Vergi konseyi katma değer vergiSİ Çalişma grubu raporu (tartişmaya açik taslak metiN) haziran 2017



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə14/14
tarix30.07.2018
ölçüsü1,23 Mb.
#64536
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

* İade Edilecek KDV Toplamı










0










0










2.400










640

* Nihai Devir KDV













0










0










100










100

* İhr.Kay.Satış Ned.İhr.Ger.Dön.İade Ed.KDV







0










2.500










0










0

ÖRNEK:3 (Önerilen Uygulama)

















































Ortak Veriler




















































* Önceki Dönemden Devreden KDV :

0














































* Bu Dönem İndirimler Toplamı :

2.500

















































İndirim KDv Toplamı :

2.500














































Beyanname Bilgileri/İade Hesabı:




Mükellef (A)




Mükellef (B)




Mükellef ( C )




Mükellef ( D )

-- İç Piyasa Satışları ve Hesap.KDV




22.000

/

3.960




0

/

0




0

/

0




0

/

0

-- İhraç Kayıtlı Satışlar ve Hesap.KDV




0

/

0




22.000

/

3.960




0

/

0




0

/

0

-- İhracat Satışları







0

/

0




0

/

0




22.000

/

0




0

/

0

-- İnd.Orana Tabi Satışlar




0

/

0




0

/

0




0

/

0




22.000

/

1.760




Satışlar ve Hes.KDV Toplamı

22.000




3.960




22.000




3.960




22.000




0




22.000




1.760

-- Önceki Dönemden Devreden KDV










0










0










0










0

-- Bu Dönem İndirimler Toplamı










2.500










2.500










2.500










2.500




İndirim KDV Toplamı










2.500










2.500










2.500










2.500

* Tecil-Terkin Ed.KDV










0










1460










0










0

* Ödenecek KDV













1.460










0










0










0

* Devreden KDV













0










0










2.500










740




●İhracata İlişkin İade KDV (22.000x%18) < 2.500




0










0










2.500










0




●İnd.Orana Tabi Satış Gen.Oranda KDV -Hes.KDV (22.000x%18-1.760)< 740

0










0










0










740

* İade Edilecek KDV Toplamı










0










0










2.500










740

* Nihai Devir KDV













0










0










0










0

* İhr.Kay.Satış Ned.İhr.Ger.Dön.İade Ed.KDV







0










2.500










0










0

EK:2

DEVREDEN KDV UYGULAMALARI – DİĞER ÜLKE UYGULAMALARI

Ülke

İadeye Genel Şartları

İade Süresi/Şekli

Arnavutluk

3 ayda bir - Belirli bir para miktarını aşınca

30 gün

Arjantin

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Bir sonraki takvim yılı içinde

Avustralya

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Diğer vergilerden mahsup ya da nakit iade

Avusturya

Aylık dönemde İnd.KDVnin sürekli fazla olması halinde.

İade talep edilmesi sonrasında en kısa süre içinde

Belçika

Aylık dönemde İnd.KDVnin sürekli fazla olması halinde.

3 ayda bir talep edilebilir. Nakit iade/Mahsup

Birleşik Krallık

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

En erken 3 ayda bir olmak üzere yıllık iade esas. İade için belli bir para miktarının üzerinde işlem yapılması şart. Örneğin iade talep etmek için en az 300 poundluk işlem olmalı. Yıllık iadede son başvuru Eylül ayı. AB dışı ülkelerden gelen taleplerde yıllık iade söz konusu olabiliyor.

Kanada

Yıl içinde indirilemeyen KDV olması halinde.

Bir sonraki takvim yılı içinde

Hırvatistan

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Bir sonraki takvim yılı içinde, 30 gün

Çek Cumhuriyeti

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Beyannamenin son başvuru tarihinden, 30 gün

Çin

Devreden KDV İade edilmiyor

-

Danimarka

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Bir sonraki yılın Eylül ayı sonuna kadar talep edilmeli

Finlandiya

Aylık dönemde İnd. KDVnin sürekli fazla olması halinde.

Diğer vergilerden mahsup ya da nakit iade

Fransa

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Yıl sonunda talep edilmesi ile nakit iade.

Almanya

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Diğer vergilerden mahsup ya da nakit iade, aylık

Macaristan

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Aylık, 3 Aylık ya da Yıllık (miktarına göre)

İrlanda

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Bir sonraki yılın Eylül ayı sonuna kadar talep edilmeli

İtalya

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Yıllık ya da 3 ayda bir nakit iade

Lüksemburg

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Bir sonraki yıl talep edilmesi halinde nakit iade.

Norveç

2 Aylık dönemde İnd.KDVnin sürekli fazla olması halinde.

Nakit iade.

Portekiz

İndirilecek KDV Hesaplanan KDV'den yıl içinde sürekli fazla olması halinde

Nakit iade.

Yukarıdaki tabloda bazı ülkelerdeki KDV iadesine ilişkin şartlara yer verilmiştir. Yapılan çalışma kapsamında aşağıdaki hususlar tespit edilmiş ve buna uygun olarak önerilerde bulunulmuştur:

1. Yaptığımız incelemelerde yabancı ülkelerde KDV uygulamalarında iade yapılması genel bir uygulama olarak karşımıza çıkmakta ve indirilemeyen KDV mükellefe iade edilmektedir.

2. Ülkelerin hemen tamamında iade işlemi mükellefin talebine bağlanmıştır. Mükellef talep etmezse iade işlemi yapılmamaktadır.

3. Bir kısım ülkelerde aylık vergilendirme dönemine bağlı olarak, aylık iade uygulaması kabul edilmişken, kimi ülkelerde 3 aydan önce talep edilememektedir. Ancak genel uygulama bir sonraki yıl KDV’nin iade edilmesi üzerine dayanmaktadır.

4. Ülkelerin neredeyse tamamı iade talebinde bulunulmasını asgari miktarlara bağlanmıştır. Bu miktarlardan düşük talepler dikkate alınmamaktadır.

5. KDV iade uygulaması, nakit iade, mahsuplaşma şeklinde olmaktadır. Özellikle bazı ülkelerde mükellefin diğer mali yükümlülüklerine alacağını mahsup ya da takas edebilme şansı yaratılmaktadır.



NOT: Vergi Konseyi'nin 30 Mayıs 2017 tarihli ve "KDV Ülke Uygulamaları" konulu mail eki çalışma dosyasında yukarıdaki sayılan ülkelere ilave olarak Hollanda, İspanya, İsveç, Rusya ve Güney Kore'de de Devreden KDV'nin İade edilmesi şeklinde uygulama olduğu belirtilmektedir. Ayrıca çalışma grubu katılımcıları tarafından gönderilen verilerde Slovakya'da da devreden KDV'nin iadesi uygulaması olduğu bilgisi yer almaktadır.

4. GRUP

GÜMRÜK İDARESİ VE MALİYE BAKANLIĞI KDV UYGULAMA FARKLILIKLARI

IV. GRUP: GÜMRÜK İDARESİ VE MALİYE BAKANLIĞININ KDV UYGULAMA FARKLILIKLARI

A. İTHALDE ÖDENEN KDV







KONU

SORUN

ÖNERİ

İthalatta KDV Matrahı Kanun’un 21’inci maddesinde düzenlenmiş ve matraha dahil olan unsurlar maddede belirtilmiştir.

A) Kanun’un 21/c maddesinde; “Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler.”

Matraha dâhil edilecek unsurlar olarak belirtilmiştir. Yapılan bu belirleme Kanun’un;

-13/b maddesinde yer alan “Deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetler”

- 16/c maddesinde yer alan “Gümrük Kanunundaki  transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı mallar”

-17/4-o maddesinde düzenlenen “Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda; ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri…”ne ilişkin istisnaları geçersiz kılmaktadır.

KDV den istisna edilmiş yukarıda belirtilen işlemler ithalatta KDV matrahına dâhil edilerek KDV ye tabi tutulmakta ve 21 inci madde hükmü doğrultusunda istisnalar hükümsüz kalmaktadır.

Diğer yandan;

21/b maddesi doğrultusunda,” İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar” KDV matrahına dâhil edilecek kalemler olarak sayılmıştır. Bu kapsamda ithalatta ilgili olarak bankalardan kullanılan krediler dolayısıyla ödenen faizler üzerinden bankalarca BSMV tahsil edilmektedir.

Kanun’un 17/4-e maddesi kapsamında

“Banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler…” KDV den istisna edilmiş olduğu halde üzerinden BSMV alınan kredi faizleri ithalat matrahına dâhil edilerek KDV ye tabi tutulmaktadır.



Yine Kanun’un 21/c maddesi gereği; ithalatta ithal edilen eşyayla ilgili olarak sonradan ortaya çıkan ve vadeli ithalattan kaynaklanan kur farklarının matraha dâhil edilip edilmeyeceği konusu.

Fiili ithalatın gerçekleşmesinden sonra, ithalat bedelinin kısmen yada tamamen sonradan ödenmesi durumunda ortaya çıkacak kur farklarının ithalat bedeline dahil edilerek ilgili gümrük idaresine beyan edilerek ödenmesi sorun olarak devam etmektedir.



B) Diğer bir sorun; ithal edilen eşya ile ilgili olarak özellikle sonradan ödenmesi gereken royalti ve lisans ücretlerinin eşyanın gümrük kıymetinin bir unsuru olarak ilgili gümrük idaresine ödenmesi yönündeki uygulamanın zorunlu görülmesi ve 2 No.lu KDV Beyannamesiyle vergi dairesine yatırılmasının Gümrük İdaresince kabul edilmemesi.

C) İthalatta gözetim uygulaması nedeniyle ithal edilen eşyayla ilgili gümrükte ödenen KDV’nin, eşyanın satışına bağlı olarak hesaplanan KDV den çok fazla olması nedeniyle genelde aynı ürünün ithalat ve ticaretini yapan firmalarda sürekli devreden KDV yükü yaratmaktadır.


A) KDV Kanunu’nun 21 inci maddesinin, söz konusu sorunları ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır.

Bu doğrultuda 21 inci maddenin “c” fıkrası aşağıdaki şekilde düzenlenebilir.

Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler (KDV’den istisna edilmiş olanlar hariç) ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı.”

21/C maddesinin bu şekilde düzenlenmesi halinde KDV Kanunu’nda belirtilen 13/b,16/c,17/4-o ve 17/4-e bendinde belirtilen istisnalar korunmuş olacak ayrıca maddede yer alan

kur farkı gibi ödemeler.”

İbaresi maddeden çıkarılacağı için kur farkları ve “gibi” ibaresiyle benzeri nitelikteki tanımsız ödeme kalemleri ithalatta KDV’nin matrahına dâhil edilmemiş olacaktır.



B) Bu sorun idari düzenlemeyle çözülebilir.

C) İthalatta gözetim uygulamasında yüklenilen ve indirilemeyen katma değer vergisi, “Devreden KDV” sorunu kapsamında düşünülen genel çözüm önerileriyle beraber değerlendirilebilir.


Gümrük Sahalarında Uygulanan İstisnalar


Kanunun 17/4-o maddesindeki istisna hükmü, aynı kanunun 21. Maddesinin uygulanması marifetiyle geçersiz hale getirilmektedir.

KDVK’nun 17/4-o maddesine göre “gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda; ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri” vergiden istisnadır.

Ancak aynı kanunun 21. Maddesine göre de, “gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler” ithalattaki KDV matrahına eklenmektedir.

21 maddenin anılan hükmünün uygulamasında, 17/4-o maddeye göre vergiden istisna olduğu için vergilenmeyen harcamalar da matraha eklenmektedir. Oysa kanun koyucu bu hizmetler için vergi istisnası öngörmektedir. Zaten matraha eklenecekse, bu durumda istisnanın hiç bir anlamı kalmamaktadır.

Kanunun 17/4-o maddesindeki istisnanın 21. Madde marifetiyle geçersiz hale getirilmesi önlenmelidir.




Vergileri Hem Vergi Dairelerine Hem Gümrük İdarelerine Ödenebilen Matrah Unsurları

Vergisi yurt içindeki vergi dairelerine beyan edilerek ödenen bazı KDV matrah unsurları için ayrıca gümrük idaresinin de mükerrer olarak ve bu defa gümrük mevzuatına göre vergi talep ve tahsil etmesi mükellefler için finansman yükü oluşturabilmektedir.


Mevzuat uyarınca, mal ithalinde alış bedellerinin yanı sıra; ithal edilen mallara ilişkin olmaları nedeniyle gümrük kıymetine dâhil edilen royalti, fiyat farkı, gayri maddi hak, masraf yansıtması gibi ödemelere ilişkin olarak yurtdışında mukim firmalar tarafından yurtiçindeki mükelleflere düzenlenen faturaların da gümrük idaresine beyan edilmesi ve söz konusu ödemelere ilişkin KDV'nin de gümrük idaresine ödenmesi gerekebilmektedir. Ancak sorumlu sıfatıyla KDV ödenmesine ilişkin düzenlemeler, aynı vergilerin yurt içinde vergi dairelerine beyan edilerek ödenmesine de imkân vermektedir.

Bu durum, mükerrer KDV ödemesine ya da yersiz ceza ödemelerine neden olabilmektedir. Zaman zaman iki idare arasında bu ayrımın sakıncalı sonuçlarını gidermeye yönelik anlaşma arayışları olsa da, sorunun kesin olarak çözümü ve verginin vergi dairelerine ödenmesi durumunda gümrük idelerince ayrıca talep edilmemesi ya da ceza uygulanmaması sağlanmalıdır.




Garanti Kapsamı Teslim Ve Hizmetler


Maliye Bakanlığınca, yurt içinde Satışı yapılan mallara ilişkin olarak garanti kapsamında müşteriye bedelsiz yapılan mal/malzeme teslimi ve hizmet ifalarının, malların ilk satış bedelleri kapsamına dahil olduğu görüşü ile, tekrar KDV’ne tabi olmayacağı kabul edilmektedir.

Aynı uygulamanın ithal edilen mallara ilişkin olarak yurt dışı satıcı tarafından garanti kapsamında yapılan bedelsiz teslimler için de geçerli olması gerektiği halde, uygulamada bedelsiz yapılan ithalat sırasında malın/malzemenin gümrüğe esas değeri üzerinden KDV alınabilmektedir.



Bu konunun idari düzenleme ile çözülebileceği düşünülmektedir.

B. GÜMRÜK MEVZUATI ve VUK FARKI







KONU

SORUN

ÖNERİ

Aynı Vergi İçin 2 Farklı İdarenin ve 2 Farklı Mevzuatın Uygulanması

Mevcut mevzuattaki karmaşıklık nedeniyle, gümrük kıymetine dâhil edilmesi gereken diğer ödemelere ait KDV'lerin zaman zaman gümrük idaresine ve Gelir İdaresi'ne mükerrer beyanları söz konusu olmaktadır. Bu durum, mükerrer KDV ödemesine ve mükellefler üzerinde finansman yüküne neden olabilmektedir.

Diğer taraftan, ithalatta alınan KDV ile ilgili usul, beyan, ödeme, denetim, ceza ve uyuşmazlıkların çözümü konusunda Gümrük İdaresinin yetkili olması da aynı vergi için çok farklı iki mevzuatın bir arada uygulanmasına neden olmaktadır.




İthal edilen mallar ve bu mallara ilişkin diğer masraflar üzerinden ödenmesi gereken katma değer vergileri dâhil olmak üzere, tüm katma değer vergilerinin Maliye Bakanlığı'na beyan edilmesi ve ödenmesi sağlanabilir.

Böylece, uygulamada birlik sağlanarak, yukarıda belirtilen türden karışıklıklara bağlı ortaya çıkan mükerrer vergi ödenmesinin de önüne geçilebilir.

Ayrıca, ithalatla ilgili KDV işlemlerinin usulü, denetimi, ceza ve vergi anlaşmazlıklarının çözümü konularında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin geçerli olması sağlanabilir.


5. GRUP

BANKA VE SİGORTA ŞİRKETLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ (BSMV-KDV)

V. GRUP: BANKA ve SİGORTA ŞİRKETLERİ, BSMV UYUMU

A. BANKA ve SİGORTA MUAMELE VERGİSİNİN KALDIRILMASI







KONU

SORUN

ÖNERİ

BSMV’nin Kaldırılması

BSMV ile ilgili sorun, BSMV’nin varlığı değil, uygulama sonucunda kurumlar ve ticaret erbabı üzerinde BSMV yükü kalmasıdır. Yabancıların “Business to Business” (B to B) dediği işlemlerde finans hizmeti alan kurumun üzerinde prensip olarak dolaylı vergi kalmamalıdır. “Business to Consumer” (B to C) işlemlerde vergi yükü nihai tüketici üzerinde kalabilir.

Öte yandan mevcut uygulamada yurt içi kredi kullanımlarında BSMV ödenirken yurt dışı kredi kullanımlarının BSMV’ ye tabi olmaması firmaları dış kredi kullanmaya yönlendirmektedir. Bu durum da dış borç artışına ve döviz riskinin büyümesine yol açmaktadır.



Ülkemizin global finans piyasalarına hızla entegre olduğu bu dönemde BSMV’nin tekrar ele alınmasında büyük yarar bulunmaktadır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda varılan nokta, BSMV’nin kaldırılması değil, bu faaliyet ve işlemlerin KDV Kanunu içine alınmasıdır.

Avrupa Birliği uygulamalarına baktığımızda, finansal hizmetlerden ayrı bir işlem vergisi alınmadığını bu hizmetlerin KDV içinde düşünüldüğünü görüyoruz. Bu duruma İngiltere, Almanya, Hollanda ve Fransa uygulamalarını örnek gösterebiliriz.

Sonuç olarak BSMV sisteminin önemli bir kamu gelir kaybına yol açmadan ve bankaların temel bankacılık işlemlerinin istisna tutulmak şartıyla KDV sistemi içine alınması uygun olacaktır. Böylece bankaların diğer hizmet ve işlemleri KDV’ne tabi olacaktır.

Bu geçiş, fiskal sebeplerle ani olmayıp tedrici de olarak da sağlanabilir. Bu konuda yasal düzenlemeyi önerildiği şekilde yapmak, ancak uygulamaya 5 yıl sonra geçmek ve bu 5 yıllık sürede de BSMV oranını her yıl %1 indirerek bütçe etkisini azaltmak önerilmektedir. Bu şekilde real sektör üzerindeki en önemli yüklerden biri olan %5 oranındaki BSMV yükü de kaldırılmış olacaktır.

Banka ve sigorta şirketlerine sağlanacak KDV istisnasını dengelemek üzere, bu kuruluşlara yapılacak teslimler için de geniş bir istisna hükmü düşünülebilir.


B. BANKA ve SİGORTA KESİMİNE ÖZEL KONULAR







KONU

SORUN

ÖNERİ

Yurt Dışından Sağlanan Sigorta Acentelik Hizmetleri

Sigorta şirketleri bazı durumlarda yurt dışı sigorta acentelerinin aracılığı ile global işler temin edebilmekte ve bu işler için yazdıkları primler nedeniyle yurt dışı acenteye komisyon ödemektedirler. Ödenen bu komisyonların vergi kanunları karşısındaki durumunun netleştirilmesine ihtiyaç vardır.


Yurt dışından sağlanan sigorta acentelik hizmetinin de yurt içi acentelik hizmetleri gibi KDV’den müstesna tutulması yönünde; diğer taraftan bu işlem BSMV’nin kapsamına girmediğinden (ve sorumlu sıfatı ile BSMV ödeme müessesesi bulunmadığından) BSMV’ye de tabi tutulmaması yönünde açıklık kazandırıcı bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.


Sigorta ve Emeklilik Aracıları Tarafından Emeklilik Şirketlerine Karşı Verilen Aracılık Hizmetleri

KDVK’nun 17/4-(e) maddesinde yer alan istisna, BSMV konusuna giren işlemler nedeniyle (bu işlemler üzerinden istisnalar nedeniyle BSMV ödenip ödenmediğine bakılmaksızın) ödenen komisyonların ikinci defa başka bir işlem vergisine tabi tutulmasının önlenmesidir.

Ancak bu istisnanın “emeklilik şirketlerinin sigorta ve emeklilik aracıları ile yaptıkları sigorta ve emeklilik muamelelerine ilişkin işlemleri” de kapsadığı hususunda duraklamalar ortaya çıkmaktadır.



Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-(e) maddesi uyarınca banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri katma değer vergisinden istisnadır.

Söz konusu istisnanın getiriliş amacı BSMV konusuna giren işlemler nedeniyle (bu işlemler üzerinden istisnalar nedeniyle BSMV ödenip ödenmediğine bakılmaksızın) ödenen komisyonların ikinci defa vergiye tabi tutulmasının önlenmesidir. Bu açıdan bakıldığında söz konusu istisnanın tüm işlemleri BSMV’ nin konusuna giren emeklilik şirketlerinin sigorta ve emeklilik aracıları ile yaptıkları sigorta ve emeklilik muamelelerine ilişkin işlemleri de kapsadığı düşünülmektedir.

Bu konulardaki tereddütlerin giderilmesini teminen söz konusu istisna maddesi lafzının ruhuna paralel olarak emeklilik şirketlerinin sigorta ve emeklilik aracıları ile gerçekleştirdikleri işlemleri de kapsayacak şekilde tavzih edilmesi uygun olacaktır.


Sigorta Brokerleri veya Acenteleri Arasındaki İş Aktarım Ücretleri

Sigorta Aracıları arasındaki işbirliği/proje bazlı çalışmalar kapsamında poliçe ve/veya poliçelere dayanan komisyon paylaşımlarının KDV’ne tabi olup olmadığı hususunda çelişik özelgeler mevcut olduğundan, bu paylaşımların KDV’ne konu edilmemesini sağlayacak bir düzenleme (geçmiş uygulamaları da eleştirilebilir hale getirmeyecek şekilde) yapılması gerekmektedir.

Sigorta Brokerleri veya Acenteleri bazı hallerde ortak olarak iş yapmakta, birbirleri arasında iş alıp vermektedir. Örneğin bir Reasürans brokeri bir diğer perakende brokerine veya bir broker bir acenteye Sigorta kapasitesi verebilmektedir.

Bu işlemler esnasında Sigorta aracıları birbirlerine yapacakları ödemeleri veya komisyon paylaşımını komisyon credit note veya komisyon debit note ile yapmaktadır (Komisyon gider/gelir belgesi). Sigorta aracıları KDV ye değil BSMV ye tabi olduklarında bu Komisyon gelir gider belgesinde KDV uygulamasının söz konusu olmaması gerekeceği halde, KDV Kanunun lafzı bu işlemlerin KDV den müstesna tutulmasına imkân veren bir açıklık içermemektedir.

BSMV deki vergileme sistematiğinin bir uzantısı olarak anılan işlemlerin de KDV den istisna tutulmasını teminen Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-(e) maddesi metnine “şirketlerine” kelimesinden sonra “ve diğer sigorta ve emeklilik aracılarına” ibaresinin eklenmesi uygun olacaktır.

Diğer taraftan, düzenlemenin bir uzantısı olarak kanun metnine yansıtılması çok elzem olmamakla beraber, sigorta ve emeklilik aracılarının yurt içinde veya yurt dışında faaliyet gösteriyor olmalarının istisna uygulaması açısından farklılık yaratmayacağının Tebliğle açıklığa kavuşturulması yararlı olacaktır. (Gerek görüldüğü takdirde düzenleme kanun metnine de taşınabilir.)




Sigorta ve Emeklilik Şirketlerinin Kestikleri İade Faturaları

Sigorta ve Emeklilik Şirketlerinin KDV mükelleflerine kestikleri iade faturalarında yer alan KDV’nin mükellefler tarafından indirimini temin etmek üzere faturalarda, iadeye konu ana faturaya atıf yapılması şartı ile mükellefiyet tesis etmeyecekleri ve KDV ödemeyecekleri KDV Uygulama Tebliği ile düzenlenmiştir.


KDV kanununun yeniden yazılması sırasında, mevzuat sistematiği gereği, bu düzenlemenin kanun metnine taşınması uygun görülürse, BSMV mükellefleri tarafından kesilecek iade faturalarında KDV’nin ayrıca gösterilmesinin mükellefiyet tesisi için gerekli olmadığı kanun metnine intikal ettirilebilir.

Anılan düzenlemenin uzantısı olarak, söz konusu hesaplanan KDV’nin BSMV mükelleflerince ilgili gider veya maliyetten mahsup edileceği yönünde de Tebliğ düzenlemesi yapılabilir.




Finansal Holdinglerin Durumu

Finansal holding şirketlerin BSMV mükellefi olan, banka, banker sigorta ve emeklilik şirketlerine kestikleri hizmet faturaları üzerinden hesaplanan KDV, anılan BSMV mükellefleri için maliyet unsuru olmakta ve holding yapılanması yönünden caydırıcı olmaktadır.

Yabancı şirketler başta olmak üzere ağırlıklı olarak finansal kuruluşlar ve kredi kuruluşları şeklinde Türkiye’de faaliyette bulunan bazı büyük şirketler, ülkemizdeki faaliyetlerini ana bir çatı altında yönetmek ve yatırımlarının finansmanını iştiraklerinden elde ettikleri kaynaklarla sağlamak üzere holding şirket kurabilmektedirler.

Anılan holding şirketlerin BSMV mükellefi olan, banka, banker sigorta ve emeklilik şirketlerine kestikleri hizmet faturaları üzerinden hesaplanan KDV, anılan BSMV mükellefleri için maliyet unsuru olmakta ve ağırlıklı olarak ücretlerden oluşan merkezileştirilmiş olan hizmetlerin KDV’si, iştirakler üzerinde önemli bir maliyet unsuru yaratmakta ve holding yapılanması yönünden caydırıcı olmaktadır.

İştiraklerinden sağladıkları kaynakları ülkemizde yapacağı yatırımların finansmanında kullanmak ve iştiraklerinin yönetimini ana bir çatı altında organize etmeyi hedefleyen bu holdinglerin kuruluşlarını teşvik etmek üzere, belli şartları taşıyan (örneğin bağlı ortaklıklarının yarısından fazlası kredi kuruluşu ve/veya finansal kuruluş olan ve ödenmiş sermayesinin yarısından fazlasını bu tür kuruluşlara tahsis eden ve esas itibariyle Bankacılık Kanunundaki finansal holding tanımına uyan ) Türkiye’de kurulu anonim şirketler tarafından banka, banker, sigorta ve emeklilik şirketlerine yapılan hizmetlerin KDV’den istisna edilmesi uygun olacaktır.



6. GRUP

  • KDV’NDE TEVKİFAT UYGULAMASI



  • KDV’NDE SORUMLULUK

VI. GRUP: VERGİ TEVKİFATI

A. TİCARİ HAYATIN GERÇEĞİ OLARAK DÖNEM KAYMALARI







KONU

SORUN

ÖNERİ

Tevkifatlı Faturalarda Ay Kaymaları

Tevkifatlı faturalarda (geç gelen faturalar vs. sebeplerle) meydana gelen ay kayması nedeniyle, tevkifatın geç yapıldığından bahisle ceza uygulanması, ticari hayatın olağan akışına aykırıdır.

Ticari hayatın olağan akışı içerisinde, düzenlenen faturanın muhatabına ulaştırılması zaman alabilmekte ve çeşitli sebeplerle bu faturalar alıcıya düzenlendiği ayı izleyen dönemlerde ulaşabilmektedir.

Tevkifatlı fatura düzenlenen durumlarda faturanın muhatabına izleyen dönemlerde ulaşması, muhatabın tevkifat beyan ve ödeme yükümlülüğünün ifasının faturaya muttali olabildiği döneme sarkmasına neden olmaktadır.

Bu dönem kaymaları ticari hayatın olağan seyrine uygundur ve bu tür gecikmelerin olmamasını talep etmek, iktisadi icaplarla örtüşmemektedir.

Bu nedenle, tevkifatlı faturalarda sırf dönem kayması sebebiyle ceza uygulanmasından vaz geçilmesi gerekir.




B. TEVKİFATLI FATURANIN YANLIŞ DÜZENLENMESİNDE SORUMLULUK







KONU

SORUN

ÖNERİ

Tevkifatlı Faturanın Satıcı Kusuru Nedeniyle Hatalı Düzenlenmesi

Tevkifat işlemlerinde alıcının rolü tamamen pasif ve sorumluluğu da tali olduğu halde, tevkifatın satıcı tarafından düzenlenen belgelerde doğru gösterilmesi ve yapılması sorumluluğu alıcıda kalmaktadır.

Tevkifat uygulamasında alıcının faturada gösterilen KDV’nin bir kısmını satıcıya ödemeyerek vergi dairesine yatırma yükümlülüğü, ödenmesi halinde alıcının da indirim konusu yapabileceği maksimum tutarı sınırının gösteren “satıcının fatura da gösterdiği KDV” rakamı ile sınırlı olmak durumundadır.

Diğer bir ifadeyle, alıcı, satıcının düzenlediği faturada göstermediği bir KDV tutarının (ki faturada gösterilmeyen KDV, alıcı için satıcıya karşı bir borcu ve Devlete karşı da bir indirim hakkını temsil etmeyecektir) ödenmesinden sorumlu tutulamaz.

KDV’nin mükellefi, teslim ve hizmeti gerçekleştiren ve dolayısıyla belge düzenleyerek bu belgede hesaplanan KDV rakamını gösterecek olan taraftır. Tevkifat yükümlüsünün yasal külfeti ise, mükellefin bu ödevine nazaran talidir, ya da satıcının vergi yükümlülüğüne göre ferî’dir.

Bu nedenle, satıcının faturasında gösterilmeyen bir KDV için alıcıya “tevkifat yaparak satıcıya ödenecek verginin bir kısmın vergi dairesine ödeme” külfeti, yüklenemez.



Aynı şekilde, satıcının tevkifatlı faturayı hatalı düzenlemesi sebebiyle tevkifatın hatalı-eksik yapılmış olması durumunda da, sorumluluğun tevkifatlı faturayı hatalı düzenleyen tarafa ait olması gerekir.


KDVK md 9- Vergi Sorumlusu hükmündeki Anayasa Aykırılık Halleri

Aykırılık durumları: Maddede ifadesini bulan “gerekli görülen diğer hallerde, vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulabilmesi” durumudur. KDVK md.9/1ile “Maliye Bakanlığına verilen vergi sorumlusunu belirleme” yetkisi Anayasa’nın 73/4 maddesi ile 73/3. Maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Öyle ki, Bu bağlamda, “istisna, indirim, muafiyet ve oranlar” konusuna girmeyen “vergi sorumlusunu belirleme yetkisinin” Bakanlar Kurulu’na dahi verilmesi mümkün olmayacaktır.




  • Verginin esasına ilişkin tüm kavram, unsur, yöntem ve usullerdir ki, bunların ayrıntılı olarak Anayasa 73/3 bağlamında yasa ile konulması bir zorunluluktur. Bu bağlamda, bir verginin yasayla konulmuş sayılabilmesi için onun ana, temel öğelerinin yasa ile belirlenmiş ve saptanmış olması gerekmektedir. Böylece vergi konusu, yükümlüsü, vergiyi doğuran olay, matrah, oran (tarife), istisnalar, muafiyetler, indirimler ile vergi ödevine ve vergi yöntemine ilişkin tüm düzenlemelerin yasalarda yer alması gerekecektir. Öyle ki, yasalar ile belirlenecek bu ana öğelere ilişkin olarak yürütmeye ve idarenin takdirine ilişkin hiçbir açık nokta bırakılmamalıdır; bu hususlarda yasama organının “münhasır yetkisi” vardır.



  • Bu sebeple Vergi sorumluların belirlenme yetkisinin Bakanlar Kurulu’na dahi bırakılmaması ve bu konuda yasama organının, uygulama tecrübelerinden de yararlanarak ve elbette Bakanlığın önerisi ile sektörel bazlı olarak vergi sorumlularını açıkça yasa ile belirlemesi yasallık, öngörülebilirlik ve elbette ki belirlilik ilkelerine uygun olacaktır.




VUK md 11/3 ‘de yer alan “müteselsil sorumluluk” müessesesi sorunu

Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar.” Düzenlemesi ile, vergi kesintisi yapmak zorunda olanların söz konusu görevlerini yerine getirmemeleri sebebiyle, alım-satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar ve aralarında irtibat bulunanların her biri Maliye’ye karşı borcun tamamından sorumlu (Borçlar Kanunu, md.162) olmaktadırlar. Burada zincirleme olarak ilişki içinde olanların her birisinin borcun tamamından sorumluluğu söz konusudur.

VUK md11/3 ile, KDVK açısından getirilen düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, gerçek iktisadi mükellef ve de alım satım zinciri içerisinde bulunanlar, aynı zamanda vergi sorumlusu niteliğine bürünmüştür.




  • Müteselsil sorumluluk halinde, bir vergi kanunun aynı vergi borcunun ödenmesi için birden fazla kişiyi sorumlu tutması durumu söz konusudur.



  • İlgili madde hükmü ile, idarenin sorumluluğu kendi kusuruna değil, üçüncü kişilerin eylemlerine bağlanmıştır. Söz konusu hüküm, iktisadi ilişkiye giren kişilere, kendilerinden kesinti yoluyla ya da yansıma mekanizmasıyla alınan vergilerin vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığını kontrol zorunluluğu getirmektedir.



  • Bu noktada alım satımın tüm zincirlerinin değil, sadece ilgili satışın alıcı ve satıcılarının müteselsilen sorumluluğu makul ve hakkaniyete uygun olacaktır. İlave olarak, sorunun çözüm yolu ise, tüm denetleme ve zor kullanma gücüne sahip olan ve devlet olmanın gereği olarak tüm yetkileri uhdesinde barındıran devletin denetim mekanizması ile sorunun çözümü mümkün olabilecektir.


VERGİ KONSEYİ

KATMA DEĞER VERGİSİ ÇALIŞMA GRUBU

FATİH DURAL BAŞKAN (Vergi Konseyi Başk. Yrd.)

(İSİM SIRASINA GÖRE HAZIRLANMIŞTIR)

  1. A.BUMİN DOĞRUSÖZ

  2. ADEM KARABAYIR

  3. AHMET TURUL

  4. ALİ TOKSÖZ

  5. CAN DOĞAN

  6. CEMALİ OKTAY

  7. CENK ULU

  8. CENKER GÖKER

  9. CİHAT MADANOĞLU

  10. CÜNEYT YEŞİLKAYA

  11. GONCA İNAN

  12. GÜNEŞ YILMAZ

  13. HÜSEYİN FEVZİ SALTIK

  14. İBRAHİM ÖZDEMİR

  15. İLKAY ARIKAN

  16. KÜRŞAT ŞAHİN

  17. MEHMET ÖKTEN

  18. MUHAMMET ALİ AYAZ

  19. MUSTAFA SUSAM

  20. NURİ DEĞER

  21. ÖZGÜR BİYAN

  22. RECEP BIYIK

  23. SAKIP ŞEKER

  24. SAMİ KAZICI

  25. SEYHAN URASOĞLU

  26. ŞABAN KÜÇÜK
1.

2




Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin