Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir. (İbrahim Suresi, 7)
Yüce Rabbimiz, cimrilik edenlere ise bolluğun değil, zorlukların dokunacağını belirtmiştir:
Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir. (Al-i İmran Suresi, 180)
İşte bu bilinçten yoksun olan kesimleri çeşitli materyalist laf oyunlarıyla aldatmak kolay olmuştur.
İşte 19. yüzyılda İrlanda'da kıtlık yaşanırken Malthus'un fikirleri, başta İngiliz derin devletinin himayesindeki politikacılar olmak üzere, oldukça geniş bir kitle tarafından benimsenmişti. Nitekim 19. yüzyılın ilk yarısında, Avrupa'da yönetici sınıfın üyeleri, yeni keşfedilen bu sahte "nüfus artışı problemi"ni tartışmak ve fakirlerin ölüm oranlarını artırmak için, Malthus'un fikirlerini uygulama yöntemlerini planlamak üzere bir araya geldiler. Vardıkları sonuç özetle şöyleydi:
Fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeliyiz. Şehirlerimizdeki sokakları daha dar yapmalıyız, daha fazla insanı evlere doldurmalıyız ve vebayı getirmeye çalışmalıyız. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yakın yapmalıyız, onları bataklıklarda yaşamayı teşvik etmeliyiz...128
İngiltere'de 19. yüzyılda uygulanan "fakirleri ezme" programı ile sözde yaşam mücadelesinde güçlü olanlar zayıf olanları ezmiş ve bu şekilde sözde hızla artan nüfus da dengelenmiş olacaktı. Malthus'un teorik olarak gerekli bulduğu "yaşam mücadelesi", İrlanda'da sebepsiz yere milyonlarca fakir insanın ölümüne veya sıkıntı dolu bir hayat sürmelerine sebep oldu.
Londra'nın görevlendirdiği İrlanda koloni yöneticisi Charles Trevelyan da, Malthus'un acımasız fikirlerini takip etti. Trevelyan, devletin hiçbir şekilde serbest piyasa ekonomisine müdahalede bulunmaması gerektiğine tutkuyla inanıyordu. Dolayısıyla açlıktan kıvranan İrlandalılara da yiyecek dağıtılmasına karşı çıktı. Bunun yerine, tahıl satın alabilecek parayı kazanmaları için insanları anlamsız yol inşaatlarında öldüresiye çalıştıran bir kamu programı uyguladı. Tahıl fiyatlarına müdahale etmeyi reddettiği için, fiyatlar yol inşaatçılarının karşılayamayacağı düzeye fırladı ve bir milyon insan yaşamını yitirdi.129
İngiliz derin devleti, halk arasında bu acımasız zihniyetin kabul görmesi için gerekli telkinlerde bulundu. Trevelyan, İrlandalıların, "içinde bulundukları durumu hak eden tembel insanlar oldukları" safsatasını empoze etmeye başladı. Bu telkinler neticesinde, İngiltere'de iş arayan İrlandalı göçmenler, aniden kendilerini işe alınmayan ve hatta şiddete maruz kalan kişiler olarak buldular. Geride bıraktıkları evlerinde ölümüne açlık çeken aileleri ve yakınları olduğu halde...130
Oysa ki İrlandalılar, İngiliz derin devletinin lanse ettiği şekilde tembellik yüzünden kıtlık çekiyor değillerdi. Bu halk, kendi besin kaynaklarına bulaşan mantar mikrobu yüzünden bu hale gelmişti. İrlanda virüsle boğuşurken, İngiliz derin devleti, İrlandalılara yardım gitmesini engellemiştir.
Malthus'un "yaşam mücadelesi" safsatası, ilerleyen yıllarda Darwin'in bilimdışı öğretileri ile daha da güçlendi. İrlandalılara karşı sevgisiz, acımasız yaklaşımlar da aynı oranda arttı. Darwin hayranı İngiliz tarihçi ve Kraliçe'nin Başpiskopos Yardımcısı olan Charles Kingsley'in İrlandalılar konusundaki sözleri, bu konuda önemli bir örnektir:
Yüzlerce mil uzayıp giden dehşet verici bir ülkede gördüğüm insan kılıklı şempanzeler gözümün önünden gitmiyor ... Ama beyaz şempanzeler görmek çok korkunç bir şey. Derilerinin rengi siyah olsa o kadar sorun olmazdı; ama güneşin altında çok durmanın tesiriyle oluşan bronzlaşmaların dışında bu yaratıkların derileri en az bizimki kadar beyaz.131
Darwinizm, İngiliz derin devletinin etkisiyle öyle şuursuzca benimsenmişti ki bir sözde bilim adamı, şu sözleri söyleyebilecek raddeye dahi gelmişti:
…Bir bilim adamı, patates kıtlığından sonra İrlanda halkının çenesinin "daha ziyade bir zenci çenesine benzemeye başladığını" anlatır.132
Bu zorbaca uygulamalar, İngiliz derin devletinin deccali zihniyetini tüm açıklığıyla göstermektedir. Yeryüzünde kendini güç sahibi zanneden İngiliz derin devleti ve onun idaresindeki kişiler, tarih boyunca her türlü haksızlığı pervasızca uygulayabileceklerini zannetmişlerdir. Oysa güç sahibi olmadıklarını anlayacakları bir zaman vardır. Yüce Allah, yeryüzünde kendisini imkan ve güç sahibi zannederek büyüklenen müstekbirleri "sevmediğini" ayetinde haber vermiştir:
Dostları ilə paylaş: |