BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, hızlı hızlı giderken bir şeyi atlamayalım. Demin “Gerekli önlemleri alır ve teşkilatı kurar ya da örgütü kurar.” demiş idik. Sonra, biz Sayın İyimaya’ya uyarak dedik ki “Sosyal güvenlik sistemini kurar.” dedik. Peki, korunmaya muhtaç çocuklar için sosyal güvenlik sisteminden daha çok, benim anladığım, çocukları belli aylığa bağlamak, belli bir şeye bağlamak. Mesela, bak burada “sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı” diye bir madde koyduk, ayrı bir madde olmasında ısrar ediyoruz ama…
MEHMET PARSAK – Sayın Hocam, bir formülasyon yapıyoruz burada algıyla alakalı. Bizim de maddemizin orijinal hâlinde “korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için tedbir almak” kavramı var ama…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Öyle diyelim.
MEHMET PARSAK – Şimdi burada bir formülasyon yapıyoruz. “Sosyal güvenlik sistemini kurar.” Burada, sosyal güvenlik sistemini adlandırıyoruz ve anlamlandırıyoruz artık, altını dolduruyoruz. Dolayısıyla, burada bence burada bir yeknesaklıkta, bütünlükte fayda var. Bu artık böyle anlaşılır. “Sosyal güvenlik sistemi” dediğiniz zaman bugüne kadar anladığımız sosyal güvenlik sistemini değil, hepsini anlarsınız ve bunda bir anayasa maddesinde bütünlük olması lazım. Yukarıda “güvenlik sistemini kurar” aşağıda “hizmeti verir” öbür tarafta… Bence çok da doğru da değil anayasa yazma tekniği bakımından. O yüzden “sosyal güvenlik sistemi” diye bütünleştirip başlıyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, bakın, (1)’nci fıkrada temel hakkı ortaya koyduk. (2)’nci fıkrada sistemle bağlantısız çalışır yasağını getirdik. (3)’üncü fıkrada “sistemi kurar” dedik. Son fıkrada da (1)’inci fıkrayı açıyoruz “özel nitelikleri sebebiyle korunmaya muhtaç olanlar” diyoruz, bunlar kimdir? CHP bunu çok güzel listelemiş, sıralamış. Mehmet de onu sıraladı. Orada sadece atladığın Mehmet’ciğim, bugün kadınlarda şiddet mağdurları, çok önemli o, onu yazın oraya.
MEHMET PARSAK – “Korunmaya muhtaç diğer kesimler” ibaresi var ya AKP’nin önerisinde, ondan dolayı.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yaptığımız şeyin tam tersine bir şey kuruyoruz, o iyi. Böyle bir şey olmaz, böyle bir madde, sosyal güvenlik hakkı diye bir hak vardır. Bu bir maddedir, korunma maddesi değil bu, sosyal hizmetten yararlanma maddesi bu değil, sosyal güvenlik. Aynı Oktay Bey’in söylediğine düşüyoruz şimdi, diyoruz ki biz, korunmaya muhtaç çocuklara para verir, öbürüne kömür dağıtır, öbürüne gazoz dağıtır, öbürüne ayran dağıtır, öbürüne çay dağıtır, öbürüne para verir, bunu söylüyoruz biz. Neden diyorum? Sosyal güvenlik hakkını siz öyle bir geniş tuttunuz ki adama kömür de verse sosyal güvenlik hakkı, çay da dağıtsa sosyal güvenlik hakkı, beleş para da verse sosyal güvenlik hakkı. Benim anladığım sosyal güvenlik hakkı…
MEHMET PARSAK – Ama ben hak diye ifade etmedim, sosyal güvenlik sistemi olarak.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Söylediği doğru, şöyle: Biz, başlığı değiştirirken aslında biraz dikkatsizce değiştirdik. Bizde ikisinde şöyle bir bütünsellik vardı: “Sosyal güvenlik hakkı, yoksulluğa karşı korunma hakkı, sosyal yardımlar ve hizmetler.” Bizim (2)’nci paragrafta zaten sosyal güvenlik hakkı değil, sosyal yardımlar ve hizmetler. Dolayısıyla, bizim önerimiz bu yönüyle bir bütünsellik arz ediyor. Muhtemelen başlığına o zaman “sosyal yardımlar ve hizmetler” demeyeceğiz.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Şimdi, ben de aynı noktayı işaret ediyorum. Eğer bu hakkın adı “sosyal güvenlik hakkı” ise o zaman bu dar anlamda anlaşılır. Ama eğer “sosyal korunma hakları” dediğimiz, tıpkı Avrupa Sosyal Şartı’nda olduğu gibi bir üst başlık atacak ve bunun içinde sosyal güvenlik, sosyal hizmetlere erişim, yoksulluktan korunma gibi ayrı fıkralar yapacaksak o ayrı bir nokta. Burada sosyal güvenlik hakkını öncelikle esas aldığımız için bunu o zaman dar anlamda tutacağız. Dolayısıyla, diğer böyle, bakıma muhtaç, korunmaya muhtaç kesimlerin dar anlamda sosyal güvenlik haklarını burada ele almayacağız, onları sosyal korunma haklarının diğer boyutlarıyla ele alacağız ya da “sosyal korunma hakları” diyeceğiz, daha genel ve yalın bir başlık, içinde sosyal güvenlik, yoksulluk, sosyal hizmetler gibi fıkralar hâlinde düzenleyeceğiz. Yoksa dediğiniz gibi sosyal güvenliği o kadar böyle geniş tutan bir yaklaşıma sahip olamayız teorik açıdan.
MEHMET PARSAK – Yok işte, ben de öyle demiyorum zaten, onu hemen izah edeyim Sayın Başkan müsaadenizle. Yani ben burada “sosyal güvenlik sistemi” derken zikredilenlerin hepsini algılamıyorum, anlamıyorum da. Bu onu da ifade etmiyor zaten ama sosyal güvenlik sistemi dediğiniz sadece ve sadece, onunla ilgili prim sistemi demek değildir, bu kadar da daraltmamak lazım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sosyal güvenlik kapsıyor ama.
MEHMET PARSAK – Çocuklarla ilgili, yaşlılarla ilgili yahut şehit, gazi, bunların malulleri vesaire, bunlarla ilgili sadece prim ödemekten veya sağlık hizmeti sunmaktan ibaret değil, bunlarla ilgili birtakım sosyal organizasyonlar. “Teşkilat” lafını da o yüzden kullanıyoruz. Sosyal organizasyonlar var, işte, belediyeler yapıyor sokakta kalan çocukların korunması için filan, bu onları kapsıyor ama biz en başta zaten Hocam, AKP’nin “yoksulluğa karşı korunma hakkı ve sosyal yardım ve hizmetler” başlığına bu bağlamda, sizinle aynı düşünerek zaten karşı çıktık. Yani bu siyaseten de çok sonuçları olan bir şeydir ve madde adı o yüzden “sosyal güvenlik hakkı” olarak kaldı. Sizin dediğiniz kaygılar, AKP’nin önerisindeki başlığı kabul etseydik ancak o zaman, şimdi Şevki Hocam “tutarlılık” falan dedi de bence o bizim kabul edebileceğimiz bir madde olmazdı o durumda, başta o yüzden karşı çıktık. Dolayısıyla, madde başlığını siz “yoksulluğa karşı korunma ve sosyal yardım ve hizmetler”i koymadığınız zaman, bunu böyle ifade ettiğiniz vakit o sıkıntılara yol açmazsınız diye düşünüyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sayın Hocam, seçelim. Buradaki olay şu: İki seçeneğimiz var. Bir: Mevcut Anayasa’da olduğu gibi, özel korunmaya muhtaç kimselerle ilgili durumları ayrı ayrı fıkralara koyarız, yukarıya da “sosyal yardımlardan yararlanma” deriz. Bu doğru değil. Şimdi, burada bir reform yapıyoruz, sosyal güvenlik sistemi diyoruz. Sosyal güvenlik sistemi bir büyük sistem. İşte, sigortalılık, BAĞ-KUR’luluk, emeklilik ilişkisine giren ve sürekli sosyal güvenlik statüsünü kazanan kişileri de kapsıyor, korunmaya muhtaç kişileri de kapsıyor. Zaten şu andaki Anayasa’nın takdim tarzı da o, 62’nci maddesi de o. Ben dedim ki bunları fıkra fıkra yazmak yerine bunları yazalım “Gerekli tedbirleri alır.” Gerekçede onu yazarız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz de aynısını kabul ettik. Bir dedik “Toplumsal anlamda korunmaya muhtaç.” diyoruz. Şimdi, herkes üstünde hemfikir. Korunmaya muhtaç mı diyoruz, korunmaya muhtaç deyince kötü bir ibare çıkmıyor mu? “Toplumsal anlamda güçsüz.” deyince daha iyi bir ibare değil mi?
MEHMET PARSAK – Hocam, dil tercihle alakalı “muhtaç”ın kökü ihtiyaç yani o ihtiyaca sahip olan.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İhtiyacı olan.
MEHMET PARSAK – Evet, ihtiyacı olan.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Gücü yok yani, toplumsal anlamda güçsüz.
İki: “Vazife şehitleri, dul ve yetimleri.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu yazsın Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, bazı yerlerde anlaşamadığımız için.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hepsinde anlaştık ya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Malul ve gaziler.” Yazdık mı? Şimdi, buradan gelecek. “Engelliler.” Yazdık mı? Yazdık. “Yaşlılar.” Yazdık mı? Yazdık. Şimdi geldik “Korunmaya muhtaç çocuklar.” Ben burada şüpheliyim yani. Korunmaya muhtaç çocuklar yani bunlara sosyal güvenlik sistemini çocuklar hakkında verelim.
MEHMET PARSAK – Sayın Başkanım, ben yeniden ifade ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin orijinal önerisinde zaten “korunmaya muhtaç” ibaresi var. Ben burada bir adım yaklaşabilmek adına ve Sayın İyimaya’nın söylediğiyle uyumlu olsun diye bunu söylüyorum, yoksa çok da benim işime gelir, tercihimle birebir uyumlu bu.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Korunmaya muhtaç çocuklar”ın ben terimi üzerinde değilim.
MEHMET PARSAK – Esasıyla ilgili.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ben, esasıyla. Korunmaya muhtaç çocuklar sosyal güvenlik hakkında yer alır mı? Yani şöyle olur: Yarın çocuk gelip de dese ki bana “Kardeşim, bana da BAĞ-KUR bağlayacaksın, bana da sosyal güvenlik.” Biz şimdi böyle mi diyeceğiz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değil Hocam, sosyal güvenlikte değil.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ahmet Bey o gün bize “Değil.” demişti, vallahi öyle düşünmedik mi diyeceğiz? Sosyal güvenlik hakkı, benim bildiğim, adama maaş bağlarsın, prim ödetirsin, öder.
MEHMET PARSAK – Hocam, bir çocuk düşünün. Şimdi, dramatize etmek istemiyorum da Sayın Başkanım, bir çocuk düşünün, annesi babası yok yani buna biz sosyal güvenlik hakkını hangi kalemden vereceğiz anayasada dayanak olmadığı zaman? Evet, tabii ki o “Bana da BAĞ-KUR bağlayın.” dediği zaman işte buradan vereceğiz. Ben de onu söylüyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değil, alt sistemden, sosyal yardımdan vereceğiz, Çocuk Esirgeme Kurumundan.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bunu aranızda bir konuşun. Herhâlde ben yanılıyorum bu konuda. Korunmaya muhtaç çocukların anayasaya girmesine burada ben şu anda karşıyım. Hayır, özel madde yapalım ama burada olmasın.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye. Özetleyerek niye karşı olduğunuzu bir söyleyin efendim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şunu söylüyorum: Sosyal güvenlik hakkı, özel bir haktır yani yukarıda da söylüyoruz “Hiç kimse sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısı olmaksızın çalıştırılamaz.” diyoruz. Bu, şunu gösteriyor: Çalışanları, çalışmalarının karşılığında devlet kendilerini, bir sosyal güvenlik sistemine bağlantılı kılar ve arkasından, ömrünün sonuna kadar kendisine bir şey öder, maaş öder. Böylece adam da ömrünün geri kalan günlerini rahatça geçirir. Sosyal güvenlik hakkı da esas itibarıyla bunu içerir. Eğer içermediği noktalar varsa…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam, malul ve gazi ile korunmaya muhtaç çocuk arasında ne fark var?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şu var: Öbüründe çocuğun annesi babası…
MEHMET PARSAK – Yok annesi babası, o yüzden korunmaya muhtaç çocuk.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çocuğu vefat ettiği için, kocası vefat ettiği için ve devlet için vefat ettiği için, bunlara özel bir kategori tanıyoruz, onun için yazıyoruz zaten, diyoruz ki “Senin kocan, senin çocuğun bu vatana hizmet ederken öldü, biz o yüzden seni doğrudan doğruya devletin…”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Maaş bağlanırken, başka maddelerde maaş bağlamanın hükümleri var, yani bu çocuğa maaş bağlanmayacağını öteki maddeler zaten ortaya koyuyor yani çocuk netice itibarıyla.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sevgili Hocam, arz ederim. Bakın, burada yeni bir şey getiriyoruz, sosyal güvenlik sistemi, sistem, BAĞ-KUR vesaire, sosyal yardım alanı da o sistemin içerisinde yer alacak, o özel kanunda çıkacak. Orada sosyal yardımını, Çocuk Esirgeme Kurumunu kuracak, çocuk yurtlarını kuracak vesaire.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki efendim, o zaman başında şöyle diyorsunuz: “Devlet, sosyal bakımdan toplumsal anlamda güçsüz ve…” ekliyorsun buna.
MEHMET PARSAK – Onu zaten en sona ekliyoruz evet.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bitti o zaman, onu da ekle.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Devam et.
MEHMET PARSAK – “Korunmaya muhtaç çocukları…” Ben “çalışan kadınları” dedim ama yani…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olmaz o, olmaz ağabey yani. Çalışan kadını bırakın yani çalışıyorsa. Yok öyle, sigortasız çalışma yasağı…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Arkadaşlar, anayasada genelden özele gidilir, özelden genele gidilir mi yani harp, vazife şehitleriyle başlıyoruz, sonunda da “toplumsal anlamda güçsüz olanlar” diye bitiriyoruz. Yaz “toplumsal anlamda güçsüzlerin” de.
ATİLLA KART (Konya) – Başlangıca yazarsanız “toplumsal anlamda güçsüzlerin” biz de o zaman deriz ki: “Bu zaten hepsini içerisine alıyor, niye tadat ediyorsunuz?”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İşte, bence de böyle.
MEHMET PARSAK – Hayır, burada sayamazsınız…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - O sisteme karşı olduğumuz için biz buraya geliyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bence de öyle diyorum zaten. O yüzden, ben korunmaya muhtaç çocukları burada yazmayalım dememin oydu nedeni.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bir şey önerebilir miyim? Burada böyle bir tahdidi düzenlemeye, yani sınırlı sayıda düzenlemeye gitmemek için yani biraz da yasa koyucunun elini de rahatlatmak için korunmaya muhtaç çocuklar gibi toplumsal anlamda güçsüz kesimlerin…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gibiyi …
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Gibiyi değil onu...
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Analiz yok.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Numarası kılavuzu yok elimizde.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Yani, “gibi” yi toplumsal anlamda düşüneceğiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, gibi olacaktır ağabey, geçmedi ki.
Hocam devam et.
MEHMET PARSAK - Çocuklar ve toplumsal anlamda…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Çocuklar gibi…
MEHMET PARSAK -Tamam, gibi, toplumsal anlamda…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Korumaya muhtaç çocuklar gibi toplumsal anlamda güçsüz.
MEHMET PARSAK -Toplumsal anlamda güçsüz, evet, tüm kesimleri.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kesimleri diyelim ya toplumsal anlamda güçsüz kesimleri.
MEHMET PARSAK -Kesimleri…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kesimlerin.
MEHMET PARSAK – Benim formülasyonuma dönersek, kesimler için sosyal güvenlik hakkı kapsamında gerekli sistemi kurar ve tedbirleri alır.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Her türlü önlemi alır” diyelim ya.
MEHMET PARSAK – Ama şimdi “her türlü önlemi alır” derken mesela, çocuklarla ilgili yetiştirme yurtları, bilmem neler yani bunlar, hani sistem kurma durumu var. Ben yeknesaklık saikiyle de…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bunlar “özel önlemler” diye anılıyor. İsterseniz, özel önlemleri…
MEHMET PARSAK - Olur, hay hay.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama maddenin başlığını da ona göre değiştirmemiz gerekiyor sanki.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisini?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çünkü başlıkta sosyal güvenlik hakkı var. Dolayısıyla, burada aşağıda sosyal güvenlikten başka tedbirler de sayılmalı.
MEHMET PARSAK – Yoo, Hocam maddenin başlığını ilk hâline getirirsek işte tam da Hocamın ifade ettiği kaygılar ortaya çıkıyor.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başlığı değil. Engellileri, yaşlıları, evet.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Sosyal güvenlik hakkından yararlanması için…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sosyal güvenlik hakkı kapsamında…
MEHMET PARSAK - Onu belirtirseniz tamam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “in”, sonu ne? “İn” in sonuna. “…kesimlerin sosyal güvenlik hakkından yararlanmaları için gerekli her türlü önlemi alır, her türlü özel anlamı alır.” bitti, o kadar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, gençler, buraya, Hocam, bir tane ekleme yapacağız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Gerekli özel önlemleri alın” de.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Hocam, burada şöyle bir ekleme yapalım: Şiddet mağdurunu mutlaka koyalım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika şimdi, kadın da var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) -Yo, yo şiddet mağdurunu koyalım.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Sosyal Güvenlik Kanunu, sosyal korunma değil.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Sosyal güvenlik hakkı olduğu için…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, Hocam, o zaman tabii ki bir gerekçe notu koyalım: Bu fıkrayla ilgili yani sosyal sistemdeki maaş anlamına gelmeyecek diğer sosyal yardım önlemlerinin de bu fıkra içerisinde olduğuna yönelik bir gerekçe notu koyalım gençler.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, bu şart. Bunu koyalım, çok önemli. Sosyal güvenlikten anladığımız şey…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam. Son fıkradaki klasik sosyal güvenlik hakkı değil, sosyal -Anayasa koyucunun iradesi bu- …
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya biraz ara bir şey oldu bu ya bu hâliyle. Ya bunu gerçekten net, sınırlı, sosyal, klasik sosyal…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, o ağırlığı öbür müzakerelerde yengilleştiririz, hafifletiriz veya o zaman analaştırırız ileride. Bu hafta yeter bu. Tamam, tamamdır bu. Bu fıkranın klasik sosyal güvenlik hakkı kapsamı dışında sosyal yardımlardan yararlanma ve benzeri önlemleri kapsadığı yönünde gerekçe notu koyalım. Tamam?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hayır, pardon, CHP’nin önerisinde sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı var ve sosyal güvenlik böyle sizin az önce gerekçeye yazdırmaya çalıştığınız gibi anlaşılmıyor. O yüzden de oraya çocuklar, yaşlılar, şiddet mağdurları, bakıma muhtaç kişiler gibi güçsüz grupların korunmasına yönelik sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı tanımlanıyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yaz Hocam, ona göre yaz son fıkrayı.
MEHMET PARSAK - Nerede Sayın Hocam? Sosyal hizmetlerle ilgili nerede?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, bunu genişletiriz.
Arkadaşlar, şimdi, madde budur. Bir tek şeyi kalmıştır: Ya beşinci fıkra yapacağız ya şimdi buna katacağız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyi, neyi?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kadınları.
Bir tek şeyi soracağım size şimdi, burada herkes, bütün uzman arkadaşlara da soruyorum: Sosyal güvenlik hakkının kapsamını hakikaten merak ediyorum. Bir tek ben mi bu kadar dar anlıyorum? Yani ben sosyal güvenlik hakkının kapsamını ben sadece adam çalışır, çalıştıktan sonra buna devlet bir güvence verir, bir para verir, bir sağlık şeyi verir. Gider, doktora, gösterir ilacını alır. Ben bunu biliyordum, emekliliği olur bunu biliyordum. Şimdi, burada biz, hayır o değil, korunmaya muhtaç çocuklar bile yararlanır bundan… Ne yapacak çocuk yani?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi, bence bir karmaşıklık oldu burada.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Gidecek, “Ağabey bende korunmaya muhtacım. Eee, bize de bir para ver.”diyecek.
MEHMET PARSAK - Ama “korunmaya muhtacım” diyen korunmaya muhtaç olmayacak ki.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Diyecek ki bize; “Bu arkadaşlarım, burada ki arkadaşlarım, hay Allah bu maddeyi yaptılar, üstelik de değiştirmişler, artık benim bu çocuklara para vermem lazım. Hiç kimsede bir şey diyemez.” diyecek. Ben, böyle algılıyorum herhalde, herhalde ben yanlış algılıyorum da, tutanağa geçsin diye de söylüyorum.
MEHMET PARSAK – Ama sosyal güvenlik haklarını tanıyacağız, para falan vermeyeceğiz ki hocam. “Sosyal güvenlik haklarını tanır.” diyoruz burada birincisi. İkincisi, “en muhtacım” demesi, muhtaç olduğunun ortaya konması için yeterli değil. Muhtaç olanın, hani devletin onun kritizesi…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir tek şimdi -son bitiyor madde- Oktay Bey’in ifade etmiş olduğu haklı -hepimizin de kabul ettiği haklı- formülasyonu, daha doğrusu kaygıyı, göz önüne almak koşuluyla, bu kadınlar için bir şey yapıyor muyuz? Madde koyuyor muyuz?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yahu, bütün hayatımızı onlara feda etmişiz, yani 24 saat emirlerindeyiz daha ne yapacağız?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, şöyle desek olmaz mı? Özür dilerim: Korunmaya muhtaç çocuklar ve ev kadınları gibi, toplumsal konum…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Olmaz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ne yapıyorsun, bizi cehennem ateşinde…
MEHMET PARSAK – 20 milyon kadar ev kadını vardır Türkiye’de şimdi. Onun altından da, suiistimalinin altında kalkamazsınız yani.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Söylediğin doğru, ev kadınlarını, biz, hakikaten çok, böyle toplumda hiçbir şey yapmıyor diye görüyoruz. Hiçbir şey yapmıyor, halbuki çalışıyor. Bir de şöyle bir şey var ama -Oktay Bey’in de söylediği- hedef 21’inci yüzyılda tam konjonktür dolayısıyla, “kadınları eve itme” diye bir şey var. Evet ne diyorsunuz arkadaşlar?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben, Bertil Hoca’nın bir fikrini merak ediyorum yani…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Çok daha yansız bir formülasyonla, ev içi emeğin de soysal güvenlik hakkı bakımından değerlendirilmesine ilişkin bir hüküm olabilir ama benim kaygım, burada, eşitlik bakımından CEDAW’ın 5’inci maddesindeki hüküm Anayasaya girmiyorsa bir soru işaretinin doğabileceği yönünde, yani bunun salt korumacı, edilgenliğe kadınları teşvik edecek bir hüküm olarak yasa koyucu tarafından vurgulanabileceği konusunda bir kaygı taşıyorum. Böyle olmayabilir de yani o kaygı yersizde olabilir, tam tersine ev içi emeği değerlendirecek şekilde de yorumlanıp uygulanabilir. CHP’nin önerilerinde, aileye ilişkin hükme bakarsanız, orada da aile yaşamıyla iş yaşamının bağdaştırılması konusunda yani kadın erkek eşitliğine aile ve istihdam arasındaki bağı da vurgulanmış durumda yani biz, bu tarz hükümleri birlikte düşündüğümüz için, sadece CHP’nin Anayasa hükümleri bakımından baktığımızda bu kabul edilebilir oluyor. Ama şu anda işleyen süreçte belirli noktalarda uzlaşmalar oluyor. Geldiğimiz noktaya baktığımızda eşitlik maddesinde böyle bir açık gördüğüm için endişe duyuyorum.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani, ikimizin önerisi oldu o, iki partinin önerisi oldu sadece.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, şöyle diyemez miyiz? Bunları yazdık. Arkasından, işte güçsüz kesimlerin yerine ev kadınlarının, ev içi emeklerini gözetmek koşuluyla veya orantılı şekilde sosyal güvenlik hakkından yararlanma…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya var ya, mecbur ya. Sevgili kardeşim birinci fıkra onu emrediyor zaten.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hangisi?
MEHMET PARSAK – Hocam, bir de “ev kadınlarının ev içi emekleri” diye bir anayasa maddesi hiçbir anayasada da zaten yok.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Neyi anlayacağız ondan Hocam? Orada sıkıntı var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani sadece işte evinde çalışıyor, birisi gidiyor başkasının evinde çalışıyor, bir kadın gidiyor kendi evinde çalışıyor.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – İşte onu biraz tanımlamak lazım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O, hizmet, iş kanununun konusu olabilir, o, ailenin korunması mevzuatının konusu olabilir, bir Anayasa…
MEHMET PARSAK – Türk töresinin konusu zaten.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani şu an da, az önce benim konuşmada söylediğim işte, yapılmaya çalışılan, kendi evindeki işte bakıma muhtaç çocuğa bakıyorsa veya başka evlerde temizlik işi yapıyorsa orada zaten sosyal güvence var kanunla getirilmeye çalışılıyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Peki, Başkanım, o zaman bizim önerimiz olarak kalsın, belki üst komisyona kadar bir formülasyon buluruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, Komisyonumuzun temel prensibi, parantezsiz bir metini layıkıyla müzakere etmektir.
MEHMET PARSAK – Kırmızıya yer vermemektir.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, ama öyle bir zorunluluğumuz yok yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman birinci fıkraya şeyi koymayalım Hocam, biz çekiyoruz, ikinci fıkraya rezerv koyuyorum yani sosyal güvenlik…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama bu, çok istisnai bir hüküm ve formüle edemedik mesela.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, böyle bir anayasa maddesi yok.
MEHMET PARSAK – Ama siz, sağlık hakkında da kadınlarla ilgili biraz da siyasi saikle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Birinci fıkraya giriyor, ikinci fıkraya giriyor. Lütfen…
MEHMET PARSAK – Biraz da siyasi saikle…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Siyasi değil, gerçekten… Yani siyasi olmak ayıp değil
ama..
MEHMET PARSAK – Yoo haklı, tutarlı, ben bir şey demiyorum yani oyunuzun yarısını çoğunu kadınlardan, yöneticileriniz…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, ama nasıl yapalım bunu? Bu düştü, biz de düştü mü kabul edelim?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Düşmüyor efendim, siz iradenizi şeyde koyuyorsunuz…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “İrademiz yok” demeye çalışıyoruz ama…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var Abla, olmaz mı?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Almanlar savaşı kaybetti, biz de kaybettik sayıldı. Dolayısıyla, Ahmet İyimaya kabul etmedi, biz de kabul etmemiş sayıldık.
Dostları ilə paylaş: |