2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə22/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   84

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi arkadaşlar, Hocam, sırayla gidelim.

Bir: CHP’nin farklı önerisi: Greve engelleme yasağı bir anayasa sorunu mu? Öyle diyorsunuz ya Hocam, biz hemen birinci şekilde… “Greve katılmayanların iş yerinde çalışmaları greve katılanlarca hiçbir şekilde engellenemez.” bu anayasa sorunu mu? Grevin tabiatında var bu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani şöyle söyleyeyim: Başkalarının hak ve özgürlükleri ilkesini hep kullandığımız için, adam greve katılmıyor ise orada greve katılanlar onları zorlamasın diye böyle bir şey koyalım dedik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım, anayasa sorunu. Bu tabii olmalı yani böyle bir…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani, hayır, derseniz ki: Bütün partiler anlaşır da “Ya bunu koymayalım.” derseniz koymayabiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladık Hocam, tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz orada greve katılmayan işçilerin haklarını belirlemek açısından söyledik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle, tabii ama bir…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Hayır, hepimiz anlaştık, koymayalım.” diyorsanız koymayalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Düzenlenecek yasada bu hususun da dercedilmesi noktasında bir gerekçe notu koyarız.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, o bizde de var, aynı hüküm bizde de var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Öyle mi Hocam, koyalım mı o zaman? Bence yasa hükmü Hocam, anayasa seviyesinde bir hüküm değil bu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Koymayalım, bizim çocuklar bunu uygun görmüşler, koymayalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama not olarak gerekçe notu alalım yani çıkarılacak yasada şart bu yani.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ya bunun neresi şart?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hak olarak öngörülüyor yani eğer öngörülürse, “bu bir yasa normuysa” diyorum, bunu gerekçeye koyalım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Niye?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben göremedim.

Buyurun Sevgili Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hayır, anlamaya çalışıyorum, niye anayasal bir zorunluluk?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Değil işte.” diyorum ben de.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Suç, bu adi suç hükmünde bir şey. Sen başkasının iradesini nasıl baskı ya da başka bir yolla şey edebilirsin? Şeyde yazılmasına da gerek yok, zor olan grev yapmak, zor olan, iş yerine gitmek değil ki.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, Sevgili Kardeşim, aynı görüşteyiz. Bunun anayasa seviyesinde bir sorun olmadığını… Sen diyorsun ki…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yani gerekçeye yazmak da tırnak içinde, tenzih ederek söylüyorum: Yersiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben uygulama yasasına ışık tutmak bakımından diyorum. Yoksa, sen de hatta: “Yasada yer alması gerekmez, genel ceza normları buna yeter.” diyorsun Saygıdeğer Üstadım, mutabıkız.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sırrı ilk defa böyle bir şey getiriyor, anayasada şu olmasın diyor, hemen kabul ediyoruz, hemen. Yani bu anı bir daha yakalayamayız.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ama gerekçesinde veya şeye bunu koyalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım Hocam, tamam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ağabey, yersiz olur yani gerçekten yersiz olur.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, yüksek görüşünüz de zapta geçti.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Eyvallah.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, bir şeyi de söylüyoruz: Bundan sonra da böyle adi suç niteliğinde olabilecek şeylerin anayasaya girmemesi noktasında Sırrı Bey’i kayda aldık.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Basit bir asayiş hükmü yahu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada biri öbürüne bağlı olmaksızın müzakere yürütüyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biraz içerisindeki şeyden çıkarayım, dağıtayım diyorum.

YASAMA UZMANI – Başkanım, neticede gerekçe notu yazıyor muyuz, yazmıyor muyuz?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yok yok, gerek yok.

YASAMA UZMANI – Yazmıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gerekçe notu, anayasanın gerekçe notu değil, uygulama kanununda bunun gözetilmesi noktasında…

YASAMA UZMANI – Anladım, sadece not düşmek babında.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anayasal not değil bu tabii.

Şimdi, sınırlandırmalar, grev yasakları… Grev yasaklarını kavram olarak alalım mı -grev yasakları yasayla düzenlenir- yoksa… İşte, grev yasakları, hem MHP’de hem bütün partilerde somut nedenler zikrediliyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz grev yasağı ve ertelemesine karşıyız yani “Yer almasın.” diyoruz. “Grev hakkı, yasağı ve ertelemesi” dediğimiz şey inanılmaz derecede kötüye kullanılabiliyor. Biz bunun sadece bir şeyde, zannediyorum BDP de aynı… Şunu söyleyelim: Kesintiye uğradığı takdirde toplumun tümü, sağlığı, yaşamı, güvenliği tehdit eden zorunlu hizmetlerle sınırlı olabilir, bir de kamu hizmetinin sağlanmasına yönelik olur asgari ölçüde sağlanması; o, yabancıların “minimum service” dedikleri. Bunu sağlamaya yönelik olarak diyelim. Bunun dışında, yasaklama… Yani grev niçin yasaklanabilir, grev niçin ertelenebilir? Ha, diyebilir ki: Kardeşim, grevi yap ama uçağa birer tane adam bırak kaldırsın, metroyu çalıştırsın, bilmem neyi çalıştırsın. Ama neden yasaklıyor ve bizde hep kötü anlamda yasaklanmış. Bence, anayasada bir şeylik yapalım, grev hakkını bu şekilde bırakalım, “Sınırlanma yapmayalım.” dedik biz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi Hocam, üç tane formül var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama şeyi kabul ederiz, “Grev hakkının kullanımına ilişkin usul ve şartlar kanunla düzenlenir.” demiştik biz son paragrafta, onu daha geliştirebiliriz. Bizim amacımız…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Grev yasakları dâhil mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, “istisnaları, kapsamı” gibi bir ibare koyabiliriz diyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım. Şimdi Hocam, burada iki tane formül var.

Bir: “Grev yasaklarını” demeyebiliriz, “İstisnaları, kapsamı, vesaire kanunla düzenlenir.” diyebiliriz ama ihtiyacı karşılamayabilir. Bir de buradaki sebepleri tek formata koyarsak yine özgürlük aleyhine istisnalar üretilebilir yasayla “kamu düzeni” diyerek. Burada her üç partinin, bizim partimiz dışında -bizim genel formül yani bizimki tamamen format- yasaklar, şunlar, bunlar…

Şimdi, şöyle, diyelim ki: CHP’nin formülünü aldık veya Barış ve Demokrasi Partisinin şu şu hâllerde ancak sınırlanabilir, yasaklanabilir dedik, mesela teknik zaruret var. Ben iyi hatırlıyorum -o dönemde daha fakültede öğrenciydim belki- bu Ereğli Demir Çelik Fabrikalarında veyahut da Karadeniz’deki bir Demir Çelik Fabrikasında bir grev oldu. Bu, Ayşe fırını, fırınla ilgili kanunda bir istisna yoktu. 7 günde bir fırın ve Türkiye… Yani teknik zorunluluklar da bunu şey edebilir yani sosyal zaruret değil.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Cemile.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Cemile miydi, Ayşe miydi bilemiyorum.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Soğuyunca bir daha baca olarak işlev göremeyecek.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Göremedi, çok büyük zarar gördü yani biz burada olmayana ergi yöntemiyle sayamayabiliriz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sen öğrenci miydin Ağabey, o zaman?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Veya yeni stajyerdim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yok yahu, ben hatırlıyorum onu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – 68 mi, 75 mi?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – 76, 77…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman avukattım. Demek ki, öğrencilik diye bir

nostaljik kaza var.Yani biz burada, Hocam, bunu kolay kriter oluşturabiliriz de onu, bu şeyleri biz yasada, uygulama yasasında gerekçe notu olarak yazalım. İşte, sizin dediğiniz gibi Hocam. Sizin işte, “iyi niyet, vesaire” onların hepsini yazalım çünkü tüketici bir sınırlama olmaz. Belki, o nedenle de sınırlama gerekmeyebilir.

Buyurun Sırrı’cığım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Şimdi, ben de, Milliyetçi Hareketin sanırım bu konuda bir önermesi yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Toplum zararına” diyor, “milli servete” diyor.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – O zaman bu, bizim paragrafın hizasına yazılmamış, bir alta yazılmış, tamam.

Şimdi, BDP’ninkine bakıyorum, bu kaygıları da şey ederek. “Kesintiye uğradığında, halkın tümünün ya da bir bölümünün…” Bir kere, her iki seçeneğe bir alan açıyor yani “tümünün ya da bir bölümünün yaşamını, sağlığını ya da güvenliğini” böylece, olabilecek bütün önemli şeyleri saymış oluyor. Sizin dikkat çektiğiniz o, özgürlükler aleyhine yorumlanma ihtimaline de “ciddi biçimde” gibi bir derecelendirme yapıyor. Hani öyle, alelusul bunları tartışabiliriz, yeni kavramlar bulabiliriz. “Ciddi biçimde tehdit eden hizmetlere ilişkin olarak sınırlandırılabilir.” Burada, bütün o, olası ihtimaller, kavramlar falan gözetilmiş gibi duruyor. Üzerinde konuşabileceğimiz bir metin.

Bir ikincisi, “grev yasağı” meselesini, “yasak” meselesini asla telaffuz etmememiz gerekiyor, ayıp olur. Sınırlandırma olarak düşünelim, yani dünyanın geldiği noktada, anayasamızda grev yasaklanamaz, sınırlandırılabilir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, Hocam buyurun.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, şimdi, “grev hakkı, iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.” gibi bir cümleyle bu sorun çözülür diye düşünüyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, benim anayasa tekniği bakımından, Hocam kaygım şu: Aşağı yukarı, hocalarım, genç akademisyenler çok iyi bilir, sınırlama sebepleri belli, yani belli sınırlama, ya “kamu düzeni” olur, “şu” olur, “bu” olur. Mesela bizim, şu anda buraya getirdiğimiz sınırlama sebepleri yeni, “belirsiz kavramlar” dediğimiz…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Vazgeçebiliriz biz sınırlama şeyinden.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – …yürütme organının, vesaire, rahatlıkla dolanabileceği kavramlar.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sınırlama olmalı yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok Hocam, “Sınırlama olmaz.” demiyorum, “Olmamalı.” demiyorum. Olmalı ama, bir, MHP’nin dediği gibi “iyi niyet kuralları” -Medeni Kanun’un 2’nci maddesi- olsa da olmasa da zaten var. “Millî servetin” olabilir ama bunlar kullanılamaz, bu dolaylı bir sınırlama. Bence, bunu yazdıktan sonra çok daha özgür olalım, mevcut Anayasa’da olduğu gibi “Bu hakkın kullanılması, istisnaları…” -“yasağı” da demeyelim- “…sınırları ve diğer hususlardaki usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” diyelim. Gerekçeye de bunların hepsini koyalım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Daha geniş bir sınırlama hakkı vermiyor musunuz o zaman Sayın Başkan?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl Hocam?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Kanunla verdik.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani o zaman, Hükûmeti ceberut bir hâle getiriyorsun yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman buyurun, ortak bir sınırlama sebebi buyurun, yazın Ağabey. Tamam, yazın, buyurun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, bir kere, şuna karar verelim: “Yasaklama” diye bir şeyi koymayalım, “erteleme” diye bir şeyi de koymayalım. Bir kere bunda şey yapalım. Ama bu demek değil ki, grev hakkını istediği an… Dediğimiz gibi yani, adam hava trafiğini tamamıyla ortadan kaldırdı, deniz trafiğini ortadan kaldırdı veya işte bilmem ne ocağını soğuttu. Hayır, bunun için biz diyoruz ki: “Kesintiye uğradığında, toplumun bütününü ya da bir bölümünü tehlikeye düşürebilecek ise bunu sınırlasın.” Ama sadece, o kamu hizmetinin yerine getirilmesine yönelik sınırlama olsun. Bunu dışında bir erteleme, yasaklama hiç getirmeyelim. Neden yasaklayacağız? Ama şu var: Sizde de yasaklamanın sonunda Yüksek Hakem Kurulu var. Bence, bunu hiç getirmeyelim, yani hiçbir durumda…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Kim çözecek o zaman?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şey çözecek, yasaklama olmazsa, erteleme olmazsa, normal grev hakkı nasıl çözümlenecekse böyle çözümlensin.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bölüyorum ama sınırlamadan o zaman neyi kast ediyorsunuz eğer yasaklama ve erteleme olmayacaksa?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sınırlama” dediğimiz sadece şu, bak dikkat et: Erteleme yasaklama değil. Demin söyledik. Grev hakkı yaparken, maden işçisi, işte bilmem ne işçisi yapmaz mı? Yapar. Ama eğer o hizmeti ortadan kaldıracak ve o hizmetin ortadan kalkması, kesintiye uğraması, toplumun bütününü veya tamamını, bir bölümünü sıkıntıya sokacaksa, o zaman onu ve kamu hizmetini yerine getirilmesi amacıyla sınırlasın diyoruz biz, erteleme yapmasın, yasaklama yapmasın.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama o sınırlama nasıl tezahür edecek o zaman?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz diyoruz ki: Sadece…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sınırlamayı hangi usulle yapacak Hocam?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yerine göre yasak olur, yerine göre istisna olur, bir şey olur yani…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hocam, bir başka şey daha var burada.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani bir grup hizmeti sağlayacak mısınız?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sağlanmalı, sadece söylediğimiz bu. Sınırlama yapar ama grev hakkını tamamıyla değil. İşte biz ne diyoruz orada: “Grev hakkı kesintiye uğradığında, toplumun tümünün veya bir bölümünün yaşamını, sağlığını veya güvenliğini tehdit eden zorunlu hizmetlerle sınırlı olmak kaydıyla.”

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – BDP’ninkini okuyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynısı, bizimki de bu. ILO’dan aldık. Ve sizinkine şunu ekledik: “Kamu hizmetinin asgari ölçüde sağlanması amacına yönelik olarak…” Yani biz şunu kabul etmiyoruz: “Bunu yerine getirdiğinde kamu hizmeti ortadan kalkıyor, halkın bir bölümü zarar görüyor.” Tamam, doğru, sınırlayalım o zaman ama nasıl sınırlayalım? Tamamıyla değil. Desin ki: “Ocak çalıştırılacak.” Ama 10 tane ocakçı değil -lafın gelişi söylüyorum- 1 tane adam bakacak.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Somut örneklerle anlatabilir miyim?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ben bir şey söyleyeyim Hocam, ondan sonra.

Burada şöyle ciddi bir sıkıntımız var: Evet, grev işçilerde olsun, tamam problem yok fakat öyle bazı işler var ki, o işlerde grev olmayabilir. Ne gibi? Can ve mal kurtarma işleri. Kanunla ister istemez burada grevi yasaklamak durumundasınız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tıp, ya tıp, ameliyat.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ambulans şoförünün, itfaiye şoförünün grev hakkı olmaz. Eğer anayasaya bir dayanak, bunu sınırlama noktasında koymazsanız, bunu yapmanız mümkün değil. Bu noktada, bizim önerimizde sınırlama nedenleri koymadık. Onun için, söz gelimi CHP’nin ve BDP’nin önerilerine katılabiliriz, istişarenin neticesinde ama burada, evet, hoş değil ama “sınırlama” dediğiniz şey, grev hakkının sınırlandırılması bazen yasaklama biçiminde gerçekleşir, bazen ise erteleme biçiminde de gerçekleşebilir. Yani sınırlamanın boyutu odur. Ama biz, bu ibareleri koymayabiliriz yine oraya. Sadece, “Grev hakkı…” söz gelimi “…güvenliği, sağlığı ve benzeri şeyleri sağlamak amacıyla sınırlandırılabilir.” biçiminde bir ifadeye katılırız ama burada gerekçeler çünkü önemli olacak, bu müzakereler önemli olacak. Bu sınırlama dediğiniz şey ya erteleme ya da yasaklama biçiminde karşımıza çıkacak.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sınırlamanın adı olmalı; ya ertelemedir, ya yasaklama, uygulamada başka şekli yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hizmetin asgari ölçüde yerine getirilmesi yönündeki sınırlama da ne yasaklamadır, ne ertelemedir. Biz şunu kabul etmiyoruz: Ya, yasakladım. Yahu, havaalanında -yani somut anlatmaya çalışıyorum- grevi yasakladın, böyle bir şey olamaz, “Havaalanında grevi erteledim” olamaz. Ama şu olur: “Kardeşim, uçak kalkacak, inecek. O yüzden, birer kişi getirmek suretiyle dönerli grev yaptırın.” diyecek. Bunu yapar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, şimdi, kamuda grevi getirdin. Kocaman bir hastane, kalp hastalıklarını ameliyat ediyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne diyorum? “Kamu hizmetinin kesintiye uğramaması koşuluyla” diyoruz orada. “Asgari ölçüde sağlanması” diyoruz, bunun için getiriyoruz. Yani adam şöyle diyebilir mi…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, onun adı “yasaklama” ya, “sınırlama” …

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Onu anlatmak istiyorum. Sağlıkta grev yapılamaz denebilir mi? Böyle bir şey yapılabilir mi? Adam deli mi? Neden sağlıkta çalışsın? “Sağlık hizmetini erteledim.” Bunun yerine ne diyeceksin sen? “Bak kardeşim, sağlık hizmetini yerine getirip, ameliyatını yapıp, bilmem neyi yapıp, öyle yapacak ölçüde grev yapabilirsin.” diyeceksin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, onun adı iş hukukunda…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Yani o zaman hastanede bir tek poliklinikler açık olacak.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değil.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir tek poliklinikler kapalı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam onun adı, sosyal kamu hukukunda “grev yasağı”dır, “grev erteleme”dir durumuna göre.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz kabul etmiyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama deme canım, geçmesin, fark etmez.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – İzin verir misiniz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun Sırrı’cığım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bugüne kadar genel grev dâhil, sağlık sektöründe, hem bizim ülkemizde hem dünyada yüzlerce grev oldu. Grevin, grev hakkı kullanımının en sorunsuz çalıştığı alan sağlık sektörü. Niye? Her grev duyurusu ya da günlük iş bırakma duyurusu sendikaların farkındaysanız şöyle: Acil klinikler görev yapacaklar, acil nitelikli ameliyatlar yapılacak, bunun dışında kalan hiçbir sağlık hizmeti verilmeyecek.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Grev hakkının nesnel tabiatında var o.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir de, bir müddet sonra bu şuna döner: Grev ne demek, bunu unutmamız anlamına gelir. Grev, işçinin üretimden gelen gücüdür.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğru Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Dolayısıyla, “Vay, bu bunu yapmasın, otobüsler durur.”, “Vay, bu bunu yapmasın, iğne vurmazlar.”, “Vay, bu bunu yapmasın, kaplar kalaylanmaz.” böyle bir şey yok yani.

Onun için, buradaki kriterleri, ILO’nun kriterleri ve üzerinde…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şöyle yapalım o zaman arkadaşlar, Hocam…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Biz ki “güvenlik” demişiz, dikkatinizi çekeriz yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Süheyl Hocam, bir telif yapalım, bütün partiler de… Bizde şey yok tamam, kapalı kavramlar, somut sebepler öngörmedik.

Bir: Bu çok güzel, hem pedagojik fonksiyonunun… MHP’nin “Grev hakkı iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.” bunu koyalım, ondan sonra CHP ile Barış ve Demokrasi Partisinin metnini şey yapalım ve böylece telif etmiş olalım, aynı şeyi konuşuyoruz.

Buyurun efendim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bence “millî servet” lafı havada kalıyor. Sebebi de şu: Yani özel servete zarar verebilir mi kişi?

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Özel servet de millî servettir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Millî servet zaten özel servet.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yahu, niye millî servet olsun?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Millî servet özel servet yani dağ, bayır değil ağabey, göl değil.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Benim malımı millî servetten saymayın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir uzlaşma sağlayalım Üstat ya.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Havada kalır o.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bakın, bugün, Keynes’ten bu yana –ekonomiyi ben çok iyi bilmem ama iyi okudum yani bizim hocadan iyi okudum, öbür derslerim gibi hep 10 aldım ben bugün per capita ekonominin millî ekonominin bir unsuru olduğunu, Hocam gibi…Tunca Hocam sağ olsun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – İşte, biz Keynesyen takılmıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben, senin dolmakalemini şu anda, bütün bireysel özgürlüklerin sonuna kadar baki kalmak üzere, millî servetin toplamı içerisinde yer alan bir değer olarak görüyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sırrı da öyle kabul ediyor da kelimeye karşı bir alerjisi var yani.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Millî” olunca bizde şey yapıyor da…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – “Millî güvenlik” dedi de burada, “millî servet”ten kaçıyor ya. Fakat bugün o zaman millî güvenlik ve “millî” konusundaki ambargoyu tam kaldır.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Millî” yok bak burada “güvenlik” var. “Millî güvenlik” olsa hiç umurum değil yani. Güvenlik, insanların güvenliği; millî güvenlik ne yahu? Hududu belli değil, başladığı yer belli değil; o sebeple, yoksa ne olacak.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Burada, sınırlama konusunda neden belirtmemiz gerekir. Mutabakatlar bir şekilde…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii Hocam, var işte, ILO’dan aktarmışlar.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – ILO’da grevin şeyiyle ilgili hiçbir hüküm yok yalnız.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani “Grev hakkı iyi niyete aykırı bir şekilde kullanılamaz.” Kesinlikle doğru. 82’de de bu hüküm var ama bunu anayasaya koymamıza gerek var mı? Çünkü anayasaya koymasanız da hiçbir zaman kötü niyetli bir grev yapamazsınız. Her şey, hak iyi niyetli olarak kullanılmak durumundadır. Yani “Grev hakkı iyi niyet ilkesine aykırı kullanılamaz.”ı koymamak daha doğru olur.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya supra pozitif hukuk kuralı zaten, anayasa üstü bir kural iyi niyet. Adalet Divanı Sözleşmesine göre şeyi var.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Niteliğinde vardır, hakkın niteliğinde vardır bu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi arkadaşlar, biz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bu üç şeyin mix edilmesini, eklektik bir şekle dönülmesini de kabul ediyoruz…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, nasıl?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dediğim gibi, CHP’nin, Barış ve Demokrasi Partisinin de metninin de şey olmasını kabul ediyoruz; mutabık kalın, yazalım onu hemen. Yani iyi niyete bizim anayasada hiç atıf yok Hocam, ama olabilir yani grevin şeyi var yine…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, o zaman şöyle yapabiliyor muyuz mesela? Beşinci şeye şimdi grev hakkını koyduk demin oraya. Deminki anlaştığımız, uzlaştığımız metin.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Grev hakkının kullanılması, kesintiye uğradığında” falan diye bir ifade…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İlk önce şunda hemfikir miyiz: Şimdi bu beşinci fıkraya “Grev hakkının kullanılması, kesintiye uğradığında…” şöyle, şöyle, şöyle yapar, “…kanunla sınırlanabilir.” diyeceğiz? Ondan sonra “Bu hakkın kullanılmasının ve işverenlerin haklarının…” filan, falan diye “…kapsamı, istisnaları kanunla düzenlenir.” derken onu nasıl formüle edeceğimizi konuşacağız. Tamam mıyız?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Önce bir yazalım, oradan ilerleyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, bunu sizin söylediğiniz gibi formüle edelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Bu hakkın kullanılması…” ondan sonra, falan filanı biz konuşalım da anayasa profesörü hükmü getirsin.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, sadece şu öneriyi getireceğim: İlk önce, bunu yazıyor muyuz? O zaman, grev hakkının kullanılması…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, mutabık kalalım. Milliyetçi Hareket Partisinin bir şeyi var, diyor ki: “Şu şekilde kullanılamaz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, onu yazacağız ama ilk önce, bir kere, grev hakkının, bir genel hakkının kullanılması…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – MHP’ninki de kabul edilebilir çünkü… Sadece bize gülerler yani MHP’ninki çok naif. Hiçbir itirazımız yok MHP’nin şeyine ama “Naif kalır, gülerler.” derken aşağılama anlamında değil yani tebessüm ederler yani böyle bir anayasa normu değil, niye böyle yazılmış diye.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, usul ve esasları hakemden sonra koyacağız. Hakemi yazdık mı?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hakemi biz kabul etmiyoruz ki, siz ediyorsunuz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz de, biz de…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, hakem var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kabul etmiyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hakem var yahu, sizde var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, bizde yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, onlar da vazgeçti Hocam.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bizde yoktu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, hakemden vazgeçti onlar.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Siz vazgeçtiniz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kim vazgeçti? MHP vazgeçmedi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Toplu sözleşmede, arkadaşlar, bizim iş hukukçuları böyle bir şey koymuştu, biz sonra bunun anlamsız olduğuna burada karar verdik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tunca Hocam, şunu biz -ILO Sözleşmesi’nin şeyi- “sınırlanabilir” diyelim…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye Sayın Başkan. Niye ILO Sözleşmesi, vesaire diyorsunuz? Yani illa…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Altına imza atmışız.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim, at, ona aykırı bir şey olmaz, ayrı bir mesele. Tuzu kuru milletlerin hazırladığı birtakım kurallar. Onların uygulandığı yerlerdeki şartlarla bendeki şartlar aynı değil ki yani.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Tuzu yaş olanların da var.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bunları biraz da dikkate almak lazım yani. Sanki mükemmeli bunlar koymuşlar gibi ona bakıyoruz yani.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Grev hakkının kullanılması” diye bir yer var orada; herkes kabul etti bunu. “Yalnız, grev hakkının kullanılması” diyeceğiz oraya.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, aynı şey, şey yapma şimdi, mutabakat sağladıktan sonra…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, sağlamadıysak keseceğiz, sonra MHP’nin dediğini diyeceğiz, “toplum zararına kullanılamaz” diyeceğiz, en sonda da grev hakkının istisnaları, kapsamı, işverenlerin hakları…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir ek yapıyorum oraya. “Güvenliğini” kelimesinden sonra gelmek üzere, ikinci satırda “…sağlığını ve güvenliğini ciddi bir biçimde…”, “ağır bir biçimde, önemli bir biçimde” falan gibi herhangi bir kavram koyalım oraya.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olabilir, olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Tehdit eden” mi diyelim, “tehlikeye düşürecek” mi diyelim?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Tehdit eden” olmaz ya.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Tehdit eden” olmaz, “tehlikeye düşürecek zorunlu hizmetlerle” değil mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, “zorunlu hizmetler” diye bir anayasa terimi yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, “kamu hizmeti” diyoruz biz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok öyle “zorunlu hizmet” diye ya; ihtiyari hizmet, zorunlu hizmet ya.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani pantolon dikme bir kamu hizmeti.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, “zorunlu hizmet” diye yok ya.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kamu hizmetleriyle” deyin.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Süheyl Hocam, biraz evvel madenden bahsettik yani kömür madeninde çalışandan bahsettik. Şimdi ben bir şey söyleyeyim: Tam kışta veya kışa girerken, kömür madenindeki sendika grev yapmazsa istediklerini nasıl kabul ettirecek? Ağustosta yapılan grevle, kömür madeninde çalışana para verirler mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama burada bir denge yapacağız. Eğer toplumun tümünü tehlikeye düşürecek... Donacak adamlar. Diyecek ki o zaman…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – O zaman, madenden kömür çıkmıyorsa devlet de gider ithal eder.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, tamam ama biz diyeceğiz ki: Toplumun tümünün zararıyla oradaki işçilerin zararını aldığımızda –ne yapalım- diyoruz ki…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Grev hakkı niye kesintiye uğrasın?

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “…hizmetin kesintiye uğraması...” diyor Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Grev hakkının kullanılması” virgül sonra, virgül… Ha “kesintiye uğradığında düşürecek hizmetlerle…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyi kesintiye uğruyor?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani hizmetin yerine getirilmesi…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, yok, cümle doğru değil ya. “Grev hakkının kullanılması, kesintiye uğradığını…” Ne kesintiye uğruyor?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hizmet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, hizmet kesintiye uğrayacak, daha iyi ifade ediyorsanız edelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kesintiye uğradığında…” Ama siz şimdi burada anlamadıysanız haklı olarak, hiç kimse anlamayacak.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, rica ederim Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun Hocam.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Kamu hizmetinin sürdürülmesini kesintiye uğratması hâlinde” diye bir cümle olursa belki olur.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hasan Hocam, orada “kesintiye uğradığında” ifadesini kaldırsak dahi cümlede bir şey olmaz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Cümle boş zaten yani anlamsız oldu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Devam edelim isterseniz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – BDP’ninki de aynı, o yüzden öbürüne geç, öbürüne geç tekrar. Şunu şey yapalım: “Grev hakkının kullanılması kesintiye uğradığında”yı sil o zaman…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok dursun ya.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, grev hakkı değil ki kesintiye uğrayan, hizmetler.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır işte değil.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii. Hocam, şey yok, öznesi sonra onun. Olur Hocam, çıkarma onu ya.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şöyle okuyalım: Mesela “grev hakkının kullanılması halkın tümünün veya…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Bir bölümünün…”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “… bir bölümünün yaşam hakkını sağlamalı ya da…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir dakika. “Bir bölümünün” diyorsa… Bir dakika Hocam, tek tek gidelim. “Bir bölümünün…” diyorsa “tümünün” demenin gereği var mı?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, dünyanın bütün anayasalarında adam “tümünün ya da bir bölümünün” diyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kategori yani…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani böyle bir şey kullanıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Bir bölümü” yeterliyse “tümünü” tekrarlamanın anlamı yok.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Şimdi, Sayın Başkanım, yöntem olarak bir an evvel belki mesafe katkısı olur diye bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, burada diyoruz ki “Kapsam ve istisnaları kanunda düzenlenir.”

İki, “Grev hakkı iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanamaz.” diyor, bu bizim teklifimiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Kullanılamaz” evet.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Buradaki bu kavramları başka birtakım kavramlarla değiştirmek isteyen siyasi partilerimiz varsa onu müzakere edelim. Yani bizim “iyi niyet” dediğimiz kavram, nâî olarak şey…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Onu koyacağız Hocam.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Ama başka bir kavram onun yerine…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sonra koyacağız Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, onu koyacağız.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Ama ondan sonra da altındaki sınırlamaların hepsinde kanunu bırakalım, gidelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, biz de aynı kanaatteyiz.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Anayasa maddesi o.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz de aynı kanaatteyiz. O yüzden “Şunda anlaşalım.” diyoruz, sizinkini de söyleyeceğim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam… Süheyl Hocam…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Grev hakkının kullanılması…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sevgili Süheyl ağabey…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buyurun Sayın Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sevgili Hocam, bir tane Hocam, burada bir norm düzenliyoruz, bir ilkeye şey edelim.

Bir: Barış ve Demokrasi Partisi ile CHP’nin benzer şeylerini tevhit ediyoruz, onu yaptın.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yaptın, yaptın. Ondan sonra da şunu koyalım…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynen koyalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “…şu kadar ki…”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bitiremedik ki cümleyi, anlayalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyi bitiremedi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama cümleyi daha bitiremediğim için konuşuyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Sınırlandırılabilir” dedik ya.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “… ancak kesintiye uğradığında” dediğinizde haklı olarak anlamadıysanız, ileride bunu bir sene sonra, adam hiç anlamaz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Özne geride var Hocam, devam et, evet, devam et.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kesintiye uğradığında…” Kesintiye uğrayacak olan kamu hizmeti…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam Hocam, evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kesintiye uğradığında halkın tümünün ya da bir bölümünün…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kamu hizmeti ne hizmet ya?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Arkadaşlar anlaşılıyor mu bu?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Devam et Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kesintiye uğradığında halkın tümünün ya da bir bölümünün yaşamını, sağlığını ya da güvenliğini ciddi biçimde tehdit eden hizmetlere ilişkin olarak...”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – …”sınırlandırılabilir.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır “tehlikeye düşüren…”, “…tehdit eden” demiyoruz. “Tehlikeye düşüren hizmetlere ilişkin olarak sınırlandırılabilir.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bitti, tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şeyimiz var orada.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne var?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, tabii.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne o?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Zorunlu hizmetlerle…” Hayır “zorunlu”yu… “Hizmetlerle sınırlı olmak üzere…” Tamamıyla kesmişsiniz yukarıda, bizim şeyi koymuştuk. “Hizmetlerle sınırlı olmak üzere…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bizim öneri var çocuklar orada. Onu bir getirsenize ne olur.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK - Daha somutlaştırmak için Hocam, bir de bizimkinde “kamu hizmetinin asgari ölçüde sağlanması” var ya, onu da koyarız.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, müsaade buyurur musunuz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok ya, lütfen anayasa yazmıyoruz…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu olmaz bu ya.

Evet, buyurun Hocam.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, şimdi müsaade buyurursanız, bu konularla alakalı, bir kere kamu görevlilerini de bu kapsama aldığımız için…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aldık evet.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bakın, almak bakışıyla olaya yaklaştığımız için -kendi adımıza en azından söylüyoruz- bir yasak olmak zorunda. Mesela, itfaiyeciler veya işte bu konuyla orman görevlileri…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çekiniyoruz ya, çekinme…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bakın, şimdi İstanbul’da Hocam itfaiyeciler greve gitti.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Mezarlık işçileri…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yasak yok, hiçbir iş kolunda yasak yok. İtfaiyeciler greve gitti İstanbul’da. Ne diyelim? İşte, Dolmabahçe Sarayı cayır cayır yanıyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yanıyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yanıyor. Yasak… Yok, greve gitti adamlar. Grevin ertelenmesi, karar alınması, bilmem ne yapılacak…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, yapamazlar.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Neye göre yapamazlar?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şuna göre… Diyoruz ki: “Grev hakkı…”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, siz, iş kolunda veya hizmet sektöründe grev yasağı getirmediğiniz sürece bu olağanüstü durumlara ilişkin sıkıntıları gideremezsiniz. Aynı şey orman yangınında da olur. Yanıyor, gidiyor, adam diyor ki “Ben grevdeyim.” O grev ertelenecek, birileri karar alacak, tebliğ edilecek, bilmem ne yapacak. Yani böyle bir şey olamaz, dünyanın hiçbir yerinde de yok. Bakın, yani Sayın Vekilim gerçi şey yaptı ama ILO bile kesin grev yasağı olabilecek iş kollarını saymış “grev yasağı olmayacak iş kolları” diye ayırmış…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne diyor o grev yasağı olabilecek?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şurada mesela…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var ya, var.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Can ve mal kurtarma işçileri…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Güvenlik.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Mezarlıkta çalışanlar vesaire gibi şeyler.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama yasak getirirsek olur mu?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hiçbir zaman orada grev yapılamaz. Hocam, bu iş kollarında grev yapılamaz yani yapılamaz, olmaz böyle bir şey. Eşyanın tabiatına…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama Hasan Hocam, sizin endişenizi aslında şu formül gidermiyor mu?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Gidermez Hocam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Biz sizin endişenize katılıyoruz, onun için zaten “grev yasakları” ve “ertelemesi” ibaresini kullandık fakat o da bir sınırlamadır. Sınırlamanın bir versiyonu olduğu için anayasada böyle…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, anayasada bu ifade olsa bile, siz grev yasağı kavramını eğer anayasal bir hüküm olarak öngörmediyseniz hiçbir sektörde kesin yasak getiremezsiniz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman şunun peşinden şöyle dememiz lazım: “Grev yasakları ve ertelemelerinde…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “…yasayla düzenlenir.”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O olur, ona katılırım. Şimdi, siz, bu anlamda belirli sektörlerde bunun sınırını, marjını çok dar tutabilirsiniz, saygı duyarım ama “Hiçbir şekilde grev yasağı olamaz.” diye bir yaklaşım bir kere bana göre normal hayatın akışına aykırı...

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle.

PROF. DR. HASAN TUNÇ –…ve dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir şey olamaz. Ben böyle bir şey olduğu kanaatinde de değilim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Onun için, bir sınır… Ha, bu sınır yarım metre olur, 10 santim olur bilemem, onu heyet bilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hasan Bey’ciğim, peki bir şey soracağım. Ben faraza diyorum, bunların aynısı almak zorunda değiliz ama birçok ülkede, o beğenmediğiniz Macaristan’da bile yargı personeli grev yapabiliyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yargı personeli yapsın Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Dur. Polisler yapabiliyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama polisin hangisi yapacak? Bakın, polis…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Metrocular yapabiliyor, demir yolcular yapabiliyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, orada kaç çeşit polis var ama bizdeki gibi değil bakın. Adli polisi var, şeyi var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam. Ayrı mesele, bilmiyorum. Ama şunu yapamaz: Adam suçlu, yakalanacak “Hayır, ben bugün grevdeyim, yakalamayacağım.”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, adli polise diyor ki “Sen grevi yapamazsın.” Güvenlikten sorumlu olana da “Yaparsın.” diyor. Yani hizmet sektörünün kendi içerisindeki yapılanması gereği bu çıkıyor ortaya.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, şöyle diyelim o zaman, sizin dediğinizi şöyle yapalım: Bunu koyduktan sonra “grev hakkının istisnaları…”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hah, olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Bu hakkın kullanılmasının kapsamı, istisnaları ile şunların kapsamları, bilmem neleri kanunla düzenlenir.” diyelim.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bunu yapalım ama burada “…görevlilerin yasaklanır, bilmem neyin yasaklanır, itfaiyenin yasaklanabilir.” demeyelim.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, orada öyle demeyeceğiz zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, koyalım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Grev hakkının kullanımı ve yasaklarının kapsam ve sınırları kanunla düzenlenir.” diyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, biz karşıyız demiyoruz buna. Ama şimdi, şunu yazalım…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, izin verir misiniz, ben yöneteyim.

Süheyl Hocam, değerli arkadaşlar; bakın, biz bazı kavramlardan çekiniyoruz. Bugün toplu sözleşme hukukunun, kolektif iş ilişkilerinin, kolektif iş hukukunun getirdiği ana kavramlar var, temel kavramlar var. Doğrusu, bunu temel haklar seviyesinde anayasada ifade etmek, onun istisnalarını uygulama kanununa bırakmaktır.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Aynen öyle.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Siz teferruatı anayasayla düzenlediğiniz zaman böyle çıkmazlara girersiniz, gireriz. Biz bunu yazdık. Tamam Hocam, ben karşı değilim. Ben buradaki sınırlamanın hem ertelemeyi hem yasaklamayı hem istisnalandırmayı kapsadığını düşünüyorum fakat ben grev yasağını… Mümkün mü? Hayatın doğal akışına aykırı ya. Ben ölüyorum kardeşim, ölüyorum.

Özgürlüğün üç tane temel sınırı var, üç tane: Bir, özgürlüğün nesnesinin ortaya koyduğu doğal sınır var. “Tabii sınırlar” diyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Anayasal sınırlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İki, İki özgürlüğün çatışma alanını denkleştiren doğal sınır var, siz ona anayasa hukukunda “pratik uyum ilkesi” diyorsunuz. Bir de anayasada hususi maddede öngörülen sınır var. Şimdi, “grev yasağını kaldırdım, erteleme olmasın…” Bunlar fantezi Hocam.

PROF. DR. HASAN TUNÇ - Böyle bir şey olamaz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani, toplu iş hukukuna yabancı kavramlar bunlar.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, zaten Süheyl Hocam o konuda şey yaptı, yani orada bir uzlaşma var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok “grev” diyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii canım, tabii.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, burada, tamam bunu koyalım. Biz “sınırlamanın, ertelemeyi, yasaklandırmayı ve istisnalandırmayı mümkün kılan bir kavram olduğunu” gerekçeye yazalım.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Yok, niye onu gerekçeye yazıyoruz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok onu yazacağız, o hüküm o başka. Sınırlama var ya, Hocam diyeceğim onu ya, yazacağım onu. Sınırlamanın anlamının ne olduğunu diyelim. İki, MHP’nin o şeyi, ilk şeyi bunun bitimine koyalım, o da güzel, o da pekiştirici, o da toplumsal sorumluluk bilincini geliştirici, doğru. “İyi niyet kuralları” kim karşı koyabilir ki? “Ulusal serveti zararı uğratmak” kim karşı koyabilir ki? Hocam izin veriyor musun yazalım mı?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Estağfurullah.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Birinci bölüm bitti mi Hocam?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bitti Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne yaptın?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yukarıyı siliyorsun, yalnız üç satır.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir okuyun, ondan sonra okuyalım.

Buyurun, evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O üç satır ama artık iki defa olmuş oluyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam şunu bir okuyalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, bakın.

Buyurun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Grev hakkının kullanılması, ancak kesintiye uğradığında, toplumun tümünün veya bir bölümünün yaşamını…”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ne anlama geliyor “…ancak kesintiye uğradığında?”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Özne aşağıda ya, hizmet kesintiye uğradığında.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yukarıyı okumadan Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika Hocam. “Yaşamın sağlığını veya güvenliğini ciddi biçimde tehlikeye düşürecek hizmetlerle sınırlı olmak kaydıyla, kamu hizmetinin asgari ölçüde sağlanması amacına yönelik olarak sınırlanabilir.” Neyle sınırlanacak?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kanunla.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ya, bunu belirtmeye gerek yok Hocam. Çünkü, şimdiye kadar ki hiçbir…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Hükmü sınırlanabilir” deyin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kaldır kardeşim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sınırlanabilir” deyin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya, bir defa kararla özgürlük sınırlanmaz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, ağabey biz sınırlamanın kanunla olacağı ölçüsünden yola çıkarak dedik. Sınırlanabilir, bitti.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O Totoloji ya!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Devam, devam.

“Şimdi, grev hakkı bilmem neye aykırı kullanılmış…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, Süreyyacağım, bunu artık bu mahdut yetkimizle ve mefruz vücut dilinizle bunu varsaydık. Grev hakkı… Grev hakkını erteledik.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – MHP’ninki şu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazdır Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Grev hakkı, iyi niyet kurallarına aykırı tarzda…” Hocam ya “Milli serveti de tahrip edecek.” diyelim mi yoksa size bırakıyorum? Yoksa “… ve toplum zararına kullanılamaz.” mı diyelim? Hakikaten serveti şey edemez ama…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok geniş bir sınırlama sebebi…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bu maddenin üç tane şeysi var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet Hocam.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bir, bu hakkın kullanılmasında genel kavramlar var, bu kavramlarla sınırlı. İşte biz demişiz ki “iyi niyet, toplum zararı ve milli servet” demişiz. Bu üç kavramın yerine, bunun yerine geçecek birtakım kavramlar konabilir, ona biz bir şey söylemiyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İşte kamu düzeni.

TUNCA TOSKAY (Antalya) - Ama böyle bir şeyi koymak, onun dışında da grev yasağını koyacağız ama “Kanunda sınırlandırabilir.” diyeceğiz, başka şeyi yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bir şey söyleyeceğim. Hocam yeter mi? Grev hakkı, iyi niyet, zaten malumu ilan ama “ İyi niyet kurallarına aykırı tarzda kullanılamaz.” desek.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “İyi niyet kurallarına aykırı tarzda ve toplum zararına kullanılamaz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, yaz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ama burada şöyle bir sorun çıkar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Biz, bütün, hiçbir temel hak ve hürriyette iyi niyet…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ben de aynı kanaatteyim ama uzlaşmak için…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oraya geleceğim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sonra söyleyeceğimi nasıl tahmin ediyorsun?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz 14’üncü maddeyi…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Başkan…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Özgürlüklerin kötüye kullanılması…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ne ferasetli bir Başkanımız varmış.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam buyurun, oraya geliyorum.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Lafı ağzımdan alıyorsun, sen devam ediyorsun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Özür dilerim Hocam.

Hocam buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yok, küstüm.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Bak, siz hep böyle yapıyorsunuz. Bak, “siz” dedim, bak şimdi, dikkat et buna! Böyle olunca, diğer bütün temel hak ve hürriyetlerde… Bak yine devam ediyor, huylu huyundan vazgeçmiyor… Şevki Ağabey, sen bari tamam…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet Hocam.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ağabey ben söylüyorum, sen devamını getiriyorsun, ben böyle şeyden…

Buraya yazarsak, bütün temel hak ve hürriyetlerin kullanımına ilişkin bu iyi niyet şeyini yazmamız lazım. Onun yerine, bunu çıkaralım, o bile fuzuli ama “Hiçbir hak ve hürriyet zaten iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılamaz.” gibi genel bir hüküm tesis ederiz, olur biter.

PROF. DR. HASAN TUNÇ - Yukarıda yazılıyor o zaten. Yani, bu doğrudur.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - O zaman çıkartıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, şöyle…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama “grev yasağına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Koyacağız son hükmü.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Yasaktır.” demeyelim, “sonlandırılması” diyelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yeri geliyor yasak da koyuyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir dakika.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – O, sosyal siyasette oturmuş bir kavramdır.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Önlemlerden birisi. O bir grev yasağı, bir başlık olamaz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Grevin sınırlandırılması, yasaklanması şeklinde olabilir, ertelenmesi şeklinde olabilir. Yani, o bir alt uygulama biçimi. Onu bir hakkın adı yapamazsınız.

SEVGİ ÖZGÜR GÖRAL – Kapsam istisna…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bunun, bilimdeki şeysi bu işçi- işveren münasebetleri, sendikalaşma vesaire, toplu sözleşmeyi işleyen disiplin sosyal siyasettir. Bu sosyal siyasette de oturmuş, sendikal hayatın da gelişme sürecinde ortaya çıkmış olan kavramlar var. Bizim, meramımızı, bu oturmuş, herkesin içeriğinin ne olduğunu anladığı kavramlarla ifade etmemiz lazım. Bu kavramlardan bir tanesi “yasak” ise “Efendim, sınırlama da onu kapsar, ’yasak’ demeyelim.” demenin anlamı yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oraya geleceğiz Hocam.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sınırlamayı koyarız ama yasak herkesin kabul ettiği ve aynı şekilde anlam yüklediği bir kavramsa onu kullanmak zorundayız.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Hocam, bunlardan birisi yasak değil işte, sorun tam orada. Bunlardan birisi yasak değil. Yasak, sınırlama argümanlarından bir tanesi, erteleme gibi, istisnalar gibi, yani onun için “yasak” deyince bir hakka, biraz şeyine, anayasa…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – “Grev yasağı” diye bir kavram var ama yani.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Var. Anlatamadım.

Grevin sınırlandırılması üst başlık, alt tedbirlerden birisi yasaklanıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) –-Kalemlerden birisi.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Biz onu “grev yasağı” diye başlığa çıkarırsak…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ha, başlığa çıkarılmıyor ya, metnin içinde kullanalım onu…

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Onu anlatmaya çalışıyorum.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Başlığa çıkarmayalım ama metnin içinde kullanalım.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Anlaşıldı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, arkadaşlar, bu anayasada katalog çıkarttığımız zaman Anayasa’nın 14’üncü maddesinde özgürlüklerin kötüye kullanılmasını katalogdan çıkarttık. Zaten evrensel bir ilke.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Çünkü genel bir hüküm.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok değil. Onu da çıkarttık.

Şimdi, burada bunu düzenledik, tamam.

Şimdi, Hocam, ikincisi şu, bazı partiler diyor ki: İşte, bu grev sonunda çözümün sağlanamaması hâlinde iki parti Yüksek Hakem Kurulu öngörüyor. Bizler Yüksek Hakem Kurulu öngörüyoruz, MHP ve biz Yüksek Hakem Kurulunu öngörüyoruz. Zaten öbüründe, farklı, memurlar için, onu yazdık yeterince. Bir o, onu yazalım. Ondan sonra…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama onlar şundan vazgeçtiler…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Neyinden vazgeçtiler?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Benim bildiğim kadarıyla, bizde buna hemfikiriz dedik.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Burada vereceğim” dedi devam ediyor.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Siz tek kaldınız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğrudur Hocam. Tabii.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, şöyle söylüyorum, onlar şundan vazgeçti biliyorum ve bana da çok güzel bir son başlık getirmişler. BDP ile onlarınkini, ikisini mezcedelim, alalım, bitirelim.

Ne demişler: “Grev hakkının kullanılmasının usul ve şartları ile istisnaları ve işverenlerin hakları ile işçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki kapsamı kanunla düzenlenir.” Biz bunu aniden yapalım diyoruz. Bunun içine o zaman, anlaşma olmadığında kamuyu sokar mısın sokmaz mısın, o da var. Biz buna anayasada yer vermeyelim diyoruz. Anayasada yer verirsek hani, anlaşma olmadığında Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, buna yer vermeyelim çünkü bu, son derece kötüye kullanmaya ve işçilerin haklarını, memurların haklarını tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik bir şey. O yüzden, buna, burada “…anlaşamazlarsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulu…” demeyelim ama şunu kabul edelim: “Bunun istisnaları, kapsamı, sınırları kanunla düzenlenir.” diyelim, bitirelim.

SIRRI SÜREYYE ÖNDER (İstanbul) – Ben de bir şey ekleyebilir miyim Sayın Başkan?

Milliyetçi Hareketin başlangıçtaki tarifiyle de tenakuz var burada. Çalışan ve işveren olarak tasnif ettikten sonra, böyle bir Yüksek Hakem Kurulu istisnası başlıkla çelişiyor. Ya başlığı işçi-işveren yapacaksınız ya Yüksek Hakem Kurulu bir mekanizma olarak anayasada yer alır.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Görüşünü ortaya koyan parti burada arkadaşlar. Yani partinin temsilcisi değiliz, parti burada. Bir, şu soruya cevap verelim:

Grev çözüm sağlayamadı. İlanihaye devam edecek mi? Siz, grevin bütün unsurlarını anayasal unsur olarak görüyorsunuz, grevden sonra ne olacak?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kanun düzenlesin bunu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur mu Hocam! Öbür sorunları sen anayasal sorun görüyorsun, bunu anayasal sorun görmüyorsun.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Çözüm, bence kanunda belirlenmelidir, anayasada belirlenmez, doğru.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence, o gibi teferruatlar, bilmem ne, tehlikeye girecek, şu, bu, karıncanın kanadı, öbürü, her şey burada anayasal unsursa grevden sonra ne olacak sorusuna anayasa cevap vermeli.

Bizim, şahsen, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, zaten kamu çalışanları için özel hükmümüz var, yukarıda; burada da bir Yüksek Hakem Kurulunun tesisine taraftarız. MHP’nin görüşü burada belli, eğer döndüyse de ifade ederler.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hayır, biz çalışanlar…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Dönmek” gibi bir kavram kullanmayın lütfen.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun efendim. Niye? O anlamda değil, değiştirmek…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Öyle diyorsunuz, bu sefer refleks gösteriyorlar.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, biz, bir kere “Grev hakkının kapsamı, istisnası, sınırları ve yasaklanmasına ilişkin hususlar kanunla düzenlenir.” hükmünden sonra, özellikle grev hakkıyla ilgili olarak, grev hakkının yasaklandığı hâller ve sınırlandığı durumlar vesaire gibi konularda uyuşmazlık çıkması hâlinde bunun çalışanlar ve işverenler arasında, kamu-özel ayrımı yapmaksızın Yüksek Hakem Kurulu gibi bir kurula gitmesini, ancak bu kurulun kuruluşu ve çalışma usullerinin kanunla belirlenmesini teklif ediyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman, bu, bundan evvel Hocam. En son yazıyoruz ya, usulleri, esasları en son yazıyoruz. Bu arada, o zaman, MHP… Şöyle bir şey yapalım, bu araya şöyle giriyoruz: “Milliyetçi Hareket Partisi çalışanlarla işverenler arasında…” Yani grevin…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “…çalışanlarla işverenler…” demeye gerek yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Grevin sonuç vermemesi hâlinde çözümün Yüksek Hakem Kurulunda yapılacağı konusunda bir düzenleme.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bu bizim ifademiz zaten meramı gayet iyi anlatıyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Grevin yasaklandığı hâllerde veya ertelendiği durumlarda, ertelemenin sonunda uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunda çözülür.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman, yeşili kırmızı yapacağız. Şöyle söylüyorum: Şimdi, sizin son getirdiğinizle -biz kendi şeyimizi kullanmadık- BDP’ninkini, bazı şeyleri mezcedelim dedik ve son fıkrayı koyalım dedik, grev hakkının istisnaları, kapsamı, işverenlerin hakları, sınırları dedik, bunu koyalım dedik fakat bunda ne isterseniz formüle edelim dedik ama şimdi, bunun ötesinde, yani yapmayalım böyle bir şey… Orada söyle, kapsamında de ki “Bir grev beş sene sürmez.” bir sınır getir oraya.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, kim çözecek Hocam?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Amma velakin… Hocam, zorunlu tahkim getirirsek…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, ne yapacağız Hocam?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hiçbir memura hiçbir iktidar ne bir hak verir ne bir şey verir ve yazdığımızı biz boşuna almış oluruz. Ben sizin amacınızın da bu olmadığını yüzde yüz biliyorum.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tabii ki öyle değil Hocam. Kim çözecek ama?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama zorunlu tahkimi getirme.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam kim çözecek?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yasa koyucu çözsün, bir sürü şey buluruz ama burada anayasamıza zorunlu tahkimi getirmeyelim.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, onu yargı…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Yargı çözer” de.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Daha iyi olur. Bir grev şu kadar olursa yargı çözer” deyin, ona bile razıyım ama zorunlu tahkim dediğinde, bugün olduğu gibi 2 veriyor, adam 2,5 veriyor ya! Bu, böyle bir şeyi, zorunlu tahkimi, kölelik düzenini getiriyor. Ben, burada şeye geçsin diye söylemiyorum. Yani biz böyle bir şeyi kabul etmeyiz ama yazık adama. Adam grev hakkı verdik diyeceğiz, sonunda da “Grev hakkı… Anlaşılamazsa zorunlu tahkime gider, orada da tahkim kurulunu devlet oluşturur. Allah büyük!” diyeceğiz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Devlet oluşturur demiyoruz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Oluşturmuş zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Oluşturmuş, var.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Olan devam edecek diye…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne diyeceğiz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, o sizde var zaten, sizde çok güzel var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O yüzden, biz vazgeçtik. Neden vazgeçtik biliyor musunuz?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu öngörelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Söyleyin. Vallahi söyle ama bizim hukukçularımız oluşturmuştu şu şeyi, bizim iş hukukçularımız oluşturmuştu, biz burada vazgeçtik. Oturduk, dedik ki “Böyle bir kurul …”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, bütün tekliflerde var ama bu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burak Bey’e söz verelim.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Sayın Başkanım, CHP’nin önerisinde de, daha sonra Süheyl Hoca’nın “vazgeçtik” dediği toplu iş ilişkileri kurulu diye bir kurul var ama o kurul, dikkat ederseniz, gönüllü tahkimi öngörüyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olabilir.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Bu tarz bir formülasyon yapabiliriz.

Oktay Bey kızacak ama yine, şimdi önümde ILO’nun bu şeyle ilgili çeşitli kararları var, 87 sayılı Sözleşme’yle ilgili, bunun nasıl uygulanacağına ilişkin. “Zorunlu tahkime başvurma, yalnızca şu formülasyondaki gibi kesintiye uğraması -çok hayati önemde diye özetleyeyim, tekrar aynı cümleyi ifade etmeyeyim- bu tarz hizmetler bakımından zorunlu tahkim öngörülebilir.” diyor, bir. İkincisi, “Onun dışında gönüllü bir tahkim mekanizması yaratılabilir” diyor. Eğer burada o kuruldan vazgeçilirse…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bizim teklifimiz burada yanlış anlaşılmış, biz aynen onları söylüyoruz.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Gönüllü olarak…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ne diyoruz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “… gidilebilir.” diyeceksin o zaman.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hayır Hocam. “Grev hakkının yasaklandığı hâllerde ve ertelendiği durumlarda…”

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “…bir anlaşmazlık çıkarsa…”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bakın, sadece orada, grev hakkının kullanımında değil. Aynen ILO’nun dediğini diyoruz, o 87’yi ben çok iyi okudum, o konuyla ilgili kararları da çok iyi biliyorum. Zaten, biz onu diyoruz. Hani, o anlaşıldı diye ben bunun üzerine zaten şey yapıyorum.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Hocam, o zaman, belki “tarafların isteği hâlinde uyuşmazlık” falan gibi bir şey desek oraya.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Öyle olmak zorunda. Erteleme ve yasaklama…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bakın arkadaşlar, elimizdeki, Türkiye Cumhuriyeti anayasaları ve anayasa önerileri. Türk-İş, Hak-İş, TÜSİAD, ANAP, Büyük Birlik Partisi, HEP, Refah Partisi, SHP, TOBB, TBB… Bunların hiçbirisi…Güncelleyerek, yine bu sefer Hak-İş, TÜSİAD, hiçbirisi böyle bir şey öngörmemişler, “Kanunla düzenlenir” demişler, yasamaya bırakmışlar. Yani onun için, burada tahkim dediğimizde bu hakkı boşa çıkarmış oluruz.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi, ben burada bir şey söylemek istiyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Biz bunu kabul ederiz ama sonucunu söyleyeyim size. Bu, çalışanların aleyhine olacak bir şey.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Daha kötü olur.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – O zaman önlem alalım.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Burada, birtakım sınırlamanın ne olacağını, yasağın hangi yerlerde olacağını söylemeden…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mümkün değil ya…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – … hepsini biz “Kanunda düzenlenir.” dediğimiz zaman alınganlık…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, o yüzden biz “uluslararası hukuk güvencelerine uygun olarak diyoruz.” mesela.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Orada birtakım sınırlamaları koymadan kanuna bıraktığınız zaman hükûmetin, iktidarın eline bırakıyorsunuz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Haklısınız, onun için kriter önerdik biz, kabul görmedi ama “uluslararası hukuk güvencelerine uygun olarak” diye.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ama daha evvel uluslararası anlaşmalar söz konusu olduğu zaman, zaten onlara atıf da var dediğimiz zaman “Hayır, o atıflar zaten yürürlükte, uygulamada etkin olmuyor, buna bir özel hüküm getirelim.” diyoruz burada, devamında.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, bulalım güzel bir formülasyon

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Tahkim buna çözüm değil.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Siz bugünkü uygulamayla karıştırıyorsunuz.

Bizimki, bugünkü uygulamadaki tahkim değil. Biz başka bir şey söylüyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama nasıl anlaşılacak?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, erteleme ve yasaklama var. Burada sorunu birisi çözmeli, kim çözecek? Birilerine bir hak vermeli, bir şey olmalı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, o zaman şöyle yapalım.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Erteleme ve yasaklama konusunda sendika ile işveren arasında ihtilaf var, hatta idareyle ilgili. Bunu kim çözecek? Buna bir makam bulmamız lazım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Ertelemenin sonunda uyuşmazlık…”

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Ertelemenin sonunda…”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tamam işte…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Olmaz ki!

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sırrı Bey diyor ki “ertelemenin sonu diye bir kavram yok.” İşçi, işveren anlaşacak…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Ertelemenin sonu”nu kaldıralım “Ertelendiği durumlarda uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, öyle değil. Orada diyor ki ILO’nun şeyi de öyle, “Tarafların istemeleri hâlinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurulur.”

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Üçüncü bir yol.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – O zaman gönüllü tahkim niteliğini daha pekiştirmiş oluruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet. “Tarafların istemeleri hâlinde…” İstememeleri hâlinde yıllarca devam eder.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yıllarca sürer.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama etmez ya, işin tabiatına aykırı.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – “Ertelemenin sonunda” kavramını çıkaralım. Eğer mutabıksak bunu böyle koyalım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hayır, hayır. İki taraf birden bir üçüncü yol olarak tahkime gitmeyi kabul ederlerse düşünülebilir ama tarihimize baktığımızda, bir Berec grevi var, yıllarca sürmüş.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İki parti zorunlu tahkimi öngörüyor, diğerleri gönüllü tahkimi öngörüyor diyelim, yüksek kurula bırakalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam da…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Siz gönüllü tahkim, iki parti…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz gönüllü tahkimi de savunmuyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Savunuyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır. Biz diyoruz ki tahkim olursa… Siz ısrar ediyorsunuz. Ancak zorunlu tahkim olmamalı kesinlikle ama bunu gönüllü, taraflar anlaştı da orada bir şey oluşturulacak, diyorsanız, o zaman formülde anlaşabiliriz, diyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, şurada şimdi sonunda ne diyeceğiz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam uzatma, bu bitmez. Bu müzakereyi tekrarladık, iki parti zorunlu tahkimi şey ediyor. Ben şahsen bireysel olarak iki tarafın anlaşması kaydıyla gönüllü tahkime geliyorum; bireysel, partimin görüşü değil. Burada iki parti…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anlaştığımız madde nerede?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, iki parti gönüllü tahkim istemektedir, diğerleri tahkim istememektedir. Bitti, ne uzatıyorsun ya…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Evet, böyle olur; böyle yazalım bitsin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Böyle yazalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 6’ncı paragrafta grev hakkının kullanılması şudur, budur filan…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii diyeceğiz onu. Hocam, tahkim ondan sonraki iş.

ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU UZMANI – Daha önceki uygulamalarda iki partinin uzlaştığı nokta varsa, örneğin AK PARTİ ve MHP önerisi diye…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fakat oradaki metin de ortada değil, onun için diyorum. İki parti zorunlu tahkimi istemektedir, formülleri kendilerinde var zaten, öneri de var.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – İki parti de neuzübillah…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Diğer iki parti ise tahkime karşı, tahkimin her türüne karşı.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Karşıyız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Diyor ki: “Fiilî bir durumdur kardeşim, zarar senin içinse benim de zararım.” Yani diğer iki parti sürecin hakemliğine, biz ise aktörlerin hakemliğine müracaat ediyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, açıklayın; bugün yine 63 yaralı, 7 tane şehit var; açıklayın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne zaman?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu sabah, Bingöl’de, silahsız askerler sevk edilirken...

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yapma ya!

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Askeri silahsız sevk edene mi kızarsın, bunun tedbirini almayana mı kızarsın…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Son cümleyi de yazalım.

Hocam, sen yazdır onu aynen, son fıkra toplu iş sözleşmesi ve grev hakkının…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, toplu iş sözleşmesini yazdık ama, nasıl yapılacağı filan diye yukarı yazdık.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazdık mı?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yazdık, yazdık.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, tamam.

“Grev hakkının kullanılması, istisnaları, yasak dâhil…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kapsamı…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya kullanılmanın kapsamı olmaz, hakkın kapsamı olur Hocam.

DEMİRHAN BURAK ÇEVİK – O zaman “kullanılması”nı atalım Hocam, “grev hakkını kapsamı” diyelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Grev hakkının kapsamı olur.

O zaman şöyle diyelim: “Grev hakkının kapsamı, kullanılması, istisnaları, sınırları ve diğer usul ve esasları kanunla düzenlenir.” Tamam, hayırlı olsun Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şey söyleyeceğim: Burada hem MHP hem BDP bir şey getirmiş, biz getirmedik ama yine de söylemekte yarar var: “İşverenlerin hakları” diye bir şey söylendi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sen nasıl sosyal demokratsın?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, bizde öyle bir şey yok ki.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – İşverenlerle olan ilişkileri…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, tamam.

Hayırlı olsun arkadaşlar.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – MHP’nin önerisinde 7’nci fıkra şöyle olacak: “Grev hakkının yasaklandığı veya ertelendiği durumlarda tarafların ortak talebi üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, biz buna katılıyoruz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – AK PARTİ de buraya yanaşabiliriz, diyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bir şey söyleyeceğim. Şimdi hepsi yeşil olacaksa “zorunlu tahkim”i çıkartın, AK PARTİ ve MHP “zorunlu tahkim”i diyorsunuz.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Hayır, “zorunlu tahkim” demiyoruz, bitti o.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu fıkrada, bakın 6’ncı fıkrada iki parti “zorunlu tahkim”i kabul etmekte, diğer iki parti ise “zorunlu tahkim”i kabul etmemektedir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – 7, 6 oldu artık Hocam.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Artık 6’ya gerek kalmadı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman 6’yı sildiniz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam sen nereye yazdın onu?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İşte burada, bakın.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi biz diyoruz ki: “İki tarafın mutabakatıyla Yüksek Hakem Kuruluna gidilebilir.” Bu zorunlu tahkim değil artık.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, o zaman şöyle bir şey yapalım…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – 6’yı silelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, 6’nın o; AK PARTİ ve MHP önerisi dediniz ya… Yukarıya… “Grev hakkının kapsamı, kullanılması” başka bir bent olsun.

DEMİRHAN BURAK ÇEVİK – O 7 oldu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – 7 oldu tabii o.

AK PARTİ’nin başına “6” de. Siz yoksunuz, iki parti yok. Şu andaki 6’daki birinci cümleyi 7 olarak yaz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Aynı şey.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Aynı, aynı….

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Siz zorunlu tahkimde şeysiniz…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, Hoca’nın yazdırdığına katılıyoruz biz.

DEMİRHAN BURAK ÇEVİK – Onlar da vazgeçti zorunlu tahkimden.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bir dakika bir şey söyleyeceğim: “Grev hakkının yasaklanması ve ertelenmesi” ibaresini kullanmayın, diyelim ki: “Grev hakkının kapsamı, kullanılması, istisnaları, sınırları ve tarafların ortak talebi üzerine veya grev hakkının sonuçlandırılması amacıyla oluşturulacak Yüksek Hakem Kurulu kanunla düzenlenir.” diyelim, kabul edelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır, hayır.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, o işçinin aleyhine olur, bu daha lehine çünkü sadece erteleme ve yasaklamada bunu yapıyoruz, o zaman bütün hâllerde olur; o daha sıkıntılı bir sonuç ortaya koyar.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, uzlaşalım diye dedim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, tamam.

Yarın saat 14.30’da toplanıyoruz.
Kapanma Saati: 16.39


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin