Su kana dönüşüp bütün balıkları ve diğer su altı yaşamını öldürdü. (Dam) Çıkış 7:14-25 –
Kurbağa (Tsifardeah)- Çıkış 8:1-15
Bit (Kinim) Çıkış 8:16-19
Sinek (Arov) Çıkış 8:20-30
Hayvanlarda hastalık (Dever) Çıkış 9:1-7
İyileşmeyen çıbanlar (Şhin) Çıkış 9:8-12 –
Dolu ve fırtına (Barad)- Çıkış 9:13-35
Çekirgeler (Arbeh-)- Çıkış 10:1-20
Karanlık (Hoşeh) Tekvin 1
Kapı eşiğinde işaret bulunmayan yerlerdeki ilk doğan insan ve hayvanların ölümü (Makat behorot) Çıkış 11, Çıkış 12 -
“Ayın on dördüne kadar ona bakacaksınız. O akşamüstü bütün İsrail topluluğu hayvanları boğazlayacak. 7Hayvanın kanını alıp, etin yeneceği evin yan ve üst kapı sövelerine sürecekler “(Mısır’dan Çıkış 12:6-7)
Yahudi inancına göre yeryüzünün merkezinde bulunduğu kabul edilen İsrail toprakları, Tanrının kutsallığının ve hükmünün doğrudan tecelli ettiği bölgedir ve bu bölgenin merkezinde Kudüs, onun merkezinde de Siyon dağı ve Mabet bölgesi bulunmaktadır. Bir yoruma göre fiziki Kudüs, semavi Kudüs’ün yeryüzündeki karşılığı ve izdüşümü olarak görülmektedir.
Çöldeki Hayat
Sina yarımadasına geçen İsrail oğulları, yarımadanın güneyindeki Sina dağına
Musa ilahi emirleri almak üzere Sina dağına çıkmış
İsrailoğulları, Allah’ın kendilerine gönderdiği birçok peygambere karşı çıkmış, kendilerini çeşitli sıkıntılardan kurtarmasına rağmen yine de tanrı’ya baş kaldırmış, isyan etmiş, başka ilahların peşine gitmişlerdir. Mısır’dan çıkışlarında deniz kenarına gelmişler, Firavunun ordusu da peşlerinden onları takip etmişti. Önlerinde düşman gibi deniz, arkalarında deniz gibi düşman varken, deniz yarılmış ve her iki düşmandan da kurtulmuşlardı. Ama karşı sahile geçtiklerinde, putperest bir kavimle karşılaşınca hemen Hz.Musa’dan, onların putu gibi bir put yapmasını istemişlerdi. Hz. Musa, ilahi vahyi almak üzere Sina’ya çıktığında da, biraz gecikti diye hemen zinet eşyalarını eriterek altın bir buzağı yapıp ona tapmışlardı. Çölde Hz. Musa’ya çok çektirdiler, Tanrının emrini dinlemeyip isyan ettiler, peygambere itiraz ettiler. Tanah, bir bakıma İsrailoğullarının, Tanrılarına isyanlarının öyküleriyle doludur On emri alarak geri döndüğünde kavminin, altın bir buzağı yaparak ona taptıklarını görünce onları cezalandırmış, daha sonra vadedilen topraklara gitmek üzere, Akabe körfezine paralel olarak kuzeye doğru çıkmışlar ve Ölü Denize kadar gitmişlerdir
Burada Hz. Musa İsrail oğullarına Allah’ın kendilerine vaat ettiği topraklara girmelerini emretmiş fakat onlar karşı çıktıkları için bu topraklara girmek onlara yasaklanmış ve çölde yaşamaya mahkûm edilmişlerdir
İsrail oğulları, Mısır’dan çıktıktan sonra sık sık isyan ederek Musa’ya zorluk çıkarmışlar, bu isyanlarını çöl hayatında da sürdürmüşlerdir. Çöl hayatında istedikleri her şey verildiği halde (her gün kudret helvası ve bıldırcın eti) isyan ettiler. Tanrı’nın emrini çiğnemeleri sebebiyle Sina çölünde Hz. Musa önderliğinde kırk yıl kalmaya mahkûm edilmişlerdir.
Ancak Hz. Musa, vaat edilmiş topraklara giremeden Moab diyarında vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. 2
Hz. Musa hem Tevrat’ta hem de Kur’an’da kendisine geniş yer verilen önemli ve büyük bir peygamberdir.
Tevrat’ın Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye bölümleri Musa’nın hayatını anlatmaktadır.
Kur’an’da Hz. Musa’ya dair verilen bilgiler Tevrat’la paralellik arz etmektedir. Kur’an’da onun dünyaya gelişi, saraya intikali, Medyen’e gidişi, peygamber olarak seçilişi, İsrailoğullarını kurtarmak için Firavun’a gönderilişi, Firavunla mücadelesi ve İsrailoğullarını Mısır’dan çıkarışı, Sina’da ilahi emirleri alışı, çöldeki olaylar ve İsrailoğullarına rehberlik edişi anlatılmaktadır.
Musa’ya ona Tevrat’ın verilmesiyle, İsrailoğullarının dini büyük ölçüde teşekkül etmiş, inanç, ibadet, ahlak ve dini hukukla ilgili kurallar belirlenmiştir.
İsrail oğullarının Yeşu peygamber önderliğinde Kenan bölgesine yerleşmelerinden (M.Ö.1250 veya 1200) İkinci Mabedin inşa edilmesine kadar (M.Ö.515) geçen yedi asırlık dönem ise Yahudi kutsal kitabının Yeşu ile başlayıp Malaki ile sona eren bölümünde konu edilmektedir
Yeşu önderliğinde büyük bir kısmı fethedilen Kenan toprakları, İsrail oğullarının 12 kabilesi arasında paylaştırılmıştır.
12 kabile: Ruven, Şimeon, Yehuda, Yisakar, Zevulun, Dan, Naftali, Gad, Aşer, Efraim, Menase ve Bünyamin kabilelerinden oluşmaktadır.
Din adamı sınıfı olarak ayrılan Levi soyu topraktan pay alamadığı için buna karşılık Yusuf’un iki oğlu Efraim ve Menase iki ayrı kol sayılmak suretiyle sayı on ikiye tamamlanır.3
Yeşu, Kur’an’da ismen anılmamakta fakat kendisinden, Musa’nın yanında bulunan genç diye bahsedilmekte, ayrıca Musa’nın, Hızır’la buluşmaya onunla gittiği belirtilmektedir.
Yeşu’dan sonra Hâkimler denilen karizmatik liderlerin önderliğinde İsrail kabileleri yerleşik düzene geçmişlerdir (M.Ö.12. yy ilk yarısı-19. yüzyılın ilk yarısı)Bu dönemde İsrail oğulları…
Yehuda ve Bünyamin kabileleri güneyde,
Diğer on kabile kuzeyde kalacak şekilde yerleşmiştir.
Hâkimler dönemi: Yeşu’nun ölümünden--- Samuel’e kadar
Hâkimler denilen liderlerin temel görevi, savaşlarda İsrailoğullarının askeri yönden sevk ve idaresini sağlamak
Hâkimler döneminden sonra Krallık dönemi
İsrailoğullarının diğer milletler gibi kral istemeleri üzerine peygamber Samuel, Tanrı’nın emriyle Bünyamin kabilesinden Saul’ü (Kur’an’daki adıyla Talut) kral olarak seçti. İLK KRAL SAUL’DUR!!! M.Ö.1030-1010
Saul’un krallığında Filistilerle savaş yapıldı, onların eline geçmiş olan Ahit sandığı geri alındı ve genç Davud, Filistinlerin komutanı Calut’u (Golyat) öldürdü.
Saul’ün ölümünden sonra, yine Tanrı’nın emriyle Davud kral oldu (M.Ö. 1010-970).
Yahudilere göre Davud, peygamber değil kraldır (savaşçı, strejist bir kişiliğe sahip)- Kudüs’ü fethedip krallığın merkezi yapmış, krallık sarayı inşa etmiştir
Tanrı için de büyük bir mabet inşa etmek istemiş fakat bu işin oğlu Süleyman’a nasip olmuştur
Davud’un zamanında İsrailoğulları yerleşik hayata geçerek tek bir merkez etrafında toplanmış, askeri, siyasi ve idari teşkilatlanmasını tamamlayarak bir devlet olmuştur
İsrailoğulları Davud ve oğlu Süleyman zamanında en ihtişamlı dönemlerini yaşadıkları için sonraki dönemlerde hep Davud soyundan gelecek bir kurtarıcı kral (Mesih) özlemi çekmişlerdir. 4
Davud’un ölümünden sonra yerine oğlu Süleyman (Şilomo) kral oldu. Tanrının vaat ettiği gibi Süleyman, Kudüs’teki Moriah tepesine büyük mabedi inşa etti. Böylece Yahudi tarihinde I. Mabet Dönemi başlamış oldu
Bu mabede Yahudiler Kutsal Ev anlamında Bet-ha Mikdaş, Araplar ise Beytü’l-Makdis demektedirler (Mescid-i Aksa)
Kral Süleyman’ın ölümünden (M.Ö.930 veya 928) sonra krallık, Kuzey (İsrail) ve Güney (Yahuda) krallıkları şeklinde ikiye bölündü
Peygamberlerin tüm uyarılarına rağmen İsrailoğulları, çeşitli krallar döneminde politeist uygulamalara yöneldiler, özellikle İsrail krallığı putperestliğe yöneldi, Tevrat yasaklandı, putlara kurbanlar takdim edildi. Kuzeydeki İsrail Krallığı M.Ö.722’de Asurlular tarafından yıkıldı (sonra- dan Yahudi geleneğinde “Kayıp on kabile” efsanesine ortaya çıktı)
Daha sonra güneydeki Yahuda ve Bünyamin kabileleriyle Levililer dışındaki İsrail kabilelerinin varlığına son verildi.
Samiriler olarak bilinen grubun kökenleri de bu döneme dayanır. Kitab-ı Mukaddes II. Krallar bölümünde yer alan bilgiye göre Tanrı, yoldan çıkan İsrail halkını cezalandırmak için onları Asurluların eline vermiş
Kuzeydeki İsrail krallığı Buhtunnasr (Nebukadnetsar) yönetimindeki Babilliler tarafından M.Ö.587’de yıkılmıştır. Buhtunnasr, Yahuda Krallığını yıkmış, Kudüs yakılıp yıkılmış, bu esnada Süleyman Mabedi de tahrip olmuş- I. Mabet dönemi sona ermiştir
Buhtunnasr tarafından Yahuda halkının, çoğunluğu âlim ve elit kesimden oluşan büyük bir kısmı esir olarak Babil’e götürülmüş ve bu esaret hayatı 70 yıl sürmüştür
Bu sürgün Yahudi tarihinin ilk büyük sürgünü ve en önemli hadiselerinden biridir
Art arda yaşanan bu yıkım ve sürgün tecrübesi, aynı zamanda on iki kabileden geri kalan Yehuda, Bünyamin ve Levi soyunun politeizmi bırakıp monoteist inanca dönmelerinde bir nevi dönüm noktası kabul edilmiştir
Kur’an’da İsrailoğullarının tarihi ile ilgili çeşitli olaylara işaret vardır. İsra suresinde İsrailoğullarının iki defa bozgunculuk çıkaracakları ilkinde, üzerlerine güçlü kulların gönderildiği ve evleri arasında dolaşarak onları aradıkları, ikincisinde ise yine Mescide girecekleri ve ellerine geçirdikleri her şeyi tahrip edecekleri ifade edilmektedir (İsra 17/4-7)
İsrailoğullarına kitapta (Tevrat'ta), “Yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaksınız.” diye bildirdik. Ve gerçekten, büyük bir üstünlükle gâlip geleceksiniz.
Artık ikisinden birincisinin vadesi (zamanı) geldiği zaman, (çok çetin) kuvvet sahibi kullarımızı sizin üzerinize gönderdik. Böylece evlerin aralarına girip (sizi) aradılar ve vaadedilen, yapılmış oldu فَإِذَا جَاء وَعْدُ أُولاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَّنَا أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُواْ خِلاَلَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَّفْعُولاً
Artık ikisinden birincisinin vadesi (zamanı) geldiği zaman, (çok çetin) kuvvet sahibi kullarımızı sizin üzerinize gönderdik. Böylece evlerin aralarına girip (sizi) aradılar ve vaadedilen, yapılmış oldu ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا
Sonra sizi, onlara karşı tekrar (yeniden zafere) döndürdük. Mallarla ve oğullarla, size imdat (yardım) ettik. Ve sizi, nefer (cemaat) olarak daha çok kıldık. إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيرًا
Eğer ahsen davranırsanız, kendi nefsiniz için en iyisi olur. Eğer kötü davranırsanız, artık (o da) ona (nefsinize) aittir. Böylece sonrakinin (ikinci fesadınızın) vadesi geldiği zaman yüzünüzü karartsınlar ve mescide ilk defa girdikleri gibi girsinler. Ve üstünlük sağladığınız şeyleri mahvedip, helâk etsinler (yok etsinler).
Bu ayetlerde Buhtunnasr’ın M.Ö. 587’de Kudüs’ü tahribi ile M.S.70’te Romalıların Kudüs’ü tahribi ve Mabedin ikinci kez yıkılmasının ima edildiği belirtilmektedir.
M.Ö.538’de Perslerin Babil’i yenmesinin ardından Pers Kralı Koreş’in (Cyrus), sürgündeki Yahudilerin Filistin’e dönmelerine izin vermesiyle birlikte kutsal topraklara dönüş ve yeniden yapılanma süreci başlamıştır
Mabed’,n yeniden inşasına başlanıldı. Pers karlı DARİUS bu işe koyuldu. Daha sonra M.Ö 520-525 arası tamamlandı
Daha sonra Ezra ve yönetici Nehemya ile birlikte yeniden yapılanma, Tevrat’ın son şekli oluşmaya başladı + dini-sivil yapılanmanın hayata geçirilmesi sağlanmıştır(M.Ö.444-420)
Yapılanmanın başında da “ayrılıkçılar” olarak nitelendirilen Samirilerin, politeist inanca sahip oldukları gerekçesiyle Yahudi dininden ve toplumundan tamamen dışlanmaları ve Yehuda halkı arasında yaygınlaşan yabancılarla evlilik uygulamasına son verilmesi gelmektedir.
Ezra son derece önemli bir şahsiyettir . Yahudi din bilginlerine göre Hz. Musa önce gelmeseydi Tevrat, Ezra’ya verilecekti. Hikmet sahibi, bilgili bir kimse ve Tevrat’ın usta yazıcısı olarak tanınınır:
Mabedin yeniden yapımına öncülük etmiş
Tevrat’ın yeniden yazılması ve Yahudi hayatındaki yerini alması onun sayesinde olmuştur
Babil’den geldikten sonra, sözlü yorumu ve artık unutulan Tevrat’ı yeniden yazmıştır
Ezra, Tevrat’ı halkın huzuruna getirip okumuş, hükümlerini Yahudilere tek tek açıklamış ve hayat tarzı olarak benimsemelerini istemiştir
Tevrat’ı haftalık okuma parçalarına bölmüş ve haftalık Tevrat okuma geleneğini oluşturmuştur
Talmud’a göre Ezra, Tevrat’ın yazı karakterini değiştirmiş, bazı harfler üzerine noktalar koymuştur
Senenin başlangıç ayını değiştirdi
Mısır’dan çıkışın anısını hatırlatan Nisan yerine Babil’den çıkışın anısını hatırlatan Tişri ayını, senenin ilk ayı olarak kabul etmiştir
Babil Esaretinin sona ermesinden( ve ikinci Mabedin inşasından) Romalılar tarafından yıkılmasına kadar (M.S.70) geçen dönem ikinci Mabet dönemi olarak adlandırılmaktadır
Bu dönemde Antiochus IV tarafından Mabed’e Yunan ilahlarının heykellerinin konması ve Yahudilerin bu ilahlara tapmaya zorlanması üzerine (170), 166 yılında Judah Maccabee isyanı başlamıştır
M.Ö. 63 yılında General Pompey’in bölgeye müdahale edip yönetimi devralmasıyla sona ermiş ve bölgede Roma dönemi (M.Ö.63-M.S.637) başlamıştır
ana dilleri Grekçe olup Helenistik öğretinin etkisinde gelişen diaspora Yahudiliği ortaya çıkmıştır
Bu dönemde Mısır Yahudi cemaati için Tevrat, Grekçe ‘ye çevrilmiş, bu çeviri 70 kişi tarafından yapıldığı için “Yetmişler Çevirisi” denilmiştir (Septuagint- M.Ö. III. yy).
II. Mabet döneminin , M.Ö. I. Yüzyılın başlarında Filistin’de üç büyük Yahudi mezhebi tarih sahnesine çıkar: Ferisiler, Sadukiler ve Essenilerdir
Bu dönemde Filistin’de yaşayan Yahudilerin büyük bölümü ya savaşta öldü ya da sürüldü. İslâm’ın geldiği dönemde Medine’de yaşayan üç büyük Yahudi kabilesi olan Benu Kureyza, Benu Kaynuka ve Benu Nadir’in, bir rivayete göre, bu olay üzerine Medine’ye geldikleri kabul edilmektedir.
Daha sonra Zelot adı verilen devrimci fanatikler de ortaya çıktı
Bu gruplardan Ferisilerin, Rabbani Yahudiliğin oluşumunda önemli tesiri olmuştur.
M.S. 66 yılında Yahudiler, Romalılara karşı ayaklandılar ve 70 yılında bu ayaklanma çok kanlı bir şekilde bastırıldı - Kudüs tahrib edildiği gibi Mabet de ikinci kez yıkıldı
İkinci Mabedin yıkılması tıpkı ilkinde olduğu gibi İsrail tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır
Bu olay 21.yüzyıla kadar süren uzun bir esaret, kovulma ve diyaspora döneminin başlangıcıdır
Bu tarihten itibaren İsrailliler bağımsızlıklarını bir daha elde edemediler
Kudüs’ün muhasarası sırasında şehirde bulunan, Romalıların zaferi kesinleşince kenti terketmek zorunda kalan Yohanan ben Zakay, Yavne kentinde, Yahudi toplumunun işlerini görecek ve kutsal kitap çalışmaları yapacak bir Sanhedrin kurdu. Daha sonra Yahudi toplumunun başına geçen Raban Gamliel döneminde Yahudilerle ilgili kısıtlayıcı ve aşağılayıcı yasalar iptal edildi. Raban Gamliel döneminde Yavne’de önemli kararlar alındı. Bir Yahudi’nin hangi şartlar altında dinî kuralları ihlal edebileceği belirlendi.
Roma İmparatoru Hadrianus sünneti yasak edince Yahudiler 132 yılında, aynı zamanda Mesih olduğunu da iddia eden Şimon Bar Kohba liderliğinde ayaklandılar. Ancak bu ayaklanmada bastırıldı
Talmud dönemi-Rabbani (Rabbinik) dönem:
M.S 3. yüzyıl başlarında Yahuda ha-Nasi tarafından, Şifahi Tora’nın Mişna adı altında derlenip yazıya geçirilmesi ile 7 yüzyıl başlarına kadar sürer
Bu dönemde kurban ibadeti ve kohen sınıfı yerine Tevrat, sinagog ibadeti ve rabbi olarak isimlendirilen din âlimleri yerleşmiştir
dönemde küçük bir Yahudi mezhebi olarak doğan Hıristiyanlık da Bizans devletinin resmi dini ve Yahudiliğe rakip gelenek haline gelmiştir.
Gerek Filistin gerekse Babil Yahudi cemaatlerine mensup ikinci nesil rabbilerin (amoraim) Mişna metinleri üzerine yaptıkları yorumların yazıya geçirilmesi suretiyle iki ayrı Talmud külliyatı ortaya çıkmıştır
Hıristiyanlığın devlet dini olmasından sonra Bizans’ta Yahudilere karşı durum sertleşti ve Hıristiyan olmaya zorlandılar. İmparator Justinianus döneminde (527-565) Yahudi aleyhtarlığı daha da arttı.
614’te Persler Bizans’ı yenerek Kudüs’e girdi ve bu savaşta Yahudiler, Perslerin yanında yer aldı. Persler bir süre Kudüs’ü Yahudilere bıraktılar (614-617)- Kudüs tekrar Bizans’ın eline geçti ve kilisenin baskısıyla Yahudiler, Kudüs’ten atıldılar
Yahudilere karşı Bizans’ın uyguladığı bu zulüm, Müslümanların Kudüs’ü fethine kadar devam etti. 637’de Hz. Ömer Kudüs’ü fethetti ve Filistin bölgesi Müslüman hâkimiyetine geçti. Bu dönemde Yahudiler serbestçe kutsal mekânlara gelmeye başladılar. 5
Sefarad ve Aşkenaz:
Rabbani Dönemde, Hıristiyan Avrupa Rabbani Yahudilik içerisinde Sefarad ve Aşkenaz gruplaşması ortaya çıkmıştır
Temel dini farklılıklardan ziyade; sosyal yapılanma, kültürel adet ve uygulamalar, dua geleneği ve İbranicenin telaffuz şeklinde kendini gösteren bu farklılaşma günümüze kadar devam etmiştir
Aynı dönemde Yahudilerin Hıristiyan Avrupa yönetiminde yaşadıkları tecrübe ve Hıristiyanlarla ilişkileri oldukça çalkantılı ve sıkıntılı olmuştur. Kilise babaları tarafından İsa Mesih’in ölümünden sorumlu tutulan Yahudiler, İsa Mesih’e ve Hıristiyanlara düşmanlıkta bulunmakla suçlanmış, tanrı katili olarak nitelendirilmişlerdir. Konstantin’in Hıristiyanlığı benim- semesiyle birlikte, daha önce elde ettikleri haklardan mahrum kalmışlar, sıklıkla kısıtlama ve baskılara maruz bırakılmış, yaşadıkları ülkelerden kovulmuş ve toplu katliamlara uğramışlardır6
Osmanlı döneminde Yahudiler, daha önce görülmemiş bir serbesti ortamında yaşamışlardır. Yahudiler devlet kademelerinde üst düzeylere yükselme imkânı sağlamanın yanında bankacılık ve ticaret alanlarında önemli rol oynamış, basımevi kurmuşlardır
iki önemli hadise vuku bulmuştur Osmanlıda:
Osmanlı Yahudi’si olan Sabatay Sevi’nin Mesihlik iddiasıyla kitleleri peşinden sürüklemiştir
Sebi’de bir asır sonra Rabbani Yahudiliğe alternatif olarak ortaya çıkan mistik karakterli Hasidilik hareketi
1897’de I. Siyonist Kongresi toplandı ve Theodor Herzl başkan seçildi. Bu kongrede Siyonizm’in programı “Yahudi halkı için Filistin’de kamu hukukunun güvencesi altında bir yurt kurulmasını sağlamak” olarak açıklandı.
Bugün İsrail’deki :
Yahudi toplumu etnik açıdan Aşkenazim, Sefardim, Mizrahim ve Etiyopya Yahudilerinden oluşmaktadır
Dini yapılanma noktasında, seküler Siyonist hükümet ile Ortodoks gruplar arasında oluşturulan statüko gereği İsrail devleti, resmi Yahudilik anlayışı manasında yalnızca Ortodoks öğretiyi kabul etmektedir
KUTSAL KİTAPLAR
(Dinler Tarihi ders notlarından www.ti-entertainment.com )
Ahd-i Atik, Eski Ahit, العهد القديم, Old Testament, Ancient Testament, Altes Testament – Bunlar Hıristiyanlara göre adlandırmadır. Neden Ahit denir? Tanrı ile insanlar arasında ahitlerden bahseder Kutsal Kitab. Hristiyanların Eski Ahid demesinin sebebi, daha sonra İsa Mesih ile antlaşma yapıldığından önceki ahit neshedilmiş sayılır.
Adem’e ağaçtan yeme yasağı (Burada önemli bir bilgi: Kutsal Kitapta 2 tür ağaçtan bahsedilir: 1. Ölümsüzlük, 2. İse Bilgelik ağacıdır. Tevrat’a göre Âdem bilgelik ağacından yemiştir- bilgelik ağacından yediği için artık cennette saklı olan ölümsüzlük ağacına görebilme ve bulabilme imkânına sahip olmuştur- ve bunun üzerine menedilmiştir)
Eski ahid denmesinin bir diğer sebebi de kronolojidir
Yahudiler kendi kutsal kitaplarına TANAKH derler: Tevrat (T), Neviim (N) ve Ketuviim (K) TNK
Not: Yahudiler Kutsal Kitabın başlıklarına bapta geçen ilk kelime veya harften yola çıkarak isimlendirmede bulunurlar
Yahudi Kutsal Kitabı 3 kısımdan oluşur8
Tevrat
M:Ö 400 yılına kadar tamamlanmıştır
YARATILIŞ’dan bahseder
Tanrı ile İsrail Oğullarının akitleşmesinden bahseder
Musa şeriatın hukukî ve ahlakî ilkelerini içerir (10 emir)
Nevi’im (Peygamberler)
İsa A.s zamanında Tevrat ve Neviim vardı
VAHİY
UMUTSUZLUK ile UMUT bir aradadır
Acıklı ve hüzün dolu ahidin bozulmasından bahseder. Şiirsel üslup ile ahde sadakatsizliği anlatır
2 Yahudi krallığın yıkılışı, devlet idaresi
Ketuvim (Kutsal Kitaplar)
Kurtuluş
Bu genel olay örgüsünde İsraillilerin vatanlarına tekrar dönüp düzen kurmalarının getirdiği iyimserliği ve umudu anlatır
Mezmurlar gibi Dua ve ibadet kitapları da vardır
Mutluluk ve acı 4 felsefi kitaplarda vardır
Daniel, Rut ve Ester dindar ve cesur kadınların hikâyelerini anlatır
Bu bölümlerin İbranice akronimleri T-N-K dir, yani TaNaKh!
Hıristiyanlar buna Eski Ahit (Ahd-i Atik/ Old Testament/ Altes Testament/ Hebrew Bible) derler
90 yılında YAVNE’de Rabbî âlimler, bir faaliyette bulunurlar (liste oluşturdular) kanonizasyonda bulunurlar! Yani yüzyıllar boyunca oluşan yazıların hangileri resmî olarak Kutsal Kitap kategorisine girer onu belirlerler
Yahudi Kutsal kitabı sayılabilmesini şartı: İbranice olmalı ve sürgünden önce yazılmış olması lazım
Harun’la oğullarının kâhin olarak atanması (8:1 – 10:20)
Dinsel açıdan kirli ve temiz sayılmayla ilgili yasalar ( 11:1 – 15:33)
Günahları Bağışlama Günü (16:1 – 34)
Kutsallık ve Tapınmayla ilgili yasalar (17:1 – 27:34)
Numeri (Çölde sayım)
İsrailliler Sina Dağ’ından göç etmeye hazırlanıyor (1:1 – 9:14)- birinci sayım, çeşitli yasalar-kurallar, İkinci Fısıh Bayramı
Sina Dağ’ından Moav’a (9:15 – 21:35)
Moav’da geçen olaylar (22:” – 32:42)
Mısır’dan Moav’a yolculuğun özeti (33:1 – 49)
Şeria Irmağı’nın karşı yakasına geçmeden verilen kurallar (33:50 -36:13)
Deutoronomium (Yasanın tekrarı)
Musa’nın halka seslenişi (1:1 – 4:49)
Musa yasaları, buyrukları tekrarlıyor (5:1 – 26:19)
Bereket ve lanet (27:1 – 28:68)
Antlaşma yeniden yapılıyor (29:1 – 30:20)
Musa’nın son sözleri (31:1 – 33:29)
Musa’nın ölümü (34:1 – 12)
Neviim:
Neviim (peygamberler) bölümü vardır: Hıristiyanlara göre 21kitaptan oluşur-(Yahudilere göre 10 kitap, zira Hoşea, Yoel, Amos, Obadya, Yunus, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefanya, Haggay, Zekerya ve Malaki= 1KİTAP). Burada ikiye ayrım vardır: Neviim rişanim ve ahoranim diye:
Ketuviim:
Hıristiyanlara göre 13, Yahudilere göre 9 kitaptan oluşur
Yahudilere göre, (Neşideler, Vaiz, Rut, Eşref ve Yeremyanin mersiyeleri ne kadar bir Kitaptır= MEGİLLOT
Tanak aslında bir antlaşmanın tarihini anlatmakta: ANTLAŞMA (Tora), İHLAL (Neviim)- TEKRAR YÜRÜLÜĞE SOKULMASI (Ketuviim)
Edebi olarak denilebilir ki: TANAH ASLINDA 3 PERDELİ BİR DRAMDIR! Drama iyi başlar, kötüye doğru gider, sonra tekrar döner ve iyi biter (Komedya kötü başlar iyi biter, Trajedi= iyi başlar kötü biter) 2.Neviim
3.Ketuvim
1.Tevrat
Babil sürgününden Kutsal Topraklara geri dönen, hikâyenin sonunu bilenler tarafından yazıldığı ayandır!. Biblical Kritisizm metoduyla bu kanıya varabilmekteyiz (yani avantajlı konumda olanlar yazmıştır kutsal kitabı
Eski Ahdin olay örgüsü hayatî ortak sorulara cevap arama! İbrahim’i anlatırken Yahudilerin o dönemdeki sorunlarına cevaplar