ÇİZELGELER LİSTESİ
Çizelge Adı
|
Sayfa No
|
Çizelge 3.1. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki İllere Ait Tarımsal Üretim (ton)…………
|
7
|
Çizelge 3.2. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki İllere Ait Meyve Üretim (ton)…………...
|
7
|
Çizelge 4.1. İncelenen İşletmelerde Nüfus……………………………………………………
|
19
|
Çizelge 4.2. İşletmecilerin Yaşı (Yıl)…………………………………………………………..
|
20
|
Çizelge 4.3. Arazi Varlığı ve Sulama Durumu……………………………………………….
|
20
|
Çizelge 4.4. Arazi Mülkiyet Yapısı (%)………………………………………………………..
|
20
|
Çizelge 4.5. İkametgah Durumu (%)…………………………………………………………..
|
21
|
Çizelge 4.6. İşletmecinin Eğitim Durumu (%)………………………………………………..
|
21
|
Çizelge 4.7. Sosyal Güvenlik Kurumuna Kayıtlı Olma Durumu (%)…………..……………
|
22
|
Çizelge 4.8. Herhangi Bir Kuruluşa Üye Olma Durumu (%)………………………..………
|
22
|
Çizelge 4.9. Yenilikleri Kabullenme Durumu (%)…………………………………………….
|
22
|
Çizelge 4.10. Yaptığı İşten Memnun Olma Durumu (%)……………………………………
|
23
|
Çizelge 4.11. Şans Oyunlarının Algılanması Ve Katılımı (%)……..………………………..
|
23
|
Çizelge 4.12. Üretimin Sürekliliği (%)………………………………………………..………..
|
24
|
Çizelge 4.13. Bitkisel Ürünlerde Yıldan Yıla Verimde Dalgalanma Durumu (%)………….
|
25
|
Çizelge 4.14. Bitkisel Ürünlerde Yıldan Yıla Fiyatta Dalgalanma Durumu (%)……………
|
25
|
Çizelge 4.15. 2004 Yılına Ait Yapılan Poliçe Adedi, Alanı Ve Sigorta Bedelleri………….
|
27
|
Çizelge 4.16. İncelenen İşletmelerde Sigorta Yaptırma Süresi (%)………………………..
|
27
|
Çizelge 4.17. İklimden Olumsuz Etkilenen Ürünler………………………………………….
|
28
|
Çizelge 4.18. Sigorta Poliçesini Tam Okuma Durumu (%)………………………………….
|
28
|
Çizelge 4.19. Sigorta Yaptırma Nedenleri (%)………………………………………………..
|
28
|
Çizelge 4.20. Ürünleri Sürekli Sigortalama Nedeni (%)……………………………………..
|
29
|
Çizelge 4.21.Devlet Destekli Tarım Sigortacılığı Konusunda Bilgi Edinme Kaynakları (%)……………………………………………………………………………………………….
|
29
|
Çizelge 4.22. İşletmecilerin Tarım Sigortası Konusunda Bilgi Alıp-Almama Durumu (%).
|
29
|
Çizelge 4.23. Açıklayıcı İstatistikler……………………………………………………………
|
30
|
Çizelge 4.24. Binomiyal Logit Model Parametre Tahminleri; Sigorta Verileri 2008-2009
|
31
|
Şekiller Listesi
Şekil Adı
|
Sayfa No
|
Şekil 1. Sigorta Verilerinin Lojistik Dağılım Fonksiyonu
|
32
|
ÖZ
Gelişmiş ülkelerin yıllar önce başlatmış oldukları “Tarımda Risk Yönetim Teknikleri” uygulamaları ve alt yapı çalışmaları sonucu “doğa” olayları büyük ölçüde “afet” olmaktan çıkarılmıştır. Bu ülkeler kendi doğal, sosyal, temel ekonomik yapılarıyla tarım politikaları dikkate alınarak bilinçlendirilmiş tarımsal ürün sigorta sistemlerini kurmuşlar ve böylece üreticilerinin çok az bir masrafla zararlarını karşılayarak gereksinim duydukları ekonomik ve sosyal güvenceye kavuşmalarını sağlamışlardır. Araştırma alanı Şanlıurfa, Diyarbakır ve Adıyaman illerini içermektedir. Araştırmanın amacına bağlı olarak TARSİM tarım sigortaları havuzu verilerinden yararlanılarak bitkisel ürün sigortası yapılan köyler belirlenmiştir. Bu köylerde bitkisel ürün sigortası yaptıran toplam 130 üretici ile anket yapılmıştır. Adıyaman’da 25, Diyarbakır’da 60 ve Şanlıurfa’da ise 45 üretici ile yüzyüze görüşme yapılmıştır. Bu sayıya istinaden aynı sayıda tarım sigortası yaptırmayan üreticiler ile anket yapılmıştır. Toplam 260 üretici ile yüzyüze görüşülmüştür.
Araştırmada incelenen işletmelerden %50’si 6 yıldan fazla sürede, %27’si 3-5 yıl arası ve %22’si ise 2 yıldan az sürede sigorta yaptırdıklarını belirtmişlerdir. Görüşme yapılan üreticilerin %100’ü paket 1 olarak belirtilen “Tüm Bitkisel Ürünler için Dolu + Fırtına, Hortum, Yangın, Deprem ve Heyelan Risklerinin Neden Olduğu Miktar Kaybı” sigorta kapsamını tercih etmektedirler. Tarımsal ürün sigortası yaptıran işletmeler en fazla buğday, arpa ve mercimek üretimi için sürekli sigorta yaptırmaktadırlar. Ürün sigortası yaptıran üreticilerin %50’si gibi önemli bir bölümü geçmişte kendinin zararla karşılaşması sonucu, %13’ü devlet desteğinin olması, nedeniyle sigorta yaptırdıklarını belirtmişlerdir. İşletmecilerin tarım sigortası konusunda haberdar olma durumu incelendiğinde Diyarbakır (%63) ilk sırayı alırken, bu ili Şanlıurfa (%47) ve Adıyaman(%20) illeri izlemektedir. Bilgilendirme toplantılarında tarım kredi kooperatiflerinin rolü büyüktür.
Araştırmada ele alınan sosyo-ekonomik faktörler; İşletme sahibi ve yakınlarına ait nüfus ve işgücü, işletme sahibinin eğitim durumu, tarımsal faaliyet durumu, yenilikleri benimseme ve uygulama, kitle haberleşme araçlarını kullanım düzeyi, örgütlenme bilinci ve sosyal statüdür. İncelenen işletmelerde bitkisel ürün sigortası yaptıran üreticilerin %64’ü, bitkisel ürün sigortası yaptırmayanların ise %44’ü çevrelerinde yenilikleri benimseyip uygulayan ilk kişi olduklarını belirtmişlerdir. Bitkisel ürün sigortası yaptıran üreticilerin %69’u, bitkisel ürün sigortası yaptırmayanların ise %27’si tarım sigortası konusunda bilgisi olduğunu belirtirken, bitkisel ürün sigortası yaptıran üreticilerin %87’si, bitkisel ürün sigortası yaptırmayanların ise %41’i riskleri karşılamada sigortayı etkin bir araç gördüğünü belirtmiştir.
Anahtar kelimeler: Bitkisel ürün sigortası, Risk yönetimi, GAP.
Abstract
Natural events are no longer regarded as a catastrophe due to applications of “Agricultural Risk Management Techniques” and infrastructural works long launched by developed countries. These countries have developed their crop insurance systems based on their own natural, social, and basic economic structures as well as their agricultural policies and thereby provided their producers with economic and social security by making them capable of covering financial losses with a little expense. The area of research covers the provinces of Sanliurfa, Diyarbakir and Adiyaman. Based on study objectives, villages where crop insurances are bought are determined using data from a farm insurance pool (TARSIM). In these villages, 130 farmers are contacted for an interview to fill out questionnaires. The survey is carried out using face to face interviews with 25 farmers in Adiyaman, 60 in Diyarbakir and 45 in Sanliurfa. Questionnaires are also filled out using the same number of farmers in each province, who have not bought insurances. Thus, 260 farmers in total are interviewed for this purpose.
In these farm households studied, 50%of the farmers who have purchased crop insurances declared that they had been insured for 6 years, 27%of them declared that they had been insured for a duration of 3 – 5 years, and 22%stated that they had been insured for a duration of 0 – 2 years. All the producers interviewed have prefered the insurance package, named as package 1, that offers coverage against the risks of hail, storm, tornado, conflagration, earthquake, and landslide for all crops. Producers who purchase crop insurances are mostly insured against losses in wheat, barley, and lentil productions. Of the procuders purchasing crop insurances, a considerable amount (50%) declared that they had been insured for the reasoning of past losses they suffered from, and 13%declared that they purchased insurances for the reasoning of governmental support. When farmer awareness of insurances is concerned, Diyarbakır holds the first place with 63%awareness followed by Sanlıurfa (47%) and Adıyaman (20%). Agricultural credit cooperatives have an important role in informative meetings.
The socio-economic factors studied in this research include population and labor force of farm households, farmers’education level, part-time enployment status, attitutes towards the adoption of innovations, level of use of mass communication tools, awareness of unifying, and social status. In these farm households studied, 64%of the farmers who have purchased crop insurances and 44%of them who have not purchased any declared that they are the first to adopt innovations in their neighbourhood. 69%of the farmers who have purchased crop insurances and 27%of them who have not purchased any stated that they are aware of farm insurances and finally 87%of the farmers insured and 41%of them uninsured stated that they view insurances an effective tool to hedge against risks.
Keywords: Farm insurance, risk management, GAP.
GİRİŞ
Tarım sektörü, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de sosyo-ekonomik anlamda yüksek öneme sahip olup, milli gelir ve genel istihdam içerisindeki payı bakımından, stratejik sektörler arasındadır. Gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde artan nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesi de tarım sektörünün gelişimine bağlıdır.
Nüfusun temel ihtiyaç maddelerini üreten tarım sektörü; doğal, ekonomik, sosyal ve kişisel risklerden en çok etkilenen sektördür. Tarımın makro ekonomik açıdan desteklenmesi ve uzun vadeli istikrarlı politikalarla yönlendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi artırabilmek için ne kadar yoğun ve en son teknoloji kullanılırsa kullanılsın, meteorolojik riskler ve belirsizliklerin gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Çünkü bitkisel ve hayvansal ürün üretimi ve sahaları meteorolojik olayların etkisi altındadır. Tarımsal üretimdeki üreticilerin gelirlerinde istikrarın sağlanması, ülkelerin en temel tarım politikasıdır. Özellikle üretici gelirlerinde meydana gelebilecek ani düşüşler, ülkelerin makro ekonomik dengelerini de etkileyecek düzeyde olmaktadır. Tarımsal üretimde devamlılığı sağlamak amacıyla yasal, teknik ve ekonomik açıdan bir takım önlemlerin alınması zorunluluk arz etmektedir (TARSİM, 2009).
Gelişmiş ülkeler, karşı karşıya kaldığı doğal, ekonomik, sosyal, teknolojik ve kişisel risklerden dolayı, yıllardır, “Tarımda Risk Yönetim Programları” adı altında korumacılık politikalarını sürdürmektedirler. Bu programlar sayesinde, tarımsal üretimi tehdit eden doğal risklerden kaynaklanan verim kayıplarından sonra, ekonomik risklerden kaynaklanan gelir kayıplarını da tarım kesimi üzerinden alıp, sigorta sistemlerine transfer etmektedirler. Tarımda, teknik tedbirler ile önlenmesi mümkün olmayan riskler sık sık görülmekte ve Türkiye’de gelir düzeyi düşük olan çiftçiler, büyük felaketler yaşamaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde, ancak tarım sigortaları ile bu tür felaketlerin yol açtığı zararlar karşılanabilmekte, doğal riskler büyük ölçüde, afet olmaktan çıkarılmaktadır.
Diğer sektörlerde olduğu gibi tarımdaki risk yönetiminde, riskleri önlemede önceliği, "koruma önlemleri" almakta, teknik olarak koruma tedbirlerinin yeterli olmadığı durumlarda, ise "tarım sigortası" uygulaması devreye girmektedir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, çiftçinin ve tarımsal üretimin risk ve belirsizliklere karşı korunabilmesinde en etkili güvence sistemi olarak tarım sigortası görülmektedir. Dünyada, tarım ürünleri sigortası, dolu sigortaları ile başlamış ve zamanla yaygınlaşmıştır. Dolu daha çok yöresel bazda olduğu için sigorta şirketleri tek başlarına bu riski üstlenebilmekte ve çiftçiler de küçük primler ödeyerek dolu sigortası yaptırabilmektedirler.
Özellikle tarımı gelişmiş ülkeler tarımsal destekleme uygulamalarında gerek dolu, don, sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlere karşı yapılan tarım sigortası, gerekse çiftlik hayvanlarına karşı yapılan hayvan hayat sigortası, primlerinin bir kısmını sigorta prim desteği olarak destekleme kapsamına yıllar önce almışlardır. Türkiye’de ise tarımda risk yönetiminde devletin üreticinin sigorta primlerini desteklemesi 1995 yılına kadar hiçbir şekilde konu edilmemiştir. 1995 yılında kurulan Tarım Sigortaları Vakfı(TSV) Türkiye’de tarım sigortalarının geliştirilmesi, birden çok riske karşı ürünlerin sigortalanması, bitkisel ürünlerin yanı sıra çiftlik hayvanlarının da dahil olduğu devlet destekli Tarım Sigortaları Kanunu’nun çıkarılması ve hasar tespit organizasyonunun kurulması gibi konularda uzun yıllar çalışmış, nihayet 2005 yılında 5363 sayılı “Tarım Sigortaları Kanunu”nun çıkartılmasını sağlamıştır.
Türkiye’de 2005 yılında çıkarılan tarım sigortaları kanunu ile, üreticinin ödeyeceği doğal afet sigortaları priminin %50'si devlet tarafından karşılanmaktadır. Türkiye’de 2009 yılı içerisinde toplam sigorta bedeli 2.900.559.616 TL’dir. Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerinin toplam sigorta bedeli ise 136.281.392 TL’dir.
-
LİTERATÜR ÖZETİ
Gelişmekte olan ülkelerde tarım sigortaları uygulamaları ve esasları konularında uzman olan Mr. Ray’ın 1981 ve 1985 yılındaki eserleri de konunun geniş çerçevede incelenmesine olanak sağlamıştır. Ray, tarımda riskler ve bu risklerin hangi teminatlarla sigorta kapsamına alınabileceğini geçmiş deneyimler ve ülkesel farklılıkları ortaya koyarak belirtmiştir. Prim hesabı, hasar organizasyonu gibi teknik konuların yanı sıra bu konularda çalışacak olan ancak sektörel yeterliliği sağlanmamış ülkelerdeki çalışmalara da ışık tutacak değerleri de vermiştir. Tarım ve sigorta sektörünün ayrı ayrı sorunlarının bilinip, tarafsız kurumlarca çözüm önerilerini gerçekleştirmek, alt yapı çalışmalarının başlatılması ve ilerideki çağdaş tarım sigortalarına geçişte örnek olması bakımından ilk ciddi çalışmaların 1987 yılında başladığı görülmektedir.
Boz (1993), “Tarım Sigortasının Polatlı İlçesinde Yayılması ve Benimsenmesi Üzerine Bir Araştırma” konulu çalışmasında genel olarak tarım sigortası, Türkiye’de tarım sigortası ve sigortanın Polatlı ilçesinde yayılması ve benimsenmesi konularını incelemiştir. Araştırma sahasında tarım sigortası yaptıran ve yaptırmayan çiftçilerle anket çalışması yapılmıştır. Bu iki grup çiftçi tarım sigortasının benimsenmesine etki etmesi olası görülen ölçütlere göre karşılaştırılmış ve ortak nitelikleri belirlenmiştir.
Dinler’in yurt içi ve dışında yürüttüğü çalışmalar ve araştırmalar sonucunda ortaya koyduğu 200’ün üzerindeki dökümanın varlığı bu çalışmada kısmen yer almıştır. Dinler’in 1988-1990 yıllarında tahıllarda hasar tespit tekniklerine esas olmak üzere 6 ayrı bölgede ve 21 çeşit üründe yapmış olduğu “Dolunun Farklı Yetişme Evrelerinde Tahıllara Verdiği Hasar Etkisi” konusundaki araştırmalar bugün bile hasar tespit tekniklerinde esas teşkil etmektedir (Dinler 1990).
Dinler (2000), “Tarımda Risk Yönetimi ve Türkiye’de Tarım Sigortaları Uygulamaları” konulu çalışmasında, İspanya’daki bitkisel ürün sigortası modelini hakkında bilgi vererek aynı modelin Türkiye’de uygulanabilirliği belirtmiştir. Bu modele göre, İspanya’da Sigorta Şirketleri, Tarım Bakanlığı ve çiftçi birliklerinin birlikte oluşturduğu bir konsorsiyumun tarafsız idaresi ile doğal afetlere karşı sigorta edilmekte, devlet sigorta priminin %50’sini ödemektedir. Sistem hasarların az olduğu dönemlerde kendisini finanse edebilecek şekilde katma değerler oluşturmaktadır. Diğer taraftan Dinler’in 1987-2005 yılları arasındaki araştırma ve eserlerinin tamamının bu yıldan sonraki tez çalışmalarında yer aldığı görülmektedir.
Tanrıvermiş (1993), “Tarımsal Sigortalarda Kıymet Takdiri ve Türkiye’deki Uygulamalarının Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma” adlı çalışmasında öncelikle tarım sigortasının tanımı, kıymet takdiri, Türkiye tarım işletmelerinin yapısının tarımsal sigorta kıymeti açısından genel değerlendirmesi, Türkiye’de tarımsal sigorta uygulamaları ve tarımsal sigortada kıymet takdiri kriterlerinin kullanımını incelemiştir.
Tanrıvermiş (1997), Türkiye’de tarım sigortalarının gelişimini sınırlayan faktörleri belirtmiştir. Bu faktörleri; sigortacılık kesiminden kaynaklanan sorunlar, teknik eleman yetersizliği, tarım kesiminden kaynaklanan sorunlar, hukuksal nedenler, ekonomik nedenler, tarım sigortaları eğitimi ve araştırması, devletin tarım politikalarından kaynaklanan sorunlar ve tarım sigortaları ile ilgili uzun vadeli politikaların oluşturulamamış olması şeklinde sıralamıştır.
Hazell, Pomarada, ve Valdes (1986), çalışmalarında tarımsal gelirdeki dalgalanmaların doğal afetlerle birleşmeleri sonucu, tüketim dalgalanması ve tarımsal satışların olumsuz yönde etkilenmesi şeklinde kırsal kesimde kendini gösteren refah problemlerini doğuracağını belirtmişlerdir.
Barnett ve Coble (1999), tarım sektöründe çiftçilerin karşılaştığı riskleri üç ana grup altında toplamıştır. bağımsız ya da işletmeye özgü risk, sistematik risk, bu iki tip arasında yer alan risklerdir. Bu risklerden yola çıkarak işletmeye özgü bağımsız riskin azaltılması amaçlayan sigorta yöntemine karşı çiftçilerin bakış açısını incelemiştir.
Akdemir ve ark. (2001), "Bölge Bazlı Bitkisel Ürün Sigortasının (Area Based Index Insurance) Türkiye’de Seçilmiş Bölgeler İçin Potansiyel Sigorta Talebinin ve Talebin Karşılanabilirliğinin Belirlenmesi" konulu çalışmalarında, belli bir bölge için İndeksi oluşturulan yağış veya verimin belirlenmiş kritik eşiğin altına düşmesi halinde zarar tazminatı ödemesi yapılması gerektiğini savunmuşlardır. Çalışma, Şanlıurfa, Adana ve Konya illerinde bölge bazlı yağış sigortasına potansiyel bir talebin olup olmadığını belirlemek, bunun için yerel iklim istasyonlarında kaydedilen yağış miktarı ile verim riski arasındaki ilişkiyi, üreticilerin karşılaştıkları riskler ve bunlara karşı aldıkları önlemleri ortaya koymaktadır. Ayrıca bir potansiyel talebin varlığı saptanmışsa bu talebi karşılayabilme olanakları araştırılmıştır. Araştırmada, her hangi bir olasılık örneklemesine dayandırılmadan, rastgele seçilen üreticilerle yapılan yüz yüze görüşmelerle, her bölgede 100 adet olacak şekilde, seçilmiş üç bölgede 300 anket yapılarak bulgular elde ediliştir.
Akçaöz ve Kızılay (2004), çalışmalarında AB’de sigorta uygulamalarını değerlendirmişlerdir. Buna göre, uzun yıllardan beri dolu sigortalarının yaygın bir şekilde uygulandığını belirtmişlerdir. AB ülkelerinin her şeyden önce “sağlıklı bir dolu sigortası alt yapısının kurulması, ondan sonra devlet desteği ile diğer teminatların verilmesi” yönündeki uygulama esaslarını aynen uygulamaktadır. Bunun yanısıra, bazı ülkelerde diğer katastrofik özellikteki don, sel, kuraklık, fırtına gibi risklerin de sigorta edildiği ve bunların prim veya hasarlarına devletin destek olduğu bilinmektedir. Bazı ülkelerden örnek vermek gerekirse; Portekiz’de 6’sı kamuya ait olmak üzere, yetkilendirilen 15 sigorta şirketi tarafından yürütülen havuz sisteminde, devlet oluşturulan fonun %60’ını finanse etmekte ve %50’ye kadar prim desteğinde bulunmaktadır. Ayrıca, %125’in üzerindeki hasarlar için, “hasar fazlası ödemesi” yapılmaktadır.
Swiss Re Sigma (2005), European Insurance in Figures, CEA adlı raporlardan faydalanılarak hazırlanan çalışmasında AB’ye üye ülkelerin sigorta sektöründeki mevcut durumlarını incelemişlerdir.
Akçaöz ve ark. (2006), “Antalya İlinde Tarımsal Üretimde Risk Yönetimi ve Tarım Sigortası Uygulamaları” konulu çalışmalarında Antalya ilinde çiftçilerin risk davranışlarına göre tarım sigortası ile ilgili tutumlarını incelemişlerdir. Araştırmada, Antalya ilinin Merkez, Manavgat ve Serik ilçelerine bağlı köylerde 143 çiftçi ile yapılan anketlerden elde edilen veriler kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin %77,6’sında düzenli olarak tarım sigortası yapılmadığı belirlenmiştir. İşletmelerde tarım sigortası yaptırmama nedenlerinin arasında; işletmelerin gelir yetersizliği, primlerin yüksekliği ve zarar ödemelerindeki düzensizlikler en önemli nedenler olarak ifade edilmiştir.
Güngör (2006), “Türkiye’de Tarım Sigortası Uygulamaları ve Devlet Destekli Tarım Sigortası” konulu çalışmasında doğal risklerin, tarım sektörü ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin, risk yönetim sistemlerinin geliştirilmesi ve risklerin küresel pazara transfer edilmesi yoluyla hafifletilebileceği, bu yöntemlerle tarım kesiminin gelir istikrarının sağlanabileceği, dolayısıyla tarım sektörünün ülke ekonomisine katkısının artırılabileceği ortaya konulmuştur.
Çukur ve ark. “(2008), “Malatya İlinde Kayısı Üreticilerinin Riskin Transferinde Tarım Sigortasına Bakış Açılarının Değerlendirilmesi: Doğanşehir İlçesi Polatdere Köyü Örneği” konulu çalışmalarında çıkarılan yeni tarım sigortası yasasına yönelik örnek bir olaydan yola çıkılarak Malatya ili Doğanşehir ilçesi Polatdere köyünde kayısı üreticilerinin riskin transferinde sigortaya bakış açıları ve yeni sigorta yasası ile ilgili görüşleri değerlendirilmiş, sigortalı olup olmama durumunu etkileyen faktörleri belirlemiştir.
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Materyal
-
Araştırma Yerinin Genel Tanımı
Araştırma alanı GAP bölgesinde yer almaktadır. Önceleri, Fırat ve Dicle Nehir Havzasında sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 13 proje paketinin toplamı olarak planlanan ve kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve 1.7 milyon ha da sulama şebekesini yapımını ve 7476 MW kurulu güç kapasitesi ile yılda 27 milyar KW saatlik hidroelekrtik enerji üretimini öngören GAP, bugün su kaynakları geliştirme programının yanı sıra tarım, ulaştırma, sanayi, kentsel ve kırsal alt yapı, eğitim, sağlık, konut, turizm ve diğer sektörlerdeki diğer yatırımları da içine alan, sürdürülebilir insani kalkınmaya dayalı entegre bir bölgesel kalkınma planıdır (GAP BKİB, 2001).
Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsayan GAP’ın yüzölçümü Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %10‘una karşılık gelen 75 193 km2’dir. 1997 yılı nüfus sayımına göre GAP Bölgesi İlleri toplam nüfusun 6.1 milyon olup bu da ülke nüfusunun yaklaşık %9.7’sini oluşturmaktadır. 1985 sayımında bölge nüfusunun yaklaşık %52.4’ü kırsal nüfus olarak tanımlanan bucak-köy nüfusu iken bu oran 1997 sayımında %35.9 olarak tespit edilmiştir. Bu durum, kırsaldan kente oldukça ciddi bir boyutta göç yaşandığını ve kentte olumsuz yaşam koşullarının her geçen gün artmakta olduğunu göstermektedir.
Türkiye’nin bölgesel kalkınmaya yönelik en büyük yatırımı olarak tanımlanan GAP’ın sulama projeleri tamamlandığında Türkiye’de şimdiye kadar devlet eli ile gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan daha sulu tarıma açılmış olacaktır. Sulanan alanlardaki artışlara bağlı olarak üretim artışının buğdayda %104, arpada %69, pamukta %388, domateste %556, mercimekte %24, sebzede %80 oranında artış olacağı tahmin edilmektedir. Hali hazırda 215 080 ha alan sulanmakta ve Türkiye pamuk üretiminin %36’sı bu alanlardan sağlanmaktadır (Sındır ve ark. 2001).
-
Dostları ilə paylaş: |