Emrah yaman, F. Turan yaman



Yüklə 180,83 Kb.
səhifə1/3
tarix25.10.2017
ölçüsü180,83 Kb.
#12921
  1   2   3

Emrah YAMAN, F. Turan YAMAN

Deniz ticareti sektöründe yönetişim beklentisi: deniz ticaret konseyi örneği

Emrah YAMAN 1 Fatih Turan YAMAN2

Özet

Günümüz dünyasının yönetim sistemleri hızlı bir dönüşüm süreci içindedir. Geleneksel yönetim anlayışının yerine çok-aktörlü katılımcı ve ortaklık temelli yeni bir yönetim modeli öne çıkmaktadır. Yönetim kavramı yerini yönetişim düşüncesine bırakmaktadır. Küreselleşme ve yönetişim ilgili taraflar arasındaki ilişkileri değiştirdiğinden hiyerarşik yapıya sahip mevcut ve geleneksel statik karar alma ve politika oluşturma modelleri deniz ticareti için daha az geçerli olmaktadırlar. Sonuçta deniz ticareti politika oluşturma süreçlerini anlama hususunda daha az katkı sağlamaktadırlar. Kuşkusuz Türk deniz ticareti sektörü de bu gelişmelerden payını almaktadır. Türk deniz ticareti sektörü, gerçek hayat ve paydaşların istek ve beklentileri ile çelişen statik hiyerarşiye dayalı yönetim çerçevesinden kaynaklı politika başarısızlıklarını sergilemeye devam etmektedir.

Bu bağlamda bu çalışmanın amacı bir kavram olarak yönetişimi ve Türk deniz ticareti sektöründe faaliyet gösteren üst düzey yöneticilerin yönetişim beklentilerini analiz etmektir. Konuyla ilgili olarak anket düzenlenmesi yoluyla Türk deniz ticareti sektöründeki üst düzey yöneticilerin görüşleri incelenmiştir. Sonuçta yönetişimin

'UDH Bakanlığı İstanbul Liman Başkanlığı, Dr. Emrah YAMAN, Denizcilik Uzmanı, e-mail: yamanemrah34@gmail.com

2 İAÜ, Dr. Fatih Turan YAMAN, Anadolu Bil MYO, Yönetim ve Organizasyon Bölüm Başkanı, email: fturanyaman@aydin.edu.tr

deniz ticareti sektörü için gerekliliği noktasında hareketle etkin ve etkili politika oluşturma çerçevesi için öneriler Türk Deniz Ticareti Konseyi kapsamında ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yönetişim, yönetişim beklentisi, deniz ticareti sektörü, deniz ticaret konseyi.

Governance expectation in maritime commerce: the case of maritime commerce council

Abstract

Governing systems of today's world are going under a rapid transformation. Instead of the traditional management regime, a new management model defined as participative and partnership- based with multiple actors has come to the forefront. The concept of governing leaves its throne to the idea of governance. The existing and traditional static models of decision-making and policy formulation, characterized by their hierarchical structure appear to be becoming less relevant for the maritime commerce as the process of globalization and governance changes the relations between relevant parties. As a result, they add little to understanding the processes of maritime commerce policy. Without a doubt, Turkish Maritime Commerce Sector gets its share from these developments. Turkish maritime commerce sector continues to exhibit significant failures of policy, stemming from a governing framework built around a static nested hierarchy which contradicts the real-life situation and the needs and desires of maritime stakeholders.

Within this framework the aim of this study is to analyze governance as a concept and the expectations of the executives operating in the Turkish Maritime Commerce sector. With regard to the subject, the opinions of executives in Turkish maritime commerce industry have been examined with the help of a questionnaire. In conclusion considering governance is a necessity for maritime commerce sector, suggestions for efficient and effective maritime commerce policy- making framework are put fonvard within the context of Turkish Maritime Commerce Council.

Key Words: Governance, governance expectation, maritime commerce sector, maritime commerce council.

Giriş



Son yıllarda yeni yönetim tekniklerinin ve örgütlenme modellerinin mevcut sistemlere dâhil edilmeye başlandığı görülmektedir. Hantal, bürokratik, zorlayıcı idari yapılar yerine etkin, esnek, şeffaf, işbirlikçi, eşitlikçi, hesap verebilir ve katılımcı yapıların oluşturulma çabaları bazı kavramların daha çok telaffuz edilir hale gelmesine yol açmıştır. Bu kavramların en önde geleni de yönetişimdir.

Bu çalışmada deniz ticareti sektörünün yaşadığı sorunlar ve çözüm süreçleri kamu idaresi ve kamu politikaları alanında görüldüğü için yönetişim yaklaşımının karar alma ve politika oluşturma süreçlerindeki önemi vurgulamaktadır. Çalışmanın müteakip bölümünde yönetim olgusuna yeni bir yaklaşım getirmesi bağlamında yeni yönetim anlayışı olarak daha çok telaffuz edilen yönetişim kavramı ve deniz ticaret sektöründeki gerekliliği incelenmiştir.

Karar alma ve politika oluşturma süreçlerinde etkide bulunabilecek aktörlerin etkileşimiyle oluşan yeni bir yapı ve düzeni anlatan yönetişim ilgili yönetsel, ekonomik ve toplumsal aktörler arasında karşılıklı etkileşimi ve kolektif eylem içindeki kurumlar arası ilişkilerdeki karşılıklı bağımlılığı kapsar. Türk deniz ticareti sektöründeki karşılıklı bağımlılık içindeki aktörler de kamu kurum/ kuruluşları, özel sektör işletmeleri ve sivil toplum kuruluşları olarak belirlenmiştir. Bu yüzden ampirik bölümde Türk deniz ticareti sektöründe faaliyet gösteren kurum ve/veya kuruluşlardaki üst düzey yöneticilerin teori ve pratikte yönetişim sürecine karşı tutumlarını ölçmeye, yönetişim kavramından ne anladıklarını ve Türk deniz ticareti sektöründe yönetişimin ne ölçüde uygulanabileceği sorgulanmaya yönelik yapılan anket sonucunda elde edilen verilerin analizi yapılmıştır.

Sonuç bölümünde ise, genel bir değerlendirme yapılıp yasal düzenlemeler kapsamında tüm paydaşlar için etkileşim ve işbirliği platformu niteliğinde yeni bir yönetişim modeli olan "Deniz Ticareti Konseyi" geliştirilmiş ve kurgulanan konsey türü yönetişim yapısının Türk deniz ticareti sektörüne sunacağı olası faydalar belirtilmiştir.

Yönetişim Tanımı



Küreselleşme gibi moda terimlerinden olan yönetişim birçok insan için farklı anlamlar ifade eder. Literatürde, Rhodes'un dediği gibi popüler fakat belli belirsizdir (Rhodes, 1996). Yazarların bazıları kavramı genel terimlerle açıklarlar Kooiman (2003), yönetişimi toplumsal, politik ve idari aktörlerin yönetim eylemlerinden doğan modeller olarak görürken, Jessop (1998), karşılıklı bağımlı eylemlerin eşgüdüm şekilleri veya heterarşi (veya öz-örgütlenme) olarak yönetişimi açıklar. Jachtenfuchs (2001), yönetişimi toplumsal ilişkilerin ve belli başlı çatışmaların doğrudan güç ve baskının yerine güvenilir ve sürekli araç ve kurumlarla düzenlenmesi olarak görür. Hewitt de Alcantara (1998), gibi bazı yazarlar ise yönetişimi belli bir alanda otoritenin kullanımı şeklinde görerek güç meselesine vurgu yaparlar. Murdoch ve ark. (1998), gibi yazarlar ise ekonomik ve toplumsal program ve projelerin devlet desteğinden, bu hizmetlerin sunulmasımn hükümet ve hükümet dışı aktörlerin kurduğu ortaklık düzenlemelerine kayış şeklinde tanımlarken yönetişimin değişim veçhesine vurgu yapmaktadırlar. Değişim veçhesi Campbell (2000), tarafından da tartışılmıştır. Ona göre yönetişim belli bir ekonomik reform ve toplumsal düzen projesinin sunulmasının kolaylaştırılması eylemidir.

Kooiman(1993), söz konusu bu değişimin gelişigüzel değil belirli bir yönde hareket ettiğini iddia eder. Ona göre son yıllarda birçok ülkedeki ana eğilim hükümet ve toplum arasındaki dengenin kamu sektöründen özel sektöre doğru kaydırılması olmuştur.

Kooiman yönetim terimini kamu ve özel aktörlerin iştirak ettiği toplumsal problemleri çözmeyi ve toplumsal fırsatlar yaratmayı hedefleyen; bu yönetim etkileşimleri için kaynak sağlama durumundaki kurumlara katılan ve tüm eylemler için normatif bir temel yapı kuran etkileşimler bütünlüğü olarak tanımlamaktadır Kooiman'ın(2003), ifadesiyle de yönetişim "yönetimin teorik kavramlarının bütünlüğü"dür.

Etkileşim terimi Kooiman'ın yönetişim perspektifinin derinliğini anlayabilmek için kilit bir öneme sahiptir. Hükümet, ticari şirketler veya işletmeler ve sivil toplum olarak adlandırdığı kamusal ve özel aktörler üzerinde dururken tasarlanmış ve tasarlanmamış eylemleri içeren bir etkileşim modelinden söz etmektedir (Kooiman, 2003). Söz konusu bu iki eylem tipi yönetimin bütünleyici parçalandır. TODAİE'nin Kamu Yönetimi Sözlüğü'nde bir toplumsal politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak çabalanyla elde edilen sonuçlann oluşturduğu yapı yada düzen şeklinde ifade edilen yönetişim kavramı etkileşim temeli üzerine oturarak katılımı ön plana çıkartmaktadır (Bozkurt v.d., 1998).

Stoker'ın(1998), geleneksel kamu idaresinin varsayımlanm sorgulayan ve sorun veya sorunsallann teşhis edilmesinde yardımcı olabilecek önermeleri yönetişim perspektifinin geliştirilmesinde aydınlatıcıdır. Söz konusu önermeler şu şekildedir: Yönetişim hem yönetimin kendisinden hem de yönetim dışından gelen bir dizi kurum ve aktöre atıfta bulunur. Yönetişim sosyal ve ekonomik meselelerle başa çıkabilmek için sınırların ve sorumlulukların muğlâklaşması hükümet dışındaki aktörlerin artan rollerine atıfta bulunmasına sebep olur. Yönetişim kolektif eylem içindeki kurumlar arası ilişkilerdeki güç bağımlılığına işaret eder. Söz konusu bağımlılık sadece kaynaklar ve uzmanlıkla değil aynı zamanda bu etkileşimin normlarıyla belirlenir. Yönetişim aktörlerin kendi kendini düzenleyen özerk ağlan demektir. Bu aktörler hükümet ve diğer oyuncularla olan ilişkilerinde bu özerklikten yararlanırlar. Yönetimi klasik emretme ve kontrol etme yerine yönlendirme ve rehberlik etmek üzere yeni teknikler ve araçlar kullanabilmesi olarak gören yönetişim sürecinde işbirliği ve müzakere mekanizmalan önemlidir.

Yönetişim, karmaşık toplumsal sistemlerin eşgüdümünün ve toplumsal gelişmelerin yönlendirilmesinin artık tek başına devletin sorumluluğu olmadığının ve hükümet dışı bir dizi aktörün etkileşim süreci olduğunun farkına vanlmasıdır (Shore, 2011). Yönetişim tartışmalarında devlet tamamen hâkim konumunu yitirmemiştir; sadece doğrudan kontrol kapasitesini kaybetmekte ve bunun yerini etkileme kapasitesi almaktadır. Hükümet aktörleri süregelen bir pazarlık sürecinde söz konusu ağ üyeleriyle birlikte tanımlanmaktadır. Değişen, hükümet aktörlerinin artık eşit bir şekilde pazarlık sürecine dâhil olmalandır. Netice itibariyle, kamu, özel ve sivil toplum üçlemesi içinde kamu yönetiminin diğer aktörlerle görece eşit olduğu bir durumu anlatan yönetişim, birlikte düzenleme, birlikte üretme ve birlikte yönetme anlamında kullanılmaktadır. Bir başka ifadeyle yönetişim; kamu yönetimini, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlannı içine alan kompleks bir sistemi ve bunlann kendi aralanndaki ilişkiler ağım ve karşılıklı etkileşimleri ifade eder. Birbirleriyle etkileşim içinde olması gereken ve kendine has rolleri bulunan bu aktörler; kamu yönetimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıdır.

Deniz Ticaretinde Yönetişimin Önemi



En ileri boyuttaki uluslararası ekonomik sektörlerden olan deniz ticareti sektörü gemi inşa sanayi, gemi sahipliği ve işletmeciliği, limancılık ve lojistik hizmetler gibi sektörel faaliyetler ile uluslararası talebin şekillendirdiği oldukça rekabetçi bir ortamda yürütülmektedir (Stopford,1997). Haberleşme ve ulaştırma teknolojisindeki ilerlemeler, maliyeti düşürme ve kaliteyi geliştirme yönünde baskılar, ekonomik büyüme ve gelişme fırsatları, pazar arayışları, çeşitli bölgesel ve uluslararası işbirlikleri ve benzeri unsurlar deniz ticareti sektöründeki rekabeti her geçen gün arttırmaktadır (Kumar ve ark.,2002). Bu ortamda rekabet edenler ise siyasal çıkarların yön vermediği, çağdaş yönetim tekniklerini uygulayabilen, merkeziyetçi olmayan bir örgüt yapısına sahip ve uzağı görebilen yönetimlerdir. Bu noktada, yönetişim deniz ticareti politikalarının oluşturulmasında ve karar alma süreçlerinin tam ortasında yer almaktadır. Çünkü deniz ticareti sektöründe devlet son derece dar bir alanda kamusal hizmet üretmekte, buna karşın işletmeler sektörün yükünü taşıyan birincil aktör konumundadırlar. Ayrıca çeşitli sektörel sorunların çözümü konusunda faaliyet gösteren çok sayıda sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. Dolayısıyla denizcilik sektöründe karar alma ve politikaların tasarlanması sürecinde diğer aktörleri dışlayan ve muhatap almayan kamu yönetiminin başarıya ulaşması son derece zordur.

Deniz ticareti sektöründe problemlerin belirlenip tanımlandığı politika döngüsünün ilk safhasına ilgili sektörlerin dâhil edilmemesi politikaların ve kararların uygulanması aşamasında bir takım sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Türk deniz ticareti sektöründe de kurumlar arasında gerekli koordinasyonun ve işbirliğinin sağlanamaması nedeni ile mevcut mevzuat kurum ve kuruluşlarca farklı şekilde yorumlanarak icraatta farklı uygulamalarla karşılaşılmakta, bazı görevlerin gecikmeli icra edilmesi yanında bazı görevlerin ise hiç yapılamaması sonucunda bir görev, sorumluluk ve yetki karmaşası yaşanmakta ve mevcut altyapı ve yeteneklerin etkin ve koordineli bir şekilde kullanımında zorluklarla karşılaşılmaktadır. Türk deniz ticareti sektöründe etkin karar alma ve politika oluşturma için öncelikle tutarlı, anlaşılabilir, ortak ve sürekli bir deniz ticareti politika ve stratejisi uygulanamadığından buna paralel olması gereken genel planlama ve araştırmalar da uyumlu ve etkili bir şekilde yapılamamaktadır.

Yaşanan süreç, devletleri sadece dikey bir şekilde aşağı ve yukarı düzeylerle ilişki kurmaya değil aynı zamanda yatay bir şekilde de sivil toplum kuruluşlarım ve özel sektör işletmelerini karar almaya ve politika oluşturmaya davet etmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de deniz ticareti sektörünün yönetiminde zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Söz konusu değişim sürecinde devletin toplumdaki rolü ile hükümet, bürokrasi ve sektördeki işletmeler ile sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkileri yeni bir çerçeveye oturtma ve biçimlendirme ihtiyacı baş göstermektedir. Başka bir anlatımla, kürek çeken değil dümen tutan bir kamu yönetimi anlayışının Türk deniz ticareti sektöründe de egemen kılınması gerekmektedir.

Araştırmanın Amacı



Araştırmanın amacı, Türk Deniz Ticareti sektöründe faaliyet gösteren kurum ve/veya kuruluşların üst düzey yöneticilerin yönetişim beklentisi (isteklilik) ve yönetişim konusuna ve biçimine dair beklenti düzeyini ölçmektir.

Araştırmanın Evreni ve Örneklemi



Araştırmanın evreni sektörde doğrudan veya dolaylı olarak faaliyet gösteren kamu kurumları, özel sektör işletmeleri ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Araştırma yönetişim açısından etkili olması düşünülen üst düzey yöneticilerle yapılmıştır. Sektörde faaliyet gösteren kurum ve/veya kuruluşları temsil eden müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, genel müdür yardımcısı, yönetim kurulu başkanı veya yardımcısı, genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, yönetim kurulu üyesi, daire başkam ve liman başkam statüsünde çalışanlar üst düzey yöneticileri oluşturmaktadır.

Türkiye'de deniz ticareti sektöründe doğrudan veya dolaylı olarak faaliyette bulunan 46 adet kamu kurum ve/veya kuruluşu bulunmaktadır. Araştırmada kamu sektörü bağlamında araştırma yapılacak hedef kitledeki tüm kamu kurum ve/veya kuruluşlarına ulaşıp gerekli veriler alınmıştır. Benzer şekilde Türkiye'de deniz ticareti alanında faaliyet gösteren toplam 42 adet sivil toplum kuruluşunun tamamı ile görüşülerek ana kütleye ulaşılmıştır.

Ana kütle yerine, onun özelliklerini yansıtan daha küçük bir grup üzerindeki ölçüm ile istenilen verilerin elde edilebilmesi özel sektör işletmeleri için geçerli olmuştur. Özel sektörün incelenmesi için İME AK Deniz Ticareti Odası seçilmiştir. 2013 yılı itibariyle Türkiye'de İMEAK Deniz Ticaret Odasma kayıtlı toplam 8275 aktif üye bulunmakta ve bu sayının 4590 tanesi de İstanbul merkezli olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Örneklem çerçevesi ana kütle olarak kabul edilmiş ancak deneklerin tümüne ulaşılması konusunda yaşanacak olumsuzluklar göz önüne alınarak öncelikle İMEAK DTO bünyesinde yer alan ve her biri deniz ticaretinin farklı dalında faaliyet gösteren 47 adet meslek komitesini oluşturan 284 adet özel sektör işletmesinin tamamına ulaşılıp gerekli veriler alınmıştır.

Türk deniz ticareti sektörünün merkezi İstanbul'dur ve bu özellikler anket çalışmasının anlamlı örneklem büyüklüğüne ulaşabilmesi için meslek komitelerinde yer alan işletmelerin dışında istanbul ilinde faaliyet gösteren özel sektör işletmeleri ile sınırlandırılmasında etkili olmuştur. Bunun sonucunda İstanbul ilinde faaliyet gösteren özel sektör işletmeleri ile sınırlandırılmış araştırmada anlamlı örnekleme büyüklüğüne ulaşabilmek için olasılığa dayalı olmayan örnekleme türlerinden, Kasti (Kararsal) Örnekleme (Deming, 1990; Marshall,1996) yoluyla İMEAK DTO kayıtlarından elde edilen 8275 işletmeden oluşan bir evren için 395 işletmeden oluşan bir örneklem büyüklüğüne ulaşılmıştır. Bu örneklem büyüklüğünün doğru bir şekilde tespit edilip edilmediği %95 anlamlılık değerine (%5 örnekleme hatası veya tolerans düzeyi) göre evren büyüklüğünün bilindiği durumlarda kullanılan n=N.t2.p.q/d2(N-l)+t2.p.q formülü ile belirlenmiştir (Baş, 2008; Balcı, 2006). Burada N: evrendeki birey/kurum sayısı (8275), n: örnekleme alınacak birey/kurum sayısı , p: incelenen olayın görünüş sıklığı (gerçekleşme olasılığı) (0.50), q: incelenen olayın görülmeyiş sıklığı (gerçekleşmeme olasılığı) (0.50), t: belirli bir anlamlılık düzeyindeki teorik değer ( %95 için 1,96) ve d: olayın görülüş sıklığına göre kabul edilen ± örnekleme hatasını (0.05) ifade etmektedir.

Buna göre, %95 anlamlılık düzeyinde ve p.q için maksimum örneklem büyüklüğü yüzdesinde; 8275 işletmeden oluşan bir evren en az 368 işletmeden oluşan bir örneklem büyüklüğüne sahip olmalıdır. Araştırmadaki özel sektör için örneklem sayısının 395 işletmeden oluştuğu dikkate alınırsa 368 işletmeye kıyasla bu sayıdaki bir örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu görülmektedir (Saunders ve ark.2003).

Araştırmanın Modeli



Alan araştırması tanımlayıcı (descriptive) araştırma dizaynı üzerine oturtulmuştur. Söz konusu araştırma dizaynının amacı bir durumun, koşulun, ilişkinin, uygulanan politikanın veya problemin ne olduğunun tasvir ve tarif edilmesi, açıklığa kavuşturulması ve betimlenmesi, geçerli değişkenlerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin saptanması, karşılaştırmalar ve değerlendirmeler yapılması, yeni alternatif hareket seçeneklerinin oluşturulması ve kazılan tecrübelerden faydalanarak politikaların saptanması ve kararların alınmasıdır. Tanımlayıcı araştırmalar fenomenin (herhangi bir şeyin) özellikleriyle ilgilenirken belirli değişkenlerin özellikleri hakkında da temel veri tabanı oluştururlar (Sekaran, 2002; Creswell, 2013). Türkiye'de yönetişim konusunda genel kural ve ilkelerinin yeterince belirginleşmiş olmayışı, diğer taraftan Türk deniz ticareti sektöründe yönetişim ile ilgili uygulamaların yok denecek kadar az olması bu yönde bir araştırma modelinin tercih edilmesine neden olmaktadır.

Türk deniz ticaretinde kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan üst düzey yöneticilerin yönetişim beklentisi (isteklilik) düzeyi beş adet önerme ile ölçülmeye çalışılmışken yöneticilerin yönetişim konusuna ve biçimine dair beklenti düzeyi ise bir soru ile tespit edilmeye çalışılmış ve Tablo 1 'de gösterilmiştir.





Önerme ve sorular

^Yönetişim Beklentisi (İsteklilik Düzeyi)

Deniz ticareti kapsamında farklı konularda faaliyet gösteren örgütlerin ortak çıkarlar etrafında bir araya gelmeleri mümkündür.

Deniz ticaretinde mevcut sorunların çeşitliliği ve karmaşıklığı çok aktörlü bir yönetim ve işbirliğini gerekli kılar.

Kamu otoritesi deniz ticaretine ilişkin her türlü süreci yönetme konusunda mutlak hakka sahip olmamalıdır.

Deniz ticareti politikalarının oluşturulmasında ve kararların alınmasında ilgili sivil ve iktisadi örgütlere söz hakkı verilmesi idarenin otoritesini yıpratmaz.

Deniz ticaretinde faaliyette bulunan tüm örgütlerin yaşanan sorunların çözüm sürecine katkıda bulunması gerekir.

Sizce deniz ticaretinde sektörler arası bir

işbirliği gerçekleştirilirse bu işbirliğinin düzeyi ne olmalıdır?

A. İdare tarafından tek taraflı alınan veya alınacak kararlar hakkında sektörel kesimlerin bilgilendirilmesi.

B. İdarenin belirlediği konularda sektörel kesimlere danışılarak karar alınması.

C. İdarenin belirlediği konularda veya sektörel kesimlerce idareye iletilen konularda sektörel kesimlere danışılarak karar alınması.

D. İdarenin belirlediği konularla ilgili alınacak kararlar hakkında sektörel kesimlerle müzakere edilmesi ve birlikte karar alınması.

E. İdarenin belirlediği konularda veya sektörel kesimlerce idareye iletilen konularda sektörel kesimlerle müzakere edilmesi ve birlikte karar alınması.

Yüklə 180,83 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin