Bunu da yapamıyorum, yazamıyorum. Kitapları, işimde
kullanılacak bir mal gibi göremiyorum: kapılıyorum onlara.
Belki kitaplar da onlara karşı gösterdiğim aşırı ciddiyetimle
alay ediyordur. Biliyorum, kitaplar da beni adamdan saymı-
yorlar. Fahişelerin, onlara barlarda para yediren tüccarları
küçümsemesi gibi hor görüyorlar beni.
‘Bütün bunları düşündükçe daha da tersleşiyorum, ken-
dime daha çok zararım dokunuyor; benimle alay edenlerin
gözünde daha da küçülüyorum. Duvarlar duvarlar var çev-
remde. Halsiz kalıncaya kadar başımı vuruyorum onlara.’
“Soluksuz kalmış gibi susardı. On beş yaşının kaygısız
coşkunluğu gitmişti. Oysa daha yirmi yaşındaydı. On beş
yaşındayken kızması bile başka türlüydü. Panait Istrati’yi
ilk okuduğu zaman, bir arkadaşı ‘Çok simple bir yazar’ de-
miş Selim’e. ‘Nasıl böyle konuşur Esat Ağabey,’ diyordu öf-
keyle: ‘Panait Istrati
Dostları ilə paylaş: