Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə145/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   148

ESAS NO : 2009/272

KARAR NO : 2010/129

KARAR TR : 07.06.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davacı tarafından maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğradığını ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve maddi zararının faizi ile birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : A. S. A.

Davalı : Türk Telekomünikasyon A.Ş.



Vekili : Av. C. E. B.
O L A Y : Davacı dava dilekçesinde, Türk Telekom A.Ş.'nin özelleştirilmesi sonucu 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesi çerçevesinde Adana İl Telekom Müdürlüğü Mahfesığmaz Telekom Müdürlüğü’nde teknisyen olarak çalışmakta iken Devlet Personel Başkanlığı'na 16.4.2008 tarihinde resmi bildiriminin gerçekleştiğini, maaş nakil ilmühaberi yapılırken Türk Telekom A.Ş.'de kapsam dışı statüde çalışan olarak en son aldığı maaşın üzerine, ilişik kesme tarihi olan 16.4.2008 tarihine kadar Devlet memurlarına uygulanan zamlar ve enflasyon farklarının, yılda 4 defa verilen ikramiye tutarlarının, denge tazminatının dikkate alınmadığı, maaş ilmühaberinin yeniden düzenlenmesine yönelik davalıya verdiği 24.9.2008 tarihli ve 13224 sayılı dilekçesine, davalı tarafından 60 günlük yasal süre içerisinde cevap verilmeyerek talebinin zımnen reddedildiği, davalı tarafından maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğramış bulunduğunu ileri sürerek 4046 sayılı Yasa gereği maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi talebinin reddi işleminin iptali ile 16.4.2008 tarihine kadar Devlet memurlarına yapılan zam ve enflasyon farkları, yılda 4 defa verilen ikramiye tutarları, denge tazminatı (40+40) ödemelerinin davalıya başvurulan tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 1. İDARE MAHKEMESİ; 17.2.2009 gün ve E:2008/1852, K:2009/160 sayı ile, davanın, Türk Telekom Adana İl Müdürlüğü'nde 399 sayılı KHK'ya tabi sözleşmeli statüde teknisyen olarak çalışmakta iken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle 16.4.2008 tarihinde Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilerek Adana İI Sağlık Müdürlüğü'ne atanan davacı tarafından 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca nazara alınması gereken ücret unsurlarının değerlendirilerek bu kapsamda maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle 24.9.2008 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali istemiyle açıldığı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama UsuIü Kanunu’nun 2. maddesinden söz ederek, kural olarak idari yargıda ancak Devlet ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabildiği, idare aleyhine dava açılmayıp, davalı mevkiinde özel hukuk tüzel kişisinin bulunması durumunda, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari davanın bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu, 1953 tarihli ve 6145 sayılı Yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi’nin kurulduğu, 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa ile değiştirilen 1. maddesi ile posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetlerin, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünce, telekomünikasyon hizmetlerinin ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırıldığı, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun, 27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile eklenip 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile değiştirilmiş dokuzuncu fıkrasında, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortalıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom'a uygulanmaz. Sermayesinin yarıdan fazlası kamuda kaldığı sürece; T.B.M.M. denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır” hükmünün yer aldığı, 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde; Türk Telekom’un, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürüteceği belirtildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlesinde; Türk Telekom'daki kamu payının %50'nin altına düşmesi halinde, Türk Telekom'un tüm tekel haklarının 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olacağı hükmüne yer verildiği, 4503 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin 233 sayılı KHK'nın ekindeki “Bu Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarıldığı, Türk Telekom A.Ş.; 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış olmakla birlikte, 14.11.2005 tarihine kadar hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan kendine özgü statüye sahip olan kamu kuruluşu niteliğinde bulunduğu, ancak özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden %55'inin, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin %55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar’ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ye satılmış bulunduğundan, Türk Telekom A.Ş.'nın kamu kuruluşu niteliğinin bu tarih itibariyle son bulduğu, o halde; 14.11.2005 tarihi itibariyle (kamu kurumu olmayan tamamen özel hukuk hükümlerine tabi bir şirket oIan Türk Telekom A.Ş.’nin anılan tarihten sonra tesis ettiği işlemlerin idari işlem olarak görülmesi mümkün olmadığı gibi, davacının kamu personeli olup olmamasının da söz konusu işleme idari nitelik kazandırmayacağı, dava dosyasının incelenmesinden; halen Adana İl Sağlık Müdürlüğü emrinde görev yapan davacının, Türk Telekom A.Ş. bünyesinde 399 sayılı KHK'ya tabi sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta iken Kurumun özelleştirilmesi nedeni ile 16.4.2008 tarihinde Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilerek Adana İl Sağlık Müdürlüğü'ne atandığı ve 17.6.2008 tarihinde bu yerde göreve başladığı, 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca nazara alınması gereken ücret unsurlarının değerlendirilerek bu kapsamda maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle 24.9.2008 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda; davacının Devlet Personel Başkanlığı'na bildirimi ve maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle yaptığı 24.9.2008 tarihli başvuru ile bu başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu zımni ret işleminin Türk Telekom'daki kamu hisselerinin %55'inin devrinden sonra olduğu anlaşıldığından, idari işlem olarak görülmesi mümkün olmayan bu işlemin iptali istemiyle açılan davada idari yargı mahkemelerinin değil adli yargı mahkemelerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, sosyal güvenlik yönünden Emekli Sandığı’na tabi, ancak, 4046 sayılı Kanun kapsamında yürütülen özelleştirme uygulamaları nedeniyle 22.3.2006 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince İş Kanunu’na tabi kapsam dışı personel statüsünde işçi-işveren ilişkisi içerisinde çalıştığı Türk Telekom A.Ş. Adana İl Müdürlüğü’nden 17.6.2008 tarihinde Adana İl Sağlık Müdürlüğü Çukurova Devlet Hastanesi Baştabipliği’ne 657 sayılı DMK'na ve Emekli Sandığı’na tabi statüde atanmasıyla ilgili olarak tanzim edilen ve atandığı Kurumda alacağı maaşın belirlenerek ödenmesine esas teşkil edecek olan maaş nakil ilmühaberinin, Türk Telekom A.Ş. Adana İl Müdürlüğü’nce ekonomik kaybına yol açacak şekilde hatalı olarak düzenlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla atandığı Kurumdan noksan maaş ödenmesi suretiyle oluşan maddi zararının, karar tarihine kadar oluşacak toplamının yasal faiziyle birlikte Telekom A.Ş.'den alınıp tarafına ödenmek suretiyle zararının tazmin edilmesine ve verilecek kararın halen görevli bulunduğu Kurum tarafından ödenen maaşının tespitine esas teşkil etmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.



ADANA 4. İŞ MAHKEMESİ; 28.9.2009 gün ve E:2009/153, K:2009/600 sayı ile, davacının Mahkemelerine verdiği 27.3.2009 tarihli dava dilekçesi ile sosyal güvenlik yönünden Emekli Sandığı’na tabi, ancak, 4046 sayılı Kanun kapsamında yürütülen özelleştirme uygulamaları nedeniyle 22.3.2006 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince İş Kanunu’na tabi kapsam dışı personel statüsünde işçi-işveren ilişkisi içerisinde çalıştığı Türk Telekom A.Ş. Adana İl Müdürlüğü’nden 17.6.2008 tarihinde Adana İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Çukurova Devlet Hastanesi Baştabipliği’ne 657 sayılı DMK’na ve Emekli Sandığı’na tabi statüde atanmasıyla ilgili olarak tanzim edilen ve atandığı Kurumda alacağı maaşın belirlenerek ödenmesine esas teşkil edecek olan 4.2.2008 tarihli maaş nakil ilmühaberinin Türk Telekom A.Ş. tarafından hak kaybına neden olacak şekilde 1.569,34 TL olarak hatalı düzenlenmiş olması sebebiyle ve atandığı Kurum tarafından da maaşının 1.745,24 TL olarak hesaplanmış olması nedeniyle her ay için 257,79 TL noksan maaş ödemesi yapıldığını, söz konusu olay sebebi ile açılan davada, Adana 1. İdare Mahkemesi’nin 2008/1852 Esas sayılı dosyasında adli yargı görevli bulunarak davanın görev yönünden reddine karar verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapılan bu hatalı işlem sebebi ile 17.6.2008 tarihinden itibaren her ay 257,79 TL den olmak üzere toplam 9 aylık 2.3330,01 TL zararın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, zararın devam etmesinin önlenmesi için 1.569,34 TL olarak düzenlenmiş olan maaş nakil ilmühaberinin Mart 2008 ayı maaşına uyarlı şekilde 1.827,13 TL olarak düzeltilip düzenlenmesini ve halen görev yeri olan Çukurova Hastanesi Baştabipliği’ne gönderilmesini istediği, davalı vekilinin 3.6.2009 tarihli cevap dilekçesi ile, öncelikle davanın zaman aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini belirttiği, davacının 40+40 denge tazminatı adı altında yapılan ödemeyi zaten aldığını, ancak söz konusu denge tazminatının davacının başka bir kamu kurumuna geçiş maaşına eklenmesinin mümkün olmadığını, nakledilecek personelin ücret belirlemesi vs. esasların yasa ile düzenlendiğini, davacının naklinin Devlet Personel Başkanlığı’na 16.4.2008 tarihinde bildirildiğini, davacının Türk Telekom hisselerinin devri tarihindeki kadro veya pozisyon unvanları esas alınarak yönetim kurulunca 15.4.2004 tarihi itibariyle bu unvana göre belirlenmiş ücretine (399 sayılı KHK ye tabi çalışan) 1.7.2004 tarihinden DPB’na bildirildiği tarihe kadar kamu görevlilerine yapılan artış oran tutarlarının ilave edilmesi suretiyle esas geçiş ücretinin belirlendiğini, davacının bu ücretine ikramiye ve ilave tediye eklenmediğini, davacının hisse devir tarihinde (14.11.2005) 399 sayılı KHK ye tabi sözleşmeli personel olarak görev yaptığını, henüz 2. tip sözleşme imzalanmadığını ve kapsam dışı personel statüsüne geçmediğini, 399 KHK ye tabi olarak çalışan personele ilave tediye, ikramiye ödemesi yapılmadığını, davacının geçiş ücretinin 15.4.2004 tarihindeki ücreti ve hisse devir tarihindeki kadro ve pozisyonu esas alınarak hesaplanması yasa gereği olduğundan, o tarihte de davacı ikramiye almaya hak kazanmadığından, ilave tediye ve ikramiye eklenmediğini, 8.4.2006 tarihinde sözleşme imzalayarak kapsam dışı personel unvanını aldığını ve ikramiye ve ilave tediye almaya hak kazandığını, ancak hisse devir tarihi olan 14.11.2005 tarihindeki kadro ve pozisyonu esas alındığından, geçiş ücretine ilave tediye ve ikramiye eklenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istediği, SGK’dan davacıya ait şahsi dosya ile hizmet cetvelinin getirtildiği, dava dilekçesi ekinde Telekom'a yaptığı 24.9.2008 tarihli başvuru dilekçesini, 17.6.2008 tarihli yer değiştirmeye yönelik aylık bildirimini, Türk Telekom tarafından düzenlenen 15.3.2008 tarihli maaş bordrosunu, Çukurova Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen Haziran 2008 tarihli maaş bordrosunu, Adana 1. İdare Mahkemesi’nin 2008/1852 Esas-2009/160 Karar sayılı görevsizlik kararını, denge tazminatı ile ilgili çeşitli Yargıtay ilamlarını ve benzer Mahkeme kararlarını, sözleşmeli personele yapılacak ek ödemeye ilişkin yazıları, Maliye Bakanlığı’nın 8.5.2006 tarihli yazısını dosyaya sunduğu, davalı işyerinden davacıya ait özlük dosyasının getirtildiği, Mahkemelerince Adana 1.İdare Mahkemesi’nin 2008/1852 Esas-2009/160 Karar sayılı dosyasının getirtildiği, incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine eldeki dava ile aynı gerekçelerle talepte bulunduğu, Mahkemece açılan davanın adli yargıda görülmesi gerektiği belirtilerek görev yönünden davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, davacının talebinin davalı işyerinde çalışmakta iken davalı işyerinin özelleştirilmesi sonucu kendi isteği ile Çukurova Devlet Hastanesi’ne geçmesi sebebi ile yeni başladığı işyerinden alacağı maaşın belirlenmesinde davalı tarafından eksik bildirimde bulunduğu gerekçesi ile maaş ilmühaberinin yeniden düzenlenerek maaş miktarının buna göre belirlenmesi ve 17.6.2008 tarihinden itibaren eksik ödenen maaş farklarının davalı tarafından ödenmesine ilişkin bulunduğu, davanın İş Mahkemesinde görülebilmesinin koşulunun, taraflar arasında hizmet akdinin bulunması ve bu hizmet akdinin 4857 sayılı Yasa’ya göre kurulmuş olması gerektiği, bunun dışında bu nitelikte olmasa dahi BK’ya tabi nitelikte hizmet akdi ile çalışma varsa bu durumda da iş mahkemesinde değil ancak adli yargı içinde yer alan genel mahkemelerde dava görüleceği, eldeki olayda davacının yarıdan fazla hissesinin özelleştirildiği, özel hukuk tüzel kişisi olan davalı şirkette İK’ya tabi olarak çalışırken Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği, 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesi gereğince Adana İl Sağlık Müdürlüğü emrine 657 sayılı Yasa’ya tabi olacak şekilde atandığı, bu durumdaki personelle ilgili yapılacak işlemlerin 4046 sayılı Yasa’nın 22, 406 sayılı Yasa’nın 5398 sayılı Yasa’yla değişik Ek 29. maddesinde yer aldığı, bunların incelenmesiyle varılacak sonuç, Ek 29. maddede öngörülen Telekom çalışanlarının Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilme sürelerine ilişkin düzenlemeler ve davalı tarafça yapılacak işlemler dikkate alındığında, bu dönemde bu durumda olanların yaptığı görevin kamu görevi olduğunu gösterdiği, bu haliyle bu nitelikteki kişilerle ilgili yapılan işlemlerin adli yargıda değil idari yargıda görülmesi gerektiği, nitekim benzer bir olayla ilgili aynı durumdaki bir başka Telekom çalışanının aynı gerekçelerle yapılan ataması üzerine maaşındaki ilmühaberin hatalı düzenlendiği gerekçesiyle yine Adana 1. İdare Mahkemesi’ne ilmühaberin iptali ve bu nedenle eksik ödenen maaş farklarının tahsili isteği ile açmış olduğu davada, İdare Mahkemesinin eldeki olayda olduğu gibi adli yargının görevli olduğuna karar verdiği, temyiz üzerine Danıştay 5. Dairesi tarafından 17.7.2009 tarih ve 2009/3106 Esas-4606 Karar sayılı ilamla, verilen kararın, davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu sonucuna varılarak bozulduğu, nitekim davacının dosyaya sunduğu farklı idare mahkemeleri tarafından verilen kararlar arasında da çelişik kararlar olmakla birlikte İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 16.5.2008 tarih ve 2006/1744 Esas-2008/702 Karar, Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin 29.5.2007 tarih ve 2006/2508 Esas-2007/551 Karar sayılı ilamlarında da, davanın idare mahkemelerince incelenip konunun esası ile ilgili karar verildiğinin anlaşıldığı, toplanan deliller ve dosya kapsamından, davacının iş kanunlarına tabi değil, 657 sayılı DMK’na tabi çalıştığının anlaşıldığı, dolayısı ile davaya bakma yetkisinin de idari yargıda olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde 399 sayılı KHK’ye tabi olarak sözleşmeli statüde çalışan, 406 sayılı Kanun’un Ek 29. maddesine göre 22.3.2006 tarihinde davalı ile iş sözleşmesi imzalayan, 16.4.2008 tarihinde 406 sayılı Kanun’un Ek 29 ve 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca başka kuruma nakli için DPB’ye bildirilen davacı tarafından maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğradığını ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve maddi zararının faizi ile birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Bu personel hakkında bu Kanunda öngörülen hükümler saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü:(Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22. maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010(Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir(14.11.2005) tarihinde 399 sayılı KHK’ye tabi olarak sözleşmeli statüde çalışan, 406 sayılı Kanun’un Ek 29. maddesine göre 22.3.2006 tarihinde davalı ile iş sözleşmesi imzalayan, 16.4.2008 tarihinde 406 sayılı Kanun’un Ek 29 ve 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca başka kuruma nakli için DPB’ye bildirilen davacı, davalı tarafından maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğradığını ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve maddi zararının faizi ile birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik : 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar”

idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

İncelenen uyuşmazlıkta, davalının özel hukuk tüzel kişisi olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, davalının hisse devir(14.11.2005) tarihinde 399 sayılı KHK’ye tabi olarak sözleşmeli statüde çalışan, 406 sayılı Kanun’un Ek 29. maddesine göre 22.3.2006 tarihinde davalı ile iş sözleşmesi imzalayan, 16.4.2008 tarihinde 406 sayılı Kanun’un Ek 29 ve 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca başka kuruma nakli için DPB’ye bildirilen davacının, davalı tarafından maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine uygun düzenlenmemesi sonucunda hak kaybına uğradığını ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve maddi zararının faizi ile birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 4. İş Mahkemesi’nin 28.9.2009 gün ve E:2009/153, K:2009/600 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin