Zikir ve Dualarıyla Namazın Gerçeği



Yüklə 0,93 Mb.
səhifə8/26
tarix09.03.2018
ölçüsü0,93 Mb.
#45306
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   26

İbadet ve Velâyet


İbadet ancak yüzeysel olmadığı, marifet üzere, ilâhî önderi tanıma ve velâyetini kabullenme, huşu ve kendine has adabıyla yapıldığı durumda değer kazanır.

Hz. Ali (a.s), tarihte Marikin ve Haricîler diye tanınan, kendilerine kutsiyet görünümü veren bir grup namaz kılan kimselerle muhatap olmuştu; uzun ve sürekli secdelerden dolayı alınları kabarmış, nasır tutmuştu onların. Fakat Hz. Ali'ye (a.s) başkaldırdılar, kılıç çektiler. Rivayetlerde şöyle geçer: "Zamanın imamı Hz. Mehdi (a.s) zuhur edince, cami halkından bir grup ona karşı gelirler."

İmam Hüseyin'i öldürmek için Kerbelâ'ya gelenlerin tümünün namaz kılmadıklarını sanmayın; onlar namazlarını cemaatle kılıyorlardı! Yezid ve Muaviye'de cemaate imamlık yapıyorlardı!

Evet, bilinçsizce yapılan bir ibadet, insanların en abidini mihrapta öldürmeyi ibadetlerin en büyüğü sayar ve Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla, hem de Kadir gecesinde Ali'yi (a.s) öldürmeyi kasteder!

Sadece namaz değil, diğer ibadetler de hak önderi tanıma ve ona itaatle yapılmalıdır, dolayısıyla rivayetlerde Allah Teâlâ’nın haccı, insanların, evinin etrafında toplanmaları ve bu toplantı merkezinde masum imamlarla bağlantı kurmaları için farz kıldığı geçmektedir. Fakat bugün milyonlarca insan Kâbe'nin etrafında dönmekte, sadece semavî bir önderleri olmadığı için birbirinden ayrılmış, parçalanmış vaziyetteler; vahdet merkezine sahip olmalarına ve iktisat kaynaklarını ellerinde bulundurmalarına rağmen bir grup Yahudi'nin elinde perişan bir hâldeler!

Evet; İslâm birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Velâyeti kabul etmeksizin namaz kabul görmez. Zekât vermeksizin namaz makbul olmaz; nitekim namazsız infak da kabul değildir.

İslâm'ın emirleri, hiçbiri diğerinin yerini doldurmayan vücut organlarına benzer; ne göz kulağın işini görür, ne de kulak elin işini. İslâm dininde de namaz kılmak zekâtın yerine geçmez; nitekim bunlardan hiçbiri de cihat ve Allah yolunda savaşmanın yerine geçmez; İslâm bunların tümünden oluşmuştur.

Namaz ve Önderlik


Namaz ilâhî önderler tarafından ikame edilecek olursa, bu durumda zulüm ve zorbalık yok olur. İmam Rıza'nın (a.s) bayram namazı öyle bir ihtişam ve azametle başladı ki zalim hükümet titreyiverdi; namaz bittiğinde Abbasoğulları'nın hükümetinin de biteceğini anladı, dolayısıyla Me'mun, İmam'ı yolun yarısından geri çevirmelerini emretti.

Müslümanların bu günkü namazlarının bir etkisinin olmayışının delili, Kur'ân-ı Kerim'in bir bölümüne uyulması ve diğer bir bölümünün ise unutulmuş olmasıdır. Yüce Allah buyuruyor ki: "Namazı kılın, zekât verin ve Peygamber'e itaat edin." [1]

Bugün bazıları namaz kılıyor, fakat zekât vermiyor. Bazılarıysa namaz kılıp zekât vermelerine rağmen kâfirlerin velâyetini kabul etmişlerdir. Başka bir tabirle, Allah'a inanıyorlar, fakat küfrü reddetmiyorlar; bu ise eksik bir imandır. Oysa Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Kim tağutu reddeder de Allah'a inanırsa, muhakkak ki o, kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır." [2]

Yani hem tağutu reddetmeli, hem de Allah'a iman etmeli; fakat bu gün Müslümanlar küfür ve zalimlerden beri olduklarını ilân etmeyi unutmuşlardır. Kur'ân-ı Kerim zalimlere müracaat edenler hakkında, "onlar mümin olduklarını sanırlar" buyurmaktadır:

"İman ettiklerini sananları görmedin mi?" [3]

[1]- Nûr, 56

[2]- Bakara, 256

[3]- Nisâ, 60

İbadetin Aşamaları


Eğer bir çocuğa, "Babanı, anneni niçin seviyorsun?" diye soracak olursak, "Bana şeker, elbise ve ayakkabı aldığı için." der! Fakat genç birisine "Niçin onları seviyorsun?" diye soracak olursak, "Anne ve babam kişiliğimin belirtisi, beni eğiten ve benim için yakınan kişilerdir." der.

Çocuk her ne kadar büyürse anne-babasıyla ünsiyet kurmak onun için bir o kadar tatlı olur; artık ayakkabı ve şapkayı düşünmez. Nice evlâtlar vardır ki anne ve babalarına hizmeti kendileri için bir kemal ve Allah'a yaklaşmak için bir vesile bilirler ve maddiyat ötesi düşünürler. Allah'a ibadet ve tapınma da böyledir; herkes farklı bir nedenle Allah'a ibadet eder. İbadetin merhaleleri vardır:

Birinci merhale: Bazıları, bahşetmiş olduğu nimetler ve onların şükrünü yerine getirmek için Allah'a ibadet ederler. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de genel halka hitaben şöyle buyuruyor:

"O hâlde sizi açlıktan kurtaran ve korkudan güvence veren bu evin Rabbine ibadet etsinler." [1]

"Şükür ibadeti" ismini verdiğimiz ibadetin birinci basamağı, tıpkı anne ve babasını ayakkabı ve şeker satın aldığı için seven çocuğun sevgisi gibidir!

İkinci merhale: Bu merhalede, insan ibadetin sonuç ve bereketlerinden dolayı Allah'a ibadet eder; namazın ruhî ve manevî etkilerini göz önünde bulundurur; Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

"Doğrusu namaz kötülüklerden ve iğrenç şeylerden alıkoyar." [2]

"Gelişim ibadeti" diye adlandırdığımız ibadetin bu merhalesi ise aynen anne ve babasına kendisini eğittiği, yetiştirdiği, tehlikelerden ve sapmalardan koruduğu için saygı duyan gencin sevgisi gibidir.

Üçüncü merhale: Önceki merhaleden daha üstün o-lan bu merhaleyle ilgili olarak Allah azze ve celle Hz. Musa'ya "Beni anmak için namaz kıl." [3]buyurmaktadır.

Hz. Musa (a.s), namazı, su ve ekmek için kılmıyordu. Kötülük ve çirkinliklerden korunmak için de kılmıyordu. O esasen mide düşkünü değildi ve kötülüklerden uzaktı. O, ulul-azim peygamberlerden biriydi ve namazı Allah Teâlâ’yla ünsiyet kurmak ve Allah'ı anmak için kılıyordu. Allah'ın velileri için Allah Teâlâ’yla ünsiyet kurmak, ibadet için en geçerli delildir.

Evet, çocuklar bir toplantıda daha iyi ağırlanmak için meclisin başında toplumun ileri gelenlerinin yanında otururlar! Fakat bazıları da ileri gelen kişilerin yanında oturmayı onlardan manevî istifade etmek için isterler, ağırlanmaya hiç önem vermezler. Bilginlerle ünsiyet kurmak onlar için bir değerdir.

Dördüncü merhale: İbadetin en yüksek ve en üstün merhalesidir. İbadet; şükür, kemale ermek ve ünsiyet kurmak için değil, kurb ve Allah'a yakınlaşmak içindir.

Kur’an-ı Kerim'de dört secde ayeti vardır, bu ayetleri okuyan kimsenin secde etmesi farzdır. Secde ayetlerinden birinde ibadetle Allah'a yakınlaşmak söz konusu edilmiş ve "Secde et ve yaklaş." buyrulmuştur.[4]

Her halükârda, ibadetin, insanların marifet ve imanına göre farklı derece ve merhaleleri vardır.

[1]- Kureyş, 3

[2]- Ankebût, 45

[3]- Tâhâ, 14

[4]- Alak, son ayet




Yüklə 0,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin