1- İsar (Fedakarlık)


Nuh’un (a.s) Din ve Şeriatı



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə40/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   76

Nuh’un (a.s) Din ve Şeriatı


Nuh (a.s) insanları şu şeylere davet etti: “Münezzeh olan Allah’ı bir kabul etmek, Allah’ın sözde ortaklarını bir kenara itmek (nitekim Nuh’un bütün kıssalarından da bu açıkça anlaşılmaktadır) Allah’ın karşısında teslim olmak, (bu da Nuh ve Yunus surelerinden ve Al-i İmran suresinin 19. ayetinden anlaşılmaktadır) iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak (bu da Hud suresi 27. ayetten anlaşılmakdadır) (bu da Nisa suresi, 103. ayet ile Şuara suresi, 8. ayetten açıkça anlaşılmaktadır) eşitlik, adalet, çirkin ve uygunsuz işlere yaklaşmamak, doğru konuşmak, ahde vefa göstermek. (En’am suresi, 151 ve 152. ayetler) Kur’an Nuh’un (a.s) önemli işlere Allah’ın adıyla başlayan ilk kimse olduğunu ifade etmektedir. (Hud suresi, 41. ayet)

Nuh’un (a.s) Davetindeki Israrı


Nuh (a.s) kavmini Allah’a iman etmeye ve Allah’ın ayetlerine davet etti. Gece gündüz, açık ve gizli bir şekilde onları hakka davet etti. Ama insanların onlara verdiği cevap sadece inat ve kibirden başka bir şey değildi. Ayrıca Nuh insanları daha fazla davet ettikçe halk da küfür ve kibirlerini artırıyordu. Ailesi ve ailesinin dışındaki az bir grup dışında hiç kimse ona iman etmedi. Sonunda netice olarak iman etmelerinden ümidini kesti, rabbine şikayette bulundu ve ondan yardım diledi. (Nuh, Kamer ve Mu’minun sureleri)

Nuh’un Davet Müddeti


Nuh (a.s) dokuz yüz elli yıl halkını münezzeh olan Allah’a ibadete davet etmiştir. Ama onlar sadece alay ettiler. Onu delilik ve üstünlük talep etmekle suçladılar. Sonunda rabbinden yardım diledi. (Ankebut suresi) Allah da ona kendisine iman eden kimseler dışında kavminden hiç kimsenin ona asla iman etmeyeceğini vahyetti ve halkı hakkında teselli verdi. (Hud suresi) Böylece Nuh halkına, Allah’ın kendilerini yok etmesi için beddua etti ve (Allah’tan) yeryüzünü kafirlerden temizlemesini diledi. (Nuh suresi) Allah da ona vahiy gözetiminde bir gemi yapmasını emretti. (Hud suresi)

Nuh’un Gemi Yapması


Allah-u Teala Nuh’a (a.s) O’nun desteği ve yardımıyla bir gemi yapmasını vahyetti. Nuh (a.s) da gemi yapmaya koyuldu. İnsanlar gruplar halinde onun yanından geçiyor ve yeryüzünde suyun olmadığı bir yerde gemi yapmakla meşgul olan Nuh’u alaya alıyorlardı. Ama (Nuh (a.s) onlara şöyle diyordu: O da, “Bizimle alay ediyorsunuz ama, alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz” dedi. Rezil edecek olan azabın kime geleceğini ve kime sürekli azabın ineceğini göreceksiniz. (Hud suresi)

Allah-u Teala azap indirmek için bir nişane karar kıldı ve o nişane de suların coşup yükselmeye başlamasıydı. (Hud ve müminun sureleri)



Azabın İnişi ve Tufanın Gelişi


Gemi yapma işi sona erince Allah’ın emri geldi, sular coşup yükselmeye başladı, münezzeh olan Allah Nuh’a: “Her hayvandan (erkek ve dişi olarak) bir çift almasını ve daha önce Allah’ın boğulacağına dair emrinin verildiği kimseler dışında ailesini yanına almasını vahyetti. Sadece hain karısı ile gemiye binmekten çekinen oğlu, bunun dışında tutuldu. Hakeza iman eden kimselerin de gemiye binmesi emredildi. (Hud ve Muminin sureleri)

Nuh (a.s) onları gemiye bindirip, hepsi birlikte gemiye binince Allah göklerin kapısını açtı, sular gökten boşaldı, yeryüzündeki çeşmeler kaynayıp yükseldi ve sular, taktir edilen emir esasınca birbirine ulaştı. (Kamer suresi) Sular yükseldikçe yükseldi, gemi suların üzerinde karar kıldı ve dalgalar arasında bir dağ gibi yola koyuldu. (Hud suresi) Böylece tufan o zalim halkı çepe çevre kuşattı. Allah Nuh ve beraberindekilere gemide karar kıldıkları durumda, Allah’ın kendilerini zalim bir topluluktan kurtarması hasebiyle Allah’a şükretmelerini ve gemiden inişte bereket talep etmelerini emretti, “Bizleri zalim topluluktan kurtaran Allah’a hamd olsun” demelerini, “Rabbim! Bizi mubarek bir yerde indir ve şüphesiz sen hidayet edenlerin en hayırlısısın” diye şükredip dua etmelerini emretti.



Allah’ın Emrini Hayata Geçirmek ve Nuh İle Beraberindekilerin Gemiden İnişi


Nuh’un tufanı her tarafı çepe çevre kuşattı, insanlar sularda boğuldular. (Bu Saffat suresi, 77. ayetten de anlaşılmaktadır.) Allah yeryüzüne sularını geri çekmesini ve gökyüzüne de yağışını durdurmasını emretti. Böylece sular, yerin dibine indi ve gemi Cudi dağında karar kıldı. Şöyle denildi: “Zalimler yok olsun.” Nuh’a (a.s) da şöyle vahyedildi: “Bizim tarafımızdan, sana ve beraberindeki ümmetlere nazil olan bereket ve esenlikle yeryüzüne in. Ondan sonra artık onlar genel bir tufana düçar olmayacaklardır. Nesillerden bir takım ümmetler meydana gelecek, Allah onları hayatın nimetlerinden faydalandıracak ve böylece zalimlere şiddetli bir azap gelip çatacaktır. Bunun üzerine Nuh ve beraberindekiler gemiden indiler, yeryüzüne vardılar. Allah karşısında teslimiyet ve tevhit izharında bulundular. Onun soyu yer yüzüne varis oldu. Allah neslini kalıcı kıldı. (Hud ve Saffat sureleri)

Nuh’un Oğlunun Boğulma Hikayesi


Nuh (a.s) gemisine binince çocuklarından biri gemiye binmedi ve “Herkim gemiye binmezse boğulacaktır” diyen babasının sözüne inanmadı. Babası onun gemiden uzak bir köşede durduğunu görünce şöyle seslendi: “Oğulcağızım! Bizimle gemiye bin ve kafirlerden olma.” Ama o cevap olarak babasına şöyle dedi: “Beni sulardan koruması için dağlara sığınırım.” Nuh (a.s) şöyle buyurdu: “Bu gün Allah’ın kendisine rahmet ettiği kimseden başka, ilahi emrinden hiçbir koruyucu yoktur.” Nuh’un maksadı gemiye binenlerdi. Ama oğlu ona itina etmedi ve aniden dalgalar ikisinin arasını ayırdı ve oğlu da diğerleri gibi boğuldu.

Nuh (a.s) karısının gizli küfründen haberdardı. Ama çocuğunun batın açısından kafir olduğunu bilemiyordu. Eğer bu konuyu bilseydi, şüphesiz oğlunun boğulması kendisini rahatsız etmezdi. Zira yaptığı bedduasında şöyle buyurmuştur: Nuh dedi ki: “Rabbim! Yeryüzünde hiç bir kafir bırakma. Doğrusu sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; sadece ahlaksız ve çok kafirden başkasını doğurup yetiştirmezler.1

Hakeza Nuh (a.s) şöyle buyurmuştur: Benimle onların arasında sen hüküm ver. Beni ve berâberimdeki iman edenleri kurtar” dedi.2 Hakeza Allah-u Teala’nın vahyinde kendisine şöyle buyurduğunu da işitmişti: Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır.1

Nuh (a.s) bu yüzden rahatsız olup hüzünlendi. Hüzün üzerine rabbine seslenerek şöyle arzetti: “Ey rabbim! Oğlum benim ailemden biridir. Şüphesiz senin vaadin doğrudur ve benim ailemi kurtaracağını vaad etmiştin. Şüphesiz sen hüküm verenlerin en iyisisin. Verdiğin hükümde zulmü vebal görmezsin ve bilmeden bir hüküm vermezsin. O halde çocuğumun bu başına gelen nedir?” İlahi inayet Nuh’un haline de şamil oldu ve açıkça oğlunun kurtuluşunu dilemesine engel oldu. Zira bu istek bilinmeden yapılan bir istekti. Bunun üzerine Allah ona şöyle buyurdu: “Ey Nuh! O senin ailenden değildir. O Salih olmayan bir iş yaptı. O halde onun hakkında bilmeden benden kurtuluşunu dileme. Ben seni cahillerden olmama hususunda uyarıyorum.” Bu esnada Nuh’a konunun gerçeği aşikar oldu ve rabbine sığınarak şöyle arzetti: “Ey Rabbim! Bilmeden senden bir şey dilemekten sana sığınırım. Senden beni inayetine mazhar kılmanı, bağışlayarak hatamı örtmeni, bana merhamet etmeni diliyorum. Aksi taktirde şüphesiz hüsrana uğrayanlardan olurum.”




Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin