Ünden bugüN


Bibi. Eldem, istanbul Anılan, 148-153; Eldem, Türk Evi, II, 80. M. BAHA TANMAN KAPTAN-I DERYA



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə670/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   666   667   668   669   670   671   672   673   ...   877
Bibi. Eldem, istanbul Anılan, 148-153; Eldem, Türk Evi, II, 80.

M. BAHA TANMAN



KAPTAN-I DERYA

"Derya kaptanı", "kapudan-ı derya", "kaptan paşa" da denmiştir. 1867'ye kadar Osmanlı donanmasının komutanlığını yapan beylerbeyleri ve vezirlerdir. Kaptan-ı deryanın İstanbul'un güvenliği ile ilgili görevleri de vardı.

16. yy'a değin "derya beyi", "derya kaptanı" unvanlarını taşıyan kaptan-ı deryalardan Baltaoğlu Süleyman Bey istanbul kuşatmasına katılmıştı. II. Mehmed (Fatih) dönemi (1451-1481) derya beylerinden Has Yunus Bey (1456-1460) ile kaptan-ı derya sanını alan Mahmud Paşa (1466-1472), Gedik Ahmed Paşa (1478-1480) ve Mesih Paşa (1480-1491) İstanbul'un imarı çalışmalarına katılan ve yeni semtlere adlarını veren ünlü kaptan-ı deryalardır.

Gelibolu'daki kaptan-ı deryalık mer-

kezinin 15l6'da İstanbul'a taşınması, 1533' te de Cezayir Beylerbeyi Barbaros Hayred-din Paşa'nın bu göreve atanması ile kaptan-ı deryalık İstanbul'a dönük hizmetler bakımından giderek önem ve etkinlik kazanmaya başladı. Beşiktaş semti Barbaros' un döneminde (1533-1546) geliştiği gibi, Tersane ve Kasımpaşa semtleri de Piyale Paşa'nın kaptan-ı deryalığı (1554-1568) sırasında gelişerek kentin başlıca sanayi merkezi konumuna ulaştı.

Sokollu Mehmed Paşa (kaptan-ı deryalığı 1546-1550) başta olmak üzere birçok vezir ve beylerbeyi bu görevdeki başarılarından dolayı sadrazamlığa yükseldiler. Vezir rütbeli kaptan-ı deryalar, İstanbul'da bulundukları zamanlarda kent sorunlarıyla ilgilenirler, Divan-ı Hümayun toplantılarına da katılırlardı. 17. yy'da ise çoğu, kubbe vezirleri arasından atanan kaptan-ı deryalar, aynı zamanda Divan-ı Hümayun'un daimi üyeliğini de yapmaya başladılar.

Tevkii Abdurrahman Paşa Kanunnamesi, kaptan-ı deryanın divandaki görevi, protokoldeki yeri ve yetkileri konusunda bilgiler verir. Kanunnamelere ve geleneklere göre bu göreve atanan vezir, Paşa Ka-pısı'na gider burada sadrazamla bir süre sohbet edip kahve ve çubuk içerdi. Bundan sonra "şerbet, buhur ve gülsuyu resmi" denen bir törenle Paşa Kapısı ricali de huzura alınır, atama fermanı okunduktan sonra kaptan-ı deryaya sadrazam tarafından kürk giydirilirdi. Kaptan paşa, çavuş-başının eşliğinde alayla Kireç İskelesi'ne iner, buradan filikaya binerek Tersane'ye geçerdi. İskelede Tersane emini ve kethüdası tarafından karşılanarak Büyük Köşk'e

götürülür, burada kahve içip çavuşbaşına ve kaptanlara hilaller giydirirdi. Bu tören sırasında Tersane şeyhi de dua ederdi. Aynı sırada toplar atılarak yeni kaptan-ı deryanın göreve başladığı ilan edilirdi.

Böylece görevine başlayan yeni kaptan-ı derya, Tersane, donanma mensuplarının, Kasımpaşa, Galata sakinlerinin şikâyetlerini dinler, gerektiğinde dava konularım derya kadısına havale eder veya doğrudan kendisi yargıda bulunurdu. Buyrultular yazmak, idam cezası vermek kaptan-ı deryanın yetkileri arasındaydı. Divan-ı Hümayun günlerinde ise sadrazam, ilgili konuları bakması için kendisine verirdi. Halic'in ve Kasımpaşa bölgesinin güvenlik ve kolluk işlerini planlayan kaptan-ı derya, donanmanın mevsimlik bakımı, levent ve kalyoncu gereksinimleri ile ilgilenir, Tersane'nin çalışmalarını yönlendirirdi.

Kaptan-ı derya İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Tersane'deki Kaptanpaşa Divanhanesi denen resmi konakta otururdu. Tersane'nin verimli çalışmasından ve donanmanın hazırlanmasından sadrazama karşı sorumlu olan kaptan-ı deryanın yardımcıları Tersane emini ve Tersane kethüdası idi. Elinde sedef işli asa taşıyan kaptan paşa, donanma ile ilgili tüm atamaları yapar, Haliç'te, Tersane'de, iskele ve yatak limanlarında kol gezmeye çıkardı. Önemli sorunları ise sadrazam ile görüşerek sonuca bağlardı.

Kaptan-ı derya İstanbul'dan donanma ile sefere çıkacağı zaman ilkin Tersane-i Âmire'de sadrazama teftiş verir, sonra ikisi birden Yalı Köşkü'nde padişahın huzuruna çıkarlardı. Bu törende kaptan-ı deryanın "ak libas" (beyaz giysi ve kürk) giyimli olması gelenekti. Kaptan-ı derya, padişahın buyruklarım alır ve kendisiyle vedalaşırken donanma da Sarayburnu açıklarında alay gösterir ve top atışları yapardı.

Sefer dönüşünde de benzeri bir tören yapılır, ayrıca kaptan-ı derya İstanbul halkına bir gösteri olmak üzere yakalanan a-zılı korsanları donanma gemilerinin direk ve serenlerine astırırdı. Sefere çıkışta olduğu gibi dönüşte de padişaha "döşeme baha" adı altında 20.000 kuruş ödemede bulunurdu.

Kaptan-ı derya İstanbul'da iken üç fenerli "kaptan paşa baştardası"na, sefere çıktığı zamanlarda ise bastarda yedeğine binerdi. Ayrıca Haliç ve Boğaziçi gezilerinde 7 çifte, kadırga burunlu özel kayığı ile dolaşırdı. İstanbul'daki törenlere ve resmi toplantılara, başında yalnız sağ tarafı sırma şeridi kallavi, sırtında yeşil aüas kaplı dört yenli samur kürk giyimli ve belinde mücevherli hançerle katılırdı. Padişah huzurundaki törenlerde sadrazamın altında, vezirlerin yukarısında dururdu. Padişah Ter-sane'yi gezmek ya da burada bir geminin denize indirilmesinde bulunmak istediği zaman sadrazam ile kaptan paşa sedef asa-larıyla önünde yürürlerdi.

Kaptan paşa İstanbul'da bulunduğu zamanlarda her cuma günü namazdan sonra Paşa Kapısı'na giderek Arzodası'nda




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   666   667   668   669   670   671   672   673   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin