2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə14/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   84

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, notta da olsun da, unutmayalım. İnsan hafızası unutur ya.

Başkanım, bir beş dakika ara verebilir miyiz?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi, bir maddeyi geçirmiş olduk, değil mi efendim? Anlaştık üzerinde Atilla Bey…

O zaman bir on dakika nefes almak üzere ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.57


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.18

-----0-----

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Toplantıyı açıyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu, kaçıncı maddemiz oluyor? 36.

Sendika hakkı üzerinde partilerimizin hepsinin görüşleri mevcut. Geneli üzerinde konuşmak isteyen var ise…

ATİLLA KART (Konya) – Evet.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Evet, Atilla Bey buyurun.

ATİLLA KART (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, şimdi, toplu sözleşme, sendika ve grev hakkı ve kavramlarıyla ilgili olarak; hem kayıtlara geçmesi açısından hem de belli konulardaki hassasiyetlerimizi ifade etmek ve o söylemlerimizin dayanaklarını, uluslararası sözleşmeler anlamındaki dayanaklarını, özellikle ifade etmek anlamında iki sayfaya yakın bir notum olacak. Onun için sabrınızı istismar etmeden, bu yazılı metinden aktarmak istiyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Arkaya yaslanıp dinleyebiliriz değil mi efendim?

ATİLLA KART (Konya) – Evet.

Efendim, bu konularda, bu kavramlar ve bu kurumlar konusunda, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, evrensel normların, belgelerin esas alınması gerektiği düşüncesindeyiz.

Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi, Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Sözleşme ve özellikle Uluslararası Çalışma Örgütünün 87, 98 ve 151 Sayılı Sözleşmeleri, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi gibi belgelerin bu konularla doğrudan ilgili olduğu kanısındayız. Bu belgeleri yorumlayarak bunlara anlam kazandıran komitelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle ilgili denetim organlarının kararlarını da yine bu görüşlerimize dayanak olarak kayıtlara geçireceğiz.

Bu çerçevede şu kavramları özellikle öne çıkarıyoruz: Sendika kurma ve sendikal faaliyette bulunma hakkı kapsamında kuruluş düzeyi ve niteliği bakımından herhangi bir sınırlama öngörmeyen 87 Sayılı ILO Sözleşmesi 10’uncu maddesi ve uluslararası düzeyde örgütlenme özgürlüğünü açıkça tanıyan Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na paralel biçimde, 5’inci maddesine paralel biçimde, ulusal ve uluslararası düzeyde sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkını düzenliyor ve öneriyoruz.

Yine, bu belgelere uygun biçimde güvenlik güçleri ile silahlı kuvvetler mensuplarının sendika hakkından ne ölçüde yararlanacağı konusunun yasa koyucuya bırakılmasının doğru olacağı kanısındayız. Bu konuda bir özel ve istisnai düzenleme yapılmalıdır diye düşünüyoruz, bu meslek mensupları dışındaki tüm çalışanların sendika kurma hakkı hiçbir şekilde engellenmemelidir diyoruz. Sendika ve üst kuruluşların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi ilkesi yanında, kadın erkek arasında eşit temsil ve katılım ilkelerine de uygun olması; sendikaların varlıklarına idari makamların kararlarıyla son verilmesini yasaklayan 87 Sayılı ILO Sözleşmesi’nin ilgili maddesi dikkate alınarak 4’üncü madde, “Sendikaların örgütsel varlıklarını güvence altına almak amacıyla, sendikaların faaliyetlerinin askıya alınması ya da kapatılması ancak mahkeme kararıyla olur.” hükmünü önemle öne çıkarıyoruz.

Çalışanlar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın sendika hakkını güvence altına alan yine, 87 Sayılı Sözleşme’nin 2’nci maddesi göz önünde bulundurularak “farklı istihdam biçimlerinin uygulanması suretiyle çalışanların ekonomik, sosyal ve sendikal hakları kısıtlanamaz.” Günümüzde yaşadığımız iş güvenliği anlamında, işçi güvenliği anlamında -özellikle işçi güvenliği anlamında- farklı istihdam biçimlerinin -bunları maddeler gelince daha ayrıntılı anlatacağım ama tekrarlayayım tabii- uygulanması suretiyle çalışanların ekonomik, sosyal ve sendikal hakları kısıtlanamaz. Bu, bizim çok önem verdiğimiz bir düzenleme.

Yine, Toplu İş Sözleşmesi konusunda bize göre son derece önemli, iş hukuku anlamında son derece temel bir düzenlemeyi getiriyoruz. Şu: Toplu İş Sözleşmesi bağıtlama, ehliyet ve yetkisine sahip sendikayı belirlemek; bu nedenle ortaya çıkacak uyuşmazlıklarla diğer toplu iş uyuşmazlıklarını tarafların talebi hâlinde çözmek üzere; özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz, idari ve mali bakımından özerk bir toplu iş ilişkileri kurulunun oluşturulması -bugünkü Hakem Heyetinin yerine geçecek şekilde- bu tür bir kurulun oluşturulması taraf devletler bakımından çalışanlarla işverenler arasında sosyal diyaloğunun uygun uzlaştırma ve ara buluculuk yöntemlerinin geliştirilmesi yükümlülüğünü öngören Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 6’ncı maddesinin de aynı zamanda bir gereğidir.

Grev hakkı bakımından Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun biçimde çalışanların grev hakkı dâhil toplu eylem hakkına sahip olduklarını kabul ediyoruz ve nihayet grev hakkı bakımından, başlangıçta anılan uluslararası belgelere ve ilgili denetim organlarının kararlarına paralel biçimde bu hakkın ancak kesintiye uğradığında toplumun tümünün veya bir bölümünün yaşamını, sağlığını veya güvenliğini tehdit eden zorunlu hizmetlerle sınırlı olmak kaydıyla ve kamu hizmetinin asgari ölçüde sağlanması amacına yönelik olarak kanunla sınırlanabileceği hükmünü öneriyoruz, önereceğiz. Bu yaklaşım içinde biz, maddelerimizi, gerekçelerimizi, ilgili bölümler geldiği zaman daha da ayrıntılı bir şekilde, heyetimizle paylaşacağız.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Teşekkür ediyoruz Atilla Bey.

Hocam, Başkanım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, biz müzakereye girelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Müzakereye girelim.

Özgür Hanım sizin…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ali Hocam bitirsin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani, siz parti adına da konuştuğunuz için önceliğiniz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, Ali Hocam bitirsin.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Sendika hakkı ve toplu sözleşme hakkı, tabii ki bunlar birbirini tamamlayan haklar. Sendika hakkı sonuç itibarıyla toplu sözleşmeyle çalışanların durumunu güvence altına almanın bir aracı olur. Yani nihai tabii ki toplu sözleşme yaparak, çalışan insanların, üretimden hakça pay almasını teminat altına almak. Tabii, işin uluslararası hukuki dayanakları da başta olmak üzere, Sayın Vekilim konuyu ana hatlarıyla ortaya koydular.

Gerçekten sendika hakkı, sonuçta bir kişi birliğidir, yani bir çeşit özel nitelikli bir dernektir ama bu derneğin amacı, çalışanların çalışma şartlarını düzenlemek ve üretimden hakça bir pay almasını sağlamaktır. Onun için, bu özel derneğin adına “dernek” demiyoruz “sendika” diyoruz. Tıpkı siyasal partilerde de amaç unsurunun bir ayırıcı rol oynatması gibi.

Tarihsel süreç bakımından sendikal hakların ortaya çıkışı, tabii çok acı dönemlerin geçmesi sonunda ortaya çıkabilmiştir. Yani, çok acı, hüzünlü, boğaz tokluğuna çalışma, sadece hayatta kalabilme gibi bir takım evrelerin yaşanmasından sonra ancak bu noktaya ulaşılabilmiştir. Yani bir sefalet ücretinden, normal makul bir ücrete çalışanların erişebilmesi ve temelde de işte üretimden hakça pay alması. Tabii çalışanlarla, çalışılan iş yerinin sahiplerinin menfaatlerinin hukuk tarafından dengelenmesi gerekiyor. Bunlar birbirine düşman kavramlar gibi de hukuki formülasyonun oluşmaması gerekiyor. Sonuçta, aynı amaca yöneliniliyor. Yani amaç nedir? Üretim yapmak, değer üretmek ve bu üretimden pay almak. Önemli olan, bunun ortaya çıkan uluslararası standartlar da dikkate alınarak ve bizim anayasal tecrübelerimiz de göz önünde bulundurularak bir anayasal formülasyona, çeşitli yönler itibarıyla bağlanmasıdır. Son derece önemlidir çünkü ülkemizde, çalışan nüfus, işveren olarak değil, emeğini üretime katarak çalışan nüfus çok büyük bir sayıya ulaşmaktadır. Onun için, bu hakların düzenlenmesi, toplumumuz açısından son derece büyük bir öneme sahiptir.

Şimdilik bu genel önemi vurgulayarak geneli üzerinde önemini vurgulamak bakımından bir görüş belirtmiş olalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, Özgür Hanım, buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ben Ali Hocam’ın bıraktığı yerden birkaç şey söyleyeceğim. Aslında, bizim önerilerimizin birazcık dayanaklarını söyleyeceğim, çok uzatmadan. Çok fazla çalışan var gerçekten Türkiye’de ama sendika oranı çok çok düşük, yani özlenen oranın çok altında. Burada birkaç tane parametre var bizim baktığımız yerden: Birincisi, bu son yıllardaki esnek çalışma biçimleri denilen mesele var ya, taşeronlaşma ya da parça başı iş vererek çalıştırma, bunlarda sosyal güvencenin ve sendika hakkının neredeyse hiçbir şekilde kullanılamaz hâle geldiğini görüyoruz ve aslında iş hukukunun, İş Kanunu’nun 2’nci maddesine de aykırı bir biçimde, asıl işi bölme yasağı vardır ya ona da aykırı bir şekilde çok güçlü bir taşeronlaştırma eğilimi var. Bu sendikal haklardan, yüksek ücretlerden kaçmak için. İş mahkemelerinin bununla ilgili çok iyi kararları var aslında ama hani biz bu konuda anayasal bir koruyucu düzenlemenin çok önemli olduğunu ve sendikalı oranını da arttıracağını düşünüyoruz. Birkaç tane şey var bizim altını çizmek istediğimiz. Bunların -nasıl diyeyim- lafzının nasıl olacağıyla ilgili…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz şimdi geneli üzerinde konuşuyoruz. Ayrıca tek tek maddelere geçince tartışacağız.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam. O zaman sadece şeyi söyleyeyim, yani bir sendika yönetimindeki kadın katılımı bir de gene işte ev işçilerinin bir şekilde örgütlenmeleri, sendikalı hâle gelmeleri. Bugün Kartal Adliyesinde bir dava görülüyor. Fatıma Aldal diye bir ev işçisi 3’üncü katta cam silerken düşerek ölen ve hayatını kaybeden -birçok kadın örgütü de orada- hiçbir hak alamadan, yani sosyal güvencesi yok, emeklilik alamadan falan. O davayı biz de yakından takip ediyoruz. Bir örnek teşkil edebilir belki.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Madde olarak yazmışsınız zaten.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, aynen. Bunu birkaç madde daha tartışmıştık, hatırlarsınız, bu ev işçiliğini.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, tabii. Çevre hakkında falan.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir de şeyi vurgulamaya çalıştık. Dediğim gibi bunların lafzını birlikte düzenleyebiliriz. Bu esnek çalışma biçimlerinin örgütlenmesi, yani sendikal güvenceye kavuşturulması ve fiilen çalışma şartının aranmaması. Yani bir insan o dönem işsiz bile olsa sendika kurucusu, yöneticisi olması ve aslında sadece bizim değil, mesela bakıyorum şimdi bizim arkadaşlarımızın hazırladığı dosyadan, çok farklı siyasi geleneklerden gelen sendikalar da aynı şeyi söylemiş, Eğitim-Bir-Sen de mesela. Tüm kamu çalışanlarının sendikalı toplu sözleşmeli grev hakkı ve örgütlenme hakkı.

Kabaca bunları söyleyeyim bitireyim efendim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz de bazen o kadar çok haklar tanıyoruz ki o hakları verecek kimse olmayınca o hak sahibi acından ölüyor yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben birkaç değerlendirme yapayım Başkanım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet efendim, buyurun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii arkadaşlar, uygarlık tarihi çeşitli gözlerle, çeşitli gözlüklerle okunabilir. Üretim tarihi emekle sermayenin zaman zaman çatıştığı, zaman zaman uyuştuğu, zaman zaman birinin öne geçtiği, öbürünün geride kaldığı tarihtir. Sendikalizm belli bir dönemde de siyasal iktidarın bir biçimidir. Sendikal temele dayanan devlet rejimleri var, Marksizmin önemli tahlilleri var fakat modern devlette, modern üretimde, modern gelişmelerde bütün mesele bu dengeyi, yani emekle sermaye arasındaki dengeyi sağlayacak araçların neler olabileceği noktasında düğümleniyor. Bu cevaplardan aşağı yukarı yüzyıllık süreç içerisinde verilen en önemli araç değer, bir sendika örgütünün bu bir kişi birliğidir, bir dernektir, bir sendikadır, siyasal yapıdır, siyasal partilerin de sendikaya dayandığı siyasal rejimler var.

Şimdi, son gelişmeler, bilhassa Sarper Süzek Hoca, Türkiye’nin çok ünlü savunucusudur. O çok güzel işletme yararı, değeri diye bir kavram Medeni Kanun’un 2’nci maddesine dayandırılacak. Çünkü işletme yararı hem işveren yararını hem işçi yararını dengeleyen bir şey. İşletmeyi bugün girişimcinin bir muamelesi, değeri olarak görmüyor modern hukuk. İşletmeyi aynen ortak bir kamusal değer gibi görüyor. İşletmenin batmasını, işverenin tasarruflarıyla sağlayıcı sonuçlara gittiğiniz zaman o işveren yaptırımlandırılıyor. Emeğin aşırı kararlarıyla işletme tehlikeye gittiği zaman öbürü, denge. Tabii Türkiye, bu işletme yararı kriterini daha bilime tam yansıtmış değil, yasalara yansıtmış değil. Bugünkü anlayış içerisinde Atilla Bey’in çok güzel özetlediği gibi sendika değerlerinde bir yapılanmanın, dönemi geçmemiş bir yapılanma olduğunu ama ileride işletme değerinin sendikalizmi de işveren yararını da dengeleyen bir terazi işlevi göreceğini umuyorum. Bu bireysel bir görüşmem. Biz de sendika hakkının anayasal bir hak olduğunu, kesinlikle temel geleneğimiz, tarihsel perspektif içerisinde ve sosyal zaruret içerisinde varsayıyoruz ama bütün mesele iki şeye dikkat edilmesi gerekir diyoruz. Uluslararası sözleşmeler zaten Anayasa’mızın 90’ıncı maddesinin beşinci fıkrası gereği yatay etki doğuran sözleşmelerdir. Doğrudan uygulanması lazım. Burada Türk yargısının ve Türk yargıcının gerçekten hem bir anayasal eğitim noksanlığı var hem bir yargı tecrübesizliği var, yani Türk Yargıtayı olsun Türk Danıştayı olsun hatta zaman Anayasa Mahkemesi olsun, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin beşinci fıkrasının etkisini… Hatta Kadastro Kanunu görüşülürken Yargıtayın ilgili başkanı gelmiş idi, orman bağlamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 no.lu Protokolü’nün 1’inci maddesi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin orman ve mülkiyet değerlerini denkleştirmesi vardı. Başkana söyledim. “Başkanım sizi bu bağlamıyor mu?” “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa’nın ilgili maddesi bağlamaz, biz orman inşaatlarımızı olduğu gibi sürdürürüz.” demişlerdi. Zapta geçmişti bu, tutanaklarda var.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – İçtihatların üstünlüğü ilkesi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada tabii sorun sadece bir anayasa sorunu değil. Onun için Anayasa onu çözmüş. İkincisi de bir sendikalar kanunu yazmadığımızı düşünüyoruz. Burada eski terimle, rahmetli Hasan Ali Yücel’in tarifi tarif vardır Hocam mantık kitaplarında, bizim dönemde okutulurdu. Hasan Ali Yücel’in mantık kitabı muhteşemdir. Tarifin tarifi deyince “Ağyarını mâni efradını cami olan o şeydir” der. Şimdi ne anayasa sorunu, ne anayasa sorunu değil seleksiyonundan sonra biz mutabıkız.

Bu anlamda şunlar düşünülmeli, Atilla Bey de temas ettiği için. Bir işçinin birden fazla sendikaya üyeliği bir anayasa sorunu mu? Bu önemli. Yargı kararıyla son verilme ilkesi, doğru anayasa sorunu. Sonra üye olmaya ve üyelikten ayrılmaya zorlanamaz anayasa sorunu olmalı çünkü korperatif özgürlüğün kurucu unsuru. Bunlar içerisinde bir denge kurarız. Emeklilerin sendika kurma hakkı olsun mu, anayasa sorunu mu, değerlendirelim. Bu ahval içerisinde müzakere tamam Başkanım, biz de aynı görüşlere katılıyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, ele aldığımız konu tarafları olan ama taraflar birbirinin var olma ve hayatiyetlerinin devam etme sebebi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, doğru.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman bir dengeyi öyle bir nazik noktadan bakıyoruz ki her taraf kendini korurken bir şeyin şuurunda da olacak. Karşı tarafı da koruyacak. Karşı tarafı korurken kendisini korumuş olacak. Böyle bir dengeyi biz burada kurmaya çalışacağız. Neyse ki hareket noktamız açısından rahatız. Anayasa’mız bunu oldukça geniş bir şekilde -yani değiştirmeye çalıştığımız Anayasa’mız- düzenlemiş. Şimdi biz onun aksayan taraflarını, fayda getirmeyen taraflarını, vesaireyi dikkate alarak ortaya koyduğumuz her bir partinin kendine ait metinler üzerinde ortak noktaları bu anlayış içerisinde eğer meydana getirebilirsek, işte sizin dediğiniz efradını cami ağyarını mâni hâli zühul etmiş olur.

Yavuz Bey, siz bir şey söyleyeceksiniz herhâlde.

Buyurun.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben sendikalarla ilgili önceki konuşmalarda bunun öneminin açıklandığını düşünüyorum. Sadece bir cümle ekleyeceğim ve fıkralara geçilirse o konuda kanaatimi beyan edeceğim. Şimdi sendika hakkının önemi şurada. Bir kere çalışma hayatında bireysel olarak bir işçinin, bir çalışanın hakkını, hukukunu güçlü işveren karşısında koruması mümkün olamadığı için birlikte ancak kolektif olarak bunun sağlanabileceği düşüncesiyle ve gerçeğiyle sendikalar doğmuştur. Bu sebeple önemlidir ve anayasal güvence altındadır. Keza uluslararası sözleşmelerde de öyledir. Neyse bunun önemi ve gerekliliği hakkında fazla söze gerek olmadığı kanaatindeyim.

Eğer fıkralara geçilecekse hemen (1)’inci fıkrayla ilgili kanaatimi beyan edip bitiriyorum.

Bir de diğer partilerin önerileri içerisinde “Önceden izin alınmaksızın” ibaresinin bizim metne de eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ona katılıyoruz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu sizde var zaten.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ha biz de yazmışız ya. Ben de nasıl yazmayız diye bir an gözümden kaçtı. Tamam, yazmışız. Çok güzel. Burada ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak diye diğer partilerin önerilerindeki bu “kaydet“ sendikaların faaliyet alanını daralttığı kanaatindeyim. Dolayısıyla bizim metnimizde dikkat ederseniz o yok. Yani derneklerde olduğu gibi sendikalarda da… Yani bu biraz sendikaların faaliyet alanını daraltmak, başka işlerle uğraşmayın. Hâlbuki zaten 82 Anayasası’nın sendika hakkıyla ilgili bir maddesi tamamen ilga edildi. Amaç da bunlarla ilgili yasakları kaldırmaktı ve ekonomik ve sosyal çıkarlarla sınırlamak da doğru değildir. Sosyal başka etkinliklerle, hatta siyasi faaliyette de bulunabilirler, buna bir engel olmadığı kanaatindeyim çünkü siyasetle bu sendikal faaliyetlerin çok da birbirinden kesin olarak ayrılması mümkün değil. Dolayısıyla evet, demek ki o önceden izin alma ibaresi bizde de olduğuna göre bizim metnimizin (1)’inci fıkranın kabulünü öneriyorum. Takdir heyetin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sizin söyleyecek bir şeyiniz var mı?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok. Ben şöyle söyleyeyim. Tabii 1995 anayasa değişikliğinde… Tabii yasaklar vardı, siyasetle uğraşma yasağı vardı 1995 öncesi Anayasa’da. 1995 reformunda onlar kaldırıldı ve 1997’de de biz bunları uyumlandırdık. Sendikalar hangi anlamda siyasetle meşgul olabilirler, hangi anlamda siyasetle meşgul olmazlar, o bağdaşmazlık Siyasal Partiler Kanunu’nun işi. Biz burada özgürleştirici, yani faaliyet alanını sınırlandırıcı değil, geniş bir korperatif alan ihdas etmiş oluyoruz. Sanıyorum bütün partiler de bunu benimser çünkü daha geniş özgürlük alanı. Hele hele bunu 1995’teki reformların da Hoca’nın dediği gibi yansımaları olarak, 1997’deki uyumların da yansımaları olarak ama bunu “sendikalar siyaset faaliyetiyle uğraşır da siyasal parti fonksiyonu görür” anlamına almamak lazım. O çok önemli, işlevsellik önemli. O bağdaşmazlıklar siyasal partilerin konusu veya Sendikalar Kanunu’nun konusu. Biz hem Sendikalar Kanunu’nda o uyumu yaptık hem Siyasal Partiler Kanunu’nda uyumu yaptık Hocam.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Atilla Bey, buyurun.

ATİLLA KART (Konya) – Ben de kısaca ifade edeyim.

Aslında şunu görüyorum. Her dört partinin de içerik olarak -(1)’inci fıkra için söylüyorum- birbirine çok yakın olduğunu görüyorum. Burada biz de o sendikaların amacının “ekonomik ve sosyal çıkarlar” kavramıyla sınırlandığı anlamına, yorumuna yol açabilecek bir ifadenin gereksiz olduğunu düşünüyoruz, yani o ifade yazıldığı zaman sanki bu yürütme organını da sendikaların faaliyetlerini bu kavramlar etrafında sınırlama, kısıtlama, denetleme gibi bir süreci getirebilir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sisteme yüklemiş oluyoruz.

ATİLLA KART (Konya) – Dolayısıyla “ekonomik ve sosyal çıkarlar” kavramının çıkarılması. Yani o noktada sendikaların amaçları zaten sosyal hayatla, mevzuatla paralel olarak yürüyecektir.

Bizim önerimizde diğer partilerin önerisinden farklı olarak şu var: Ulusal ve uluslararası düzeyde ilişki kurmak. Özellikle tabii uluslararası düzeyde ilişki kurmanın da sendikal haklar ve dayanışma bakımından son derece önemli olduğu açıktır. Bunlar göz önüne alınarak (1)’inci fıkranın düzenlenmesinin uygun olacağı kanısındayız.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet efendim.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Sendikaların tabii ki amaçlarının sınırlanması 82 Anayasası’nın genel siyasetine uygun bir şekilde yapılmıştı. Yani ilk başta derneklerin, sendikaların, hatta kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, vesairenin alanları çok daraltılmıştı. Tamam, bunlar genişletilsin ama acaba hiç mi sınır koymayalım sendikaların

amaçlarıyla ilgili hiç olmazsa bir sınır anlamında değil ama bir amaç anlamında sendikanın amacını vurgulamak gerekmez mi? Mesela, sendikalar ticari amaca yönelip holdingleşebilirler mi, holdingleştiği zaman ne olur? Oralarda mı tartışalım? İlk başta…

ATİLLA KART (Konya) - Tabii tabii, orada tartışalım.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani bu kaygımı dile getirmek istedim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, burada Hocama cevap vereyim.

Bir defa, sendika sui generis bir korporatif örgütlenmedir, özgürlüktür ve zaten nesnel sınırları vardır. Tüm hakların Anayasa’da 3 tane sınırı var: Bir, sınırlama koyarız ”Şu sebeple sınırlanabilir.” diye, yasa koyucu o sınırı öngörmüşse o sınırı var. Bir de tabii, nesnel sınır var; sendika. Holding, ticaret hukuku alanı, girişim alanı, sendika, tabii, nesnel sınır var.

ATİLLA KART (Konya) – Türkiye gerçeğinden söz ediyoruz efendim, Türkiye gerçeğinden söz ediyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, tabii. Yani orada o yapılanma öyle bir riski, buradaki faaliyet alanını açıkça tanımlamamızı gerekli kılmıyor, o şeyi var. Bir de pratik uyum şeyi var galiba, yine pratik uyum “çatışan normlarda pratik uyum ilkesi” diye Anayasa hukukunda.

Şimdi, uluslararası düzey, ulusal… “Üst kuruluşlar” ibaresi var. Uluslararası düzey, sanıyorum doğrudan ülkenin kendi çıkarları içinde, sanıyorum yürütme organının veya belli şekilde bir izin şartı var yani dış şeyde, bilemiyorum Atillacığım.

ATİLLA KART (Konya) – Şimdi, şöyle...

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Orada yani uluslararası düzeyde hangisi? Bir standardı vardır herhâlde. Sen baktın, hangisinde var?

ATİLLA KART (Konya) – Şimdi, tabii, Sözleşmenin 10’uncu maddesi, ILO Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kaçıncı, kaç no.lu sözleşme, hangi sayılı?

ATİLLA KART (Konya) – 87 sayılı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ha, evet.

ATİLLA KART (Konya) – Ve Avrupa Sosyal Şartı’nın 5’inci maddesi, birbirini tamamlıyor bunlar. Tabii, o mesela nedir? Dernek kurmada da, uluslararası ilişkiler, usulen bir izin alma prosedürü işliyor diye biliyorum yani o dernekler içinde benzeri hadise söz konusu. Ama burada tabii sendika açısından daha bir özel mevzuat var. Bu, tabii, “sınıf” kavramının bir yerde sonucu olarak ortaya çıkıyor bu gelişme ya da bu farklılık.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Sayın Başkan, bir hemen araya girip bir şey söyleyebilir miyim?

Bir de tabii şöyle bir durum da var, onun da açıkçası ben göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum: Bizim bir Avrupa Birliği hedefimiz var. Şimdi, Avrupa Birliğinde de, hani Avrupa Birliğinin niteliği tartışılır, “Birlik midir, federasyon olur mu olmaz mı?” falan ama şu andaki şey açısından düşünecek olursak…

Bir de, şimdi, Avrupa ülkelerinde Avrupa Birliği çapında faaliyet yürüten sendikalar var. Dolayısıyla burada hem ulusal hem uluslararası düzeyde işte ilişki kurma “örgütlülük” dersek…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir nevi uyum yani erken uyum.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Erken uyum olacağını da düşünüyorum ben açıkçası.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam, bizi Avrupa Birliği’ne aldıkları vakit düşünelim onu. (Gülüşmeler) Almayacakları gibi kapıda bekletecekler. Biz bu kararlarla burnumuza da halkayı geçirip ellerine veriyoruz, bunun gibi birçok şeyler de oldu yani.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, Sayın Başkan, bu “uluslararası” kavramıyla ilgili şunu söylemek istiyorum: Hiçbir sendikanın önerisinde anayasa uzlaşma konusunda hiçbir şekilde bu ibare yok. Bizim anayasalarımızın hiçbirinde yok yani sadece bahsedilen sözleşmede geçiyor. Bunun anayasada yer almaması, bunların uluslararası kuruluşlara üye olamayacakları, birlikler oluşturamayacağı anlamına gelmiyor, zaten işin doğasında bu vardır. Dolayısıyla anayasada bu kelimenin geçmesine biz katılmıyoruz.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin