tevhidhanenin kesiti.



MSÜArjivi

sı Mehmed Emin Ağa'nm cami-tevhidha-neye minare ilave ettirmesi de büyük bir ihtimalle bu sırada gerçekleşmiştir. Kadirîhane Tekkesi 1238/1823 tarihli büyük Tophane yangınında yeniden harap olmuş ve II. Mahmud (hd 1808-1809) tarafından, dönemin hassa başmimarı eliyle yeniden inşa ettirilmiştir, ismail Rumî'ye ait açık türbe de bu arada son şeklini almış olsa gerektir. Daha sonra II. Abdülhamid (hd 1876-1909) 1311/1893'te yeni bir mutfak ile geniş bir taamhane (yemekhane) inşa ettirmiş, zamanla harap olan diğer tekke bölümlerini de l yıl sonra 1311/1894'te kısmen (harem ile selamlık) yeniletmiş, kısmen (cami-tevhidhane) tamir ettirmiştir.

Tekkelerin kapatıldığı 1925'ten bu yana cami-tevhidhane yalnızca cami olarak kullanılmış, son postnişin Şeyh Gavsî Efendi (Erkmenkul) ile ailesi harem bölümünde yaşamaya devam etmiştir. Halen söz konusu bölümde oğlu Misbah Erkmenkul oturmakta ve tekkenin, muharrem aşuresi gibi bazı geleneklerim yaşatmaktadır. Selamlık birimleri Cumhuriyet döneminde bir müddet ilkokul olarak kullanılmış, bu arada (1946'dan önce) mutfak, taamhane, kiler, aşçıbaşı odası ve gusülhaneyi barındıran bina yıktırılmış, 1950'lerde cami-tevhidhane ile selamlık bölümünü barındıran kanat Vakıflar idaresi tarafından onar-tılmıştır. 1980 ilkbaharında Kadiriler Yoku-şu'ndan inerken freni patlayan bir kamyonun çarpması sonucunda cümle kapısı yıkılmış, aynı yılın eylül ayında Vakıflar idaresi eliyle yeniden inşa ettirilmiştir.

Sonuna kadar Kadirîliğin Rumî koluna bağlı kalan Kadirîhane Tekkesi, istanbul'da bu tarikatın faaliyet gösterdiği tesislerin en eskisi olarak telakki edilmiş, yalnızca "pirevi" olduğu Rumî kolunun değil, genelde Kadirî tarikatının Osmanlı başkentindeki âsitanesi sıfatını taşımıştır. Bu tekke İstanbul'da tasavvuf kültürünün en parlak temsilcilerinden birisi olmuş, mensupları arasından Kazasker Mustafa izzet Efendi (ö. 1876) gibi çok yönlü sanatkârlar yetişmiştir. Ayin günü salı olan Kadirîhane

Tekkesi'nde 1885'te altı erkek ile üç kadının ikamet ettiği, 20. yy'ın başlarında Maliye Nezareti'nden yılda 11.328 kuruşluk tahsisatı bulunduğu, ayrıca tekkeye her gün 5 çift 100 dirhemlik ekmek ile 2 okka 200 dirhem et ve Kurban Bayramlarında 24 adet koyun verildiği tespit edilmektedir.

Tophane'den Firuz Ağa'ya doğru yükselen yamaç üzerinde yer alan tekkenin arsası kuzey-güney doğrultusunda uzanan istinat duvarları ile setlere ayrılmıştır. Arsa kuzeyde, Kadiriler Yokuşu, batıda Tombaz Sokağı, güneyde Türkgücü Sokağı, doğuda ise komşu parseller ile çevrilidir. Cümle kapısı ile yanındaki ismail Ağa (Sa-liha Sultan) Çeşmesi Kadiriler Yokuşu üzerindedir. Cümle kapısını izleyen basamaklı yolun sağında (batısında) önce, üzerinde birtakım kitabelerin sıralandığı bir duvar, sonra harem dairesi, solunda da bir istinat duvarı üzerinde Şeyh İsmail Rumî Türbesi ile hazire yer alır. Yolun sonunda, arsanın ortasında, cami-tevhidhane ile selamlık mekânlarını barındıran ve harem kanadı ile bütünleşen esas binanın girişi bulunmaktadır. Arsanın doğu sınırı boyunca, hazirenin arkasında mutfak, taamhane, kiler, aşçıbaşı odası ve dervişlerin kullandığı gusülhaneyi barındıran tek katlı bir yapının uzandığı bilinmektedir. Bununla esas bina arasında, sırtım arsanın güney yönündeki çevre duvarına dayamış olan küçük bir şadırvan vardır. Biri cami-tev-hidhane/selamlık kanadının arkasında (güneyinde), diğeri harem bölümünün arkasında (güneyinde ve batısında) olmak ü-zere, birbirinden duvarlarla soyutlanmış iki bahçe bulunmaktadır. Harem bahçesinde suni kayalardan oluşan bir selsebil, ayrıca bir havuz ile cami-tevhidhanenin güneybatı köşesinin altına isabet eden ve Bizans kilisesinin ayazması olması muhtemel görünen, tonozlu bir mekân (limonluk) göze çarpar.

Kaba yontum küfeki taşı ile örülmüş cilan cümle kapısının basık kemeri üzerinde, tekkenin II. Abdülhamid tarafından 13127 1894'te yenilendiğini belgeleyen, ta'lik

hatlı, manzum bir kitabe vardır. Metni Fa-tih-Draman'daki Kefevî Tekkesi Postnişi-ni Şeyh Ali Rıza Vasfı Efendi'ye (ö. 1910) ait olan kitabe, adı geçen hükümdarın tuğr rası ile taçlandırılmışım Cümle kapısını izleyen yolun sağındaki duvarda iki tane kitabe sıralanır. Her ikisi de manzum olan bu kitabelerden ilki ismail Ağa Çeşmesi' nin yapımı ile ilgili olup çeşmedeki kitabe ile aynı tarihi (1144/1731) taşır. Vehbî mahlaslı bir şaire ait olan metin sülüs hatla yazılmıştır, ikinci kitabe, tekkenin II. Mahmud tarafından 1239/1823'te yeniden inşa ettirilmesi sırasında, muhtemelen önce cümle kapısının üzerine konmuş, II. Abdülhamid onarımında yerini bugünkü kitabeye terk ederek şimdi bulunduğu yere taşınmıştır. Metni Mustafa Safvet Efendi'ye (ö. 1866) ait olan ve ta'lik hatla yazılmış bulunan kitabenin tepesinde, beyzi bir madalyon içinde II. Mahmud'un tuğrası yer almaktadır. Yolun solunda, hazirenin istinat duvarına yerleştirilmiş olan kitabe ise ismail Rumî'ye ithaf edilmiş, sülüs hatlı bir beyti içerir.

Pir ismail Rumî'nin, açık türbeler grubuna giren türbesi kare bir tabana (7x7 m) o-turur. Bu tabanın, tekkenin giriş yolu üzerindeki kenarı kavisli bir çıkma ile hareketlendirilmiş, mermerle kaplanmış, yanlardan II. Mahmud döneminde ortaya çıkan ve "Sultan Mahmud güneşi" olarak adlandırılan beyzi güneş kabartmaları ile süslü panolarla kuşatılmıştır. Dört tanesi türbe tabanının, iki tanesi de kavisli çıkmanın köşelerinde yükselen, toplam altı adet ince mermer sütun, akantus yapraklı küçük başlıklarla taçlandırılmış, sütunların arasındaki açıklıklar baklava taksimatlı madeni şebekeler ile kapatılmıştır. Niyaz penceresi niteliğindeki kavisli açıklığın şebekesine, geceleri "uyandırılmak" üzere madeni bir fener aplike edilmiş, çıkmayı sınırlayan sütunlara da daha ufak fenerler kondurulmuştur. Çıkmanın üzerindeki kavisli mermer lentoda, ismail Rumî'ye ithaf edilmiş, ta'lik hatlı bir beyit bulunur. Len-tonun üzerindeki alınlığın merkezinde iki

"C" kıvrımının sınırladığı küçük bir madalyon, yanlarda madalyonlardan çıkarak gelişen kıvrık dal kabartmaları yer almaktadır. Madalyonun ortasına, Kadirî taçlarının tepelerine dikilen ve bu tarikatın alametlerinden olan "Kadirî gülü" işlenmiştir. Türbenin üstünde, açıklıkları telle kapatılmış olan, soğan kubbe biçiminde demirden mamul bir şebeke vardır. Tepe noktasında alem olarak, tunçtan mamul bir Kadirî-Rumî tacı dikkati çeker. Köşelerdeki sütunların tepelerinde de, mermerden yontulmuş olan daha küçük taçlar vardır.

Hazirede, ismail Rumî'den sonra postnişin olmuş şeyhlerin yamsıra tekke ile bağlantılı birtakım kişiler de gömülüdür. Burada taş işçiliği ve hat sanatı açısından dikkate değer mezarlar bulunmaktadır. Özellikle İsmail Rumî'nin neslinden gelen ünlü hattat, şair ve bestekâr Kazasker Mustafa izzet Efendi'nin şahidesinde, talebelerinden Muhsinzade Abdullah Hamdi Bey' in (ö. 1899) sülüs hattı ile yazılmış olan mensur kitabe, kendi türünün şaheserlerinden olarak kabul edilmektedir.

Tekkenin "L" planlı ana binası, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve cami-tev-hidhaneyi, selamlığı, derviş hücrelerini barındıran kanat ile kuzey-güney doğrultusunda gelişen harem kanadından meydana gelmektedir. Cami-tevhidhanenin duvarları ile haremin bodrum katındaki dış duvarlar moloz taş ve tuğla ile örülmüş, ahşap karkaslı olan diğer bütün duvarlar i-çerden bağdadi sıva, dışarıdan ahşap kaplama ile donatılmıştır. Cami-tevhidhane hariminin önünde (kuzeyinde) dikdörtgen planlı, büyük boyutlu ve kapalı bir son cemaat yeri bulunur. Tekkenin çeşitli bölümleri arasında bağlantıyı sağladığı için bir tür sofa niteliğinde olan bu mekânın batı ucunda, tekkenin basamaklı giriş yoluna açılan geniş kapısı son yıllarda yenilenmiş, ahşap doğramaların yerine madeni doğramalar konmuştur. Batı duvarında cami-tevhidhane/harem bağlantısını sağlayan bir kapı ile bir dönme dolap yer alır. Değişik bir tasarım sergileyen dönme dolabın üst kesiminde, tencerelerin ve kapların konmasına mahsus yüksekçe bir bölme, bunun altında da yalnız tepsilere mahsus yayvan bir bölme vardır.

Son cemaat yerinin hazireye bakan kuzey duvarı boyunca, ahşap dikmelerin a-çıklıklarma yerleştirilmiş, küçük dikdörtgen taksimatlı pencereler sıralanmakta, bunların arasında hazireye geçit veren dar bir kapı bulunmaktadır. Girişten itibaren üçüncü açıklıkta, yerden tavana kadar devam eden renkli bir camekân, Pir ismail Rumî'nin türbesine yönelik bir tür niyaz penceresidir. Nitekim bu camekâmn merkezinde, Kadirî-Rumî tacının tepeliği gibi sekiz terke (dilim) ayrılmış yuvarlak bir bölüm, bunun da ortasında minyatür bir taç kabartması dikkati çeker.

Son cemaat yerinin doğu ucunda, hem meydan odası hem de şerbethane olarak kullanıldığı bilinen, çepeçevre pencerelerle ve sedirlerle kuşatılmış, zemini son cemaat yerinden bir miktar yükseltilmiş kü-

çük bir birim, bunun da arkasında (güney yönünde) "çeşmeli sofa" olarak adlandırılan ve cami-tevhidhane harimini doğu yönünden kuşatan bir taşlık yer alır. Söz konusu sofanın doğu duvarındaki yuvarlak kemerli nişin içinde, manzum metni Hâkim Mehmed Efendi'ye (ö. 1771) ait, banisi tespit edilemeyen çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmenin solundaki kapıdan, arkasında sabık mutfak-taamhane kanadının yer aldığı şadırvanlı avluya geçilmekte, çeşmeli sofanın batı duvarında minare kaidesinin çıkıntısı ile cami-tevhidhane ha-rimine açılan kapı, güneyinde de selamlık bahçesine doğru uzanan koridor ile bunu iki yandan kuşatan bahçıvan odaları görülmektedir.

Şadırvanın, mermerden mamul, dikdörtgen prizma biçimindeki haznesinin ön yüzünde, ortasında birer musluk bulunan yedi adet süslemeli pano sıralanır. Barok ve ampir üsluplarına bağlanan bezeme öğelerinin birlikte görüldüğü bu panoların üzerinde, içleri beyzi güneş motifleri ile dolu kartuşlar ve küçük kare kartuşların alternatif dizilmesinden oluşan bir kuşak, aralarında da kordonlarla verev o-larak bağlanmış üçlü çubuk demetleri, panoların içinde ise, orta yerlerinden püsküllü kordonlarla tutturulmuş, yanlarda perde kıvrımları ile son bulan girlandlar, ortada antik kantarosları andıran vazolar içinde alternatif olarak nar ve salkım kabartmaları göze çarpmaktadır.

Cami-tevhidhane harimindeki fevkani mahfilden girilen, kesme küfeki taşı ile ö-rülmüş minare kare tabanlı bir kaideye o-turur. Silindir biçimindeki gövdesi ve peteği, perde kabartmaları ile bezeli şerefe korkulukları ve soğan kubbe biçimindeki, kurşun kaplı ahşap külahı ile II. Mahmud döneminin özelliklerini sergilemektedir.

Kapalı son cemaat yeri ile cami-tevhidhane harimi arasında, harim girişinin solunda (doğusunda) yan yana iki derviş

hücresi, sağında (batısında) da birbiriyle bağlantılı iki mahfil birimi yer alır. Söz konusu birimleri aslında tekkenin 16. post-nişini Şeyh Ahmed Muhyieddin Efendi (ö. 1909) kendisine türbe olarak hazırlatmış, ancak Rodos'ta sürgünde vefat ettiğinden bu arzusu gerçekleşememiş ve burası misafir kadınlara mahsus bir mahfil olarak düzenlenmiştir.

Dikdörtgen (18,30x9,75 m) cami-tevhidhane hariminin doğu ve batı duvarlarında çift katlı mahfiller uzanmaktadır. Bu mahfillerin sınırına kare kesitli ahşap dikmeler ve ahşap korkuluklar yerleştirilmiş, batıdaki mahfilde, sakal-ı şerifin ve Pir ismail Rumî'ye ait bazı emanetlerin saklandığı güney kesimi bir korkulukla ayrılmıştır. Ahşap kafeslerle donatılmış olan fevkani mahfillerden doğudaki hükümdara ve devlet ricaline, haremle bağlantılı olan batıdaki ise tekkeye mensup kadınlara aittir. Bunlardan başka, harimin kuzey duvarında, demirden eliböğründelere oturan, mihrabın karşısına gelen yerde kavisli bir çıkma yapan, erkek ziyaretçilere mahsus, ahşap korkuluklu bir fevkani mahfil daha bulunmaktadır. Güney duvarının ekseninde, cephede yarım altıgen biçiminde bir çıkma yapan, yuvarlak planlı mihrap, mihrabın sağında ve solunda, kemerleri sepet kulpu biçiminde olan üçer pencere, bunların üzerinde de dikdörtgen açıklıklı üçer tepe penceresi yer alır. Ahşap tavan ince çıtalarla karelere taksim edilmiş, merkezde yer alan ve dört kare büyüklüğünde cilan alana Kadirî-Rumî tacı biçiminde bir göbek oturtulmuştur. Duvarlarda, dikdörtgen panolar içine alınmış şemselerden ve köşebentlerden oluşan, eklektik türde kalem işi bezemeler bulunur. Tavan silmelerinde, ikili konsol grupları arasına, koyu yeşil zemine yaldızla ve ta'lik hatla yazılmış mısraları içeren ahşap kartuşlar yerleştirilmiştir.

Son cemaat yerinin üstünde, selamlık


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   569   570   571   572   573   574   575   576   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin