1 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,81 Mb.
səhifə17/39
tarix27.12.2018
ölçüsü2,81 Mb.
#87124
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   39

  • Öz itibarıyla yeni anayasa ideolojik açıdan tarafsız olmalı, etnik açıdan kör olmalı, anayasada değişmez maddeler olmamalı, hiçbir alanda vesayetçi olmamalı, ayrıca eşitlik, adalet, özgürlük anayasanın değerler sistemini oluşturmalı, cins ayrımcılığını ortadan kaldıran bir yaklaşıma sahip olmalı, temel hak ve özgürlükleri tarif etmeli, sadece büyümeyi değil eşitliği de dikkate alan sosyal devleti öne çıkarmalı, yargının bağımsızlığı, devletin tarafsızlığı ilkesine sadık kalmalıdır.

  • Sonuç, Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Bu süreci belirleyecek olan değişim isteyenler ile statükoyu sürdürmek isteyenler arasındaki mücadeledir. Değişim isteyenler bu mücadeleden galip gelir ve birikmiş sorunları demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla çözerse Türkiye beş on yıl içinde bölgenin en saygın demokrasilerinden biri hâline gelir. Bağrında her türlü sorunu taşıyan, geri kalmış… Eğer aksi bir durumda ise üçüncü dünya devletlerinin bulunduğu konumda olur ve bu anlamda da bu Meclis görevini yerine getirmemiş addedilir. O nedenle bu Meclisin toplumda bana göre en önemli görevinin yeni anayasa yapmak olduğunu belirterek konuşmamı bitireyim.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sayın Özer, çok teşekkür ederiz. Tabii, sosyoloji profesörü olmanızın da etkisiyle hem hukuki açıdan hem de sosyolojik açıdan bir değerlendirme yaptınız. Mayıs ayından itibaren yeni bir anayasa yapma çalışmalarına girişecek olan Komisyonumuzun çalışmalarında bu önerileriniz kuşkusuz ki bizler tarafından tekrar incelenerek değerlendirmeye alınacaktır. Size çok teşekkür ederken Komisyon üyesi arkadaşlarımıza da söz vermek istiyorum.

  • Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Konya Milletvekili, Komisyonumuzun üyesi Faruk Bal Bey’e söz vereceğim.

  • Faruk Bey buyurun.

  • FARUK BAL (Konya) – Sayın Hocam, zatıalinizi dikkatle dinledik, konuşmanın başında da Mersin’de bulunan Toros Üniversitesi adına bir sempozyum düzenlediğinizi ifade ettiniz. Burada Oral Çalışlar, Fazıl Erdem, Faik Bulut, Mahmut Övür, Mehmet Mir Dengir Fırat, Doğu Ergil, Erol Katırcıoğlu, Fuat Keyman, Emin Aktar, Hulki Özel ve Tarık Ziya Ekinci’nın görüşleriyle beraber yaptığınız…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Onlar baro başkanlarıydı, dediğiniz…

  • FARUK BAL (Devamla) – …ama konuşmanın başında da kendi sunumunuzu yapacağınızı ifade ettiniz.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Evet.

  • FARUK BAL (Devamla) – Biz bunu mu dinlemiş olduk, yoksa şimdi sizin şahsi fikirlerinizi mi?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Beni dinlemiş oldunuz efendim. Onu zaten size arz ettim.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Başlangıçta siz gelmeden önce…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Söyledim çünkü onu tekrar etmenin çok faydalı olamayacağını düşündüm.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama bir sempozyumdur, bireyler, davetliler görüşlerini iletmişlerdir.

  • FARUK BAL (Devamla) – Anladım…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Demin anlattığı… Kendisi Rektör Yardımcısı o bakımdan…

  • FARUK BAL (Devamla) – Anlaşıldı, ben kayda doğru girsin diye ifade ediyorum.

  • Zatıaliniz hem siyaset bilimcisi hem sosyolog olarak…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Bir de kusura bakmayın biraz hızlı ve heyecanlı bir sunum oldu zamana karşı, onun için…

  • FARUK BAL (Devamla) – Sosyolog olarak bilginize ihtiyacımız var çünkü sık sık “Anayasa etnik vurgulardan arınmalıdır.” dediniz. Buradaki “etnik vurgu” tanımı içerisinde, etnisite içerisinde “Türk” ifadesini de kullandınız. Türk bir etnisite mi sizce, yoksa Anayasa’da hukuki bir bağ olarak mı kullanılmıştır, vatandaşlık bağında özellikle?

  • Bunu bir cevaplandırabilirseniz ikinci soruyu soracağım.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Şimdi, tabii ki Türk ya da Türklük bir hukuki ifade olduğu iddia ediliyor ama Türkiye’deki sosyolojik algısının bir etnisite olduğu yolundadır. Sonuç itibarıyla madde 66’da mesela işte “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür.” ya da buna benzer bir ifade var. Böyle olunca bizim yapmış olduğumuz araştırmalarda kendini mesela Kürt olarak ya da kendini… Tabii, burada sık sık bu kavramı kullandım ama bunu sadece iki etnisiteyle sınırlandırmamak lazım, başka etnisiteler de vardır. sorunlu alanlar olduğu için bu şekilde dile getirdim bir katkım olsun diye dolayısıyla bunun niza çıkardığını söyledim, toplumun algısı bu ve bu algı olgunun yerine geçmiş oluyor.

  • FARUK BAL (Devamla) – Anladım.

  • Şimdi, ikinci durum da şu: Tabii bir etnisiteyi tanımlayan sosyologlar -uluslararası ve ülke bazında- “Belirli bir çoğunluktan kendilerini haklı nedenlerle azınlık hissedenler.” diye, en kaba tabiriyle etnisiteyi böyle tarif ediyorlar. “Bu sadece bir ırk meselesine dayanmaz, sosyolojik başka nedenler de olabilir.” Eğer “Türk” etnisite ise bu anlamda çoğunluğun adı ne?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Türkiye’deki çoğunluğun adını mı diyorsunuz?

  • FARUK BAL (Devamla) – “Türk etnisite” diyorsunuz, “Türkiye’de Türkler etnisite” diyorsunuz, çoğunluğun adı ne?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – İşte, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, benim önerim o.

  • FARUK BAL (Devamla) – Hayır hayır, sosyolojik açıdan baktığınızda “Türk” bir azınlık anlamında ya da etnisite anlamındaysa etnik bir yapıysa “Türk”, çoğunluğun adı ne? Yani hangi çoğunluğa göre Türk etnisite?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Sorunuzu anlayamadım.

  • FARUK BAL (Devamla) – Anlatamadım.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Yani şunu söylemek istiyorum…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani değişik etnik gruplar varsa Türkiye’de, bunların içerisinde çoğunluk kimdedir?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Türklerdir çoğunluk elbette ki.

  • FARUK BAL (Devamla) – O zaman etnik değil Türk, etnisite değil.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Hayır, işte ama Türklerin dışında Kürtler de var, Çerkezler de var, Lazlar da var, siz bir etnisiteye vurgu yaptığınız zaman, Anayasa oydaşma metni ise…

  • FARUK BAL (Devamla) – “Etnik” tabirinin ne olduğunda anlaşamadık Hocamla.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – …toplumun çeşitli kesimlerinin bu Anayasa’nın içinde bulmasıdır efendim.

  • Şimdi, mesela Anayasa’ya şöyle bir madde yazsak…

  • FARUK BAL (Devamla) – Yok Hocam, bunlar anlaşıldı, dediğiniz anlaşıldı.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – İzin verirseniz bir cümleyle izah edeyim yani anlaşılsın diye söylüyorum: “Türkiye’deki bütün ağaçlar kavaktır.” desek yani kavaklar var, çoktur da ama çınar da var, diğer ağaçlar da var. Onların onun içinde kendilerini var edebilmesi ise mesele yani bu sorunlu, nizai alanları ortadan kaldırmaksa benim önerim şu: Türklük vurgusunu… Mesela diyelim ki Millî Eğitim Yasası’nda, diğer birtakım yasalarda bunlar var, bunların emareleri de var. Bunları şimdi burada tartışmak istemiyorum ama eğer Kürtlerin böyle bir sorunlu alanı varsa o Türklük yerine, Türklük yanına bir de Kürtlüğü ilave etmek değil, bu yanlış olur, bu çatışmayı daha da derinleştirir, bunu çıkarıp yani birtakım çağdaş anayasalarda olduğu gibi bir etnisiteye yer vermediğimiz takdirde yani nötr olduğu takdirde o zaman herkes kendisini içinde görecektir ve sorun da büyük ölçüde çözülecektir. Yani benimki bir öneri.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi, tabii, devletin adı da…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Türkiye Cumhuriyeti devleti…

  • FARUK BAL (Devamla) – Kültür ve milliyet ne demek Hocam? O zaman ben üçüncü soru soruyorum: Kültür ve milliyet ne demektir? Yani sizin anlayışınız? Buna biz bakacağız şimdi, sizin gözlüğünüzle göreceğiz, anlattıklarınızı sizin gözlüğünüzle okuyacağız. Milliyet dediğimiz kavram nedir bu anlamda? Türk etnisite ise, bir millet olamamış mı? Bu bahsettiğiniz etnisiteler…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Milet olmuş. Millet başka efendim, milliyet başkadır.

  • FARUK BAL (Devamla) – Tabii onları biliyoruz. Bu etnisitelerin de katılımıyla bir kültür yaratmış, bir medeniyet yaratmış, değil mi?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Evet.

  • FARUK BAL (Devamla) – Bunun adına “Türk kültürü”, “Türk medeniyeti” diyoruz. Elbette ki Kürt, Çerkez, Çeçen, Laz, Abaza, hepsi de bunun içerisinde ve onlar da bir zenginlik.

  • Şimdi, sizin anlattığınızı biz sizin gözünüzle okuduğumuz zaman bu değerleri nereye oturtalım? Onu sormak istiyorum.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Bu değerleri şöyle oturtacağız: Yani bu Türkiye’de var olan bütün kültürleri… Kültür bir insanın doğumdan ölüme kadar bütün yapıp ettiklerini kapsar, sadece dile dayalı değil. Dolayısıyla diyelim ki bir Türk kültürü varsa bir Kürt kültürü de vardır, bir Laz kültürü, bir Çerkez kültürü de vardır, bunları ayrıştırmak yerine Türkiye’nin bir zenginliği olarak göreceğiz ve burada önemli olan bugün böyle bir sorunla karşı karşıyayız, bu sorunu giderebilecek bir formülasyon… Eğer böyle bir sorun olmasaydı bizim de bir çözüm arayışımız olmazdı. Diyelim ki siz Anayasa 66’ncı maddeyi değiştirmeden geçirdiniz, Türkiye’deki sorunlar çözülmüş mü olacak? Sizin amacınız zaten Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu sorun alanlarını çözmek değil mi? Mesela ben onu belirttim, biri dedim etnisite, biri dedim vesayet meselesi, biri dedim din-devlet ilişkileri. Yani zaten mevcut Anayasa var, bunların hepsi sorunlu alanlar dolayısıyla herkesin bir görüşü var, herkesin kendi görüşüne göre doğruları var. Bunun yerine toplumu rahatlatacak, toplumun hepsinde kabul görecek bir anlayış, bir oydaşma, bir uzlaşma… Ben sizi anlıyorum yani sizin o alandaki görüşünüz öyle ama CHP’yi dinlediğimde başka bir şey söylüyor, BDP’yi dinlediğimde başka bir şey söylüyor, AK PARTİ’yi dinlediğimde başka bir şey. O zaman burada maharet şu: Herkesin kendi sazını çalmak yerine, kendi görüşünü ısrarla savunmak yerine Türkiye’yi rahatlatacak bir anlayışı ortaya koyabilmektir. Benim de önerdiğim Türkiye Cumhuriyeti anayasal vatandaşlığı, böyle bir çözüm olabilir ve Türklük meselesi Türkiye’de bir niza çıkarıyor, diğerleri açısından bir sorun alanı gibi görünüyor.

  • Şimdi, mesela BDP temsilcisi sanırım geldi.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ayla Hanım hoş geldiniz.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Hoş bulduk.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Ona da sorarsanız o da başka bir açıdan açıklayacak.

  • FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Hocam, ben anladım.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Rıza Hocam, ekleyeceğiniz bir şey var mı?

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, ufak bir iki şey sormak istiyorum.

  • Bir bu askerî yargıyla ilgili. Eğer doğru anlamışsam “Askerî yargı olmamalı.” dediniz, “Çift başlı yargı olmamalı.” dediniz. Yani şu olmamalı mı: Askerleri yargılayacak, askerler arasındaki askerî suçları…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Bugünkü hâliyle demek istedim. Ben hukukçu değilim tabii. Mesela bu konuda işte diyelim ki askerî sorunlarla ilgili bir askerî yargılama olmalı ama Türkiye Cumhuriyeti’nde bütün kurumların yaptığı her türlü işler diyelim ki kamu denetimine açıkken örneğin askeriyenin yaptığı harcamalar açık değil veya açık değilmiş gibi toplumda görülüyor. Bunun gibi birtakım düzenlemelerin yapılması ve şeffaf hâle getirilmesi…

  • RIZA TÜRMEN (Devamla) – Askerî Yargıtay ya da Askerî Yüksek İdare Mahkemesi olmalı mı olmamalı mı?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Bence bu çift başlılığı önleyebilecek mekanizmalar yaratılmalıdır.

  • RIZA TÜRMEN (Devamla) – Bir de şeyi tam anlayamadım: “Din kamusal yaşamdan çıkarılmalıdır.” dediniz. “Çıkarılmamalı mı” dediniz, “Çıkarılmalı mı” dediniz? Din-kamusal alan ilişkisini nasıl görüyorsunuz?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Şöyle, onunla şunu kastettim: Diyelim ki şimdi Diyanet İşleri var, Diyanet İşleri vergi topluyor, vergiyi Sünnilerden de topluyor, Alevilerden de topluyor dolayısıyla Alevilerin işte cemevleriyle ilgili talepleri var, diyor ki: “Benden vergiyi topluyorsun camiyle ilgili harcama yapıyorsun ama benimle ilgili bir şey yapmıyorsun.” Benim geldiğim ilde cemevinin harcamalarını işte bir kurumun karşılaması gündeme geldi elektrik faturalarını, günlerce manşet oldu. Dolayısıyla eğer böyle bir alan olacaksa o zaman yeniden düzenlenmeli, yoksa Diyanet İşleri Başkanlığı ya kaldırılmalı…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Diyanet vergi toplamıyor, devlet vergi topluyor ama…

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Devlet topluyor ama oraya veriyor, aktarıyor.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Genel bütçeden Diyanete pay veriliyor, o paydan harcanıyor yani onu demek istiyorsunuz?

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Evet, onu demek istiyorum. Diyanet tabii ki vergi toplamaz. Yani sonuç itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin diyelim ki Sünni vatandaşlarıyla ilgili işte Diyanete aktarılan harcamalar oluyor, öte taraftan Alevilerin de talebi var. Yani ben bir siyasi parti anlamında bakmıyorum, sosyolojik olarak baktığımda böyle bir sorun alanı var. Geldiğim yerde, mesela Mersin’de Alevilerin böyle bir talepleri var. O nedenle ne yapılması gerekir? O zaman ya dinin tamamen cemaatlere bırakılması gerekir -Yani kendisi örgütlenebilir, cami yapabilir, para toplayabilir, bağış toplayabilir. O zaman herkes kendi işlerini bu çerçevede yapabilir- ya da eğer devlet yapıyorsa din veya mezhepler arasında herhangi bir ayrım yapmamalıdır, herkese bu anlamda eşit davranmalıdır demek istiyorum.

  • RIZA TÜRMEN (Devamla) – Teşekkür ederim.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ayla Hanım, tabii siz sunumun sonuna yetişebildiniz. Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer Bey yarım saati aşkın bir süre, kırk dakika kadar bir sunum yaptılar. Ciddi bir hazırlık yapmışlar, slaytlarla da gösterdiler. Zahmetleri ve ilgileri nedeniyle kendilerine teşekkür ederiz.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Estağfurullah.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Tabii, biz Komisyon olarak bu sunumları dinliyoruz. Demin de ifade ettiğim gibi, değerlendirme aşamasına geldiğimizde, özellikle anayasayı yapım aşamasına geldiğimizde bunlardan yararlanacağız.

  • Çok teşekkür ederiz.

  • Ayla Hanım, söyleyeceğiniz bir şey var mı?

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Öncelikle Hocam hoş geldiniz.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Hoş bulduk.

  • AYLA AKAT ATA (Devamla) – Sunumun tamamını dinlemek istiyordum ama hava muhalefeti ve rötar dolayısıyla geciktik, kusura bakmayın. Ben yine sunmuş olduğunuz katkıdan dolayı, her ne kadar yetişememiş olsam da teşekkür ediyorum.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sunumunuzun bir nüshası bizde var, değerlendirmelerde onlardan yararlanacağız.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Bu sunum şekliyle var ama isterseniz bunu bir metin hâline de getirip verebilirim.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Gerçi, bizim Tutanak Müdürlüğümüz bunları tespit etti, sizin konuşmanız, hatta arkadaşlarımızın soruları aynen zabıtlarda var, oradan da yararlanırız.

  • Çok teşekkür ederiz.

  • TOROS ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. AHMET ÖZER – Ben teşekkür ediyorum. Umarım en kısa sürede, 2012 yılı içerisinde Türkiye yeni bir anayasaya kavuşur. Toplumun da sizden beklentisi budur. Bu çerçevede beni dinlediniz için ben sizlere teşekkür ediyorum.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Estağfurullah, biz teşekkür ederiz zahmetleriniz nedeniyle. Buraya kadar sizi yorduk.



  • Diğer konuğumuzu çağıralım.

  • Komisyonumuzun bugünkü toplantısına Atılım Üniversitesi adına Prof. Dr. Levent Köker Bey iştirak ederek, Atılım Üniversitesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince yürütülmekte olan yeni anayasa yapım sürecine katkılarını, önerilerini bizlerle paylaşacaklar.

  • Sayın Hocam, söz sizin, buyurun efendim.

  • ATILIM ÜNİVERSİTESİ TEMSİLCİSİ PROF. DR. LEVENT KÖKER – Estağfurullah.

  • Şimdi, lütfedip bizden bir temsilci istemişsiniz, Rektörlük de beni görevlendirdi. Ben burada söyleyeceklerimin ne kadarı üniversitenin görüşüdür, ne kadarı benim kişisel görüşümdür, onları çok ayırt etme imkânına sahip değilim çünkü siz de takdir edersiniz ki bizim üniversitenin…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Üniversite Rektörlüğü dedi ki: “Bizim adımıza gidin bu konuda düşüncelerinizi söyleyin.”

  • ATILIM ÜNİVERSİTESİ TEMSİLCİSİ PROF. DR. LEVENT KÖKER – Evet, bana öyle söylediler.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Herhâlde sizi yetkilendirdiklerine göre burada söyleyeceğiniz her şey Atılım Üniversitesini de bağlayacak demektir.

  • ATILIM ÜNİVERSİTESİ TEMSİLCİSİ PROF. DR. LEVENT KÖKER – Peki.

  • Şimdi, şundan bir defa ben emin olarak konuşabilirim: Atılım Üniversitesinin hemen hemen benim temasta olduğum veya gözlerlerime göre bilediğim kadarıyla bir yeni anayasa ihtiyacı konusunda toplumun büyük kesiminin duygularını ve düşüncelerini paylaştığını söyleyebilirim. Yani bir yeni anayasa ihtiyacı konusunda çok büyük bir tereddüt yok, bu konuda büyük bir oy çokluğu olduğunu söyleyebilirim. Toplumda da yani zaten marjinal bir iki itiraz belki var ama yeni anayasa ihtiyacı konusunda büyük bir mutabakat var, Atılım Üniversitesi de bunu zannediyorum paylaşıyor fakat daha kesin olarak söyleyebileceğim bir husus, ittifakla âdeta kabul edilmiş olduğunu düşünebileceğimiz bir husus, Türkiye’nin son on yılında en azından çok önemli demokratikleşme hamleleri gerçekleştirdiğidir ama buna ilaveten özellikle bu 2007’den itibaren yaşamakta olduğumuz bir siyasi ve toplumsal kutuplaşma var. Bu kutuplaşma bugün için biraz yumuşamış görünüyor fakat bir alt dalga olarak bunun devam etmekte olduğunu, bunun anayasa çalışmalarına girildiği yani içeriye girildiği zaman daha fazla da yüzeye çıkabileceğini bir ihtimal olarak hepimiz düşünüyoruz. Bu çerçevede özellikle bu son beş altı yıldır diyeyim ama son yıllarda giderek yoğunlaşan bir biçimde, özellikle yargı kararlarıyla ortaya çıkan bir toplumsal rahatsızlık var. O, aslında bu kutuplaşma zemininin üzerine oturuyor ve ileride yeni anayasanın içeriğinin nasıl olması gerektiği konusundaki görüşmeler başladığı zaman bunun toplumdaki o altta var olan kutuplaşma dalgasını, şimdi bir alt dalga gibi görünün dalgayı biraz yüzeysel hâle getirip daha görünür kılacağı ve işleri biraz zorlaştıracağı şeklinde bir görüşümüz var. Bu çerçevede özellikle yasalardan kaynaklanan ama bazen de aslında yargı organının çeşitli dallarındaki yorumlardan kaynaklanan ve Türkiye’nin bu demokratikleşme hamlelerini aslında gölgeleyen ve Türkiye’nin sicilinin daha da, bu konuda biraz en azından mütereddit kalmalarını insanların, eski tabirle “tevlit eden” diyeyim birtakım uygulamalar cereyan ediyor. Özellikle bu sadece Ergenekon, Balyoz falan gibi davalar da değil çünkü orada başka bir mücadele yapılıyor idi benim de şahsi kanaatim o ama özellikle ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önünde yasalardan kaynaklanan birtakım engeller var ve bu engellerin ortadan kaldırılması için yeni bir anayasanın yapılması şart değil, bu birinci husus. Tabii, bu sizin işiniz de olmayabilir çünkü Uzlaşma Komisyonu yeni anayasa üzerinde çalışıyor ama yeni anayasanın layıkı veçhile diyeyim toplumun tüm kesimlerinin görüşlerinin alınarak hazırlanabilmesi için ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin de kaldırılmış olduğuna dair toplumda bir kanaat yerleşmesi lazım. Bu kanaat yerleşmediği gibi o kutuplaşmayı, Anayasa’nın içeriğine girildiği zaman çok daha belirgin hâle getirecek ve yeni anayasaya kavuşmamızı zorlayacak bir biçimde insanların bu meseleye çekinik bakmalarına neden olacak şekilde bir ortam oluştuğu da görülebiliyor.

  • Bunların bir bölümünün -naçizane kanaatim bu benim yani Atılım Üniversitesini ne kadar bağlar bilmiyorum- doğrudan Anayasa ya da yasa hükümlerinden değil de bunları yorumlayan yargı organlarının kararlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Örneğin bu uzun tutuklama sürelerinden şikâyet ediyoruz ve bunda haksız da değiliz. Bu sadece Ergenekon bağlamında olan bir şey değil ve o davayı da ayrı bir yere koymak gerektiğini ben azından kabul ediyor ve biliyorum çünkü orada başka bir şeyle yargılama süreci devam ediyor. Suç da çok ağır bir suç biliyorsunuz. Belki o suçun ağırlığı o tutuklamayı meşru gösterebilir ama öbür taraftan ifade ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin tutuklama uygulamaları var ve uzun tutukluluk sürelerinin bu çerçevede doğrudan ifade ve örgütlenme özgürlüğüne bağlanan boyutları var. Bunlar toplumda rahatsızlık yaratan hususlar. Bütün kesimlerde olmasa bile en azından toplumun hatırı sayılır bir bölümünde bu rahatsızlığın bulunması yeni anayasa çalışmalarını zora sokacak olan bir husustur. O yüzden biz Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinde şöyle bir çalışma da yapmaktayız aslında çünkü yeni anayasa konusunda içerikle ilgili neredeyse bugüne kadar güneşin altında pek de söylenmedik bir şey kalmadı Türkiye’de. Yani 1993’ten başlatırsak son yirmi yılda yeni anayasanın nasıl olması gerektiği konusunda çok önemli şeyler söylendi.

  • Tabii, ona isterseniz bir noktayı belirttikten sonra geleyim ama içerikten ziyade… Anayasa’nın içeriğini tabii ki daha sonra tartışacağız toplumla birlikte ama asıl, top ve yetkili olarak tabii iş millî iradenin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde dolayısıyla sizin Komisyonunuzun çalışmaları bu bakımdan çok önem taşıyor. Ama yeni anayasaya gitmeden önce neler yapılması gerektiğini de sistematik biçimde biz ortaya koymak üzere bir çalışma yürütüyoruz. Tabii Hükûmetin şimdi gündeminde olan bir reform paketi var anladığım kadarıyla. Kısmen ana hatlarına vâkıf olmaya çalıştım basın üzerinden ama bu, tabii bizim çalışmamızın ne kadarını, hangi boyutlarını değiştirecek çünkü bir miktar bu konuda bizim beklentilerimize de cevap veren bazı yasal iyileştirmeler öngörülüyor olabilir özellikle Basın Kanunu’yla ilgili filan birtakım çalışmalar var anlaşıldığı kadarıyla.

  • Yani özetle benim söylemek istediğim, yeni anayasanın içeriğine girmeden önce toplumdaki o ileride zuhur etmesi çok büyük ihtimal olduğunu söylediğimiz kutuplaşmayı ortadan kaldırabilecek bir siyasi yumuşama atmosferinin bir yeni demokratikleşme atağıyla birlikte gündeme gelmesi gerekmektedir ve bu aslında elzemdir, onu söylemek istiyorum.

  • İkinci mesele, tabii, bu yeni anayasa her gündeme geldiğinde, kendim de o mesleği icra etmeye çalıştığım için, sizler de yakinen biliyorsunuz, bizim meslektaşlarımız arasında da, toplumun çeşitli kesimlerinde de Türkiye Büyük Millet Meclisinin mevcut bir Anayasa varken bu Anayasa’yı bir kenara bırakıp yeni bir anayasa yapma yetkisine sahip olup olmadığı hukuken, siyaseten ve değişik açılardan tartışma konusu yapılabiliyor.

  • Sayın Cemil Çiçek, Değerli Başkanımız geçenlerde yapmış olduğu bir konuşmada, ben de şahsen dinleme fırsatını buldum, “Bu ‘asli kurucu iktidar’, ‘tali kurucu iktidar’ şeklindeki kavramlarla bu meseleyi tartışmayı artık bir kenara bırakalım.” diyor. Aslında pratik ve siyasi bakımdan çok kabul edilebilir bir gerekçe olsa da yine de bu bizi cezbeden bir şey ama pek değinilmeyen hususlardan bir tanesi galiba bizim bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir asli kurucu iktidar yetkisine sahip olup olmadığını tartışırken iki kutup var biliyorsunuz. Bir tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa ortadan kalkmadığı sürece böyle bir asli kuruculuk yetkisine hiçbir zaman sahip olamayacağı ancak mevcut sınırlar dâhilinde ve mevcut kurallara göre bir Anayasa değişikliği yapmakla iktifa edeceği, etmesi gerektiği şeklinde bir görüş var. Bu, bir kutup yani TBMM yeni bir anayasa yapamaz diyen bir görüş. Bu herhâlde son derece azınlıkta kalmış olan bir görüş şu anda. Esasen, 19 Eylülde Sayın Meclis Başkanının daveti üzerine bizim yapmış olduğumuz toplantıda da 24 anayasa hukukçusu arasında bir iki kişinin dile getirdiği bir görüştü bu. Buna karşılık diğer görüş de TBMM’nin millî iradenin temsilcisi olarak her zaman asli kurucu iktidarın asıl sahibi olan millet adına bu yetkili kullanabileceği şeklinde bir görüş.

    Yüklə 2,81 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   39




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin