Ali
Süreyya
Kalemci-
oğlu
Turhan Baytop arşivi
KALEMCİOĞLU, ALİ SÜREYYA
(1855, İzmit - 10 Ağustos 1936, İstanbul) Eczacı.
Kalemcioğlu ailesinden Şeyh Mehmed Efendi'nin oğludur. 1884'te Mekteb-i Tıb-biye-i Mülkiye'nin eczacı sınıfından mezun olmuş ve diplomasını 1887'de almıştır. 1887'de Balıkesir Belediyesi, 1891'de Haseki Hastanesi eczacılığına atanmıştır.
Kalemcioğlu 1899'da "İksir-i Süreyya" (Elbdr Toni-Digestif Ferrugnineux) adım verdiği, bir ilaç hazırlayarak piyasaya çıkarmıştır. Bu hazır ilaç kısa bir sürede büyük bir üne kavuşmuş ve 1965'e kadar Pertev Laboratuvarı'nda imal edilmiştir.
İlk Türk tıbbi müstahzarlarından birinin sahibi ve yapımcısı olan Kalemcioğlu, meslektaşları tarafından çok sevilip sayılmış ve "Baba" lakabıyla tanınmıştır.
Cerrahpaşa Hastanesi'nde üremiden vefat etmiştir. Mezarı Merkezefendi Kabris-tam'ndadır.
Bibi. S. Ünver, "Türk Eczacılarının En Yaşlı Üstadı Süreyya ve Tıb Tarihimize Ait Hatıraları, 1857-1936", Dirim, S. 32 (1937).
TURHAN BAYTOP
KALEMKÂRLIK
Yumuşak madenlerin (gümüş, altın, bakır, san vb) üzerlerine ucu sivriltilmiş çelik kalemler vasıtasıyla desen ve şekiller oyma sanatına kalemkârlık ve bu sanatı yapan ustaya da kalemkâr denir. Altın pahalı olduğundan, sarı ve bakır gibi madenler de aşırı oksitlenme özelliğinde olduklarından bu gümüşe özgü bir sanat haline gelmiştir. Değişik şekillerde uçları sivriltilmiş çelik kalemler, bu sanatın en önemli aletidir.
Evliya Çelebi, 1638 ordu esnafı alayına katılan esnaf zümrelerini tanıtırken hak-kâklardan sonra "esnaf-ı kalemkârân-ı ku-yumcuyan"dan söz eder ve 200 dükkânda 300 usta kalemkâr çalıştığını ekler. Tanınmış kalemkârlar olarak da Unkapam'n-da Simitçioğlu Rum Mihail ve Ermeni Ha-çadur'dan; Bedestenönü'nde Aydın Ermeni ve Kalemkâr Tanburi Arnavut Osman Çelebi'den söz eder.
Kalem işinin yapımında şöyle bir yol takip edilir: Karakuyumcudan gelen şekillendirilmiş gümüş, ibrik, tepsi, zarf, şeker-
dan vb şeylere usta biçimlerine uyacak şekilde kâğıt üzerine müsvedde yapar. Müsveddeyi beğenirse onu sabit kalemle gümüş üzerine çizer, daha sonra da çizdiği desenin özelliğine göre değişik kalemler kullanarak işi tamamlar.
Bu çalışmaların en önemli özelliği sanatkârın çok iyi bir bileğe sahip olmasıdır. İyi bilek sözünün açıklaması, kâğıt ü-zerinde çok zordur, onun için bir ustayı seyretmek ve bir eser üzerinde konuşmak gerekir.
Kalemi topuzlu sapından avucu içinde sıkıca tutan usta, dal ve kıvrımlarda yumuşak dönüşü temin için nefesini tutar ve tek hareketle kıvrımı tamamlar. Güzel bir işte titizlikle başlama kadar işin sonunu da aynı titizlikle getirmenin önemi büyüktür. Değişik kalem çalışmaları, derin kalem ve yüzey yalamaları, işi daha dekoratif ve alımlı gösterir.
Bu yüzden kalemkârlıkta usta çok zor yetişir, iyi bir kalem işi nadir bulunur ve güzel eser sayısı da azdır. Bu sanatı iyi öğrenen ustalar savatC-») tekniğini öğrenince savat ustası; hat sanatını öğrenenler ise hakkak yani mühürcü olurlar (bak. hakkâklık). Sade kalemkârlık, savat ve hak ustalığının ilk durağıdır.
Kalem işi kendi başına bir eserde kullanıldığı gibi diğer tekniklerle beraber de sıkça kullanılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |