b) Kumar
Müslüman evinde ister kâğıt oyunu, ister satranç, ister bunlara benzer modern isimlerle olsun kumarın hiçbir türü yoktur. Bunların gerisinde şeytan vardır ki o, insa-noğullarma bu haramları güzel gösterme çabasındadır. Kumar bütün çeşitleriyle haramdır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz. Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan alakoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?"233[233]
Kumarın vakti boşa götürmesi, para ve malı bitirmesi, Allah'ı zikretmekten alakoyması ve yüzlerden hayayı kaldırması zarar olarak yetmez mi?
Ebu Hureyre'den: Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Allah Teala üç konuda sizden razıdır. Üç meselede de sizi hoşgörmez. Razı oldukları, O'na ibadet etmeniz, O'na hiç bir şeyi ortak koşmamanız, dağılmadan topluca Allah'ın ipine yapışmanız dır. Sizden hoşlanmadıkları ise; dedikodu yapmak, çok soru sormak ve malı boş yere harcamak."234[234]
Hz. Ali'nin "satranç kumardandır" dediği rivayet edilmiştir.235[235]
Süfyan: "Yenme ve yenilme sözkonusu olan her oyun kumardandır. Hatta çocukların ceviz oynamaları bile" demiştir.
Ebu Musa el-Eşari'den, Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim tavla oynarsa Allah ve Rasûlüne isyan etmiş olur."236[236]
6- Evin îçkiden Arındırılması
İçki büyük günahların anası ve felaketlerin başıdır. O, insanı helake götürür, akılları çalışmaz hale getirir. Malı ve parayı kaybettirir. İbadetten alakoyar, şeytanı çağırır ve vücuda zarar verir. O, evlerdeki necasettir (pisliktir). Müslümanın içkiden ve içki içenden uzak durması gerekir. İçki, Kur'an'daki şu ayetle haram kılınmıştır: "Ey inananlar!
İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz."237[237]
İçkinin Haram Olduğunu Bildiren Hadisler:
1- Ebu Hureyre'den: "İçki üç defada haram kılındı. Rasûlüllah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde Medineliler içki içiyorlar ve kumardan kazandıklarını yiyorlarlardı. Bunu Rasûlüllah'a (s.a.v.) sordular. Bunun üzerine: "Sana içki ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisi de büyük günahtır. Ancak insanlara faydalan da vardır" ayeti indi. Bu defa insanlar: "Bu ayete göre bize içki ve kumar haram değildir" diyerek içki içmeğe devam ettiler. Nihayet birgün muhacirlerden birisi akşam namazında arkadaşlarına imam oldu ve kıraatte hata yaptı. Bunun üzerine Allah öncekinden daha sert olan şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Sarhoş iken namaza yaklaşmayın. Ta ki, söylediğinizi bilînceye kadar." Yine insanlar içki içmeye devam ettiler. Ancak cemaatten birisi namaza ne söylediğini bilmez vaziyette gelince Allah Teala öncekinden daha sert bir ayet inzal buyurdu: "Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz."238[238]
2- İçki haram olduğuna dair ayet inzal buyurulduğu zaman Hz. Ömer: "Allah'ım içki konusunda bizim için daha fazla açıklamada bulun" dedi. Bunun üzerine Allah Teala, içki ve kumar...ile ilgili ayeti sonuna kadar inzal buyurdu.
3- Abdurrahman b. Abdullah el-Ğâfıkî, İbn Ömer'den işiterek şöyle dedi: "Rasûlüllah şöyle buyurdu: "İçki on yönden lanetlendi. İçkinin bizzat kendisi, içen, ikram eden, satan, satın alan, onu sıkan, kuran, taşıyan, kendisine getirilen ve kazancını yiyen lanetlenmiştir."239[239]
4- İbn Abbas Rasûlüllah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İçki kötülüklerin anasıdır. En büyük günahdır. Kim onu içerse anası, teyzesi ve halasıyla zina yapmış sayılır."240[240]
5- Ammar b. Yasir'den, Rasûlüllah şöyle buyurur: "Üç kişi cennete ebediyyen giremez. Irz ve namusunu korumayan deyyus, erkeklere benzemeye çalışan kadınlar, içki alışkanlığı olan alkolik."241[241]
7- Evin, sigara, sigara içenler ve kötü kokulardan arındırılması:
Din, her müslümandan evinin temizliğine ve tertibine özen göstermesini istemiştir. Fakat şeytan bazı kimselere, kötü şeyleri güzel göstermektedir. Şeytan bunu "dinde kolaylık" kapısından girerek yapmaktadır. Müslümanlar, İslam'ın esas ve edeplerinin uygulanmasını istemenin, bir tür sertlik ve aşırılık olduğunu zannediyorlar.
Sigarayı incelediğimizde şunları söyleriz:
1- Sigara sağlığa zararlıdır. Bu ilmen sabittir. Çünkü sigara birçok hastalığın sebebidir.
2- Sigara tansiyonun yükselmesiyle birlikte kalp atışlarının hızını artırır.
3- Baş ağrısıyla birlikte harareti düşürür.
4- Sigara içenlerin çoğunun başı döner ve sinirleri bozulur.
5- Sigaranın uykusuzluk yaptığı açıktır.
6- Nikotin, boğaz ve burun iltihaplanmasına sebep olur.
7- Sigara içen hamile kadınların bebeklerinin özürlü olma ihtimali vardır.242[242]
Sigaranın Ekonomik ve Sosyal Zararları
1- Paranın ve Allah'ın nimetinin uygun olmayan şekilde harcanması.
2- Aileyi güç duruma sokar ve kötü alışkanlık olarak çocuklara geçer.
3- Anneyi evin bütçesinde umursamazlığa sevkeder ve buna da sen örnek olursun.
4- Umursamazlık artar ve başkalarından borç alma başlar.243[243]
Sigaranın Dinî Zararları
Sigaranın sağlık, ekonomik ve sosyal zararları, birinci derecede, dinî zararlar olarak telakki edilir.
1- İslam âdabına aykırıdır.
2- Büyük günahtır. Çünkü sen, sigara içmekle, başkalarına alışkanlık olarak geçmesine yardımcı oluyorsun.
3- Allah'ı zikre engel olur. Çünkü Allah temizdir. Ancak temiz kabul eder. (Ağzın kokusu pistir.)
4- Cemaatle namaz kılmaya ve camilerde bulunmaya engel olur. Çünkü Rasûlüllah (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Bir kimse şu pis ağacın meyvesinden yerse mescidlerimize yaklaşmasın. Çünkü insanların rahatsız oldukları şeylerden melekler de rahatsız olur."244[244]
Allah bize nefislerimizi (canlarımızı) korumayı emretmiştir. Hatta nefsi korumayı, dinin gayelerinden birisi yapmıştır. Allah Teala şöyle buyurur: "Haram ile nefislerinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder. Bunu kim aşırı giderek haksızlıkla yaparsa, onu ateşe sokacağız. Bu Allah'a kolaydır."245[245]
Sigara tiryakisi sigaranın zararım görünce kendisini kınamaya başlar.. Allah da onu, mala zarar verdiği ve nimeti boşa harcadığı için cezalandıracaktır. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "Biz onlara zulmetmedik, onlar kendilerine zulmediyorlardı."246[246]
Şimdi herhangi bir sigara tiryakisine sigara içmek iyi birşey mi yoksa kötü bir şey mi diye sorarsak, O: "Kesinlikle sigara içmek kötüdür" der. Biz de o zaman ona: "Haramdır" deriz. Çünkü Allah şöyle buyurur: "Allah temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar."
Gerçek şu ki, müslümanın, her tiryakiye evinde ve evinin dışında sigara içmemesini tavsiye etmesi isteniyor. Müslümamn kokusunun pis olması uygun değildir. Çünkü O, Allah'ın evinde namaz kılıyor. Melekler de kötü kokulardan tiksinirler.
Cabir, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Kim şu sebzelerden (soğan, sarımsak ve pırasa) yerse mescidlerimize yaklaşmasın. Çünkü melekler Ademoğlunun rahatsız olduğu şeylerden rahatsız olur."247[247]
Müslüman kardeşim! Çocuklarına kötü alışkanlık yüzünden zarar gelmemesi için durumlarını araştır. Aile ferdlerine sigaranın zararlarını ve tiryakilerin kötü hallerini açıkla, evini onlardan temizle ki, sen salih (iyi) bir mü'min olasın ve evine hiçbir şeytan yaklaşmasın.248[248]
BİDATİN KALDIRILDIĞI EVLER
Bu, çok Önemli bir bölümdür. Çünkü, o, inanca zarar verir ve ibadeti bozar. Şöyle ki: Bid'at sünnetin zıddıdır. Bid'at mutlaka sünnetin karşısmdadır.
İmana Malik (r.a.) şöyle demiştir: "İslam'da kim, iyi gördüğü bir bid'at çıkarırsa, o, Muhammed'in (s.a.v.) risale-tine (dine) ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah şöyle buyurmaktadır: "Bugün size dininizi tamamladım." Öyleyse o gün din olmayan şey bugün din olmayacaktır.
Seleften bazıları şöyle demişlerdir. Bid'at, İblis'e, ma-siyetten (günahtan) daha sevimlidir. Çünkü günahtan dolayı tevbe edilir. Ama bid'atten dolayı tevbe edilmez."249[249]
İbn Ebi Asım ve başkalarının rivayet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şeytan: Ben insanları günahlarla helak ettim. Onlar da beni lâ ilahe illallah ve istiğfarla helak ettiler. Bunu görünce, aralarında hevayı (keyfi hareketi) yaydım. Böylece onlar günah işliyor ve istiğfarda bulunmuyorlar. Çünkü onlar kendilerinin iyi birşey yaptıklarım zannediyorlar, der.
İbnü'l-Kayyım, el-Cevabü'1-Kâfî'de şöyle demiştir: Bilinmektedir ki, günahların zararı ancak kendisinedir. Bid'atçinin zararı ise herkesedir. Bid'atçinin fitnesi, dinin aslındadır. Günahkârın fitnesi şehvettedir. Bid'atçi, insanları sırat-ı müstakimden (doğru yoldan) alakoymak için ortaya ?ıkar. Günahkâr öyle değildir. Bid'atçi Peygamberin getir-üğinin karşısmdadır. Günahkâr öyle değildir. Bid'atçi, insanların ahirete giden yollarını keser. Günahkâr ise, yavaş yavaş yürüyerek kendi günahlarına sebep olur.250[250]
Bid'at sahibinin hiç bir ibadeti kabul edilmez. İbn Mace, Huzeyfe'den şu hadisi rivayet eder: Allah Rasûlü şöyle buyurur: "Allah Teala bid'at sahibinin ne orucunu, ne haccını, ne umresini, ne cihadını, ne tevbesini, ne fidyesini kabul eder. Bid'atçi kılın hamurdan çıktığı gibi İslam'dan çıkar."
Müslüman kardeşim! Bid'atçi ve tehlikesini öğrendikten sonra, Allah'ın bize yalnız kendisine itaati, peygamberinin sünnetine uymayı ve kitapla sünnete başvurmayı emrettiğini bil.
Allah Teala şöyle buyurur: "Ey inananlar! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız onun halini Allah'a ve peygamberine bırakın. Bu hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir."251[251]
İşte bu Allah'ın Rasûlüdür. O bize nasihatta bulunuyor ve sırat-ı müstakimde yürümemiz ve şeytanın yollarından uzak durmamız için bize uyarıda bulunuyor,
Ebu Nech el-İrbaz b. Sâriye şöyle anlattı: "Rasûlüllah (s.a.v.) bize öğüt verdi. Kalpler bundan ürperdi ve gözlerden yaş boşandı. Bunun üzerine biz:
“Ey Allah'ın Rasûlü! Sanki bu ayrılış nasihati gibi, bize öğüt ver, dedik.
Rasûlüllah:
"Size Allah'dan korkmayı, başınızda bir köle de olsa O'na itaat edip dinlemeyi tavsiye ediyorum. Çünkü sizden yaşayan kimseler ihtilaflar görecektir. Bu durumda benim sünnetime, hidayet sahibi raşid halifelerin yolunu tavsiye ederim. Onlara azı dişlerinizle sarılın. Uydurma işlerden sakının. Çünkü bid'atm hepsi sapıklıktır."252[252]
Bir başka rivayette: "Her türlü uydurma bid'attır. Her bid'at sapıklıktır. Her sapıklık ise, ateştedir" buyurulur.
Böylece, müslüman kardeşim! Sen, kitap ve sünnete göre hareket eden kimselerden olmalısın.
Şimdi vazgeçilmesi gereken bazı bid1 atları sunacağız:253[253]
1- Mevlid Bid'atları
Mevlid geçmişteki peygamber ve velileri anmak için düzenlenen toplantılardır. Bunda aslolan mevlid meselesiyle kasdedilen kişinin doğduğu zamanın araştırılması ve Ahmed el-Bedevî için yapıldığı gibi aynı günde tekrar edilmesidir. Söylenildiğine göre; Kahire de bunu ilk çıkaranlar, 4. asırdaki Fatımî halifeleridir. Onlar mevlid adetini ortaya çıkarmışlardır. Mesela; Peygamber'in (s.a.v.) doğumu (mevlid), Hz. Ali'nin (r.a.) doğumu, Hz. Fatıma'nın doğumu, Hz. Hasanla Hüseyin'in doğumu ve o sıradaki halifenin doğumu gibi...254[254]
Bu mevlidlerde -ki dinde aslı yoktur- ortaya çıkan şey bir nevî cahiliye adeti ve kötü ahlâkı yaymak için bir alan kabul edilmektedir. Şöyle ki: Bunlarda kadın-erkek birbirine karışmakta fitne ve bozukluk meydana gelmektedir. Böylece Allah'ı zikir unutulmaktadır. Tuhaf olan şudur: Müezzin ezan okur, (bazı) tarikat ehli bu ezana icabet etmemektedirler. Üstelik onlar Allah dostlarım sevdiklerini iddia etmektedirler! O esnada, birçok hırsızlık, tecavüz, uyuşturucu ticareti gibi olaylar meydana gelmektedir.
Kur'an okunan yerde sigara içilmesi ve Kur'an okuyana doğru üflenmesi, sigara içenin kasdı öyle olmasa da, Allah'ın kitabının hafife alındığını gösteren şeylerdendir.
Bu bidatlerin en zararlılarından bazıları şunlardır:
1- Riya, harcanılan paranın miktarının ve zenginlerin adlarının söylenerek gösteriş yapılması.
2- Yüksek sesle camilerde bozuk zikirler yapılması.
3- Yolun ortasında adaba aykırı bir şekilde Kur'an okunması.
4- Mevlid'in gecenin geç vaktine kadar uzaması ve bu yüzden namazların kaçırılması.
5- Dinin emretmediği yerlere gidilmesi, iş yerlerinin ve fabrikaların tatil edilmesi.255[255]
2- Bayram Bid'ati
Yüce Allah bazı günleri diğerlerine üstün kılmıştır. Müslümanlara bazı mübarek günleri ayırmıştır, işte bu günler, Rasûlüllah'm (s.a.v.) bize bildirdiği ve adabını öğrettiği bayramlardır.
Ancak şeytan, insanları doğru yoldan çevireceğim, Allah'ın insanlara olan iyilik ve rahmetine engel olmak için bütün doğru yollarda oturacağım ve onları bedbahtlık ve mahrumiyet uçurumlarına atacağım diye yemin etti.
Şeytan, insanlara bayramların istirahat ve oyun zamanları, zevk alma ve keyif yapma fırsatları olduğunu söyledi. Onlara keyfine göre yaşamanın ve sapıklığın çeşitlerini gösterdi ve onları doğru yoldan çevirdi. Onlara her sünnetin yerine bid'at koydu. Böylece onlar Allah'ın rızası ve iyiliği yerine Allah'ın gazabıyla karşılaştılar.256[256]
İslamî Bayramlar
1- Ramazan Bayramı
2- Kurban Bayramı
Ebu Ümame, Rasûlüllah'm şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Kim iki bayram gecesi mükafatını Allah'tan umarak kalkarsa kalbi, kalplerin öldüğü günde ölmez."257[257]
Bayramlar için gusül abdesti alınması, namaza ayrı yollardan gidilip gelinmesi, Ramazan bayramında namaza gitmeden Önce birşeyler yenilmesi, Kurban bayramında, kurban kesilinceye kadar yenilmemesi esastır. Bunlar, halkın terkettiği, çok az kişinin yaptığı sünnetlerdir.258[258]
3- Cuma Günü
Dinin Önem verdiği ve halkı teşvik ettiği bayramlardan birisi de Cuma gününde zikir yapmak, Kur'an okumak, Hz. Peygamber'e salât getirmek, dua etmek, banyo yapmak, dişlerini misvaklamak, kılları gidermek, tırnakları kesmek, en güzel kıyafetlerini giymek ve camiye erken gitmek gibi ibadet çeşitleri getirilmiştir.
Ebu Hüre3're'den; Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Bu günde Adem yaratılmıştır. Yine bu günde Adem, Cennete sokulmuş ve oradan çıkarılmıştır."259[259]
4- Aşure Günü (Dördüncü Bayram)
Aşure günü hakkındaki sünnet, alimlerin de ittifakıyla sadece oruç tutmaktır.
İbn Abbas: "Rasûlüllah (s.a.v.) Medine'ye geldi. Yahudilerin Aşure günü pruç tuttuklarını gördü ve dedi ki:
"Bu nedir?" Dediler ki:
“Bu kurtuluş günüdür. Bu günde Allah İsrailoğullarını düşmanlarından kurtarmıştır. Bundan dolayı Musa (a.s.) bu günde oruç tutmuştur.
Rasûlüllah:
"Ben, Musa'ya sizden daha yakınım" dedi. Kendisi oruç tuttu ve oruç tutulmasını da emretti."260[260]
Aşure gününde sadece oruç tuttular. Bu konudaki, diğer rivayetlerin aslı yoktur, hepside bid'at ve hurafedir.261[261]
Sonradan Ortaya Çıkarılan Bayramlar
Müslümanlar, yabancı devletlerin tatbik ettikleri birçok bid'atla karşı karşıya gelmiştir. Başlıcaları şunlardır:262[262]
1- Şemmu'n-Nesîm (Mısır'da Bahar Bayramı)
Bunda, yahudî ve hrıstiyanlara iştirak etme vardır. Bu, müslümanlarla hiç alakası olmayan eskiden kalma bir bayramdır. Ne yazık ki, müslümanlar o gün, bozuk bir inanç olan tuzlanmış yemek gibi birçok bid'ati işlerler. Sünnetin yerine bid'at getirilirse, bu bir musibet olur. Çünkü bid'at, ancak sünnete karşı getirilir.
Bu yıl (yani Hicri 1410 - Miladî 1990 yılında) Şemmu'n-Nesîm, Ramazan ayına rastladı. Şeytan bazı müslümanların akıllarıyla oynamayı başardı. Onlar, Allah ve Rasûlüne savaş açarak parklarda tuzlanmış balık yediler.263[263]
2- Yılbaşı Kutlamaları
Bu hrıstiyanlalara ait bir gündür. Dinde yeri yoktur. En kötü tarafı, şeytanın yanlarına yaklaşıp birlikte yaşayabildiği bazı müslüm ani arın, gece sabaha kadar bağıra, çağıra yılbaşını kutlamalarıdır. İmanları zayıf olduğundan kadınlar, erkekleri buna zorlamaktadırlar. Onlar niye kutladıklarını bile bilmiyorlar. Sadece taklid ediyorlar.264[264]
Bid'atler ve İsraf
Birçok evde yaygın olan ve zararlarının çokluğu sebebiyle nefislerimizi onlardan temizlememiz gereken bid'atlerden birisi taziye çadırlarıdır. (Mısır da yaygındır.) Kaça mal oluyor? Kimin parasıyla kuruluyor. Yetimlerin mallarıyla mı? Yoksa dulların nafakalarıyla mı? Bu maskaralıktır.
Müslüman kardeşim!
Şunu bil ki, çadırlarda Kur'an okumak bid'attir. Aslı yoktur. Din adına birçok günah işlenmektedir. Mesela Kur'an okunurken sigara içmek, hocanın okuyuşunun arkasından mantıksız çığlıklar atmak, üstünü başını yırtmak, yüzüne vurmak gibi şeyler yapmak. Bunlar cahiliye adetidir. Böylece bid'atler devam eder gider. Onbeşinci gün adıyla yeni bir taziye toplantısı yapılır. Cenaze sahibine birçok yük ve masraf getirilir. Aslında bunların ölüye hiç bir faydası yoktur. Kırkı, sene-i devriyesi diye devam eder. Bunlar, İblisin ortaya çıkardığı ve insanların başına belâ ettiği şeylerdir.
Nice bid'at, birçok kimseye göre akide ve ibadet hükmündedir. Onlardan vazgeçmek zor ve garip birşey haline gelmiştir. Fakat müslüman evlerinin bu putlardan temizlenmesi gerekmektedir. Burada davetcilerin, aile reisinin ve annenin, çocukları karşısındaki sorumluluğu ağırdır.265[265]
SELAMI VERİP, İZİN İSTENİLEN EVLER
Yüce İslâm dini evlerimizi, ahlâkımızı ve hayamızı koruyan yüce kuralları açıklamıştır.
İslâm'a göre müslümanlann evleriyle müşriklerin evleri arasında açık bir fark olmalıdır. Selâm ve isti'zân (izin isteme), zikir ve İslâm'ın selamını içine aldıklarından onlar, şeytana karşı muhkem birer kaledirler.
Allah Teala şöyle buyurur: "Ey inananlar! Evleri-.nizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selâm vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha iyidir."266[266]
Yine Allah Teala şöyle buyurur: "Evlere girdiğiniz zaman kendinize, ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selâm verin."267[267]
Abdullah b. Amr b. el-As'dan: Bir kişi Rasûlüllah'a (s.a.v.) sordu:
“İslâm'da en hayırlı amel hangisidir? Rasûlüllah (s.a.v):
“Yemek yedirmen, bildiğine ve bilmediğine selâm vermendir."268[268]
Abdullah b. Selâm'dan: Rasûlüllah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini işittim:
"Ey insanlar! Selâmı yayınız. Yemek yediriniz. Sıla-i rahmi yerine getiriniz. İnsanlar uyurken geceleri namaz kılınız. O zaman cennete selametle gireceksiniz."269[269]
Selâm Nasıl Alınıp Verilir?
Selâm'ın "es-selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve be-rekâtüh" diye verilmesi iyi olur. Selâm verilen tek kişi de olsa böyle çoğul sigasıyla selâm verilir. Selâmı alan da "Ve aleykümü's-selâmü ve rahmetullahi ve berekâtüh" der. Burada olduğu gibi başında bir "ve" getirilir.
îmrân b. Husayn'dan: "Bir adam Rasûlüllah'a (s.a.v.) geldi ve "es-selâmü aleyküm" dedi. Rasûlüllah onun selamını aldı ve sonra oturdu. Rasûlüllah (s.a.v.) "on sevap" dedi. Bir başkası geldi, "es-selamü aleyküm ve rahmetullah" dedi. Rasûlüllah onun da selamını aldı ve sonra oturdu. Rasûlüllah (s.a.v.) "yirmi sevap" dedi. Sonra bir başkası gelip "es-selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh" dedi. Rasûlüllah onun selâmını aldı ve oturdu. Sonra: "O'na otuz sevap var" dedi.270[270]
Selâm'ın Âdabı
Müslümanm, selâm verdiğinde, başkalarının duyması için sesini yükseltmesi gerekir. Kalabalık bir topluluğa selâm verdiyse, diğerlerine de duyrumak için selâmı iki veya üç kere tekrarlar.
Ebu Hüreyre'den: Rasûlüllah (s.a.v.) buyurur ki: "Binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, az olan çok olana, küçük olan büyüğe selâm verir."271[271]
Ebu Ümame el-Bâhilî'den: Rasûlüllah (s.a.v.) buyurur ki:
"Allah yolunda insanların en makbulü işe selâmla başlayandır."272[272]
Müslümandan evine girdiğinde selâm vermesi istenmektedir. Çünkü bu şeytanı kovar. Evde hiç kimse olmasa bile, girince selâm vermesi müstehabtır.
Allah Teala şöyle buyurur: "Evlere girdiğiniz zaman kendinize, ehlinize, Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selâm verin."273[273]
Enes'den (r.a.): Rasûlüllah (s.a.v.) bana şöyle dedi: 'Yavrucuğum! Ehlinin yanına girdiğin zaman selâm ver ki, senin üzerine ve ev halkına bereket olsun."274[274]
Kişinin ailesine, mahrem olan kadınlara ve eğer fitne çıkmayacağından emin olursa, yabancı kadınlara selâm vermesi müstehaptır.
Ümmü Hânî bint Ebî Talib'den: Rasûlüllah'a (s.a.v.) geldim. Rasûlüllah yıkanıyor. Fatıma da onu bir örtü ile örtüyordu. O'na selâm verdim.275[275]
Esma bint Yezid'den: Rasûlüllah (s.a.v.) toplu halde iken bizim yanımıza geldi ve bize selam verdi.276[276]
Müslüman kardeşim! Kâfire önce müslümanın selâm vermesi haramdır. Aralarında müslüman ve kâfirlerin bulunduğu meclistekilere selâm vermek müstehabtır. Çünkü Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 'Yahudi ve hrıstiyanlarla selâmlaşmayınız. Onlardan biriyle yolda karşılaştığınız zaman yolun en dar yerinden gitmeye mecbur ediniz."277[277]
Enes'den (r.a.); Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Size ehl-i kitap selâm verdiği zaman "ve aleyküm" deyiniz."278[278]
Esleme'den (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.), içinde müslüman ve müşriklerden (yahudî.ve putperest) bir topluluğa uğradı ve onlara selâm verdi." (Muttefekun Aleyh)
Toplantıdan ayrılma veya toplantıya katılmanın âdabı arasında selâm da vardır.
Ebu Hüreyre, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden biriniz meclise sonradan gelecek olursa selam versin. Kalkmak istediğinde de yine selam versin. Selâm konusunda birincinin ikinciye önceliği yoktur. (Her ikisi de aynı değerdedir.)" (Ebu Davûd, Tirmizî)279[279]
İzin İsteme ve Âdabı
Salihlerin evlerine ahıra girer gibi girilmez. Onların evlerine girerken izin isteme ve selam vardır. Onlar, edep, takdir ve saygı evleridir. Onlarda, İslâm usulü uygulanır. Onlar şeytanın yüzüne kapalıdır.
Allah Teala şöyle buyurur: "Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere izin almadan seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu si-, zin için daha iyidir. Eğer evde kimseyi bulamazsanız yine de size izin vermedikçe içeriye girmeyiniz. Size "dönün" denirse dönün. Bu sizi daha çok temize çıkarır. Allah yaptıklarınızı bilir. İçinde malınız bulunan boş evlere girmenizde bir sorumluluk yoktur. Allah açığa vurduğunuzu da gizlediğinizi de bilir."280[280]
Dostları ilə paylaş: |