Sayin taner yildiz



Yüklə 47,46 Kb.
tarix01.11.2017
ölçüsü47,46 Kb.
#26370

etkb yeni logo

SAYIN TANER YILDIZ

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
ULUSLARARASI YATIRIM ZİRVESİ

30 Nisan 2015

(İstanbul)

DÜNYA ENERJİ GÖRÜNÜMÜ

  • Küresel enerji sistemi gerilim altındadır. Düşük maliyetli, büyük petrol kaynaklarının bulunduğu Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan kriz küresel enerji güvenliğini uluslararası gündemin üst sırasına taşımaktadır.



  • UEA verilerine göre, 2040 yılına kadar olan dönemde, enerji arz altyapısında gereken yatırım miktarı yaklaşık yılda 2 trilyon ABD dolarıdır (2013 yılı ABD doları değeri göz önüne alınarak). 2013 yılında bu rakam 1,6 trilyon olarak öngörülmüştür.




  • Ham petrol küresel piyasada son 4 yıldır varil başına ortalama 110 dolardan alıcı bulurken, ABD, Kanada, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, İran ve Libya'da düşen üretimi telafi ederek artan küresel talebi dengelemişlerdir. Ancak küresel ekonomideki yavaşlamanın durdurulamaması ile birlikte bu hassas denge alt üst olmuştur.




  • Enerji uzmanları ham petrol fiyatlarının son 4 yılın en düşük seviyelerinde seyretmesinin küresel ekonomideki yavaşlama ve artan arzdan kaynaklandığı görüşünde birleşmektedir.




  • Düşen petrol fiyatları Orta Doğu'daki durum nedeniyle enerji piyasalarında rahatlama yaratmayacaktır. Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler petrolün gelecekte teminine ilişkin endişe yaratmaktadır. Petrol üretimine önemli katkı sağlayan Irak'ta, halihazırda üretim devam etmektedir. Ancak yatırımcılar geleceğe yönelik yatırım kararlarını almakta endişe içerisindedir.




  • Dünya politikasındaki son gelişmeler, enerji yatırım kararlarında belirsizliğe ve gecikmelere neden olabilecek, bundan petrol üretimi olumsuz etkilenebilecektir. Önümüzdeki 10 yılda ilave petrol arzı için yatırım kararlarının bugünden alınması gerekmektedir.




  • Azalan petrol fiyatlarından doğal olarak OPEC üyesi ülkeler ve diğer büyük ihracatçılar etkilenecektir. Nakit sıkıntısı içindeki Rusya, Venezuela ve Irak en kırılgan ülkelerdir. Söz konusu ülkelerde petrol üretim maliyetinin düşük olması nedeniyle, hala para kazanılmaktadır. Ancak, devlet bütçelerinin petrol fiyatlarının 100 dolar ve üzeri beklentisine dayalı olması nedeniyle bütçe açıklarının oluşması kaçınılmazdır.




  • Azalan petrol fiyatları, başta petrol arama ve üretim olmak üzere bazı sektörleri olumsuz etkilerken, enerjinin önemli bir girdi olduğu diğer birçok sektörü düşen maliyetler sayesinde olumlu etkileyeceği değerlendirilmektedir.




  • OECD bölgesinin enerji talebi, 2040 yılına kadar, değişkenlik göstermeden yatay seyredecektir. Bu dönemde doğal gaz talebi petrol talebini geçecektir, toplam talepte petrol ve kömürün payı azalacaktır.




  • Küresel doğalgaz talebi güçlü bir şekilde artacaktır. Toplam enerji talebinde doğalgaz en büyük pay sahibi yakıt olacaktır.


TÜRKİYE ENERJİ SEKTÖRÜ YATIRIMLARI



  • Son on yıl içerisinde, dünyada doğal gaz ve elektrik talebinin Çin’den sonra en fazla arttığı ikinci ülke konumunda bulunan Türkiye’nin önümüzdeki dönemde de ekonomik ve sosyal gelişme hedefleri ile tutarlı olarak, enerji talebi artışı bakımından dünyanın en dinamik enerji ekonomilerinden biri olmaya devam etmesi beklenmektedir.




  • Hızla artan enerji talebi neticesinde Türkiye’nin başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatına bağımlılığı artmaktadır. Ülkemizin halihazırda toplam enerji talebinin yaklaşık %26’sı yerli kaynaklardan karşılanmaktayken, kalan bölümü çeşitlilik arz eden ithal kaynaklardan karşılanmaktadır.




  • Ülkemiz, çok boyutlu enerji stratejisi çerçevesinde, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğine gidilmesini, enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını arttırırken, nükleer enerjiden de yararlanılmaya başlanılmasını ve aynı zamanda Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulmasını amaçlamaktadır.




  • Türkiye geçtiğimiz on yılda kaydettiği ekonomik büyümeye paralel olarak dünyanın en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri haline gelmiştir. Enerji dağıtımının tamamen özel sektöre devredildiği ve enerji üretim varlıkları özelleştirilmesinin önümüzdeki beş yıl içerisinde tamamlanmasının planlandığı bu dönemde başarılı bir biçimde uygulanan özelleştirme programı, ülkenin enerji sektörüne son derece rekabetçi bir yapı ve büyüme için yeni ufuklar kazandırmıştır.




  • Türkiye’de ekonomik gelişme, artan kişi başına düşen gelir, olumlu demografik eğilimler ve yüksek şehirleşme hızı enerji talebinin başlıca etmenlerini oluşturmakta ve bu talebin 2023 yılına kadar yılda yaklaşık ortalama % 7 artacağı tahmin edilmektedir.




  • Artan enerji talebinin karşılanması için enerji sektörümüzün yatırım ihtiyacı önümüzdeki 10 yıllık dönemde 120 milyar dolardır. Mevzuatımız 2001 yılından bu yana liberal, rekabetçi, şeffaf ve iyi işleyen bir piyasanın tesisi hedefiyle önemli ölçüde geliştirilmiş, özel sektörü yatırıma teşvik eden bir piyasa yapısı oluşturularak yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.




  • Daha rekabetçi bir enerji sektörü oluşturmak için attığımız en yeni adımlardan biri olan enerji borsasının kurulması yalnızca pazarda liberalleştirmeyi artırmayacak, aynı zamanda şeffaflık sağlayarak arz ve talep arasında sağlıklı bir denge kurulmasına yardımcı olacaktır.




  • Türkiye, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerel kaynakların kullanımının azami seviyeye yükseltilmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerinden yola çıkarak, ulusal enerji arz portföyünde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yükseltme ve enerji sepetine nükleer enerjiyi de ekleme yolunda çalışmalarını sürdürmektedir.




  • Toplam kurulu güç içerisindeki yenilenebilir kaynak payının 2023 yılı itibarıyla en az %30 oranına yükseltilmesi hedeflenmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılması sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak önemli bir husustur. Ülkemiz açısından diğer önemli bir husus, Ülkemizde yapılacak yatırımlar ile yenilenebilir enerji teknolojilerinin Ülkemize kazandırılması ve istihdam sağlanmasıdır.




  • Ülkemizin dünyada pek çok ülke ile serbest ticaret anlaşması bulunmaktadır. Bu bağlamda yabancı yatırımcılar açısından Ülkemiz en cazip ülkelerden biridir.




  • Türkiye enerji sektörü pek çok yatırım fırsatı barındırmaktadır. Bakanlığımız enerji sektörüne yönelik yol haritasını gerek enerji mevzuatı gerek hazırladığı Enerji Sektörü Strateji Belgesi ve ETKB Stratejik Planı ile ortaya koymuştur. Bu kapsamda, arz güvenliğinin arttırılmasına yönelik olarak enerji kaynakları çeşitlendirilecek, kaynakların yanı sıra kaynak ülke ve güzergah çeşitliliği sağlanacak, Ülkemizin yerli kaynak potansiyeli ekonomimize kazandırılacaktır.



  • Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılının kutlanacağı 2023 yılına yönelik, şu an 70 000 MW’ı aşan mevcut kurulu gücümüzün 120.000 MW’a çıkarılması, kurulu rüzgâr enerjisi kapasitesinin 20.000 MW’a ulaştırılması, 600 MW jeotermal ve 3.000 MW güneş enerjisi kapasiteli santrallerin kurulması öngörülmektedir.




  • Ayrıca, doğal gaz depolama kapasitesinin 5 milyar m3’e yükseltilmesi, nükleer enerji santrallerinin işletmeye alınarak nükleer enerjinin arz kompozisyonuna dahil edilmesi hedeflenmektedir. Kömür yakıtlı toplam 18.500 MW kapasiteli santral inşa edilmesi öngörülmektedir.




  • AB’ye üyelik süreci perspektifinde Ülkemiz enerji sektöründe önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Enerji sektöründe hem yerli hem yabancı yatırımcılar için birçok yatırım fırsatı bulunmaktadır.


KAYNAK ÇEŞİTLENDİRİLMESİ SÜRECİNDE TÜRKİYE’NİN KATKILARI


  • Ülkemiz Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerince zengin kaynak ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda bulunmaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmakta olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma güzergâhlarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde anahtar ülke konumundadır.




  • Gelecek 20 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 40 oranında artması beklenen dünya enerji tüketiminin büyük bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgeden karşılanması öngörülmektedir. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65'i ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 72'si Türkiye'yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu'nda bulunmaktadır.




  • Bölgesel ve global enerji güvenliğine katkı sağlayan önemli boru hattı projeleri geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir. Söz konusu projeler hidrokarbon kaynaklarının dünya piyasalarına kesintisiz ve güvenli olarak iletilmesini sağlayan bir güzergâh olarak Türkiye'nin rolünü güçlendirmektedir.




  • Ülkemizde enerji sektöründe ortaya çıkan önemli bir gelişme son dönemde ABD’de ortaya çıkan ankonvansiyonel üretim teknolojilerine paralel olarak gerçekleştirilen şeyl gaz arama faaliyetleridir. Amerikan Enerji Enformasyon Ajansının (EIA) 2013 yılı raporuna göre, Türkiye şeyl potansiyeli açısından 41. ülke konumundadır. Türkiye Petrolleri’nin majör şirketler Shell ve ExxonMobil ile ve ABD merkezli Transatlantic ve Halliburton ile yaptığı anlaşmalar, Türkiye’nin Karadeniz ve Akdeniz’deki Şeyl potansiyelini ortaya çıkarıp Türkiye’nin yerli üretimini artırmak açısından önemli adımlar olarak değerlendirilmektedir.




  • İkinci olarak, ülkemiz deniz alanlarının petrol ve gaz aramacılığında yabancı yatırımcılar için önemli bir potansiyel barındırdığı düşülmektedir. Bu konuda tüm Akdeniz’in en fazla ruhsat alanına sahip şirketi milli petrol şirketimiz Türkiye Petrolleri adı geçen bölgelerde son yıllarda gerçekleştirdiği yoğun 2B ve 3B sismik çalışmalarla ve yaptığı sondajla önemli bir bilgi birikimi elde etmiştir. Bu çalışmalar çerçevesinde Antalya ve İskenderun Körfezi dışında, Mersin Körfezi’nin de özellikle tuz altı (sub-salt) yapılarıyla aramacılık potansiyeli olduğu düşünülmektedir.




  • Son olarak, ülkemiz petrol ve gaz üretim sahaları genel itibari ile yaşlı sahalar olarak adlandırılabilecek nitelikte olup, bu durum verimliliği arttırmaya yönelik yaşlı sahalar odaklı çalışan şirketler için önemli fırsatlar ortaya koymaktadır. Bu noktada Türkiye Petrolleri’nin bu hususta dünya standartlarındaki bilgi ve tecrübesinin yabancı yatırımcılar için önemli bir fırsat olabileceği düşünülmektedir.


Ülkemizin bölgesindeki konumunu güçlendirme hedefi doğrultusunda yürüttüğümüz uluslararası projelerden ve faaliyetlerden bahsedersek;


  • Azerbaycan-Türkiye, Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal gaz Boru Hattı ile 2007 yılı Temmuz ayından itibaren doğal gaz tedarik edilmektedir. BTE Doğal gaz Boru Hattı yıllık 20 milyar m azami tasarım kapasitesi ile sadece Türkiye'nin yurtiçi doğal gaz talebinin karşılanması açısından değil, aynı zamanda AB'nin hızla artan doğal gaz ihtiyacının bir kısmının karşılanması açısından da önemlidir.




    • Azerbaycan gazına ilişkin olarak, Şah Deniz Konsorsiyumunun üreteceği Faz II gazından yıllık yaklaşık 10 milyar m3'ün BOTAŞ doğal gaz iletim sistemi ve/veya bağımsız bir boru hattı üzerinden Avrupa tüketim noktalarına transit iletimine ve ayrıca 6 milyar m3 gazın iç tüketimimizde kullanılmak üzere ülkemize nakline yönelik anlaşmalar 25 Ekim 2011 tarihinde imzalanmıştır. 24 Aralık 2011 tarihinde ise Bakanlığımız ile Azerbaycan Cumhuriyeti Sanayi ve Enerji Bakanlığı arasında Azeri gazının ülkemiz üzerinden taşınması için Münhasır Boru Hattı "Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP)" geliştirilmesine ilişkin Mutabakat Zaptı imzalanmış, daha sonra 26 Haziran 2012 tarihinde TANAP Projesi'ne ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma ve Ev Sahibi Hükümet Anlaşma imzalanmış bulunmaktadır.




    • Bildiğiniz üzere, 17 Mart’ta Kars’ta TANAP temel atma törenini gerçekleştirdik. Üretici ülkelerle tüketicileri bir araya getirme ve arz güvenliğimize de katkı sağlama açısından çok önemli bir adımı atmış bulunuyoruz.




  • 2007 yılı Kasım ayında işletmeye alınan Türkiye-Yunanistan Doğal gaz Boru Hattı ile Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi'nin ilk ayağı tamamlanmış, ülkemiz doğal gaz iletim şebekesinin komşu ülkelerin altyapısıyla enterkonneksiyonu gerçekleştirilmiş ve ülkemiz doğal gazda köprü tedarikçi konumuna gelmiştir.




  • Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi'nin bir sonraki aşamasını ise Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı'nin, Adriyatik Denizi'nden geçecek bir hat ile İtalya'ya uzatılması oluşturmaktadır.

Elektrik



  • Türkiye enerji sektöründe ve özel olarak elektrik sektöründe 1990lı yılların başından bu yana yaşanan ve 2000li yıllardan bugüne ivmelenen serbestleşme süreci için teknik, hukuki ve idari gerekliliklere yönelik atılan adımlar piyasadaki bütün kamu ve özel aktörlerin gayretleri ile en verimli ve etkin bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede, serbestleşen elektrik piyasasında yer alan aktörlere yönelik olarak yatırım ortamlarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla da çalışmalar yürütülmüştür.

  • Bu çerçevede, özel sektörün ülkemiz toplam kurulu gücünde 2001 yılında 7,3 GW olan ve % 25,7 olarak gerçekleşen payının, 2014 yılı sonunda 51 GW’lık bir rakama ve % 75’lik bir paya yükselmiştir.

  • Türkiye’de yıllık olarak ortalama % 6 düzeyinde bir artış gösteren elektrik tüketiminin, önümüzdeki yıllarda da artarak devam edeceği öngörülmektedir. Bugün itibariyle 70 GW’ı aşan ülkemiz kurulu gücünün büyüme senaryolarına göre 2020 yılında yaklaşık 85 GW civarında olacağı ve bunun da yaklaşık 15 GW’lık kapasite ilavesini gerektirdiği dikkate alındığında; önümüzdeki yakın gelecekte yalnızca üretim kapasitesi artışına yönelik yaklaşık 25 milyar ABD dolarını aşkın bir yatırım ihtiyacından söz edilebilir.

  • Öngörülen bu üretim kapasitesi artışı ve buna bağlı olarak iletim ve dağıtım sistemlerindeki yatırım ihtiyaçları da dikkate alındığında, Türkiye elektrik sisteminin bir bütün olarak önümüzdeki orta vadede ne kadar büyük bir ölçüde yatırıma ihtiyaç duyduğu ortadadır. Elektrik sektöründe devlet etkisinin azaltılması stratejileri çerçevesinde özel sektörün elektrik sektöründeki yatırımlarını hızlı bir şekilde artırması kesintisiz, sürekli ve güvenilir elektrik tedariki amacımıza yönelik önemli bir katkı sağlamaktadır.

  • Bununla beraber, söz konusu elektrik ihtiyacının karşılanabilmesi ve Türkiye Elektrik Sisteminin kaliteli, ekonomik ve güvenilir bir şekilde işletilmesi amacıyla elektrik altyapısının genişletilmesi, yeni tesislerin yapılması ve benzeri yeni projeleri hayata geçirmek için Ülkemizde gerek kamu gerek özel sektör eliyle büyük miktarlarda yatırım çalışmaları gerçekleştirilmektedir.

  • Bu bağlamda, elektrik iletim sisteminin güçlendirilmesi ve elektrik piyasa hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülmesi amacıyla Ülkemiz elektrik iletim sistemi işleticisi TEİAŞ tarafından büyük oranda öz kaynaklar vasıtasıyla olmak üzere Dünya Bankası kredileri, Avrupa Birliği fonları gibi farklı kaynaklardan yararlanılarak yatırımlar gerçekleştirilmektedir.

  • Ayrıca, sadece Ülkemizde değil, komşu olduğumuz coğrafyalarda yürütülen, enerjide arz güvenliğinin sağlanması ve kaynakların çeşitlendirilmesi hedefi ile birlikte, ülkeler arasındaki mevcut elektrik transferinin arttırılması doğrultusunda yürütülen bölgesel ve global çalışmalarda aktif olarak yer almaktayız. Bu bağlamda yürütülen çalışmalar, hem bu çalışmalarda yer alan ülkelerdeki arz güvenliği ve enerjiye ulaşımın sürdürülebilirliğinin devamını sağlayacak hem de enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi hususunda büyük katkılar sağlayacaktır.

  • Komşularımızla mevcut olan enterkoneksiyonlarımızın geliştirilmesinin de arz güvenliğinin sağlanması, kesintisiz ve kaliteli bir elektrik hizmeti sağlanması hedeflerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Örneğin, son dönemdeki en önemli gelişmelerden birisi de Türkiye elektrik sisteminin Kıta Avrupası Senkron Bölgesine kalıcı olarak bağlantısıdır.

  • 15 Nisan 2015 tarihinde TEİAŞ ile ENTSO-E arasında imzalanan uzun dönemli anlaşma ile Türkiye elektrik piyasası Avrupa İç Elektrik Piyasasının bir parçası olmuştur. Avrupa ile olan elektrik ticaretimizin önümüzdeki dönemde artması beklenmekte ve bu çerçevede özellikle Batıdaki komşu ülkelerle mevcut uluslararası elektrik altyapılarımız başta olmak üzere bütün elektrik altyapılarımızın geliştirilmesi ve iyileştirilmesi söz konusudur.

  • Dolayısıyla, bir yandan hem yerel hem de küresel bağlamda arz güvenliği ve enerjiye ulaşımın devamının sağlanmasına önem vererek, diğer yandan bölgesel işbirliğini teşvik ederek bölgesel kaynakların etkin ve verimli kullanımının sağlanmasına imkân sağlayarak, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ile kalkınmanın sürdürülebilirliğine olacak katkıları artan bir şekilde sağlamak mümkün olabilecektir. Böylece, ülkelerin sadece ekonomik anlamda karşılıklı bağımlılıkları değil aynı zamanda enerji alanındaki karşılıklı bağımlılıkları da artarak, ülkeler arasındaki politik ve toplumsal düzeyde ilişkilerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesine katkı sağlanacaktır.

ENERJİ DİPLOMASİSİ VE TÜRKİYE


  • Ülkemiz yürütmekte olduğu enerji diplomasisi ile diğer ülkelerle enerji ilişkilerini, karşılıklı yarar temelinde, pozitif bağımlılık esasında, enerji arz ve talep güvenliğini dikkate alarak istikrarın ve refahın bir aracı olarak geliştirmekte ve uygulamaktadır. Bu kapsamda üretici ve tüketici ülkeler ile yakın ilişkiler kurulmasını ve geliştirilen işbirlikleri çok taraflı fayda yaklaşımıyla sürdürülmesini planlamaktayız.


G20 DÖNEM BAŞKANLIĞI


  • Bilindiği Enerji diplomasisinin önemli çatı örgütlenmelerinden birisi olan G20’de ülkemiz dönem başkanlığı görevini üstlenmiştir. 2015 yılı Türkiye Dönem Başkanlığı'nda ele alınacak konuların belirlenmesi için geçtiğimiz yıl yoğun bir çalışma başlatılmıştır. 




  • 2015 yılı Aralık ayına kadar G20 marjındaki önemli konular ülkemizin önderliğinde takip edilecektir. G20 Dönem Başkanlığımız zarfında enerji alanında ele alınacak konular enerjiye erişim, enerji verimliliği, verimsiz fosil yakıt sübvansiyonları, piyasaların şeffaflığı ve yenilenebilir enerji olarak belirlenmiştir.




  • 2014 yılında üye ülkelerce onaylanan enerji prensipleri arasında yer alan “enerjiye erişim” konusu Dönem Başkanlığımızda başlıca bir gündem maddesi olarak ele alınacak olup, özellikle Sahra Altı Afrika’daki enerjiye erişim sorunu üzerinde yoğunlaşılacaktır.




  • Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre dünyada 1,3 milyar insanın enerjiye erişimi bulunmamaktadır. Enerji kaynakları açısından zengin olan ve dünya nüfusunun % 13’ünün yaşadığı Sahra Altı Afrika Bölgesi enerji arzı açısından oldukça zor durumdadır. Dönem Başkanlığımızda bölgede enerjiye erişim konusundaki engeller, düzenleyici çerçeve uygulamaları ve G20 ülkelerine ilişkin başarılı düzenleyici uygulamalar ele alınacaktır.




  • Sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan önem taşıyan, kullanımları arttıkça yatırımların önem kazandığı yenilenebilir enerjideki maliyetler de ele alınacak diğer bir yeni konu olarak belirlenmiştir.




  • Avustralya Dönem Başkanlığı’nda da ele alınmış olan enerji verimliliği, verimsiz fosil yakıt sübvansiyonları, piyasaların şeffaflığı konularındaki gelişmeler Dönem Başkanlığımızda da ele alınmaktadır. Enerji verimliliği konusunda 2014 yılında kabul edilmiş olan “Enerji Verimliliği Aksiyon Planı” kapsamındaki gelişmeler raporlanacaktır.




  • G20 Dönem Başkanlığı'nın yanı sıra Türkiye önümüzdeki dönemde, birçok önemli etkinliğe ev sahipliği yapacaktır. Türkiye, Mart ayı sonunda rüzgar enerjisi alanında küresel ölçekte bir etkinlik olan Kıtalararası Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne ev sahipliği yapmıştır. Mayıs ayında da Dünya Enerji Piyasaları Düzenleyicileri Kongresi’ne ev sahipliği yapacaktır. 2016 yılında İstanbul'da 23. Dünya Enerji Kongresi ve 2017 yılında yine İstanbul'da 22. Dünya Petrol Kongresi düzenlenecektir.




| Sayfa

Yüklə 47,46 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin