OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yok, artık onu şey yaptık not olarak…
ATİLLA KART (Konya) – “…ifadesini CHP kendi bünyesinde ayrıca değerlendirip beyanda bulunacaktır.”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım, bir şey sorabilir miyim?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye.
“Uluslararası düzeyde” başa, “Cumhuriyet Halk Partisi önerisinde yer alan -tırnak içerisinde- ulusal ve uluslararası…” Ulusal zaten…
ATİLLA KART (Konya) – Zaten gerek yok, “uluslararası düzeyde” diyelim, sadece “uluslararası düzeyde”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Uluslararası düzeyde ifadesini bilahare…”
ATİLLA KART (Konya) – “…ifadesini değerlendirip Komisyona ayrıca beyanda bulunacaktır.”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, tamam mı?
Şimdi, 2’nci fıkra “Sendikaların ve üst kuruluşların kuruluş, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz.” diyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım, geçmeden bir şey söyleyebilir miyim?
“Bu hakkı sınırlamayı veya ona engel olmayı amaç edinen sözleşmeler geçersizdir.” çok iyi bir ifade olmayabilir ama bu sendika hakkında özel olarak buna aykırı işlemlerin ya da yani nasıl diyeyim pratikte bunu kullanmayı zorlaştıracak şeylere bir engel cümlesinin biz formüle edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Neden? Şimdi, biliyorum ki şey diyeceksiniz: “Bu bütün haklar için olabilir.” vesaire ama sendika hakkı çalışma hayatında… Yani gerçekten Türkiye'nin sendikalaşma oranı çok düşük, gerçekten somut bir işten atma gerekçesi olarak kullanılıyor, iş mahkemesinden geri dönüyor çoğunlukla ama çünkü iş mahkemelerindeki kararlar hâlâ daha aşağı yukarı yüzde 70 işçi lehine çıkıyor ama sadece buna güvenmemeliyiz bence. Yani burada bir norm koyuyoruz, Türkiye pratiğinde bu çok yaygın bir şey mesela işe alırken bu konuda pazarlıklar yapılıyor, çalışırken çok ciddi bir baskı oluyor, sendikal örgütlenmeye girenler hani sürgün ediliyor, işten çıkarılıyor. Yani bunu uygun bir kelimeyle -bizim dediğimiz gibi olsun demiyorum yani yanlış anlaşılmasın ama- bir şekilde formüle edelim deriz yani.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkanım, Özgür Hanım, şimdi, şöyle bir söz var: “Hiçbir anayasa hasta bir toplumu iyileştiremez ve anayasalar kurtuluş belgesi değildir.” Sizi çok iyi anlıyorum, gerçekten de durum bu ama biz bir anayasa yapıyoruz yani anayasaya ne yazarsan yaz, bu bir kere bir çözüm olmayacak. Dolayısıyla da bizim o kadar… Bakın, az önce imarla ilgili bir şey geldi, onu anayasaya yazalım çünkü devleti ilgilendiren… Burada zaten devlet, yasalar, yargı sonuna kadar yazacağını yazmış, söyleyeceğini söylemiş, artık bundan fazla ne yapılabilir? Burada artık toplumsal bir mesele yani işveren… Bugün maalesef Türkiye’deki işsizlik işverenlerin eline böyle bir koz veriyor, anayasaya, kanuna ne yazarsan yaz fiilen “Kardeşim, sendikaya üye olduğun anda ben seni bir bahaneyle işten çıkarırım.” dedikten sonra biz ne yapabiliriz ki?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, açık açık söylüyorlar bunu.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Endişelerinizi anlıyorum da bu düzeyde, anayasa düzeyinde ne yazarsak yazalım çözemeyiz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben Özgür Hanım’ın endişelerinin biraz fazla boyutlara gittiği kanaatindeyim. Evet, emanet almışsınız, onu temsil ediyorsunuz ama bakın, bir şeyi de gözden kaçırmayın. Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi Sayın Milletvekilim olsun, Adalet ve Kalkınma Partisi, biz, maddeler geldiği vakit mesela anında şurada kırmızılardan vazgeçtik yani bizim buraya not ettiğimiz her şey geçecek diye bir kural yok. Biz, hakkın özünü korumak kaydıyla biraz da anayasa standartlarını dikkate alıyoruz. Mümkün mertebe sizin kendinizi ifade etmeniz için… Şahsen ben çok da arzu ediyorum, ifade edebilesiniz. Hem istifade ederiz hem rahatlamış olursunuz her bakımdan ama hiçbirimizin şu gayret içerisinde olmamız gerektiği düşüncesindeyim yani “Şu cümle yazılırken aman benden de bir cümle geçsin, benden de bir satır girsin.” gibi…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – O şekilde geçsin diye değil asla.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani bunu kişiselleştirmeyin, genel, kendim için de söylemiş oluyorum, hepsi için de. Bazen böyle aklımızla duygularımızın kesiştiği noktayı da yakalamak mecburiyetindeyiz. Sonuçta, Yavuz Bey’in de dediği gibi, bu bir anayasa, üst norm yani bunun kılığı, kıyafeti, bıyığı, saçı vesairesi, falan filan diğer kanunlardan biraz farklı olmak zorunda, bütün kanunların aynası olmak zorunda; buna bakıp ölçü bulacaklar. O zaman eski ama en doğru tabir: Efradını cami, ağyarını mâni. Girmesi gerekenlerin hiçbiri eksik olmamalı ama hiçbir şey de fazladan burada yer almamalı.
Burak Bey, buyurun.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Özgür Hanım’ın bu konudaki kaygılarını, hani emanetin ötesinde yaşanan sorunları…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tabii, ben onu latife olsun diye söylüyorum.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Biliyorum, latife olduğunu.
Diğer kısmını da hepimiz anlıyoruz ve paylaşıyoruz, o konuda kuşku yok ama aynı zamanda şeyde yani ifade edilen, bütün söz alan sayın vekillerin ve danışmanların ifade ettiği kaygıları da paylaşıyorum. Ben yani bunun hukuki olarak doğru bir formülasyon olmadığını ama belki benzer kaygılarla CHP önerisinde de şey yapılmış… Müteakip fıkralarda, beşinci fıkrada “Kimsenin iş sözleşmesi, sendika üyesi olması gerekçesiyle fesih edilemez veya hiçbir surette iş koşulları zorlaştırılamaz.” biçiminde bir şey var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani karşılıyor bunu da, evet.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Eğer hani karşıladığı düşünülüyorsa, evet yani şey yapılabilir.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, orada konuşalım o zaman.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özgür Hanım hem temsil hakkını bihakkın kullanıyor hem de bizim istifade etmemize fırsat veriyor yani meseleye vukufiyeti de ayrıca takdire değer, onun için de özellikle konuşturmak istiyorum yani.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Peki, ilgili bentte konuşalım o zaman.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İkinci fıkra noktasında fazlalıklar neler var, eksik ne var, buna bir bakalım.
Adalet ve Kalkınma Partisi: “Sendikaların ve üst kuruluşlarının kuruluş, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz.”
Cumhuriyet Halk Partisi: “Sendika ve üst kuruluşlarının yönetim ve işleyişi, demokrasi ve kadın-erkek arasında eşit temsil ve katılım ilkelerine uygun olarak kendi tüzükleriyle düzenlenir.”
Şimdi, bu pozitif ayrımcılığı biz bugüne gelinceye kadar yani artık şeye çevirdik, her yerde kullandık, her yerde kullandık ve pozitif ayrımcılık yaparken -o tabiri kullandım- yani pozitif bir üstünlük, pozitif bir hak gasp etme noktasına getirmiş olduk. Sanki ötekiler yetmiyor mu yani orada gevşek… Anayasanın her maddesi birbirinden önemli yani bir madde ne kadar hüküm arz ediyor ise diğer madde de o kadar hüküm arz ediyor. Hemen böyle işin başında rezervimi koyuyorum.
MHP: “Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokrasi esaslarına aykırı olamaz.”
MHP’nin hiçbir endişesi yok, diyor ki: “Bu kadar cümle yeterli”.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bizimki de aynı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, sizi zaten baştan verdik yani nerdeyse referans alınıyorsunuz.
BDP’nin ki de aynı…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – CHP’yle aynı aslında.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, cinsiyetler arası eşit temsil ve katılım ilkesine…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, sadece eşitlik meselesi.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biraz yardımcı olun Burak Bey, diyoruz ki : “Bu pozitif ayrımcılığı biz birçok maddede kullandık.
Atilla Hocam…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu uygulanır mı? Zor uygulanır ya. Gençler, çok zor uygulanır.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hele sendikalarda, bazı alanlarda, aman Allah’ım, kadın yok.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şu son cümlelerinizi alalım.
Atilla Bey…
ATİLLA KART (Konya) – Efendim, bir değerlendirelim, tabii yani o dediğiniz kavramlar üzerine bir mütalaa edelim.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Kaldı ki -Sayın Başkanın ifade etiği gibi- zaten pozitif ayrımcılık maddesi buna da imkân veriyor. Aynı şeye dönmüş oluyoruz yani her bu şekilde bir madde geldiğinde tekrar orada zikredecek miyiz yani anayasa yazarken tasarruf edelim.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Maddenin ağırlığını sanki böyle aşındırmış oluyoruz.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani bu 10’uncu madde, eşitlik maddesi, maddemiz artık ne anlama geliyor, onu sorgular hâle geldik.
ATİLLA KART (Konya) – Yani o pozitif ayrımcılığı, onu gene değerlendirelim. “Katılım ilkeleri” bizim amaçladığımız hedefi gerçekleştirmez mi? “Demokrasi ve katılım ilkelerine uygun olarak…” Bunu bir konuşalım.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben de burada söz alacağım çünkü herhâlde tek savunan ben kaldım. Şöyle, Vekilim…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Pardon, Özgür Hanım.
ATİLLA KART (Konya) – Demokrasinin niteliği tabii çok değişebiliyor, tabii. Yani tabii demokrasiden demokrasiye…
MEHMET PARSAK – Uygulamada mutlaka oluyordur da…
ATİLLA KART (Konya) – Yani demokrasi kavramını kullanırken de belli kavramlarla gene içini doldurmak gerekiyor. Onu yapmadığımız zaman…
MEHMET PARSAK – O zaman her şeye “katılımcı demokrasi” filan demek belki mümkün.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman çoğulcu demokrasiyi de atacağız bir tarafa.
MEHMET PARSAK – İşte, o zaman başlıyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Müzakereci demokrasi…
MEHMET PARSAK – Onlar başlıyor, o problemler, onu ifade etmeye çalışıyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, Özgür Hanım, söz sizin.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani bizim ilk cümlemiz zaten Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP ve CHP’den farklı değil, “aykırı olamaz…” Şeyde haklısınız, bu eşitlik ilkesinde bunu söyledik. Her maddede değil ama üç tane temel maddede tekrar etmek gerekiyor ki eşitlik ilkesini söylediğimiz garanti altına alınsın. O da siyasi partiler, dernekler ve sendikalar… Yani bunların karar alma organlarına, temsilî mekanizmalarına eşit katılımı ayrıca söylememiz gerekiyor. Bu sadece bizim özgün fikrimiz de değil aslında, özellikle bu yeni anayasada “Kadın Platformu” başlığı altında toplanmış kadın örgütlerinin önerileri, orada da öneriliyor yani bu eşitlik ilkesinin içine…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Anayasayı biz yapacağız, Kadın Platformu yapmayacak ki. Onların da düşüncelerinden istifade edeceğiz. Onların bu düşüncelerinin…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz ama kendimizi onların temsilcisi olarak görüyoruz biraz da burada.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yok yani burada neyin temsilcisi olduğunuzu bir kere bilelim yani.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Kadın örgütlerinin temsilcisi olmak o kadar kötü bir şey değil.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hepimiz onların temsilcisiyiz. Niye kendinizi özel bir yerde arıyorsunuz? Hepimiz onların temsilcisiyiz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şüphesiz.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, bir şey sorabilir miyim?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Affedersiniz.
Sizin branşınız neydi Özgür Hanım?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben hukuk okudum, tarih mastırı yaptım, sosyoloji doktorası yapıyorum. Ne oluyor benim branşım?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mükemmel.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ha, pardon yani ben anayasa mı diye…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, değil.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Anayasanın teorik çerçevesiyle ilgili her şeyi okumuş, çok güzel.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hukuk okudunuz…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tarih mastırı yaptım, sosyoloji doktorası yapıyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mastırın nerede peki?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tarih, Boğaziçi’nde. Çocuk suçluluğu, ıslah evleri.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hukuk tarihi, çocuk suçluluğu.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – 30’lu yıllarda, evet.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir de şeyi de bilelim ki özellikle istifade edelim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Kentsel dönüşüm alanlarında yaşayan zorunlu göçmenler.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok güzel.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Özgür Hanım, Kadın Platformunda erkek üye var mı?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Zannetmiyorum.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Biz de temsil istiyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Niye eşitlikçi davranmıyorsunuz?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Niye ayrımcılık yapıyorsunuz?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi Vekilim, bu çok etraflı bir felsefi tartışma, buna girmeyelim bence. Yani bu olmaz; bu, eşyanın tabiatına uygun değil.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – O zaman her yerde, sendikalarda kadın-erkeğin eşit temsili de eşyanın tabiatına uygun değil. Yani mesela gemi işçiliğinde kadın işçi var mı Allah aşkına?
MEHMET PARSAK – Maden işçileri sendikası…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani maden işlerinde, bilmem…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya, ben bir sözümü kullanayım, çok uzun konuşmayacağım, gerçekten, üç cümle ya…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Siz deminden beri konuşuyorsunuz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani şöyle düşünüyoruz biz: Aslında bu, kadınların çıkmamasının… Hani kadın yok ama işte desteklenmediği için yok yani desteklendiği durumda bütün sendikalarda -gemi işleri dâhil- kadın yöneticilerin çıkacağını düşünüyoruz çünkü sendika yöneticileri sadece meslek alanı… Mesela eğitim alanı var, hukuk alanı var.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Kadın işçi olacak ki yönetici de çıksın.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Doğru, haklısınız, bazı özel alanlarda…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ya, bir ifade etsin kendisini Özgür Hanım.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu daha özel alanlarda daha zor olabilir ama bizim genel olarak pozitif ayrımcılığa yaklaşımımız bu. Yani eğer destek verirseniz çıkar diye düşünüyoruz. Üç madde de kritik bizim için: Siyasi partiler, dernekler ve sendika. Ama tabii kabul görmeyeceğini varsayıyorum şu anda.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Dernekler geçti zaten.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi yani BDP’nin temsilcisi olarak konuştunuz. Şimdi bir de danışman olarak konuşun.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben danışman olarak gerçekten böyle düşünüyorum yani çok uzun zamandır bu kadın-erkek eşitliği, bu parite meselesi, pozitif ayrımcılık üzerine çalıştım hem teorik olarak hem siyasi olarak yani feminist örgütlerin içinde yer aldım vesaire. Ben buna gerçekten inanıyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tamam ama anayasal olarak baktığımız vakit, bugüne kadar, özellikle mesela sizlerin de ısrarıyla, bu pozitif ayrımcılığı birçok yerde üzerinde tepindik yani artık işkence ettik neticede. Diyoruz ki: Onlar yetiyor, aksi takdirde yani burada bir daha tekrar ettiğimiz vakit öteki kararımızı sanki hafife almış oluyoruz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama üç yerde tekrar ettik sadece, Vekilim, temsil bakımından…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yeter ya.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – …siyasi parti, dernek ve sendika. Buralar da temsiliyetin, kadın temsiliyetinin çok zayıf olduğu yerler olduğu için gerçekten.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İzin verirseniz…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum.
Bir defa, anayasada -bu, genel hükümler olabilir; bu, temel haklar olabilir- onları doğru düzenliyoruz. Onların anayasanın bağlayıcılığı ilkesi, diğer kurumlara o ilkenin yansıması oranında da bağlayıcılık etkisi doğurur. Biz buna sirayet yoluyla sonuç elde etme… Aksi takdirde, eşitliği tanzim ettikten sonra minimal varlıklar olarak başka kurumların da unsuru olarak tekrarlarsak anayasal totoloji yapmış oluruz. Anayasal tekrar, bir anayasa yapım kusurudur. Anayasaların pedagojik bir fonksiyonları yoktur. Eşitlik, orada cinsiyetler arası değil veya kadın-erkek arası değil, farklı cinsler… Anayasa, Alman Anayasası 3’üncü maddesi… Hatta Zafer Gören’in özel bir doktora tezi vardır, çok özgün, tek doktora tezidir. Ondan sonra, daha erken zamanlarda Türk anayasa hukukunda 1876 döneminde de Celal Nuri İleri bu konuyu feminizm anlamında en derin şekilde işlemiştir. Burada biz Anayasa’nın 10’uncu maddesinin sirayet ilkesini anayasa kurucuları olarak kabul etmek zaruretiyle karşı karşıya olduğumuza göre, toplumsal talepleri sanki anayasal teknik zaruretmiş gibi kabul ederek, o anlamda anayasal totolojiyi bir kusur olarak icra etme özgürlüğüne sahip olmadığımızı düşünüyorum.
Arz ederim.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Çok teşekkür ediyoruz.
Danışman arkadaşlarımız, lütfen, biz sizin gerçekten objektif düşüncelerinizden istifade etmek istiyoruz yani partinizin görüşünü zaten sayın milletvekilim veya biz, zatıaliniz ifade ediyor. Bize ışık tutabilecek, parti kimliğinizi arkadan göstermeyecek görüşlerinizi istiyoruz.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Sayın Başkan, ben şimdi burada gerçekten tam söylediğiniz anlamda konuşacağım ve Özgür Hanım’a katıldığımı söyleyeceğim burada, şu anlamda…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii efendim, özgürlük bu zaten.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Şimdi, çok haklı olarak Sayın İyimaya temel hakların yansıma etkisinden veya sirayet etkisinden bahsetti. Evet, pozitif ayrımcılık maddesine bunu koyduk, hatta başka bazı yerlerde de koyduk ama öyle bazı alanlar var ki oralarda bunu özel olarak tekrarlamak gerekiyor. Sendikal örgütlenme veya aslında genel olarak örgütlenme özgürlüğü de bunlardan birisi. Siyasal partilerde de -ya da “siyasal alan” diyelim genel olarak ona- seçimlerde falan da aynı şey olduğunu düşünüyor. Ben şey olduğunu düşünüyorum, kimi böyle özel alanlarda… Ayrıca “pozitif ayrımcılık” dediğimiz şey bildiğiniz gibi -daha önce de ben bir oturumda ifade etmeye çalıştım- bunlar “geçici ve özel önlemler” olarak adlandırılıyor yani bu eşitlik sorunumuzu çözene kadar… Aslında burada doğru ifade de belki kadın-erkek eşitliği de değil artık, toplumsal cinsiyet eşitliği…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Yani gemi işçileri sendikasında bir gün, ne bileyim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Üçüncü tür olabilir.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK - 20 üyeli yönetim kurulunun 18 üyesi kadın olursa, o zaman da erkekler lehine bunu yapmamız gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden kastedilen şey bu. Ben o yüzden burada bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir de, Anayasa Kadın Platformu’na üye olan erkek var mı onu bilmiyorum ama…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Benim bildiğim var ya.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – …mesela o platformu oluşturan bileşenlerden KADER falan gibi örgütler erkek üye -yani Kadın Adayları Destekleme Derneği- kabul ediyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – KADER’de var, kesinlikle var.
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Bir de İnternet grupları var “Kadın ve Anayasa” diye, oraya da erkek üyeleri kabul ediyorlar Hocam, onu da söyleyeyim.
MEHMET PARSAK – Sayın Başkanım, ben de söylenilenlere katkı olması itibarıyla söylüyorum. Şimdi, işin bir de yargısal aktivizm boyutu var. Bunu her zaman bu açıklamalar bağlamında ifade ediyoruz zaten. Şimdi bu kısmına ben dikkat çekmek istiyorum. Geçen hafta biz sosyal güvenlik hakkını müzakere ettik ve fıkra hâline, cümle hâline, madde hâline getirdik. Burada “gerekli teşkilatı kurar” dedik ve herhangi bir şekilde kadınlar lehine bir pozitif ayrımcılıktan falan söz etmedik.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İstedi ama çok istedi kadınlar için.
MEHMET PARSAK – Hayır, başka maddeler de var, örnek o geldiği için aklıma onu ifade ediyorum.
Pozitif ayrımcılık maddesinde biz bu hükmü düzenledikten sonra bu tarz konuların bir kısmında kadın erkek arasındaki eşitliği filan gözeterek diyerek böyle özel düzenlemeler getirip, bir kısmında getirmediğimiz zaman bu defa geri dönecek mevzu, o yönde pozitif ayrımcılıkla ilgili siz o ilkeyi gözetmediğiniz takdirde asıl o zaman kadına zarar vermiş olacaksınız. Katılmayabilirsiniz tabii ki ama bu böyle, bunun hani bu boyutunu da mutlaka göz önünde bulundurmak lazım. Ayrıca bir hükme gerek yok.
Bir de Hocamın söylediği boyutu çok önemli yani yüzde 90’lara varınca erkekler… Ama böyle bir şeyin olabilmesi de mümkün değil. Bir de hayatın doğal akışı var, ne gemi işçiliğinde ne maden işçiliğinde vesaire bunları görebilmek… Ha, buralarda çalışmadan sendika yöneticisi olamaz mısınız? Olamazsınız. İsterseniz bunu ileri sürün, sonra da sendikacıların veya işçilerin taleplerine bir de o zaman bakın. Hani kadınları gözetelim, pozitif ayrımcılık yapalım falan ama yani ondan sonra deyin ki: “Biz maden işçilerinde de o alanda çalışmasa bile bu konuya çok katkı verebileceğini düşündüğümüz için şu, şu kadınları burada sendika yöneticisi olarak görmek istiyoruz.” Bizzat o işçilerin haklı tepkilerine de muhatap olursunuz ve bu doğrudur da, konunun bu boyutu da son derece önemlidir.
Bizce de bu yönde ayrı bir ibare, ifade bulunmasına gerek yoktur. Onu da ifade etmek isterim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Mehmet Hocam, ama gemi işçiliği gibi olmayan ve kadınların çok aktif çalıştığı o kadar çok sendikada yönetimde hiç kadın yok, biliyor musunuz?
MEHMET PARSAK – Orada tamam, pozitif ayrımcılık olmalı da. Ben, bakın…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hiçbir kadın yok yönetimde ve sistematik olarak gelmiyorlar, biliyor musunuz?
MEHMET PARSAK – Ben burada tamamen anayasa tekniği bakımından bakıyorum.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Anlıyorum ne dediğinizi.
MEHMET PARSAK – Pozitif ayrımcılık da olmalı yani giyim işçileri sendikasında bir tane kadın yok, tekstilde ama en fazla çalışan, kadınlar. Kadınlara pozitif ayrımcılık da yapılmalı ama bu şekilde bu maddeye hüküm getirerek onlara pozitif ayrımcılık yapalım derken bu kadar en az önemli bir sürü alanda da, anayasanın diğer bir sürü maddesinde de bu tarz yargısal bir aktivizme de yol açabilirsiniz. Ben konunun burasından bakıyorum yani.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Haklısınız, böyle bir risk var ama ana hüküm ve güçlendirici hükümler bunlar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi ikinci fıkrayı yazıyoruz: “Sendikaların ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri…”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tüzükleri aykırı olsun Sayın Başkanım, boş verin, istediklerini yazsınlar.
MEHMET PARSAK – Tüzük ayrı, yönetim ve işleyiş ayrı ama.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tüzüğü o yüzden biz eklemedik. Şimdi, partilerde de…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sendikaların ve üst kuruluşlarının tüzükleri de demokrasi esaslarına aykırı olmamalı.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, tüzükler yazılı olduğu için -sonuçta kendileri yapmışlar- tüzüklerde istedikleri şeyi söyleyebilirler ama onu uygulamaya aktardıklarında yasak devreye girsin diye düşündük ama bilmiyorum, diğer grupların takdiri ne bu konuda.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, tüzük koyabiliriz, tüzük temel normlardan birisi, sendikanın anayasası ya.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tüzük de aykırı olmasın yani tüzüğünde de sadece kendisini kollayıcı bir şeye gitmesin yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tüzükleri diyelim, diyelim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama siyasi partilerde dememiştik ya, Vekilim, hep birlikte uzlaşıp.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisini?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynı sizin söylediğiniz perspektifi kabul ettik.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Derneklerde, ötekilerinde vesairede de böyle geçtik ama buraya gelince oradan farklı olarak yazmaya kalkıştık.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fark etmez yani yazın, önceki şeylerle uyumlu olsun yani derneklerde…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bence gerek yok.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, örgütlenme özgürlüğünde, benim kanaatim, böyle tüzük, program gibi soyut, uygulamaya geçmemiş düzenlemelerden dolayı bir yasaklama olmaması gerekir yani tartışılabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani bir dernek hakkını nasıl düzenlediysek buraya da koyalım aynen.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Kuruluş, yönetim ve işleyiş…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ahmet Bey, tüzük kalmalı yani tüzük de aykırı olmasın. Tüzüğü de kendi keyiflerine göre…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, derneklerde koymazsak, Hocamın dediği gibi…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hiç birinde koymadık.
MEHMET PARSAK – Tüzük o kadar önemli ki Sayın Vekilim, bakın, CHP’nin önerisinde tüzükle düzenlenir yani kendi tüzüğüne bırakır gibi…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, derneği de ele alalım, şuraya not alalım, derneğe de tüzüğü koyalım.
MEHMET PARSAK – Sendika söz konusu olduğu zaman o derece önemli ki…
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Öyle formüle etsek belki daha iyi ifade…
Dostları ilə paylaş: |