İlk Üç Halife Hakkında /293
benim hilafete nispetle değirmen taşının mili gibi olduğumu biliyordu..." Daha önce de hatırlattığımız gibi, Ebu Bekir ile Ömer, büyük ihtimalle hadislerin anlatılması ve yazılmasını bu yüzden yasaklayıp sadece Kur'an'a sarıldılar. Çünkü Kur'an'da velayetle ilgili ayet vardıysa da, Hz. Ali'nin adı açıkça geçmiyordu. Ama hadislerde durum bunun aksineydi.
Örneğin; Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştu:
"Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır." "Harun Musa'ya göre nasılsa, Ali de bana göre öyledir. Yalnız, benden sonra peygamber yoktur." "Ati benim kardeşim, vasim ve benden sonraki halifemdir."1
Böylece, Ebu Bekir ve Ömer'in hadisleri yasaklama ve yakma politikalarında ne kadar başarılı olduklarını, ağızları nasıl kapattıklarını ve ashabın da nasıl -Kurza bin Kab gibi- sustuklarını anlıyoruz. Bu yasak, ilk üç halifenin hilafetleri süresince, çeyrek asır (25 yıl) devam etti. Sonunda Hz. Ali (a.s.) halife olunca, Rahbe'de2 ashabı toplayarak "Gadir Hadisi"ini Resulullah'tan duyduklarına dair tanıklık etmelerini istedi. Bunun üzerine on yedisi Bedir' de savaşmış
-----------------------
1- Taberi, er-Riyaz'un-Nazıra, c. 3, s. 117, 126, 129; Hasais-i Nesei, s. 77 ve 96 - 97; Ahmed bin Hanbel, el-Fezail,c. 2, s. 682, h. 11671.
2- Rahbe, Kufe yakınlarında bir yerdir. Hicri 35. yılda Hz. Ali işittiği bazı iftiralar üzerine halkı toplayarak onlardan "Gadir-i Hum Hadisi"ne dair şahitlik etmelerini istedi. Bunun üzerine otuz sahabi Gadir hadisinin sıhhatini onayladılar. Bazı sahabiler şahitlik etmekten çekinince, Hz. Ali onlara beddua etti ve onlar ömür boyunca hasta oldular. Bkz. İbn-i Ebi'l-Hadid, Şerh-i Nehc'ül-Belağa, c. 2, s. 289; el-İsabe, c. 2, s. 408; Mecma'uz-Zevaid, c. 9, s. 107; Üsd'ül-Gabe, c. 3, s. 321.
294 / Zikir Ehline Sorun
olan otuz sahabe tanıklık etti 1
Bu da şunu gösteriyor: Eğer Hz. Ali (a.s.) o sahabilerden, Gadir-i Hum hadisiyle ilgili olarak şahitlik etmelerini istemeseydi, onlar bu hadisi söylemeyeceklerdi. Aynı şekilde eğer Hz. Ali, o günün güçlü halifesi olmasaydı, onlar korkularından asla şahitlik etmezlerdi. Nitekim, Enes bin Malik, Bedi bin Azib, Zeyd bin Erkam, Cerir bin Abdullah-ı Beceli gibi bazı sahabiler, korku veya düşmanlıklarından dolayı susarak Hz. Ali'nin bedduasını kazanmışlardı. 2
Hz. Ali (a.s.) halifeliği boyunca çeşitli gruplar tarafından açılan savaşlar, çıkarılan fitnelerle uğraştı. Sanki Bedir, Huneyn, ve Hayber'deki kinler, bir anda onun aleyhinde kaynamıştı. Sonunda bu kinler, onu şehit etti ve Osman'ın zamanında fesada, yağmaya ve rüşvete alışan fırsatçılarla, Cemel, Sıffin ve Nehrivan fitnecilerinin kulakları, tekrar Resulullah'ın hadislerini duymaz oldu. Ali bin Ebi Talip, yirmi beş yılda oluşan fesat ve bozulmaları üç dört yıl zarfında ortadan kaldıramazdı. Böyle kısa bir sürede onları düzeltmek, ancak kendi nefsini bozmakla mümkündü ki, bunu da Hz. Ali yapmazdı. Kendisi buyuruyor ki: "Vallahi, sizin ne ile düzeleceğinizi çok iyi biliyorum; ama ben, nefsimi bozarak sizi ıslah edemem."
Nihayet, çok geçmeden Muaviye bin Ebu Süfyan hilafet kürsüsüne oturarak aynı siyaseti izledi. Sadece Ömer'in
----------------------------
1- Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 119; Tarih-i Dimaşk, c. 2, s. 7 - 8, İmam Hasan'ın tercüme-i hali.
2- Ensab'ul-Eşraf, c. 2, s. 156 - 157; es-Siret'ül-Halebiyye, c. 3, 337; İbn-i Kuteybe, el-Maarif, s. 320.
İlk Üç Halife Hakkında / 295
zamanında anlatılan hadislerin anlatılmasına izin verdi. Muaviye, Resulullah'ın hadislerini yasaklamakla kalmayıp hadis uydurmaları için sahabe ve tabiinden bazı kişileri seçti ve böylece, yalan ve hurafeler seli içinde Resulullah'ın (s.a.a.) doğru sünneti kaybolup gitti.
Tam bir asır böyle geçerken Müslümanların uyduğu tek sünnet, Muaviye'nin sünneti idi. Muaviye'nin sünnetinin anlamı, Muaviye'nin ilk üç halifenin amellerinden kabul ettiği şeylerle kendisi ve taraftarlarının ekledikleri bidatlerdir. Bu bidatlerin başında da Hz. Ali'ye, Ehl-i Beyt'e ve seçkin sahabilere lanet okumak geliyordu.
Bu yüzden tekrar belirtiyorum ki, Ebu Bekir ile Ömer, Kur'an'a sarılma adı altında Resulullah'ın (s.a.a.) sünnetini mahvetme konusunda başarılı oldular. Bugün bile, on dört asır geçtikten sonra, Hz. Ali' nin halifeliğini ispat eden mütevatir hadisleri delil olarak getirdiğimizde, şu cevabı işitiyoruz: "Bırakın Resulullah'ın sünnetini' Bizim onunla işimiz yoktur. Bize Allah'ın Kitabı yeter. Allah'ın Kitabında ise, Ali'nin Peygamber'in halifesi olduğu söylenmiyor; bilakis, işlerin şura ile yürütüleceği söyleniyor."
Ehl-i Sünnet'in delili budur işte! Ben, hangi Sünni alimiyle tartıştıysam, bana karşı hep "şura" sloganını ileri sürdüler.
Kabul edelim ki, Ebu Bekir'in hilafeti aceleye geldi de Allah, onun şerrini Müslümanlardan uzaklaştırdı.! Dolayısıyla Ebu Bekir' in hilafeti şura ile olmadı. Aksine gafletle,
-------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 208, Muharip Kafirler ve Mürtetler Kitabı, Hamile Kadının Zinadan Dolayı Recmi Babı.
296/ Zikir Ehline Sorun
zorla, tehditle ve dayakla oldu.1 Hatta sahabenin ileri gelenleri onun hilafetiyle muhalefet ettiler. Onların başlarında da Ali bin Ebi Talip, Sa' d bin Ubade, Ammar, Selman, Mikdat, Zübeyr, Abbas ve diğerleri vardı ki, tarihçiler bütün bunları kaydetmişlerdir. Peki, Ömer'in hilafeti konusunda ne diyeceksiniz? Şura meselesine bu kadar bağlı olan Ehl-i Sünnet'e şu soruyu soruyoruz: Ebu Bekir, kendinden sonraki halifeyi nasıl şuraya danışmadan tayin edebiliyor? Hani nerede iddia ettiğiniz şura?
Daha fazla açıklama için her zaman olduğu gibi yine Sünni kitaplarından delil getirerek Ömer'in nasıl halife olduğunu hatırlatacağız:
İbn-i Kuteybe, Tarih'ul-Hülefa adlı kitabının "Ebu Bekir'in Hastalığı ve Ömer'in Halife Oluşu" babında şöyle nakleder:
"... Sonra Ebu Bekir, Osman bin Affan'ı çağırtarak; "Vasiyetimi yaz." dedi. Osman, Ebu Bekir'in dediği gibi vasiyeti yazmaya başladı:
"Bismillahirrahmanirrahim. Bu, dünyadan ayrılmak ve ahirete girmek üzere olan Ebu Bekir'in vasiyetidir. Ben, Ömer bin Hattab'ı size halife olarak tayin ettim. Eğer onu layık bir insan olarak görürseniz, benim ümidim budur zaten. Ve eğer Allah'ın dininde değişiklikler yaparsa, bilin ki ben sadece sizin hayrınızı istedim ve benim gayptan haberim yoktu. Zulmedenler, pek yakında nasıl bir dönüşüme uğrayacaklarını göreceklerdir."
Sonra, vasiyetini mühürleterek onlara verdi. Muhacirler
-----------------------
1- İbn-i Kuteybe, el-İrnarne ve's-Siyase, c. 1. s. 16 - 18.
Dostları ilə paylaş: |