KÂMİL EFENDİ TEKKESİ
Fatih îlçesi'nde, Osmanlı kaynaklarında "Davutpaşa İskelesi" olarak da anılan Sa-matya semtinde, Cerrah Paşa Mahallesi'n-de, Yokuşçeşme Sokağı'mn batı yakasında yer almaktaydı.
"Bekârbey Tekkesi" adı ile de tanınan ve İstanbul'daki Rıfaî tekkelerinin en ünlülerinden olan bu kuruluşun tarihi gelişimi tam olarak aydınlatılmış değildir. İlk olarak Sultan İbrahim döneminde (1640-1648) İstanbul'a gelen Şeyh Süleyman Abaî tarafından bir mescit-tekke olarak tesis edildiği, daha sonra tekkeye adını vermiş o-lan Şeyh Mehtned Kâmil Efendi tarafından 19. yy'ın ilk çeyreğinde söz konusu mes-cit-tekkeye tekrar meşihat konulduğu tespit edilmektedir.
Gerek Süleymaniye Kütüphanesi, Zühdü Bey Bölümü, no. 489'da kayıtlı bulunan, 1823 civarına tarihlenen ve İstanbul tek-kelerindeki postnişinlerin dökümünü veren yazmada, gerekse de İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi îbnülemin M. K. İnal Bölümü, no. 2802'de kayıtlı bulunan ve 1249/1834'teII.Mahmud'un kızı Saliha Sul-tan'ın düğününe davet edilenlerin dökümünü içeren yazmada, Rıfaî şeyhleri arasında bu Kâmil Efendi'nin adı geçer. Diğer taraftan Alemdar Mustafa Paşa'nın o-ğullarından "Bekâr Bey" lakabı ile tanı-
KÂMİL EFENDi TEKKESİ
404
405
KANAAT LOKANTASI
Avram Kamondo'nun Hasköy sırtlarındaki anıtmezarı. Naim Güteryüz arşivi
nan bir Rıfaî şeyhinin de uzun yıllar bu tekkede posterisin olduğu bilinmekte, ömründe hiç evlenmemiş ve tekke musikisi alanında istanbul'da şöhret yapmış olan bu şeyhin Kâmil Efendi ile aynı kişi olduğu anlaşılmaktadır, istanbul'da Rıfaî tekkelerinin yanısıra diğer kıyamî tarikatlara ve devranî tarikatlara mensup tekkelerde de icra edilmesi âdet olan "kıyam tevhidi" adlı zikir türünün Bekâr Bey tarafından içtihat edildiği ve ilk olarak bu tekkede uygulandığı rivayet edilir.
Kâmil Efendi Tekkesi'nde cumartesi günleri ayin icra edildiği, Dahiliye Nezareti' nin hazırlattığı 1301/1885-86 tarihli istatistikte burada 3 erkek ile l kadının ikamet ettiği, ayrıca Maliye Nezareti'nden günde 4.032 kuruş ile l okka et tahsisatı olduğu bilinmektedir. Bandırmalızade A. Mü-nib Efendi'ye ait Mecmua-i Tekâyâ'nın basıldığı 1307/1889-90'da tekkenin postunda ihsan Efendi adında bir şeyh bulunmakta, Hüseyin Vassaf m tekkelerin son günlerinde kaleme aldığı Sefîndde ihsan Efendi'ye Şeyh Haydar Efendi adında bir kişinin vekâlet ettiği belirtilmektedir. Tekkenin son zâkirbaşısı Albay Zühdü Bey, Cumhuriyet döneminde tekke musikisi ve folklorunun son ustalarından birisi olarak tanınmış ve bu hususlarda kendisinden çok yararlanılmıştır.
Tekkenin mescit-tevhidhane binası 1894 depreminde harap olmuş, ahşap olan diğer bölümler de tekkelerin kapatılmasından (1925) sonra son şeyhin veresesi tarafından yıkıcıya satılmış, daha sonra tekkenin arsasına sahip olan Cerrahpaşa Hastanesi 1980'lerde son bina izlerini ortadan kaldırmıştır.
Reşad Ekrem Koçu'nun istanbul Ansik-lopedisi'nde yer alan krokiden ve Encümen Arşivi'nde bulunan 1951 tarihli fotoğraflardan mescit-tevhidhane ve ahşap bölümler hakkında belirli ölçüde fikir edinilebilmektedir. Mescit-tevhidhanenin kareye yakın dikdörtgen planlı harimi, kagir duvarlarla kuşatılmış, ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Moloz küfeki taşı ile örülmüş o-lan duvarlar bir sıra kirpi saçakla son bulmaktadır.
Biri batı, diğeri doğu duvarında olmak üzere iki giriş vardır. Bunlardan birisi mescidin cemaatine, diğeri tekke mensuplarına tahsis edilmiş olmalıdır. Batı duvarında bir, diğer duvarlarda ikişer tane, çift sıra halinde ikili pencere grubu yer almaktadır. Pencere açıklıkları tuğladan sivri kemerlerle geçilmiştir.
Ampir üslubundaki ayrıntılarından 19. yy'ın birinci çeyreğinde yenilenmiş olduğu anlaşılan mihrap, yarım daire planlı bir niş ile bunu yanlardan kuşatan yivli pi-lastrlardan ibarettir. Aynı dönemde alt sıradaki pencerelerin de tadil edildiği, söve-lerin iptal edilerek hafifletme kemerlerinin altının boşaltıldığı anlaşılmaktadır. Harem ve selamlık bölümleri, dış görünümü itibariyle herhangi bir meskenden farkı olmayan üç katlı ahşap bir binanın içinde toplanmıştır.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka,l, 148; Aynur, Sa-liba Sultan, 39, no. 210; Âsitâne, 5; Osman
Bey, Mecmua-i Ceuâmi, I, 62-63, no. 97; Mü-nib, Mecmua-i Tekâyâ, 6; Ihsaiyat II, 20; Vassaf, Sefine, V, 270; tSTA, I, 17, V, 2405; Öz, istanbul Camileri, I, 17; Fatih Camileri, 273.
M. BAHA TANMAN
KÂMİL EFENDi TEKKESİ
bak. ŞEYH TÜRLÜ TEKKESİ
KAMONDO, AVRAM
(l 758, İstanbul - 30Man 1873, Paris) Yahudi banker.
Kamondolar Avrupa'da kolları bulunan Ispanyol-Portekiz kökenli bir aile idi. Ibe-rik Yarımadası'ndan göç ettikten sonra birkaç yüzyıl Venedik'te yaşayan Kamondo ailesi 18. yy'ın sonuna doğru istanbul'a yerleşti.
Avram Kamondo (Abraham de Kamondo) Ortaköy'de doğdu. Tellal olan babası aynı zamanda Ortaköy Sinagogu yöneti-cilerindendi. Avram'ın kardeşi Izak ile beraber kurdukları I. Kamondo ve Şürekâsı unvanlı banka devrin sayılı uluslararası fi-nans kuruluşlarından biri oldu. Kardeşi Izak 1832'de vebadan ölünce oğulları olmadığından tüm serveti ve işin idaresi Av-ram'a kaldı. Avram bankayı başarı ile yönetti ve geliştirdi. Baron Hirş gibi ünlü zenginlerin istanbul bankeri oldu. Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında Osmanlı Dev-leti'nin savunma ihtiyaçlarını da finanse eden banka, Avram Kamondo'nun Paris'e yerleşmesinden sonra (1872) faaliyetini daralttı, önce finansman şubesini tatil e-dip sadece gayrimenkul idaresi ile yetindi, 1910'ların ikinci yarısında kapandı.
Avram Kamondo'nun devrin sadrazamı Mustafa Reşid Paşa ile sıkı bir dostluğu vardı. Ekonomik ve mali konularda onun danışmanı olan Kamondo bu dostluğu sonradan Sadrazam Âli Paşa ve Sadrazam Fuad Paşa ile de sürdürdü. Bu arada gerek italya Kralı II. Vittorio Emanuele ile olan dostluğu, gerek Avusturya-Italyan Savaşı dul ve yetimlerine büyük yardımları, istanbul italyan Okulu'na büyük ba-
ğışları dolayısıyla kral 28 Nisan 1867'de kendisine ailenin en büyük oğluna veraset yolu ile geçebilmek imtiyazı ile kont unvanını verdi.
Avram Kamondo Osmanlı Devleti'nde gayrimenkul edinme izni alan ilk yabancı uyruklu kişidir. Bankası, borçlular taahhütlerini zamanında yerine getirmedikleri zaman ipotek edilen gayrimenkullere sahip olamıyordu. Kamondo durumu saraya arz edince, Abdülaziz (hd 1861-1876) başkalarına emsal olmamak üzere Kamondo' nün gayrimenkul sahibi olmasına izin verdi. Kamondo bu sayede sayısız gayrimenkul satın alma, inşa ettirme ve tasarruf etme imkânına sahip oldu.
19. yy'ın ilk yarısında Osmanlı Yahudileri o denli kara taassup ve cehalet içinde idiler ki dil-din ayırımı yapamıyor, bir yabancı dil öğreneni dahi başka bir dine geçmiş gibi görüyorlardı. Gabay, Karmona, Aciman gibi liderlerin ölümünden sonra İstanbul Yahudileri başsız ve öndersiz kalmıştı. 1830'larda Avram Kamondo cemaatin başına geçip yönetimi eline aldı ve derhal toplumun sorunlarına eğildi. Komando Avrupa ile sıkı ilişkileri sayesinde oralardaki kültür ve eğitim gelişmesini ya-kinen izliyor, bu gelişmelerden kendi cemaatini de faydalandırmak, son yüzyıl içinde düştükleri karanlık ve cehaletten kurtarmak istiyordu. 1856'da Islahat Fer-mam(-0 ile Osmanlı Devleti'nde başlayan reform hareketinden de cesaret alan Kamondo, Türkçe, Fransızca ve Ibranicenin okutulacağı modern bir ilkokul fikrini ortaya attı. Aydınların da desteği ile söz konusu okul 1854'te Hasköy'de Piripaşa'da öğretime başladı. Ne var ki, Bernard Bruns-wick ve Jul Dalem gibi yetenekli eğitimcilerin yönetiminde olan ve toplumda Es-cuola diye adlandırılan bu okul, bazı tutucu hahamlarca kötü karşılandı ve din elden gidiyor şeklinde yorumlandı. Fanatiklerin gerek cemaat teşkilatında, gerekse topluluk içerisinde kopardıkları yaygara o kadar büyüktü ki Avram Kamondo
Avram Kamondo'nun yaptırdığı Bankalar Caddesi'ne inen Kamondo Merdivenleri.
Naim Güleryüz arşivi
1859'da projeyi devam ettirebilmek için o-kul yönetimi ve öğretim programı ile ilgili 7 maddelik bir muhtırayı kabul ederek tutucu çevreye taviz vermek mecburiyetinde kadı. Fakat kısır görüşlü bazı fanatik hahamlar ve onların telkinine kapılan cahil kişiler bu kadar tavizle yetinmiyor, çocuklarımız Hıristiyanlaştırılıyor feryadıyla Fransızca ve modern eğitimin ders programlarından kaldırılmasını istiyordu. Kamondo ve aydınlar, Hahambaşı Yakup Avigdor'un da desteği ile bu baskıya dayanmaya, karşı koymaya gayret ediyordu. Yahudiler arasındaki ihtilaflardan sıkılan Abdülaziz'in iradesi ile Musevi cemaati tarafından hazırlanan Hahamhane Nizamnamesi 1867'de yürürlüğe kondu.
Avram Kamondo tek oğlunun 1866'da ölümünden sonra torunları ile birlikte Paris'e gitmeye karar vererek, 1872'de Paris'e yerleşti ve ertesi yıl Pare Monceau'daki köşkünde vefat etti. Kalbi ve anıları ile bağlı olduğu istanbul'a gömülmeyi vasiyet eden Avram Kamondo'nun naaşı Osmanlı Elçi-liği'nin tavassutu ile istanbul'a getirtilerek 14 Nisan 1873 Pazartesi günü görkemli bir törenle Hasköy'de önceden inşa ettirdiği anıtmezarda toprağa verildi.
Kamondo Türkiye'de o denli sevilen ve sayılan bir kişi idi ki cenaze töreni günü istanbul'daki Yahudiler yas tutarken borsa ve finans kuruluşları işlerini tatil etti, Galata ve Haliç esnafı dükkânlarını kapattı.
Kamondo'nun anıtmezarı Hasköy Me-zarlığı'nda, çevre yolunun Şişli'den Haliç Köprüsü'ne giderken sağ kesiminde, hafif yüksekte görülen dört köşeli yapıdır. Muhtelif zamanlarda yapılan tamirat ve restorasyonlara rağmen mermer, demir ve kurşunlarının sıkça çalınması nedeniyle layık olduğu ihtişamdan uzak, zamana karşı direnmektedir. Yapı bu arada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 22
Mart 1991 tarih ve 2570 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.
Kamondo Bankası'nın görkemli günlerinde idare merkezi, Galata'da bugün Beyoğlu Belediye Hastanesi ve Sankt Georg Avusturya Lisesi'nin bulunduğu cadde ile dikine kesişen Kamondo Sokağı'nda bulunmakta idi. Bu sokağın günümüzde adı Banker Sokağı'dır.
Voyvoda Caddesi (Bankalar Caddesi) üzerinde TC Merkez Bankası ve Osmanlı Bankası binalarının hemen hemen karşısına isabet eden görkemli ve ilginç merdivenler de anacadde ile Banker Sokağı'nı birleştirmekte ve bunları yaptırtan Kamondo'nun anısına Kamondo Merdivenleri o-larak anılmaktadır.
Bibi. M. Franco, Essai sur l'histoire deş İsraeli-tes de l'Empire Ottoman, Paris, 1897, s. 245-248; A. Galante, Encore un nouveau recueil, ist., 1953; K. S. Sel, Türk Masonluk Tarihine Ait Üç Etüd, ist., 1973.
NAlM GÜLERYÜZ
KAMONDO HANI
Galata'da, Serdar-ı Ekrem Sokağı üzerinde, giriş kapısı 36 numaralı yapı.
19. yy'ın sonlarında neoklasik üslupta inşa edilmiştir. Bina, Galata'nın tanınmış bankerlerinden Avram Kamondo(-t) tarafından yaptırılmıştır. Mustafa Reşid Paşa' mn da sarrafı olan Avram Kamondo, Galata'da geniş araziler satın alarak büyük binalar inşa etmiş bir spekülatördü. Aynı zamanda, Intizam-ı Şehir Komisyonu üyesiydi. Ancak, yazılı kaynaklarda hanın mimarına ve yapım tarihine rastlanmamıştır.
Dört katlı olarak inşa edilen binada, giriş katı dükkânlara ayrılmıştır. Binaya giriş için kullanılan kapı dışındaki diğer kapılar dükkânlara aittir. Bu katta yer alan tüm girişler kemerlidir. Ana girişin üzerindeki günümüze kadar ulaşmış olan konsollardan, burada muhtemelen ahşap bir saçak olduğu anlaşılmaktadır.
Kamondo Hanı'nın cumbalarından detay. Banu Kutun/Obscura, 1994
Simetrik plana sahip olan binada, ikinci ve üçüncü katlarda yer alan ahşap cumbalar alışılmadık bir üslup sergilerler. Cephe simetri ekseninin iki yanına yerleştirilmiş olan bu ahşap cumbalar pencere hizasına kadar yükselmektedir. Cumbalarda pencere eteğinde yer alan panolarda baklava motifleri bulunur. Bu süsleme öğesi ve cumbalarla Osmanlı mimarisinin bazı karakteristik özellikleri yapıda uygulanmıştır, ikinci ve üçüncü katlar boyunca dört adet pilastr yükselmektedir. Eklektik başlıklı bu pilastrlar birer kaideye otururlar. Pilastrların birleştirdiği bu katlar silmelerle belirtilmiştir. Bu katlarda yer alan pencereler denizliklidir. Üçüncü ve dördüncü katlar boyunca simetrik olarak yerleştirilen ikinci bir grup ahşap cumbalar da bu kadarı kendi içinde birleştirir. Pilastrlardan oluşan orta bölüm bir dizi konsol ile son-landınlmıştır. Cephenin orta kısmına rastlayan bu konsol dizisini yanlarda silmeler takip eder. Yapı bir çekme kat ile tamamlanmıştır.
BANU KUTUN
KANAAT LOKANTASI
istanbul'un geleneksel Türk yemekleri yapan lokantalanndandır. ilk olarak 1933'te Üsküdar'da Bitpazan denilen mevkide Ali Özçakmak tarafından açıldı, sonra Mihri-mah Sultan Camii'nin yanındaki yerine taşındı, çarşı ve iskele civarında iki yer daha değiştirdikten sonra, 1955'te, Üsküdar'dan Bağlarbaşı'na giden Selman-ı Pak Caddesi' nin gene Üsküdar çarşısına dahil kesiminde, bugünkü yerine taşındı. 196l'de lokantayı Vahdettin, Kenan ve Fuat Kargılı kardeşler devraldılar, 200 yıl kadar önce istanbul'a göçmüş olan aile daha önce kentin istanbul yakasında, bu arada Kapalı-çarşı'da, Mısır Çarşısı'nda, Köprüaiîı'nda, Eminönü-Bahçekapı'da lokanta işlettiğinden, bu meslek babadan oğula bir aile uğraşı haline gelmişti. Bugün de bir aile işletmesi olarak varlığını sürdüren lokantayı fiilen yöneten Fuat Kargılı, personel arasında baba-oğul-kardeş gibi birbiriyle akraba çalışanların çoğunlukta olduğunu, mesleğin inceliklerini sürdürme, yeni personeli yetiştirme, onları titizliğe alıştırma vb'lerinin gereğinin bu şekilde daha iyi yerine getirilebildiğini, meslekte istikrar ve sürekliliğin önem taşıdığını, örneğin aşçı-başının 38 yıldır, diğer personelin çoğunun da 20-25 yıldır Kanaat Lokantası'nda çalışmakta olduğunu belirtmektedir.
1980'lerin ortalarına değin, daha ziyade yöredekilerin tanıdığı bir lokantayken, o yıllardan itibaren basındaki tanıtıcı yazı ve röportajlarla istanbul çapında ün kazanıp, revaç gören Kanaat Lokantası 1988'de genişletildi ve bugün 5'i yönetici, 45'i personel 50 kişinin çalıştığı, günde 1.000-1.500 kişiye yemek servisi yapan bir işletme haline geldi. Lokantası konusunda artan ilginin, geleneksel mutfağımıza ve onun u-sullerine sadık lokantaların son zamanlarda azalması nedeniyle, Kanaat'ın o sayısı iyice azalmış olan lokantalardan birisi olduğu ve Osmanlı'nın yemek pişirme titizliklerini sürdürdüğü için değer kazan-
KANALİZASYON___406___407__KANARYA'>KANALİZASYON
406
407
KANARYA
Doğum Yeri
|
Kanarya Göçmen Nüfusu içindeki Payı (a)
|
İstanbul Göçmen Nüfusu İçindeki Payı (b)
|
Bitlis
|
5,20 (8,66) **
|
0,60
|
Çanakkale
|
1,07 (1,18)
|
0,90
|
Edirne
|
4,55 (3,79)
|
1,20
|
Gümüşhane
|
1,81 (1,21)
|
1,50
|
Kırklareli
|
9,20 (6,57)
|
1,40
|
Malatya
|
7,78 (2,51)
|
3,10
|
Mardin
|
0,85 (1,06)
|
0,80
|
Niğde
|
0,79 (1,13)
|
0,70
|
Tekirdağ
|
7,59 (5,42)
|
1,40
|
Yozgat
|
1,60 (2,00)
|
0,80
|
Bulgaristan
|
7,23 (2,58)
|
2,80
|
Yugoslavya
|
2,48 (1,31)
|
1,90
|
Toplam Göçmen
|
Nüfus içerisindeki Payı* 50,15 (2,97)
|
17,10
|
Tablo H
Kanarya Mahallesi'ne İstanbul İl Genelinin Üzerinde Göç Veren Yerler ve Payları (%)
(a) Devlet istatistik Enstitüsü Başkanlıgı'nca istanbul Ansiklopedisi için özel olarak hazırlanan "Mahalleler itibariyle
Döküm Tabloları"ndan hesaplanmıştır.
(b) 1990 Genel Nüfus Sayımı istanbul tli kitabı Tablo 7'den hesaplanmıştır.
* "Toplam Göçmen Nüfus içerisindeki Pay", toplam nüfustan istanbul doğumlular düşüldükten sonra
hesaplanmıştır.
** Parantez içindeki veriler, Kanarya'daki göçmen yoğunluğunun istanbul genelinin kaç kat üzerinde olduğunu
göstermektedir.
Tablo m Kanarya Mahallesi ve İstanbul Genelinde İstihdam Yapıları
Son Hafta Tuttuğu iş
Kanarya Mahallesi'nde Gözlenen '
Müteşebbisler, direktörler ve üst kademe yöneticileri 2,52
1970 1975
Tarım, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık vb
1980 1985
Kaynak: Devlet istatistik Enstitüsü Başkanlığınca istanbul Ansiklopedisi için özel olarak hazırlanan "Mahalleler itibariyle Döküm Tablolarından hesaplanmıştır.
1990 Genel Nüfus Sayımı İstanbul İli kitabı Tablo 18'den hesaplanmıştır. Bu sayım sonuçlarına göre Kanarya'da son haftada bir iş tutan nüfus toplamı 12.306 kişi olup bunun 9-912'si erkek, 2.394'ü kadındır.
dığım söyleyen Kargılı, mesleğinin özelliklerinin, özen, kaliteli malzeme (katkı maddesi olmayan doğal ve taze malzeme) kullanımı olduğunu ve bunun için sebzelerin her gün halden alındığını, sütün, yumurtanın köylerden, etin Sütlüce'den özel olarak geldiğini, bazı ürünlerinse doğrudan ü-reticiden sağlandığını, örneğin kabak tatlısı yapmak için Çorlu'dan yamaç kabağı (fazla su emmemiş kabak), Erzincan'dan lezzetli dermason kuru fasulye, dondurma için Yozgat'tan sahlep, ayva tatlısı için Karacabey'den ayva getirttiğini, vişneleri ise Kütahya aşılı vişneliklerden seçtiğini, ayrıca yemeğin sadece bir damak lezzeti konusu olmadığım, aynı zamanda göze de hitap etmesi gerektiğini ve kokunun da önem taşıdığını böylece, hazırlanan yemekte beş duyumuzdan üçünün de gözetilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Vizyon dergisinin 1994 Şubat sayısında en iyi 100 lokanta arasında ilan ettiği ve yemekleri arasında paça çorbasını istanbul'da en iyisi diye tanıttığı Kanaat Lokantası'mn özgün yemekleri içinde kuzu elbasan tava, oğmaç çorbası, tekke pilavı (ya da Özbek pilavı, Buhara pilavı) zeytinyağlı enginar, kuru kayısıdan yapılan elmasiye tatlısı sayılabilir. Lokantanın sütlü tatlıları, özellikle fırında sütlacı ile dondurması da çok beğenilmektedir.
istanbul
KANALİZASYON
bak. ATIKSU
KANARYA
Küçükçekmece İlçesi(-») sınırları içerisinde, Küçükçekmece Gölü'nün doğu kıyısında, aynı adlı banliyö istasyonu etrafında şekillenmiş mahalle.
E-5 ve TEM otoyollarının arasındaki bantta yer alması ve Sirkeci'ye kadar uzanan bantta, kentin merkezi iş alanına hızlı tren bağlantılarına sahip bulunması nedeniyle, kent merkezine uzaklığı görece az duyum-sayan bir yerleşme birimidir. Öte yandan, Eminönü'nde başlayarak batı yönünde i-lerleyen bitişik kent dokusunun Küçükçekmece Gölü'nün oluşturduğu doğal engelle sınırlandığı bir bölgede bulunmaktadır. 1985 tarihli mahalle sınırları harita-
Kanaat Lokantası'mn içinden bir görünüm. Bünyad Dinç
sına göre, batıda Küçükçekmece Gölü, kuzeyde Halkalı, güneyde Küçükçekmece II-çesi'nin Cumhuriyet, doğuda ise Sefaköy' ün Söğütlüçeşme mahalleleriyle sınırlanmış bulunuyordu.
Kanarya Mahallesi'nin konut ve yol dokusu, geniş çiftlik arazilerinin yasadışı bir bölünüşüyle şekillenmiştir. Bu bölünmeyle elde edilen sokak isimlerinin tümü kuş isimleriyle adlandırılmıştır. Kanarya Mahallesi'nin yakın çevresinde çok önemli sanayi kuruluşları ve küçük sanayi kompleksleri bulunur. Mahalle içerisinde de çok sayıda tekstil atölyesi vardır. Bu atölyelerde gerçekleşen üretim sürecinin bazı önemli aşamaları evlerde sürdürülür. Görece eski tarihlerde oluşmuş bir mülkiyet dokusu üzerinde gelişmiş olması nedeniyle, Kanarya Mahallesi'nin nüfus gelişimi benzer yerleşmelere göre oldukça yavaş seyretmiştir. Nitekim Tablo Fde 1970-1990 arasında Kanarya nüfusunun sadece 3 kat arttığı görülüyor.
Bu görece yavaş büyüme süreci sonucunda, Kanarya nüfusu içerisinde istanbul doğumluların oranı yüzde 36,7 düzeyinde bulunmaktadır. Bu oran metropoliten ortalamanın (yüzde 37,6) sadece l puan altındadır.
Göçmen nüfusun doğum yerleri itibariyle dağılımı incelendiğinde Kanarya'mn Türkiye'nin neredeyse tüm illerinden göç aldığı görülmektedir (Tablo II). Bu arada Kanarya Mahallesi'nde Bulgaristan ve (eski) Yugoslavya göçmenlerinin, metropo-
Tablo I
Yıllar
Kanarya Mahallesi'nin Nüfus Gelişimi
Nüfus
13.017
18.270
24.162
1990
27.429
33.990
Kaynak: 1970-1980 dönemine ilişkin nüfus verileri istanbul Ulaşım Çalışması verilerinden; 1990 verileri 1990 Genel Nüfus Sayımı İstanbul IH kitabı verilerinden alınmıştır.
liten alan ortalamasını iki kat aşan bir yoğunlukla temsil edilmeleri dikkat çekicidir.
Diğer taraftan Kanarya Mahallesi'nde metropoliten alan ortalamasının üzerinde bir yoğunlukla temsil edilen 10 il içerisinde Trakya bölgesinin 3 ilinin ve bu illere komşu Çanakkale'nin bulunuşu dikkat çekicidir. İstanbul'da toplam göçmen nüfusun sadece yüzde 4'ünü oluşturan Trakya illerinden gelen göçmenler, Kanarya Mahallesi'nde toplam göçmen nüfusun yüzde 21,34'ünü oluşturmaktadırlar. Bu gruba Bulgaristan ve Yugoslavya göçmenleri de ilave edildiğinde Kanarya Mahal-lesi'ndeki toplam göçmen nüfusun yüzde 31,05'inin Balkanlar'dan ve Trakya'dan gelen göçmenlerden oluştuğu görülmektedir. Bu tür bir dağılım tablosunun yorumlanabilmesi için, belirli bir mahallede öne çıkan göçmen grupları arasında görülen birliktelik ilişkileri, makro düzeyde genel bir eğilimi yansıtabilecekleri gibi, tümüyle yerel ve arızi koşullara bağımlı olarak şekillenen komşuluk ilişkilerinden de kaynaklanabilir.
Bu yerleşme davranışının ve bu farklılaşmanın nedenlerini henüz bilmiyoruz. Ancak, henüz yayımlanmamış bir göçmen yerseçim araştırmasının ilk bulguları, bu makro düzey yerleşme örüntüsündeki komşuluk ilişkilerinden önemli bir bölümünün yüzeysel veya tesadüfi olmaktan çok uzak olduğunu göstermektedir. Kanarya Mahallesi'nde metropoliten ortalamaların çok üzerinde bir yoğunlukla temsil edilen Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinden gelen göçmenlerin, bu mahallede kurdukları komşuluk ilişkilerinin hiç de yüzeysel ve rastlantısal olmadığı, mahallede gözlenen Batı kökenli (Trakyalı) göçmen yoğunlaşmasının istanbul genelinde gözlenen birlikte oturma, yer seçme eğilimini yansıttığı söylenebilir. Buna karşılık aynı eğilim Bitlis, Gümüşhane ve Yozgat'tan gelen göçmenler için geçerli değildir. Sözgelimi, Yozgat ve Bitlislilerin Kanarya Mahallesi'ndeki komşularıyla kurdukları birliktelik ilişkisinin yönü ve düzeyinin istanbul geneliyle karşılaştırıldığında anlamlı ve kayda değer olmadığı görülüyor. Gümüşhaneli göçmenler açısından oldukça ilginç bir durum var. Gümüşhane-liler istanbul genelinde Kanarya Mahallesi'nde karşımıza çıkan komşularıyla itici bir ilişki içerisinde bulunuyorlar. Gümüşha-neliler açısından en itici grup Çanakka-lelilerdir. Öte yandan Gümüşhanelilerle i-lişkilerine bakıldığında, Trakya'nın tüm illeri negatif değerler almaktadır. Dolayısıyla, bu mahalledeki Gümüşhane kökenli göçmenlerin komşularıyla kurdukları ilişkileri yerel veya anzi nedenlere bağlayabiliriz. Son olarak Kanarya Mahallesi'nde birbirleriyle komşu durumdaki Malatya, Mardin ve Niğdeli göçmenlerin, istanbul genelinde -Trakyalılar kadar olmasa da- orta düzeyde bir birliktelik ilişkisine sahip oldukları söylenebilir.
Nüfusun Eğitim Durumu: 6 ve daha yukarı yaşlardaki okul çağındaki toplam nüfus içerisinde okuma yazma bilmeyen-
lerin oranı büyükşehirde yüzde 9,5 iken aynı oran Kanarya'da yüzde 10,22 düzeyindedir. Erkek ve kadın nüfus ayrı ayrı ele a-lındığında önemli bir farklılaşma görülmektedir. Erkeklerde, okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 4,9 olup, büyükşehir ortalamasına (yüzde 4,7) oldukça yakın bir düzeydedir. Kadınlarda okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 15,8 olan oranı, bü-yükşehir ortalamasından (yüzde 14,7) biraz daha yüksektir. Ancak, okullaşma oranlarına bakıldığında büyükşehir ortalamasını aşan değerlere rastlanıyor. Nitekim, büyükşehirde toplam eğitim çağı nüfusunun yüzde 47,7'si ilkokul mezunu iken, aynı o-ran Kanarya'da yüzde 54,96 düzeyindedir. Erkek nüfusta, büyükşehir ortalaması yüzde 49,4, Kanarya'da yüzde 56,3 düzeyindedir. Kadınlarda ilkokul mezunlarının çıranı, büyükşehir ortalamasından 8 puan daha yüksektir (büyükşehirde yüzde 45,9, Kanaıya'da yüzde 53,6).
Ortaokul mezunlan kategorisinden itibaren büyükşehir ortalamalarının az da olsa altında kalınıyor. Nitekim, toplam o-kul çağı nüfusu içerisinde ortaokul mezunlarının oranı, büyükşehirde yüzde 11,1, Kanarya'da yüzde 10,5'dir. Ortaokul mezunu erkeklerin oranı (yüzde 12,5), büyükşehir ortalamasına (yüzde 12,5) eşit düzeydedir. Kadınlarda ise aynı oran yüzde 8,34'tür. Kanarya Mahallesi ile büyükşehir eğitim düzeyleri arasında lise, lise dengi ve yüksekokul mezunları göz önüne a-lındığında kayda değer bir farklılaşma görülüyor. Büyükşehirde toplam okul çağı nüfusunun yüzde 9,8'i lise, yüzde 2,51'i lise dengi meslek okulu mezunu iken, aynı oranlar Kanarya'da sırasıyla yüzde 6,03 ve yüzde 2,35 düzeyindedir. Lise ve üstü eğitim kurumu mezunu kadın nüfusa ba-
kıldığında büyükşehir ortalaması ile aradaki makasın giderek açıldığı görülüyor. Büyükşehir genelinde okul çağı kadın nüfusunun yüzde 9,3'ü lise mezunu iken, Kanarya'da bu oran yüzde 5,16'dır. Yüksekokul mezunu kadın nüfus açısından Kanarya Mahallesi, büyükşehir ortalamasının (yüzde 3,9) yaklaşık 3,2 kat altında bir değere sahiptir. Kanarya'da yüksekokul mezunu kadınlar, okul çağındaki toplam kadın nüfusunun ancak yüzde 1,22'sini oluşturmaktadır. Kuşkusuz bu farklılaşmanın etkilerini nüfusun istihdam alanlarına dağılımında da izlemek olanaklıdır.
ilmi ve teknik elemanlar, serbest meslek sahipleri
İdari personel ve benzeri çalışanlar
Ticaret ve satış personeli
Hizmet işlerinde çalışanlar
Tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaştırma makinesi kullananlar
İşsiz olup iş arayanlar
Nüfusun Temel İşkalları itibariyle Dağılımı: Kanarya'da nüfusun temel iktisadi faaliyet kollan itibariyle dağılımı Tablo III' te 1990 Genel Nüfus Sayımı'nda istanbul
geneli için elde edilen bilgilerle karşılaştırmalı olarak verilmektedir.
ilmi teknik elemanlar ve tarım dışında kalan tüm kategorilerde istanbul büyükşehir ortalamasına yakın veya bu ortalamanın üzerinde değerlere rastlanmaktadır. Bu farklılaşmaya rağmen mahalledeki ekonomik açıdan aktif nüfusun yandan fazlası, büyükşehir ortalamasının 6 puan üzerindeki "imalat sanayii çalışanları ve ulaştırma makinesi kullananlar" kategorisinde çalışmaktadır. Bu sonuç, Kanarya'da kişisel hizmet ve sanayi dallarında uzmanlaşmış bir istihdam yapısının bulunduğunu gösterir. Dolayısıyla Kanaıya Mahallesi sanayi alanında gerçekleşecek değişim ve dönüşümlere oldukça duyarlı bir istihdam yapısına sahiptir.
31 işkolu içeren tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaştırma makinesi kullananlar kategorisindeki dağılım incelendiğinde kayda değer bir iç farklılaşma göze çarpmaktadır. Mahalledeki istihdamın yarıdan fazlasını oluşturan bu önemli kategorinin dağılım kalıbı incelendiğinde, ayakkabı ve deri işçileri, terzi, döşemeci vb işçiler, mürettip, baskıcı ve ciltçiler kategorilerinde büyükşehir ortalamasının çok üzerinde istihdam yoğunluklarına rastlanıyor. Büyükşehirde toplam sanayi istihdamının yüzde 20'sini oluşturan bu üç kategori çalışanları, Kanarya'da toplam sanayi istihdamının yaklaşık yüzde 51'ini oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle, Kanarya Mahallesi daha çok beceri gerektiren işkollarında uzmanlaşmış bir işgücüne sahip bulunmaktadır. Kanarya Mahallesi'nde, becerisiz (mesleksiz) sıra işçilerinin toplam istihdam içerisindeki payları istanbul genel düzeyinin 3 kat altındadır.
istanbul Genelinde Gözlenen '
5,18
2,90
3,21
7,63
15,14
13,50
9,82
0,65
4,90
46,20
52,23
6,42
6,20
Terzilik ve döşemecilik, ayakkabı ve deri işçiliği, Kanarya Mahallesi'ndeki istihdam yapısının ana taşıyıcılarını oluşturmaktadır. Bu işkollarındaki yoğunlaşma, Kanarya Mahallesi'nin, Yenibosna'da yer alan tekstil-konfeksiyon üretim kompleksine ve Güneşli'deki yeni basın kuruluşlarına komşu olması ve kendi bünyesinde çok sayıda küçük tekstil atölyesi barındırmasıyla açık-
Dostları ilə paylaş: |