Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə231/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   227   228   229   230   231   232   233   234   ...   877
(?, Tırhala [bugün Yunanistan'da] -1615, istanbul) Melamî kutbu ve mutasavvıf. Hacı Ali Bey olarak da tanınır.

Ailesi hakkında bilgi bulunmayıp yalnızca amcasının I. Süleyman (Kanuni) dönemi (1520-1566) sadrazamlarından Rüs-tem Paşa'nın (ö. 1560) terzisi olduğu bilinmektedir. Kendisi de bu mesleği öğrenmiş ve Melamî kutbu Hüsameddin Anka-ravî'den (ö. 1556) terzilerin piri sayılan Hz Idris'e izafeten "Idris" lakabım almıştır. Rüstem Paşa'nın 1548'deki Iran seferine amcasıyla birlikte katılan Idris-i Muhtefî, Ankara Kutluhan'da Ahmed Sarban'ın halifesi Hüsameddin Ankaravî'ye intisap e-derek Melamîliğe girdi. Ankaravî'nin vefatından sonra istanbul'a döndü ve Sul-tanselim'de bir konak satın alarak tarikat

faaliyetlerini sürdürdü. 1556-1602 arasında başta Filibe, Sofya ve Belgrad olmak üzere pek çok Balkan şehrini dolaşarak hem ticaret yaptı hem de buradaki Melamî zümreleriyle ilişki kurdu. Hasan Ka-bâdûz'dan (ö. 1602) boşalan Melamî ku-tupluğunu vefat ettiği I6l5'e kadar yürüten Idris-i Muhtefî'nin bu dönemde bütün faaliyetlerini gizli sürdürmesi ve kendisini dışarıya karşı Hacı Ali Bey olarak tanıtması yüzünden yakın çevresince "Muhtefî" lakabıyla anılmıştır. Mezan, Kasımpaşa Kulaksız'dadır.

Idris-i Muhtefî, istanbul Melamîliğini yatay örgütlenme modeline göre yeniden düzenleyen kişi olarak tarikatın tarihinde büyük bir öneme sahiptir. Idris-i Muh-tefî'den önceki örgütlenme şekli daha çok istanbul dışındaki tarikat kutbuna bağlı o-larak faaliyette bulunan ve kendilerini Bay-ramîlik içinde gösteren Anadolu Melamî-lerinin kan bağına dayalı meşihat modelini esas almaktadır, ismail Maşukî (ö. 1529) ve Hamza Bâlî (ö. 1561) gibi kutupların katledilmeleri, Idris-i Muhtefî'den önce bu makamı temsil eden kişilerin istanbul dışında faaliyetlerini sürdürmelerine ve yetkilerini büyük ölçüde şehir içindeki Bay-ramî şeyhlerine devretmelerine neden olmuştur. Bunun sonucunda Helvaî Tekke-si(->) ile Saçlı Emir Tekkesi(-»), bu dönemde istanbul dışındaki kutba bağlı, fakat klasik tarikat örgütlenmesinin "şeyhlik" kurumunu koruyan bir yapılanma özelliğine sahip merkezler şeklinde ortaya çıkmıştır.

istanbul'da uzun süreli faaliyet gösteren ilk Melamî kutbu, Idris-i Muhtefî'dir. Onun bu özelliği, tarikatın şehir hayatında merkezileşme sürecini başlatmış ve klasik tekke organizasyonunun yerine kutup ile müritler arasındaki ilişkilerin doğrudan sağlanabildiği tekke dışındaki mekânlar ön plana çıkmıştır. Idris-i Muhtefî'nin Sultanselim'deki konağında odaklanan bu örgütlenme, Kırkçeşme'deki Peş-temalcılar Hanı'nda esnaf kesimini kuşatan geniş bir zümreyi içine alarak istanbul Melamîliğinin orta tabakada hızla yaygınlaşmasını sağlamıştır. Idris-i Muhtefî'nin başlattığı bu yatay örgütlenme çalışmasının sonucunda Melamî mistisizmi ile esnaf ideolojisi kaynaşmış ve vakıf gelirleriyle geçinen geleneksel şeyh tipinin yerine belli bir zanaat koluna bağlı mutasavvıf tipi istanbul hayatında yerini almıştır.

Idris-i Muhtefî'ye intisap eden pek çok mutasavvıf, Melamîliğin hem diğer tarikatlar bünyesinde hem de istanbul'un farklı tabakaları arasında taraftar bulmasını sağlamışlardır. Bunlardan Bezcizade Mehmed Muhyieddin Efendi (ö. 1611) aslen Hal-vetî iken Idris-i Muhtefî'ye bağlanarak önce Fatih'teki Mehmed Ağa Tekkesi'n-de, ardından Üsküdar'da kendi adına kurduğu tekkede faaliyet göstermiş ve her iki tekke de sonradan Bayramîliğin Himme-tî koluna geçmiştir. Muhtefî'nin müritleri arasında bulunan Reisülküttab San Ab-dullah(-») Peştemalcılar Hanı'nda yapılan bir törenle Melamîliğe girmiş, yetiştirdiği halifeleri aracılığıyla Melamîliğin özellikle Mevlevî, Celvetî ve Nakşibendî ta-

rikatları bünyesinde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Bu halifelerden La'lîzade Abdül-bakî'nin(-0 İstanbul'daki Melamî meşrep Nakşîlik üzerindeki etkisi günümüze kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Sarı Abdullah ile birlikte Sadrazam Halil Paşa da Melamîliğin Celvetîlik içinde örgütlenmesini gerçekleştirmiştir. Muhtefî'nin tanınmış müritleri arasında ayrıca, Ebu'l-Meyamîn lakabıyla anılan Şeyhülislam Mustafa Efendi (ö. 1604) ile şair, hattat ve meddah olan Tıflî Ahmed Çelebi de (ö. 1659) vardır.

Idris-i Muhtefî'nin tasavvuf konusundaki başlıca eseri, hece vezniyle yazdığı Şatbiydsidiı. Tasavvufun en karmaşık sem-bolleriyle örülen ve 15 dörtlükten meydana gelen bu esere aralarında Nakşî Şeyhi Ali Şermî ve Mevleyî Şeyhi Ahmed Remzi Dede'nin de bulunduğu pek çok mutasavvıf tarafından şerhler yazılmıştır.



Bibi. Ataî, Hadaiku'l-Hakaik, 602-603; Kâtib Çelebi, Fezleke, II, ist., 1268, s. 373-374; Müs-takimzade, Menâkıb-ı Melâmiye-i Şuttariye-i Bayramiye, Süleymaniye Ktp, Abdurrahman Nafiz Paşa, no. 1164, vr 70b-71a; Evliya, 5e-yahatname, I, 425; Vassaf, Sefine, II, 309; Göl-pınarh, Melâmîlik, 123-128.

EKREM IŞIN

İETT

1939'da 3645 sayılı özel bir yasayla oluşturulan iETT (İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel işletmeleri), istanbul'un kent içi ulaşımı, havagazı ve elektrik üretimi ve dağıtımı amacıyla kurulmuştur.



Uzun yıllar bu üç görevi bir arada yürüten İETT, 1970'te TEK'in (Türkiye Elektrik Kurumu) kuruluşuyla birlikte elektrik üretim görevini devretmiş ve sadece elektriğin istanbul içerisindeki dağıtımından sorumlu olmuştur. 1982'de elektrik dağıtım görevi de TEK'e devredilince, iETT' nin elektrik üretim ve dağıtımı ile hiçbir ilgisi kalmamıştır.

lETT'nin bir başka hizmeti olan havagazı, istanbul'da ilk kez, Dolmabahçe Sa-rayı'nın aydınlatılması amacıyla 1853'te ü-retilmeye başlanmıştır (bak. gazhaneler). Önceleri yabancı sermayeli özel şirketlerce yürütülen havagazı üretim ve dağıtım işi, birkaç el değiştirmeden sonra, 1945'te iETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne devredilmiştir.

Kokkömürü üretim ve satışı da yapan, yaklaşık 1.000 kişinin çalıştığı, günlük kapasitesi 300.000 m3 olan, 800 km şebekesi ve 80.000 abonesiyle İstanbullulara yıllarca hizmet veren havagazı işletmesi, doğal gazın(~>) İstanbul'un günlük yaşamına girmesi ile, 7 Haziran 1993'te tasfiye e-dilmiştir.

Bu iki işletmenin elinden gitmesi sonucu iETT, önemli gelir kaybına uğramış ve yalnızca yolcu taşımacılığından elde ettiği gelirle hizmetini sürdürmek zorunda kalmıştır.

İstanbul'a ilk otobüsün(->) gelişi, İETT' nin kuruluşundan 13 yıl önce 1926'da olmuş ve 4 adet otobüs satın alınmıştı. Ancak bu otobüsler sağlıklı bir biçimde işle-tilememiş ve bir süre sonra da hurdaya ay-

1930'larda

kullanılan ilk

otobüslerden

biri (üstte) ve

günümüzde

doğal gazla

çalışan çevre

dostu otobüs.

Tuğrul Acar

fotoğraf

arşivi (üst),

Nadya Gabeoğlu,

1994

rılmıştı. İETT filosuna ilk katılan otobüsler, 1942'de ABD'den alınan White marka 9 adet otobüstür.

Daha sonra 1943'te İsveç'ten 15 adet Scania Vabis alınmış, bu yıldan itibaren otobüs alımı hızlandırılarak 1994'te 2.400 otobüslük filoya ulaşılmıştır.

1903'te İtalya'dan 100 adet troleybüs satın alınarak hizmete verilmişse de, 1984'te dönemin belediye başkam tarafından, trafiğe engel oldukları gerekçesiyle seferden kaldırılmıştır.

İstanbul'un bir ucundan diğerine, kent içi toplutaşıma hizmetinin yüzde 40'ını sağlayan İETT bugün, 1.200 km'lik yol a-ğında çalışmakta, toplam hat uzunluğu ise 5.230 km'yi bulmaktadır.

5 yıl önce 1.300 otobüslük filosunun 1.000'i ile her gün sefere çıkan İETT'nin o-tobüs filosu bugün, 2.400'e ulaşmıştır. Bu 2.400 otobüsten 2.000'i her gün sefere çıkmakta, yaklaşık 400.000 km yol kat etmekte ve günde ortalama 1.500.000 yolcu taşımaktadır.

1993'e kadar normal ve körüklü otobüslerle hizmet veren iETT, 1993 yılı içe-

risinde filosunu çeşidendirmiş ve ilk etapta 26 adet çift katlı otobüsün alımını gerçekleşmiştir. İngiliz-Hollanda ortak yapımı olan DAF-OPTARE marka otobüsler uzun hatlarda ve özellikle turizm amacıyla çalıştırılmaktadır. Yolcuların İstanbul'un panoramasını farklı bir gözle görmesini sağlayan çift katlı otobüslerde, özürlü vatandaşların otobüse kolay binmesini sağlamak için kapı platformları hidrolik sistemle yer düzeyine kadar indirilebilmektedir.

Kısa hatlar, besleme hatları ve yolcu sayısının az olduğu hatlarda kullanılmak ü-zere, yine 1993'te iETT filosuna 26 adet midibüs katılmıştır.

iETT, deneme amacıyla 100 adet doğal gazla çalışan otobüsü de filosuna katmıştır, ilk etapta 1994 yılı başında 10 tanesi doğal gaza çevrilen bu otobüslerden, her ay 10 tanesi doğal gazlıya dönüştürülecektir. Doğal gazla çalışan otobüslerde yüzde 30 mazot, yüzde 70 doğal gaz kullanılmaktadır. Motora ilk hareket mazot tarafından verilmekte, motor belli bir devre ulaştıktan sonra, doğal gaz sistemi devreye girmektedir.

iftar âdetleri

140

141


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   227   228   229   230   231   232   233   234   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin