ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL –Vekilim, öyle yapmayalım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, estağfurullah şöyle söyleyelim: Arkadaşlar, maddeyi böyle hepimizin üstünde anlaştığı…
MEHMET PARSAK – Siz, notunu alın, üst komisyonda…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama biz almayalım sadece notunu, oraya da alalım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Not: Üst komisyonda, ev kadınlarının formülasyonunu bulduğumuzda buna eklememizin gerekli olduğunu düşünüyor BDP.
MEHMET PARSAK – Bunlar nihai karar değil.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim şöyle yapalım mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Tamam, bitti.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir saniye…
Bu sağlık hakkında yaptığımız gibi bir not düşürelim mi?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynen, düşürüyor. Bu yeşildi hepsi fakat “Not: Ev kadınlarının burada sosyal güvenlik haklarından yararlanmaları konusunda bir formülasyonun bulunması yönünde BDP ısrarcı.”
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ben de bir konuyu müzakereye açabilir miyim.
Sizin söylediğiniz sosyal güvenlik hakkının kapsamıyla ilgili olarak, ben de sosyal güvenlik hakkını sizin söylediğiniz gibi biliyorum yani çalışıyorken sağlık güvencesinden faydalanmak -kendisi, eşi ve çocukları- bir de belli bir süre çalıştıktan sonra Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olarak emekli aylığına sahip olmak. Ama şimdi, biz, burada, işte “özel korunmaya muhtaç kesimler” diyelim artık, dezavantajlı kesimler içinde sosyal güvenlik hakkını sanki sosyal yardım gibi de şey yapıyoruz ve gerekçeye de böyle enteresan bir ifade ekliyoruz.
Şimdi, burada, hukuk tekniği açısından bir sıkıntı olabilir, bunu belki de sosyal güvenlik hukuku alanında çalışanlara sormamız, teyit etmemiz de fayda var, sıkıntı olabilir. Yoksa, başlık “sosyal güvenlik hakkı” değil, belki de ona bir şey ekleyerek olması gerekiyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocanın kaygısını gidereceksek, sizin başlığı da uygun bizim başlığı da uygun böyle olabilir.
MEHMET PARSAK – Bizim başlığa uymuyorsa kabul etmeyiz ona göre, bizim başlığa uymuyorsa ikinizin ki kabul etmeyiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok…
Şimdi, Mehmet Bey bakacak eğer şeyse bu, ben, böyle bir anayasa koyucunun kavrama bir anlam genişlemesi sağlayabileceğini düşünüyorum, “Sosyal güvenlik” kavramının da imajına uygun olduğunu düşünüyorum. Ama böyle olmasa bile, öyle olmasa bile…
Hocam, bir defa bilim adamları saplandıkları doğruların tutsağıdır, reform yapamazlar, kavramlar yapamaz…
MEHMET PARSAK – Zaten modern anlamda “sosyal güvenlik” kavramı da sadece o sağlık dilimini filan kapsamaz zaten, zaten öyledir Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Toparlıyoruz…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buradaki şeyse, böyle bir kaygımız varsa bunu telafi edecek şey şudur, kavramlaştırma Hocam: Sadece sosyal güvenlik hakkından değil, sosyal hizmetlerden…
MEHMET PARSAK – Tam bu olmaz, tam bu olmaz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - Ama bu bambaşka bir alan yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tam bu olmaz, niye olmaz? Vazife malullerin alacakları var, şehitlerin var…
MEHMET PARSAK – Ama sosyal güvenlik hakkı kapsamında onların hepsi. Sosyal hizmet kesinlikle olmaz yani biz onu ifade ediyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle aynen katılıyorum, aynen katılıyorum ben, aynen katılıyorum.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – E, onu koyalım diyorsunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değil değil, eğer tereddüt varsa öyledir, benim şeyim şu, ben notu da koydum zaten: “Anlam genişlemesi” diye notu koydum. Sosyal güvenlik hakkının tabii kapsamı içerisinde değişken fonksiyonu karşısından o kategorilerdedir bunlar. Sosyal hizmetler demesi illa maaş değil, onun dışında, tedaviler bilmem…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, madde böyle bitti arkadaşlar, yalnız şey olsun diye, burada biz sosyal güvenlik hakkında, sosyal hizmetlerden yararlanmayı algılamıyor idik, algılamıyorduk.
MEHMET PARSAK – Zaten algılamamalıyız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Algılamamalıyız da, çünkü biz bir devletin sosyal devlet olmasına inanıyoruz ama sosyal devlet güvencelerini taşımayan bir devletin fakirlere veya muhtaç kesimlere kömür dağıtarak, bulgur dağıtarak, şey dağıtarak, “Ben sosyal devletim.” demesini kabul etmiyoruz. O bakımdan, bunu, “sosyal güvenlik” diye gerekli kişilere verilmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorduk ama komisyonumuz böyle öngördü, büyük komisyonda da aynı yeşille konuşacağız ama bunun sosyal hizmetleri içermesini biz de kabul etmiyoruz ayrı bir madde düzenliyoruz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – İçermiyor zaten, Vekilim içermiyor.
MEHMET PARSAK – Zaten içermiyor.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Ya ne yazdık şuraya?
MEHMET PARSAK – Son fıkrayla ilgili sosyal yardımlar.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Sosyal güvenlik hakkı değil mi?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama bence orada “sosyal yardımlar” dememeliyiz. Mesela diyebiliriz ki “dar anlamda” ya da ne bileyim salt maaşla sınırlı sosyal güvenlik hakkı değil daha geniş…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazarız, gerekçeye öyle yazarız.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani, sosyal yardımı içermiyor Vekilim bu.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Ha, peki, bir dakika, son fıkrada kastedilmek istenen -öyle yaz- madem öyle, “dar anlamda sosyal güvenlik hakkı değil geniş anlamda sosyal güvenlik hakkıdır.” diyelim bitti.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Zaten Hocam, doktrinde de sordum şimdi, bizim söylediğimiz dar anlamda sosyal güvenlik hakkıdır. Sosyal yardımlar vesairelerle birlikte geniş anlamda sosyal güvenlik hakkıdır.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İyimaya söylediği zaman yalan oluyor bilim adamı söylediği zaman doğru oluyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım, bizim bir tane daha vardı ama düştü o.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – A, görmedik.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Neyse, vekilimiz de yok zaten.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ah, keşke özgür olabilseydiniz!
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben çok özgürüm ya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Özgür Hanımın bir notu daha varmış.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hiç müzakere etmedik de o yüzden söylüyorum.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Görmedik, atladık… Özgür Hanımların bir şeyi daha var -şu beşe geçer misiniz- devlet herkese sosyal güvenlik hakkından en verimli düzeyde ve somut olarak yararlanmasını sağlayacak önlemleri almak, etkin ve yaygın kamusal organlar kurmak, yasal ve idarenin…
MEHMET PARSAK – Efendim, yazdıklarımızın hepsinde var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yazdıklarımızın hepsinde var bunlar.
MEHMET PARSAK – Lafzında da var ruhunda da var.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ruhunda var bence ama…
MEHMET PARSAK – Lafzında da var, parça parça birleştirelim, gerçekten lafzında da var. Lütfen bunda da ısrar etmeyelim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Parti programında veya seçim beyannamesinde olabilir ama anayasada olmaz.
MEHMET PARSAK – Hakikaten ama şimdiye kadar yazdıklarımızın lafzında ve ruhunda var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Somut olarak diyelim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya somut yazılır mı Hocam anayasaya? Anayasa büyük metindir ya.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya, vekilim, öyle bir gürültü ve karmaşa içinde devam ediyor ki tartışma.
Ya şimdi şöyle: Bu biraz uzun ve şimdi bizim bu yazdığımız sahneye göre tekrar içeren ibareler var. Sadece şunu söyleyeceğim: Biz bunu belirli maddeler için özel olarak söylüyoruz, orada haklı olarak şey gibi sorular geliyor, yani niye başka haklar için yok da bunun için var ama, birazcık şeyi vurgulamaya çalışıyoruz biz, etkin kullanımı hayata geçirmek de devletin yükümlülüğüdür, anlatabiliyor muyum? Şimdi, Türkiye’de sosyal güvenlik zaruri mesela, sosyal güvencesiz çalıştırmanın yasağı mevcutta var ama çalışanların yüzde 40’ı…
MEHMET PARSAK – Anahtar kelime “etkin kullanım” mıdır?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Mesela…
MEHMET PARSAK – Yukarıdaki fıkralardan uygun bir yere belki etkin kullanım…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Mesela… Anlatabiliyor muyum?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Yukarıda “sistemik kullanımı” dedik ya onun etkin ve yaygın biçimde kullanımı…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok öyle bir şey yani…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Şurada “devlet sosyal güvenlik hakkının etkin olarak kullanılmasını sağlayacak gerekli tedbirleri alır…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, devletle alay ediyoruz, yapmayın Hocam ya! Devletle alay ediyoruz, devlet ciddidir ya.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkanım, anayasanın her maddesi eğer anayasa çıktıysa etkin kullanma hakkına veya imkânına sahiptir, olmak mecburiyetindedir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yahu, sen devleti uyuyor mu zannediyorsun?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Siz anayasacısınız yani kusura bakmayın, huzurunuzda konuşmaya edep ediyoruz ama böyledir yani hüküm.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bence de bu ibarenin açıkça yazılmasına gerek yoktur.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Anayasanın hiçbir maddesi, en dar yeri teminat altına alan madde bile “etkin kullanılmaz” gibi bir hükmü taşımaz, hepsi etkin kullanılır, anayasa bu en üst norm yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğru.
MEHMET PARSAK – Diğerleri etkin kullanılmaz gibi bir anlamda çıkıyor zaten, Faruk Beyin ifadesiyle anayasalar belli metinler yani.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Bir şey söyleyeceğim: Arkadaşlar, şimdi, bu konuda, son, herkes görüşünü söylesin. Yalnız, ben, şuna kesinlikle inanmıyorum: Anayasa hükümleri -maalesef bu böyle, anayasacı olmak da çözmüyor bunu- iki tür hükümlerdir; biri uygulanması istenen ve uygulanan hükümler, biri de uygulanması istenmeyen bizim gibi ülkelerde mahsustan yazılan dostlar alışverişte görsün diye diğer ülkelerde de yani bir çerçeve çizsin diye yasa koyucuya bunlar program hükümleri diyoruz biz… Ben bu program hükümlerin… Mesela bizde sosyal güvenlik hakları ve sosyal haklar hiçbir uygulanmaz. O yüzden ben bunların -dün de söyledim- uygulanabilir hükümler olması için elimizden geleni yapalım diye.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben başbakan olunca bunların hepsini uygulayacağım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Tamam.
Ha, uygulanabilir, isteyen uygulayabilir ama Ahmet Hocanın dediği gibi değil, Ahmet Beyin dediği gibi. Yani şöyle: Hükümler gerçekten uygulanmasın diye yapılır. Emin olun -mesela, ben kendilerine de söylemiştim- kadın ve erkek eşittir vallahi. Şimdi bunun bir anlamı yok mu?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Meclis kanun çıkarırken avamda şu tartışılır: Kanunlar çiğnenmek için çıkarılır. Yani bunları…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yapmayın Hocam…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - – Emin ol böyle yaparlar Hocam ama biz yapmıyoruz şimdi, biz yapmayalım, biz yapmayan siyasetçileriz.
Peki, etkili kabul etmiyorsunuz.
Konuşmak isteyen var mı yoksa bitirdik mi maddeyi?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bitirelim de bir beş dakika ara verelim.
BAŞKAN – Buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Son bir şey…
Bu etkin kullanma meselesi o kadar önemli bir mesele ki aslında son dönem bütün uluslararası metinlerde şu terim kullanılıyor: “Full implamentation” bakın implamentation yani sadece “uygulama” demiyor, full implamentation, geliştirme değil full develop, yani “full” sözcüğü Avrupa sosyal şartı, birleşmiş milletler bütün sonuç belgeleri, uygulamadıkları için sosyal ekonomik haklarda daha çok…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam bu gerekçeye…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – …program hüküm diye uygulamıyorlar.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam bunlar siyasal metinler, hukukçular yapmıyor bunları.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hukukçular yazıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ahmet Hocam, bir tane anayasa hukuku anlayışı yok ya…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bunu gerekçeye biraz daha hukuki görüntüsünü ağırlaştırarak yazsak ne olur?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.
Gerekçede etkin olarak yer alması gerektiğini, ısrarcı olduğumuzu söyleyelim, yazalım çünkü…
MEHMET PARSAK – Gerekçe notuna yazılacaksa herhâlde bütün partiler mutabık olur onda, sadece CHP’nin önerisi olarak değil…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Böyle güzellikleri kendinize mal edip de bize şey yapmayın…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, herkes herkes… Yalnız şunu söyleyeyim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gerekçeye şunu yazalım: Sosyal güvenlik hakkının etkin kullanımı.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Son, bu maddeyi bitirdik.
Bir şey söyleyeceğim: Türkiye’de sendika hakkı var ya, sendika hakkı var Türkiye’de sendikalı işçi kalmadı ya, dalga geçiyoruz biz, yani sendikalı işçi kalmadı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam kaçıyor musun?
ATİLLA KART (Konya) – Ara verecek zaten.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika veriyoruz.
İkinci maddeye geçeceğiz. Bu maddede bir tek ev kadınlarına ilişkin noktada sizin ısrarınız var, biz de ona katılıyoruz, bunu orada bir kez daha görüşelim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, etkin kullanımı da gerekçe notu olarak mı yazacağız?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Gerekçeye yazalım, gerekçede buradan kastettiğimizi…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazdık, yazdık orada müşterek… Hatta en etkili şekilde…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Arkadaşlar, bitti…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır hayır, “en” takısını da kullanalım, “en etkin şekilde kullanmak…”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ful, artı ful yani…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, biz anayasacıları baskı altına almak istiyor, şöyle baskı altına “anayasa böyle yazılmaz” diye. Yahu, dünyada bu eskiden… Bize bir de şey derlerdi: “İngiltere’de anayasa mı var?” Anayasa kısa. Bunlar Allah rahmet eylesin rahmetli Özal’ın uydurduğu şeylerdi, Allah rahmet eylesin. Kısa anayasa filan diye bir şey yoktur yahu.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Öyle yaklaşımlar vekilim, yani Güney Afrika anayasasıyla Almanya anayasası birbirine hiç benzemez ama ikisi anayasa, bir tane anayasacılık yaklaşımı yok, bir sürü var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 10 dakika ara veriyoruz, sigara içen içsin, su içen içsin on dakika sonra tekrar toplanıyoruz.
Kapanma Saati: 14.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.20
----- 0 -----
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet değerli arkadaşlar; Komisyonda bütün partilerin temsilcileri hazır ve BDP adına da Yusuf Beyle Özgür Hanım hazır. Dolayısıyla aradan sonraki toplantıya başlıyoruz ve şu anda ki ikinci görüşeceğimiz madde bizim kataloğumuzdaki 34’üncü madde olan “Çevre Hakkı.” Çevre hakkını görüşeceğiz.
İlk önce şunu söyleyeyim, burada baktım, yine şöyle bir anlayış var, üç parti aşağı yukarı çevre hakkı, çevre hakkı ve ödevi, çevrenin korunmasıyla, çevreye hassaten bir madde yapmış. AK PARTİ “Çevre ve doğal hayat hakkı” diye bir madde getirmiş. Biz de şunu söyleyelim, zannediyorum Cumhuriyet Halk Partisi de, çevreden başka hayvan hakları, işte tarihî, kültürel miras, temiz su gibi başka hakları da içerdiği için burada “Çevre hakkı” diye sınırlamış. İlk önce başlığa veya burada başlık sonraya kalabilir -öbürü de sağlıktı- içeriğe geçiyoruz arkadaşlar. İçeriğine geçiyoruz.
İlk önce bütün partiler bir çevre hakkının çerçevesini çizmek üzere öneri getirmişler ve dört tane öneri var dört partiden de. AK PARTİ “Herkes insani gelişimi mümkün kılan, doğal sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” demiş. Yaşama hakkına sahiptir çevrede. CHP “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama ve çevrenin etkili biçimde korunmasını isteme hakkına sahiptir.” demiş. MHP “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” demiş. BDP “Herkes sağlıklı ve ekolojik açıdan dengeli bir çevrede yaşama, çevre konusunda bilgilenme, katılma ve başvuru hakkına sahiptir.” demiş.
Şimdi en uzun önergeden veyahut tekrar -en uzun önerge demeyelim de- herkes bu konudaki görüşlerini açıklasın.
Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet. Şimdi Hocam çevre hakkıyla ilgili özel uğraştım. Hatta bir çevre davasıyla ilgili üç buçuk ay araştırma yaptım. Gölbaşı, Mogan Gölü’nü üç buçuk aylık araştırmadan sonra yazdığım -sanıyorum otuza yakın sayfalık dava dilekçesiyle- üç buçuk ayda taş ocaklarını kapattırdım, hem de klasik meni müdahale davasıyla. Akşam şeyle de konuştum, bizim Kabaoğlu’yla, İbrahim Bey’le. Özel bir şeyi var bu konuda, monografisi var, çalışması var. Bir defa bütün tekliflerini, Hocam, Yusuf Hocam, biz eğer her şeyi temel hak olarak kabul ediyorsak, o hakkı, başka bir hakkı payanda kullanarak tanımlayamayız.
“1) Herkes çevre hakkına sahiptir.” Haksa eğer. Birinci cümle odur -yani akşam değerlendirirken- “Herkes çevre hakkına sahiptir.” Ha, buna aynen din özgürlüğünde, diğer özgürlüklerde olduğu gibi bu hak şunları da kapsar, doğrusu odur. Temel haksa temel hak gibi geçecek. Sağlık, o zaman sağlık, dolaylı bir tanım o, yani o tanım değil, dolaylı. Bu konuda mutabakat sağlanırsa ona göre bunları şey yapabiliriz, yani bunlar şey edilebilir yani benim birinci görüşüm o.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Nasıl formüle edelim yani size göre?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şu Hocam: “Herkes çevre hakkına sahiptir. Çevre hakkı…” İşte yaparız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şunları içerir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) –Şu şu şu… Çevre hakkı “şunları da” içerir, “şunları” değil. “Şunları da içerir.” Da...
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anladım ama sizin öneriniz daha farklı ama siz diyorsunuz ki biz de öyle yapalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada bireysel açılım yapıyorum yani bizim partimizin buna karşı koymayacağını düşünüyorum Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, bitti bitti.
Başka şimdi bu konuda görüşü olan.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Öncelikle şu şeyleri diğer boyutlarını vurgulamak şartıyla olabilir, niye olmasın?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii olabilir.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Diğer boyutlarını vurgularsak tabii ki olabilir. Karşılaşmalı anayasalara baktığımızda -ki ben çevre hukuku dersleri de verdim uzunca bir dönem yani bu döneme kadar- bu tarz dolaylı düzenlemeler daha yaygın ama tabii ki “Herkes çevre hakkına sahiptir.” demek çok güçlü bir vurgu. Bunu söyleyip “Şunları da içerir” demek…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İçerir… Şunları da… Tabii, oldu Hocam, tamam.
MEHMET PARSAK – Biz de benimsiyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Benimsiyor musunuz?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu yaklaşımı benimsiyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman yazıyoruz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Olabilir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – 1’inci maddelerdeki kırmızıları çıkardığımız vakit.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Kırmızıları bir görmeyin. “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”, AKP; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”, CHP; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”, MHP; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”, BDP.
Şimdi diyorum ki, 1’inci maddeyi bu yeşillerle geçersek 2’nci maddeye geçtiğimiz vakit Sayın İyimaya’nın, zatıalinizin de dediği gibi bu hak diye diğer teferruatı da sayabiliriz. Yani “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” derken, hem o “herkes” tabirinin ifade ettiği neyse onu vurgulamış oluyoruz hem de biraz daha dayanak vermiş oluyoruz. Anayasa tekniği açısından da sanki diğer anayasalarla da mukayese ettiğimiz vakit böyle yerinde bir cümle olur diye düşünüyoruz ama takdir yüce heyetimizin.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arz edebilir miyim Hocam?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buyurun efendim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir, bir defa aşağı yukarı çevre hakkını düzenleyen temel normlar, işte Fransa Çevre Şartı dâhil -yeni getirildi o- hepsi bir defa sevgili Oktay kardeşin ifade ettiği gibi dolaylı payandalı bir tanım ama bu temel haksa -ki öyle şey ediyoruz- onlar mükemmel metinler değil, inşa kusuru taşıyan metinler. Temel haksa, temel hak diyelim aynen bütün partilerimizin farklarını bir araya birleştirelim. “Temel haktır. Bu hak -aynen din özgürlüğünde olduğu gibi- şunları da içerir.” diyelim. Birinci fıkrayı öyle yapalım, daha şey daha güzel olur, özgün olur. Yani bu çevre hakkının şeyinde vurguladım, takdir sizin ama ısrarcı değiliz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki bir şey söyleyeceğim arkadaşlar, şimdi aşağı yukarı söylenen aynı
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ya diyeceğiz ki, bakın “Herkes çevre hakkına sahiptir” deyip arkadan “Bu hak şunu şunu içerir.” diyeceğiz . Yani sağlıklı, dengeli bir çevrede yaşamak, virgül, işte katılmak, bilgilenmek neyse…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Usul hakları var, çok önemli.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – …etkili biçimde kullanmak, bunları da içerir, kapsar diyeceğiz ya da “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”deyip buradan da öbür bağlantılarını koyacağız.
Şimdi kesinlikle katılıyorum, bir tek şey soracağım, ne olur ona cevap vermiş olursun: “Herkes çevre hakkına sahiptir” deyince ben kesinlikle söylediğinizi kabul ediyorum, çok bir şey anlamıyorum. Yani “çevre hakkına sahiptir.” deyince …
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman bu böyle bir hak yok Hocam!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır hayır, var da şöyle anlamıyorum:Çevre hakkı deyince ne anlıyoruz? Bana göre çevre hakkı deyince sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama, onu koruma, korunmasına destek olma.
Dolayısıyla “Ben sağlıklı ve dengeli bir çevrenin çevre hakkı anlamıyorum.” derken yanlış anlaşılmasın, yani sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip, daha önemli olduğunu düşünüyorum ama yanılabilirim, ne derseniz uyarım buna. Ne derseniz uyarım.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Tam tersine, aslında Ahmet Bey’in söylediği daha güçlü bir vurgu, çünkü “Herkes sağlıklı, dengeli çevrede yaşama hakkına sahiptir.” dediğimiz zaman, insan odaklı bir çevre yaklaşımından yana oluyoruz, diğerinde çevre odaklı, yani bütün tarihsel süreç içinde bunu…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hepsi, hayvan var, böcek var, su var…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – …anlatacak zaman yok ama bu iki yaklaşım birbiriyle yarışıyor, ama güncel yaklaşım, özellikle, Aarhus Sözleşmesi’nden sonra, çevre odaklı yaklaşımdır, bunun unsurlarını da vurguladığımız zaman, zaten insan ve çevre merkezli yaklaşımı…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hocam, bir de şey var, başlıkta da zaten, bizim başlıkta -muhtemelen sizler de buna katılıyorsunuz, sizde de öyle- “çevre ve doğal hayat hakkı” dediğimize göre; dolayısıyla, ben de Bertil Hocamın dediğine katılıyorum ama nitelikleri vurgulayalım…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tamam, katılıyoruz, katılıyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Efendim, bitti, “Herkes çevre hakkına sahiptir.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir şey söyleyeceğim, deminki şeyi size özgü olarak söylüyorum, hocalar klasik doğrularının tutsaklarıdır, geleneklerden zor vazgeçerler.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yo, bilim adamları saplandıkları doğruların tutsağıdır.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bilim kadınları ne olacak, bilim insanları?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Onları saymıyoruz, onları saymıyoruz.
“Herkes çevre hakkına sahiptir.” nokta. Devam ediyoruz, “Bu hak” virgül…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İstediğinizi yazın, bir defa şunlara, unsurlara bak Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “…sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama…”
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “…doğal, sağlıklı, dengeli…”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne dedin? “…doğal, sağlıklı, dengeli…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bak, “…insani gelişimi mümkün kılan” güzel. “…sağlıklı, dengeli, insani gelişimi mümkün kılan, doğal bir çevrede…”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir şey söyleyebilir miyim onunla ilgili?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika efendim.
Yazmadan, buyurun.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi, bu “insani gelişimi mümkün kılan” olabilir ama, bu biraz Bertil Hocanın söylediğinden yola çıkıyorum, şimdi, ilk cümlede “Herkes çevre hakkına sahiptir.” gibi güzel bir uzlaşma yakaladık. Şimdi, buraya tekrardan insanı…
Dostları ilə paylaş: |