Evet efendim, o zaman 1’inci madde üzerinde ittifak ettik, itirazınız yok değil mi? birinci fıkrayı?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, birinci fıkrada yok, ama…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkanım, onu biraz daha tartışmamız gerekiyor.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, ben de öyle düşünüyorum.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hangisi “Zorla tahliye edilemez.” mi?
ATİLLA KART (Konya) – Evet, evet.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, Atar Bey, şeyi diyorum ben, birinci fıkrayı diyorum, birinci fıkra üzerinde ittifak ettik, değil mi? Şimdi ikinciyi tartışalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Atilla Bey’in sözü var orada galiba.
ATİLLA KART (Konya) – Şimdi şu tabii, istişare etmek, olgunlaştırmak amacıyla söylüyorum: Tabii, özel hukuktan doğan tahliye olaylarını elbette istisna ederek değerlendirmek gerekiyor. Orada kastedilen -zannediyorum şunu ifade etmek istiyorlar onu biraz daha açalım- yani o imar, afet zorunlulukları gibi hâllerde elbette devlet tahliyeyi sağlayacak yasal düzenlemeleri yapabilir ama bu gibi istisnaların dışında devletin mülke yönelik olarak, konuta yönelik olarak bir tahliye yapmaması gereği, bunu formüle edebilir miyiz, bunu biraz tartışalım, çünkü burada da özellikle “kentsel dönüşüm” adı altında çok daha farklı dinamiklerin, unsurların devreye girdiğini görüyoruz. Tamam, yasa koyucu o değerlendirmeyi yapabilir, o düzenlemeyi yapabilir ama orada öyle düzenlemeler getiriyoruz ki, kişilerin temel haklarını, dava açma haklarını kısıtlayan düzenlemeleri getiriyoruz. Bütün bunları konuşmamız gerekiyor.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Diğer maddelerde bunları yasakladık çünkü artık biz bu hak arama özgürlüğünü mutlak manada tanıdığımız için o kanunlardaki istisnalara aykırı olarak…
ATİLLA KART (Konya) – Dava açma hakkı açısından doğrudur. Daha çok orada konuşmak gerekir, kabul.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – …olağanüstü hâllerde bile hak arama özgürlüğü kısıtlanamaz veyahut da CHP’nin önerisiydi biz onu benimseyerek metne dahil ettik. CHP’nin önerisiydi Atilla Bey.
ATİLLA KART (Konya) – Tamam, onu orada değerlendirmek tabii daha uygun, katılıyorum. Ancak, o imar ve afet zorunluluğu, o kavramı bence biraz tartışmak gerekir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özgür Hanım siz bir şey söyleyecektiniz.
Çok affedersiniz bir şeyi hatırlatayım ben, yani sistem çünkü zaman zaman ben bu konularda ben hep ikazda bulundum. Partilerimizin temsilcileri, sayın milletvekillerimiz; birisi konuşurken tabii ki öncelikle öteki partinin temsilcisinin ona cevap vermesini isteriz. Bunlar bittikten sonra -ki, siz de bugün itibarıyla aynı şeye çıkmış oluyorsunuz- ondan sonra tabii ki danışman arkadaşlarımız düşüncelerini ortaya koyacaklar, istifade edeceğimiz şekilde. Hassaten bir şeyi rica ediyorum, biz sizlerin birikimine önem verdiğimiz için zaten buradasınız, istifade etmek istiyoruz. Bir yanlışa düşmek noktasında bizim için uyarıcılarsınız ama lütfen, bu konuyu böyle tartışma havasına sokmadan, o kıymetli fikirleriniz hiç olmazsa hafızamızda kalsın, değerlendirebilelim onları. Bir anda kaptırıyoruz kendimizi, böyle tartışma ortamı olunca, istifade edemeyeceğiz diye bir endişe taşıyorum. Bunu, acizane bir hatırlatma olarak söylerken bundan sonraki çalışma sistemimizin de böyle devam edeceğini bir şekliyle ortaya koymuş olduk, ifade fırsatı bulduk.
Evet, Özgür Hanım…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi burada dile getirilen kaygıların bir bölümü son derece haklı, mesela mücbir sebepler dışında diyebiliriz buna diyelim ki ya da özel hukuktan doğan birtakım yükümlülükleri istisna kaydı olarak düşebiliriz, fakat bizim altını çizmek istediğimiz nokta -biraz Atilla Bey değindi- özellikle bu kentsel dönüşüm projelerinde yaşanan, nasıl diyeyim, orada yaşayanların çok fazla katılımına imkân vermeyen projeler uygulandığı için ve aslında bunlara karşı yargı yolu açık bile olsa mesela Sulukule Projesi’ne itiraz edildi -benim birazcık da tez konum olduğu için takip ediyorum özellikle İstanbul’da olanları- yürütme durdurma verdi Danıştay bir buçuk ay önce ama Sulukule zaten boşaltılmış ve yıkılmıştı, o yürütme durdurmanın hiçbir anlamı olmadı ya da mesela E-5 Kuzey diye geçer o plan, Maltepe, Kartal, Pendik, Tuzla E-5’in kuzeyindeki gecekonduların dönüştürülmesi. Bununla ilgili plan mesela Üsküdar’da askıya çıktı ve 10 gün itiraz süresi vardı, insanlar göremediler bile nerede askıya çıktığını ama şeklen o hak vardı. Şimdi biz şunu gördük parti olarak ve bu kurum taleplerinden de geldi, uygulamada bu konuda ciddi bir mağduriyet var. Hani bu sadece Birleşmiş Milletlerin hükmünden ötürü değil, Türkiye’deki bu kentsel dönüşüm uygulamalarının en çok eleştirilen yanı -bir sürü açıdan eleştiriliyor ama- o bölgede yaşayanların sürece daha fazla katılması gerektiği yönünde, yani o gecekondu bölgesiyse, gayrisıhhi bir yerse, neresiyse, onların oradaki yenileme, yer değiştirme neyse o projeye daha fazla katılması.
“Zorla tahliye” teknik bir terim aslında, yani her tip tahliyeyi içermiyor. Onun için, biz özel olarak bu Birleşmiş Milletlerdekini kullandık. Zorla tahliye tam da bu projeler kapsamında, o bölgede yaşayanlara ev sahibi olsun, kiracı olsun pek de fikri sorulmadan, pek de demokratik mekanizmalara katılmadan yapılmadan dönüşümleri kastediyorlar. Benim bildiğim kadarıyla -mesela Sulukule, Başıbüyük- İstanbul’daki bütün büyük kentsel dönüşüm projeleri bu çerçevede eleştirildi. O yüzden kelimeleri değiştirebiliriz, başka türlü formüle edebiliriz ama biz bunun anayasada yer almasının özellikle “Konut Sosyal Haklar” başlığı altında önemli olduğunu düşünüyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sizin hassasiyetiniz bu işler olurken, hak etmeyenlere rant kapısı da açmayalım gibi bir endişe taşıyorsunuz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ve hak edenleri de mağdur etmeyelim.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yavuz Bey, daha önceki maddeleri de dikkate alarak yani bir hataya düşmeyelim.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Özgür Hanım’ın önerisini değerlendireceksek şöyle bir formül önerebilirim: Şimdi birinci fıkramıza yazdık, hakkın tanımı ve nitelikleriyle ilgili bu böylece kalır, ikinci fıkrayı bitirdikten sonra -burada da AK PARTİ ya da CHP ikisinden biri de olabilir, zaten tümü birbirine benziyor- bu fıkranın sonuna şöyle bir şey yazılabilir, tartışılmak üzere söylüyorum…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tabii gerekçeler de var.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Devlet kentsel dönüşüm planlarını uygularken” paydaşların diyebiliriz veya buna ne diyeceksek “katılımını esas alır” diye bir cümle eklemek suretiyle Özgür Hanım’ın tereddütlerini giderebiliriz. Birinci fıkrada böyle kalması hâlinde, hiçbir şekilde, hukuki tahliyeler dâhil, güvelikten kaynaklanan tahliyeler, hiçbirisi mümkün olmaz, ki bu da son derece sakıncalı olur diye düşünüyorum. Eğer sizce de uygunsa ikinci fıkranın sonuna kentsel dönüşümde katılımı esas alan bir cümle ekleyerek sorunu çözebiliriz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arz edebilir miyim?
Değerli arkadaşlar, çok prensipte bir düzenleme yapıyoruz, kapsamını, getirdiklerini, götürdüklerini tam bilmiyoruz. “Zorla tahliye edilemez.” Aslında hukukta zorla tahliye yasak. Sözleşme serbestisine, sözleşmeye müdahale olur, zorla tahliye edilmez. Normatif bir tahliyedir, yani zaten yasak, anayasada yazsanız da yazmasanız da yasak. Ha, zorla tahliye edilemez yarın yorumla şu olabilir mi? Yani “tahliye olunacak kişinin iradesi alınmaksızın tahliye edilemez” derseniz hukuku kilitlersiniz. Onun için, bu saygıdeğer bir alan, biz bu maddeyi düzenleyelim Atillacığım, bunun üzerinde çalışalım, sadece bu cümle ile ilgili olarak geri döneriz.
ATİLLA KART (Konya) – Şöyle efendim, yani burada tabii o tahliye kavramından ziyade olay şuraya geliyor, tartıştıkça bence olgunlaşıyor. Mücbir sebepler ve özel hukuktan doğan sebepler dışında hiç kimsenin konuttan yararlanma hakkı engellenemez, konutundan yararlanma hakkı engellenemez gibi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Diyemeyiz anayasaya, niye diyemeyiz? Kamu hukukundan kaynaklanan yararlanma engelleri de olabilir ağabey. Onu şey edelim. Bunu, dediğin gibi sende çalış, bende çalışayım, şeye de soralım yani hem tahliye hukuku, yani hem tahliye boşaltma hem mülkiyet hakkı ile uğraşan, çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 no.lu Protokolü’nün 1’inci maddesi var, mutlak koruma. Bu kira mira mülkiyet değerlerinin içerisinde Atillacığım bunu şey yapalım, güzel bir norm üretelim. Yani orada kamu hukukundan da kaynaklanan şeyler var, mecburiyetler var. Yani kamu hukuku, sınırlar var mülkiyet hakkı, bizzat Anayasa’nın 35’inci maddesinde var. Biz istersen bu cümleyi bloke edelim Atilla Ağabey. Bunu bloke edelim, aramızda tartışalım güzelce, en güzel bir formül geliştirelim. Beraber çalışabiliriz, Hocam çalışabilir, Özgür Hanım çalışabilir madem uğraşıyor. Benim şeyim şu: “Zorla” dediğimiz zaman, yarın, kişinin, yani boşaltılacak kişinin okeyi alınmadan alanı yasaklıyoruz gibi, hâkimin müdahale hakkı var mesela o zaman ne yapacaksınız? Zor bir konu.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkanım, -Şimdi, Başkanım derken, Adalet Komisyonunda benim Başkanım olduğu için öyle- şimdi, tabii ki yani biz art niyetlilere hiç bakmıyoruz yani insanların…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yo yo, biz güzel bir şey üretelim yani.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani öyle bir hataya düşeriz ki birilerini koruyalım derken nereleri yıkıyoruz o sonradan ortaya çıkar. Onun için biraz daha üzerinde durmak gerekiyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu bana göre bir anayasa sorunu değil ama anayasa sorunu diyorsak bir cümle duralım. Dakikalık değil, ciddi şekilde durmak lazım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Onu da yazalım Yavuz Bey.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben şöyle bir cümle yazdım bakın ikinci fıkranın sonuna -ikinci fıkramız var ya her partide, devletin o gerekli tedbir alması- o bittikten sonra kentsel dönüşüm planlarının uygulanmasında mülk sahiplerinin katılımı sağlanır. Böylece birtakım şeylerin önüne geçeriz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ha yok. O yok ağabey, yok. Ya o katılmak farklı yani.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Neyse onu “hak sahiplerinin” diyelim, hak sahipleri evet daha güzel.
ATİLLA KART (Konya) – Bu çok soyut kalmıyor mu?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok. Yetmez ağabey yetmez.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Başka ne yapabiliriz ki?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, düşünelim bunu, bunu askıya alalım, düşünelim.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – O zaman bunu askıya alalım, oraya kentsel dönüşümle ilgili bir cümle tartışılacak diyeceğiz. İkinci cümleyi yazalım.
ATİLLA KART (Konya) – Onu bir not olarak düşelim bence.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Not diye şöyle diyelim ki: “Hukuka aykırı fiilî tahliyeleri önleyecek bir anayasa normunun üretilmesine çalışılacak.”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama Başkanım onlar formel olarak hukuka uygun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne, hangisi?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani kimi tahliyeler hukuka uygun. Anlatabiliyor muyum?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hukuk terimi, yani hukuka aykırı deyince onu, alanı düzenleyeceğiz yani bu konuyu düzenleyeceğiz. Zorla tahliyeler konusunda kapsamlı ve sınırlı bir norm projesi üretin.
ATİLLA KART (Konya) – Şöyle, hukuka aykırı ve hakkın özünü ihlâl eden şeklinde böyle bir kavram yani…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani buraya istediğinizi yazdırın. Bunun anlamı şu: Bu tekamül etmedi, daha sonra görüşeceğiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii, beraber şey ederiz, bir arada çalışırız. Ya uzmanlar çalışın ya, bir çalışın şuna ya. Şunlara çalışın. Bakın şeyde kira, şey hukukunda kullanma, mülkiyetin önemli şeyi kullanma unsuru değil mi? Mülkiyetin üç tane unsuru var. Hocam, yani üç unsur kullanma unsuru ile ilgili, Roma hukukundan bu yana kullanma tarzları, kullanma yasakları bir geçin, anayasa sorunu mu, değil mi? Bana göre anayasa sorunu değil.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama, yani, ortaya çıkan ihtiyaçlar sebebiyle… Sulukule güzel bir örnek gerçi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok güzel, o tezi isterim.
Yazdınız mı?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Daha bitmedi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, evet, doğru. Aslında idari yargı kararlarının infazıyla ilgili sorun.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Orada “önleyecek” kelimesi fazla, onu bir silelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi? Evet, “Zorla tahliyeleri anayasal seviyede düzenleyecek özgün bir norm üretimine çalışılacak.”
ATİLLA KART (Konya) – Not olarak şöyle diyelim: “Hukuka aykırı tahliyelere ve hakkın özünü etkileyen ihlallere karşı anayasal güvence…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tahliyelere ve ihlallere…
ATİLLA KART (Konya) – Evet. “...hususu üzerine tartışılacaktır, çalışılacaktır.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hukuka aykırılığın yanında parantez içinde “zorla” yazabilir miyiz? Daha kararlaştırılmadı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özgür Hanım, bu görüşülecek ya, istediğinizi yazdırabilirsiniz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben yine yalnızım ya Oktay Bey… Bugün normalde Sırrı Bey olacaktı ama taziyede olduğu için gelemedi, ben yine tek başıma kaldım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Seni yalnız bırakmıyoruz farkındaysan.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kalsın, bu zaten bağlamıyor ki, bu konuda çalışacağız.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu konu var ya, böyle hak hukuk arıyorsunuz ya, haksız, hukuksuz sahiplendiklerinin savunuculuğunu yaptığımızı da unutmayın. Yani, adam gelmiş bir yeri işgal etmiş, zorla işgal etmiş, birçokları zorla işgal etmiş, sonra benim verdiğim vergiyle oraya yol gitmiş, telefon gitmiş, okul gitmiş, su gitmiş vesaire vesaire, sonra kalkıyor, burayı bir müteahhide, şusuna busuna falan filan da veriyor, hiç hakkı yokken sekiz, on dairede alıyor. Neyi savunuyoruz? Yani, hepimiz siyaseten dokunamadığımız için buralara birçok haksızlığın hakkını savunur pozisyonuna da düşüyoruz. Bu da bir realite.
İkinci fıkra… Zaten üçüncü fıkra yok herhâlde hiçbirimizde, ikinci fıkrayı da bu şekliyle düzenleyeceğiz.
2’nci maddede Yavuz Bey diyor ki: “Hemen hemen dört partinin de birbirine benzer teklifleri var. Biz buradan hepsini içerisine alabilecek bir madde oluşturabiliriz. Maksadımızı da ifade edebilecek bir şey oluşturabiliriz.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, ben şunu şey etmek istiyorum… Aranızda dilci var mı? Kent, köyü de kapsıyor değil mi, tüm yerleşim birimlerini kapsıyor?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – O tartışmalı bence.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz gerekçede yeni bir anlam yükleyebiliriz.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tabii.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onun için “şehir ve diğer yerleşim birimleri” değil de “kentler” deriz. “Kent” kapsar, gerekçeye o notu koyabiliriz.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “Yerleşim yerleri” gibi daha genel bir ifade mi kullansak?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur, olur. Yerleşim yerleri, yerleşim birimleri de denebilir, mümkün. Bir de çevre değerleri, bütün partilerde çevre değerleri… “Çevre varlıkları” derler de o artık “çevre değerleri.” “…ve etkileyen diğer unsurlar” diyelim mi orada Yavuz Hocam? Yani, bu hakların gerçekleşmesi için…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bana soruyorsanız bir cümle önerebilirim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, nedir o?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – O cümleyi yazdıralım, onun üzerinde ekleyelim veya çıkaralım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – 1) Yerleşim birimleri, 2) Çevre değerleri…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Devlet -kenti benimsediysek- kentlerin özelliklerini ve çevre değerlerini göz önünde tutan bir plan çerçevesinde gerekli tedbirleri alır.”
“Devlet bu hakların gerçekleşmesi için…”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Çünkü birinci fıkraya atıf yapıyoruz.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Evet. “…kentlerin özelliklerini ve çevre değerlerini göz önünde tutan bir plan çerçevesinde gerekli tedbirleri alır.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi “yerleşim yerlerinin özelliklerini” demeye, tekrara gerek var mı, “yerleşim yerleri” yetmiyor mu Hocam?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Gerçekleşmesi için…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok… Kentsel veya yerleşim o fark etmez.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yazmadık zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Özellikleri” mi diyelim, “yerleşim yerlerini” demek yetmez mi?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bence “yerleşim yerleri” daha doğru olur, “kentler ve diğer yerleşim yerleri” çünkü “kent” metropoliten alan, yani aslında teknik olarak kent dışı alanı içermiyor.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Eğer “yerleşim yeri” diyeceksek, tek başına o yeter.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya da “yerleşim birimleri”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Yerleşim birimlerinin özelliklerini…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Özellikleri”ne gerek var mı? “Yerleşim birimleri” deyince yeterli zaten.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu maddedeki maksadınız ne Sayın İyimaya?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buradaki şeyler şu: Şehirlerin yapıları, şehirlerin özellikleri, tarihî özellik olabilir, kültürel özellik olabilir, tabiat varlıkları olabilir, sular olabilir, ırmaklar olabilir, ona göre…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani, şu ihtiyacı karşılar gibi geliyor bana.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama, konut gereksinimleri düşüyor burada.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Anladım da bana yanlış gelen şu: Devlet, bu hakların gerçekleşmesi için yerleşim birimlerinin özelliklerini kim tayin edecek? Yani çok öze iniyorsunuz, biraz da devleti yönetenlere bir serbestlik hakkı tanıyın yani.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkanım, mesela Kapadokya’da bir yerleşim alanı oluşturulacağını düşünelim, oranın doğal şartlarının, özelliklerinin korunması lazım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İşte, orada artık anayasa sorunu hâline geldi çevre diyor.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ya da diyelim ki Anzer Yaylası’nda bir düzenleme yapılacak, oranın doğal güzellik olarak korunması lazım, yani binlerce örnek verilebilir, göllerimiz…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben anlıyorum da, yani bu cümle bu düşüncenizi ifadede çok yavan kalıyor, onu söylemek istiyorum. Yani, biraz daha teknik, biraz daha çok şey ifade edebilen bir cümle kurmak zorundayız.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Detaya gireceksek…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır hayır, detaya girmeden.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tarihî, kültürel falan denebilir de, o zaman bir şey söyledik başka bir şey söylemedik sorunu olur.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır hayır, benim kastettiğim o değil.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Peki, ne arzu ediyorsunuz, eksik kalan ne size göre?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman şöyle diyelim, buradaki olay şu: Şimdi, şehirlerin de ontolojileri var, varlıkları var, bağımsız, özgün kimlikleri var, hatta daha ileri tezde sadece fiilî birlikler değil, tüzel kişilikleri var diye şey eden görüşler var. Çevrede bugün şey, yani öyle şey ki, bu değerleri yok etmeyeceksin sen. Şimdi, Ankara’nın özgün bir yapısı var, bu Ankara’yı yok etmen için çok uzakta, onu yok edecek bir şehir inşa ediyorsun, o kültürel varlığı öldürmeyeceksin veya onun suyunu yok ediyorsun.
Burada şöyle mi diyelim: Devlet…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye, hepimiz anlaştık mı bu şeyde?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Devlet, bu hakların gerçekleşmesi için yerleşim birimlerinin…” Özelliklerini mi diyelim, niteliklerini mi diyelim?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan tatmin olmadı da…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani, şu “yerleşim birimleri” diyoruz, yani birçok yerler, mesela Kapadokya yerleşim birimi mi?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tabii ki, hepsi.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Değil henüz daha.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Köyden İstanbul’a kadar hepsi yerleşim birimi.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “Yerleşimi birimi”ni şunun için öne çıkardık: Şehirler ve diğer yerleşim birimleri gibi iki kavram oldu…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olsun ya, şehirleri koyalım.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Tabii ki “şehir” olabilir ama buradaki asıl korunmak istenen değer tarihî ve doğal sit alanlarının korunması. Şehirlerin, büyükşehirlerin, İstanbul gibi veya başka şehirlerin silüetlerinin dâhil korunması.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ve şişmesinin önlenmesi, obezite…
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ve bu çerçevede şehirlerin ranta çevrilmesi sırasında, şehirlerdeki rant dağıtımında bir sınır konması.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ali Bey, bakın, bize, Komisyona gelen çeşitli önerilerden güzel bir ibare buldum. O “yerleşim birimleri” diyor ya, onun başına “yerleşim birimlerinin tarihî ve kültürel özellikleri”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “…ve çevre değerleri” bir de onun yanında olacak.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Onu koyduk zaten.
“Özelliklerin” başına “birimlerinin tarihî ve kültürel özellikleri” dersek sanırım herhâlde sizin endişelerinizi gidermiş olur.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hatta sadece kültürel değil, doğal özellikleri…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Çevreyi koyduk ya zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Şehir” diyelim, “kent” diyelim “ve diğer yerleşim birimleri” diyelim, “nitelikleri” diyelim, özellikle “nitelikleri.”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Orada “Şehir ve diğer yerleşim -çok “ve” oldu ama- birimleri”
MEHMET PARSAK – “Tarihî, kültürel ve çevre değerleri” desek “ve”leri azaltmak için.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, kenti ayrı bir varlık olarak alıyoruz, bu format güzel.
“Devlet, bu hakların gerçekleşmesi için şehir ve diğer yerleşim birimlerinin niteliklerini ve çevre değerlerini…”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Başkanım, bu hâliyle güzel, bozmayalım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şu “ve”lerden bir tanesini “ile” yaparsak kurtuluyor mu Yavuz Bey? “ile çevre değerlerini”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Çok güzel oldu.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Atilla Bey, bir daha bakın ikinci fıkraya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ağabey “tarihî ve kültürel özellikleri” diyemeyiz, başka özellikleri var arkadaşlar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Devlet bu hakların gerçekleşmesi için şehirlerin ve diğer yerleşim birimlerinin…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “…niteliklerini” “Niteliklerini” diyeceğiz, o tarihî yazarız, gerekçe o. “…niteliklerini ve çevre değerlerini de…”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir de tarihî ve kültürel mirasın korunması diye bir maddeyi de yazacağız, bu başka.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bu konut yaparken…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Koruma başka, bu dönüşüm.
“Niteliklerini…”
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Nitelik” daha iyi oldu, daha vurgulu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Daha vurgulu nitelik, muhtevayla ilgili.
“Nitelikleri ile çevre değerlerini de esas alan bir plan çerçevesinde gerekli tedbirleri alır.”
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Bir şey var yalnız, hem CHP önerisinde hem BDP önerisinde görüyorum, sanırım ikisi de Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nı da göz önünde bulundurarak bunu hazırladılar.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Toplu konutu mu diyorsunuz?
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Evet, toplu konut.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Toplu konut gereksinimini…
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Evsizliğin önlenmesi falan gibi. Hani “Tanımı yapalım, daha sonra şunları kapsar.” falan diyorduk ya. Mesela, gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nda da birinci bölümde “Herkes barınma ve konut hakkına sahiptir.” dedikten sonra açıklamaları içeren ikinci bölümde “devletlerin evsizliği önleyecek girişimlerde bulunması, toplu konut girişimlerini desteklemesi” gibi şeyler vardı. Belki onları da maddenin içine bir yere yedirebilirsek daha kapsayıcı olur diye düşünüyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya, tefsir cümlesi yazıyoruz ağabey ya…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – İkinci maddeye mi?
DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Evet, ikinci maddeye.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Konut hakkının zaten esprisi, amacı, özü bu. Zaten konutu teşvik etmek, insanları barındırmak, konut vermek, evsizliği önlemek ve toplu konut girişimlerini, zaten desteklenen bir şey. “Bunu anayasaya yazmak gerekli mi?” diye düşünüyorum.
ATİLLA KART (Konya) - Evet, şimdi toplu konut girişimden ziyade burada “evsizliği önlemek” yani bu artık öyle anlaşılıyor ki uluslararası ilgili mevzuata bir kavram olarak girmiş bu. Bize de bir kavram olarak girmesinde yarar var. Yani “evsizliği önlemek” kavramı, bu, devletin yükümlülüğünü daha da somutlaştıran, daha da kuvvetlendiren bir sorumluluk olacak.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Yavuz Bey, Atilla Bey’in dediği gibi, bu konu zaten bir şekliyle yapılıyordu. Dolayısıyla, onu anayasaya bir yere almamızda bir mahzur da yok.
Dostları ilə paylaş: |