- Teşekkür ediyoruz Sayın Tömer. Sayın Çelikbilek.
- Sayın divan başkanı, çok değerli meslektaşlarım ve Odalar Birliği’nin saygıdeğer yöneticileri. Hepinizi bu genel kurula katılmanız dolayısıyla saygı ve hürmetlerimle Meslekte Birlik Grubu adına hürmetlerimle selamlıyorum. Anadolu’nun gözü ve kulağı olan Yunus’un çok güzel sözü var bir dörtlüğü ile başlamak istiyorum.
Bir garip öldü diyeler,
Üç gün sonra duyalar.
Soğuk suyla yuğalar,
Şöyle garip bencileyin.
Evet genel kurulumuz görkemli bir salonda icra edildi. Hazırlayan heyete müteşekkiriz. Fakat şuraya baktığımız zaman 8 bin üyesi olan saygınlığı olan bir odanın Türkiye’nin idare noktasında olan insanlar tarafından gelme yeri olarak görülmediğini görüyorum. Kanarya Sevenler Derneği’nin genel kuruluna cumhurbaşkanı katılır, Kuş Sevenler Derneği’nin genel kuruluna Başbakan katılır ve siyasi parti temsilcileri o dernek kongrelerini ihmal etmezler. Oda eğer Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, eğer Anavatan Partisi’ne, DSP’ye ve Doğru Yol Partisi’ne, Milliyetçi Çalışma Partisi’ne ve Refah Partisi’ne çağrı yapmış ve gelmemiş iseler, huzurlarınızda onları protesto ediyorum.
- Bravo.
- Eğer çağrı yapıldı da gelmedilerse, herhalde odamız bizi o çağdaş dedikleri kafa yapısından dolayı uzak ilkel bir topluma götürmeye doğru niyetlenmiş. Toplumdaki tüm mekanizmalar bir ve beraber olarak çalışır. Eğer öyle olmazsa siz yasa yaptıramazsınız. Biz oda yönetimi olarak ve oda mensupları olarak hiçbir siyasi partinin güdümünde olmayacağız. Üstüne basa basa söylüyorum. Ama bütün siyasi partileri kendimizin arkasına takmak zorundayız. Çünkü Türkiye’nin gündeminde biz olacaksak mesleğimizle ilgili yasalar oluşturulacaksa muhakkak ki onlarla beraber oluşturulacak. Onlarsız yasa oluşturmak mümkün değil. Ama bir kardeşimiz, ağabeyimiz çıktı, parti kurmaya niyetlenmiş, o özel bir durum. Kuracağı partide ne yapacağını bilemiyoruz ama anladığım kadarıyla odamız gerçekten bu noktada bizi meslek mensuplarını bir sükutu hayale uğratmıştır. İnşallah odamız bu gerekli çalışmayı yapmış, daveti gerçekleştirmiş, ama odamızın bu davetine öbürlerinin katılmadığını biz bilelim de onlara sitemde bulunalım diye düşünmek istiyorum. Bilanço ve gelir tablosu üzerinde arkadaşlarımız yeteri kadar beyanda bulundular. Çok özür dilerim, bir söz var, deveye sormuşlar niye boynun eğri diye, insaf edin yahu nerem doğru ki boynum düzgün olsun demiş. Şimdi arkadaşlarım didik didik ettiler, gerçekten bilanço ve kar zarar tablolarına bakınca buraya gelmeden önce gündem maddesi olarak sunulan sayın başkanın hoşgörüsüne sığınıyorum. Bize lütfedip açıklama fırsatı bırakırlarsa, bir hesap tetkik komisyonu kurulsun demiştik o teklifte. Diğer arkadaşlarımın isimlerini zikrederken bizim ismimizi zikretmek herhalde gözlerinden kaçtı. Başka türlü düşünmek istemiyorum zaten. Maksadımız şu. Yapılan hesap tetkik kurulu getireceği raporun çünkü denetleme raporunun ne kadar sağlıklı olup olmadığı, Turgut ağabey bağışlasınlar, bir hafta önce yapılması gereken normal genel kurula eğer şuradaki heyetinizin çoğunluğu katılsaydı yapılması icap edecekti. O genel kurula eğer yönetim kurulu faaliyet ve bilançoyu takdim edememişse hatta ve hatta nerede olduğunu bilemediğimiz denetim kurulu mensuplarının denetim kurulu raporu takdim edememelerini neyle izah edecekler. Çok güzel yaptılar alkışlamaktan başka çaremiz kalmıyor denetim kurulu raporunu dinleyince. Evet diyorlar ki çok özveriyle gerçekten de arkadaşlarımın çalışmasına şükranlarımı arz ediyorum. Yalnız bu kadar aileleri ihmal edecek derecede hiçbir arkadaşımız şu oda meclis meslek mensubu olarak çalışmalarına o kadar gayret göstermesini istemiyorum. Kimseye borçlu kalmak istemem, oda mensubu olarak söylüyorum. Hiç kimse ailesini ihmal etmesin. Çünkü sizin şahsi psikolojik yapıdaki yaşamınız oda çalışmalarına etki eder. Gelin şahsi yaşamınızı güzel değerlendirin. Ama denetim raporunda görünce bu ifadeyi içim sızladı. Şeker Bayramı ertesiydi, odanın açık olması lazım, bir konu vardı gündemde tam hatırlayamıyorum şu anda arkadaşlarım, bir konu görüşülmesi danışılması lazım. Odamız meslek odası, Şeker Bayramı sonrası Cumaya geliyor yanılmıyorsam, açılması lazım. Açtım telefonu odamdan bilgi almam lazım. Arkadaşımız çıktı, hiç kimse yok dedi, ben de şöyle bir uğramıştım dedi. Halbuki çalışma günü. Bankalar açık, resmi daireler açık, her yer açık. Şimdi denetim kurulundaki bu ifadeyle buradaki çalışma ortamında bir çelişki var herhalde. Artık takdirlerinize arz etmek istiyorum. Ama benim bütün gün samimiyetle söylüyorum mesleğimi geçmişten bu güne kadar getiren arkadaşlarıma şükran borçluyum. Şu anda çalışan kardeşlerimiz muhakkak ki kusurları ve yanlışlıkları var ifade ettiniz. Muhakkak ki doğruları da var kabul etmek lazım. Çalıştılar ama şahsi ailevi meselelerinden fedakarlık ederek bu çalışmayı yapmasınlar. Çünkü sonra yine zararını kendileri çeker. Ama buraya gelip yine çalışacak ama ailesini ihmal etmesinler rica ediyorum kendilerinden ve ben bu noktada meslek mensubu olarak bu revayı sırtımda taşımak istemiyorum. Kardeşlerim şu takdim edilen raporlara bakınca, gelir gider tablosunu arkadaşlarım bir güzel incelediler. İlan gelirleri yok, dergilerde boy boy ilanlar var nerede bu ilan gelirleri? Arkasından faiz dedikleri gelir noktasında 800 milyon civarında müteşebbis heyetten devraldıkları para sıfırken aldıkları odada 800 milyon lira var şu anda, 790 civarında. Hatta 100 milyon lira civarında 1990 ve 91’de devreden 4 aylık dönem içerisinde arkadaşlarımız üretmeden tüketme hakkını kendilerinde bulmuşlar. Üretmeden tüketme hakkı yani gelir elde etmeden .......... bilançolar hakkında arkadaşlarımız çünkü bu konuda bize daha iyi .......... veya kazara bu bilanço hazırlandı da hiç yönetim kurulu görmeden altına imza attıysa o ayrı mesele hiçbir şey diyemeyeceğim ama muhakkak görmüşlerdir ve öyle imzalamışlardır altını, öyle tahmin ediyorum. Göreceklerdir ki müteşebbis heyetten aldıkları parayı da azaltmışlar. Şimdi siz bu durumda neye benzersiniz? Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesine benzersiniz. 5 sene sonra dışarıdan borç almaya, ödünç almaya başlarsınız şaşmayın. Yani yukarısı neyse aşağısı da aşağı yukarı aynı oluyor. Gelin biz üretken olan insanlar kendi bünyemize kendi bazımıza bu doğruyu yakalayalım. Müsrif bir oda yönetimi değil, israflı olan, nereye kullandığı tam belli olmayan oda yönetimi değil gerekli kalemler de var. Sayayım mı şunlar şunlar, ama eğer belgeler önümüze gelseydi biz inanıyorum ki muhakkak bazı eksikleri bulması muhtemeldi, bulunamayabilirdi de. Bulunsa şükranlarımızı arz ederdik kendilerine. Müsrif bir bütçe değil, müsrif olmayan, gelir ve gideri gerçekten gerçekçi rakamlara dayanan bir oda yönetimi oluşturalım.
Geçen sene kardeşlerimiz tahmini bütçe getirdiler 2 milyar lira, rakamlar önümüzde buyurun. Gerçekleştirdikleri bütçe 1 milyar 90 bin lira civarında bütçe geliri. Hangi işlemi yaptınız ki bunu gerçekleştiremediniz?
Basit olarak söylüyorum, hayat standardı, bugün serbest muhasebeci ve diğer muhasebeci arkadaşlarımız için 17 milyon 300 bin lira ücreti gelir elde eden arkadaşlarımız var. Tam orada yönetim çıkıp diyecek ki ben sizin gerçek bildirdiğiniz beyannamedeki serbest meslek .... üzerinden ........ kalktık. Öyle ise onun için gelirimiz az, ben öyle zannetmiyorum. 6 bin insan olduğunu kabul edin. 180 bin lira gelirden hesap ederseniz kazanç üzerindeki geliri, alıyor arkadaşlarımız şu rakamın bir misli iki misli rakam girmesi lazım oraya. En azından hepinizin elinde bilanço var, kar zarar tablosu var orada arkadaşlar. Borçlandınız ve şu kadar alacağımız var diye bizim adımıza yazın. Ben samimiyetimle söylüyorum, sevinerek söylüyorum odaya bir kuruş borcu olmayan biri olarak konuşuyorum burada ve alnım açık olarak konuşabiliyorum. Eğer yönetim kurulunun kendileri de iş yapıyorlarsa, aynı aidatların tamamını ödemişlerse hepsine teşekkür ederim.
Bir hususu daha belirtip sözümü tamamlayacağım. Geçen bütçede tahmini olarak maaş dikkat ederseniz 100 milyon lira. Oda hangi büyük ......... destekçisi 266 milyon lira personel ücretlerini tabii ki diğer sosyal ... 300 milyonun üzerinde çok isabetsiz bir durum. İkincisi bilançonun aktif kısmında odalar birliğine 150 milyon lira borç verilmiş yanlış anlamadıysam. Eğer bilanço ........ aktif mevcutları gösteriyorsa, alacak mevcutları gösteriyorsa pasifte sermaye artı borçları gösteriyorsa aktifte 150 milyon lira odaya borç verilmiş. 80 milyon lira da diğer odalara borç verilmiş. Siz İstanbul meslek odasının mensubu kardeşlerimizin aidatlarını tabela gelirlerini ve sözleşmeden elde ettiğiniz gelirlerle oluşan paraları odalar birliğine 150 milyon lira niye borç verdiniz?
- Toparlar mısınız.
- Sayın başkanım tabii. 80 milyon lira diğer odalara niye verdiniz? Şunları lütfen açıklayınız. 230 milyon lira yapar bu. 230 milyon lirayı bankaya koyup bir miktar faiz almaya kalksanız, mevduat faizi olarak devlet tahvili alsanız % 73 gelir elde edersiniz. Aşağı yukarı 150 milyon lira para yapar ve önerimle sözümü tamamlıyorum. Meslekte Birlik Grubu adına geçen seçimde kazananlara başarılar diledik ve yöneticileri seçildikten sonra ilk tebrik edenlerdenim. Bunu da şerefle yaptım ve bundan sonra seçilecek olanların da başarılı olmalarını temenni ediyorum. Bir kere meslektaşlarımın mevzuat sorunu var. Her ne kadar Sabri Tömer kardeşimiz mevzuat problemi olan arkadaşlarımız yok dese de herkesin mevzuat problemi var. Pratikte çözüm getirecek olan muhakkak önlemleri almak zorundayız. Piyasada ne olduğunu bilmediğimiz belirli firmalara bu meslektaşlarımızı lütfen sömürtmeyin.
İkincisi, 8 bin tane üyesi olan İstanbul meslek odasının mensupları içerisinde şu anda bir dışarı çıkarken kalp kardiyografi çekilmesini talep etseniz hepsinde hastalık göreceksiniz. Çünkü mesleğin getirdiği stress hepsinde yoğun bir sıkıntıya neden olmaktadır. Muhakkak çoluk çocuğunuzun ve meslek mensubu olan insanlarımızın gidebilecekleri kendilerini emanet edebilecekleri bir meslek hastanesine bizim olacak odamızın kuracağı bir tam teşekküllü hastaneye ihtiyaç var. Bunun süratle yapılması lazım. Çünkü Üsküdar’da bir kardeşim ifade etti. Bir meslektaşımız vefat etmiş çoluk çocuğu perişan vaziyette. Odamız bu noktadaki sosyal yardımı oluşturmak suretiyle meslekte sıkıntıya düşen insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılaması lazım. Sağlarlarsa o zaman o da bir bütünlük arz eder, bir aile bir camia olur ve ben 8 bin kişilik üye kapasitesinin şurada 600 olmasını yadırgıyorum. Çünkü çok daha farklı yerlere gösterilen ilgiyi neden bize gösterilmemesi, bir soruyu gerektirir. Eğer odamız üye üzerinde bıraktığı menfi itibar ile nasıl olsa böyle geldi böyle gider kanaati bizde de oluşacaksa o zaman bu mesleği ileriye götürmek mümkün değil. Muhakkak ki mesleğimizin daha ileri gitmesi, odamız eğer öncülük yapacaksa meslektaşlarımızın odaya sıcak bakmalarını sağlamakla mümkün olabilir. Ben bu genel kurulumuzu ve bundan sonra gelecek olan yaşamınızın gerçekten hayırlı ve iyi olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygılarımla ve hürmetlerimle selamlıyorum. Meslekte Birlik Grubu adına son derece başarılar diliyorum. Hürmetlerimle.
- Sayın Saffet .........
- Sayın divan başkanı, değerli konuklar, saygıdeğer meslektaşlarım. Değerli arkadaşlarım, yasamızın çıkmasıyla birlikte mesleki örgütlenmemizde çok büyük yeri olan odalarımızdan İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın 2. olağan genel kurulunu yapmanın heyecanı içersindeyim, mutluyum, gururluyum.
Değerli meslektaşlarım, 24 Haziran 1990 tarihinde oda yönetimine talip olan yürekli ve özverili arkadaşlarımızın çalışmasıyla ve bunların yan organlarını meydana getiren ve yine büyük özverilerde bulunarak verilen her görevi elinin tersiyle itmeden kabul eden tüm arkadaşlara huzurunuzda teşekkürü bir borç biliyorum. Değerli meslektaşlarım, mesleğimizin istediğimiz hedefe ulaşabilmesi için odalara ve odalar birliğine büyük görevler düşmektedir. Bu anlamda odalar ve odalar birliği organlarına seçilen arkadaşlara köstek değil destek olmak gerektiği bir gerçektir. Hırs, çekişmelerden kendinizi arındırın, mesleğimizin dünya norm standartlarına ulaşması için süratle mesafe katetmeliyiz. Bunun için de yapıcı eleştirilere ihtiyaç vardır. Hangi yıkıcı eleştirirlerle başarıya ulaşmıştır? Dünyada bir örneğine rastlanmamıştır. Başarıya ulaşanların da ömrü uzun olmamıştır. Kıymetli meslektaşlarım, icraat olmayan yerde zaten ne eleştiri olur ne de yorum yapılır. Yönetimler kimseye baki kalmayacağına göre tüm olumsuz parçaları arkadaşlara çıkarmak zalimlik olur. Bu davada herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Duvarların yıkıldığı dünyamızda her şey insan içindir. Bu vesileyle 2. genel kurulumuzun hepinize hayırlı olmasını diliyor saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim.
- Çok teşekkür ediyorum. Sayın Temel Öztürk.
- Sayın divan, sayın odalar birliği yönetim kurulu üyelerim, değerli oda yöneticilerim, çok kıymetli meslektaşlarım. Şimdi bir Fransız sözü var, eyvah diyor bu gök kubbe altında söylenmedik söz kalmamış. Sabahtan beri burada ben notlar yazıyorum. Birisi çıkıyor çiziyorum. Netice itibarıyla hakikaten de fevkalade güzel eleştiriler getirildi. Şunu peşinen söylüyorum burada yapılan bütün eleştirilere Temel Öztürk olarak katılıyorum. Bu eleştirileri benim yaptığımı varsayın. Şimdi ama gene de kıyısından köşesinden bir şeyler de biz söyleyelim, bir şey olmaz. 5 dakikaya sığdırmaya çalışacağım sayın başkan. Bu bakımdan sıkıntınız olmasın. Şimdi Sayın Yücel o konuya değindi. Dedi ki, bizim mesleğimiz, bizim meslektaşımız, bizim odamız, bizim odalar birliğimiz şu ve bu görüşün temsilcisi olmasın. Ne olsun? Meslek düşüncesinin, muhasebeci mali müşavir düşüncesinin sesi olsun. Bu sesle beraber herkese, her siyasi kuruluşla, her kamu kuruluşuyla, odalar birliğiyle, sanayi odasıyla, esnaf dernekleriyle hep var olsun. Ancak organize değil kurumsal bağ kurulsun dedik. Hep anlattık, bire bir de anlattık ve bugün görüyoruz ki, ben şunu hatırlatmak istiyorum, biz Ankara’da Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği’nin genel kurulunu yaptığımız zaman siyasi partilerin genel başkan yardımcıları katılmışlardı, başka katılan da vardı. Dünyanın 3. büyük odasının genel kurulunda başbakan yok, cumhurbaşkanı zaten yok, herhangi bir bakan da yok, onlardan da vazgeçtik sayın defterdarımızda mı buraya gelemezdi? Değerli oda yöneticilerim, sanayi odası başkanı gelemez miydi? Biz onlarla beraber çalışıyoruz, onların dediğini yapıyoruz, ekmek parası tabii. Ticaret Odası Başkanı, Tabipler Odası Başkanı, Baro Başkanı, efendim Mühendisler Odası Başkanı, bizim bunlarla hiçbir ilişiğimiz yok mu? Başka bazı konularda onlarla görüşme yapılıp bazı aktivitelere katılabiliyorsunuz. O zaman o demokratik kitle hareketi oluyor. Bizzat katılırım, hiç itiraz etmedim. Peki benim muhasebeci hareketim ne olacak? İşte buradayız biz bizeyiz. Yarınızı zaten tanıyorum siz de beni tanıyorsunuz hep birlikteyiz. 8 bin meslektaşın 400’ü burada, yazıklar olsun, odama da kızıyorum. Şimdi 8 bin meslektaştan 400’ü geldi, hükümet gelmemiş, odalar gelmemiş, milletvekilleri gelmemiş, demokratik kitle örgütleri duymamış ve biz burada kendi halimizde güzel güzel konuşuyoruz sayın Eren. Peki bunun bir suçlusu yok mu? Nasrettin Hocanın dediği gibi herkes haklı mı? Benim odam, benim dünyanın 3. büyük odası, bu kuruluşlarla bu diyalogu niçin kuramadı, bunun sorumlusu siz değil misiniz? Buna çok yanıyorum. Eğer siz bunu yapamazsanız, yarın yönetmelik tekliflerini, yarın kanun tekliflerini, yarın bu tarife teklifleri bakanın elinde olur. Meslektaşa bir şey veremezsiniz. Başka bir şey var, Sayın Yücel arkadaşımın belirttiği Üsküdarlı vefat eden arkadaşımız Mehmet Ali Altıntaş, Allah rahmet eylesin, biz Üsküdarlı meslektaşları olarak onun için yapılması gerekeni yaptık. Ancak bir sıkıntı var, arkadaşımızın çoğu da burada, kendilerine dedim ilgilenin, ilgilenin ama fazla da ilgilenmeyin dedim. Neden? Çünkü bizim meslek öyle bir meslek ki insanlar birbirinden sıkıntıya düşüyor. Dedik ki yazılmamış defterlerini yazalım, verilmemiş beyannamelerini verelim, eksikliklerini yapalım, para verelim imkanlarımız ölçüsünde. Odaya bildirmedik, odadan istemedik, ama biz bunu Üsküdarlı olarak yaptık. Ama onun yetkilileri tabii ki bizim yaşayanlarımız bile, acaba bu muhasebeciler geliyor ama bu defterlerin kaçı bize kalır, alır giderse düşüncesiyle, başkanım, kaç sefer söyledik ama hiçbir şeye ihtiyacımız yok dediler. Bu arkadaşlarımızın sorunu olarak söylemiyorum. Yani bizim meslektaşımızın birbirine olan yakınlığı münasebeti bakımından da belirtiyorum. Bunun da geliştirilmesi lazım. Sonra hemen bakıyorum, vakte bakmadım, Çağdaş Demokratlar Grubu güzel, Demokratik Birlik grubuyla anlaşamadınız, onları attırmamışınız. Bakıyorum Birleşik Demokratlar biz de ondanız Meslekte Birlik. Bugün seçim yok. Sadece bir mali kongre, onun adı da yönetmelikte belirsiz ya çok düştük çok silahlarımızı kullanamadık yönetmelikte ve kanunda olmadığı için. Ondan sonra birlik birlik diyoruz. Siz şu anda zaten beş parçasınız, ne zaman birlik olacak, ne zaman meselelerimizi halledeceksiniz? Sayın Turgut Arı elimden kurtulamazsınız. Senin ben ne tenkitlerini gördüm, senin ben ne itirazlarını gördüm, senin ben hesaplara ne denli yaklaşımlarını gördüm dinledim 5 sene 10 sene. Bu Denetleme Raporunu siz mi yazdınız sayın Arı? Sizin naçiz bedeninize dokunmak istemiyorum ama, bu rapor umuyorum sizin elinizden çıkmamıştır. Saygılar sunuyorum.
- Teşekkür ediyoruz. Sayın Yücel Akdemir.
- İstanbul odasının değerli yöneticileri, değerli odalar birliği yöneticileri, sevgili konuklar, değerli meslektaşlarım. En içten saygılarımla çağdaş demokratlar grubu adına hepinizi selamlıyorum. Biz çağdaş demokratlar grubu ülkenin çıkarlarını meslek çıkarlarından ayırmıyoruz. Olaya sadece meslek bazında değil bilhassa geniş platformda bakıyoruz odamızın kongresini bu bazda değerlendiriyoruz. Bütün dünyada demokrasi rüzgarları esiyor. Bu rüzgarların biraz da bizim ülkemize doğru gelmesini bekliyoruz, ama sizin de gördüğünüz gibi bu rüzgarlar bizim ülkemize gelmekte maalesef gecikiyor. Bu gecikme işte böyle hiç birimizi tatmin etmeyen ... vesayet altında 3568 vesayet altında çalışan odalar, odalar birliği ve diğer sorunları da beraberinde getiriyor. ......... ........ zor olur buna katılıyoruz. Kongremizde eleştiriler olacaktır, kongrede karşılıklı öz eleştiri ve tartışmalarla mesleğin ülkenin geleceğine yönelik politikaların üretildiği platformlar olmaya devam edecektir. Bu bugüne kadar böyle olmuştur bundan sonrada böyle olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, 60 sene sonra tam meslek ve meslek adına bir şeyler yapılmaya başlandı dediğimiz anda üstelik demokratik, çağdaş, katılımcı meslek örgütlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan günümüzde parçalanmalar yerine bir çatı altında kenetlenerek girmek isterdik. Bunun bugün böyle olmadığını görüyoruz. Birleşeceğimiz bu çatı her şeyin insan için her şeyin meslek onuru için diyen program .... olan geleceği gören üye tabanını ve sorunlarını tanıyan meslektaşlar arası hukuku koruyan ve geliştiren etkin , kararlı, bağımsız, çağdaş, demokratik, katılımcı bir oda bünyesi olsun istedik. Bu nedenle biz çağdaş demokratlar olarak diyoruz ki gelin bu yönde hataları ile birlikte iyi niyetle çalışmalarına devam eden İstanbul odasına yardımcı olalım eleştirilerimizi bu bazda getirelim. Eleştirilerden çağdaş demokratlar olarak büyük bir bölümüne katılmıyoruz. Divana yardımcı olmak genel kurulun bitmesi gereken saatte bitmesi için belli başlılarını tartışmak istiyoruz. Denetimler tartışılıyor, eksiklikler tartışılıyor. Herhalde tartışanların Beykoz’a gelip 30 tane mükellefle 20 tane mükellefle muhasebecilik yapan arkadaşlarımdan sanırım haberleri yok. Bu tartışılanlar bu denetimlerden sıkılanlar, bu tartışmalardan sıkılanlar acaba bu arkadaşlarıma neyi önerecekler, hırsızlık yapmayı mı önerecekler, yankesicilik yapmayı mı önerecekler merak ediyorum ben. Bizim mesleğimizi bu meslek mensuplarını % 90’ını kuru kuru değil, değerli meslektaşlarım bu mesleğe layık bir şekilde meslek onurunu koruyacak şekilde çok az bir gelirle bu mesleği devam ettirmenin mücadelesini veriyoruz. Lütfen bize yardımcı olunuz.
Siyaset yapmama adına kimileri sürekli siyaset yapmakla suçlanıyor. Ne yapmış İstanbul yöneticiler, gizli örgüt mü kurmuşlar açık söyleyin. Bir parti şubesini mi açmışlar, bunu da açık söyleyiniz. Zaten ülkemizde siyaset yapmanın zorlukları belli. Her kamu yöneticisine 3 tane 4 tane belli görevli düşüyor, zaten siyaset yapanları yeteri kadar ülkemizde izleyen insanlar bu konuda hiç kimseye sıra gelmez. Yapılan eleştirileri iyi niyetli eleştiriler olarak kabul ediyorum, kimsenin de o anlamda, söylenen anlamda siyaset yaptığına inanmıyorum. Bu tür suçlamalar ağır suçlamalardır. Bunları hep örnekleriyle getirelim. İstanbul odasının çeşitli kuruluşlarla gereken diyalogu kurmadığı, gerekli platformları oluşturmadığı eleştirileri var. Doğrudur, belki meslek anlamında, birlikte çalıştığımız birlikte karar verebileceğimiz bir takım odalarla bu diyaloğu kuramadık, ama takdir edersiniz değerli arkadaşlarım çelişkiler büyür. 57 yıldır bu meslek yasasının çıkmasına müsaade etmeyen insanlarla öyle 6 ayda 1 yılda bir araya gelemezsiniz, anlaşamazsınız bu mümkün değil. Ama İstanbul odası bir yıllık süreçte üzerine düşen görevi yapmıştır, odalar birliğiyle, tabipler odasıyla, yani 60 yıldır bu ülkede kendisiyle aynı sıkıntıyı çeken kendisine yakın olan meslek mensuplarıyla meslek odalarıyla gerekli diyalogu kurmuştur, gerekli platformu oluşturmuştur. Bu çalışmalarından dolayı kendilerini kutluyoruz. İstanbul odasının gerek korsanlarla mücadelesinde gerek katılımcığında meslek önündeki engellerin aşılmasına yönelik çalışmaların da Çağdaş Demokratlar Grubu olarak yanlarındayız. Bunu bir kez daha deklere ediyoruz. Bu genel kurulun mesleğin önündeki engellerin aşılması yönünde önemli kararlar alacağına inanıyoruz. Demokratların bundan sonraki birlikteliklerini bu mesleği her türlü sorunun üstesinden geleceği inancıyla çağdaş demokratlar grubu adına saygılarımızı sunuyoruz.
-Sayın ...........
- Sayın divan, sevgili konuklar, değerli meslektaşlarım. Hepinizi şahsım adına ve mensubu bulunduğum demokratik birlik grubu adına saygı ile selamlarım. Değerli meslektaşlarım, uzun yıllar sabırla beklediğimiz meslek yasamızın çıkmasıyla kurulan odamızın meslek bütünlüğümüzü sağlamak ve meslek onurumuzu yükseltmek üzereyken kamuoyunda derin yaralar almaması ve Maliye Bakanlığı’nın kayyum aracılığı ile vesayeti altına girmemesi için tüm eksikliklere rağmen, tüm tutarsızlıklarına rağmen tüm olumsuzluklarına rağmen ve bize yakışmayan hesaplara rağmen gönlümüz elvermiyor ama yine de sorumluluğumuz nedeniyle demokratik birlik grubu olarak ben bu yönetimden yana olacağımızı saygı ile arz ederim. Takdir sayın genel kurul üyelerinin olacaktır. Teşekkür ederim.
- Sayın Celal Koyuncu.
- Değerli arkadaşlarım, böylesine canlı, böylesine içten, odasına, örgütüne, mesleğine böylesine saygın ve katılımcılık esasına uygun, kılı kırk yaran, kıyasıya eleştiri, öz eleştiri olması beni gerçekten duygulandırdı ve onurlandırdı. Onurlandırdığı şu, 25-26 Haziran 1990’da yapmış olduğumuz İstanbul odamızın genel kurulunda çağdaş demokratlar grubunun sözcüsü olarak programımızı açıkladım ve ilkelerimizi de açıkladım buna bağlı olarak da adaylarımızı savunduk ve seçime aldık. Aradan geçen 1 yıl zarfında buraya çıkan istisnasız tüm eleştiri getiren saygıdeğer oda mensubu arkadaşlarım programımıza bir tek laf etmediler, ilkelerimize bir tek laf etmediler, benim görevimi onlar yaptılar. Programımızın uygulanmasındaki doğruluğuna rağmen uygulanmasındaki ilkelerimizin doğruluğuna rağmen uygulanmasındaki hatalara, zaaflara değindiler. İşte bu beni onurlandırdı. Burada, aslında şu ana kadar benden önceki konuşmacıların getirdiği eleştiriler iğnenin batırılmasıdır. Biz aylardır süren faaliyetlerimiz içerisinde aslında yöneticilerimize çuvaldızı batırdık. Öylesine batırdık ki, bugün buraya çıkan konuşmacı arkadaşlarımızın bazıları bizim yönelttiğimiz eleştirilerden alıntılar dahi yapma ihtiyacı duydular. İşte biz böylesine çağdaş demokratlar olarak programımızı koyarız yöneticilerimizi seçeriz, ondan sonra eleştirilerimizle genel kurulu beklemeden muhalefetimize ışık tutarız. Bu da bizi onurlandırdı ve sayın Başaran’ın ortaya koyduğu, gayet net biçimde ortaya koyduğu oda örgütlülüğünün mesleğin menfaatlerinin önünde tutulmasının yapısı olarak az gelişmiş bir ülkeyiz arkadaşlar ve az gelişmiş ülkelerdeki demokratik mücadelelerde çok çabuk kitleler içerisinde yayılabilen çok çabuk insanların yönünü değiştirebilen iki tane benim tespit edebildiğim unsur vardı. Bir, mali konularda çeşitli biçimlerde spekülasyon yaratabilmek. İki, kişilerin özel yaşamlarının çeşitli biçimlerde öne sürülmesidir. Eğer sorun başarılı programlar uygulanması, başarısızlık durumunda bir çözüm üretilmesi ise, yani bir genel kurul sorunuysa bunun yöntemleri vardır ve bunu saygı ile karşıladım. Ama bu mali genel kurulda, bizler tıpkı 1 yıl önce verdiğimiz söz, 2 yılık söz diyelim bu faaliyetin sonunu bekleyeceğiz. Hem çağdaş demokrat grubu olarak biz bekleyeceğiz, hem de üye arkadaşlar olarak sizler bekleyeceksiniz. Önümüzdeki dönemde yani 2 yılın bitiminde bu programda ne uygulandığı ne uygulanmadığı, nelerde hata yaptık nelerde zaafa düştük, hepsini burada getireceğiz yatıracağız ve doğrusunu da bu genel kurul kararını verecektir diye düşünüyorum.
Dostları ilə paylaş: |